AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

KITA ÇİNİ; ASYA EJDERİ’NİN SANCILARI

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

A) Büyümeye Yönelik Tehditler

 

B) 1998 Verilerine Göre Kıta Çini’nin Ekonomik Yapısı

 

 

 

            Uzak Doğu’da muazzam ekonomik dinamizmi ile dünyanın ilgi odağı olan Asya Kaplanları 1997-1998 Asya Finansal Krizi ile büyük depresyona girdikleri 20.yy.’ın son yıllarında 1,2 milyarlık nüfusuyla Kıta Çini krizinden fazla etkilenmemiş ekonomisiyle bölgenin yeni hakim gücü olarak ilgi odağı haline geldi. Krizden fazla etkilenmemesinde ve son on yıldır gösterdiği %10’luk üstün büyüme hızına ulaşmasında etkin rol, ülkeye sürekli akan sıcak para transferidir (Hot Money). Özellikle denizaşırı ülkelerdeki Çin asıllı işadamları bu transferin gerçekleşmesinde büyük pay sahibidir.

 

 

A) Büyümeye Yönelik Tehditler

            1978’den bugüne kadar dünya ekonomi politiğine dışa açılma (Open Door Policy) ve reform politikaları uygulayarak katılma eğilimine giren Kıta Çini bu politikaları uygularken sosyo-politik değişim evrelerinde tedrici (gradualist) bir yöntem izledi ve çok önemli sonuçlar elde etti. Fakat şu günlerde ekonomisi aşırı kapasite kullanımı, talep eksikliği, artan tasarruf fazlalığı, finansal kesimdeki aksaklıklar ve yabancı yatırımcıların karşılaştıkları engeller gibi yeni tehditlerle karşı karşıyadır.

 

            Kıta Çini’nin ekonomik serbestleşmesinin temelinde yerel hükûmetlerce yürütülen gelişme çabaları yatmaktadır. Merkezî hükûmet, yerel yönetimlerin artan kredi talebini kısmak için her yönetime ayrı kredi notu belirlemiştir. Fonların azaltılması, serbest piyasa ekonomisini benimsemeye çalışan fakat piyasa ekonomisinin kaynak dağılım yönteminden uzak yerel yönetimleri potansiyel talebe bakmaksızın benzer endüstrilere yatırım yapmalarına yol açmıştır. Dünya ekonomisiyle karşılaştırıldığında oldukça geri üretim teknolojisine sahip olması yerel yönetimleri bu teknolojik açığı (technological gap) kapatmak için öncelikli strateji olarak, doğrudan yabancı yatırımları (DYY) çekmek için yapılan teşvikler ülkede aşırı kapasite fazlasının oluşmasına neden olmuştur. 1996-1997’li yıllarda ortaya çıkan bu sorun hem ülke içi talep hem de kriz etkisiyle dış talep eksikliğiyle daha da artmıştır. Kapasite fazlasının bir başka nedeni olarak da 1991’den beri ülke içi tasarruf oranının %500 artması, fiyatlar üzerine sürekli düşürücü baskı yaparak deflasyon sorununu gündeme getirmiştir. Enflasyondan bile daha tehlikeli olan deflasyonist ortam kârları eriterek yatırımları azaltır, doğal olarak da büyüme yavaşlar hatta negatif büyümeye doğru yöneliş başlar. Bu duruma rağmen yerel yönetimler yatırım yapmakta ısrarlı tutum izlemektedirler. Aşırı kapasite kullanımı ile ilgili Kıta Çini’nin içinde bulunduğu bu darboğaz gelişme aşamalarının birbirlerinden farklı olmasına rağmen Japonya’nın 1990’lardaki durumuna benzemektedir. Japonya’da da aşırı yatırımlar şirket kârlarını eritmiş ve her iki ülkenin bankacılık sektörü kredilerin geri dönmemesinden dolayı çıkmaza girmişlerdir. Fakat Çin bu darboğazı daha geç fark etmiştir.

 

            Çin Hükûmeti, deflasyonun, ekonomik reformlar, büyüme ve istikrar açısından ciddi tehdit olduğunu vurgulayarak iç talebi canlandırmanın ilk hedef olduğunu 98 Ekimi’nde yapılan “Yıllık Politika Belirleme” toplantısında ilan etti. Bazı ekonomistler, MIT profesörlerinden Paul Krugman’ın Japonya için önerdiği deflasyonist sarmaldan (Deflationary Spirals) kurtulma yönteminin Kıta Çini içinde uygulanabileceğini savunmaktadırlar. Buna göre RMB


[1] Yuan’ın değerinin olandan düşük tutularak fiyatlarda biraz yükselmeye izin verilmesi, buna paralel olarak da faiz hadlerinin aşağı çekilerek hem tasarrufların azaltılmasının hem de özel yatırımların uyarılmasının sağlanmış olacağı düşünülmüştür. Yani makul bir seviyeye kadar enflasyonun yükselmesine izin verilmesi öngörülmüştür. Bir başka öneriler paketinde ise serbest piyasa yapısına uygun kaynak dağılımı sistemi oluşturulması, dejenere olmuş bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması, şirketler arası birleşmeler ve satın almalarla sektörel küçülmenin sağlanması, kredi ödemelerini yapamayan şirket ve bankaların borçlarının silinerek iflaslarına gidilmesi ve talebin artırılması için makro ekonomik reflasyonun gerçekleştirilmesi.

 

            Daha öncede belirttiğimiz gibi Kıta Çini’nin inanılmaz büyüme sürecine girmesinde etkin olan nokta, direkt yabancı sermayedir (DYS). Fakat DYS’nin ülkeye gelmesinde ve kolayca yatırıma dönüşmesinde yapılan reformlara rağmen oldukça karmaşık ve rijit bürokrasi[2] büyük engel teşkil etmektedir. Birçok yabancı firma, bu engelleri aşabilmek için etkin yönetim tarzından uzak devlet kuruluşlarıyla ortaklığa gitmişlerdir. Bu durum şirketleri ticari hayatta zor duruma düşürmüş çoğu geri çekilmiştir. Bundan dolayı yabancı firmaların ortaklarını özel sektörden seçmeleri tavsiye edilmektedir. Kıta Çini’ne yatırım yapacak firmaların dikkat etmeleri gereken diğer hususlar da şunlardır: 1.2 milyara ulaşan nüfusu[3] mutlak Pazar olarak görmemeleri gerekir. Bundan dolayı nüfusun yapısını, tüketici alışkanlıklarını, yaşam şartlarını geniş perspektif altında incelemeleri gerekmektedir. Ayrıca dil problemini aşılması için oldukça vasıflı çevirmenlere ihtiyaçları vardır. Yoğun bir şekilde karşılaşılan taklitçiliğe dayalı haksız rekabete hazırlıklı olmalıdırlar.

 

 

B) 1998 Verilerine Göre Kıta Çini’nin Ekonomik Yapısı

            1998 başlarında yaşanan Asya Finansal Krizi, Kıta Çini’in ekonomik büyüme gücünü yavaşlatmıştır. GSYİH, 1998’in ilk üç ayında %7,2 artarken altı aylık periyotta %7 artmıştır. GSYİH 1997’ye göre %7 artarak 7.955,3 milyar Yuan[4] olmuştur. 1998 ilk altı ayında sanayi sektörü büyümesi yavaşlamış ve önceki yıla göre katma değeri %8,9 düşmüştür. Sabit varlıklara (Fixed Assests) yatırımlar artmıştır. İhracatın %60’lık bölümünü bölge ülkelerine yapan Kıta Çini, krizden dolayı Yuan’ın Japon Yeni karşısında değerlenmesine ve önceki seneye göre ihracat artış hızının düşmesine rağmen 181 milyar ABD $’dan 183,8 milyar ABD $’na çıkarken ithalatı da 142 ABD $’dan 140,2 milyar ABD $’na düşmüştür. İthalat-ihracat toplamı 324 ABD $ olarak gerçekleşirken önceki yıla göre %0,4 artış göstermiştir. Yabancı yatırımların verimliliği yerli firmaları menfi etkilemesi, hükûmetin işsizliğin yükseleceği yönündeki kaygılarını da arttırmıştır. 1998 sonu itibarıyla 1997 yılına 3,57 milyon kişi daha eklenerek toplan 699,57 milyon kişi istihdam edilirken bunun 206,78 milyonu şehirlerde çalışmaktadır. Yaklaşık 32,32 milyon kişi de özel sektörde istihdam edilmiştir. İşsizlik oranı da 1997 yılıyla aynı kalarak %3,1 olarak gerçekleşmiştir.

 

            Bazı ekonomistler Kıta Çini Hükûmeti’nce hesaplanan verilerin siyasi kaygılardan dolayı gerçeği yansıtmadığını iddia etmelerine rağmen Kıta Çini’nin son on yıllık muazzam büyüme performansı göz önüne alındığında, 21.asrın ilk çeyreğinde %7,5’lik büyüme elde edilmesi ve dünya GSMH’sindeki payının da %2,5’ten %8’e çıkacağının tahmin edilmesi, Kıta Çini’nin yeni dünya düzeninin süper güçleri arasına gireceği normal koşullar altında tartışmasız mümkün gözükmektedir. Sürdürülebilir büyümenin sağlanabilmesi için Kıta Çini, özellikle finans sektöründen başlayan reform paketlerinin hazırlanarak bir an önce serbest piyasa sistemi yapısına uygun 21.asrın yeni büyüme paradigmasını geliştirmesi bir zorunlu ihtiyaç haline gelmiştir. Hem ülke içi ekonomi faaliyetlerinde hem de dış ekonomik ilişkilerde oyun kurallarının profesyonelce analiz edilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

 

 

*Fatih Yücel,

Çukurova, İktisat, Doktora.

fatihyucel@nigde.edu.tr

http://www.akademiktisat.net

**ATOVİZYON, Adana Ticaret Odası Dergisi, Ağustos 1999.

 

 

 



DİPNOT - REFERANS

[1] RMB (Reminbi): Kıta Çini para birimi

[2] Özellikle Türk menşeli firmalar bu engelle sık sık karşılaşmaktadır. Bunun nedeni olarak da Sincan eyaletindeki Türklere siyasal alanda Türkiye’nin destek çıkması gösterilmektedir.

[3] Nüfusun %75’i kırsal alanda ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.

[4] Çin Hükûmeti, 1998 sonunda RMB Yuan’ın değişim değerini 1 ABD $ = 8,2789 RMB Yuan olarak sabitlemiştir.

 

 

 

KAYNAKLAR

1. National Bureau of Statistics of China, “Statistical Communique of China on the 1998 National Economic And Social Development”.

   www.stats.gov.cn/english/index.html

2. DTM, “Çin’de Kapasite Fazlası”, Dünya Ekonomileri Bülteni, No:17, Nisan-Haziran1999.

3. DTM, “Çin: Yükselen Tasarruf Oranları, Deflasyon ve Politika Önerileri”, Dünya Ekonomileri Bülteni, No:17, Nisan-Haziran1999.

4. DTM, “Çin İhracatı %5 Gerileme Gösterebilir”, Dünya Ekonomileri Bülteni, No:16, Ocak-Mart 1999.

5. DTM, “Çin Ekonomisi Kırmızı Alarm Veriyor”, Dünya Ekonomileri Bülteni, No:15, Ekim-Aralık 1998.

6. DTM, “Çin’in Gelecekteki Adımları; Çin’in Kapitalizme Uzun Yürüyüşü”, Dünya Ekonomileri Bülteni, No:12, Ocak-Mart 1998.

7. Bekir Gövdere, “Çin Doğrudan Sermaye Yatırımlarını Çekmede Neden Başarılıdır? ; İşlem Maliyetleri Yaklaşımı”, Dış Ticaret Dergisi, DTM, Nisan 1999.

8. S. Alper Toközlü, “Çin: Komik Görünümlü Kaplan”, Dış Ticaret Dergisi, DTM, Ocak 1999.

9. Paul Krugman, “Deflationary Spirals”, 1998, www.mit.edu/krugman/homepage

10. Paul Krugman, “Will Asia Bounce Back?”, 1998, www.mit.edu/krugman/homepage

11. Liu Hong, “Remarks at the Press Conference by the Information Office of the State Council”, February 1999.

12. Department of State Reports, “Foreign Relations”, January 1998, www.stats.gov.cn/english/index.html

13. 1997 Country Reports, “On Economic Policy And Trade”, 1998.

14. TÜSİAD, “Dünya ekonomisinde Temel Eğilimler”, Eylül 1998.

15. İTO, “Çin Ekonomik Analizi”, Sayı:76, 1998.

16. Peter Drucker, Gelecek İçin Yönetim, İş Bankası Yayınları, 1994.

17. Tayyar Sadıklar, 2000’li Yıllar: Dünya ve Türkiye Ekonomisi, T.C. Kültür Bakanlığı Yayını, 1995.

 

 

 

Sayfa Başı