TÜRKİYE EKONOMİSİNİN
2011 YILI İLK YARISINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
İÇİNDEKİLER:
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME
1-B) SANAYİ
1-C) İSTİHDAM
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR
2-B) PARASAL GÖSTERGELER
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI
2-D) FİNANSAL KURULUŞLAR
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
3-A) BÜTÇE GELİŞMELERİ
3-B) BORÇ VERİLERİ
4) DIŞ İŞLEMLER KESİMİ
4-A) ÖDEMELER DENGESİ
4-B) MAL TİCARETİ
4-C) HİZMET TİCARETİ
BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER
Bu çalışmada, mevcut veriler ışığında, Türkiye’de 2011 yılı
ilk yarısında meydana gelen ekonomik gelişmelere ilişkin ayrıntılı sektörel
analizler ve değerlendirmeler yapılmaktadır.
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME:
Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de yer
almaktadır.
TABLO 1: BÜYÜME (GSYH)
VERİLERİ (Üretim Yöntemine Göre, 1998 Bazlı, Sabit Fiyatlarla) (%) (Milyon $)
|
2005 |
2007 |
2009 |
2010 |
2011 |
Hedef GSYH Oranı |
5.0 |
5.0 |
-3.6 |
6.8 |
4.5 |
Gerçekleşen GSYH Oranı |
8.4 |
4.7 |
-4.8 |
8.9 I. çeyrek 12.0 II. çeyrek 10.3 III. çeyrek 5.2 IV. çeyrek 9.2 |
I. çeyrek 11.0 |
|
|
|
|
|
|
GSYH Meblağı (cari fiyatlarla) |
481,497 |
658,786 |
616,703 |
735,828 |
180,608 (I. çeyrek |
Kaynak: TÜİK
2003-2007 dönemi hedef büyüme oranları %5 olmakla beraber,
gerçekleşmeler 2007 yılı haricinde hep bu oranın üstündedir. 2008’de ise büyüme
oranı hedef oran olan %5.5’in çok altında gerçekleşmiş olup %0.9’dur. Global
ekonomik krizin ülkemize yansıması olarak değerlendirilebilecek bu büyüme
düşüşü, 2009 yılında da devam etmiş ve hedefin altında bir oranla %-4.8 olarak
gerçekleşmiştir. 2010’da ise global kriz, etkilerini hafifletmiş olup, bunun
yansımaları hemen tüm sektörlerde hissedilmiştir. Böylece, 2010 sonu büyüme
oranı, hedef seviye olan %6.8’in üstünde gerçekleşmiş ve %8.9 olmuştur. 2011
yılı hedef büyüme oranı %4.5 olarak tespit edilmiştir. İlk çeyrek büyüme oranı
ise %11 olup bunun 2.5 katı civarındadır. Ancak, başta ABD’de ve Yunanistan,
İspanya, Portekiz, İtalya ve İrlanda gibi Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan
ekonomik kriz sinyalleri, haliyle Türkiye’yi de belli ölçüde etkileyecek olup,
hedef seviye olan %4.5’e ulaşılamaması ihtimali belirmiştir. (Bkz. Tablo 1)
TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre, 2007 yılında, üretim
yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH 843,178 milyon TL’dir. 2008 sonu itibariyle
bu meblağ 950,098 milyon TL, 2009 yılında 952,559 milyon TL ve 2010 yılında
1,105,101 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı ilk çeyreği meblağı ise
284,868 milyon TL’dir.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla Dolar cinsinden GSYH;
2005 yılında 481,497 milyon, 2007 yılında 658,786 milyon, 2009’da 616,703
milyon, 2010’da 735,828 milyon olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı ilk çeyreği
meblağı ise 180,608 milyon Dolar’dır. (Bkz. Tablo 1)
2011 yılı ilk çeyreğinde bazı iktisadî faaliyet kollarında
1998 bazlı fiyatlarla GSYH gelişme hızları şöyledir: Tarım-avcılık-ormancılık
%3.6; Madencilik ve taş ocakçılığı %10.9; İmalât sanayii %12.3; İnşaat %14.8; Toptan
ve perakende ticaret %17.2; Oteller ve lokantalar %5.1;
Ulaştırma-depolama-haberleşme %12.2; Malî aracı kuruluşlar %9.1;
Gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri %9.7; Eğitim %3.2; Sağlık işleri ve sosyal
hizmetler %2.5.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre 31 Aralık 2010
tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 73.722.988 kişiden oluşmaktadır. Nüfusun
%50.2’sini (37.043.182 kişi) erkekler, %49.8’sini (36.679.806 kişi) ise
kadınlar oluşturmaktadır.
Kişi başına GSYH (KBGSYH) gelişmeleri şöyledir: Cari
fiyatlarla KBGSYH; 2006’da 7.583 $, 2007’de 9.234 $, 2008’de 10.440 $ iken
2009’da 8,578 $’a gerilemiştir. 2010 yılı meblağı ise tekrar 2008 seviyesine
doğru yol almış ve 10.079 $ olarak gerçekleşmiştir.
1-B) SANAYİ:
İmalât sanayiindeki üretim değişim oranları, alt sektörler
itibariyle Tablo 2’de yer almaktadır.
TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI (Mevsim ve
Takvim Etkilerinden Arındırılmış) (Haziran)
İKTİSADÎ FAALİYET KOLLARI |
Üretim Endeksi (2005=100) |
Değişim (%) |
|
|
2010 |
2011 |
2011/2010 |
TOPLAM SANAYİ |
115.0 |
123.1 |
7.0 |
Madencilik ve Taş Ocakçılığı Sektörü |
128.9 |
126.1 |
-2.2 |
İmalât Sanayii Sektörü |
112.6 |
121.5 |
7.9 |
Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme Ürt.-Dağt. |
130.2 |
139.2 |
6.9 |
Kaynak: TÜİK
2005=100 temel yıllı sanayi endeksine göre, 2010 yılının
aynı ayıyla kıyaslandığında, 2011 yılı Haziran’ında sanayi üretiminde artış
olduğu görülmektedir. 2011 yılı Haziran’ında alt sektörler arasında en yüksek
üretim artışı imalât sanayii sektöründe gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 2)
TABLO 3:
KAPASİTE KULLANIM ORANLARI (%)
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
61.6 |
68.6 |
74.6 |
Şubat |
60.9 |
67.8 |
73.0 |
Mart |
58.7 |
67.3 |
73.2 |
Nisan |
59.7 |
72.7 |
74.9 |
Mayıs |
64.0 |
73.3 |
75.2 |
Haziran |
67.5 |
73.3 |
76.7 |
Temmuz |
67.9 |
74.4 |
|
Ağustos |
68.9 |
73.0 |
|
Eylül |
68.0 |
73.5 |
|
Ekim |
68.2 |
75.3 |
|
Kasım |
69.8 |
75.9 |
|
Aralık |
67.7 |
75.6 |
|
Kaynak:
TCMB
2011 yılı ilk yarısındaki kapasite kullanım oranları (KKO),
2010 yılının aynı dönemindekilere göre daha yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir.
2011 yılı ilk yarısı ortalama KKO %74.6 seviyesindedir. 2010’un aynı döneminde
bu oran %70.5 idi. (Bkz. Tablo 3)
TABLO 4: TAM KAPASİTE
İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (%) (Haziran)
|
2011 |
Kısıtlayan
Faktör Yoktur |
38.1 |
Talep
Yetersizliği |
39.0 |
İş gücü
Yetersizliği |
4.4 |
Ham
madde-Ekipman Yetersizliği |
7.5 |
Malî
İmkansızlıklar |
4.4 |
Diğer |
6.6 |
Kaynak: TCMB
2011 yılı ilk yarısında; tam
kapasite ile çalışamamaya ilişkin ilk sırada belirtilen sebep, “talep
yetersizliği”dir. Ardından, “ham madde-ekipman yetersizliği” belirtilmiştir.
Kısıtlayıcı herhangi bir faktörün olmadığını belirtenlerin sayısı da belirgin
derecede yüksek olup oran %38.1’dir. (Bkz. Tablo 4)
TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKET VE
KOOPERATİF (Haziran)
|
2010 |
2011 |
Değişim (%) |
Yeni açılan şirket ve kooperatif |
27,150 |
30,431 |
12,1 |
Kapanan şirket ve kooperatif |
6,874 |
7,857 |
14,3 |
Kaynak: TCMB
2010 yılının aynı dönemine göre 2011 yılının ilk yarısında
yeni şirket ve kooperatif açılışlarındaki artış oranı %12 civarındadır. Buna
karşılık, kapanan şirket ve kooperatif
1-C) İSTİHDAM:
TÜİK Hane Halkı İş Gücü Anketi sonuçlarına göre, 2011 yılı
ikinci çeyreğinde (Mayıs;
Nisan-Mayıs-Haziran) kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da
yer almaktadır.
TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ
GÜCÜ DURUMU (000 kişi) (Mayıs; Nisan-Mayıs-Haziran)
|
2010 |
2011 |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL
NÜFUS |
71,239 |
72,218 |
15 ve Üstü Yaştaki Nüfus |
52,431 |
53,439 |
|
|
|
İŞ GÜCÜ DURUMU |
25,901 |
26,995 |
İstihdam Edilen |
23,055 |
24,445 |
İşsiz |
2,846 |
2,550 |
|
|
|
İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI
(%) |
49.4 |
50.5 |
|
|
|
İSTİHDAM ORANI (%) |
44.0 |
45.7 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
11.0 |
9.4 |
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (%) |
13.8 |
12.0 |
Genç Nüfusta (15-24 yaş) İşsizlik Oranı
(%) |
19.8 |
17.5 |
|
|
|
İŞ GÜCÜNE DAHİL
OLMAYANLAR |
26.529 |
26,444 |
Kaynak: TÜİK
2010 yılının ikinci çeyreğinde
istihdam edilen kişi sayısı 23,055,000 iken, 2011’in aynı döneminde bu sayı
24,445,000 kişiye çıkmış olup istihdam edilen kişi sayısındaki artış
1,390,000’dir. 2010 yılının ikinci çeyreğindeki işsiz sayısı 2,846,000 iken bu
sayı 2011 yılının aynı döneminde 2,550,000’e düşmüştür. 2011 yılı ikinci
çeyreğindeki istihdam oranı %45.7, işsizlik oranı ise %9.4’tür. Aynı dönemde
tarım dışı işsizlik oranı %12; 15-24 yaş grubundaki işsizlik oranı %17.5’tir (Bkz. Tablo 6).
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR:
Fiyatlarda meydana gelen değişmeler, Tablo 7’de ve 8’de yer
almaktadır.
TABLO 7: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Bir önceki aya göre değişim) (%)
|
ÜFE |
|
TÜFE |
||||
|
2009 |
2010 |
2011 |
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
0.23 |
0.58 |
2.36 |
|
0.29 |
1.85 |
0.41 |
Şubat |
1.17 |
1.66 |
1.72 |
|
-0.34 |
1.45 |
0.73 |
Mart |
0.29 |
1.94 |
1.22 |
|
1.10 |
0.58 |
0.42 |
Nisan |
0.65 |
2.35 |
0.61 |
|
0.02 |
0.60 |
0.87 |
Mayıs |
-0.05 |
-1.15 |
0.15 |
|
0.64 |
-0.36 |
2.42 |
Haziran |
0.94 |
-0.50 |
0.01 |
|
0.11 |
-0.56 |
-1.43 |
Temmuz |
-0.71 |
-0.16 |
|
|
0.25 |
-0.48 |
|
Ağustos |
0.42 |
1.15 |
|
|
-0.30 |
0.40 |
|
Eylül |
0.62 |
0.51 |
|
|
0.39 |
1.23 |
|
Ekim |
0.28 |
1.21 |
|
|
2.41 |
1.83 |
|
Kasım |
1.29 |
-0.31 |
|
|
1.27 |
0.03 |
|
Aralık |
0.66 |
1.31 |
|
|
0.53 |
-0.30 |
|
Kaynak: TÜİK
“Bir önceki aya göre değişim” açısından, ÜFE’de 2011 yılı
ilk yarısında düşüşler meydana gelmiştir. Nitekim Haziran ayı ÜFE’si %0.01 olarak
gerçekleşmiştir. TÜFE’de ise dalgalanmalar söz konusudur. Bununla beraber,
Haziran ayı TÜFE’si negatif gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 7)
TABLO 8: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim) (%)
|
ÜFE |
|
TÜFE |
||||
|
2009 |
2010 |
2011 |
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
7.90 |
6.30 |
10.80 |
|
9.50 |
8.19 |
4.90 |
Şubat |
6.43 |
6.82 |
10.87 |
|
7.73 |
10.13 |
4.16 |
Mart |
3.46 |
8.58 |
10.08 |
|
7.89 |
9.56 |
3.99 |
Nisan |
-0.35 |
10.42 |
8.21 |
|
6.13 |
10.19 |
4.26 |
Mayıs |
-2.46 |
9.21 |
9.63 |
|
5.24 |
9.10 |
7.17 |
Haziran |
-1.86 |
7.64 |
|
|
5.73 |
8.37 |
|
Temmuz |
-3.75 |
8.24 |
|
|
5.39 |
7.58 |
|
Ağustos |
-1.04 |
9.03 |
|
|
5.33 |
8.33 |
|
Eylül |
0.47 |
8.91 |
|
|
5.27 |
9.24 |
|
Ekim |
0.19 |
9.92 |
|
|
5.08 |
8.62 |
|
Kasım |
1.51 |
8.17 |
|
|
5.53 |
7.29 |
|
Aralık |
5.93 |
8.87 |
|
|
6.53 |
6.40 |
|
Kaynak: TÜİK
“Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim” açısından 2011 yılı
ilk yarısında ÜFE’de düzensiz hareketler görülmekle beraber genel olarak bir
düşüş eğilimi göze çarpmaktadır. Bununla beraber, TÜFE’de bu eğilimin tersi
gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 8)
2009 ve 2010 (Nisan hariç) döneminde ÜFE’de tek haneler
gerçekleşmiştir. Çift hanelerle başlanan 2011 yılında ise ÜFE, Nisan ayı
itibariyle yerini tekrar tek hanelere terk etmiştir. TÜFE’de de 2009 ve 2010
(Şubat ve Nisan hariç) yılları, tek hanelerin gerçekleştiği bir dönemdir. Bu
durum, 2011 boyunca da geçerliliğini korumaktadır. (Bkz. Tablo 8)
2003, 2004 ve 2005 yıllarında hedef enflasyon oranları
realize edilebilmekle beraber, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında bunu sağlamak
mümkün olmamıştır. 2009 yılı hedef oranı %7.5 olup, ÜFE’de Şubat’tan TÜFE’de
ise Nisan’dan itibaren realize edilebilmiştir. Ancak, bu erişim bir başarıdan
ziyade iç piyasadaki daralmanın sonucu olarak değerlendirilmektedir. 2010 yılı
için tespit edilen hedef oranı %6.5’e ise sadece TÜFE’de ulaşılabilmiştir. 2011
yılı hedef enflasyon oranı %5.3 olarak tespit edilmiştir. Bu orana 2011’in ilk
beş ayında TÜFE’de erişilebilmişken Haziran ayı itibariyle tekrar hedeften
uzaklaşılmıştır.
2-B) PARASAL GÖSTERGELER:
2010 yılı sonu ve 2011 yılı ortası itibariyle parasal
göstergeler ve bunlar arasındaki değişim oranları, Tablo 9’da verilmiştir.
TABLO 9: PARASAL
GÖSTERGELER (Milyon TL)
|
31 Aralık 2010 |
08 Temmuz 2011 |
Değişim (%) |
Dolaşımdaki Para |
44,595 |
51,008 |
14.4 |
Vadesiz Mevduat |
48,963 |
50,466 |
3.1 |
M1 |
93,559 |
101,475 |
8.5 |
Vadeli Mevduat |
305,696 |
331,091 |
8.3 |
M2 |
399,255 |
432,566 |
8.3 |
Döviz Tevdiatı |
144,790 |
157,686 |
8.9 |
Döviz Tevdiatı (Milyar Dolar) |
93,700 |
96,900 |
3.4 |
M2Y |
544,045 |
590,252 |
8.5 |
Dolarizasyon (DTH/M2Y) |
26.6 |
26.7 |
0.4 |
Mevduat Bankaları Kredileri |
420,643 |
505,933 |
20.3 |
Açık Piyasa İşlemleri |
-10,913 |
-60,059 |
450.3 |
Kamu Menkul Kıymetleri |
249,473 |
236 |
99.9 |
Kaynak: TCMB
2010 sonu itibariyle 44.6 milyar TL olan dolaşımdaki para
meblağı, 2011 yılı ilk yarısı itibariyle 51 milyar TL civarına yükselmiş olup
artış oranı %14.4’tür. Vadesiz mevduatta %3, vadeli mevduatta ise %8.3
oranlarında artış meydana gelmiştir. TL bazında döviz tevdiatında meydana gelen
artış %9 civarındadır. Dolar bazında döviz tevdiatındaki artış ise %3.4
oranındadır. Bu durum, döviz kurlarında son dönemlerde meydana gelen
yükselmelerin iyi bir izahı niteliğindedir. (Bkz. Tablo 9)
2010 yılı sonu itibariyle mevduat bankalarınca verilen
toplam kredi meblağı 420 milyar TL civarında idi. Bu meblağ, 2010 yılı yarısı
itibariyle 505 milyar TL civarına yükselmiştir. Söz konusu kredilerde %20.3
oranında artış meydana gelmiştir. Kredilerdeki artış; iktisadî şartlardaki
iyileşme bir yana, insanların geleceğe yönelik bakışının önemli ölçüde olumlu
yönde seyrettiğinin işareti niteliğindedir. Bununla beraber, söz konusu kredi
ithal ürünlere yönelik olduğunda, ki belli bir kısmı ithal otomotiv vb.
mallar-hizmetler için kullanılmaktadır, olumlu görünen bu durum belli ölçüde
tersine dönebilmektedir. (Bkz. Tablo 9)
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI:
2011 yılı ilk yarısında, seçilmiş finansal yatırım
araçlarının nominal ve reel getirileri Tablo 10’da yer almaktadır.
TABLO 10: SEÇİLMİŞ
FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ REEL GETİRİLERİ (Haziran)
|
REEL GETİRİ (2003=100) |
||
ÜFE (%) |
TÜFE (%) |
||
YILLIK ORTALAMA |
ALTIN (KÜLÇE) BORSA İNDEKSİ (İMKB 100) EURO DOLAR MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) |
-2.10 13.30 -6.95 -6.97 17.62 |
0.86 16,72 -4.14 -4.16 21,18 |
|
|
|
|
Kaynak: TÜİK
TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, 2011 yılı ilk
yarısında; 2003=100 temel yıllı ÜFE ile indirgendiğinde yıllık ortalamalar
itibariyle en yüksek getiri Mevduat faizi ile elde edilmişken, en fazla zarar
Dolar ile gerçekleşmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde durum yine benzer
şekildedir. (Bkz. Tablo 10)
2-D) FİNANSAL KURULUŞLAR:
2011 yılı ortası itibariyle Türkiye’de faaliyette bulunan
finansal kuruluşlar Tablo 11’de yer almaktadır.
TABLO 11: TÜRKİYE’DEKİ
FİNANSAL KURULUŞLAR (Adet)
KURULUŞ |
2010 |
2011 (Haziran) |
Kamu Kalkınma ve Yatırım Bankaları |
4 |
4 |
Kamu Mevduat Bankaları |
3 |
3 |
TMSF Bünyesindeki Bankalar |
2 |
2 |
Özel Yatırım Bankaları |
5 |
5 |
Özel Mevduat Bankaları |
10 |
10 |
Türkiye’de Kurulu Yabancı Yatırım Bankaları |
4 |
4 |
Türkiye’de Kurulu Yabancı Mevduat Bankaları |
10 |
10 |
Mevduat Toplama Yetkisine Sahip Yabancı Banka Şubeleri |
6 |
6 |
|
|
|
Katılım Bankaları (Özel Finans Kurumları) |
4 |
4 |
|
|
|
Türkiye’de Temsilciliği Bulunan Yabancı Banka Sayısı |
41 |
43 |
|
|
|
Leasing Kuruluşları |
35 |
33 |
Factoring Kuruluşları |
74 |
74 |
Tüketici Finansman Kuruluşları |
11 |
11 |
Varlık Yönetim Şirketleri |
6 |
8 |
Finansal Holding Kuruluşları |
3 |
3 |
Kaynak: BDDK
2011 yılı ortası itibariyle toplam banka sayısı 44, Katılım
bankaları 4, Leasing kuruluşları 33, Factoring kuruluşları ise 74’tür. Tüketici
finansman kuruluşlarının sayısı 11, Varlık yönetim şirketleri ise 8 adettir.
(Bkz. Tablo 11)
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
3-A) BÜTÇE GELİŞMELERİ:
2011 yılı ilk yarısındaki bütçe gelişmeleri Tablo 12’de yer
almaktadır.
TABLO 12: BÜTÇE İLE
İLGİLİ GELİŞMELER (000 TL) (%) (Ocak-Haziran)
|
2010 |
2011 |
ARTIŞ (11/10) (%) |
GELİRLER |
121,064,805 |
146,071,240 |
20.7 |
Genel Bütçe Gelirleri |
116,843,307 |
141,186,606 |
20.8 |
Vergi Gelirleri |
98,622,158 |
122,728,839 |
24.4 |
Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri |
6,302,452 |
5,973,441 |
-5.2 |
Alınan Bağışlar ve Yardımlar |
1,120,849 |
647,669 |
-42.2 |
Faizler, Paylar ve Cezalar |
10,060,040 |
9,869,675 |
-1.9 |
Sermaye Gelirleri |
633,916 |
1,849,892 |
191.8 |
Alacaklardan Tahsilat |
103,892 |
117,090 |
12.7 |
Özel Bütçeli İdare Gelirleri |
2,828,423 |
3,427,484 |
21.2 |
Düzenleme ve Denetleme Kurum Gelirleri |
1,393,075 |
1,457,150 |
4.6 |
|
|
|
|
HARCAMALAR |
136,494,290 |
143,215,358 |
4.9 |
Faiz Hariç Harcamalar |
108,935,438 |
120,780,506 |
10.9 |
Personel Giderleri |
31,736,186 |
36,387,098 |
16.1 |
Sos. Güv. Kur. Devlet Primleri |
5,361,268 |
6,347,998 |
18.4 |
Mal ve Hizmet Alımları |
10,515,432 |
12,392,350 |
17.8 |
Cari Transferler |
51,820,641 |
54,960,825 |
6.1 |
Sermaye Giderleri |
5,462,435 |
6,803,577 |
24.6 |
Sermaye Transferleri |
1,401,440 |
1,734,930 |
23.8 |
Borç Verme |
2,638,036 |
1,703,728 |
-35.4 |
Faiz Harcamaları |
27,558,852 |
22,434,852 |
-18.6 |
|
|
|
|
BÜTÇE DENGESİ |
-15,429,485 |
2,855,882 |
-118.5 |
|
|
|
|
Faiz Dışı Denge |
12,129,367 |
25,290,734 |
108.5 |
Kaynak: MB
2011 yılı ortası itibariyle elde edilen gelir meblağı
146,071 milyon TL’dir. 2010’un aynı dönemine göre artış meydana gelmiş olup,
oran %20.7’dir. Aynı dönemdeki harcama meblağı 143,215 milyon TL olup,
2010’dakine göre artış oranı %4.9’dur. (Bkz. Tablo 12)
2011 yılı yarısında faiz harcamaları meblağı 22.4 milyon TL
olup, 2010’un aynı dönemine göre %18.6 oranında azalmıştır. Faiz dışı dengede
önceki döneme göre belirgin bir artış söz konusudur. Nitekim, 2010 yılı
ortasında 12 milyar TL olan faiz dışı fazla, 2011 yılının aynı döneminde 25.3
milyar TL civarına yükselmiş olup, artış oranı %108.5’tir. (Bkz. Tablo 12)
Bütçe dengesinde ise lehte gelişmeler meydana gelmiştir.
Nitekim, 2010 yılı yarısında 15.4 milyar TL olan bütçe açığı, 2011 yılının aynı
döneminde 2.8 milyar TL fazla vermiştir. (Bkz. Tablo 12)
3-B) BORÇ VERİLERİ:
İç ve dış borçlara ilişkin bilgiler Tablo 13-16’da yer
almaktadır.
TABLO 13: İÇ BORÇ
DURUMU (Milyon TL)
|
2009 |
2010 |
2011 (Haziran) |
MEBLAĞ |
330,005 |
352,841 |
362,728 |
VADE (ay) |
24.4 |
31.0 |
33.6 |
Kaynak: HM
2011 yılı ortası itibariyle toplam iç borç stoku 362,728 milyon
TL’dir. 2010 yılı sonuna göre meydana gelen artış 9,887 milyon TL’dir. Borç
stokunun ortalama vadeye kalan süresinde ise artış meydana gelmiştir. 2010
sonunda 31 ay olan borç stokunun ortalama vadeye kalan süresi, 2011 yılı
ortasında 33.6 aya çıkmıştır. (Bkz. Tablo 13)
TABLO 14: DIŞ BORÇ
DURUMU (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 (Nisan) |
TOPLAM |
268,457 |
289,513 |
298,818 |
*Kısa Vadeli |
49,711 |
78,123 |
77,208 |
*Uzun Vadeli |
218,746 |
211,390 |
221,610 |
Kaynak: HM
2010 yılı sonunda 289,513 milyon Dolar olan dış borç stoku,
2011 Nisan başı itibariyle 298,818 milyon Dolar’a yükselmiştir. Vadeler
açısından dış borçlar temel karakteristiğini sürdürmekte olup, ağırlıklı olarak
uzun vadelidir. 2011 yılı Nisan sonu itibariyle uzun vadeli borçların toplam
borç içindeki payı %74 civarındadır. (Bkz. Tablo 14)
TABLO 15: DIŞ BORÇ
KOMPOZİSYONU (%)
DÖVİZ CİNSİ |
2009 |
2010 |
2011 (Nisan) |
Dolar |
53.0 |
51.3 |
51.3 |
Euro |
35.5 |
36.9 |
35.8 |
SDR |
3.5 |
2.5 |
2.3 |
Yen |
1.4 |
1.7 |
2.3 |
Diğer |
6.6 |
7.6 |
8.4 |
Kaynak: HM
2011 yılı Nisan sonu itibariyle dış borcun %51.3’ü ABD
Doları cinsindendir. Müteakiben; Euro, SDR, Yen ve diğer para birimleri
cinsinden borçlar gelmektedir. (Bkz. Tablo 15)
TABLO 16: MERKEZÎ
İDARE BORÇ STOKU (Alacaklıya Göre) (Milyar $)
|
2009 |
2010 |
2011 (Haziran) |
TOPLAM BORÇ STOKU |
293.2 |
306.3 |
304.2 |
I) İÇ BORÇ STOKU |
219.2 |
228.2 |
222.5 |
a) Piyasa |
178.7 |
195.0 |
187.5 |
b) Kamu Kesimi |
40.5 |
33.2 |
35.0 |
|
|
|
|
II) DIŞ BORÇ STOKU |
74.1 |
78.1 |
81.7 |
a) Kredi |
33.2 |
33.9 |
35.1 |
a.1)
Uluslararası Kuruluşlar (IMF
Kredisi) |
21.4 (7.9) |
20.9 (5.6) |
21.6 (4.7) |
a.2) Hükûmet
Kuruluşları |
5.7 |
6.3 |
6.3 |
a.3) Ticarî
Bankalar |
6.1 |
6.7 |
7.2 |
b) Tahvil |
40.9 |
44.2 |
46.5 |
Kaynak: HM
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, alacaklılar itibariyle merkezî
idare toplam borç stoku; 2009 sonu itibariyle 293.2 milyar Dolar iken, 2010
yılı sonunda 306.3 milyar Dolar’a çıkmıştır. 2011 yılı yarısı itibariyle toplam
borç meblağı 304.2 milyar Dolar’a gerilemiştir. IMF kredisinde azalma devam
etmektedir. Nitekim 2009 sonu itibariyle 7.9 milyar Dolar olan IMF borcu, 2010
sonunda 5.6 milyar Dolar’a, 2011 yılı ortası itibariyle ise 4.7 milyar Dolar’a
gerilemiştir. (Bkz. Tablo 16).
4) DIŞ İŞLEMLER KESİMİ
4-A) ÖDEMELER DENGESİ:
Ödemeler dengesi bilgilerine Tablo 17’de yer verilmektedir.
TABLO 17: ÖDEMELER
DENGESİ (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 (Ock-Haz) |
I. CARİ İŞLEMLER HESABI |
-13,991 |
-48,424 |
-45,008 |
I.a) Dış Ticaret
Hesabı |
-24,850 |
-56,346 |
-46,431 |
I.b) Hizmetler
Hesabı |
16,749 |
14,416 |
5,183 |
I.c) Gelir Hesabı |
-8,189 |
-7,823 |
-4,453 |
I.d) Cari
Transferler Hesabı |
2,299 |
1,329 |
693 |
|
|
|
|
II. SERMAYE VE FİNANS HESAPLARI |
9,716 |
57,800 |
35,236 |
II.a) Sermaye
Hesabı |
-42 |
-56 |
0 |
II.b) Finans
Hesabı |
9,758 |
57,856 |
35,236 |
|
|
|
|
III. NET HATA VE NOKSAN |
5,066 |
5,592 |
9,772 |
Kaynak: TCMB
Cari işlemler hesabı; 2008 sonunda 41.6 milyar Dolar açık vermişken,
2009 yılı açık meblağı 14 milyar Dolar’ın altına gerilemiş olup, azalış oranı
%297 civarındadır. 2010 yılı sonundaki cari açık meblağı ise 48.4 milyar Dolar
gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. 2009’un toplam açığına nazaran, 2010
yılı açık meblağındaki artış oranı %346 civarındadır. 2011 yılı ortası meblağı
ise 2010’un toplam cari açığının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Gidişat
bunun sene sonunda katlanarak artacağını işaret etmekle beraber, son dönemlerde
meydana gelen küçük çaplı kur artışları, ayrıca banka kredilerinde
gerçekleştirilen azalmalar sebebiyle iç talepte meydana gelecek daralma ile
korkulan seviyede bir açık olmayacağı belirtilebilir. (Bkz. Tablo 17)
4-B) MAL TİCARETİ:
Ana ve alt kalemler itibariyle mal ticareti verileri, Tablo
18’de ve 19’da yer almaktadır.
TABLO 18: DIŞ TİCARET
BİLEŞİMİ (Milyon $) (Ocak-Haziran)
|
2010 |
2011 |
Değişim (%) |
İHRACAT |
54,717 |
65,632 |
19.9 |
İTHALÂT |
83,398 |
119,610 |
43.4 |
DIŞ TİCARET DENGESİ |
-28,680 |
-53,978 |
88.2 |
İHRACAT / İTHALÂT (%) |
65.6 |
54.9 |
|
Kaynak: DTM
2011 yılı ilk yarısı ihracatı 65.6 milyar Dolar, ithalâtı
ise 119.6 milyar Dolar’dır. 2010 yılı ilk yarısına göre belirgin artışlar
meydana gelmiş olup, bunlar sırasıyla %19.9 ve %43.4’tür. Dış ticaret açığında
meydana gelen yükselme %88.2’dir. 2011 yılı ilk yarısında ihracatın ithalâtı
karşılama oranı %54.9’dur. Bu oran, 2010 yılının aynı dönemine göre 10.7 puan
düşüş sergilemiştir. Bu puan düşüşü, söz konusu dönemde ihracatımızın azaldığı
anlamına gelmemektedir. İthalâtta da önemli ölçüde artış meydana gelmiş olması
bu sonucun sebebidir. (Bkz. Tablo 18)
TABLO 19: GENİŞ
EKONOMİK GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (Milyon $)
|
2010 |
|
2011 |
|
DEĞER |
|
DEĞER |
İHRACAT |
|
|
|
Sermaye (Yatırım) Malları |
5,797 |
|
6,945 |
Ara (Ham madde) Mallar |
27,318 |
|
33,305 |
Tüketim Malları |
21,401 |
|
25,148 |
Diğer |
201 |
|
234 |
|
|
|
|
İTHALÂT |
|
|
|
Sermaye (Yatırım) Malları |
11,911 |
|
18,822 |
Ara (Ham madde) Mallar |
60,378 |
|
84,976 |
Tüketim Malları |
10,856 |
|
15,353 |
Diğer |
252 |
|
459 |
Kaynak: DTM
2011 yılı ilk yarısında, mal sınıflamasına göre dış ticaret
bileşimi açısından ihracat alt kalemleri, sırasıyla şöyledir: Ham madde,
tüketim, yatırım ve diğer mallar. Burada dikkati çeken husus şudur: Geleneksel
olarak ihracat kalemleri arasında ilk sırayı tüketim malları alırken, 2006 yılı
itibariyle bu yapıda bir değişiklik meydana gelmiş olup, ilk sırayı ham
maddeler almıştır. Aynı dönemde, ithalât alt kalemleri ise karakteristik
yapısını sürdürmüş olup, sırasıyla şöyledir: Ham madde, yatırım, tüketim ve
diğer mallar. (Bkz. Tablo 19)
2011 yılı yarısında, ülke gruplarına göre incelendiğinde,
ihracatın %48.31’inin AB ülkelerine; kalan kısmının diğer ülkelere yapıldığı
ortaya çıkmaktadır. Bu oran 2010 yılının aynı döneminde %45.9 idi. 2011’in ilk
yarısında ithalâtın %39’u AB ülkelerinden; kalan kısmı diğer ülkelerden
gerçekleştirilmiştir. Bu oran 2010’un aynı döneminde %38.9 idi.
4-C) HİZMET TİCARETİ:
Alt faaliyet dalları itibariyle hizmet ticareti verileri
Tablo 20’de yer almaktadır.
TABLO 20: HİZMET TİCARETİ
GELİŞMELERİ (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 (Ock-Haz) |
HİZMETLER DENGESİ |
16,749 |
14,416 |
5,183 |
a) Ulaştırma |
1,290 |
457 |
579 |
b) Turizm |
17,103 |
15,981 |
5,950 |
c) İnşaat |
1,090 |
859 |
281 |
d) Sigorta |
-527 |
-475 |
-276 |
e) Finans |
-362 |
-242 |
-378 |
f) Diğer Ticarî |
-1,286 |
-1,340 |
-594 |
g) Resmî |
-846 |
-869 |
-530 |
h) Diğer |
287 |
45 |
151 |
Kaynak: TCMB
2011 yılının ilk yarısında Türkiye’nin net gelir sağlayan başlıca
hizmet alt sektörleri sırasıyla; turizm, ulaştırma ve inşaattır. Söz konusu
dönem itibariyle Türkiye’nin hizmet ticareti net geliri 5.1 milyar Dolar
civarındadır. (Bkz. Tablo 20)
TÜİK istatistiklerine göre, 2011 yılı ilk yarısında
Türkiye’yi ziyaret eden kişi sayısı 13,736,311’dir. Yurt dışını ziyaret eden
Türkiyeli turist sayısı ise 3,532,556’dır. Giriş yapan yabancı ziyaretçilerin
ülkeleri itibariyle sıralaması şöyledir: Avrupa, BDT, Asya, Afrika, Amerika,
Okyanusya, Diğer.
BAZI DEĞERLENDİRMELER
VE TEKLİFLER
Yeni Global Kriz ve Türkiye
Yansıması
2008 yılındaki ABD kaynaklı Mortgage
Kriziyle başlayan ve küresel niteliğe bürünen ekonomik krizden sonra bu defa
başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yine ABD kaynaklı yeni bir global krizin
eşiğindeyiz. Ülkeler, henüz önceki krizin yaralarını tam saramamışken ufukta
beliren bu yeni krizden ne şekilde etkileneceklerini hesap etmeye başlamış
durumdadır.
Bizde de ekonomiden sorumlu Bakan,
muhtemel global krizin Türkiye’yi belli ölçüde etkileyebileceğini dile
getirirken, Hükûmetin başı krizin bu defa “teğet bile geçmeyeceğini” dile
getirmiştir. Bunlar birer tahmin ve temenni niteliğindedir. Fakat belirtmek
gerekir ki her ikisinin de belli ölçüde haklılık ve haksızlık payı mevcuttur:
·
Global
bir krizin meydana gelmesi halinde Türkiye’nin etkilenmemesi neredeyse
imkânsızdır. Bu durum, dünya ekonomik sistemi ile entegre olmaya çalışan her
ülke için geçerlidir. Bir örnekle somutlaştırmak gerekirse; bu krizin
tetikleyici ülkelerinin başında Avrupa kıtasındakiler gelmektedir. İhracatının
%48 civarındaki kısmını AB ülkelerine gerçekleştiren bir ülke olarak
Türkiye’nin de dış talebinde bir azalma ihtimali vardır ve bunun başta GSYH’miz
olmak üzere ödemeler dengesine olumsuz etkileri olabilecektir. Benzer biçimde,
diğer alanlardaki olumsuzluklardan da bahsedilebilir.
·
Sektörel
açıdan incelendiğinde ve olumlu yönden bakıldığında ise Türkiye ekonomisinin
görüntüsü şöyledir: Üretim artmaktadır; sınaî kapasite kullanım oranı
yükselmektedir; işsizlik azalmaktadır; fiyatlar genel seviyesinde çok önemli
artışlar yoktur hatta düşüşler meydana gelmektedir; Dolarizasyon düşük
seviyededir; bankalar ve diğer finansal kuruluşlar sıkı gözetim ve denetim
altındadır; bütçe fazla vermekte ve faiz dışı fazla artmaktadır; merkezî idare
borç stoku kritik seviyede değildir; cari açığı azaltmada etkili olan hizmetler
ihracatı artmakta ve sermaye girişi devam etmektedir; mal ihracatı ve bunun
içindeki ara malları meblağı artmaktadır. Dolayısıyla krizin Türkiye’ye “teğet
bile geçmeyeceği” şeklinde bir iddia yerine “ekonomimiz kısmî etkilere maruz
kalabilecektir” denilebilir.
Savunma Harcamaları ve Türkiye’nin
Kendi Krizi
Mevcut ekonomik şartlarda
Türkiye’nin, yeni global krizin olumsuz etkilerini bir şekilde minimize etme
imkânı mevcut olmakla beraber, 12 Haziran 2011 tarihinden sonra ortaya çıkan
yeni durum, bu ihtimali baltalayacak gibi görünmektedir. Silvan’da 14 Temmuz’da
meydana gelen ve devamı niteliğindeki hadiseler, terörle mücadele kapsamında
savunma harcamalarını artıracak gibidir. Bunun muhtemel iktisadî yansımalarına
ilişkin birtakım değerlendirmeler yapılacak olursa şunlardan bahsedilebilir:
·
Savunma
harcamaları artışının en önemli yansımalarından biri mevcut vergi oranlarındaki
artış ve/veya yeni vergilerin ihdasıdır,
·
Vergi
artışı, ki başta akaryakıt tüketim vergisi gelmektedir, üretim maliyetlerinin
artması demektir. Aynı zamanda hemen her malda ve hizmette fiyat artışı meydana
gelebilmektedir,
·
Vergi
artışı, kurumsal açıdan masrafların artmasıyla beraber üretim-yatırım
kararlarının olumsuza dönmesine yol açar,
·
Vergi
artışı, kişisel harcanabilir gelirin azalmasına ve hayatın pahalılaşmasıyla
beraber tüketim kararlarının olumsuza dönmesine sebep olur, bu da talebi ve
dolayısıyla arzı azaltır,
·
Mal-hizmet
fiyatlarında meydana gelen artış, iç tüketim yanında dış tüketimi de azaltır.
Bu da cari açığın artmasına sebep olur.
Bu liste daha da uzatılabilir. Çünkü
mesele adeta bir kısır döngü niteliğine bürünmektedir. Mevcut yapısıyla global
krize dahi belli ölçüde meydan okuma potansiyeline sahip olan Türkiye, muhtemel
savunma harcamaları ile zayıf ve güçsüz bir duruma düşebilecektir. Bu çerçevede
düşünüldüğünde; asıl önemli olan dünyanın değil, Türkiye’nin kendi krizi gibi
görünmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Behzat Ekinci
Mardin Artuklu Üniversitesi
İİBF, İktisat Bölümü
Kaynaklar:
TÜİK, DPT,
HM, DTM, TCMB, MB, BDDK, Turkish Bank.