TÜRKİYE EKONOMİSİNİN
2011 YILINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
İÇİNDEKİLER:
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME
1-B) SANAYİ
1-C) İSTİHDAM
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR
2-B) PARASAL GÖSTERGELER
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI
2-D) FİNANSAL KURULUŞLAR
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
3-A) BÜTÇE GELİŞMELERİ
3-B) BORÇ VERİLERİ
4) DIŞ İŞLEMLER KESİMİ
4-A) ÖDEMELER DENGESİ
4-B) MAL TİCARETİ
4-C) HİZMET TİCARETİ
BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER
Bu çalışmada, mevcut veriler ışığında, Türkiye’de 2011
yılında meydana gelen ekonomik gelişmelere ilişkin ayrıntılı sektörel analizler
ve değerlendirmeler yapılmaktadır.
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME:
Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de yer almaktadır.
TABLO 1: BÜYÜME (GSYH)
VERİLERİ (Üretim Yöntemine Göre, 1998 Bazlı, Sabit Fiyatlarla) (%) (Milyon $)
|
2007 |
2009 |
2010 |
2011 |
Hedef
GSYH Oranı |
5.0 |
-3.6 |
6.8 |
4.5 |
Gerçekleşen
GSYH Oranı |
4.7 |
-4.8 |
9.2 I. çeyrek 12.6 II. çeyrek 10.4 III. çeyrek 5.3 IV. çeyrek 9.3 |
8.5 I. çeyrek 11.9 II. çeyrek 9.1 III. çeyrek 8.4 IV. çeyrek 5.2 |
GSYH
Meblağı (cari fiyatlarla) |
658,786 |
616,703 |
731,608 |
772,298 |
Kaynak: TÜİK
2003-2007 dönemi hedef büyüme oranları %5 olmakla beraber,
gerçekleşmeler 2007 yılı haricinde hep bu oranın üstündedir. 2008’de ise büyüme
oranı hedef oran olan %5.5’in çok altında gerçekleşmiş olup %0.9’dur. Global
ekonomik krizin ülkemize yansıması olarak değerlendirilebilecek bu büyüme
düşüşü, 2009 yılında da devam etmiş ve hedefin altında bir oranla %-4.8 olarak
gerçekleşmiştir. 2010 yılında ciddi bir toparlanma sürecine şahit olunmuş ve
yıl sonu büyüme oranı %9.2 olmuştur. Bu eğilim 2011 yılında da devam etmiş ve
gerçekleşen büyüme oranı hedef seviye olan %4.5’in iki katına yakın olup
%8.5’tir. (Bkz. Tablo 1).
TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre, 2007 yılında, üretim
yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH 843,178 milyon TL’dir. 2009 sonu itibariyle
bu meblağ 952,559 milyon TL, 2010 yılında 1,098,799 milyon TL olarak
gerçekleşmiştir. 2011 yılı meblağı ise 1,294,893 milyon TL olmuştur.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla Dolar cinsinden GSYH;
2007 yılında 658,786 milyon, 2009’da 616,703 milyon, 2010’da 731,608 milyon
olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı meblağı ise 772,298 milyon Dolar’dır. (Bkz.
Tablo 1)
2011 yılında bazı iktisadî faaliyet kollarında 1998 bazlı
fiyatlarla GSYH gelişme hızları şöyledir: Tarım-avcılık-ormancılık %5.2;
Madencilik ve taş ocakçılığı %3.9; İmalât sanayii %9.4; İnşaat %11.2; Toptan ve
perakende ticaret %11.4; Oteller ve lokantalar %7.7;
Ulaştırma-depolama-haberleşme %10.8; Malî aracı kuruluşlar %9.6;
Gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri %9.3; Eğitim %5.1; Sağlık işleri ve sosyal
hizmetler %5.2.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre 31 Aralık 2011
tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 74.724.269 kişiden oluşmaktadır. Nüfusun
%50.2’sini (37,532,954 kişi) erkekler, %49.8’sini (37.191.315 kişi) ise
kadınlar oluşturmaktadır.
Kişi başına GSYH (KBGSYH) gelişmeleri şöyledir: Cari
fiyatlarla KBGSYH; 2007’de 9.234 $ iken, 2009’da 8,578 $’a gerilemiştir. 2010
yılı meblağı ise tekrar yükselişe geçmiş ve 10.079 $ olarak gerçekleşmiştir.
1-B) SANAYİ:
İmalât sanayiindeki üretim değişim oranları, alt sektörler
itibariyle Tablo 2’de yer almaktadır.
TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI (Mevsim ve
Takvim Etkilerinden Arındırılmış)
İKTİSADÎ FAALİYET KOLLARI |
Üretim Endeksi (2005=100) |
Değişim (%) |
|
|
2010 |
2011 |
2011/2010 |
TOPLAM SANAYİ |
117.0 |
131.5 |
11.0 |
Madencilik ve Taş Ocakçılığı Sektörü |
127.5 |
138.6 |
8.0 |
İmalât Sanayii Sektörü |
114.9 |
128.7 |
10.7 |
Elektrik, Gaz ve Su Sektörü |
129.7 |
147.3 |
11.9 |
Kaynak: TÜİK
2005=100 temel yıllı sanayi endeksine göre, 2010 yılı ile
kıyaslandığında, 2011 yılında sanayi üretiminde artış olduğu görülmektedir.
2011 yılında alt sektörler arasında en yüksek üretim artışı elektrik, gaz ve su
sektöründe gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 2)
TABLO 3: KAPASİTE KULLANIM ORANLARI
(%)
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
61.6 |
68.6 |
74.6 |
Şubat |
60.9 |
67.8 |
73.0 |
Mart |
58.7 |
67.3 |
73.2 |
Nisan |
59.7 |
72.7 |
74.9 |
Mayıs |
64.0 |
73.3 |
75.2 |
Haziran |
67.5 |
73.3 |
76.7 |
Temmuz |
67.9 |
74.4 |
75.4 |
Ağustos |
68.9 |
73.0 |
76.1 |
Eylül |
68.0 |
73.5 |
76.2 |
Ekim |
68.2 |
75.3 |
77.0 |
Kasım |
69.8 |
75.9 |
76.9 |
Aralık |
67.7 |
75.6 |
75.5 |
Kaynak:
TCMB
2011 yılındaki kapasite kullanım oranları (KKO), 2010 ile
kıyaslandığında belirgin bir şekilde yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. 2010
yılında ortalama KKO %75.4 seviyesindedir. 2009’da bu oran %72.5 idi. (Bkz.
Tablo 3)
TABLO 4: TAM KAPASİTE
İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (%)
|
2010 |
2011 |
Kısıtlayan
Faktör Yoktur |
27.5 |
38.3 |
Talep
Yetersizliği |
49.7 |
42.4 |
İş gücü
Yetersizliği |
3.0 |
4.0 |
Ham
madde-Ekipman Yetersizliği |
7.8 |
6.2 |
Malî
İmkansızlıklar |
5.1 |
4.8 |
Diğer |
6.9 |
4.3 |
Kaynak: TCMB
2011 yılında; tam kapasite ile
çalışamamaya ilişkin ilk sırada belirtilen sebep, “talep yetersizliği”dir.
Ardından, “ham madde-ekipman yetersizliği” belirtilmiştir. Kısıtlayıcı herhangi
bir faktörün olmadığını belirtenlerin sayısı da belirgin derecede yüksek olup
oran %38.3’tür. (Bkz. Tablo 4)
TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKET VE
KOOPERATİF
|
2010 |
2011 |
Değişim (%) |
Yeni
açılan şirket ve kooperatif |
51,968 |
54,442 |
4.5 |
Kapanan
şirket ve kooperatif |
13,442 |
14,991 |
10.3 |
Kaynak: TCMB
2010 yılına göre 2011 yılında yeni şirket ve kooperatif
açılışlarındaki artış oranı %4.5’tir. Buna karşılık, kapanan şirket ve
kooperatif
1-C) İSTİHDAM:
TÜİK Hane Halkı İş Gücü Anketi sonuçlarına göre, 2011
yılında (Aralık Dönemi; Kasım-Aralık
2011, Ocak 2012) kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da
yer almaktadır.
TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ
GÜCÜ DURUMU (000 kişi)
|
2010 |
2011 |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL NÜFUS |
71,707 |
72,925 |
15 ve Üstü Yaştaki Nüfus |
52,929 |
54,122 |
|
|
|
İŞ GÜCÜ DURUMU |
25,593 |
26,254 |
İstihdam Edilen |
22,665 |
23,678 |
İşsiz |
2,929 |
2,576 |
|
|
|
İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI (%) |
48.4 |
48.5 |
|
|
|
İSTİHDAM ORANI (%) |
42.8 |
43.8 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
11.4 |
9.8 |
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (%) |
14.2 |
12.0 |
Genç Nüfusta (15-24 yaş) İşsizlik Oranı (%) |
21.6 |
18.1 |
|
|
|
İŞ GÜCÜNE DAHİL OLMAYANLAR |
27,336 |
27,868 |
Kaynak: TÜİK
2010 yılında istihdam
edilen kişi sayısı 22,665,000 iken, 2011’de bu sayı 23,678,000 kişi olarak gerçekleşmiştir.
2010 yılına göre 2011 yılında istihdam edilen kişi sayısındaki artış
1,013,000’dir. 2011 yılında işsiz sayısı ise 2,576,000 olup 2010 yılına göre
meydana gelen azalış 353,000 kişidir. 2011 yılında istihdam oranı %43.8,
işsizlik oranı ise %9.8’dir. Tarım dışı işsizlik oranı %12; 15-24 yaş
grubundaki işsizlik oranı %18.1’dir (Bkz. Tablo 6).
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR:
Fiyatlarda meydana gelen değişmeler, Tablo 7’de ve 8’de yer
almaktadır.
TABLO 7: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Bir önceki aya göre değişim) (%)
|
ÜFE |
|
TÜFE |
||||
|
2009 |
2010 |
2011 |
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
0.23 |
0.58 |
2.36 |
|
0.29 |
1.85 |
0.41 |
Şubat |
1.17 |
1.66 |
1.72 |
|
-0.34 |
1.45 |
0.73 |
Mart |
0.29 |
1.94 |
1.22 |
|
1.10 |
0.58 |
0.42 |
Nisan |
0.65 |
2.35 |
0.61 |
|
0.02 |
0.60 |
0.87 |
Mayıs |
-0.05 |
-1.15 |
0.15 |
|
0.64 |
-0.36 |
2.42 |
Haziran |
0.94 |
-0.50 |
0.01 |
|
0.11 |
-0.56 |
-1.43 |
Temmuz |
-0.71 |
-0.16 |
-0.03 |
|
0.25 |
-0.48 |
-0.41 |
Ağustos |
0.42 |
1.15 |
1.76 |
|
-0.30 |
0.40 |
0.73 |
Eylül |
0.62 |
0.51 |
1.55 |
|
0.39 |
1.23 |
0.75 |
Ekim |
0.28 |
1.21 |
1.60 |
|
2.41 |
1.83 |
3.27 |
Kasım |
1.29 |
-0.31 |
0.65 |
|
1.27 |
0.03 |
1.73 |
Aralık |
0.66 |
1.31 |
1.00 |
|
0.53 |
-0.30 |
0.58 |
Kaynak: TÜİK
“Bir önceki aya göre değişim” açısından, ÜFE’de 2011 yılında
dalgalanmalar meydana gelmiştir. 2011 Temmuz’unda, 2010’un çeşitli aylarında
gerçekleşen negatif enflasyon oranlarına tekrar şahit olunmuştur. TÜFE’de de
benzer durumlar söz konusudur. (Bkz. Tablo 7)
TABLO 8: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim) (%)
|
ÜFE |
|
TÜFE |
||||
|
2009 |
2010 |
2011 |
|
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
7.90 |
6.30 |
10.80 |
|
9.50 |
8.19 |
4.90 |
Şubat |
6.43 |
6.82 |
10.87 |
|
7.73 |
10.13 |
4.16 |
Mart |
3.46 |
8.58 |
10.08 |
|
7.89 |
9.56 |
3.99 |
Nisan |
-0.35 |
10.42 |
8.21 |
|
6.13 |
10.19 |
4.26 |
Mayıs |
-2.46 |
9.21 |
9.63 |
|
5.24 |
9.10 |
7.17 |
Haziran |
-1.86 |
7.64 |
10.19 |
|
5.73 |
8.37 |
6.24 |
Temmuz |
-3.75 |
8.24 |
10.34 |
|
5.39 |
7.58 |
6.31 |
Ağustos |
-1.04 |
9.03 |
11.00 |
|
5.33 |
8.33 |
6.65 |
Eylül |
0.47 |
8.91 |
12.15 |
|
5.27 |
9.24 |
6.15 |
Ekim |
0.19 |
9.92 |
12.58 |
|
5.08 |
8.62 |
7.66 |
Kasım |
1.51 |
8.17 |
13.67 |
|
5.53 |
7.29 |
9.48 |
Aralık |
5.93 |
8.87 |
13.33 |
|
6.53 |
6.40 |
10.45 |
Kaynak: TÜİK
“Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim” açısından 2011
yılı ilk yarısında ÜFE’de düzensiz hareketler görülmektedir. Yılın ikinci
yarısında ise artışlar meydana gelmiştir. Düzensiz hareketler son çeyreğe kadar
TÜFE’de de mevcut olup bu endekste Ekim itibariyle artış sürecine girilmiştir.
(Bkz. Tablo 8)
2009 ve 2010 (Nisan hariç) döneminde ÜFE’de tek haneler
gerçekleşmiştir. Ancak 2011 boyunca yine çift hanelere geçilmiş olup bunun
istisnaları Nisan ve Mayıs aylarıdır. TÜFE’de de 2009 ve 2010 (Şubat ve Nisan
hariç) yılları, tek hanelerin gerçekleştiği dönemlerdir. Bu durum, 2011 boyunca
da geçerliliğini korumakla beraber Aralık ayında gerçekleşen enflasyon oranı
iki hanelidir. (Bkz. Tablo 8)
“Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim” dikkate alınarak
2003, 2004 ve 2005 yıllarında hedef enflasyon oranları realize edilebilmekle
beraber, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında bunu sağlamak mümkün olmamıştır. 2009
yılı hedef oranı %7.5 olup ÜFE’de Şubat’tan TÜFE’de ise Nisan’dan itibaren
realize edilebilmiştir. Ancak, bu erişim bir başarıdan ziyade iç piyasadaki
daralmanın sonucu olarak değerlendirilmektedir. 2010 yılı için tespit edilen
hedef oranı %6.5’e ise sadece TÜFE’de ulaşılabilmiştir. 2011 yılı hedef
enflasyon oranı %5.3 olarak tespit edilmiştir. Bu orana 2011’in sadece ilk dört
ayında TÜFE’de erişilebilmişken Mayıs ayı itibariyle hedeften giderek
uzaklaşılmıştır.
2-B) PARASAL GÖSTERGELER:
2010 ve 2011 yılları sonları itibariyle parasal göstergeler
ve bunlar arasındaki değişim oranları, Tablo 9’da verilmiştir.
TABLO 9: PARASAL
GÖSTERGELER (Milyon TL)
|
31 Aralık 2010 |
30.12.2011 |
Değişim (%) |
Dolaşımdaki
Para |
44,595 |
49,671 |
11.4 |
Vadesiz
Mevduat |
48,963 |
55,056 |
12.4 |
M1 |
93,559 |
104,728 |
11.9 |
Vadeli
Mevduat |
305,696 |
330,152 |
8.0 |
M2 |
399,255 |
434,880 |
8.9 |
Döviz
Tevdiatı |
144,790 |
180,689 |
24.8 |
Döviz Tevdiatı
(Milyar Dolar) |
93.7 |
94.8 |
1.2 |
M2Y |
544,045 |
615,568 |
13.1 |
Dolarizasyon
(DTH/M2Y) |
26.6 |
29.4 |
10.5 |
Mevduat
Bankaları Kredileri |
420,643 |
562,680 |
33.8 |
Açık
Piyasa İşlemleri |
-10,913 |
-39,129 |
258.6 |
Kamu Menkul
Kıymetleri |
249,473 |
234,828 |
-5.9 |
Kaynak: TCMB
2010 sonu itibariyle 44.6 milyar TL olan dolaşımdaki para
meblağı, 2011 yılı sonu itibariyle 50 milyar TL civarına yükselmiş olup artış oranı
%11.4’tür. Vadesiz mevduatta da %12.4’lük bir artış meydana gelmiştir. Vadeli
mevduattaki artış ise %8 oranındadır. TL bazında döviz tevdiatında meydana
gelen artış %24.8’dir. Dolar bazında döviz tevdiatındaki artış ise %1.2’dir.
(Bkz. Tablo 9)
2010 sonu itibariyle mevduat bankalarınca verilen toplam
kredi meblağı 421 milyar TL civarında idi. Bu meblağ, 2011 yılı sonu itibariyle
563 milyar TL civarına yükselmiştir. Söz konusu kredilerde %33.8 gibi yüksek
bir oranda artış meydana gelmiştir (Bkz. Tablo 9). Kredilerdeki bu seviyedeki
artış; iktisadî şartlardaki iyileşme bir yana, insanların geleceğe yönelik
bakışının önemli ölçüde olumlu yönde seyrettiğinin işareti niteliğindedir.
Ancak, özellikle Avrupa ülkeleri olmak üzere global krizin beklenen ikinci
dalgası dikkate alındığında, her ne kadar Türkiye’nin bankacılık sistemi iyi
durumda olsa bile, bu seviyedeki kredi meblağının ekonomi için potansiyel bir
tehlike niteliği arz ettiği ifade edilebilir.
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI:
2011 yılı sonu itibariyle, seçilmiş finansal yatırım
araçlarının nominal ve reel getirileri Tablo 10’da yer almaktadır.
TABLO 10: SEÇİLMİŞ
FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ REEL GETİRİLERİ
|
REEL GETİRİ (2003=100) |
||
ÜFE (%) |
TÜFE (%) |
||
YILLIK ORTALAMA |
ALTIN
(KÜLÇE) BORSA
İNDEKSİ (İMKB 100) EURO DOLAR MEVDUAT
FAİZİ (BRÜT) |
27.73 -29.58 7.97 8.40 -5.26 |
31.06 -27.74 10.78 11.23 -2.79 |
|
|
|
|
Kaynak: TÜİK
2011 sonu itibariyle; 2003=100 temel yıllı ÜFE ile indirgendiğinde
yıllık ortalamalar itibariyle en yüksek getiri Altın ile elde edilmişken, en
fazla zarar Borsada gerçekleşmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde de durum aynı
merkezdedir. (Bkz. Tablo 10)
2-D) FİNANSAL KURULUŞLAR:
2011 yılı sonu itibariyle Türkiye’de faaliyette bulunan
finansal kuruluşlar Tablo 11’de yer almaktadır.
TABLO 11: TÜRKİYE’DEKİ
FİNANSAL KURULUŞLAR (Adet)
KURULUŞ |
2010 |
2011 |
Kamu
Kalkınma ve Yatırım Bankaları |
4 |
4 |
Kamu
Mevduat Bankaları |
3 |
3 |
TMSF
Bünyesindeki Bankalar |
2 |
2 |
Özel
Yatırım Bankaları |
5 |
5 |
Özel
Mevduat Bankaları |
10 |
10 |
Türkiye’de
Kurulu Yabancı Yatırım Bankaları |
4 |
4 |
Türkiye’de
Kurulu Yabancı Mevduat Bankaları |
10 |
10 |
Mevduat Toplama
Yetkisine Sahip Yabancı Banka Şubeleri |
6 |
6 |
|
|
|
Katılım
Bankaları (Özel Finans Kurumları) |
4 |
4 |
|
|
|
Türkiye’de
Temsilciliği Bulunan Yabancı Banka Sayısı |
41 |
46 |
|
|
|
Leasing
Kuruluşları |
35 |
31 |
Factoring
Kuruluşları |
74 |
74 |
Tüketici
Finansman Kuruluşları |
11 |
12 |
Varlık
Yönetim Şirketleri |
6 |
8 |
Finansal
Holding Kuruluşları |
3 |
3 |
Kaynak: BDDK
2011 yılı sonu itibariyle toplam banka sayısı 44, Katılım bankaları
4, Leasing kuruluşları 31, Factoring kuruluşları ise 74’tür. Tüketici finansman
kuruluşlarının sayısı 12, Varlık yönetim şirketleri ise 8 adettir. (Bkz. Tablo
11)
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
3-A) BÜTÇE GELİŞMELERİ:
2011 yılı bütçe gelişmeleri Tablo 12’de yer almaktadır.
TABLO 12: BÜTÇE İLE
İLGİLİ GELİŞMELER (000 TL) (%)
|
2010 |
2011 |
ARTIŞ (11/10) (%) |
GELİRLER |
254,277,435 |
295,862,436 |
16.4 |
Genel Bütçe Gelirleri |
246,051,496 |
286,376,776 |
16.4 |
Vergi Gelirleri |
210,560,388 |
253,765,370 |
20.5 |
Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri |
9,804,032 |
9,054,189 |
-7.6 |
Alınan Bağışlar ve Yardımlar |
965,516 |
1,276,186 |
32.2 |
Faizler, Paylar ve Cezalar |
21,114,218 |
19,492,241 |
-7.7 |
Sermaye Gelirleri |
3,375,554 |
2,453,521 |
-27.3 |
Alacaklardan Tahsilat |
231,788 |
335,269 |
44.6 |
Özel Bütçeli İdare Gelirleri |
6,333,187 |
7,390,186 |
16.7 |
Düzenleme ve Denetleme Kurum Gelirleri |
1,892,752 |
2,095,474 |
10.7 |
|
|
|
|
HARCAMALAR |
294,358,724 |
313,301,823 |
6.4 |
Faiz Hariç Harcamalar |
246,059,962 |
271,089,780 |
10.2 |
Personel Giderleri |
62,315,338 |
72,903,830 |
17.0 |
Sos. Güv. Kur. Devlet Primleri |
11,062,515 |
12,847,390 |
16.1 |
Mal ve Hizmet Alımları |
29,184,905 |
32,448,069 |
11.2 |
Cari Transferler |
101,857,081 |
110,075,150 |
8.1 |
Sermaye Giderleri |
26,010,306 |
30,696,938 |
18.0 |
Sermaye Transferleri |
6,772,643 |
6,737,473 |
-0,5 |
Borç Verme |
8,857,174 |
5,380,930 |
-39.2 |
Faiz Harcamaları |
48,298,762 |
42,212,043 |
-12.6 |
|
|
|
|
BÜTÇE DENGESİ |
-40,081,289 |
-17,439,387 |
-56.5 |
|
|
|
|
Faiz Dışı Denge |
8,217,473 |
24,772,656 |
201,5 |
Kaynak: MB
2011 yılı sonunda elde edilen gelir meblağı 295,862 milyon
TL’dir. 2010’a göre artış meydana gelmiş olup, oran %16.4’tür. Aynı dönemdeki harcama
meblağı 313,302 milyon TL olup 2010’a göre artış oranı %6.4’tür. (Bkz. Tablo
12)
2011 yılında faiz harcamaları meblağı 42,212 milyon TL olup
2010 yılına göre %12.6 oranında azalmıştır. Faiz dışı dengede önceki döneme
göre çok yüksek bir artış söz konusudur. Nitekim, 2010 yılında 8,217 milyon TL
olan faiz dışı fazla, 2011 yılında 24,773 milyon TL civarında gerçekleşmiş olup
artış oranı %201 civarındadır. (Bkz. Tablo 12)
Bütçe dengesinde de lehte gelişmeler meydana gelmiştir.
Nitekim, 2010’da 40 milyar TL olan bütçe açığı, 2011 yılında 17 milyar TL’ye
düşmüştür. Meydana gelen azalış oranı %56 civarındadır. (Bkz. Tablo 12)
3-B) BORÇ VERİLERİ:
İç ve dış borçlara ilişkin bilgiler Tablo 13-16’da yer
almaktadır.
TABLO 13: İÇ BORÇ
DURUMU (Milyon TL)
|
2009 |
2010 |
2011 |
MEBLAĞ |
330,005 |
352,841 |
368,778 |
VADE (ay) |
24.4 |
31.0 |
32.9 |
Kaynak: HM
2011 yılı sonu itibariyle toplam iç borç stoku 368,778
milyon TL’dir. 2010 yılı sonuna göre meydana gelen artış 15,937 milyon TL’dir. Borç
stokunun ortalama vadesinde ise artış meydana gelmiştir. 2010 sonunda 31 ay
olan borç stokunun ortalama vadesi, 2011 yılı sonunda 33 aya çıkmıştır. (Bkz.
Tablo 13)
TABLO 14: DIŞ BORÇ
DURUMU (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 |
TOPLAM |
268,764 |
292,281 |
306,551 |
*Kısa Vadeli |
49,716 |
77,469 |
83,823 |
*Uzun Vadeli |
219,048 |
214,812 |
222,728 |
Kaynak: HM
2010 yılı sonunda 292,281 milyon Dolar olan dış borç stoku,
2011 yılı sonunda 306,551 milyon Dolar’a yükselmiştir. Vadeler açısından dış
borçlar temel karakteristiğini sürdürmekte olup ağırlıklı olarak uzun
vadelidir. 2011 yılı sonu itibariyle uzun vadeli borçların toplam borç içindeki
payı %73 civarındadır. (Bkz. Tablo 14)
TABLO 15: DIŞ BORÇ
KOMPOZİSYONU (%)
DÖVİZ
CİNSİ |
2009 |
2010 |
2011 |
Dolar |
53.0 |
51.3 |
54.0 |
Euro |
35.5 |
34.2 |
35.3 |
SDR |
3.5 |
2.4 |
1.4 |
Yen |
1.4 |
1.7 |
2.4 |
Diğer |
6.6 |
10.4 |
6.7 |
Kaynak: HM
2011 yılı sonu itibariyle dış borcun %54’ü ABD Doları
cinsindendir. Müteakiben; Euro, Yen, SDR ve diğer para birimleri cinsinden
borçlar gelmektedir. (Bkz. Tablo 15)
TABLO 16: MERKEZÎ
İDARE BORÇ STOKU (Alacaklıya Göre) (Milyar $)
|
2009 |
2010 |
2011 |
TOPLAM BORÇ STOKU |
293.2 |
306.3 |
274.4 |
I) İÇ BORÇ STOKU |
219.2 |
228.2 |
195.2 |
a) Piyasa |
178.7 |
195.0 |
162.9 |
b) Kamu Kesimi |
40.5 |
33.2 |
32.3 |
|
|
|
|
II) DIŞ BORÇ STOKU |
74.1 |
78.1 |
79.2 |
a) Kredi |
33.2 |
33.9 |
32.6 |
a.1)
Uluslararası Kuruluşlar (IMF Kredisi) |
21.4 (7.9) |
20.9 (5.6) |
18.8 (4.4) |
a.2) Hükûmet
Kuruluşları |
5.7 |
6.3 |
6.5 |
a.3) Ticarî
Bankalar |
6.1 |
6.7 |
7.3 |
b) Tahvil |
40.9 |
44.2 |
46.5 |
Kaynak: HM
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, alacaklılar itibariyle
merkezî idare toplam borç stoku; 2009 sonu itibariyle 293.2 milyar Dolar iken,
2010 sonunda 306.3 milyar Dolar’a yükselmiştir. Söz konusu meblağ, 2011 yılı sonunda
274.4 milyar Dolar’a gerilemiştir. IMF kredisinde ise azalmalar söz konusudur.
Nitekim 2009 sonunda 7.9 milyar Dolar olan IMF borcu, 2010 sonu itibariyle 5.6
milyar Dolar’a ve 2011 sonunda da 4.4 milyar Dolar’a gerilemiştir (Bkz. Tablo
16).
4) DIŞ İŞLEMLER KESİMİ
4-A) ÖDEMELER DENGESİ:
Ödemeler dengesi bilgilerine Tablo 17’de yer verilmektedir.
TABLO 17: ÖDEMELER
DENGESİ (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 |
I. CARİ İŞLEMLER HESABI |
-13,991 |
-48,424 |
-77,199 |
I.a) Dış Ticaret
Hesabı |
-24,850 |
-56,346 |
-89,435 |
I.b) Hizmetler
Hesabı |
16,749 |
14,416 |
18,246 |
I.c) Gelir Hesabı |
-8,189 |
-7,823 |
-7,744 |
I.d) Cari
Transferler Hesabı |
2,299 |
1,329 |
1,734 |
|
|
|
|
II. SERMAYE VE FİNANS HESAPLARI |
9,716 |
57,800 |
65,033 |
II.a) Sermaye
Hesabı |
-42 |
-56 |
-30 |
II.b) Finans
Hesabı |
9,758 |
57,856 |
65,063 |
|
|
|
|
III. NET HATA VE NOKSAN |
5,066 |
5,592 |
12,166 |
Kaynak: TCMB
Cari işlemler hesabı; 2009 sonunda 14 milyar Dolar açık
vermişken, 2010 yılı açık meblağı 48 milyar Dolar’ın üstüne çıkmış olup artış
oranı %246 civarındadır. 2011 yılı sonundaki cari açık meblağı ise 77 milyar
Dolar gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. 2010’un toplam açığına nazaran,
2011 yılı açık meblağındaki artış oranı %59 civarındadır. (Bkz. Tablo 17)
4-B) MAL TİCARETİ:
Ana ve alt kalemler itibariyle mal ticareti verileri, Tablo
18’de ve 19’da yer almaktadır.
TABLO 18: DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ
(000 $)
|
2010 |
2011 |
Değişim (%) |
İHRACAT |
113,883 |
134,954 |
18.5 |
İTHALÂT |
185,544 |
240,833 |
29.8 |
DIŞ
TİCARET DENGESİ |
-71,661 |
-105,879 |
47.7 |
İHRACAT /
İTHALÂT (%) |
61.4 |
56.0 |
|
Kaynak: DTM
2011 yılı ihracatı 135 milyar Dolar, ithalâtı ise 241 milyar
Dolar civarındadır. 2010 yılına göre belirgin artışlar meydana gelmiş olup
bunlar, sırasıyla %18.5 ve %29.8’dir. Dış ticaret açığında meydana gelen
yükselme %47.7’dir. 2011 yılında ihracatın ithalâtı karşılama oranı %56’dır. Bu
oran, 2010 yılına göre 5.4 puan düşüş sergilemiştir (Bkz. Tablo 18). Bu puan
düşüşü, söz konusu dönemde ihracatımızın azaldığı anlamına gelmemektedir.
İthalâtta da önemli ölçüde artış meydana gelmiş olması bu sonucun sebebidir.
Fakat bir hususun göz önünde bulundurulmasının faydası vardır. İhracatın
ithalâtı karşılama oranında 2009 yılına göre 2010’da da %11 civarında bir düşüş
yaşanmıştı. Giderek açılan bu makas, muhtemel olumsuzlukları da barındırmıyor
değildir.
TABLO 19: GENİŞ
EKONOMİK GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (Milyon $)
|
2010 |
|
2011 |
İHRACAT |
|
|
|
Sermaye (Yatırım)
Malları |
11,771 |
|
14,200 |
Ara (Ham madde)
Mallar |
56,381 |
|
67,970 |
Tüketim Malları |
45,320 |
|
52,245 |
Diğer |
411 |
|
555 |
|
|
|
|
İTHALÂT |
|
|
|
Sermaye (Yatırım)
Malları |
28,818 |
|
37,268 |
Ara (Ham madde)
Mallar |
131,445 |
|
173,140 |
Tüketim Malları |
24,735 |
|
29,692 |
Diğer |
546 |
|
739 |
Kaynak: DTM
2011 yılında, mal sınıflamasına göre dış ticaret bileşimi
açısından ihracat alt kalemleri, sırasıyla şöyledir: Ham madde, tüketim,
yatırım ve diğer mallar. Burada dikkati çeken husus şudur: Geleneksel olarak ihracat
kalemleri arasında ilk sırayı tüketim malları alırken, 2006 yılı itibariyle bu
yapıda bir değişiklik meydana gelmiş olup ilk sırayı ham maddeler almıştır.
Aynı dönemde, ithalât alt kalemleri ise karakteristik yapısını sürdürmüş olup
sırasıyla şöyledir: Ham madde, yatırım, tüketim ve diğer mallar. (Bkz. Tablo
19)
2011 yılında, ülke gruplarına göre incelendiğinde, ihracatın
%46.2’sinin AB ülkelerine; kalan kısmının diğer ülkelere yapıldığı ortaya
çıkmaktadır. Bu oran 2010 yılında da buna yakın olup %46.3 idi. 2011’de
ithalâtın %37.8’i AB ülkelerinden; kalan kısmı diğer ülkelerden
gerçekleştirilmiştir. Bu oran da 2010’da yakın seviyede olup %38.9 idi. Fark
edileceği üzere klasik başlıca ticaret ortağımız sayılan AB ülkeleri ile işlem
hacmimizde yavaşlama ve gerileme sinyalleri belirmektedir. Bunun, global krizin
ikinci dalgası sayılabilecek olan Avrupa ülkeleri ekonomik krizinin bir
yansıması olduğu aşikardır. Bu olumsuzluğun önümüzdeki birkaç yıl boyunca belli
oranda da olsa artarak devam edeceği belirtilebilir.
4-C) HİZMET TİCARETİ:
Alt faaliyet dalları itibariyle hizmet ticareti verileri
Tablo 20’de yer almaktadır.
TABLO 20: HİZMET
TİCARETİ GELİŞMELERİ (Milyon $)
|
2009 |
2010 |
2011 |
HİZMETLER
DENGESİ |
16,749 |
14,416 |
18,246 |
a) Ulaştırma |
1,290 |
457 |
2,502 |
b) Turizm |
17,103 |
15,981 |
18,044 |
c) İnşaat |
1,090 |
859 |
838 |
d) Sigorta |
-527 |
-475 |
-407 |
e) Finans |
-362 |
-242 |
-690 |
f) Diğer Ticarî |
-1,286 |
-1,340 |
-1,440 |
g) Resmî |
-846 |
-869 |
-1,059 |
h) Diğer |
287 |
45 |
458 |
Kaynak: TCMB
2011 yılında Türkiye’nin net gelir sağlayan başlıca hizmet
alt sektörleri sırasıyla; turizm, ulaştırma ve inşaattır. Söz konusu dönem itibariyle
Türkiye’nin hizmet ticareti net geliri 18.2 milyar Dolar civarındadır. 2010’a
göre bu meblağda %27 civarında artış meydana gelmiştir (Bkz. Tablo 20).
TÜİK istatistiklerine göre, 2011 yılında Türkiye’yi ziyaret
eden kişi sayısı 36,151,328’dir. Yurt dışını ziyaret eden Türkiyeli turist
sayısı ise 6,281,972’dir. Giriş yapan yabancı ziyaretçilerin ülkeleri
itibariyle sıralaması şöyledir: Avrupa, BDT, Asya, Afrika, Amerika, Okyanusya,
Diğer.
BAZI DEĞERLENDİRMELER
VE TEKLİFLER
Global Krizin İkinci Dalgası ve
Turizm
Kriz maalesef bu defa kendini göstere göstere geliyor. Bu
kriz Türkiye’nin kendi krizi değil fakat dünya ile entegre olmanın sebep olduğu
kaçınılmaz bir gerçek. Global ekonomik krizin ilk dalgası ABD kaynaklı idi, bu
ise Avrupa kaynaklı. Bu krizden etkilenecek olmamız ise Avrupa ülkeleri ile
gerçekleştirdiğimiz dış ticaret hacmiyle birebir ilişkili. Mesela sadece 2011
sonu itibariyle, ki önceki yıla göre nispi düşüş de gerçekleşmiş olan, ihracat
ve ithalat meblağları bu hususu daha netliğe kavuşturacaktır: %47 ve %38. Satın
alma gücü düşen bir Avrupa, haliyle ticaret ortaklarında da olumsuz etkilere
yol açacaktır. Yani İktisat literatüründe “dış yansıma” olarak ele alınan
olgunun kısmi bir versiyonuna şahit olunabilecektir.
Peki Türkiye dış ticarette oluşacak kaybını nasıl telafi
edebilir? Akla ilk gelen sektör, ki dış ticaret açığının ve buna bağlı olarak
cari açığın azaltılmasında da çok önemli bir rolü olan, turizm sektörüdür.
2009-10-11 yılları gelirleri bunu daha net ifade edecektir: 17-16-18 milyar
Dolar.
Turizm deyince sadece deniz turizminden bahsetmiyoruz
elbette. Çünkü Türkiye tabii ve tarihi yapısı itibariyle çok sayıda turistik
faaliyete münasiptir. Nitekim, bunların başlıcaları şöyledir: Akarsu-Rafting
Turizmi; Av Turizmi; Botanik Turizmi; Dağcılık Turizmi; Gençlik Turizmi; Golf
Turizmi; Göl Turizmi; Hava Sporları Turizmi; İnanç Turizmi; İpek Yolu Turizmi;
Kış Turizmi; Kongre Turizmi; Kuş Gözlemciliği Turizmi; Mağara Turizmi; Sağlık
ve Termal Turizmi; Su Altı Dalış Turizmi; Yat Turizmi; Yayla Turizmi.
Türkiye, bu turistik potansiyelini gerektiği ölçüde
kullanabilirse krizin ikinci dalgasını da ilk dalgada olduğu gibi nispeten
hafif ölçüde atlatabilecektir.
Kredi Meblağı ve Bankacılık Kesiminin Yaklaşımı
Hemen her kriz döneminde en büyük zararı görenler, buna
finansal açıdan hazırlıksız yakalananlar olmakta. Borçlulardan bahsediyoruz,
özellikle finansal kurumlara borçlu olan kesimden. Mevcut mutlak ve/veya
potansiyel gelirini ve bir yerlerden kesin ve/veya şüpheli alacaklarını dikkate
alan bu kesim, bankalardan bol bol kredi talebinde bulunmakta ve ilgili
harcamalarını gerçekleştirmekte. Oran itibariyle bakıldığında 2010’a nazaran
2011 yılında %34 civarında artış meydana gelmiştir mevduat bankaları
kredilerinde. Meblağlar ise sırasıyla şöyledir: 421-563 milyar TL.
Genel iktisadi yaklaşım sergilendiğinde, kredi iyi bir
olgudur ve iktisadi hayatın akıcılığı ve daha fazla faaliyet için gereklidir.
Peki bu iş hesapsız yapıldığında da doğru mudur? Maalesef kişiler ve kurumlar,
mutlak gelirlerine ilaveten muhtemel gelirlerini de ve kesin alacaklarına
ilaveten şüpheli alacaklarını da gözönünde bulundurarak plansız programsız
kredi tüketmektedirler ki en ufak bir kriz anında büyük zararlara uğramaları
kaçınılmaz olmaktadır. 2007’de başlayan ve global niteliğe bürünen ABD kaynaklı
mortgage krizinin sebeplerinden biri neydi acaba?
Kişiler ve kurumlar özellikle krizin ayak seslerinin
duyulduğu zamanlarda mümkün mertebe sadece mutlak gelirlerine ve kesin
alacaklarına göre kredi talep etmeyi tercih etmelidirler. Peki bankalar? Onlara
da düşen “kredi tayınlaması” olgusunu titizlikle hayata geçirmektir. Bu
çerçevede öncelikle “ters seçim” ve “ahlaki risk” potansiyeli olan kredi
taliplerini geri çevirmelidirler. Ayrıca bankalar, mümkünse kredi talibi olan
kişilerin/kurumların bilahare ederinin altında nakde dönüştürmek zorunda
kalacakları gayri menkullerinden ziyade, bunların mutlak gelirlerine ve kesin
alacaklarına göre kredi tahsisine özen göstermelidirler.
Bu yaklaşım, bankaların hem kendileri için, hem kredi
borçluları için hem de makro seviyede ülke ekonomisi için daha faydalı
görünmektedir. Gerçi bu yaklaşım bankaların kredi hacmini biraz daraltacaktır
ama kriz döneminde verdikleri yüksek meblağlı kredilerin, yani alacaklarının
tamamına yakınını şüpheli hale getirmekten ve kişilerin/kurumların/ülkenin
ciddi zararlara uğramasından daha iyi görünmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Behzat Ekinci
Mardin Artuklu Üniversitesi
İİBF, İktisat Bölümü
Kaynaklar:
TÜİK, DPT,
HM, DTM, TCMB, MB, BDDK, Turkish Bank.