TÜRKİYE EKONOMİSİNİN
2004 YILI İLK DOKUZ AYINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
İÇİNDEKİLER:
HAVADİS
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME
1-B) SANAYİ
1-C) İSTİHDAM
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR
2-B) PARASAL GÖSTERGELER
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
4) DIŞ TİCARET KESİMİ
BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER
HAVADİS:
Türkiye,
yaşadığı ekonomik krizi atlatma sürecine girmiştir. 1999-2001 dönemindeki zorlu
kriz devresi sonrasında, nispî de olsa iyileşme safhasına geçilmiştir.
Uygulanan politikalar ve geleceğe yönelik hedef tespitleri, iyileşmenin kalıcı
hâle getirilmesini sağlama amaçlıdır. Nitekim, ekonomide bazı taşların yerine
oturmaya başladığı görülmektedir. Zaman zaman kırılganlıklar meydana gelse de
bunların, ekonominin kendi dinamikleriyle belli sürede giderilebildiği bir
yapıya kavuşmuş hâldeyiz. Tabii ki henüz krizin aşıldığını ve sorunların
ortadan kalktığını söylemek mümkün değildir. Çünkü krize giriş birkaç yılın
sonucu olmadığından, ekonominin normal seyrine gelişi de belirli bir süreyi
gerektirmektedir. Atılan adımlar sağlıklı olduğu takdirde, ekonominin orta
vadede rayına gireceği ifade edilebilir. Meydana gelen gelişmeler, bunu teyit
eder niteliktedir.
2004 yılı
ilk dokuz ayına ilişkin analizlere geçmeden evvel, Türkiye’de ve dünyada
meydana gelen bazı sosyo-ekonomik, siyasî ve kültürel gelişmelere yer
verilecektir. Böylece ekonominin daha sağlıklı okunması mümkün olacaktır:
·
1 Ocak: SSK-Sağlık Bakanlığı hastahanelerinin ortak kullanımına ilişkin
protokol, tüm illerde uygulamaya geçirildi.
·
5 Ocak: İsrail hükûmeti, Türkiye’den su alımını öngören “Manavgat Suyu”
anlaşmasını onayladı.
·
6 Ocak: Suriye devlet başkanı Beşşar Esad, Türkiye’ye geldi. Esad, 57
yıllık aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Suriye devlet başkanıdır.
·
27 Şubat: Tekel’in alkollü içkiler işletmesi özelleştirildi. İşletme,
“Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab Ortak Girişim Grubu”na devredildi.
·
14 Mart: Dünyanın 20 dev şirketinin yöneticileri İstanbul’da bir araya
geldi.
·
28 Mart: Yerel seçimler yapıldı. Seçim sonuçları şöyle (İl genel meclisi
oy oranları): AKP %41,9, CHP %18,0, MHP %10,4, DYP %10,1, SHP %4,8, SP %4,1,
Diğer %10,8.
·
24 Nisan: Kıbrıs’ın birleştirilmesine ilişkin referandum yapıldı.
Seçmenlerin Annan Planı’na yönelik tercihleri şöyle gerçekleşti: Kuzey Kıbrıs:
%64,91-Evet, %35,09-Hayır. Güney Kıbrıs: %75,83-Hayır, %24,17-Evet.
·
1 Mayıs: AB, 10 yeni ülkeyi daha bünyesine aldı. Yeni üyeler: Polonya,
Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya,
Kıbrıs Rum Kesimi, Malta.
·
11 Mayıs: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr.Hilmi Güler, Türkiye’de 1
milyar tonluk yeni bir bor rezervinin bulunduğunu, böylece dünya toplam bor
rezervinde Türkiye’nin payının %72’ye yükseldiğini ifade etti.
·
17 Mayıs: “Ekonomi Koordinasyon Kurulu” oluşturuldu. Başkanlığına,
Başbakan Yardımcısı Doç.Dr.Abdüllatif Şener getirildi.
·
24 Mayıs: Ankara 10.Bölge İdare Mahkemesi, TÜPRAŞ’ın %65,76 oranındaki
kamu payının blok olarak satışına ilişkin kararın yürütmesini durdurdu.
·
26 Mayıs: Madenlerin özel sektöre açılmasını öngören Maden Yasa
Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
·
26 Mayıs: İktisat Bankası’nın eski sahibi Erol Aksoy’un 38 şirketine ve
mallarının tamamına, TMSF’nin talebiyle el kondu.
·
2-6 Haziran: II. OECD KOBİ’lerden Sorumlu Bakanlar Konferansı,
İstanbul’da gerçekleştirildi.
·
7 Haziran: Farklı dillerdeki ve lehçelerdeki ilk televizyon yayını,
TRT’de Türkçe alt yazılı olarak başladı.
·
9 Haziran: Yargıtay 9.Ceza Dairesi, kapatılan DEP’in 4 eski milletvekili
hakkındaki infazı durdurarak tahliye edilmelerine karar verdi.
·
9 Haziran: ABD’nin Georgia eyaletinde gerçekleştirilen G-8 Zirvesi’nde
liderler bir araya geldi. Zirve’ye Başbakan R.T.Erdoğan da katıldı.
·
14-16 Haziran: İKÖ 31.Dönem Dışişleri Bakanları Toplantısı, İstanbul’da
yapıldı. Örgüt’ün yeni genel sekreteri Türkiye’den; Prof.Dr.Ekmeleddin
İhsanoğlu.
·
18 Haziran: Brüksel’de yapılan AB Zirvesi’nin kapanış bildirgesinde,
Türkiye’nin “Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiğine karar verildiği
takdirde, AB ile üyelik müzakerelerine başlanacağı” sözü teyit edildi.
·
28-31 Haziran: NATO’nun 26 üyesinin devlet ve hükûmet başkanları,
İstanbul’da toplandı.
·
1 Temmuz: Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kaldırılan DGM’lerin yerine
8 ilde 18 ağır ceza mahkemesi kurulmasına karar verdi.
·
7 Temmuz: AB Komisyonu, Kıbrıslı Türklerin ekonomik izolasyondan
kurtarılmasını amaçlayan teklif paketini onayladı.
·
16 Temmuz: Pamukbank’ın Halk Bankası’na devrini öngören yasa tasarısı,
TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
·
22 Temmuz: Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı hızlandırılmış tren,
Sakarya’nın Pamukova İlçesi yakınlarında raydan çıktı. Bilanço: 38 ölü; 80’den
fazla yaralı.
·
25 Temmuz: DSP 6. Olağan Büyük Kurultayı’nda Genel Başkanlığa Zeki Sezer
seçildi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit, katıldıkları bu
kurultay ile yarım asırlık politik hayatlarına son noktayı koymuş oldu.
·
2 Ağustos: Uluslararası Nakliyeciler Derneği, rehine krizleri üzerine,
Irak’ta bulunan Amerikan birliklerine ait yüklerin taşınmasını durdurma kararı
aldı.
·
17 Ağustos: Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne Büyükelçi Mehmet
Yiğit Alpogan atandı.
·
23 Ağustos: KKTC’den Kıbrıs Rum kesimine ticarî mal akışını düzenleyen
Yeşil Hat Tüzüğü yürürlüğe girdi.
·
9 Eylül: Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Doç.Dr.Abdullah Gül,
zina konusunun Türkiye’de ele alınış tarzı ve olduğundan farklı şekilde
sunulması dolayısıyla Türkiye’ye büyük bir haksızlık yapıldığını ve bunun
sorumsuzca bir davranış olduğunu söyledi.
·
10 Eylül: AB Dönem Başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot,
Türkiye’nin AB kriterlerini yerine getirme noktasında hayranlık verici ilerleme
kaydettiğini belirtti.
·
13 Eylül: Başbakan R.T.Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın
Tacikistan’da yapılan 8. Zirve Toplantısı’na katıldı.
·
14 Eylül: Milli Eğitim Bakanı Doç.Dr.Hüseyin Çelik, Türkiye’deki 60 bin
okulun Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevcut bütçesiyle ayakta tutulmasının mümkün
olmadığını söyledi.
·
15 Eylül: Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı bulunan liseler, Milli
Eğitim Bakanlığı’na devredildi.
·
20 Eylül: AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, ‘‘Türkiye-Ermenistan
sınırının hâla kapalı olmasından hoşlanmıyorum’’ dedi.
·
23 Eylül: Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 8. Dönem
Toplantısı’na ilişkin protokol Ankara’da imzalandı.
·
26 Eylül: TCK yasa tasarısının Adalet Komisyonu’na geri çekilen yürürlük
ve yürütme maddeleri, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Burada, mevcut veriler ışığında Türkiye ekonomisinin 2004
yılı ilk dokuz ayına ilişkin sektörel analizler yapılmaktadır:
1)REEL KESİM
1-A)BÜYÜME:
Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de yer
almaktadır.
TABLO 1: BÜYÜME (GSMH)
ORANLARI (%)
YILLAR |
BÜYÜME ORANI |
1999 |
-6,4 |
2000 |
6,3 |
2001 |
-9,5 |
2002 |
7,8 |
2003 I.çeyrek II.çeyrek III.çeyrek IV.çeyrek |
5,9 7,4 3,6 5,6 7,2 |
2004 (hedef) I.çeyrek II.çeyrek |
5,0 12,4 14,4 |
Kaynak:DİE
Ekonomide
2001 sonrasında büyüme trendine girilmiştir. 2002’de %7,8; 2003’te ise hedef %5
olmasına rağmen, bu oran da aşılmış ve %5,9 oranında büyüme kaydedilmiştir.
2004 yılı ilk çeyreğinde sağlanan büyüme %12,4 gibi yüksek bir oranda idi.
İkinci çeyreğinde ise bu da aşılmış ve büyüme %14,4 oranında gerçekleşmiştir.
(Bkz. Tablo 1) Bu, dönemler itibariyle büyüme istatistiklerinin tutulduğu 1987
yılı sonrasında ulaşılan en yüksek orandır. Daha evvelki en yüksek oran, %12,6
ile 1995 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşmişti.
2004 yılı
hedef büyüme oranı da 2003‘te olduğu gibi %5’tir. 2004 yılı ilk iki çeyreği
büyüme oranları, 2003 yılının aynı döneminde sağlanan oranlara göre çok yüksek
seviyede gerçekleşmiştir. Buradan hareketle kabaca kıyaslama yapılacak olursa,
2003’tekine benzer bir trendin sergilenmesi hâlinde, 2004 büyüme oranının da
hedeflenenin üstünde gerçekleşeceği belirtilebilir.
İlk iki
çeyrekte üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYİH büyüme hızı %17,9’dur.
Bazı alt sektörlerde aynı dönemde sağlanan büyüme oranları ise cari fiyatlarla
şöyle olmuştur: Tarım %19,7; Sanayi %18,9; İnşaat %15,6; Ticaret %22,6;
Ulaştırma ve Haberleşme %11,0; Malî Kuruluşlar %3,2; Serbest Meslekler ve
Hizmetler %17,2.
DİE’den
yapılan açıklamaya göre, 2004 yılı ilk iki çeyreği itibariyle üretim yöntemine
göre GSMH, cari fiyatlarla 174.175.958 Milyar TL; sabit fiyatlarla ise 59.643
Milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Böylece, 2004 yılının ilk yarısında 2003 yılı
aynı dönemine göre gelişme hızı; cari fiyatlarla %19, sabit fiyatlarla ise
%13,5 olarak tahmin edilmiştir.
1-B)SANAYİ:
İmalat sanayiindeki üretim artış oranları, alt sektörler
itibariyle Tablo 2’de yer almaktadır.
TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI
(Ocak-Ağustos)
İKTİSADÎ FAALİYET KOLLARI |
ÜRETİM DEĞİŞİMİ (%) |
|
2003 |
2004 |
|
TOPLAM SANAYİ |
7,1 |
12,6 |
Madencilik Sektörü |
-9,7 |
0,7 |
İmalat Sanayii Sektörü |
7,8 |
13,8 |
Elektrik, Gaz ve Su Sektörü |
8,1 |
6,9 |
Kaynak:DİE
Sanayi
sektöründe, 2003 yılına göre 2004’te önemli ölçüde artış meydana gelmiştir.
Artış oranı %7,1’den %12,6’ya yükselmiştir. Alt sektörler itibariyle tüm
alanlarda artışlar kaydedilmiştir. Madencilik sektöründeki üretim artışı, düşük
seviyede olmakla beraber dikkat çekicidir. Nitekim 2003’te %9,7 oranında üretim
düşüşü meydana gelmişken, 2004’te %0,7 oranında artış olmuştur. (Bkz. Tablo 2)
TABLO 3: KAPASİTE
KULLANIM ORANLARI (%)
|
2002 |
2003 |
2004 |
Ocak |
73,9 |
74,9 |
77,2 |
Şubat |
71,0 |
71,9 |
73,5 |
Mart |
75,3 |
78,3 |
82,1 |
Nisan |
73,8 |
75,9 |
76,5 |
Mayıs |
75,7 |
78,7 |
84,3 |
Haziran |
76,4 |
80,1 |
84,5 |
Temmuz |
77,5 |
79,8 |
83,9 |
Ağustos |
76,4 |
79,3 |
81,7 |
Eylül |
79,7 |
83,5 |
84,8 |
Ekim |
80,4 |
80,4 |
|
Kasım |
77,2 |
79,6 |
|
Aralık |
76,5 |
79,5 |
|
Kaynak:DİE
Aylar
itibariyle dikkate alındığında, kapasite kullanım oranında (KKO) önceki
senelere nazaran önemli artışlar sağlanmıştır. Nitekim 2003 yılı aylık KKO,
önceki yıllara göre daha yüksek idi. Bu eğilimin 2004 yılında da geçerliliğini
muhafaza ettiği görülmektedir. 2004 yılı ilk üç çeyreğinde, aylar itibariyle
sağlanan KKO, önceki yılların ulaşılan en yüksek oranlarıdır. (Bkz. Tablo 3)
2004 yılı
ilk dokuz ayında ulaşılan en yüksek KKO, %84,8 ile Eylül ayındadır. (Bkz. Tablo
3) İlk dokuz ay itibariyle ortalama KKO ise %80,9’dur.
TABLO 4: TAM KAPASİTE
İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (%) (Ocak-Eylül)
|
2003 |
2004 |
İç Pazarda Talep Yetersizliği |
65,7 |
58,6 |
Dış Pazarda Talep Yetersizliği |
14,1 |
17,4 |
Malî İmkânsızlık |
2,5 |
2,0 |
Yerli Mallarda Ham Madde Yetersizliği |
3,6 |
3,5 |
İşçilerle İlgili Meseleler |
1,9 |
3,3 |
İthal Mallarda Ham Madde Yetersizliği |
1,2 |
1,3 |
Kaynak:DİE
2004 yılı
ilk dokuz ayında “tam kapasite ile çalışamama” için belirtilen sebeplere
ilişkin nispî sıralama, 2003 yılı aynı dönemindekilerle büyük ölçüde benzerlik
göstermektedir. Ortaya çıkan sonuçlar ve ilgili değerlendirmeler şu şekildedir:
“İç pazarda talep yetersizliği” düşmüş; “Dış pazarda talep yetersizliği”
artmıştır. İç piyasanın canlanması olumlu olmakla beraber, dış piyasalarda
meydana gelen talep daralması olumsuz bir nitelik arz etmektedir. Halbuki
krizden çıkışı sağlayacak en önemli faktör ihracattır. “Malî imkansızlık”a
ilişkin olumsuzluklarda meydana gelen düşüş de lehte gelişmenin habercisidir.
“İşçilerle ilgili meseleler”deki atış ise dikkati çeken diğer bir
olumsuzluktur. (Bkz. Tablo 4)
TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKET,
KOOPERATİF VE İŞ YERİ (Ocak-Eylül)
|
2003 |
2004 |
Değişim (%) |
Yeni açılan şirketler ve kooperatif |
24.227 |
31.054 |
28,2 |
Kapanan şirketler ve kooperatif |
3.850 |
5.172 |
34,3 |
Yeni açılan ticaret unvanlı iş yeri |
25.464 |
30.431 |
19,5 |
Kapanan ticaret unvanlı iş yeri |
9.897 |
12.026 |
21,5 |
Kaynak:DİE
2003
yılının ilk dokuz ayına göre 2004 yılının aynı döneminde, şirket ve kooperatif
açılışlarında %28,2 oranında artış meydana gelmiştir. Kapanan şirket ve
kooperatif sayısı da artmış olup, bu %34,3 oranındadır. Ticaret unvanlı iş
yerleri açısından değerlendirildiğinde; açılışlarda ve kapanışlarda, şirketlere
ve kooperatiflere paralel bir gelişim meydana gelmiştir. Nitekim, firma
açılışlarında %19,5, kapanışlarında ise %21,5 oranında artış olmuştur. (Bkz.
Tablo 5)
1-C)İSTİHDAM:
DİE, Hane
Halkı İş Gücü Anketi sonuçlarına göre, 2004 yılının ikinci çeyreği itibariyle
kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da yer almaktadır.
TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ
GÜCÜ DURUMU (000 kişi)
|
2003 |
2004 |
|
II.
Çeyrek |
II.
Çeyrek |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL
NÜFUS |
|
|
(15 VE ÜSTÜ YAŞ) |
48.799 |
49.694 |
|
|
|
İŞ GÜCÜ DURUMU |
24.115 |
24.457 |
İstihdam Edilen |
21.696 |
22.188 |
İşsiz |
2.418 |
2.269 |
|
|
|
İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI
(%) |
49,4 |
49,2 |
|
|
|
İSTİHDAM ORANI (%) |
44,5 |
44,6 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
10,0 |
9,3 |
Genç Nüfusta (15-24 yaş) İşsizlik Oranı |
19,6 |
16,9 |
|
|
|
EKSİK İSTİHDAM / İŞ GÜCÜ
ORANI (%) |
4,6 |
4,1 |
Genç Nüfusta (15-24 yaş) Eksik İstihdam
Oranı |
5,5 |
5,2 |
Kaynak:DİE
Kurumsal olmayan sivil nüfusta, 2003’ün ikinci çeyreğine
nazaran 2004’ün aynı döneminde artış meydana gelmiştir. Önceki yıl 48.799.000
olan nüfus, 49.694.000’e yükselmiştir. İstihdam edilenlerin sayısında artış
yaşanmış ve 21.696.000 olan sayı, 22.188.000’e yükselmiştir. İş gücüne katılım
oranı ise %49,4’ten %49,2’ye gerilemiştir. (Bkz. Tablo 6)
2003’ün
ikinci çeyreğine kıyasla 2004’ün aynı döneminde, işsizlik oranı %10’dan %9,3’e
düşmüştür. Bu çerçevede, 15-24 yaş arası genç nüfusta işsizlik oranı da (Önceki
dönemlerde bu kesimi ifade için “Eğitimli Genç Oranı” tabiri kullanılmaktaydı.)
düşmüş ve %19,6 olan bu oran, %16,9 olarak gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 6)
2)FİNANSAL KESİM
2-A)FİYATLAR:
“Fiyat
istikrarının sağlanması” politikası çerçevesinde izlenen stratejiler, önemli
ölçüde başarılı olunmasına imkân sağlamıştır. Yılların getirdiği bir düşünce
olarak, adeta kırılamayacağı farz edilen enflasyon zincirinin halkalarında
belirgin gevşemeler sağlanmıştır. Özellikle petrolde olmak üzere çeşitli
girdilerde meydana gelen fiyat değişikliklerinin olumsuz yansımaları görülmekle
beraber, enflasyondaki düşüş trendinin ciddi bir şekilde kesintiye uğramayacağı
belirtilebilir.
Fiyatlarda meydana gelen değişmeler, Tablo 7’de ve 8’de yer
almaktadır.
TABLO 7: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Aylık)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||||
|
2002 |
2003 |
2004 |
|
2002 |
2003 |
2004 |
Ocak |
4,2 |
5,6 |
2,6 |
|
5,3 |
2,6 |
0,7 |
Şubat |
2,6 |
3,1 |
1,6 |
|
1,8 |
2,3 |
0,6 |
Mart |
1,9 |
3,2 |
2,1 |
|
1,2 |
3,1 |
0,9 |
Nisan |
1,8 |
1,8 |
2,6 |
|
2,1 |
2,1 |
0,6 |
Mayıs |
0,4 |
-0,6 |
0,0 |
|
0,6 |
1,6 |
0,4 |
Haziran |
1,2 |
-1,9 |
-1,1 |
|
0,6 |
-0,2 |
-0,1 |
Temmuz |
2,7 |
-0,5 |
-1,5 |
|
1,4 |
-0,4 |
0,2 |
Ağustos |
2,1 |
-0,2 |
0,8 |
|
2,2 |
0,7 |
0,6 |
Eylül |
3,1 |
0,1 |
1,8 |
|
3,5 |
1,9 |
0,9 |
Ekim |
3,1 |
0,6 |
|
|
3,3 |
1,4 |
|
Kasım |
1,6 |
1,7 |
|
|
2,9 |
1,6 |
|
Aralık |
2,6 |
0,6 |
|
|
1,6 |
0,9 |
|
Kaynak:DİE
“Bir önceki
aya göre değişim” oranları açısından, gerek TEFE’de gerekse TÜFE’de dalgalı bir
seyir izlenmekle beraber, düşük oranlı bir enflasyon sürecinin yaşandığı ortaya
çıkmaktadır. Dahası, 2003 yılında olduğu gibi, 2004’te de negatif enflasyon
oranlarına şahit olunmuştur. Mesela, hem TEFE’de hem de TÜFE’de Haziran ayı
itibariyle gerçekleşen enflasyon oranları negatiftir. (Bkz. Tablo 7)
TABLO 8: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Yıllık)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||||
|
2002 |
2003 |
2004 |
|
2002 |
2003 |
2004 |
Ocak |
92,0 |
32,6 |
10,8 |
|
73,2 |
26,4 |
16,2 |
Şubat |
91,8 |
33,4 |
9,1 |
|
73,1 |
27,0 |
14,3 |
Mart |
77,5 |
35,2 |
8,0 |
|
65,1 |
29,4 |
11,8 |
Nisan |
58,0 |
35,1 |
8,9 |
|
52,7 |
29,5 |
10,2 |
Mayıs |
49,3 |
33,7 |
9,6 |
|
46,2 |
30,7 |
8,9 |
Haziran |
46,8 |
29,6 |
10,5 |
|
42,6 |
29,8 |
8,9 |
Temmuz |
45,9 |
25,6 |
9,4 |
|
41,3 |
27,4 |
9,6 |
Ağustos |
43,9 |
22,7 |
10,5 |
|
40,2 |
16,2 |
10,0 |
Eylül |
40,9 |
19,1 |
12,5 |
|
37,0 |
23,0 |
9,0 |
Ekim |
36,1 |
16,1 |
|
|
33,4 |
20,8 |
|
Kasım |
32,8 |
16,2 |
|
|
31,8 |
19,3 |
|
Aralık |
30,8 |
13,9 |
|
|
29,7 |
18,4 |
|
Kaynak:DİE
“Bir önceki
yılın aynı ayına göre değişim” açısından yine düşük oranlı enflasyon süreci söz
konusudur. 2003 yılına göre 2004’ün ilk dokuz ayında gerçekleşen enflasyon
oranları, belirgin biçimde düşüktür. Ancak, TEFE oranlarında dalgalı bir seyir
gerçekleşmişken, TÜFE’de nispeten daha istikrarlı bir düşüş süreci (Ağustos
hariç) söz konusudur. (Bkz. Tablo 8)
2003 yılı
TEFE-TÜFE hedef oranları sırasıyla %17,4 ve %20 idi. Her iki hedef de realize
olmuş ve sırasıyla %13,9 ve %18,4 olarak gerçekleşmişti. 2004 TEFE-TÜFE hedef
oranı ise %12’dir. Enflasyondaki bu düşüş sürecini dikkate alarak bu hedeflerin
de ulaşılabilir nitelikte olduğunu belirtmek mümkündür. Nitekim, TEFE’de Ocak,
TÜFE’de ise Mart ayları itibariyle hedeflere zaten ulaşılmıştır. Ancak mühim
olan, her türlü olumsuzluklara rağmen bu hedeflere yıl sonu itibariyle
ulaşılabilmesidir. Yaşanan süreç, bunun mümkün olduğunu teyit etmektedir.
2-B)PARASAL GÖSTERGELER:
2003 yılı sonu ve 2004 yılı ilk dokuz ayı itibariyle parasal
göstergeler ve bunlar arasındaki değişim oranları, Tablo 9’da verilmiştir.
TABLO 9: PARASAL
GÖSTERGELER (Milyar TL)
|
26 Aralık 2003 |
17 Eylül 2004 |
DEĞİŞİM (%) |
Dolaşımdaki Para |
10.128.670 |
13.800.510 |
36,3 |
Vadesiz Mevduat |
11.435.478 |
14.147.579 |
23,7 |
M1 |
21.564.149 |
27.948.089 |
29,6 |
Vadeli Mevduat |
59.358.787 |
74.893.960 |
26,2 |
M2 |
80.922.936 |
102.842.049 |
27,1 |
Döviz Tevdiatı |
68.931.864 |
73.952.449 |
7,3 |
Döviz Tevdiatı (Milyon Dolar) |
48.800 |
49.458 |
1,3 |
M2Y |
149.854.800 |
176.794.498 |
18,0 |
Mevduat Bankaları Kredileri |
48.018.584 |
69.743.192 |
45,2 |
Kaynak:TCMB
17 Eylül
2004 itibariyle 26 Aralık 2003’e göre M1(Dolaşımdaki Para+Vadesiz Mevduat)’de
meydana gelen artış %29,6’dır. Bu, piyasada belli ölçüde de olsa hareketin varlığına
işaret etmektedir. Aynı tarihler itibariyle vadeli mevduatta da 15,5 katrilyon
TL civarında yükselme meydana gelmiş olup, artış oranı %26,2’ye tekabül
etmektedir. Döviz tevdiatında da nispî bir artış meydana gelmiştir. 17 Eylül
2004 itibariyle 26 Aralık 2003’e göre döviz tevdiatında Dolar bazında meydana
gelen artış oranı %1,3 oranındadır. (Bkz. Tablo 9)
Parasal
göstergelerde meydana gelen dikkat çekici gelişmelerden biri ise mevduat
bankaları kredileriyle ilgilidir. 26 Aralık 2003 itibariyle 48 katrilyon TL
olan kredi hacmi, 17 Eylül 2004 itibariyle 70 katrilyon TL civarına yükselmiş
olup, artış oranı %45’e tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9) Söz konusu kredinin
ağırlıklı olarak yatırımlara kanalize edilmiş olması hâlinde ekonomi, orta ve
uzun vadede olumlu etkilenecektir. Ancak durum tüketim harcamaları lehine ise
aynı ölçüde olumlu etkiden bahsedilemeyecektir.
Bankalararası
Kart Merkezi (BKM) verilerine göre; Türkiye'de kredi kartıyla yapılan alışveriş
ve nakit avans işlemleri, 2004 yılının ilk yarısında, 2003’ün aynı dönemine
göre %65,4 artış kaydederek, 28,5 katrilyon TL’ye ulaşmıştır. Kredi kartı
sayısı ise, 2003’ün aynı dönemine göre, 6 milyon 159 binlik artış ile 23 milyon
160 bin adede yükselmiştir. İşlem hacminde en çok harcamanın yapıldığı alan ise
%19,1'lik pay ile market ve alış veriş merkezleri olmuştur.
BDDK
verilerine göre; 2004 yılının ilk altı ayında, bankalar ve özel finans
kurumları tarafından verilen tüketici kredilerinde de önemli ölçüde artışlar kaydedilmiştir.
2004 başında 9,4 katrilyon TL olan tüketici kredileri, Haziran sonu itibariyle
%59 artışla 16 katrilyon TL’ye yükselmiştir. Söz konusu krediler, ağırlıklı
olarak otomobil ve konut alanında kullandırılmıştır.
2-C)FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI:
Finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getirileri
Tablo 10’da yer almaktadır.
TABLO 10: SEÇİLMİŞ
FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ NOMİNAL VE REEL GETİRİLER (Eylül)
|
NOMİNAL GETİRİ (%) |
REEL GETİRİ |
||
TEFE (%) |
TÜFE (%) |
|||
3 AYLIK |
MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) BORSA ENDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN (KÜLÇE) |
5,5 23,6 0,7 1,3 4,0 |
4,4 22,3 -0,4 0,2 2,9 |
3,7 21,5 -1,0 -0,4 2,3 |
6 AYLIK |
MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) BORSA ENDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN (KÜLÇE) |
10,7 8,3 13,9 13,4 13,5 |
7,9 5,6 11,0 10,5 10,6 |
7,9 5,6 11,0 10,5 10,6 |
YILLIK ORT. |
MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) BORSA İNDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN (KÜLÇE) |
32,5 67,6 9,2 18,8 16,6 |
17,8 49,0 -2,9 5,6 3,6 |
21,6 53,8 0,2 9,0 7,0 |
Kaynak:DİE
DİE tarafından
yapılan açıklamaya göre; 1994=100 temel yıllı TEFE karşısında son üç aylık
dönemde, seçilmiş yatırım araçları arasında Dolar hariç diğer yatırım
araçlarında getiri elde edilmiştir. Dolar’da %0,4 oranında zarar söz konusudur.
En fazla kâr ise %22,3 ile borsada gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 10)
Son altı
aylık dönemde ise tüm yatırım araçlarında kâr söz konusudur. Dolar, %11 ile en
fazla getiriyi sağlamıştır. En düşük getiri ise borsada ve olup, %5,6
oranındadır. (Bkz. Tablo 10)
Yıllık
ortalamalar dikkate alındığında ise Dolar hariç tüm yatırım araçlarında kâr söz
konusudur. En fazla kâr %49 ile borsadadır. (Bkz. Tablo 10)
Türkiye’de,
2004 Eylül sonu itibariyle banka sayısı 49 olup bunların dağılımı şöyledir:
Kamu-3; Özel-18; TMSF-2; Kalkınma-Yatırım-14; Yabancı-12. Aynı tarih itibariyle
özel finans kurumu sayısı ise 5’tir.
“The Banker
Dergisi”nin, gerçekleştirdiği “Dünyanın En Büyük 1000 Bankası (Top 1000 World
Banks)” sıralamasında yer alan Türkiye bankaları şunlardır: Ziraat Bankası-141.,
İş Bankası-159., Akbank-186., Yapı Kredi Bankası-222., Garanti Bankası-303.,
Halk Bankası-409., Dışbank-640., Finansbank-746., Oyakbank-781.,
Denizbank-798., Vakıfbank-812., Koçbank-823., TEB-991. Pamukbank ve HSBC
sıralamada dikkate alınmamıştır.
3)KAMU MALİYESİ KESİMİ
2004 yılı ilk Ocak-Eylül dönemi bütçe gelişmeleri, Tablo
11’de yer almaktadır.
TABLO 11: BÜTÇE İLE
İLGİLİ GELİŞMELER (Milyar TL)
|
Ocak-Eylül |
2004 Hedef |
GELİRLER |
79.777.899 |
104.109.000 |
Vergi Gelirleri |
64.850.910 |
88.892.821 |
Vergi Dışı Gelirler |
12.839.983 |
13.912.791 |
Sermaye Gelirleri |
109.193 |
503.386 |
Alınan Bağış-Yardım |
647.576 |
2 |
Alacaklardan Tahsilat |
0 |
- |
Katma Bütçe Öz Gelirleri |
1.330.237 |
800.000 |
|
|
|
HARCAMALAR |
100.858.127 |
149.945.082 |
Faiz
Hariç Harcamalar |
55.682.519 |
83.895.082 |
Personel Giderleri |
21.953.281 |
28.559.215 |
Sos.Güv.Kur. Devlet Primi |
2.828.535 |
3.627.785 |
Mal ve Hizmet Alımları |
5.243.725 |
12.049.121 |
Cari Transferler |
20.989.038 |
27.463.771 |
Sermaye Giderleri |
3.234.935 |
6.408.767 |
Sermaye Transferleri |
172.024 |
404.354 |
Borç Verme |
1.223.740 |
3.330.364 |
Yedek Ödenekler |
37.241 |
2.051.705 |
Faiz
Harcamaları |
45.175.608 |
66.050.000 |
İç Borç Faizi |
40.396.689 |
|
Dış Borç Faizi |
4.512.164 |
|
İskonto ve Kısa Vadeli İşlem Faizi |
266.755 |
|
|
|
|
BÜTÇE
DENGESİ |
-21.080.228 |
-45.836.082 |
|
|
|
Faiz Dışı
Denge |
24.095.380 |
20.213.918 |
Kaynak:MB
2004 yılı
ilk dokuz ayı itibariyle, bütçe disiplininin belirli ölçüde sağlandığı ifade
edilebilir. Ocak-Eylül itibariyle gelir meblağı 79,8 katrilyon TL’dir. Bu da hedef
meblağı olan 104,1 katrilyon TL’nin yaklaşık %77’sine tekabül etmektedir. Gelir
kalemleri içinde ağırlıklı pay, her zaman olduğu gibi, vergi gelirlerine ait
olup 64,8 katrilyon TL’dir. Bu hâliyle toplam gelirler içinde vergi
gelirlerinin payı %81 civarındadır. (Bkz. Tablo 11)
Ocak-Eylül
2004 dönemindeki harcama meblağı 100,8 katrilyon TL’dir. Bu, 2004 hedef harcama
meblağı olan 149,9 katrilyon TL’nin %67’sine tekabül etmektedir. Faiz hariç harcama
meblağı 55,7 katrilyon TL olup, Ocak-Eylül dönemi toplam harcama meblağının
%55’ine tekabül etmektedir. Geriye kalan %45’lık kısmı ise faiz harcamaları
oluşturmaktadır ki söz konusu harcamaların vahim boyutunu ifade etmesi
açısından bu oran son derece anlamlıdır. (Bkz. Tablo 11) Faiz harcamalarının
ağırlıklı kısmını ise iç borç faizleri oluşturmaktadır. Ocak-Eylül 2004
itibariyle dış borç faizi 4,5 katrilyon TL iken, iç borç faizi 40,4 katrilyon
TL’dir.
2004’ün ilk
dokuz ayı itibariyle bütçe açığı 21 katrilyon TL’dir. Bu, hedef meblağı olan
45,8 katrilyon TL’nin %46’sına tekabül etmektedir. Faiz dışı fazla ise 24
katrilyon TL olup, 2004 sonu hedef meblağı olan 20,2 katrilyon TL’nin üstünde
gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 11)
TABLO 12: İÇ BORÇ
DURUMU (Trilyon TL)
|
2002 |
2003 |
2004 (Eylül) |
MEBLAĞ |
149.870 |
194.387 |
217.571 |
VADE (ay) |
32,1 |
25,1 |
20,2 |
Kaynak:HM
2004
Eylül’ü itibariyle toplam iç borç stoku 217,6 katrilyon TL’dir. İlk dokuz ayda stokta
meydana gelen artış, 23,1 katrilyon TL civarındadır. Ortalama vade de giderek
azalmaktadır. Yıl başında 25,1 olan ortalama vade, Eylül ayı itibariyle 20,2
aya gerilemiştir. (Bkz. Tablo 12)
TABLO 13: DIŞ BORÇ
DURUMU (Milyon $)
|
2002 |
2003 |
2004 (Temmuz) |
TOPLAM |
130.350 |
145.797 |
148.213 |
*Kısa Vadeli |
16.424 |
23.013 |
26.097 |
*Orta-Uzun Vadeli |
113.926 |
122.784 |
122.116 |
Kaynak:HM
Temmuz 2004
itibariyle dış borç meblağı 148,2 milyar dolardır. 2003 sonuna göre 2.416 milyon
dolarlık artış meydana gelmiştir. Dış borcun yaklaşık %82’lik kısmı orta-uzun
vadelidir. (Bkz. Tablo 13)
TABLO 14: DIŞ BORÇ
KOMPOZİSYONU (%)
DÖVİZ CİNSİ |
2003 |
2004 (Temmuz) |
DOLAR |
45,6 |
49,3 |
EURO |
33,3 |
31,7 |
SDR |
16,5 |
14,8 |
YEN |
3,1 |
2,6 |
DİĞER |
1,5 |
1,5 |
Kaynak:HM
Temmuz 2004
itibariyle dış borç kompozisyonunda, cins açısından 2003 sonu ile
kıyaslandığında bir değişme olmadığı görülmektedir. Ancak, Dolar hariç diğer para
cinsleri açısından borçlarımızda nispî düşüşler meydana gelmiştir. Borçlar
içinde en fazla paya sahip olan para birimleri, yine Dolar ve Euro’dur. Her iki
para cinsinden borçlarımız, toplamın %81’ine tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo
14)
Hazine
Müsteşarlığı verilerine göre; konsolide bütçe toplam borç stoku, 2003 yılı sonu
itibariyle 202,7 milyar dolar iken, bu meblağ 2004 Eylül ayı itibariyle 210,1
milyar dolara yükselmiştir. 2004 yılı Eylül ayı itibariyle alacaklılarına göre
konsolide bütçe toplam borç meblağları şöyledir (milyar dolar):
İç Borç Stoku: Piyasa 90,4; Kamu kesimi 54,8;
Dış Borç Stoku: Kredi 55,9 (Uluslararası Kuruluşlar 37,8
(IMF 26,3); Hükûmet Kuruluşları 9,3; Ticarî Bankalar 8,8); Tahvil 41,2.
4)DIŞ TİCARET KESİMİ
Dış ticaret bileşimi ve mal sınıflamasına göre tasnif, Tablo
15’te ve 16’da yer almaktadır.
TABLO 15: DIŞ TİCARET
BİLEŞİMİ (000 $) (Ocak-Eylül)
|
2003 |
2004 |
Değişim (%) |
İHRACAT |
33.864 |
44.797 |
32,3 |
İTHALÂT |
49.285 |
70.198 |
42,4 |
DIŞ TİCARET DENGESİ |
-15.421 |
-25,401 |
64,7 |
İHRACAT / İTHALÂT (%) |
68,7 |
63,8 |
|
Kaynak:DTM
Ocak-Eylül
döneminde, 2003 yılına göre 2004’te, hem ihracatta hem de ithalâtta artış meydana
gelmiştir. Ancak ithalâttaki artış, ihracattakine nazaran yüksektir. 2003
Ocak-Eylül’de 15,4 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığı, 2004’ün aynı
döneminde %64,7’lik artış göstererek 25 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.
%68,7 olan 2003 Ocak-Eylül dönemi “ihracatın ithalâtı karşılama oranı” ise
2004’ün aynı döneminde %63,8’e düşmüştür. (Bkz. Tablo 15)
TABLO 16: GENİŞ
EKONOMİK GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (000 $)
(Ocak-Eylül)
|
2003 |
|
2004 |
||
|
DEĞER |
(%) |
|
DEĞER |
(%) |
İHRACAT |
|
|
|
|
|
Sermaye (Yatırım)
Malları |
3.213.722 |
9,5 |
|
4.672.897 |
10,4 |
Ara (Ham madde)
Mallar |
13.537.726 |
40,0 |
|
18.118.467 |
40,4 |
Tüketim Malları |
16.881.888 |
49,9 |
|
21.889.771 |
48,9 |
Diğer |
230.372 |
0,7 |
|
115.709 |
0,3 |
|
|
|
|
|
|
İTHALÂT |
|
|
|
|
|
Sermaye (Yatırım)
Malları |
7.411.756 |
15,0 |
|
12.487.410 |
17,8 |
Ara (Ham madde)
Mallar |
36.540.495 |
74,1 |
|
47.267.157 |
67,3 |
Tüketim Malları |
5.001.837 |
10,1 |
|
10.093.131 |
14,4 |
Diğer |
330.969 |
0,7 |
|
350.031 |
0,5 |
Kaynak:DTM
Mal
sınıflamasına göre dış ticaret bileşimi, 2003 Ocak-Eylül dönemine göre 2004’te de
klasik karakteristiğini sürdürmektedir. İhracatta en fazla pay %48,9 ile
tüketim mallarına ait olup, bunu sırasıyla ara mallar ve sermaye malları takip
etmektedir. İthalâttaki en yüksek pay ise %67,3 ile ara mallara ait olup, bunu
sırasıyla sermaye malları ve tüketim malları takip etmektedir. (Bkz. Tablo 16)
Merkez
Bankası, ödemeler dengesi istatistiklerine göre cari işlemler açığı,
Ocak-Ağustos döneminde 9.822 milyon dolara ulaşmıştır. Yıl sonuna doğru bu
açığın giderek artması muhtemel görünmektedir. Belirtilmelidir ki cari açığın
azalmasında en fazla katkısı bulunan kalemlerden biri hizmetlerdir. Nitekim
ödemeler dengesinin, mal ticaretinden sonraki en önemli kalemlerinden olan
hizmetlerde de artışlar meydana gelmiştir. Hizmetler dengesi, Ocak-Ağustos 2004
döneminde 8.002 milyon dolarlık fazla vermiştir. Bunda da en fazla pay, turizm
hizmetlerine aittir.
BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER:
Yeni Lira-Kuruş:
Türkiye, 1
Ocak 2005 itibariyle YTL’ye geçecek. Bu operasyonun avantajı olduğu gibi belli bir
maliyeti de olacaktır. En büyük avantajlarından biri psikolojik niteliklidir.
Bol sıfırlı para yerine daha sade bir paraya kavuşulacaktır. Böylece, hayatın
hesaplamalara ilişkin yönü de kolaylaşmış olacaktır. Ancak, genel olarak gerek
fertlerin ve gerekse kurumların sergileme niyetinde olduğu davranışlarından
anlaşıldığı kadarıyla, bir süredir düşürülmeye çalışılan enflasyon oranlarında
kısa vadede kısmî bazı sapmalar olabilecektir. Mesela konut sahibi fertler hem
kiralarda hem de konut fiyatlarında yukarı doğru yuvarlama yapma niyetindeler.
İşletmeler de ürettikleri mallarda ve hizmetlerde fiyatlandırma yaparken aynı
yolu tercih etme eğilimindeler. Gerçi bazı akademisyenlerin de değindiği gibi,
“rekabet ortamında yaşıyoruz, dolayısıyla fiyatları yükseltenler ürünlerini
satamama durumuyla karşı karşıya kalacaklarından bunları yine aşağı
çekeceklerdir” fakat kısa vadede de olsa belli ölçüde karışıklığın olacağı
aşikâr.
Aslında,
birtakım farklı iktisadî açıklamaları olmakla beraber, enflasyon olgusunun temelinde
yatan faktörlerden biri “tamahkârlık”tır. İnsanın sahip olduğu bu davranış
biçimi, enflasyonun oluşmasındaki en önemli sebeplerden biridir. Peki YTL’ye
geçiş sırasında oluşacak bu olumsuzluğu gidermenin yolu nedir? İkili bir
hareket tarzına ihtiyaç vardır:
1)Fertler ve kurumlar, Türkiye ekonomisinin geçtiği kritik
dönemi dikkate alarak “tamahkârlık”larından kısmen de olsa vazgeçmeye
çalışmalıdır.
2)Otoriteler de fertler ve kurumlar için gerekli iktisadî
ortamı hazırlamaya çalışmalı (Mesela bazı ham maddelerdeki vergi oranı, bir
süreliğine de olsa düşürülebilir.) ve ardından konu ile ilgili moral destek
vermeye çalışmalıdır.
Bu hareket
tarzlarına rağmen, olumsuzlukları tamamen gidermek belki mümkün olmayacaktır,
fakat hiç olmazsa düşük seviyeye indirilebilecektir. Böylece YTL’ye geçişin
sancıları hafifletilmiş olacaktır.
Hizmetler:
Hizmetler
içinde en yüksek paya sahip olan sektörler; turizm, ulaştırma ve inşaattır.
TCMB ödemeler dengesi istatistiklerine göre; Ocak-Ağustos 2004 döneminde turizm
geliri, 8.428 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu meblağlar diğer iki alt
sektörde ise sırasıyla -672 ve 466 milyon dolardır. İnşaatta net gelir söz
konusu olmakla beraber, ulaştırma hizmetleri dengesinde açık verildiği
görülmektedir. Bunun temel sebepleri arasında ithalâttaki yükselişe paralel
olarak ulaştırma hizmetlerinin bir alt kalemi olan navlun giderlerinde ortaya
çıkan artışlar ve son dönemde coğrafyamızda meydana gelen konjonktürel
gelişmeler belirtilebilir. Ancak, ulaştırma, uygun şartların hazırlanması
hâlinde ekonomiye katkısı olan stratejik hizmet alt sektörlerindendir. Aynı
şekilde diğer alt sektörler de uygun şartlar altında daha yüksek gelir elde
edilmesine imkân sağlayabilmektedir.
Ar-Ge:
Bir ülkenin
gelişmişliğine ilişkin önemli göstergelerden biri, kişi başına yapılan Ar-Ge
harcamasıdır. Türkiye’de bu harcamaların düşük seviyede olduğu bir vakıadır.
DİE tarafından ortaya konan istatistiklere göre Türkiye’de yıllar itibariyle
yapılan toplam Ar-Ge harcamaları şöyledir (Trilyon TL): 1999 -- 489; 2000 --
798; 2001 -- 1.292; 2002 -- 1.843.
Toplam
Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payları ise şöyledir (Oranlar satın alma
gücü paritesine göre de aynıdır.) (%0): 1999 -- 6,3; 2000 -- 6,4; 2001 -- 7,2;
2002 -- 6,7. Gelişmiş ülkelerde ise bu oranların çok daha yükseği söz
konusudur. Mesela OECD ülkeleri ortalaması %2,5 civarındadır.
Kişi başına
düşen Ar-Ge harcamaları incelendiğinde ise durumun vehameti daha açık bir
şekilde ortaya çıkmaktadır (TL): 1999 -- 7.387.828; 2000 -- 11.768.577; 2001 --
18.851.747; 2002 -- 26.474.134.
Buradan
çıkan sonuç, Ar-Ge’ye yeterli payın ayrılmadığı yönündedir. 2002 yılı harcama
meblağı ele alınarak şöyle bir değerlendirme de yapmak mümkündür. 26.474.134 TL
olan 2002 yılı kişi başına düşen Ar-Ge harcama meblağı ile ne yapılabilir?
Kabaca bir hesapla, mesela fiyatı 9 Milyon TL civarında olan küçük ebatta 300
sayfalık üç kitap alınabilir. Dolayısıyla demek oluyor ki Türkiye’de insanlar
bir yılda toplam 900 sayfa okumaktadır. Bu da günlük olarak yaklaşık 2,5 sayfaya
tekabül etmektedir. Gününü sadece 2,5 sayfa kitap okumakla geçiren
vatandaşların bulunduğu bir ülkenin gelebileceği nokta belli olsa gerek.
Yukarıdaki hesaplamadan hareketle, sayfa sayısının gelişmiş ülkelerde; yılda
3.500 ve günde 10 civarında olduğu dikkate alınırsa mesele daha iyi anlaşılır.
Türkiye’de
Ar-Ge harcamalarının artırılmasının gerekliliği aşikârdır. Ancak, bunun
sağlanması için öncelikle bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç bulunmaktadır.
Çünkü, ülkemizde Ar-Ge’ye yapılan harcamalar israf olarak
değerlendirilmektedir. Böylece söz konusu faaliyetlerin faydası tam manasıyla
anlaşılamamaktadır. Zihnî değişimin sağlanması sonrasında, Ar-Ge harcamalarının
artırılması mümkün hâle gelecektir.
Dr. Mehmet Behzat Ekinci.
Kaynaklar
DİE, DPT,
HM, DTM, TCMB, MB.