TÜRKİYE EKONOMİSİNİN
2003 YILI İLK DOKUZ AYINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
İÇİNDEKİLER:
HAVADİS
1) REEL KESİM
1-A) BÜYÜME
1-B) SANAYİ
1-C) İSTİHDAM
2) FİNANSAL KESİM
2-A) FİYATLAR
2-B) PARASAL GÖSTERGELER
2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI
3) KAMU MALİYESİ KESİMİ
4) DIŞ TİCARET KESİMİ
BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER
HAVADİS:
2003 yılının ilk dokuz ayında önemli
ekonomik ve ekonomi kaynaklı siyasi ve sosyal hadiseler meydana gelmiştir.
Bunlardan bir kısmı ekonomiye lehte etkilere sebep olurken, bir kısmı ise
aleyhte etkilere yol açıcı niteliktedir. Söz konusu hadiselerden bir kısmı
aşağıda sıralanmaktadır:
3 Kasım 2002 seçimleriyle iş başına
gelen 58.Hükûmet, dört ay gibi bir süre iktidar koltuğunda kalabilmiş, Siirt
seçimlerinin yenilenmesi sonrasında ortaya çıkan sonuçlarla, kabinede fazla
değişikliğe gidilmeksizin 23 Mart 2003 itibariyle yerini 59.Hükûmet’e
bırakmıştır.
2002 yılında çokça dile getirilen ve
gerçekleştirilmesi planlanan Orta Doğu Operasyonu’na, 2003’ün ilk çeyreği
sonuna doğru başlanmıştır. Orta Doğu’ya “demokrasi, barış ve özgürlük” getirme
amacıyla gerçekleştirilmesi planlanan Operasyon, 20 Mart 2003 itibariyle
Amerikan deniz piyadelerinin Kuveyt sınırından Irak topraklarına kara harekatı
düzenlenmesiyle başlatılmıştır. Operasyon, Bağdat’ın 9 Nisan 2003’te düşmesi
ile belirli bir kısmı itibariyle tamamlanmıştır. Bununla beraber, bölgede henüz
sükunet sağlanabilmiş değildir.
Meydana gelen diğer bir gelişme ise yolsuzluklarla
mücadele alanındadır. Bu kapsamda, 12 Haziran 2003 tarihinde yolsuzluk
yapıldığı iddiasıyla Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik’e el konulmuştur. 4
Temmuz 2003’te de İmar Bankası’nın yönetim ve denetimi, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu'na devredilmiştir. 7 Temmuz 2003’te ise söz konusu firma ve banka
sahiplerinin ve şirketlerinin mallarına ihtiyati tedbir kararı alınmıştır. Dava
yargıya intikal etmiş olup, süreç halen işlemektedir.
3 Ağustos 2003 tarihinde, IMF’ye
olan borçlarımızın bir kısmına erteleme kararı alınmıştır. Bu çerçevede, 2004
ve 2005 döneminde ödenecek 11,3 milyar dolarlık borcumuz 2006 yılına
ertelenmiştir. Söz konusu erteleme, ekonomimizin içinden geçtiği sıkıntılı
süreçte önemli bir rahatlamaya sebep olmuştur. Nitekim bu erteleme sayesinde,
piyasalarda son çeyrekte gerçekleşebileceği konusunda endişe duyulan likidite
vb. kriz ihtimalleri zayıflamıştır.
Türkiye, AB’ye üyelik konusunda net
tavrını ortaya koymuş olup, bu çerçevede gerekli uyum çalışmalarını
sürdürmektedir. Nitekim, 6.AB Uyum Paketi’nden sonra 7.AB Uyum Paketi(4963
Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun) de 6 Ağustos
2003 tarihinde, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır. Ekonomik, sosyal ve
siyasi alanda evrensel standartlara uyumu hedefleyen bu çalışmalar, ülke olarak
iyi niyetimizi ve kararlılığımız ifade etmesi açısından büyük önem
taşımaktadır.
Üçüncü çeyreğin sonuna doğru,
finansal kaynak temini ile ilgili önemli bir gelişme kaydedilmiştir. 23 Eylül
2003 tarihinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve ABD Hazine Bakanı ile
imzalanan finansman anlaşması çerçevesinde 8,5 milyar dolarlık kredi tahsisine
karar verilmiştir. Uzun vadeli ve düşük faizli olacağı ifade edilen bu kredi de
ekonomide önemli ölçüde rahatlamaya sebep olacaktır.
29 Eylül 2003’te de hukuki, ekonomik
ve siyasi boyutları bulunan bir gelişme meydana gelmiştir. Yargıtay 6.Ceza
Dairesi, bir siyasi partinin(DEHAP), 3 Kasım seçimleri öncesinde “resmi belgede
sahtecilik” yaptığı gerekçesiyle, bazı yetkililerine verilen cezaları
onaylamıştır. Bu karar, politik bir belirsizliğe yol açmıştır. Söz konusu
belirsizliğin giderilmesi ise YSK’nın 5 Ekim 2003 tarihinde verdiği kararla
nispeten ortadan kalkmıştır.
Burada,
mevcut veriler ışığında Türkiye ekonomisinin 2003 yılı ilk dokuz ayına ilişkin
sektörel analizler yapılacaktır:
1)REEL
KESİM
A)BÜYÜME:
Türkiye ekonomisi, ağırlıklı olarak
1999 yılı itibariyle yaşamaya başladığı kriz sürecinde büyüme oranları
açısından dalgalı bir trend sergilemiştir. 1999-2002 dönemi büyüme oranları
incelendiğinde bu durumun görülmesi mümkündür. Ancak 2002 itibariyle ekonominin
tedrici olarak rayına oturmaya başladığına şahit olunmaktadır. Ekonomi, birçok
olumsuzluğu içinde barındırıyor olmakla beraber, dinamiklerini harekete
geçirerek belli bir büyüme trendi de yakalamıştır.
Ekonomik
büyümeye ilişkin veriler, aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
TABLO 1: BÜYÜME (GSMH) ORANLARI
(%)
YILLAR |
BÜYÜME
ORANI |
1997 |
8,0 |
1998 |
3,8 |
1999 |
-6,4 |
2000 |
6,3 |
2001 |
-9,5 |
2002 I.çeyrek II.çeyrek III.çeyrek IV.çeyrek |
7,8 0,4 10,7 7,9 11,5 |
2003
(hedef) I.çeyrek II.çeyrek |
5,0 7,4 3.7 |
Kaynak:DİE
2001 yılında %9,5 oranında daralan
ekonomide, 2002 yılında hedeflenenin de üstünde büyüme sağlanmıştır. Nitekim, özellikle
son çeyrek itibariyle kaydedilen yüksek performans ile %4 olarak tespit edilen
büyüme hedefinin neredeyse iki katı civarında bir büyüme oranına ulaşılmıştır.
2003 yılı için tespit edilen büyüme hedefi ise, evvelki yılın rekor
seviyesindeki büyüme hızına rağmen mütevazi bir oranda olup %5’tir. İlk
çeyrekler itibariyle değerlendirildiğinde ise 2002 yılıyla kıyaslandığında 2003
yılındaki büyüme oranı çok yüksek seviyede gerçekleşmiştir. Söz konusu oranlar
sırasıyla %0,4 ve %7,4’tür. (Bkz. Tablo 1)
Ancak ikinci çeyrekte aynı durum
mevcut değildir. 2002 yılı ikinci çeyreğine göre 2003 yılı aynı döneminde
sağlanan büyüme oranı, belirgin bir şekilde düşmüştür. 2002’de %10,7 olan oran,
2003’ün aynı döneminde %3,7 olarak gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 1) Bu düşüşte,
büyük ölçüde Orta Doğu Operasyonu’nun ve buna bağlı olarak ekonomik
faaliyetlerde meydana gelen gerilemenin etkili olduğu ifade edilebilir.
GSYİH büyüme hızı ise 2003 ilk
çeyreğinde %8,1 oranında gerçekleşmişken, ikinci çeyrekte %3,7’ye düşmüştür.
DİE’den yapılan açıklamaya göre,
2003 yılı ilk çeyreği itibariyle GSMH, cari fiyatlarla 66 katrilyon 147 trilyon
465 milyar TL iken, bu meblağ ikinci çeyrek itibariyle 81 katrilyon 189 trilyon
840 milyar TL’ye yükselmiştir. Bazı alt sektörlerde ilk iki çeyrek itibariyle
sağlanan büyüme oranları ise sabit fiyatlarla şöyle olmuştur:Tarım %0,6; Sanayi
%6; İnşaat %-15,6; Ticaret %8,1; Ulaştırma ve Haberleşme %9,6; Finansal
Kuruluşlar %-8,3; Serbest Meslekler ve Hizmetler %5,6.
Yıl geneli dikkate alındığında,
meydana gelen olumsuz gelişmelere rağmen, %5’lik büyüme hedefinin tutturulması
mümkündür. Normal şartlarda bunun aşılabilmesi de mümkün görünmektedir.
OECD’nin Mart 2003’te yayımladığı tahmin raporunda da Türkiye’nin 2003-2007
döneminde ortalama %5,7 oranında büyüyeceği ifade edilmektedir. Bu da gerek
cari yılda ve gerekse müteakip yıllarda Türkiye’nin önemli bir büyüme
potansiyeline sahip olduğuna işaret etmektedir.
B)SANAYİ:
İmalat
sanayiindeki üretim artış oranları, alt sektörler itibariyle aşağıda yer
almaktadır.
TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI (OCAK-TEMMUZ)
İKTİSADİ
FAALİYET KOLLARI |
ÜRETİM
DEĞİŞİMİ (%) |
|
2002 |
2003 |
|
TOPLAM
SANAYİ |
8,3 |
8,2 |
Madencilik
Sektörü |
-8,9 |
-11,8 |
İmalat
Sanayii Sektörü |
9,5 |
9,2 |
Elektrik,
Gaz ve Su Sektörü |
6,1 |
7,5 |
Kaynak:DİE
Sanayi sektörü, ilk yedi ay
itibariyle 2002 yılına göre 2003’te toplamda %8,2 oranında bir artış
kaydetmiştir. Alt sektörler itibariyle en yüksek artış %9,2 oranıyla imalat
sanayiinde gerçekleşmiştir. Madencilik sektöründe ise belirgin bir üretim
düşüşü meydana gelmiş olup, düşüş oranı %12 civarındadır. (Bkz. Tablo 2)
TABLO 3: KAPASİTE KULLANIM
ORANLARI (%)
|
2001 |
2002 |
2003 |
Ocak |
70,5 |
73,9 |
74,9 |
Şubat |
70,9 |
71,0 |
71,9 |
Mart |
70,7 |
75,3 |
78,3 |
Nisan |
68,5 |
73,8 |
75,9 |
Mayıs |
70,4 |
75,7 |
78,7 |
Haziran |
71,3 |
76,4 |
80,1 |
Temmuz |
71,1 |
77,5 |
80,0 |
Ağustos |
71,7 |
76,4 |
79,1 |
Eylül |
72,9 |
79,7 |
|
Ekim |
74,0 |
80,4 |
|
Kasım |
74,0 |
77,2 |
|
Aralık |
73,3 |
76,5 |
|
Kaynak:DİE
2002 yılı ile kıyaslandığında, 2003
yılı aylarında kullanılan kapasite oranları daha yüksek seviyededir. En düşük oran
%71,9 ile Şubat’ta iken, en yüksek oran %80,1 ile Haziran ayındadır. (Bkz.
Tablo 3) Ocak-Ağustos dönemi ortalama kapasite kullanım oranı ise %77,5
civarındadır.
TABLO 4: TAM KAPASİTE İLE
ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (OCAK-AĞUSTOS) (%)
|
2002 |
2003 |
İç
Pazarda Talep Yetersizliği |
49,9 |
66,0 |
Dış
Pazarda Talep Yetersizliği |
16,4 |
13,8 |
Mali
İmkansızlık |
3,3 |
2,5 |
Yerli
Mallarda Ham Madde Yetersizliği |
3,6 |
3,7 |
İşçilerle
İlgili Meseleler |
2,0 |
1,8 |
İthal
Mallarda Ham Madde Yetersizliği |
1,2 |
1,2 |
Kaynak:DİE
2003 yılı Ocak-Ağustos dönemi
itibariyle “tam kapasite ile çalışamama” için belirtilen sebepler, 2002 yılı
aynı dönemi için belirtilen sebeplerle benzerlik göstermekte olup sadece nispi değişiklikler
söz konusudur. Ortaya çıkan sonuçlara göre, “İç pazarda talep yetersizliği”
daha da artmıştır. Nitekim ilgili oranın, %49,9’dan %66’ya çıktığı
görülmektedir. Buna karşılık, “Dış pazarda talep yetersizliği” seviyesi
düşmüştür. Çünkü 2002 yılı ilk yedi ayında bununla ilgili belirtilen oran %16,4
iken, 2003 yılı aynı döneminde bu oran %13,8’e gerilemiştir. (Bkz. Tablo 4) Bu
da, dış ticaret açısından nispeten olumlu gelişmelerin varlığını işaret
etmektedir.
TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKETLER,
KOOPERATİFLER VE FİRMALAR (OCAK-AĞUSTOS)
|
2002 |
2003 |
Değişim(%) |
Yeni
açılan şirketler ve koop. |
21.256 |
21.443 |
0,88 |
Kapanan
şirketler ve koop. |
2.025 |
3.457 |
70,71 |
Yeni
açılan firmalar |
15.878 |
22.918 |
44,34 |
Kapanan
firmalar |
11.377 |
8.644 |
-24,02 |
Kaynak:DİE
Ocak-Ağustos dönemi itibariyle 2002
yılına göre 2003 yılında, şirket ve kooperatif açılışlarında %0,88 oranında
artış meydana gelmiştir. Kapanan şirket ve kooperatif sayısı da artmış olup, bu
artış %70,71 oranındadır. Firmalar açısından değerlendirildiğinde ise açılışlar
açısından şirket ve kooperatiflere paralel bir gelişim görülmektedir. Nitekim,
firma açılışlarında %44,34 oranında artış olmuştur. Firma kapanışlarında ise
%24,02 oranında azalma meydana gelmiştir. (Bkz. Tablo 5)
C)İSTİHDAM:
DİE, Hane Halkı İşgücü Anketi
sonuçlarına göre, 2003 yılının ikinci çeyreği itibariyle kurumsal olmayan
nüfusa ilişkin istihdam durumu aşağıda yer almaktadır.
TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN
İŞGÜCÜ DURUMU (000 kişi)
|
2002 |
2003 |
|
II. ÇEYREK |
II. ÇEYREK |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL NÜFUS |
|
|
(15 VE ÜSTÜ YAŞ) |
47.927 |
48.799 |
|
|
|
İŞGÜCÜ DURUMU |
24.233 |
24.115 |
İstihdam Edilen |
21.975 |
21.696 |
İşsiz |
2.259 |
2.418 |
|
|
|
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI (%) |
50,6 |
49,4 |
|
|
|
İSTİHDAM ORANI (%) |
45,9 |
44,5 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
9,3 |
10,0 |
Eğitimli Genç Oranı |
26,9 |
25,6 |
|
|
|
EKSİK İSTİHDAMDA OLANLARIN İŞGÜCÜNE ORANI
(%) |
5,8 |
4,6 |
Eğitimli
Genç Oranı |
5,3 |
5,1 |
Kaynak:DİE
2002’nin II.çeyreğine nazaran 2003
yılının aynı döneminde “15 ve üstü yaştaki nüfusta” artış meydana gelmiştir. Bu
çerçevede 47.927.000 olan nüfus, 48.799.000’e yükselmiştir. İstihdam edilenlerde
ise 279 bin kişilik azalma yaşanmıştır. İşgücüne katılım oranında da nispi bir
düşüş görülmüş, 2002’nin ikinci çeyreğinde %50,6 olan oran, 2003’ün aynı
döneminde %49,4’e düşmüştür. (Bkz. Tablo 6)
2002’nin ikinci çeyreğinde %45,9
olan istihdam oranı, 2003’ün aynı döneminde %44,5’e düşmüştür. İşsizlik oranı
da %9,3’ten %10’a yükselmiştir. İşsizlik oranı artmakla beraber, işsiz eğitimli
genç oranında düşüş gerçekleşmiştir. Önceki dönemde %26,9 olan bu oran,
%25,6’ya gerilemiştir. (Bkz. Tablo 6) Demek ki eğitimli gençler, ekonomide
meydana gelen nispi iyileşmeye paralel olarak iş bulma imkanına sahip
olabilmektedir.
2)FİNANSAL
KESİM
A)FİYATLAR:
Merkez Bankası’nın ısrarla öncelik
verdiği “fiyat istikrarının sağlanması” hedefi, ulaşılabilir bir nitelik
kazanmıştır. Nihayet, enflasyonun düşürülemeyeceği yönündeki katı düşünce
yıkılma sürecine girmiştir.
Fiyatlarda
meydana gelen değişmeler, Tablo 7 ve 8’de yer almaktadır.
TABLO 7: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER
(AYLIK ORTALAMA)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||||
|
2001 |
2002 |
2003 |
|
2001 |
2002 |
2003 |
Ocak |
2,3 |
4,2 |
5,6 |
|
2,5 |
5,3 |
2,6 |
Şubat |
2,6 |
2,6 |
3,1 |
|
1,8 |
1,8 |
2,3 |
Mart |
10,1 |
1,9 |
3,2 |
|
6,1 |
1,2 |
3,1 |
Nisan |
14,4 |
1,8 |
1,8 |
|
10,3 |
2,1 |
2,1 |
Mayıs |
6,3 |
0,4 |
-0,6 |
|
5,1 |
0,6 |
1,6 |
Haziran |
2,9 |
1,2 |
-1,9 |
|
3,1 |
0,6 |
-0,2 |
Temmuz |
3,3 |
2,7 |
-0,5 |
|
2,4 |
1,4 |
-0,4 |
Ağustos |
3,5 |
2,1 |
-0,2 |
|
2,9 |
2,2 |
0,2 |
Eylül |
5,4 |
3,1 |
0,1 |
|
5,9 |
3,5 |
1,9 |
Ekim |
6,7 |
3,1 |
|
|
6,1 |
3,3 |
|
Kasım |
4,2 |
1,6 |
|
|
4,2 |
2,9 |
|
Aralık |
4,1 |
2,6 |
|
|
3,2 |
1,6 |
|
Kaynak:DİE
Aylık ortalamalar itibariyle 2003
yılında gerçekleşen TEFE ve TÜFE oranlarında düzenli bir düşüş süreci görülmektedir.
Ancak Mart ayı bir istisna teşkil etmektedir. Mayıs itibariyle kaydedilen
oranlar ise çok dikkat çekicidir. Enflasyonda uzun bir süreden sonra eksili
oranlar söz konusu olmuştur. Eylül ayına gelindiğinde, her ne kadar nispi
artışlar gerçekleşmişse de bu oranlar korkulacak seviyelerde değildir.(Bkz.
Tablo 7)
TABLO 8: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER
(1987=100) (YILLIK ORTALAMA)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||||
|
2001 |
2002 |
2003 |
|
2001 |
2002 |
2003 |
Ocak |
28,3 |
92,0 |
32,6 |
|
35,9 |
73,2 |
26,4 |
Şubat |
26,5 |
91,8 |
33,4 |
|
33,4 |
73,1 |
27,0 |
Mart |
35,1 |
77,5 |
35,2 |
|
37,5 |
65,1 |
29,4 |
Nisan |
50,9 |
58,0 |
35,1 |
|
48,3 |
52,7 |
29,5 |
Mayıs |
57,7 |
49,3 |
33,7 |
|
52,4 |
46,2 |
30,7 |
Haziran |
61,8 |
46,8 |
29,6 |
|
56,1 |
42,6 |
29,8 |
Temmuz |
65,4 |
45,9 |
25,6 |
|
56,3 |
41,3 |
27,4 |
Ağustos |
69,6 |
43,9 |
22,7 |
|
57,5 |
40,2 |
24,9 |
Eylül |
74,7 |
40,9 |
19,1 |
|
61,8 |
37,0 |
23,0 |
Ekim |
81,4 |
36,1 |
|
|
66,5 |
33,4 |
|
Kasım |
84,5 |
32,8 |
|
|
67,3 |
31,8 |
|
Aralık |
88,6 |
30,8 |
|
|
68,5 |
29,7 |
|
Kaynak:DİE
Yıllık ortalamalar itibariyle gerek
TEFE’de ve gerekse TÜFE’de Mayıs ayına kadar artışlar meydana gelmiştir. Ancak
Mayıs ayı itibariyle istikrarlı bir düşüş sürecine girilmiştir. (Bkz. Tablo 8)
Özellikle %19,1’lik Eylül TEFE’si çok önemlidir. Çünkü bu oran, 1982 Ekim’inden
beri gerçekleşen en düşük TEFE şeklinde nitelendirilmektedir.
2002 yılı hedef enflasyon oranları
sırasıyla TEFE’de %31 ve TÜFE’de %35 idi. Yıl sonu itibariyle her iki hedefe de
ulaşılabilmiş ve bu çerçevede, birtakım olumsuz gelişmelere rağmen dikkat
çekici nitelikte başarı elde edilebilmişti. 2003 yılı TEFE ve TÜFE hedef
oranları ise sırasıyla %17,4 ve %20’dir. İlk dokuz ay itibariyle gerçekleşen
enflasyon oranları dikkate alındığında, evvelki yılda olduğu gibi 2003 yılında
da hedef oranlara ulaşılabilmesi mümkün görünmektedir.
B)PARASAL
GÖSTERGELER:
2002 yılı sonu ve 2003 yılı ilk
sekiz ayı itibariyle parasal göstergeler ve bunlar arasındaki değişim oranları,
aşağıda verilmiştir.
TABLO 9: PARASAL GÖSTERGELER
(Milyar
TL) |
27
Aralık 2002 |
08
Ağustos 2003 |
DEĞİŞİM
(%) |
Dolaşımdaki
Para |
7.208.863 |
9.226.765 |
28,0 |
Vadesiz
Mevduat |
7.049.996 |
8.158.090 |
15,7 |
M1 |
14.258.860 |
17.384.854 |
21,9 |
Vadeli
Mevduat |
46.936.415 |
52.981.771 |
12,9 |
M2 |
61.195.275 |
70.366.625 |
15,0 |
Döviz
Tevdiatı |
72.254.998 |
62.319.136 |
-13,8 |
Döviz
Tevdiatı (Milyon Dolar) |
44.301 |
44.991 |
1,6 |
M2Y |
133.450.273 |
132.685.761 |
-0,6 |
Mevduat
Bankaları Kredileri |
31.845.411 |
38.057.604 |
19,5 |
Kaynak:TCMB
8 Ağustos 2003 itibariyle 27 Aralık
2002’ye göre M1(Dolaşımdaki Para+Vadesiz Mevduat)’de meydana gelen artış %22 civarındadır.
Bu, piyasada nispi hareketlenmenin varlığına işaret etmektedir. Aynı tarihler
itibariyle vadeli mevduatta da 6 katrilyon TL civarında yükselme meydana gelmiş
olup, artış oranı %12,9’a tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9)
Döviz tevdiatında ise önemli ölçüde
azalma söz konusudur. Bu gelişme, belki 2003’ün ikinci çeyreği itibariyle
dövizde meydana gelen gerileme ve durgunluk dolayısıyla “dolarizasyon”
sürecinden vazgeçildiği şeklinde bir görüntü arz etse de durum tam olarak böyle
değildir. Çünkü DTH’ta azalma yoktur. Tam tersine %1,6 oranında artış dahi
olmuştur. Bu durumda, DTH’ta TL bazında meydana gelen azalmanın, kurdaki
düşmeden kaynaklandığı ortaya çıkmaktadır. Fakat yine belirtilmelidir ki önceki
dönemlerle kıyaslandığında, %1,6 gibi cüzi bir artış meydana gelmiş olmasını,
Türkiye ölçeğinde “dolarizasyon” sürecinin akamete uğraması şeklinde yorumlamak
çok da yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.
Parasal göstergelerde meydana gelen diğer
dikkat çekici gelişme ise mevduat bankaları kredilerinde olmuştur. 27 Aralık
2002 itibariyle 31,8 katrilyon TL olan kredi hacmi, 8 Ağustos 2003 itibariyle
38 katrilyon TL civarına yükselmiş olup artış oranı %19,5’e tekabül etmektedir.
(Bkz. Tablo 9) Belirtilmelidir ki kredi hacminin artmasında, Merkez Bankası’nın
birkaç defa gerçekleştirmiş olduğu faiz indirimlerinin önemli etkisi olmuştur.
C)FİNANSAL
YATIRIM ARAÇLARI:
Finansal
yatırım araçlarının nominal ve reel getirileri de şu şekilde gerçekleşmiştir.
TABLO 10: SEÇİLMİŞ FİNANSAL
YATIRIM ARAÇLARININ NOMİNAL VE REEL GETİRİLERİ (AĞUSTOS)
|
NOMİNAL GETİRİ
(%) |
REEL
GETİRİ |
||
TEFE
(%) |
TÜFE
(%) |
|||
3
AYLIK |
MEVDUAT
FAİZİ (BRÜT) BORSA
ENDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN
(KÜLÇE) |
10,3 6,6 -5,9 -9,1 -5,3 |
13,2 9,4 -3,4 -6,7 -2,8 |
10,7 7,0 -5,5 -8,7 -4,9 |
6
AYLIK |
MEVDUAT
FAİZİ (BRÜT) BORSA
ENDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN
(KÜLÇE) |
22,8 2,7 -13,8 -10,9 -13,3 |
20,9 1,1 -15,2 -12,3 -14,7 |
15,3 -3,6 -19,1 -16,3 -18,6 |
YILLIK ORT. |
MEVDUAT
FAİZİ (BRÜT) BORSA
İNDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN
(KÜLÇE) |
45,3 0,5 6,4 24,2 22,5 |
10,0 -23,9 -19,4 -5,9 -7,2 |
12,1 -22,4 -17,9 -4,1 -5,4 |
Kaynak:DİE
DİE tarafından yapılan açıklamaya
göre; 1994=100 temel yıllı TEFE karşısında son üç aylık dönemde seçilmiş
yatırım araçları arasında sadece mevduat faizi ve borsa kâr sağlamıştır.
Bunların sağladığı getiri oranları, sırasıyla %13,2 ve %9,4’tür. En fazla zarar
ise %6,7 oranında olmak üzere Euro’dadır. (Bkz. Tablo 10)
Son altı aylık dönemde de benzer bir
durum söz konusudur. Yine sadece mevduat faizi ve borsa ile kâr elde
edilmiştir. Bunların sırasıyla getirileri %20,9 ve %1,1’dir. En fazla zarar ise
%15,2 ile Dolar’dadır. Yıllık ortalamalar dikkate alındığında, sadece mevduat
faizinde kâr söz konusu olup, getiri oranı %10’dur. Diğer finansal araçlarda
zarar edilmiş olup, en fazla zararın %23,9 ile borsada gerçekleştiği
görülmektedir. (Bkz. Tablo 10)
Türkiye’de, Ekim 2003 itibariyle
banka sayısı 55 olup bunların dağılımı şöyledir: Kamu-3; Özel-18; TMSF-5;
Kalkınma-Yatırım-14; Yabancı-15. Özel finans kurumu sayısı ise aynı tarihte
5’tir.
Eylül 2003’te, faiz cephesinde
önemli gelişmeler meydana gelmiştir: Merkez Bankası, kısa vadeli faiz oranlarında
üçer puanlık indirime gitmiştir. Bu çerçevede, Merkez Bankası'nın gecelik
borçlanma faiz oranı %32'den %29'a, borç verme faiz oranı da %38'den %35'e
düşürülmüştür. Diğer vadelerde ise bir haftalık borçlanma faiz oranı %32'den
%29'a indirilmiştir. Ayrıca açık piyasa işlemleri
çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla gecelik ve bir
haftalık vadelerde tanınan borçlanma imkanının faiz oranları %34'ten %31'e
düşürülmüştür. Meydana gelen bu faiz indirimleri, ekonominin geleceğine
ilişkin olumlu birer sinyal olarak değerlendirilebilir.
3)KAMU
MALİYESİ KESİMİ
2002 ve 2003 yılları itibariyle
bütçe gelişmeleri, kıyaslamalı bir şekilde Tablo 11’de yer almaktadır.
TABLO 11: BÜTÇE İLE İLGİLİ
GELİŞMELER (OCAK-TEMMUZ) (Katrilyon TL)
|
2002 |
2003 |
DEĞİŞİM
(%) |
2003
HEDEF |
HARCAMALAR |
63 |
83 |
32,1 |
145,9 |
Faiz Dışı Harcama |
31 |
43 |
39,8 |
62,3 |
Personel |
13 |
17 |
34,5 |
28,0 |
Diğer Cari |
3 |
3 |
7,7 |
9,2 |
Yatırım |
2 |
2 |
-7,8 |
7,9 |
Transfer |
45 |
60 |
35,0 |
83,6 |
Borç Faizi |
32 |
40 |
24,8 |
65,4 |
Diğer |
13 |
21 |
60,4 |
17,2 |
|
|
|
|
|
GELİRLER |
42 |
53 |
27,0 |
100,8 |
Vergi Gelirleri |
30 |
44 |
44,6 |
85,9 |
Vergi Dışı Normal Gelirler |
8 |
5 |
-34,2 |
10,3 |
Özel Gelirler + Fonlar |
3 |
3 |
-6,2 |
4,1 |
Katma Bütçe Gelirleri |
1 |
1,2 |
81,6 |
0,4 |
|
|
|
|
|
BÜTÇE
DENGESİ |
-21 |
-29 |
42,6 |
45,2 |
Faiz Dışı Denge |
11 |
10 |
-7,5 |
20,3 |
Kaynak:
HM
2002 yılının Ocak-Temmuz dönemi ile
kıyaslandığında 2003 yılı aynı döneminde, bütçede birtakım olumsuzluklar
görülmektedir. Giderlerde meydana gelen artış oranı %32,1 iken, gelirlerdeki artış
%27 oranındadır. Bu çerçevede bütçe açığında artış söz konusudur. 2002
Ocak-Temmuz döneminde 21 katrilyon TL olan bütçe açığı, 2003’ün aynı döneminde
%42,6 oranında artışla 29 katrilyon TL olarak gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 11)
Harcama alt kalemleri
incelendiğinde; 2002 Ocak-Temmuz döneminde yapılan yatırım harcamaları ile
2003’ün aynı dönemindeki harcamaların birbirine yakın olduğu görülmektedir.
Transfer harcamalarında ise önemli ölçüde artış kaydedilmiştir. 2003
Ocak-Temmuz dönemi transfer harcamalarının içinde ağırlıklı pay ise borç
faizine ait olup, ödenen faiz meblağı 40 katrilyon TL’dir. (Bkz. Tablo 11)
Bunun da büyük kısmını iç borç faiz ödemesi teşkil etmektedir.
Gelirlerde de artış meydana
gelmiştir. 2002 Ocak-Temmuz döneminde 42 katrilyon TL olan gelir meblağı,
2003’ün aynı döneminde %27 artışla 53 katrilyon TL’ye yükselmiştir.
Gelirlerdeki artışın %83 civarındaki asıl kısmı ise vergi yoluyla elde
edilmiştir. (Bkz. Tablo 11)
TABLO 12: İÇ BORÇ DURUMU (Trilyon
TL)
|
2001 |
2002 |
2003
(AĞUSTOS) |
MEBLAĞ |
101.814 |
149.870 |
178.905 |
VADE
(ay) |
23,9 |
32,1 |
26,5 |
Kaynak:HM
Ağustos 2003 itibariyle iç borç
stokunda önemli ölçüde artış olmuştur. 2002 yılı sonu baz alındığında meydana
gelen artış meblağı 29 katrilyon TL civarındadır. 2001-2002 dönemindeki artış
meblağı ise 48 katrilyon TL civarında idi. Bu da göstermektedir ki ilk sekiz ay
itibariyle 2001-2002 dönemindeki toplam borç meblağının %60’ına ulaşılmıştır.
(Bkz. Tablo 12)
Ekonomide çarkların işleyebilmesi,
bu kapsamda özellikle sürdürülebilir bir maliye politikası için borca
ihtiyacımız olduğu bir vakıadır. Ancak bu durum ne zamana kadar devam
edecektir? İç borcun sebep olduğu ve olacağı tahribat dikkate alınmalı ve bir
şekilde, bu kaynağa olan ihtiyacın minimum seviyeye indirilmesine yönelik
tedbirler alınmalıdır.
TABLO 13: DIŞ BORÇ DURUMU (Milyon $)
|
2001 |
2002 |
2003
(TEMMUZ) |
TOPLAM |
115.074 |
131.407 |
137.924 |
*Kısa Vadeli |
16.241 |
15.192 |
16.790 |
*Orta-Uzun Vadeli |
98.833 |
116.215 |
121.134 |
Kaynak:HM
Temmuz 2003 itibariyle dış borç
meblağı 138 milyar dolar civarındadır. 2002 sonuna göre artış meblağı 6,5
milyar dolar civarındadır. Toplam dış borcumuzda ağırlıklı pay orta-uzun vadeli
nitelikltedir. (Bkz. Tablo 13)
TABLO 14: DIŞ BORÇ KOMPOZİSYONU
(%)
DÖVİZ
CİNSİ |
2002 |
2003
(TEMMUZ) |
DOLAR |
47,08 |
46,21 |
EURO |
30,53 |
32,00 |
SDR |
16,76 |
16,75 |
YEN |
4,02 |
3,36 |
DİĞER |
1,61 |
1,67 |
Kaynak:HM
Temmuz 2003 itibariyle dış borç
kompozisyonu incelendiğinde, cins açısından 2002 sonu ile kıyaslandığında bir
değişme olmadığı görülmektedir. Dolar ve Euro, borçlarımız içinde yine en fazla
paya sahip olan para birimleridir. Her iki para cinsinden borçlarımız, toplamın
yaklaşık %80’ine tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 14)
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre;
konsolide bütçe toplam borç stoku, 2002 yılı itibariyle 148,5 milyar dolar
iken, bu meblağ Ağustos 2003 itibariyle 187,4 milyar dolara yükselmiştir. 2003
yılı Ağustos ayı itibariyle alacaklılarına göre konsolide bütçe toplam borç
meblağları şöyledir (milyar dolar): İç piyasa 67; Kamu kesimi 55,4; Dış piyasa
30,6; Yabancı resmi kuruluşlar 13,2; IMF 21,3.
2003 yılının ikinci çeyreği
itibariyle döviz kurlarında meydana gelen gerileme ve bir süredir yaşanan
durgunluk, ekonomiye kimi açılardan aleyhte etki ederken, kimi açılardan da
lehte etkilere sebep olmaktadır. Borçlar açısından değerlendirildiğinde de
ikinci durumun varlığından bahsetmek mümkündür. Toplam borçlarımızın yaklaşık
%80’inin Dolar ve Euro cinsinden olduğu dikkate alındığında, düşük seyreden
kurun olumlu etkilerine ilişkin ekonomik boyutun tahmin edilebilmesi
kolaylaşmaktadır. Ancak, aynı durumun dış ticaret kesiminde de mevcut olduğunu
söylemek mümkün değildir.
4)DIŞ
TİCARET KESİMİ
Dış
ticaret bileşimi ve mal sınıflamasına göre tasnif, Tablo 15 ve 16’da yer
almaktadır.
TABLO 15: DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ
(OCAK-TEMMUZ) (000 $)
|
2002 |
2003 |
Değişim
(%) |
İHRACAT |
19.515.660 |
25.512.928 |
30,7 |
İTHALAT |
27.387.659 |
36.607.206 |
33,7 |
DIŞ
TİCARET AÇIĞI |
-7.871.999 |
-11.094.278 |
40,9 |
KARŞILAMA
ORANI (%) |
71,3 |
69,7 |
|
Kaynak:DTM
Ocak-Temmuz dönemi itibariyle 2002
yılına göre 2003 yılında dış ticaret alanında önemli bazı gelişmeler
görülmektedir. Bu dönemde hem ihracatta hem de ithalatta artış meydana
gelmiştir. Ancak ithalattaki artış, ihracata nazaran nispi olarak daha
yüksektir. Ocak-Temmuz 2002’de 7,9 milyar dolar civarında olan dış ticaret
açığı, 2003’ün aynı döneminde %41 civarında artış göstererek 11 milyar dolar
seviyesine yükselmiştir. %71,3 olan 2002 yılı “ihracatın ithalatı karşılama
oranı” ise 2003’te %69,7’ye düşmüştür. (Bkz. Tablo 15)
İhracatın ithalatı karşılama
oranındaki düşüşte, Mart 2003’ün yarısından sonra başlayıp Nisan’ın yarısına
kadar devam eden “Orta Doğu Operasyonu”nun kısmi etkisi olmuştur. Bununla
beraber, Çin başta olmak üzere Uzak Doğu’da meydana gelen SARS vakası,
özellikle tekstil sektörü üretimini tetiklemiş ve ihracatta meydana gelen
artışla bu etki minimize edilebilmiştir. Operasyon’un dış ticaret üzerindeki
asıl olumsuz etkisi ise ikinci çeyrekte ortaya çıkmıştır. Nitekim, kurlardaki
gerilemenin ve düşüşün de etkisiyle ikinci çeyrek itibariyle dış ticaret açığı
daha da artmıştır.
TABLO 16: GENİŞ EKONOMİK
GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (OCAK-TEMMUZ)
(000
$) |
2002 |
|
2003 |
||
|
DEĞER |
(%) |
|
DEĞER |
(%) |
İHRACAT |
|
|
|
|
|
Sermaye(Yatırım) Malları |
1.488.668 |
7,6 |
|
2.504.266 |
9,8 |
Ara(Ham madde) Malları |
8.203.440 |
42,0 |
|
10.196.437 |
40,0 |
Tüketim Malları |
9.797.713 |
50,2 |
|
12.628.896 |
49,5 |
Diğer |
25.839 |
0,1 |
|
183.329 |
0,7 |
|
|
|
|
|
|
İTHALAT |
|
|
|
|
|
Sermaye(Yatırım) Malları |
4.226.427 |
15,4 |
|
5.493.367 |
15,0 |
Ara(Ham madde) Malları |
20.360.093 |
74,3 |
|
27.267.889 |
74,5 |
Tüketim Malları |
2.607.469 |
9,5 |
|
3.632.671 |
9,9 |
Diğer |
193.671 |
0,7 |
|
213.279 |
0,6 |
Kaynak:DTM
Mal sınıflamasına göre dış ticaret
bileşimi, Ocak-Temmuz itibariyle 2002’ye göre 2003’te de benzer
karakteristiğini sürdürmektedir. İhracatta en fazla pay %49,5 ile tüketim
mallarına ait olup, bunu sırasıyla ara malları ve sermaye malları takip
etmektedir. İthalattaki en yüksek pay ise %74,5 ile yine ara mallarına ait
olup, bunu sırasıyla sermaye malları ve tüketim malları takip etmektedir. (Bkz.
Tablo 16)
DİE verilerine göre; 2003 yılı
Ocak-Ağustos döneminde Türkiye’ye giriş yapan yabancı ziyaretçilerde, 2002
yılının aynı dönemine göre %2,3, çıkış yapan yabancı ziyaretçilerde ise
%2,2’lik artış meydana gelmiştir. Buna göre 2003 Ocak-Ağustos döneminde giriş
yapan yabancı ziyaretçi sayısı 9.036.0597 iken, çıkış yapanların sayısı ise
8.373.133’tür. 2003 yılı ilk çeyreğinde ise önceki yılın ilk çeyreğine göre
düşüşler yaşanmıştı. Ocak-Ağustos döneminde, yabancı ziyaretçi sayısında artış
olduğuna göre, “Orta Doğu Operasyonu”nun turizm sektörüne olan olumsuz
etkisinin kaybolmakta olduğu ifade edilebilir.
Cari işlemler dengesinde birtakım
olumsuzluklar mevcuttur. 2002 Ocak-Haziran döneminde 1,4 milyar dolar civarında
olan cari işlemler açığı, 2003’ün aynı döneminde 4 milyar dolar civarına yükselmiştir.
Bu noktaya, gerek dış ticaretteki açık ve gerekse ikinci çeyrek itibariyle
turizm ve benzeri hizmetlerde meydana gelen gelir düşüklüğü dolayısıyla
gelinmiştir. Mal ve hizmet ticaretinde meydana gelen bu olumsuz gelişmeler
sonrasında, yıl sonu ihracat ve ithalat rakamları ile beraber cari açık tahmini
de revize edilmiştir. Cari açık tahmini, öncelikle 3,5 milyar olarak revize
edilmiş, daha sonra meydana gelen gelişmeler sonrasında tekrar revizyona
gidilmiştir. Halihazırda, 2003 yıl sonu için tahmin edilen cari açık meblağı
7,4 milyar dolardır.
Kimi akademisyenlerce de dikkat
çekildiği gibi, ekonomimiz halihazırda gerek dış ticaret açığı ve gerekse cari
açık dolayısıyla kriz yılı olan 2000 yılına benzer bir durum sergilemektedir.
Fakat 2003 yılı ekonomi dinamiklerinin 2000 yılıyla aynı olmadığı dikkate
alınarak, aynı şekilde bir krizle karşı karşıya kalınmayacağı ifade edilebilir.
Tabii, bunun ancak halihazırda sağlanan hassas dengelerin bozulmaması şartıyla
mümkün olabileceği de ilave edilmelidir.
BAZI
DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER:
·
Gerek
2004-2005 dönemi IMF borçlarının 2006 yılına ertelenmesi ve gerekse ABD’den
sağlanan kredi, piyasalarda önemli ölçüde rahatlığa sebep olmuştur, olmaktadır.
Ancak önemli olan bu rahatlığın geçici olduğunun bilincinde olmak ve uygun bir
şekilde hareket edebilmektir. Çünkü öncelikle ertelenen borçlar, ortadan
kaldırılmış borçlar değildir ve yeni sağlanan kredi de karşılıksız verilen bir
kaynak değildir. Ertelenen borcun vadesi geldiğinde katlanarak karşımıza
çıkacağı ve sağlanan yeni kaynağın ise borç stokumuza ilave bir yük olduğu göz
ardı edilmemelidir. Dolayısıyla özellikle yeni kredinin kullandırılmasında,
ekonomi dışı mantıklar yerine sadece temel ekonomi mantığıyla hareket edilmesi
gerekmektedir.
·
Komşularımıza
ticari ilişkilerimiz arzu edilen seviyede değildir. Ülke olarak, kriz
sürecinden çıkışa ilişkin en önemli yolun dış ticaret ve bu kapsamda ihracat
olduğunu anlamış haldeyiz. Nitekim dış ticaret amaçlı olarak, gerek kamu ve
gerekse özel sektör seviyesinde gösterilen çabalar, bu durumu teyit etmektedir.
O halde dış ticarete verilen bu önemin artan oranda sürdürülmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, en önemli eksikliklerimizden biri olarak ele alınması gereken ilk
mesele, komşularımızla olan ticaretimizle alakalıdır. Komşularımızla önemli bir
ticari potansiyele sahip olmamıza rağmen, bundan yeterince istifade
edebildiğimizi ifade etmek mümkün değildir. Son dönemde bakanlık seviyesinde
başlatılan teşebbüsler, dikkate değer niteliktedir. Bu çalışmaların, planlı ve
programlı şekilde ve özellikle komşu ülkelerimizle gerçekleştirilmeye devam
edilmesi gerekmektedir.
Mehmet Behzat Ekinci,
İstanbul, İktisat, Doktora.
Kaynaklar
DİE, DPT,
HM, DTM, TCMB, MB.