AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN 2003 YILINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

HAVADİS

 

1) REEL KESİM

1-A) BÜYÜME

1-B) SANAYİ

1-C) İSTİHDAM

 

2) FİNANSAL KESİM

2-A) FİYATLAR

2-B) PARASAL GÖSTERGELER

2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI

 

3) KAMU MALİYESİ KESİMİ

 

4) DIŞ TİCARET KESİMİ

 

BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER

 

 

 

HAVADİS:

            1997 yılında başlayarak kendini ülkemizde 1999 yılında hissettiren global finansal kriz, gerçek yüzünü 2002 yılına kadarki süreçte göstermiştir. Ekonomide adeta dip noktaları gördüğümüz bu devrede, ekonomik ve sosyal nitelikli ciddi sorunlarla karşılaşılmıştır. İktisat’taki “konjonktür teorileri” kapsamında ele alındığı gibi, bu şiddetli devre sonrasında, özellikle 2003 yılında olmak üzere 2002 itibariyle nispî düzelmeler yaşanmıştır. 2004 yılında da benzer eğilimin devamı beklenmektedir.

 

            2003 yılına ilişkin analizlere geçmeden evvel, meydana gelen bazı önemli gelişmeleri ele almakta fayda vardır. Böylece 2003 yılının daha sağlıklı okunması mümkün hale gelecektir.

 

            3 Kasım 2002 seçimleriyle iş başına gelen 58.Hükûmet, dört ay gibi bir süre iktidar koltuğunda kalabildi, Siirt seçimlerinin yenilenmesi sonrasında ortaya çıkan sonuçlarla, kabinede fazla değişikliğe gidilmeksizin 23 Mart 2003 itibariyle yerini 59.Hükûmet’e bıraktı.

 

            2002 yılında çokça dile getirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan Orta Doğu Operasyonu’na, 2003’ün ilk çeyreği sonuna doğru başlandı. 20 Mart 2003’te başlayan operasyon, Bağdat’ın 9 Nisan 2003’te düşmesi ile sona erdi. Ancak, bölgede henüz sükûnet sağlanamadı.

 

            Vergi Barışı Tasarısı, 16 Ocak 2003 tarihinde Meclis’te kabul edildi. Vergi borçlusu olan mükelleflerin borçlarını yapılandırmayı ve normal faaliyetlerine devam etmelerini hedefleyen bu uygulama kapsamında; 15 Mayıs 2003 itibariyle 3 milyon 475 bin müracaatın olduğu ve bunların toplam değerinin ise 8 katrilyon TL civarında olduğu, Maliye Bakanlığı’nca açıklandı.

 

            Yolsuzluklarla mücadele kapsamında, 12 Haziran 2003 tarihinde Çukurova Elektrik’e ve Kepez Elektrik’e el konuldu; 4 Temmuz 2003’te İmar Bankası’nın yönetimi ve denetimi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildi; 7 Temmuz 2003’te ise söz konusu firma ve banka sahiplerinin ve şirketlerinin mallarına ihtiyati tedbir kararı alındı. Bu süreç, yıl boyunca devam etti.

 

            3 Ağustos 2003 tarihinde, IMF’ye olan borçlarımızın bir kısmına erteleme kararı alındı. Bu çerçevede, 2004 ve 2005 döneminde ödenecek 11,3 milyar dolarlık borcumuz 2006 yılına ertelendi. Bu durum, nispî bir rahatlama imkânı sağladı.

 

            Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda net tavrı ortaya kondu, gerekli uyum çalışmaları sürdürüldü. Bu çerçevede, 6.AB Uyum Paketi’nden sonra 7.AB Uyum Paketi (4963 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun) de 6 Ağustos 2003 tarihinde, Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Kasım ayında açıklanan AB İlerleme Raporu’nda ise Mayıs 2004’e kadar Kıbrıs meselesinin çözülmesi gerektiğine dikkat çekildi.

 

            Üçüncü çeyreğin sonuna doğru, finansal kaynak temini ile ilgili önemli bir gelişme kaydedildi. 22 Eylül 2003 tarihinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve ABD Hazine Bakanı arasında imzalanan finansman anlaşması çerçevesinde 8,5 milyar dolarlık kredi tahsisine karar verildi. Kredinin uzun vadeli ve düşük faizli olacağı ifade edildi. Ancak, bu kredi 2003’te kullanılmadı.

 

            Kasım ayında, İstanbul’da çeşitli bombalamalar yaşandı. 15 Kasım 2003’te Şişli Beth İsrael ve Beyoğlu Neve Şalom sinagoglarına; 20 Kasım 2003’te ise Levent’te HSBC binasına ve Beyoğlu’nda İngiliz Konsolosluğu’na düzenlenen saldırılarda çok sayıda ölü ve yaralı vardı.

 

            Vergide Enflasyon Düzeltmesini Getiren Yasa Tasarısı (Enflasyon Muhasebesi), 17 Kasım 2003’te TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasa, 1 Ocak 2004 itibariyle yürürlüğe girdi.

 

            “İstanbul Yaklaşımı” kapsamında, reel sektörün borçlarının yeniden yapılandırılması çalışmaları devam etti. Bankalar Birliği İstanbul Yaklaşımı Çalışma Grubu Başkanlığı’nca yapılan açıklamaya göre, Aralık ayının ilk haftası itibariyle İstanbul Yaklaşımı kapsamında 5,4 milyar dolarlık borç yeniden yapılandırıldı. Bu meblağın, toplam kredi stokunun 1/5’lik kısmına tekabül ettiği, program kapsamında 17 aylık dönemde 249 firmanın, ülke ekonomisine yeniden kazandırıldığı ve 46.571 kişilik istihdamın korunduğu ifade edildi.

 

            Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun (Bankacılık Kanunu) Cumhurbaşkanı tarafından 25 Aralık 2003’te onaylandı. Kanun’a göre, TMSF bünyesindeki bankaların alacaklarının daha hızlı tahsil edilebilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, Kanun ile fon bankalarının gayri menkul satışına ve kira gelirlerine vergi istisnası gibi kolaylıklar sağlanmıştır.

 

 

Burada, mevcut veriler ışığında Türkiye ekonomisinin 2003 yılına ilişkin sektörel analizler yapılmaktadır:

 

 

1)REEL KESİM

A)BÜYÜME:

Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de yer almaktadır.

 

TABLO 1: BÜYÜME (GSMH) ORANLARI (%)

YILLAR

BÜYÜME ORANI

1997

8,0

1998

3,8

1999

-6,4

2000

6,3

2001

-9,5

2002

I.çeyrek

II.çeyrek

III.çeyrek

IV.çeyrek

7,8

0,4

10,4

7,9

11,5

2003 (hedef)

I.çeyrek

II.çeyrek

III.çeyrek

5,0

7,4

3,7

4,9

Kaynak:DİE

 

 

            2001 yılında ekonomi %9,5 oranında daralmış, 2002 yılında ise belirgin ölçüde iyileşme meydana gelmiş ve %7,8 oranında büyüme kaydedilmiştir. 2003 yılı hedefi %5’tir. İlk üç çeyrek itibariyle gerçekleşen oranlara bakıldığında ekonomide hedef büyüme oranının yakalanmış olduğu, son çeyrekle birlikte bunun aşılmasının bile mümkün olabileceği belirtilebilir. (Bkz. Tablo 1)

 

            Sabit fiyatlarla GSYİH büyüme hızı ise dönemler itibariyle şöyledir: İlk çeyrekte %8,1; ikinci çeyrekte %3,9; üçüncü çeyrekte %4,8. İlk üç çeyreğin ortalama oranı %5,4’tür.

 

            DİE’den yapılan açıklamaya göre, 2003 yılı ilk çeyreği itibariyle GSMH, cari fiyatlarla 66 katrilyon 147 trilyon 465 milyar TL iken; bu meblağ ikinci çeyrek itibariyle 81 katrilyon 189 trilyon 840 milyar TL’ye; üçüncü çeyrekte ise 108 katrilyon 383 trilyon 823 milyar TL’ye yükselmiştir. Bazı alt sektörlerde ilk üç çeyrek itibariyle sağlanan büyüme oranları ise sabit fiyatlarla şöyle olmuştur: Tarım %-0,5; Sanayi %6,8; İnşaat %-16,2; Ticaret %7,6; Ulaştırma ve Haberleşme %9; Finansal Kuruluşlar %-6,9; Serbest Meslekler ve Hizmetler %5.

 

            OECD’nin Mart 2003’te yayımladığı tahmin raporunda Türkiye’nin 2003-2007 döneminde ortalama %5,7 oranında büyüyeceği ifade edilmektedir. Bu da gerek cari yılda ve gerekse müteakip yıllarda Türkiye’nin önemli bir büyüme potansiyeline sahip olduğuna işaret etmektedir.

 

 

B)SANAYİ:

İmalat sanayiindeki üretim artış oranları, alt sektörler itibariyle Tablo 2’de yer almaktadır.

 

TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI

İKTİSADÎ FAALİYET KOLLARI

ÜRETİM DEĞİŞİMİ (%)

2002

2003

TOPLAM SANAYİ

9,2

9,1

Madencilik Sektörü

-9,5

-4,0

İmalat Sanayii Sektörü

10,7

9,7

Elektrik, Gaz ve Su Sektörü

5,4

8,4

Kaynak:DİE

 

 

            Sanayi sektörü, 2002 yılına göre 2003’te toplamda %9,1 oranında artış kaydetmiştir. Alt sektörler itibariyle en yüksek artış %9,7 oranıyla imalat sanayiinde gerçekleşmiştir. Madencilik sektöründe ise üretim gerilemesi meydana gelmiş olup, düşüş %4 oranındadır. (Bkz. Tablo 2)

 

 

TABLO 3: KAPASİTE KULLANIM ORANLARI (%)

 

2001

2002

2003

Ocak

70,5

73,9

74,9

Şubat

70,9

71,0

71,9

Mart

70,7

75,3

78,3

Nisan

68,5

73,8

75,9

Mayıs

70,4

75,7

78,7

Haziran

71,3

76,4

80,1

Temmuz

71,1

77,5

79,8

Ağustos

71,7

76,4

79,3

Eylül

72,9

79,7

83,5

Ekim

74,0

80,4

80,4

Kasım

74,0

77,2

79,6

Aralık

73,3

76,5

80,0

Kaynak:DİE

 

 

            Aylar itibariyle 2003 yılında, son üç yılın en yüksek kapasite kullanım oranlarına ulaşılmıştır. 2003 itibariyle en düşük oran %71,9 ile Şubat’ta iken, en yüksek oran %83,5 ile Eylül ayındadır. (Bkz. Tablo 3) Yıl itibariyle ortalama kapasite kullanım oranı ise %78,5 civarındadır.

 

 

TABLO 4: TAM KAPASİTE İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (%)

 

2002

2003

İç Pazarda Talep Yetersizliği

53,7

63,9

Dış Pazarda Talep Yetersizliği

14,9

14,5

Malî İmkânsızlık

3,0

2,5

Yerli Mallarda Ham Madde Yetersizliği

3,3

3,6

İşçilerle İlgili Meseleler

2,1

2,3

İthal Mallarda Ham Madde Yetersizliği

1,3

1,3

Kaynak:DİE

 

 

            2003 yılı itibariyle “tam kapasite ile çalışamama” için belirtilen sebepler, 2002 yılı için belirtilen sebeplerle benzerlik göstermekte olup, sadece nispî değişiklikler söz konusudur. Ortaya çıkan sonuçlara göre, “İç pazarda talep yetersizliği” daha da artmıştır. Nitekim ilgili oran, %53,7’den %63,9’a çıkmıştır. Buna karşılık, “Dış pazarda talep yetersizliği” seviyesi düşmüştür. Zaten, ihracatta meydana gelen artış, bu durumu teyit etmektedir. Dikkat çeken diğer bir konu “Malî imkânsızlık”a ilişkindir. 2002’de %3 olan oran, 2003’te %2,5’e düşmüştür. (Bkz. Tablo 4) Demek ki reel kesim, önceki döneme kıyasla belli ölçüde de olsa birtakım malî imkanlara kavuşmuştur.

 

TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKETLER, KOOPERATİFLER VE FİRMALAR

 

2002

2003

Değişim(%)

Yeni açılan şirketler ve koop.

30.842

32.259

4,6

Kapanan şirketler ve koop.

3.667

5.436

48,2

Yeni açılan firmalar

24.012

33.039

37,6

Kapanan firmalar

14.994

13.229

-11,8

Kaynak:DİE

 

 

            2002 yılına göre 2003 yılında, şirket ve kooperatif açılışlarında %4,6 oranında artış meydana gelmiştir. Kapanan şirket ve kooperatif sayısı da artmış olup, bu artış %48,2 oranındadır. Firmalar açısından değerlendirildiğinde; açılışlarda şirketlere ve kooperatiflere paralel bir gelişim meydana gelmişken, kapanışlarda tersi bir durum söz konusudur. Nitekim, firma açılışlarında %37,6 oranında artış olmuşken, kapanışlarında %11,8 oranında azalma meydana gelmiştir. (Bkz. Tablo 5)

 

 

C)İSTİHDAM:

            DİE, Hane Halkı İş Gücü Anketi sonuçlarına göre, 2003 yılının üçüncü çeyreği itibariyle kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da yer almaktadır.

 

TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ GÜCÜ DURUMU (000 kişi)

 

2002

2003

 

III. ÇEYREK

III. ÇEYREK

KURUMSAL OLMAYAN SİVİL NÜFUS

 

 

(15 VE ÜSTÜ YAŞ)

48.148

49.022

 

 

 

İŞ GÜCÜ DURUMU

25.247

24.739

   İstihdam Edilen

22.833

22.411

   İşsiz

2.414

2.328

 

 

 

İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI (%)

52,4

50,5

 

 

 

İSTİHDAM ORANI (%)

47,4

45,7

İŞSİZLİK ORANI (%)

9,6

9,4

   Eğitimli Genç Oranı

30,7

31,8

 

 

 

EKSİK İSTİHDAMDA OLANLARIN

İŞ GÜCÜNE ORANI (%)

 

5,0

 

4,6

   Eğitimli Genç Oranı

5,9

4,5

Kaynak:DİE

 

 

            2002’nin III.çeyreğine nazaran 2003 yılının aynı döneminde “15 ve üstü yaştaki nüfusta” artış meydana gelmiştir. Bu çerçevede 48.148.000 olan nüfus, 49.022.000’e yükselmiştir. İstihdam edilenlerde ise 422 bin kişilik azalma yaşanmıştır. İş gücüne katılım oranında da nispî bir düşüş görülmüş, 2002’nin üçüncü çeyreğinde %52,4 olan oran, 2003’ün aynı döneminde %50,5’e düşmüştür. (Bkz. Tablo 6)

 

            2002’nin üçüncü çeyreğinde %47,4 olan istihdam oranı, 2003’ün aynı döneminde %45,7’ye düşmüştür. Buna karşılık, işsizlik oranı %9,6’dan %9,4’e düşmüştür. İşsiz eğitimli genç oranında ise artış gerçekleşmiştir. Önceki dönemde %30,7 olan bu oran, %31,8’e yükselmiştir. (Bkz. Tablo 6)

 

 

2)FİNANSAL KESİM

A)FİYATLAR:

            Merkez Bankası’nın “fiyat istikrarının sağlanması”na yönelik hedefi, “ulaşılabilir” olmaktan öte, “ulaşılmaması için hiçbir sebep yok” şeklinde telaffuz edilir bir niteliğe bürünmüştür. Günümüzde “enflasyon düşer mi düşmez mi?” tartışmaları bir kenara bırakılmış, tek haneli enflasyon oranlarından bahsedilmeye başlanmış, hatta bunun gerçekleşeceğine dair önemli sinyaller alınmıştır.

 

Fiyatlarda meydana gelen değişmeler, Tablo 7’de ve 8’de yer almaktadır.

 

TABLO 7: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER (AYLIK)

 

TEFE

 

TÜFE

 

2001

2002

2003

 

2001

2002

2003

Ocak

2,3

4,2

5,6

 

2,5

5,3

2,6

Şubat

2,6

2,6

3,1

 

1,8

1,8

2,3

Mart

10,1

1,9

3,2

 

6,1

1,2

3,1

Nisan

14,4

1,8

1,8

 

10,3

2,1

2,1

Mayıs

6,3

0,4

-0,6

 

5,1

0,6

1,6

Haziran

2,9

1,2

-1,9

 

3,1

0,6

-0,2

Temmuz

3,3

2,7

-0,5

 

2,4

1,4

-0,4

Ağustos

3,5

2,1

-0,2

 

2,9

2,2

0,7

Eylül

5,4

3,1

0,1

 

5,9

3,5

1,9

Ekim

6,7

3,1

0,6

 

6,1

3,3

1,4

Kasım

4,2

1,6

1,7

 

4,2

2,9

1,6

Aralık

4,1

2,6

0,6

 

3,2

1,6

0,9

Kaynak:DİE

 

 

            Bir önceki ay itibariyle 2003 yılında gerçekleşen TEFE ve TÜFE oranlarında düzenli bir düşüş süreci görülmektedir. Hatta enflasyonda uzun bir süreden sonra eksili oranlar görülmüştür. (Bkz. Tablo 7)

 

 

TABLO 8: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER (YILLIK)

 

TEFE

 

TÜFE

 

2001

2002

2003

 

2001

2002

2003

Ocak

28,3

92,0

32,6

 

35,9

73,2

26,4

Şubat

26,5

91,8

33,4

 

33,4

73,1

27,0

Mart

35,1

77,5

35,2

 

37,5

65,1

29,4

Nisan

50,9

58,0

35,1

 

48,3

52,7

29,5

Mayıs

57,7

49,3

33,7

 

52,4

46,2

30,7

Haziran

61,8

46,8

29,6

 

56,1

42,6

29,8

Temmuz

65,4

45,9

25,6

 

56,3

41,3

27,4

Ağustos

69,6

43,9

22,7

 

57,5

40,2

16,2

Eylül

74,7

40,9

19,1

 

61,8

37,0

23,0

Ekim

81,4

36,1

16,1

 

66,5

33,4

20,8

Kasım

84,5

32,8

16,2

 

67,3

31,8

19,3

Aralık

88,6

30,8

13,9

 

68,5

29,7

18,4

Kaynak:DİE

 

 

            Bir önceki yılın aynı ayı itibariyle gerek TEFE’de ve gerekse TÜFE’de dikkat çekici bir düşüş sürecine şahit olunmuştur. 2002 yılı hedef enflasyon oranları sırasıyla TEFE’de %31 ve TÜFE’de %35 idi. Yıl sonu itibariyle her iki hedefe de ulaşılabilmiş ve bu çerçevede, birtakım olumsuz gelişmelere rağmen dikkat çekici nitelikte başarı elde edilebilmişti. 2003 yılı TEFE ve TÜFE hedef oranları ise sırasıyla %17,4 ve %20 idi. Görüldüğü üzere 2003 hedeflerine de ulaşılabilmiş, böylece fiyat istikrarının sağlanması yolunda önemli bir dönem daha geride bırakılmıştır. (Bkz. Tablo 8)

 

 

B)PARASAL GÖSTERGELER:

            2002 yılı sonu ve 2004 yılı başı itibariyle parasal göstergeler ve bunlar arasındaki değişim oranları, Tablo 9’da verilmiştir.

 

TABLO 9: PARASAL GÖSTERGELER (Milyar TL)

 

27 Aralık 2002

09 Ocak 2004

DEĞİŞİM (%)

Dolaşımdaki Para

7.208.863

10.220.153

41,8

Vadesiz Mevduat

7.049.996

10.737.943

52,3

M1

14.258.860

20.958.096

47,0

Vadeli Mevduat

46.936.415

60.965.553

29,9

M2

61.195.275

81.923.649

33,9

Döviz Tevdiatı

72.254.998

67.342.121

-6,8

Döviz Tevdiatı (Milyon Dolar)

44.301

49.468

11,7

M2Y

133.450.273

149.265.770

11,9

Mevduat Bankaları Kredileri

31.845.411

48.905.344

53,6

Kaynak:TCMB

 

 

            9 Ocak 2004 itibariyle 27 Aralık 2002’ye göre M1(Dolaşımdaki Para+Vadesiz Mevduat)’de meydana gelen artış %47’dir. Bu, piyasada önemli ölçüde hareketlenme meydana geldiğine işaret etmektedir. Aynı tarihler itibariyle vadeli mevduatta da 14 katrilyon TL civarında yükselme meydana gelmiş olup, artış oranı %30’a tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9)

 

            Döviz tevdiatında ise nispî bir azalma görülmektedir. Bu gelişme, belki 2003’ün ikinci çeyreği itibariyle dövizde meydana gelen gerileme ve durgunluk dolayısıyla “dolarizasyon” sürecinden vazgeçildiği şeklinde bir görüntü arz etse de durum tam olarak böyle değildir. Çünkü DTH’ta reel olarak azalma yoktur. Tam tersine %11,7 oranında artış dahi olmuştur. Bu durumda, DTH’ta TL bazında meydana gelen azalmanın, kurdaki düşmeden kaynaklandığı ortaya çıkmaktadır. Fakat yine belirtilmelidir ki önceki dönemlerle kıyaslandığında, Türkiye’de “dolarizasyon” süreci belli ölçüde de olsa akamete uğramıştır.

 

            Parasal göstergelerde meydana gelen diğer dikkat çekici gelişme ise mevduat bankaları kredilerinde olmuştur. 27 Aralık 2002 itibariyle 31,8 katrilyon TL olan kredi hacmi, 9 Ocak 2004 itibariyle 49 katrilyon TL civarına yükselmiş olup, artış oranı %53,6’ya tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9) Belirtilmelidir ki kredi hacminin artmasında, Merkez Bankası’nın yıl içinde gerçekleştirmiş olduğu faiz indirimlerinin önemli etkisi olmuştur. Ayrıca, reel ve finansal kesimler arasında mevcut olan ilişki kopukluğunun da nispeten sağlanmaya başlandığı anlaşılmaktadır. Bu, ekonomimiz açısından olumlu bir gelişmedir.

 

 

C)FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI:

Finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getirileri Tablo 10’da yer almaktadır.

 

TABLO 10: SEÇİLMİŞ FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ NOMİNAL VE REEL GETİRİLERİ (OCAK 2004)

 

NOMİNAL

GETİRİ (%)

REEL GETİRİ

TEFE (%)

TÜFE (%)

3 AYLIK

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA ENDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

7,0

24,7

-5,7

1,6

2,4

1,9

18,8

-10,2

-3,2

-2,5

3,6

20,7

-8,7

-1,6

-0,9

6 AYLIK

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA ENDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

18,8

77,1

-4,0

6,4

12,4

12,6

67,9

-9,0

0,9

6,5

11,1

65,7

-10,2

-0,5

5,1

YILLIK

ORT.

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA İNDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

46,6

78,5

-19,0

-3,8

-6,3

32,3

61,1

-26,9

-13,2

-15,4

26,2

53,6

-30,3

-17,2

-19,4

Kaynak:DİE

 

 

            DİE tarafından yapılan açıklamaya göre; 1994=100 temel yıllı TEFE karşısında son üç aylık dönemde, seçilmiş yatırım araçları arasında sadece borsa ve mevduat faizi kâr sağlamıştır. Bunların sağladığı getiri oranları, sırasıyla %18,8 ve %1,9’dur. En fazla zarar ise %10,2 oranında olmak üzere Dolar’dadır. (Bkz. Tablo 10)

 

            Son altı aylık dönemde ise kâr sağlayan araçların sayısı artmış olup, bunlar getirileri itibariyle şöyledir: Borsa %67,9, Mevduat faizi %12,6, Altın %6,5, Euro %0,9. En fazla zarar ise %9 ile yine Dolar’dadır. (Bkz. Tablo 10)

 

            Yıllık ortalamalar dikkate alındığında ise üç aylık getirilere benzer bir durum söz konusudur. Getiriler sırasıyla şöyledir: Borsa %61,1, Mevduat faizi %32,3. En fazla zarar yine Dolar’dadır ve oran %26,9’dur. (Bkz. Tablo 10)

 

            Türkiye’de, 2003 sonu itibariyle banka sayısı 55 olup bunların dağılımı şöyledir: Kamu-3; Özel-19; TMSF-4; Kalkınma-Yatırım-14; Yabancı-15. Özel finans kurumu sayısı ise 5’tir.

 

 

3)KAMU MALİYESİ KESİMİ

            2002 ve 2003 yılları itibariyle bütçe gelişmeleri, kıyaslamalı bir şekilde Tablo 11’de yer almaktadır.

 

TABLO 11: BÜTÇE İLE İLGİLİ GELİŞMELER (Katrilyon TL)

 

2002

2003

DEĞİŞİM (%)

2003 HEDEF

HARCAMALAR

115,7

140,1

21,1

145,9

   Faiz Dışı Harcama

63,8

81,4

27,6

80,5

       Personel

23,1

30,2

30,8

28,0

       Diğer Cari

8,0

8,2

2,5

9,3

       Yatırım

6,9

7,2

4,0

8,0

       Transfer

77,7

94,5

21,6

100,6

            Borç Faizi

51,9

58,6

13,0

65,5

            Diğer

25,8

35,9

38,9

35,2

 

 

 

 

 

GELİRLER

75,6

100,2

32,6

100,8

   Vergi Gelirleri

59,6

84,3

41,4

86,0

   Vergi Dışı Normal Gelirler

10,9

10,2

-5,8

10,3

   Özel Gelirler + Fonlar

4,1

3,9

-4,3

4,1

   Katma Bütçe Gelirleri

1,0

1,7

76,2

0,4

 

 

 

 

 

BÜTÇE DENGESİ

-40,1

-39,8

-0,7

-45,2

   Faiz Dışı Denge

11,8

18,8

59,5

20,3

Kaynak:MB

 

 

            2002 yılı ile kıyaslandığında 2003 yılında, bütçede dikkat çekici gelişmeler meydana geldiği görülmektedir. Giderlerde meydana gelen artış oranı %21,1 iken, gelirlerdeki artış %32,6 oranındadır. Bunda ağırlıklı olarak vergi gelirlerindeki artışın etkisi olduğu gibi, kamudaki disiplinin de belli ölçüde payının olduğu ifade edilebilir. Bütçe açığında nispî bir düşüş olduğu görülmektedir. Nitekim 2002’deki bütçe açığı 40,1 katrilyon TL iken, 2003 yılı bütçe açığı 39,8 katrilyon TL olarak gerçekleşmiştir. Bu açık meblağı, hedeflenenin altındadır. (Bkz. Tablo 11)

 

            Harcama alt kalemleri incelendiğinde; 2003’te yapılan yatırım harcamalarının 2002’dekine nazaran nispî olarak arttığı görülmektedir. Artış oranı %4 olmakla beraber, 2003 yılı yatırım harcaması, hedeflenenin altında gerçekleşmiştir. Transfer harcamalarında ise belirgin bir artış kaydedilmiştir. 2003 yılı transfer harcamalarının içinde ağırlıklı pay borç faizine ait olup, ödenen faiz meblağı 58,6 katrilyon TL’dir. (Bkz. Tablo 11) Bunun da büyük kısmını iç borç faiz ödemesi teşkil etmektedir.

 

            Gelirlerde de artış meydana gelmiştir. 2002 yılında 75,6 katrilyon TL olan gelir meblağı, 2003’te %32,6 artışla 100,2 katrilyon TL’ye yükselmiştir. Gelirlerdeki artışın %84 civarındaki asıl kısmı ise vergi yoluyla elde edilmiştir. (Bkz. Tablo 11)

 

 

TABLO 12: İÇ BORÇ DURUMU (Trilyon TL)

 

2001

2002

2003

MEBLAĞ

101.814

149.870

194.387

VADE (ay)

23,9

32,1

25,1

Kaynak:HM

 

 

            2003 itibariyle iç borç stokunda önemli ölçüde artış olmuştur. 2002 yılı sonu baz alındığında meydana gelen artış meblağı 45 katrilyon TL civarındadır. 2001-2002 dönemindeki artış meblağı ise 48 katrilyon TL civarında idi. 2001-2002 dönemi artış meblağı, 2002-2003 döneminkinden düşük olmakla beraber, iç borçlar ekonomideki kritik sorunların başında gelenlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. İç borç vadesinin de azaldığı görülmektedir. Bu da meselenin hayatiyetini teyit eden diğer bir yönüdür. (Bkz. Tablo 12)

 

            Ekonomide çarkların işleyebilmesi, bu kapsamda özellikle sürdürülebilir bir maliye politikası için borca ihtiyacımız olduğu bir vakıadır. Ancak bu durum ne zamana kadar devam edecektir? İç borcun sebep olduğu ve olacağı tahribat dikkate alınmalı ve bir şekilde, bu kaynağa olan ihtiyacın asgarî seviyeye indirilmesine yönelik tedbirlere müracaat edilmelidir.

 

 

TABLO 13: DIŞ BORÇ DURUMU (Milyon $)

 

2001

2002

2003 (EKİM)

TOPLAM

113.811

131.264

142.037

 *Kısa Vadeli

16.241

15.220

18.624

 *Orta-Uzun Vadeli

97.570

116.044

123.413

Kaynak:HM

 

 

            Ekim 2003 itibariyle dış borç meblağı 142 milyar dolar civarındadır. 2002 sonuna göre artış meblağı 11 milyar dolar civarındadır. Toplam dış borcumuzun yaklaşık %87’lik kısmı orta-uzun vadelidir. (Bkz. Tablo 13)

 

 

TABLO 14: DIŞ BORÇ KOMPOZİSYONU (%)

DÖVİZ CİNSİ

2002

2003 (EKİM)

DOLAR

46,99

47,03

EURO

30,60

31,30

SDR

16,77

16,56

YEN

4,03

3,46

DİĞER

1,61

1,66

Kaynak:HM

 

 

            Ekim 2003 itibariyle dış borç kompozisyonunda, cins açısından 2002 sonu ile kıyaslandığında bir değişme olmadığı görülmektedir. Dolar ve Euro, borçlarımız içinde yine en fazla paya sahip olan para birimleridir. Her iki para cinsinden borçlarımız, toplamın yaklaşık %79’una tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 14)

 

            Hazine Müsteşarlığı verilerine göre; konsolide bütçe toplam borç stoku, 2002 yılı sonu itibariyle 148,5 milyar dolar iken, bu meblağ 2003 sonu itibariyle 202,7 milyar dolara yükselmiştir. 2003 yılı Aralık ayı itibariyle alacaklılarına göre konsolide bütçe toplam borç meblağları şöyledir (milyar dolar): Piyasa 72,9; Kamu kesimi 66,4; Uluslararası Kuruluşlar 23,5; (IMF 16,7); Hükûmet Kuruluşları 6,9; Ticarî Bankalar 6,2; Tahvil 26,8.

 

 

4)DIŞ TİCARET KESİMİ

Dış ticaret bileşimi ve mal sınıflamasına göre tasnif, Tablo 15’te ve 16’da yer almaktadır.

 

TABLO 15: DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (000 $)

 

2002

2003

Değişim (%)

İHRACAT

36.059.089

46.877.598

30,0

İTHALAT

51.553.797

68.734.070

33,3

DIŞ TİCARET DENGESİ

-15.494.708

-21.856.472

41,1

İHRACAT / İTHALAT (%)

69,9

68,2

 

Kaynak:DTM

 

 

            2002 yılına göre 2003 yılında dış ticaret alanında önemli gelişmeler görülmektedir. Bu dönemde hem ihracatta hem de ithalatta artış meydana gelmiştir. Ancak ithalattaki artış, ihracata nazaran daha yüksektir. 2002’de 15,5 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığı, 2003’ün aynı döneminde %41 civarında artış göstererek yaklaşık olarak 22 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. %69,9 olan 2002 yılı “ihracatın ithalatı karşılama oranı” ise 2003’te %68,2’ye düşmüştür. (Bkz. Tablo 15)

 

            İhracatın ithalatı karşılama oranındaki düşüşte, Mart 2003’ün yarısından sonra başlayıp Nisan’ın yarısına kadar devam eden “Orta Doğu Operasyonu”nun kısmî etkisi olmuştur. Bununla beraber, Çin başta olmak üzere Uzak Doğu’da meydana gelen SARS vak’ası, özellikle tekstil sektörü üretimini tetiklemiş ve ihracatta meydana gelen artışla bu etki minimize edilebilmiştir. Orta Doğu Operasyonu’nun dış ticaret üzerindeki asıl olumsuz etkisi ise ikinci çeyrekte ortaya çıkmıştır. Nitekim, kurlardaki gerilemenin de etkisiyle ikinci çeyrek itibariyle dış ticaret açığı daha da artmıştır. Fakat son çeyrekte ihracatta meydana gelen artış, 2003 itibariyle 50 milyar dolarlık seviyeye yaklaşılmasına imkân sağlamıştır.

 

 

TABLO 16: GENİŞ EKONOMİK GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (000 $)

 

2002

 

2003

 

DEĞER

(%)

 

DEĞER

(%)

İHRACAT

 

 

 

 

 

  Sermaye (Yatırım) Malları

2.739.782

7,6

 

4.307.923

9,2

  Ara (Ham madde) Malları

14.636.780

40,6

 

18.372.432

39,2

  Tüketim Malları

18.532.864

51,4

 

23.909.019

51,0

  Diğer

149.663

0,4

 

288.224

0,6

 

 

 

 

 

 

İTHALAT

 

 

 

 

 

  Sermaye (Yatırım) Malları

8.492.464

16,5

 

11.222.060

16,3

  Ara (Ham madde) Malları

37.442.905

72,6

 

49.535.630

72,1

  Tüketim Malları

5.007.978

9,7

 

7.510.690

10,9

  Diğer

610.450

1,2

 

465.691

0,7

Kaynak:DTM

 

 

            Mal sınıflamasına göre dış ticaret bileşimi, 2002’ye göre 2003’te de benzer karakteristiğini sürdürmektedir. İhracatta en fazla pay %51 ile tüketim mallarına ait olup, bunu sırasıyla ara malları ve sermaye malları takip etmektedir. İthalattaki en yüksek pay ise %72,1 ile ara mallarına ait olup, bunu sırasıyla sermaye malları ve tüketim malları takip etmektedir. (Bkz. Tablo 16)

 

            DİE verilerine göre; 2003 yılında Türkiye’ye giriş yapan yabancı ziyaretçilerde, 2002 yılına göre %5,3; Türkiye’den çıkış yapan yabancı ziyaretçilerde ise %6 oranında artış meydana gelmiştir. 2003’te giriş yapan yabancı ziyaretçi sayısı 13.956.405 iken, çıkış yapanların sayısı 13.701.419’dur. 2003 Aralık ayı itibariyle hem giriş yapan hem de çıkış yapan yabancı ziyaretçiler, ülke bazında aynı olup şöyledir: Almanya, Bulgaristan, Rusya Federasyonu.

 

            Cari işlemler dengesinde yıl içinde birtakım revizyonlara gidilmiştir. Cari açık meblağı, öncelikle 3,5 milyar olarak tahmin edilmiştir. Meydana gelen gelişmeler sonrasında tekrar revizyona gidilmiş ve yıl sonu cari açık meblağı 7,7 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir. 2003 yılı Ocak-Kasım döneminde oluşan açık meblağı 4,2 milyar dolar civarında idi. Bu haliyle hedef meblağın yarısından biraz fazla olmakla beraber Aralık ayı açık meblağı, bunu daha yükseğe çıkarmıştır. Nitekim, 2.459 milyon dolar olan Aralık meblağı, 2003 yılı toplam cari açık meblağının 6,7 milyar dolar civarına yükselmesine sebep olmuştur.

 

 

 

BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER:

·         İktisat politikasının temel hedeflerinden biri, gelir dağılımında dengenin sağlanmasıdır. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’de de gelir dağılımında önemli sorunlar vardır. Özellikle kriz dönemlerinde bu alandaki dengesizlikler daha da belirginleşmiştir. Fakat gelir dağılımında nispeten adil bir ortama doğru yol alınmaktadır. Meydana gelen gelişmeler bunu doğrular niteliktedir. Nitekim DİE tarafından yapılan Hane Halkı Bütçe Anketi Gelir Dağılımı sonuçlarına göre; 1994 yılına göre 2002 yılında gelir dağılımında nispî bazı düzelmeler meydana gelmiştir. Gelir dağılımı değerlendirmelerinde beş temel dilim tespit edilmekte ve ilgili gelişmeler bu çerçevede dikkate alınmaktadır. Söz konusu dilimler içinde en fakir bölümü temsil eden ilk %20’ye giren hane halkları, 1994 yılına göre 2002 yılında toplam gelirden daha fazla pay almaya başlamıştır. 1994’te %4,9 olan bu pay, 2002’de %5,3’e yükselmiştir. En zengin bölümü temsil eden son %20’ye giren hane halklarının 1994’te %54,9 olan payı ise 2002’de %50,1’e düşmüştür. Bu iki uç kesim arasındaki fark giderildikçe gelir dağılımında dengeye yaklaşılacaktır.

·         Toplam işletmelerin %99’a yakınını oluşturan KOBİ’lerin, para piyasasından yeterli bir şekilde faydalanamadığı bir vakıadır. Para piyasasında durum böyle iken; sermaye piyasasına bakıldığında şu görülmektedir: KOBİ’lerin sermaye piyasası ile ciddi manada bir bağı yoktur. Piyasaya girişin gerektirdiği birtakım maddî ve manevî sorumluluklar; ayrıca, işletmelerin bu konudaki isteksizliği böyle bir sonucu doğurmaktadır. KOBİ’lerin piyasaya çekilmelerine yönelik yeterli faaliyetlerin olmayışı da önemli bir etkendir. Halbuki yoğun çabalar sarf edilerek KOBİ’lerin bu piyasaya çekilmesi ve faydalanmaları sağlanmalıdır. Bu sayede KOBİ’lere alternatif finansal araçlar sunulmuş olacaktır. Türkiye’de halihazırda KOBİ’lerin sermaye piyasasından istifade edebilmesine yönelik birtakım tedbirler alınmakta olduğu ve yeni imkânlar sağlanarak piyasaya çekilmesine çalışıldığı belirtilmektedir. Yetkililerce yapılan açıklamalara göre, KOBİ hisse senetlerinin elektronik ortamda işlem görmesini sağlayacak bir “KOBİ Borsası” kurulması planlanmaktadır. KOBİ’lerin para ve sermaye piyasalarından istifade edemeyip “gayri resmi borç piyasası”na girmesi yerine bu tür alternatif finansal imkânların sağlanması, çok daha faydalı olacaktır.

·         Türkiye’nin 1999 itibariyle yaşadığı kriz sürecinde öneminin farkına vardığı ve bu yönde faaliyette bulunduğu olguların başında ihracat gelmektedir. İhracatta 50 milyar dolar sınırına gelinmiş olması da bu durumu teyit etmektedir. Kriz sürecinde ihracatta atılımın sağlanmasında KOBİ’lerin belli ölçüde rolünün olduğu görülmektedir. Nitekim TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) tarafından Ekim 2003’te açıklanan “İkinci 500 İhracatçı Firma”nın büyük bir kısmı KOBİ’lerden oluşmaktadır. Gerçi toplam ihracat içinde asıl paya sahip olan “İlk 500 İhracatçı Firma” yanında, “İkinci 500 İhracatçı Firma”nın ihracat hacmi düşük seviyede kalmaktadır. Fakat KOBİ’lerin evvelki dönemlere nazaran yine de olumlu bir gelişim içinde oldukları ifade edilebilir. Söz konusu kurumların ihracat potansiyellerinin harekete geçirilmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Konuya ilişkin birtakım çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) tarafından KOBİ’lerin ihracata yönlendirilmesi ve hacimlerinin artırılması maksadıyla SDTŞ(Sektörel Dış Ticaret Şirkletleri)’lere yönelik birtakım düzenlemeler yapıldığı ifade edilmektedir. Yapılacak iyileştirmelerle, SDTŞ’lerin daha uygun şartlarda faaliyette bulunmaları mümkün olacak ve böylece KOBİ’lerin ihracata katkısı da artırılmış olacaktır.

·         Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu fakat bunu karşılamakta sorunlarının olduğu konulardan biri yabancı sermaye girişidir. Tabii burada, doğrudan yabancı sermaye kastedilmektedir. Yıllar itibariyle incelendiğinde, konuya ilişkin önemli bazı olumsuzlukların var olduğu ortaya çıkmaktadır. Nitekim, 1980’de 78 firma ile 35 milyon dolar sermaye girişi gerçekleşmişken; 1990’da 1.856 firma ile 684 milyon dolarlık; 2000’de 5.328 firma ile 1,7 milyar dolarlık sermaye girişi olmuştur. 2003 yılında ise firma sayısı 6.511’e yükselmiş, buna karşılık giren sermaye meblağı 579 milyon dolarla sınırlı kalmıştır. Yıllardır ilgili çevrelerce yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çağrılarda bulunulmaktadır. Doğrusu, konuya ilişkin bazı çalışmalar da yok değildir. Fakat açıktır ki bunlar yetersiz kalmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımın, ekonomiye başta istihdam olmak üzere, dış ticaret, teknoloji transferi vb. konularda önemli etkisi vardır. Bu ve benzeri avantajlar dikkate alınarak yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmelidir.

 

 

Mehmet Behzat Ekinci,

İstanbul, İktisat, Doktora.

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

 

 

 

Kaynaklar

DİE, DPT, HM, DTM, TCMB, MB.

 

 

 

Sayfa Başı