TÜRKİYE EKONOMİSİNİN
2002 YILINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
İÇİNDEKİLER:
GİRİŞ
A) BÜYÜME
B) SANAYİ
C) İSTİHDAM
D) FİYATLAR
E) PARASAL GÖSTERGELER
F) KAMU MALİYESİ
G) DIŞ TİCARET
DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER
GİRİŞ:
2002, büyük
umutlarla başlanan bir yıl oldu. 1997 yılı itibariyle Dünya’da başlayarak
Türkiye’de ağırlığını 1999 yılında hissettiren bir kriz sürecine girdik. Krizin
şiddeti ise 2000 ve 2001 yıllarında görüldü. Söz konusu zorlu dönem sonrasında,
yani 2002 yılında ise daha hafif bir süreç beklentisi içine girildi. Nitekim
yılın ilk çeyreğinde bu beklentiler nispeten karşılandı. Ancak sonraki dönemler
itibariyle asıl beklentilerin karşılanmış olduğunu söylemeye imkan sağlayacak
gelişmelerle dolu bir yıl olmadı 2002 yılı.
Bu yıla damgasını vuran en önemli gelişmeler; seçim ve
Ortadoğu Operasyonu idi.
Yılın
ikinci çeyreği itibariyle Başbakan’ın rahatsızlığı ile gündeme gelen seçim
konusu, gündemdeki yerini sürekli korudu. Yılın üçüncü çeyreği başlarında, 7
Temmuz tarihinde, bir Başbakan yardımcısının “seçimin 3 Kasım’da
yapılabileceği” yönündeki sözleri ile seçim açısından geri dönülemez bir yola
girildi.
3 Kasım
seçimlerine gelince... Türkiye, cumhuriyet tarihinin en ilginç seçimlerinden
birini yaşadı. Sonucu itibariyle ortaya çıkan eğilim, halkın 90’lı yıllardan
beri yönetime gelen koalisyon hükumetlerine adeta “yeter” demesi yönündeydi. Bu
çerçevede Türkiye, “tek partili” bir iktidarla ve “tek partili” bir muhalefetle
idare olmayı tercih etti.
2002’ye
damgasını vuran diğer önemli mesele ise Ortadoğu Operasyonu idi. 11 Eylül’de
yaşanan olaylar sonrasında, dünyanın gelişmiş bazı ülkeleri, Irak odaklı olmak
üzere Ortadoğu’da bir operasyonun gerekliliğini sürekli dile getirdiler.
Dolayısıyla bölgeye fiziki yakınlığı dolayısıyla Türkiye hep gündemde oldu.
2001 yılında dile getirilen bu düşünce, 2002 yılı boyunca da ifade edildi ve
operasyon için uygun bir zaman ve zemin tespit edilmeye çalışıldı. Bu
çerçevede, Türkiye’nin de operasyonda yer alması veya gerekli desteği sağlaması
yönünde tekliflerde bulunuldu.
Yıl boyunca
Türkiye’de; Başbakan’ın rahatsızlığı, Bir zamanların güçlü bazı şirketlerinde
iflaslar, Bürokratik kademelerde önemli hareketlenmeler, Bankacılık piyasasında
satış-devir ve birleşmeler, Şirket kurtarmaya yönelik yaklaşımlar, Politik
arenada önemli hareketlenmeler gibi çok sayıda gelişmeye şahit olundu. Ancak
bunlar bir yana, seçim ve Ortadoğu Operasyonu hep ön planda yer alan
meselelerdi.
Ekonomimiz,
zorlu kriz sürecini devam ettirmektedir. Yaşanan bu süreçte her ne kadar dış
ekonomik faktörlerin etkisi olsa da, krizin tamamen bunlardan kaynaklandığını
ifade etmek kolaycılık olur. Açıktır ki ülke olarak, sağlam bir ekonomik yapıya
sahip değiliz. Dolayısıyla dış faktörlerden de çabuk etkilenmekteyiz. Ayrıca
ekonomik yapı ile birebir bağlantılı olan sosyal, siyasi, hukuki ve kültürel
boyutlar açısından da çok sayıda zaafımız mevcuttur. Halbuki sağlam bir
ekonomik yapı için sağlam bir sosyal, siyasi, hukuki ve kültürel yapıya da
sahip olmak gerekir. O halde hedef, toplu bir kalkınma modeli ile başarı
sağlamaktır. Ülke insanları olarak bunun bilincinde olmalı ve uygun bir şekilde
hareket etmelidir.
Burada, mevcut veriler ışığında Türkiye ekonomisinin 2002
yılına ilişkin sektörel analizler yapılacaktır:
A) BÜYÜME:
Krizle birlikte GSMH’mizde meydana gelen erimeye paralel
olarak kişi başına düşen milli gelirimizde(KBMG) de düşüş yaşandı. 3.000
Dolarlarla ifade edilen KBMG’miz, bu süreçte 2.000 Dolarlara kadar geriledi.
DİE tarafından yapılan açıklamalara göre 2001 yılında KBMG 2.123 Dolar’dır.
Farklı kaynaklarca yapılan hesaplamalara göre 2002 yılında bu meblağ, 2.500
Dolar civarına yükselmiştir. Kriz öncesi seviyelere ulaşmak ise biraz zaman
gerektirmektedir.
Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de verilmiştir.
TABLO 1: BÜYÜME(GSMH)
ORANLARI (%)
YILLAR |
BÜYÜME ORANI |
1997 |
8,0 |
1998 |
3,8 |
1999 |
-6,4 |
2000 I.çeyrek II.çeyrek III.çeyrek |
6,3 4,2 5,4 7,2 |
2001 I.çeyrek II.çeyrek III.çeyrek |
-9,5 -3,3 -12,3 -9,1 |
2002 (hedef) I.çeyrek II.çeyrek III.çeyrek |
4,0 0,2 9,4 7,8 |
Kaynak:DİE
2001
yılında ekonomide meydana gelen daralma, 2002 yılında yerini büyümeye terk etmiştir.
Nitekim büyüme oranları çeyrekler itibariyle sırasıyla %0,2, %9,4 ve %7,8
olmuştur. (Bkz. Tablo 1) 2002 yılı hedef büyüme oranı %3 idi. Bu oran
ekonominin performansı göz önünde bulundurularak %4 olarak revize edilmişti. Üç
çeyrek itibariyle gerçekleşen büyüme oranlarına bakıldığında, %4 üstünde büyüme
sağlandığı ortaya çıkmaktadır. 2002 yılı büyüme oranının toplamda %6,5
civarında gerçekleştiği belirtilebilir.
B) SANAYİ:
İmalat sanayiindeki üretim artış oranları, alt sektörler
itibariyle aşağıda yer almaktadır.
TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI
İKTİSADİ FAALİYET KOLLARI |
|
|
2001 |
2002 |
|
TOPLAM SANAYİ |
-8,9 |
9,1 |
Madencilik Sektörü |
-7,9 |
-9,5 |
İmalat Sanayii Sektörü |
-9,8 |
10,6 |
Elektrik, Gaz ve Su Sektörü |
-1,7 |
5,4 |
Kaynak:DİE
2002 yılı
toplam sanayi üretiminde önemli oranda artış sağlanmıştır. Madencilik sektörü
hariç olmak üzere tüm alt sektörlerde elde edilen üretim artışı, bu sonucu
doğurmuştur. Toplam sanayi üretim artış oranı, 2001’de %-8,9 iken 2002 yılında bu
oran %9,1’e yükselmiştir. 2001 yılında tüm sektörlerde üretim düşüşü
yaşanmışken, 2002 yılında bu özelliği devam ettiren tek sektör belirtildiği
gibi madencilik sektörüdür. En yüksek üretim artışı ise imalat sanayii
sektöründedir.(Bkz. Tablo 2)
TABLO 3: KAPASİTE
KULLANIM ORANLARI (%)
|
2000 |
2001 |
2002 |
Ocak |
73,0 |
70,5 |
73,9 |
Şubat |
74,0 |
70,9 |
71,0 |
Mart |
74,0 |
70,7 |
75,3 |
Nisan |
77,2 |
68,5 |
73,8 |
Mayıs |
77,1 |
70,4 |
75,7 |
Haziran |
76,7 |
71,3 |
76,4 |
Temmuz |
76,4 |
71,1 |
77,5 |
Ağustos |
75,8 |
71,7 |
76,4 |
Eylül |
73,9 |
72,9 |
79,7 |
Ekim |
81,3 |
74,0 |
80,4 |
Kasım |
79,6 |
74,0 |
77,1 |
Aralık |
74,5 |
73,3 |
76,7 |
Kaynak:DİE
Kapasite
kullanım oranında(KKO), yıl boyunca dönemler itibariyle istikrarlı bir artış
olduğu görülmektedir. Her üç aylık dönem itibariyle giderek artan KKO söz
konusudur. Ay bazında incelendiğinde yıla %73,9 ile başlandığı, %76,7 oranıyla
bitirildiği görülmektedir. Yıl boyunca en düşük oran %71 ile Şubat ayında iken,
en yüksek oran %80,4 ile Ekim ayında gerçekleşmiştir. 2002 yılında ortalama KKO
ise %76 civarındadır.(Bkz. Tablo 3)
TABLO 4: TAM KAPASİTE
İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (Aralık) (%)
|
2001 |
2002 |
İç Pazarda Talep Yetersizliği |
56,2 |
68,9 |
Dış Pazarda Talep Yetersizliği |
12,7 |
11,7 |
Mali İmkansızlık |
3,9 |
2,2 |
Yerli Mallarda Hammadde Yetersizliği |
3,5 |
2,8 |
İşçilerle İlgili Meseleler |
2,5 |
2,1 |
İthal Mallarda Hammadde Yetersizliği |
1,0 |
1,4 |
Kaynak:DİE
Aralık ayı
itibariyle, tam kapasite ile çalışamama için belirtilen en önemli sebep “İç
Pazarda Talep Yetersizliği”dir. Bununla ilgili oran 2001’de %56,2 iken, 2002 yılında
%68,9’a yükselmiştir. Bunu ise %11,7 oranıyla “Dış Pazarda Talep Yetersizliği”
izlemektedir. Fakat sevindirici olan, dış pazar talebi ile ilgili belirtilen
sebebin oranındaki düşüştür. 2001’de %12,7 iken, 2002 yılında bu oran %11,7’ye
düşmüştür. Her iki kalemden ortaya çıkan sonuç; iç piyasada daralmanın, dış
piyasalarda ise ticari başarıların devam ettiği şeklindedir.(Bkz. Tablo 4)
TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKETLER,
KOOPERATİFLER VE FİRMALAR
|
2001 |
2002 |
Değişim(%) |
Yeni açılan şirketler ve koop. |
29.665 |
30.842 |
3,97 |
Kapanan şirketler ve koop. |
2.464 |
3.667 |
48,82 |
Yeni açılan firmalar |
16.171 |
24.012 |
48,49 |
Kapanan firmalar |
13.707 |
14.994 |
9,39 |
Kaynak:DİE
Yeni açılan
şirket ve kooperatif sayısı 30.842 iken, kapananların sayısı 3.667’dir. Buna
karşılık yeni açılan firma sayısı 24.012, kapananların sayısı ise 14.994’tür.
2001 yılı ile kıyaslandığında açılışlarda; hem şirket-kooperatif sayısında, hem
de firma sayısında artış olduğu ortaya çıkmaktadır. Açıktır 2002, önceki yıla
göre ekonomide nispi toparlanmanın yaşandığı bir yıl olmuştur.(Bkz. Tablo 5)
C) İSTİHDAM:
DİE, Hane
Halkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre, 2002 yılının dördüncü çeyreği itibariyle
kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da yer almaktadır.
TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ
GÜCÜ DURUMU
(000 kişi) |
2001 |
2002 |
|
IV. ÇEYREK |
IV. ÇEYREK |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL
NÜFUS |
|
|
(15 VE ÜSTÜ YAŞ) |
46.058 |
47.006 |
|
|
|
İŞGÜCÜ DURUMU |
22.077 |
23.220 |
İstihdam Edilenler |
19.742 |
20.584 |
İşsiz |
2.335 |
2.636 |
|
|
|
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI
(%) |
47,9 |
49,4 |
|
|
|
İSTİHDAM ORANI (%) |
42,9 |
43,8 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
10,6 |
11,4 |
Eğitimli Genç Oranı |
27,0 |
30,0 |
|
|
|
EKSİK İSTİHDAMDA
OLANLARIN İŞGÜCÜNE ORANI (%) |
6,1 |
5,1 |
Eğitimli Genç Oranı |
7,2 |
6,5 |
Kaynak:DİE
2002
yılının dördüncü çeyreği itibariyle istihdam açısından nispeten olumlu gelişmeler
yaşanmıştır. Önceki yılla kıyaslandığında; “istihdam edilenler, eksik
istihdamdakiler ve eksik istihdamdaki eğitimli genç oranı” açısından dikkate
değer gelişmeler olmuştur. İstihdam edilenlerde; 2001 yılına göre 2002 yılında
842.000 kişilik artış vardır. Eksik istihdamdakilerin oranında da düşüş
gerçekleşmiştir. 2001 yılında bu oran %6,1 iken 2002 yılında %5,1’e düşmüştür.
Eksik istihdamdaki eğitimli genç oranında da düşüş vardır. 2001’de %7,2 olan bu
oran 2002’de %6,5’e düşmüştür.(Bkz. Tablo 6)
İstihdamdaki
olumsuzluklar ise “işsiz sayısı, işsizlik oranı ve işsiz eğitimli genç oranı”
ile ilgilidir. 2001’e göre 2002 yılında işsizler arasına 301.000 kişi daha
katılmıştır. Yine aynı dönemlerde işsizlik oranı %10,6’dan %11,4’e
yükselmiştir. İşsizler arasındaki eğitimli genç oranı da %27’den %30’a
yükselmiştir.(Bkz. Tablo 6)
D) FİYATLAR:
Merkez
Bankası, “fiyat istikrarının sağlanması” şeklinde belirlediği öncelikli
hedefine sadık kalmış ve politikalarını bu yönde uygulamaya koymuştur. Söz
konusu politikalarla, enflasyon hedeflerine ulaşılmıştır.
TABLO 7: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Aylık Ortalama)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||
|
2001 |
2002 |
|
2001 |
2002 |
Ocak |
2,3 |
4,2 |
|
2,5 |
5,3 |
Şubat |
2,6 |
2,6 |
|
1,8 |
1,8 |
Mart |
10,1 |
1,9 |
|
6,1 |
1,2 |
Nisan |
14,4 |
1,8 |
|
10,3 |
2,1 |
Mayıs |
6,3 |
0,4 |
|
5,1 |
0,6 |
Haziran |
2,9 |
1,2 |
|
3,1 |
0,6 |
Temmuz |
3,3 |
2,7 |
|
2,4 |
1,4 |
Ağustos |
3,5 |
2,1 |
|
2,9 |
2,2 |
Eylül |
5.4 |
3,1 |
|
5,9 |
3,5 |
Ekim |
6.7 |
3,1 |
|
6,1 |
3,3 |
Kasım |
4.2 |
1,6 |
|
4,2 |
2,9 |
Aralık |
4,1 |
2,6 |
|
3,2 |
1,6 |
Kaynak:DİE
Aylık
ortalamalarda, hedefe yönelik belirgin sonuçlar elde edilmiştir. İlk aylar dışında,
2002 yılı boyunca gerçekleşen enflasyon oranları, 2001 yılı oranlarının çok
altındadır. Bununla beraber, çalkantılı geçen 2002 yılı, etkisini aylık
oranlarda göstermiştir. Görüldüğü gibi düzenli bir seyir mevcut değildir.(Bkz.
Tablo 7)
TABLO 8: FİYATLARDAKİ
GELİŞMELER (Yıllık Ortalama)
|
TEFE |
|
TÜFE |
||
|
2001 |
2002 |
|
2001 |
2002 |
Ocak |
28,3 |
92,0 |
|
35,9 |
73,2 |
Şubat |
26,5 |
91,8 |
|
33,4 |
73,1 |
Mart |
35,1 |
77,5 |
|
37,5 |
65,1 |
Nisan |
50,9 |
58,0 |
|
48,3 |
52,7 |
Mayıs |
57,7 |
49,3 |
|
52,4 |
46,2 |
Haziran |
61,8 |
46,8 |
|
56,1 |
42,6 |
Temmuz |
65,4 |
45,9 |
|
56,3 |
41,3 |
Ağustos |
69,6 |
43,9 |
|
57,5 |
40,2 |
Eylül |
74,7 |
40,9 |
|
61,8 |
37,0 |
Ekim |
81,4 |
36,1 |
|
66,5 |
33,4 |
Kasım |
84,5 |
32,8 |
|
67,3 |
31,8 |
Aralık |
88,6 |
30,8 |
|
68,5 |
29,7 |
Kaynak:DİE
Aylık
ortalama enflasyon oranlarının tersine, yıllık ortalama oranlarda istikrarlı bir
düşüş seyri olmuştur. Yıla; TEFE’de %92, TÜFE’de %73,2 ile başlanmış, bu
oranlar yıl sonunda sırasıyla %30,8 ve %29,7 olarak gerçekleşmiştir. (Bkz.
Tablo 8)
2002 yılı
hedef oranlarının sırasıyla %31 ve %35 olduğu göz önünde bulundurulduğunda,
ulaşılan bu oranlar açısından izlenen enflasyon politikasının başarısı tescil
edilebilmektedir. Bununla beraber, iç piyasadaki daralma da göz ardı
edilmemelidir. Çünkü bu hedefe ulaşılmasındaki en önemli faktör, satın alım
gücündeki düşüş ve buna bağlı olarak iç pazarda meydana gelen talep
daralmasıdır. Sonuç itibariyle bu hedeflerin tam manasıyla başarı olarak
değerlendirilebilmesi tartışmalı hale gelmektedir.
E) PARA-FİNANS:
2001 yılının
Aralık ayı ile bu yılın başı itibariyle parasal göstergeleri ve bunlar
arasındaki değişim oranları, aşağıda verilmiştir.
TABLO 9: PARASAL GÖSTERGELER
(Milyar TL) |
28 Aralık 2001 |
10 Ocak 2003 |
DEĞİŞİM (%) |
Dolaşımdaki Para |
4.799.889 |
7.005.510 |
46,0 |
Vadesiz Mevduat |
5.702.187 |
6.876.751 |
20,6 |
M1 |
10.502.076 |
13.882.261 |
32,2 |
Vadeli Mevduat |
35.727.157 |
48.474.586 |
35,7 |
M2 |
46.229.233 |
62.356.847 |
34,9 |
Döviz Tevdiatı |
56.720.519 |
73.509.245 |
29,6 |
M2Y |
102.949.752 |
135.866.092 |
32,0 |
M2YR (Repo Dahil) |
105.747.410 |
139.126.384 |
31,6 |
Kaynak:TCMB
Vadesiz
mevduat artış oranı %20,6 iken, vadeli mevduat artış oranı %35,7’dir. vadesiz mevduatta
nispi artışın oluşu, insanların bankacılık piyasasına yavaş yavaş güven duymaya
başladığı manasına gelmektedir. Dikkat çeken diğer bir gelişme de vadeli
mevduat ve döviz tevdiatındaki değişme oranları ile ilgilidir. Döviz tevdiat
artış oranı %29,6 iken, vadeli mevduattaki artış %35,7 oranındadır. Bu da
dövizin söz konusu dönemde cazibesini TL lehine kaybettiğini ortaya
çıkarmaktadır.(Bkz. Tablo 9)
Döviz
cephesinde yıl boyunca meydana gelen dalgalı hareketler, dövizin cazibesini
nispeten yok etmiştir. Bu hareketlenmelere bağlı olarak döviz getirisinin
düşüklüğü ve buna karşılık TL faiz getirisinin yüksekliği, tercihlerin bu yöne
kaymasına sebep olmuştur.
Finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getirileri de
şu şekilde gerçekleşmiştir.
TABLO 10: SEÇİLMİŞ
FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ NOMİNAL VE REEL GETİRİLERİ (Aralık)
|
NOMİNAL GETİRİ (%) |
REEL GETİRİ |
||
TEFE (%) |
TÜFE (%) |
|||
6 AYLIK |
MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) BORSA ENDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN (KÜLÇE) |
24,2 22,5 4,3 11,7 9,5 |
6,8 5,3 -10,3 -4,0 -5,8 |
7,2 5,7 -10,0 -3,6 -5,5 |
YILLIK ORT. |
MEVDUAT FAİZİ (BRÜT) BORSA İNDEKSİ (İMKB 100) DOLAR EURO ALTIN (KÜLÇE) |
51,4 8,9 23,1 31,0 41,1 |
0,9 -27,5 -18,0 -12,7 -6,0 |
4,5 -24,9 -15,1 -9,6 -2,7 |
Kaynak:DİE
Aralık ayı
itibariyle finansal yatırım araçlarının enflasyondan arındırılmış getirilerinin
ortak özelliği, genel olarak zararla sonuçlanmış olmalarıdır. Altı aylık
getiriler açısından değerlendirildiğinde, Mevduat faizi ve Borsa hariç olma
üzere diğer araçlarda zarar söz konusudur. TEFE ve TÜFE’den arındırılmış halde
en fazla kar; sırasıyla %6,8 ve %7,2 oranlarında olmak üzere mevduat
faizindedir. En fazla zarar ise %10,3 ve %10 oranlarında olmak üzere
Dolar’dadır.(Bkz. Tablo 10)
Yıllık
ortalamalar açısından değerlendirildiğinde, sadece mevduat faizinde reel getiri
elde edilebildiği görülmektedir. TEFE ve TÜFE’den arındırılmış halde en fazla
kar; sırasıyla %0,9 ve %4,5 ile yine mevduat faiziyle mümkün olmuştur. Diğer
araçlarda ise zarar söz konusu olmuştur. En fazla zarar ise sırasıyla %27,5 ve
%24,9 oranlarında olmak üzere Borsa’dadır.(Bkz. Tablo 10)
1999
yılında 81 olan banka sayısı, 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 79’a ve 68’e
inmiştir. 2002’ yılında bu sayı 55’e inmiştir. Türkiye’de bankacılık sektörü,
her sektörde olduğu gibi zor bir dönemden geçmektedir. Bu süreçte piyasada
kurumsal bir altyapı oluşturulmaya çalışılmış ve bankaların daha sağlıklı bir
şekilde işlemesine yönelik adımlar atılmıştır. Söz konusu çalışmalar halen
devam etmektedir.
Kredi
derecelendirme(raiting) kuruluşu Moody`s, Türkiye’de bankacılık piyasası ile
ilgili bir rapor hazırlamıştır. Raporda; Türkiye bankacılığının yetersiz
sermaye yapısı, zayıf aktif kalitesi ve istikrarsız bir işletme ortamı içinde
düşük bir karlılıkla karşı karşıya bulunduğu ifade edilmektedir. Performans dışı kredilerin, bankacılık sektörünün
karlılığını olumsuz etkilemeye devam edeceğinin belirtildiği raporda, yine de
bankacılıktaki karlılığın artmasının beklendiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, orta
vadede ise yabancı bankaların, Türkiye`ye yatırım yapma konusundaki ilgilerinin
artacağı ve bu ilginin, jeopolitik ve makro ekonomik istikrara bağlı olarak
artış göstereceği kaydedilmektedir.
F) KAMU MALİYESİ
2001 ve 2002
yılları itibariyle bütçe gelişmeleri, kıyaslamalı bir şekilde Tablo 11’de yer
almaktadır.
TABLO 11: BÜTÇE İLE İLGİLİ
GELİŞMELER
(Katrilyon TL) |
2001 |
2002 (GERÇEKLEŞME) |
DEĞİŞİM (%) |
2002 HEDEFİ |
HARCAMALAR |
80,3 |
115,4 |
43,7 |
98,1 |
Faiz Dışı Harcama |
39,3 |
63,6 |
61,8 |
55,3 |
Personel |
15,2 |
23,1 |
52,0 |
21,9 |
Diğer Cari |
5,0 |
7,8 |
56,0 |
7,8 |
Yatırım |
4,0 |
6,8 |
70,0 |
5,7 |
Transfer |
55,8 |
77,5 |
38,9 |
62,7 |
Borç
Faizi |
41,0 |
51,8 |
26,3 |
42,8 |
Diğer |
14,8 |
25,6 |
73,0 |
19,9 |
|
|
|
|
|
GELİRLER |
51,8 |
76,4 |
47,5 |
71,2 |
Vergi Gelirleri |
39,7 |
59,6 |
50,1 |
57,9 |
Vergi Dışı Normal
Gelirler |
7,3 |
10,8 |
47,9 |
7,0 |
Özel Gelirler +
Fonlar |
3,9 |
4,7 |
20,5 |
6,0 |
Katma Bütçe
Gelirler |
0,6 |
1,0 |
66,7 |
0,3 |
|
|
|
|
|
BÜTÇE DENGESİ |
-28,5 |
-39,0 |
36,8 |
-26,9 |
Faiz Dışı Denge |
12,4 |
12,7 |
2,4 |
15,8 |
Kaynak: HM
2001 yılına
göre 2002 yılı giderlerindeki artış oranı %43,7 olup, gelirlerindeki artış
oranı ise %47,5’tir. 2002 yılında gerçekleşen gider meblağı 115,4 katrilyon TL,
gelir meblağı ise 76,4 katrilyon TL’dir. Gerçekleşen bütçe açığı ise 39
katrilyon TL’dir. 2001 yılına göre 2002 yılı bütçe açığındaki artış oranı
%36,8’dir.(Bkz. Tablo 11)
2002 yılı
hedefleri ile gerçekleşen meblağları arasında da tutarsızlıklar vardır. Klasik
bir “hedef-gerçekleşme” durumu söz konusudur. Yani gerçekleşen meblağlar,
hedeflerin üstündedir. Bu bir hesap hatası mıdır, yoksa ihmalkarlık mıdır?
Çünkü söz konusu meblağlar incelendiğinde, arada ciddi farklar olduğu
görülmektedir.
2002 yılı
harcama hedefi 98,1 katrilyon TL iken, gerçekleşme meblağı 115,4 katrilyon
TL’dir. 35,1 katrilyon TL’lik fazla harcama vardır. Gelir kaleminde ise
nispeten lehte bir gelişme olmuştur. Hedef gelir meblağı 71,2 katrilyon TL
iken, gerçekleşen gelir meblağı 76,4 katrilyon TL’dir. 5,2 katrilyon TL’lik
ekstra gelir tahsilatı söz konusudur. Fakat bu nispeten olumlu durum, çok da
sevindirici nitelikte değildir. Çünkü hedef bütçe açığı 26,9 katrilyon TL iken,
gerçekleşen meblağ 39 katrilyon TL’dir. Yani hedeflenenden 12,1 katrilyon daha
fazla bütçe açığı verilmiştir.(Bkz. Tablo 11) Bütçelerdeki bu tür
tutarsızlıkların giderilmesi gerekmektedir.
TABLO 12: İÇ BORÇ
DURUMU (Aralık)
(Trilyon TL) |
2001 |
2002 |
MEBLAĞ |
101.814 |
149.870 |
VADE (ay) |
23,9 |
32,1 |
Kaynak:HM
Aralık 2002
itibariyle toplam iç borç, yaklaşık 150 katrilyon TL’ye yükselmiştir. 2001 yılının
aynı ayı ile kıyaslandığında artış meblağı 48 katrilyon TL civarında olup,
artış oranı %47,5’e tekabül etmektedir. Meblağdaki olumsuzluğun tersine, vadede
olumlu bir durum mevcuttur. Ortalama vade, sekiz ay civarında uzamış
bulunmaktadır.(Bkz. Tablo 12)
TABLO 13: DIŞ BORÇ DURUMU
(Milyon $) |
Aralık 2001 |
Eylül 2002 |
TOPLAM |
115.074 |
127.477 |
*Kısa Vadeli |
16.241 |
14.071 |
*Orta-Uzun Vadeli |
98.833 |
113.406 |
Kaynak:HM
Eylül 2002 itibariyle
dış borç meblağındaki artış, Aralık 2001’e göre 12,4 milyar Dolar civarındadır.
Dış borcumuzda %10,5 civarında artış olmuştur. Bileşim açısından
incelendiğinde, kısa vadeli borçlarda nispi bir azalmanın olduğu görülmektedir.
Buna karşılık orta-uzun vadeli borçlarda artış olmuştur. Zaten borcun yaklaşık
%90 civarındaki ağırlıklı kısmı orta-uzun vadelidir.(Bkz. Tablo 13)
TABLO 14: DIŞ BORÇ
KOMPOZİSYONU (Eylül)
DÖVİZ CİNSİ |
% |
$ |
47,43 |
EURO |
29,95 |
SDR |
16,80 |
YEN |
3,99 |
DM |
0,02 |
DİĞER |
1,81 |
Kaynak:HM
Dış borç
kompozisyonu, genel karakteristiğini devam ettirmektedir. Borcumuzun yarısına
yakın kısmı, Dolar cinsindendir. Bunu %29,95 ile Euro, %16,8 ile SDR cinsinden borçlar
takip etmektedir. Önceki dönemlerde ilk üç sıralamada yer alan DM cinsinden
borçlarımız, neredeyse yok denecek kadar azalmıştır. Bunlar, ödenmiş veya
Euro’ya dönüştürülerek tasfiye edilmiştir.(Bkz. Tablo 14)
G) DIŞ TİCARET
Dış ticaret bileşimi ve mal sınıflamasına göre tasnif, Tablo
15 ve 16’da yer almaktadır.
TABLO 15: DIŞ TİCARET
BİLEŞİMİ
(000 $) |
2001 |
2002 |
Değişim (%) |
İHRACAT |
31.334.216 |
35.080.715 |
12,0 |
İTHALAT |
41.399.083 |
50.831.678 |
22,8 |
DIŞ TİCARET AÇIĞI |
-10.064.867 |
-15.750.963 |
56,5 |
KARŞILAMA ORANI (%) |
75,7 |
69,0 |
|
Kaynak:DTM
2002 yılı
ihracat meblağı, 2001 yılına göre %12 oranında artış göstermiştir. Buna
karşılık ithalattaki artış oranı %23 civarındadır. Dış ticaret artış oranı ise
%56,5’e tekabül etmektedir. Yıl sonu ihracat hedefi 32, ithalat hedefi ise 45
milyar Dolar idi. Bu durumda ihracat hedefinin fazlasıyla aşıldığı
görülmektedir. Bu önemli bir başarıdır. Ancak, ithalatta ise olumsuzluk vardır.
Hedef ithalat meblağı, 6 milyar Dolar civarında aşılmıştır.(Bkz. Tablo 15)
2002 yılı,
ihracat açısından her ne kadar bir atılım yılı olduysa da ithalattaki
olumsuzluk bu alandaki başarıyı nispeten gölgeler niteliktedir. Dış ticaret
açığı önceki yıla göre yarı yarıya artmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı
da düşmüştür. İthalattaki bu artışın sebeplerinden biri, yıl boyunca döviz
üzerinde mevcut olan baskıdır. Dövizin dönemler itibariyle nispi ucuzluğu,
ithalatta zaman zaman hareketliliğe yol açmıştır. Özellikle 3 Kasım sonrası
dönemde oluşan olumlu hava, döviz üzerinde baskı oluşturarak ithalattaki
artışta önemli ölçüde etki oluşturmuştur.
TABLO 16: MAL
SINIFLAMASINA (BEC) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ
(000 $) |
2001 |
|
2002 |
||
|
DEĞER |
(%) |
|
DEĞER |
(%) |
İHRACAT |
|
|
|
|
|
Sermaye(Yatırım)
Malları |
2.630.106 |
8,4 |
|
2.650.002 |
7,6 |
Ara (Ham madde)
Malları |
13.402.681 |
42,8 |
|
14.061.736 |
40,1 |
Tüketim Malları |
15.253.397 |
48,7 |
|
18.258.931 |
52,0 |
Diğer |
48.033 |
0,2 |
|
110.046 |
0,3 |
|
|
|
|
|
|
İTHALAT |
|
|
|
|
|
Sermaye(Yatırım)
Malları |
6.964.408 |
16,8 |
|
8.382.102 |
16,5 |
Ara(Ham madde)
Malları |
29.971.233 |
72,4 |
|
36.903.394 |
72,6 |
Tüketim Malları |
4.083.674 |
9,9 |
|
4.979.046 |
9,8 |
Diğer |
379.768 |
0,9 |
|
567.136 |
1,1 |
Kaynak:DTM
Mal
sınıflamasına göre ihracatımızda ağırlıklı pay, tüketim mallarına aittir.
İhracatımızın yarısını tüketim malları oluşturmakta, bunu %40 ile ham madde ve
%7,6 ile yatırım malları takip etmektedir. İthalatımızın ¾’lük kısmını ise ham
madde oluşturmakta, bunu %16,5 ile yatırım malları ve %9,8 ile tüketim malları
takip etmektedir.(Bkz. Tablo 16)
BAZI DEĞERLENDİRME
VE TEKLİFLER:
·
Bankacılık piyasasında nispi düzelmeler meydana gelmektedir. Kriz sürecinde
karşılaşılan sıkıntılar sonrası bu piyasada köklü bazı reformlar
gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 2002 yılında insanların bu piyasaya güvenlerinde
lehte gelişmeler yaşanmıştır. Bununla beraber, bankacılıkta halen sorunlar
mevcuttur. Bunlardan biri, bu kurumlar üzerindeki malî yüklerle
ilgilidir. Yapılan bir araştırmayla bankalar üzerindeki mali yüklerin Avrupa
ortalamasının altı kat üzerinde olduğu ortaya konmuştur. Bu sebeple kredi
maliyetleri de yükselmektedir. Nitekim, bankalarca verilen her 100 liralık
krediye tekabül eden vergi yükünün 14 lira civarında olduğu belirtilmektedir.
Devletin vergiye ihtiyacının olduğu herkesin malumudur. Ancak, çarkları iyi
işleyen bir ekonomiye sahip olmak için uygun şartlarda kaynak arz edebilen bir
finansal piyasaya da sahip olunması gerektiği göz ardı edilmemelidir.
·
Bütçe ile
ilgili hedef ve gerçekleşme meblağları incelendiğinde, her iki kalemde ciddi
farklılıklar olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gelir ve giderini ne yazık ki
tam olarak, veya minimum hatalarla hesaplayabilme imkanına sahip değildir. Bu
noktadaki hesaplama hataları minimum seviyeye indirilmelidir.
Bunun için de öncelikle aktif ve pasif ile ilgili ciddi bir envanter çalışması
yapılmalıdır. Devlet nelere sahip olduğunu bilmeden, tahminlere dayalı olarak
ve de el yordamıyla idare edilemez.
·
Dış ticaret alanında olumlu gelişmeler görülmektedir. Her ne kadar 2002 yılının son
dönemi itibariyle dış ticaret dengesinde aleyhte gelişmeler yaşandıysa da
netice itibariyle özellikle ihracat alanında belirgin başarılar kaydedilmiştir.
Nitekim 2002 yılının 32 milyar $’lık yıl sonu ihracat hedefi aşılmıştır. 2004
yılı ihracat hedefinin ise 50 milyar $ olduğu ifade edilmektedir. Bu hedefe
yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Atılan adımlardan biri “Ticaret
Takımları” ile ilgilidir. Söz konusu takımlar aracılığıyla yerli
ürünlerle ilgili uluslararası imkanlar araştırılacak ve ticari payın
artırılmasına çalışılacaktır. Bu ve benzeri adımlarla bahsi geçen ihracat
hedefinin gerçekleştirilmesi, hatta aşılması mümkün olabilecektir.
Mehmet Behzat Ekinci,
İstanbul, İktisat, Doktora.
Kaynaklar
DİE, DPT,
HM, DTM, TCMB, MB.