AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

TÜRKİYE’DE KAYIT DIŞI EKONOMİ

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

GİRİŞ

 

1.KAYIT DIŞI EKONOMİNİN TANIMI VE SINIFLANDIRMASI

 

2.KAYIT DIŞI EKONOMİNİN NEDENLERİ

2.1.MALÎ NEDENLER

2.1.1.Vergi Oranlarının Yüksekliği

2.1.2.Vergi Sisteminin Karmaşıklığı

2.1.3. Harcamaların Önemli Bir Kısmı Gider Yazılamaması

2.1.4.Malî Müşavirlerin Rolü

2.2. EKONOMİK NEDENLER

2.2.1. Enflasyon

2.2.2.Gelir Dağılımında Adaletsizlik

2.2.3. Ekonomideki Genel Verimsizlik Düzeyi

2.2.4. Devletin Ekonomiye Müdahalesi ve Ekonomik Yasaklar

2.3.SİYASAL NEDENLER

2.4.İDARÎ NEDENLER

2.5. AHLAKÎ VE SOSYAL NEDENLER

 

3. KAYIT DIŞI EKONOMİNİN ETKİLERİ

3.1. OLUMLU ETKİLERİ

3.2. OLUMSUZ ETKİLERİ

 

4.KAYIT DIŞI EKONOMİYİ ÖLÇME YÖNTEMLERİ

4.1. DOĞRUDAN ÖLÇME YÖNTEMİ

4.2.DOLAYLI ÖLÇME YÖNTEMİ

4.2.1.GSMH Yöntemi

4.2.2. Parasalcı Yaklaşım

4.2.3. İstihdam Yaklaşımı

4.2.4. Vergi İncelemeleri Yoluyla Ölçme Yaklaşımı

 

5.TÜRKİYE'DE KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTU

 

6.KAYIT DIŞI EKONOMİYLE MÜCADELEDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

 

SONUÇ

 

 

 

GİRİŞ

            1990'lı yılların başından itibaren ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların temelinde devletin gelir ve giderleri arasındaki dengesizliğin artması nedeniyle borçların sürdürülemez duruma gelmesi, enflasyonun büyümesi yatmaktadır. Borçlanmanın bu kadar ciddi rakamlara ulaşmasının nedeni de; kamu harcamalarını finanse etmek amacıyla toplanan vergi gelirlerinin istenen, beklenen düzeye ulaşmamasıdır. Vergi gelirlerinin düşük gerçekleşmesi bizi kayıt dışı ekonomi kavramına götürmektedir. Bu çalışmada kayıt dışı ekonominin tanımı - sınıflandırılması, ortaya çıkışına neden olan faktörler, hesaplama metotları, yol açtığı etkiler ve son olarak da önleme - azaltma yolları incelenmiştir.

 

 

1.KAYIT DIŞI EKONOMİNİN TANIMI VE SINIFLANDIRMASI

            Literatürde kayıt dışı ekonomiyle ilgili farklı adlandırmalar ve tanımlamalar bulunmaktadır. Yer altı ekonomisi, resmi olmayan ekonomi, vergilendirilmeyen ekonomi, kayıp ekonomi, marjinal ekonomi, gizli ekonomi, örtülü ekonomi, enformel ekonomi, kara ekonomi şeklinde de ifade edilebilen kayıt dışı ekonomi; resmi kayıtlara girmeyen, kanuni belgelerle belgelendirilmeyen, yetkili kamu organınca normal kurallar içinde kontrol edilemeyen, milli gelir hesaplarında dikkate alınmayan ve doğru şekilde hesaplanamayan ekonomik işlem ve faaliyetlerin tümü olarak ifade edilmektedir.


[1] Olaya salt vergi dairesi açısından bakılacak olursa, kayıt dışı ekonomi; vergi kaçırma güdüsü ile, vergi idaresinin bilgi alanı dışına çıkarılan tüm faaliyetlerdir[2]. Kayıt dışı ekonomi; gayri resmi ekonomi, suç ekonomisi, enformel ekonomi olarak üçlü ayrıma tabi tutulabilir:

 

1.      Yarı kayıtlı ekonomi:

Faaliyetler yasal olup bu faaliyetlerden elde edilen gelir beyan dışı bırakılır. Genelde para cezası ile caydırıcılık kazandırılmıştır. Yarı kayıtlı faaliyetler; daha az vergi ödemek amacı ile bir kısım faaliyetlerin defter ve belgelere yansıtılmamasıdır. (faturasız mal yada hizmet satışı yapılması)

2.      Kayıtlara hiç girmeyen ekonomi:

Sosyal ekonomi, hane halkı ekonomisi, yerel ekonomi, ikincil ekonomi olarak da adlandırılan bu tür işlemleri aktif olarak yürütenler vergi idaresinin bilgisi dışında faaliyet gösterebilirler. Formel olarak kayda geçmeyen ve formel ekonomik üretim ve değişim süreçlerine sahne olmayan bu tür faaliyetlere örnek olarak; öz tüketim, seyyar satıcılık, çocuk bakıcılığı, ev temizliği, hamallık, boş buldukları yerleri otopark yapıp gelir elde edenler gösterilebilir.

3.      Yer altı ekonomisi:

Faaliyetleri toplum tarafından zararlı ve ahlak dışı olarak nitelendirilen, kanunen yasaklanmış fiillerden oluşur. Vergi cezalarından ayrı olarak ilgili kanunlardaki hapis veya para cezalarıyla cezalandırılırlar. Kriminal faaliyetler; uyuşturucu üretimi, tarihi eser kaçakçılığı, kalpazanlık, çek senet tahsilatı, tefecilik, kadın ticareti gibi toplumsal açıdan doğuracağı sonuçlar nedeniyle ceza yasalarının yasakladığı işlerdir. İllegal faaliyetler sektöründe faaliyet gösterenler; yasalara aykırı biçimde ekonomik üretimde bulunurlar. Kanuni yaş sınırının altında olanların istihdam edilmesi şeklinde örneklendirilebilir.

 

            Haksız rekabete, vergilerin azalmasına, bütçe açıklarının artmasına, milli gelir ve istihdam gibi makro ölçütlerin tam olarak belirlenememesine, ekonomik verimliliğin düşmesine, toplumun manevi değerlerinin sarsılmasına, gelir dağılımının adaletsizleşmesine yol açan kayıt dışı ekonominin yukarıda sayılan üç unsurun ortak özelliği; gelir elde edenlerin, elde ettikleri gerçek gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kayda geçirmiyor ve bu gelirler üzerinden de ödemesi gerekenden daha az vergi veya hiç vergi ödemiyor olmalarıdır.

 

 

2.KAYIT DIŞI EKONOMİNİN NEDENLERİ

            Kayıt dışı ekonominin ortaya çıkışındaki en temel sebep; insan ihtiyaçlarının sınırsız olması ve bunu karşılayacak kaynakların kıtlığıdır. İnsanlar kazandıkları parayı devletle paylaşmak yerine daha çok harcama ya da tasarruf yapmayı yeğlerler. Çünkü kayıt içine girdikçe vergi yükü artacağı veya başlayacağı için harcamaları veya tasarrufları azalacaktır. Bu durum kişinin marjinal tüketim ve tasarruf eğilimlerine göre de değişiklik gösterecektir.

 

            Türkiye'de kayıt dışı ekonomiye yönelimin bu kadar fazla olmasının nedeni ise; gelir dağılımındaki adaletsizlik yüzünden insanların gelirlerini arttırma istekleridir. Gelirden yeteri kadar pay alamadığını düşünen kesim, yaptığı faaliyetlerin tamamını ya da bir kısmını vergi dışında tutarak veya ek işlerde kayıtsız çalışarak gelirini arttırmaya çalışır.

 

Kayıt dışı ekonominin nedenlerini beş ana başlık altında toplayabiliriz:

 

 

2.1.MALÎ NEDENLER

            Malî nedenleri, üç alt kategoriye ayırabiliriz. Bunlar; vergi oranlarının yüksekliği,vergi sisteminin karmaşıklığı, harcamaların gider olarak yazılmaması ve son olarak da malî müşavirlerin rolüdür. Şimdi bu alt başlıkları teker teker inceleyelim.

 

 

2.1.1.Vergi Oranlarının Yüksekliği

            Vergi oranları ile kayıt dışı ekonomi arasında doğru orantılı bir ilişki mevcut olduğunu savunanlar yanında bunun aksini iddia edenler de bulunmaktadır. Vergi oranlarının mükelleflerin davranışları üzerindeki etkisi konusunda net bir görüş ortaya konamamasının sebebiyse vergi oranlarındaki bir değişmenin mükellefler üzerinde iki karşıt etkiye sebep olmasıdır. Şöyle ki, bir taraftan vergi oranlarındaki artış, başarılı kaçakçılıktaki marjinal kazancı arttırdığı için daha fazla kaçakçılığı teşvik ederken, diğer taraftan ise daha yüksek bir vergi oranı, vergi sonrası (harcanabilir) geliri azaltmak suretiyle ilave bir etki oluşturur ki bu durum, kişilerin riske karşı davranışlarına bağlı olarak daha az (aşağı yukarı) kaçırmalarına neden olabilir.[3] Burada yeri gelmişken Arthur Laffer'in ortaya koyduğu, vergi oranları ile vergi hasılatı arasındaki ilişkiye değinmekte yarar vardır. Laffer eğrisine göre vergi oranı sıfırken vergi hasılatı sıfırdır.Vergi oranı arttıkça vergi hasılatı artar ve maksimum bir noktaya ulaşır. O noktadan sonra vergi oranlarını arttırmak vergi gelirini arttırmaz. Vergi oranı %100'e çıktığında vergi hasılatı yeniden sıfır olur. Bu noktada ekonomik birimlerin para kazanmak için çalışmalarını durdurduğu farz edilmektedir. Vergi baskısı karşısında iki durum ortaya çıkmaktadır. Emek arzıyla ilgili durumda;çalışanlar artan vergi oranı karşısında vergiyi ödeyebilmek için daha fazla çalışmaktadır. Buna ''gelir etkisi'' denir. Vergi oranları belli bir düzeye ulaşınca gelir etkisi yerini ikame etkisine bırakmakta, emek boş zamanı tercih eder hale gelmektedir. Para ekonomisiyle ilgili durumda; vergilendirilebilir faaliyetlerden kaçış meydana gelmektedir. Bu bağlamda yüksek gelirliler daha az vergi ödemek için profesyonel faaliyetlerini azaltmakta veya hizmet takası durumu meydana gelmekte ya da vergi hileleri ve kaçırmaları gündeme gelmektedir.

 

            Hükümetler, yüksek vergi oranlarının etkisini azaltmak için vergi muafiyet ve istisna uygulamasına giderler. Bu durum vergi adaletini bozar, ayrıca istisnalardan yararlanamayanlar vergi kaçakçılığı yoluna gidebilirler. Veya vergi mükellefleri bu muafiyet ve istisna sınırlarını aşmamak için kazançlarının bir kısmını gizleyerek beyan etmezler ve kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olurlar. Bu gibi durumlar; vergi tabanının genişlemesine de etki etmektedir.

 

            Yukarıda sayılanlara ilaveten; SSK primleri ve istihdam vergilerinin aşırı yüksek olması[4] gibi sebepler de kayıt dışılığı teşvik etmektedir.

 

 

2.1.2.Vergi Sisteminin Karmaşıklığı

            Vergi kanunlarının karmaşıklığı doğru beyanda bulunmama eğilimine sebep teşkil eder. Türk vergi mevzuatı; çok sayıda yasa hükmü, Bakanlar Kurulu kararı ve genel tebliğle uzmanların bile izlemekte zorluk çektiği bir görünüm içindedir.[5] Vergi kanunları ve mevzuatının karmaşık olması ve vergi kanunlarında yapılan sık değişiklikler kanunların anlaşılabilirliğini ve uygulanabilirliğini daha da zorlaştırmış dolayısıyla mükellefleri kayıt dışı ekonomiye yöneltmiştir. 1980 sonrası dönemde, hükümetlerin Bakanlar Kurulu kararı ile mevzuat değişikliklerine gitmeleri bu sürece etki etmiştir.

 

 

2.1.3. Harcamaların Önemli Bir Kısmı Gider Yazılamaması

            A.B.D. gibi bazı ülkelerde vergi mükelleflerinin gider yazabilecekleri harcamaların kapsamı son derece geniş tutulmuştur. Takma diş, dans öğrenme giderleri, sigara ve alkolü bırakmak için tedavi giderleri, zihinsel ve bedensel özürlü çocukların giderlerinin de dahil olduğu birçok harcama gider kapsamına girmektedir. Ülkemizde bu harcamaların hiçbiri masraf yazılamadığı gibi daha birçok harcama da kapsam dışı bırakılmıştır.[6]

 

 

2.1.4.Malî Müşavirlerin Rolü

            Vergi kanunlarının karmaşıklığı, mükellefleri malî müşavirlerden yardım almaya sevk eder. Malî müşavirlerin beyana etkisi noktasında ise iki görüş vardır. Birincisi; malî müşavirler hata oranını düşürür, vergi kaybını azaltır, ikincisi ise denetimin ahlaki ve fiziksel maliyetini düşürerek doğru beyanda bulunmama eğilimine itebilir.

 

            Yukarıda ana başlıklar halinde sayılan malî sebeplere, vergi yükünün fazlalığını da ekleyebiliriz. 1999 yılında Avrupa OECD ülkelerinde ortalama vergi yükü %28.7, Türkiye'de vergi yükü %23.6 olmuştur[7]. Son yıllarda bu oranının %27’yi aşması, vergi gelirlerini arttırmak için KDV; ÖTV gibi harcamalar üzerinden alınan vergilere ağırlık verilmesi kayıt dışılığı körüklemiştir.

 

 

2.2. EKONOMİK NEDENLER

            Bir ekonomide; enflasyon,gelir dağılımındaki adaletsizlik,ekonomideki genel verimsizlik düzeyi ve devletin ekonomiye müdahalelerinin boyutu o ekonomideki kayıt altına alınamayan miktarı da belirler. Bu faktörlere değinecek olursak;

 

 

2.2.1. Enflasyon

            Kayıt dışı ekonomiyle karşı karşıya olan ülkelerdeki ekonomik sorunlardan biri de enflasyondur. Artan oranlı gelir vergisi tarifesine sahip olan ülkelerde gelir dilimi kaymasıyla mükellefler, reel gelirleri artmasa da daha üst bir gelir dilimine göre vergilendirilirler. Mükellefler, böyle bir durumda gelirlerinin bir kısmını vergi dairesinden gizlerler. Devletin; vergi gelirlerinin düşük gerçekleşmesi nedeniyle borçlanmaya ve para basımına yönelmesi faiz oranlarının artışına bağlı olarak enflasyonu arttırır. Enflasyon artışına bağlı olarak da gelir dağılımını bozulma yönünde hız kazanır.

 

 

2.2.2.Gelir Dağılımında Adaletsizlik

            Gelir dağılımı, bir ülkede belli bir dönemde oluşturulan milli gelirin bireyler, bireylerden oluşan gruplar veya üretim faktörleri arasında bölüşümüdür.[8] Gelişmiş ülkelerde sosyal politikaların uygulanışı, sermayenin tabana yayılmış olması gelirin daha adil bir şekilde dağılımını sağlamaktadır. Oysa gelişmekte olan ülkelerde orta sınıfın azlığı ve buna bağlı olarak alt ve üst tabakaların fazlalığı; kayıt dışı ekonomiye yol açar. Ülkemizde de uygulanan politikalar sonucunda sadece faizden geçinen ve vergi ödemeyi pek sevmeyen bir kesim oluşmuştur. Ayrıca küçük aile şirketlerinin diğer firmalarla rekabet edebilmek amacıyla kayıt dışına yönelmeleri söz konusudur.

 

            Vergi yoluyla gelir dağılımı, vergi yükünün alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına doğru kaydırılmasıyla gerçekleşir. Son yıllarda vergi yükünün aşırı artması vergi adaletini bozmuş, toplumun alt gelir grupları dolaylı vergilerin ağırlığının artması sonucu neredeyse vergi yükünün tümünü üstlenmek zorunda kalmışlardır. Bu durum gelir dağılımının bozulmasına etki eden nedenlerden biri olmuştur.

 

 

2.2.3. Ekonomideki Genel Verimsizlik Düzeyi

            Kayıt dışı ekonominin oluşumunda, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde ekonominin genel verimsizliği ve yaygın işsizlik önemli etkenlerdir. Üretim sürecinde genel bir verimsizlik düzeyinin olması yükümlüyü, karı arttırmaya yönelik olarak, maliyet unsurlarından tasarrufa yöneltir. Bazı firmalar çalışanların ücretlerini, düşük göstererek ya da hiç göstermeyerek maliyetlerde tasarrufa giderler. Ayrıca sosyal amaçların gerçekleştirilmesine yönelik olarak 50 kişi ve fazlasını istihdam eden işverenlere özürlü, eski hükümlü veya terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu yükümlülükler, çalıştırılan işçi sayısı ile ilişkilendirildiği için işverenler söz konusu yükümlülüklerden kurtulabilmek için çalıştırılan işçi sayısını resmi kayıtlarda 50 kişinin altında tutarak kayıt dışı istihdama yönelebilmektedirler.[9] Ekonominin içinde bulunduğu genel verimsizlik düzeyinin sebep oldukları bu şekilde devam ederken nüfusun hızlı bir şekilde artmasına karşın yatırımların aynı hızla arttırılamaması işsizliğin her geçen gün artmasına neden olmakta dolayısıyla bir çok kişi işsiz kalmamak için kayıt dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.

 

 

2.2.4. Devletin Ekonomiye Müdahalesi ve Ekonomik Yasaklar

            Her toplumda bazı mal ve hizmetler; kamu sağlığı ve güvenliğini tehdit etmesi, stratejik önemi, dini ve ahlaki veya ekonomik yönden sakıncalı olması nedenleriyle yasaklanır. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı şeklinde örnekleyebileceğimiz bu tür faaliyetler aşırı kar içermesi nedeniyle kayıt dışına zemin hazırlamaktadır.

 

            Öte yandan; devletin çeşitli sektörlere veya ekonominin tümünün işleyişine müdahale etmesi kayıt dışı ekonominin ortaya çıkışına etki eder. Mal piyasalarında oluşan karaborsa, emek piyasalarındaki denetimsiz istihdam ya da para piyasalarında görülen tefecilik, hep kamu müdahalesi sonucunda oluşan enformel sektörlerin örneklerini oluşturmaktadır.

 

 

2.3.SİYASAL NEDENLER

            Kamu harcamalarını vergi gelirleriyle karşılamakta zorlanan kamu idaresi, vergi gelirlerini arttırmayı başaramamış, vergi kanunlarını uygulayamamış, vergi kaçağı artmış, bu nedenle kamu harcamalarını karşılamak için vergi kanunlarında sık sık değişiklikler yapmış, yeni vergi kanunları yürürlüğe konmuş, vergi gelirleri ancak bu yolla arttırılmak istenmiştir. Vergi sistemimizde özellikle 1980 sonrasında malî amaçların ekonomik amaçlara nazaran geri planda bırakılmasıyla çok sayıda istisna, muafiyet ve indirim hükümlerine yer verilmiş veya daha önce var olanların kapsamı genişletilmiştir.[10] Vergi mükellefleri bu muafiyet ve istisna sınırlarını aşmamak için kazançlarının bir kısmını gizleyerek beyan etmemişler ve kayıt dışı ekonominin büyümesine sebep olmuşlardır.

 

            Siyasal nedenlerin diğer bir unsuru da; vergi aflarıdır. Bazı mükellefler, ülkemizde vergi aflarının sık sık tekrarlanır olması nedeniyle vergi cezalarından ve vergi aslının bir bölümünden kurtulma düşüncesindedirler. Bu düşünce mükellefleri vergiden kaçınmaya sevk eder. Vergisini zamanında ödeyen mükellefler, vergisini ödemeyip cezalı duruma düşen fakat sonra da bu cezaları affedilen mükellefleri gördüklerinde gelecek vergilendirme dönemlerinde ödemeleri gereken vergiden kaçınma yollarını aramaktadırlar.

 

 

2.4.İDARÎ NEDENLER

            Kayıt dışı ekonominin oluşmasına neden olan idarî sorunları; bürokrasinin yoğunluğu, vergi idaresinin etkinsizliği, denetimlerdeki yetersizlik unsurları açısından ele alacağız.

 

            Vergi idaresinin etkin bir yapıya kavuşturulmaması, vergi istihbarat birimlerinin yetersizliği, vergileme sürecinin her aşamasında vergi idaresi - mükellef ilişkilerinde kopukluk ve yetersizlik olması, vergi idaresinde personel ücretlerinin yetersizliği, personelin atama - yükselme ve değerlendirilmesinde objektif kriterlerin kullanılmaması, vergi idaresinin yeni teknoloji olanaklarından yeterince yararlanamaması ülkemizdeki vergi idaresinin mevcut sorunlarından bazılarıdır. Kendi içindeki sorunlar nedeniyle etkin olarak çalışamayan vergi idaresi, üstüne düşen görevi tam anlamıyla yapamayınca kayıt dışına çıkış artar. Vergi idaresi; görevlerini vergilerin toplanmasının sonrasında olduğu kadar, vergi öncesi aşamada da yerine getirmelidir. Bilgisayar destekli yaygın ve yatay denetimli devamlı izleme ağının varlığı, salt vergi sonrası yapılan detaylı incelemelerden daha da önemlidir[11].

 

            Vergi denetiminin temel amacı; kişileri yasalara uygun hareket etmeye yöneltmektir. Vergi denetimi yasalara aykırı davranışla vergisini doğru ve zamanında ödemeyenler için ciddi bir risk oluşturur. Doğru beyanı sağlayan kriter ise, bu riskin büyüklüğüdür. Yapılan araştırmalar; yüksek cezalar ve denetim olasılığının kaçakçılığı ve kayıt dışını engelleyeceğini ortaya koymuştur. Ancak cezalar, denetim ile desteklenmezse çok önemli bir etki oluşturmaz. Ülkemizde vergi denetimi, Maliye Bakanlığı, Hesap Uzmanları Kurulu, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu, Gelirler Genel Müdürlüğü Gelirler Kontrolörleri ve il defterdarlıkları veya Gelirler Bölge Müdürlüklerine bağlı Vergi denetmenleri olmak üzere birkaç kurum tarafından yürütülmektedir. Bu durum birbirinden kopuk denetime neden olmakta ve sonucunda vergi denetim kurumları verimsizleşmektedir.

 

            Vergi bürokrasisinin yoğun olması ise, mükelleflerin bazı kazançlarını kayıt altında tutmamalarına neden olmaktadır. Bürokratik işlemlerin aşırı ve karmaşık olması kayıtlı ekonomide yeterince istihdam artışının sağlanamamasına dolayısıyla kayıt dışı faaliyetlerin artmasına neden olmaktadır.

 

            Son olarak; servet ve servet artışının sorgulanmayışını da bu başlık altında değerlendirebiliriz. Yabancı ülkelerin çoğunda mükelleflerin gayrimenkul, otomobil alımı, banka hesabındaki artış, edindiği menkul kıymetler vs… ile elde ettiği kazanç kıyaslandığında arada olumsuz fark varsa nedenleri sorulmakta ve açıklanamadığı takdirde cezalı vergileme yoluna gidilmektedir. Ülkemizde ise “ Nereden Buldun? ” yasası yürürlükten kaldırılmıştır.

 

 

2.5. AHLAKÎ VE SOSYAL NEDENLER

            Hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak kamu hizmetlerinin aynı ölçüde artmaması, yeni iş sahalarının açılamaması işsiz sayısını arttırmaktadır. İnsanları köyden kente göçe sevk eden bu olgu, kentlerin dengesini bozmakla beraber insanların da ahlaki değerlerinde sarsıntıya sebep olmaktadır. Şehirde yaşayan köylü nüfus, kentte aradığını bulamayınca kayıt dışı faaliyetlere girer ve yakalandığı zaman suçlarını haklı çıkarmak amacıyla kendisine kötü davranıldığını iddia eder. Bu bahaneleri destekleyen ahlaki değerler ve davranış biçimleri genel kabul görmeye başladığı zaman kayıt dışı faaliyetler genelleşmiş, failler toplumda kimliğini gizlemeden rahatlıkla gezebilir demektir.[12]

 

            Ahlaki ve sosyal faktörlere mükellefin yaşı, eğitimi, cinsiyeti, medeni hali de eklenebilir. Yapılan araştırmalar; erkeklerin kadınlara; evli çiftlerin bekarlara; gençlerin yaşlılara oranla daha fazla kaçırma eğilimi gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Eğitim düzeyinin yüksek oluşu mükelleflerin, vergilerin ekonomik ve sosyal işlevleri konusundaki bilinçli tutum sergilemelerine, vergi kaçırma konusundaki eğilimlerinin daha düşük olmasına neden olur.

 

            Ayrıca; halk arasında toplanan vergilerin gerekli yerlere sarf edilmediği anlayışı da kayıt dışına çıkışta etkili olur.

 

 

3. KAYIT DIŞI EKONOMİNİN ETKİLERİ

            Kayıt dışı ekonominin etkileri olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrılır. Her ne kadar olumlu etkileri bulunsa da sebep olduğu olumsuzluklar bakımından her geçen gün daha fazla tahribata yol açmakta ve önlenmesi güç hale gelmektedir.

 

 

3.1. OLUMLU ETKİLERİ

            Kayıt dışı ekonomi, ekonomik hayata ve birey refahına yaptığı katkılar açısından olumlu sonuçlar doğurur. Kayıt dışı ekonominin, yaygın olduğu sektörde fon birikimine ve istihdama katkı yaptığı ileri sürülür. Kayıt içi olduğu durumda vergi olarak devlete aktarılacak olan fonlar, kayıt dışılık durumunda işletmelerde yatırım olarak kullanılabilir. Böylece, işletmelerin öz sermaye kalemi yükselir. Daha bol kaynağa kavuşan firmalar faaliyet alanlarını ve istihdamı yükselttikçe hem kendileri yararlanır, hem de dışsallık etkisi ile çevresel yarar sağlar ve ekonomiyi canlandırabilir.

 

            Bazı kişi ve gruplar, kayıt dışı ekonominin ekonomik dalgalanmalara ve tüketici taleplerine daha kısa zamanda uyum sağlaması açısından kayıtlı ekonomiden daha fazla yenilik yaptığını ve daha fazla girişimci meydana getirdiğini ve böylece olumlu katkısının bulunduğunu iddia eder.[13]

 

            Ayrıca kayıt dışı ekonomi, vergiye tabi geliri azaltarak kullanılabilir geliri artırır. Bu durumda ekonomide kullanılmayan kapasite miktarı kadar marjinal tüketim eğilimine de bağlı olarak tüketim mallarına talep artar, dolayısıyla yatırım mallarına olan talep seviyesi yükselir ve sonuçta yatırımların artmasıyla milli gelir seviyesi yükselişe geçer. [14]

 

 

3.2. OLUMSUZ ETKİLERİ

            Kayıt dışı ekonominin; sebep olduğu olumlu etkilere rağmen uzun dönemde tamir edilmesi güç sorunlar ortaya çıkaracağı açıktır. Bunlardan en önemlisi; devletin vergi gelirlerinin azalmasına neden olmasıdır. Kamu hizmetlerinin görülmesi için yeteri kadar kaynak bulamayan kamu kesimi ya borçlanarak, ya para basarak gelir elde etme yoluna gider. İki yöntem de ekonomi genelinde sakıncalar doğurur. Devletin dolaylı vergileri arttırarak gelir elde etmesi ise, vergi adaletini bozarak, gelir dağılımının adaletsizleşmesine neden olarak halkın rejime ve devlete duyduğu güveni sarsar.

 

            Kayıt dışında üretilen mal ve hizmetlere, vergi ödenmemesi nedeniyle daha düşük bedelle satılma imkanı verilerek dürüst vergi mükellefleri açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı ekonomi sebebiyle üretim kaynakları, vergilendirilmeyen sektörlere kayabilmektedir. Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanamaması ve kaynakların verimli olarak kullanılamaması, ekonominin sağlıklı ve dengeli büyümesini de engellemektedir.

 

            Kayıt dışı ekonomi, istatistiksel verilerin doğru yansıtılamaması nedeniyle ekonomi politikalarının başarılı olmasını engellemektedir. İstatistiksel verilerin saptırılması sonucunda GSMH' dan başlayarak, bir dizi veri eksi ya da yanlış olarak hesaplara yansıtılmış olur[15]. Ekonomik verilerin, milli istatistik içinde gerçeği yansıtmaması refahı olumsuz yönde etkilemekte ve bir çok gösterge milli istatistiklere girmediği için ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi vermekte ve bu verilere göre uygulanacak iktisadi ve malî politikalardan beklenen sonuçlar gerçekleşmemektedir.

 

            Kayıt dışı ekonominin toplumun manevi değerleri üzerinde de etkisi bulunmaktadır. Haksız ve kolay yoldan para kazanma düşüncesinin kabul görmesi, kişileri birtakım bilgileri (ikametgah vs..) saklamaya sevk eder. Bu durum kamu güvenliği, seçmen kütüklerinin oluşturulması, yargının etkin işlemesi, nüfus sayımı ve ekonomik anlam taşımayan diğer istatistiksel bilgilerin elde edilmesi açılarından da sakıncalar doğurmaktadır.[16] Ayrıca yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşması; devlete duyulan güvenin sarsılmasına, bireylerin sorunlarını yasa dışı yollardan çözmelerine, mafya-rüşvet gibi bir takım olguların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

 

 

4.KAYIT DIŞI EKONOMİYİ ÖLÇME YÖNTEMLERİ

            Kayıt dışı ekonomiyi tam anlamıyla ölçmek imkansızdır. Çünkü kayıt dışı ekonomiye ait bilgiler resmi kayıtlarda yer almadığı için çeşitli varsayımlara dayanarak ve çeşitli yöntemler kullanarak tahminleme yapılmaktadır. Bu yöntemler iki ana başlık altında toplanabilir.

 

 

4.1. DOĞRUDAN ÖLÇME YÖNTEMİ

            Doğrudan ölçme yöntemine göre tahminlemede, anketlerden yararlanılır. Çeşitli kamu kurumları, bankalar, özel kuruluşların bir kısmı bu yöntemi tercih etmektedir. Anketi yaptıran taraf, çeşitli sorular sorarak verilen cevaplardan kayıt dışını tahmin eder. Verilen cevapların doğru olduğu varsayılır. Ancak kayıt dışı faaliyetlerinin önemli bir kısmı yasalara aykırı olması, kişi ve kuruluşların bu tür faaliyetleri ile ilgili bilgileri gizleme eğilimde olması bu yöntemin güvenirliliğini zayıflatır[17].

 

 

4.2.DOLAYLI ÖLÇME YÖNTEMİ

            Dolaylı ölçme yöntemleri, doğrudan ölçme yöntemlerine göre daha fazla tercih edilir. Bu yöntem; Gayri Safi Milli Hasıla Yöntemi, İstihdam Yaklaşımı, Parasalcı Yaklaşım, Vergi İncelemeleri Yoluyla Ölçme Yaklaşımı olarak dört kısma ayrılır.

 

 

4.2.1.GSMH Yöntemi

            Bu yöntemde gelir,harcama,üretim yöntemlerinden birinden yararlanılır. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sonucun aynı çıkması gerekir. Bazı hesaplamalarda gelir, harcama, üretim yöntemlerinin üçü bir arada da kullanılabilir.

 

 

4.2.2. Parasalcı Yaklaşım

            Parasal büyüklük metoduna göre, geçmişte belli bir zamanda kayıt dışı ekonominin sıfır olduğu varsayılır. Daha sonra piyasadaki toplam para miktarındaki artış ile kıyaslanabilecek bir başka ekonomik endeksteki artış ile kıyaslanır.[18] Parasalcı yaklaşımın türlerinden biri olan ekonometrik yaklaşımda; nakit para talebinin ekonometrik bir denklem ile tahmin edilerek kayıt dışı ekonominin büyüklüğü tahmin edilmeye çalışılır. Buna göre, kayıt dışı ekonominin en önemli nedeni yüksek vergi oranlarıdır. Fisher’in miktar teorisi eşitliği kullanılarak yapılan ölçümlemeye ise işlem hacmi yaklaşımı denir. İşlem hacminin milli gelire oranındaki değişikliklerden kayıt dişi ekonominin büyüklüğü tahmin edilmeye çalışılmaktadır.

 

 

4.2.3. İstihdam Yaklaşımı

            Bu yönteme göre; nüfusun, sivil işgücü arzının ve istihdamın zaman içinde gelişimi incelenerek kayıt dışı ekonominin büyüklüğü tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Toplam nüfus içindeki sivil işgücü miktarı aynı iken istihdam edilen nüfusun toplam nüfusa oranı düşüyorsa o ekonomide kayıt dışılık artıyor demektir.

 

 

4.2.4. Vergi İncelemeleri Yoluyla Ölçme Yaklaşımı

            Modern vergi sistemlerinde ve ülkemizde beyan esası belirlenmiştir. Beyan esasında mükellefler bazen bilerek, bazen de bilmeden yanlışlıklar yapmakta ve az kazanç beyan etmektedirler. Bu yöntemle rastgele seçilmiş mükelleflerin inceleme sonucu bulunan matrah farklarından toplam nüfusa oranlanarak kayıt dışı tahmin edilmeye çalışılır.

 

 

5.TÜRKİYE'DE KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTU

            Kayıt dışı ekonomi yukarıda görüldüğü üzere ölçümü oldukça güç ve karmaşık olan bir olgudur. Bu nedenle gerek sektörel bazda gerekse ülke çapındaki boyutu hakkında doğru bir rakama ulaşmak mümkün değildir.

 

            Ülkemizde yaşanan kronik enflasyon, spekülatif kazançların yoğun olması, gelir dağılımındaki aşırı adaletsizlikler ve ekonomik faaliyetlerin denetim dışında kalması kayıt dışı ekonominin boyutunun genişlemesine neden olmuştur. Yapılan tahminlemelerde farklı yöntemlerin kullanılması farklı sonuçların ortaya çıkmasına neden olduğu için ülkemizde kayıt dışı ekonominin oranı tam olarak bilinmemekle beraber, giderek artan bir eğilim izlediği ve tehlikeli boyutlara ulaştığı bilinmektedir. IMF uzmanlarının yaptığı bir saptamaya göre[19] ülkemizdeki elektrik tüketimindeki artışın GSMH'deki artışla aynı olacağı varsayımıyla kayıt dışı ekonominin 1996 ve 2001 yılları arasında yüzde 30 artmış olduğu söylenebilir. Vergi denetim verileri kullanılırsa 2001 yılında kayıt altına alınmayan ekonomi GSMH'nin yüzde 60'ı olarak kabul edilebilir. Sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı istihdam ile hane işgücü istatistikleri arasındaki fark incelenirse 2001'deki fiili istihdamın, resmi istihdam rakamlarından yüzde 50 daha fazla olduğu sonucuna varılabilir.

 

            Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, çeşitli araştırmacılar çeşitli yöntemleri kullanarak birtakım saptamalarda bulunmuşlardır. Ancak çıkan sonuçlar birbirlerine yakın değildir. Aynı araştırmacının farklı yöntemlerle yaptığı sonuçlar veya farklı araştırmacıların aynı yöntemle yaptığı sonuçlar arasında benzerlik bulunmamıştır. Bunun nedeni de; kayıt dışı ekonominin genel kabul görmüş bir tanımının olmayışıdır.

 

 

6.KAYIT DIŞI EKONOMİYLE MÜCADELEDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

            Kayıt dışı sektörün kayıtlı ekonomiye kazandırılması, ancak ona kaynak teşkil eden yapısal sebepler ortadan kaldırılarak ve onu oluşturan yapısal şartlar değiştirilerek mümkün olabilir.[20]

 

            Kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusunda başlangıç noktası; siyasal iradenin tüm unsurlarıyla bu mücadelede kararlı davranmasıdır. Siyasal iktidarın, popülist uygulamalarla yanlış olduğunu bilmesine rağmen bazı aksaklıkların üstüne bilinçli olarak gitmemesi, bu mücadeleyi açık bir şekilde baltalar. Yolsuzluklarla mücadele eder gibi görünüp gerçekte hiçbir araştırma, inceleme, soruşturma yapılmaması veya yeterli nitelik ve nicelikte kişilere bu çalışmaları yaptırmamak suretiyle eksik ispat ve delillendirmeler sonucu yargısal süreçte sonuç alınamaması, konusu suç teşkil eden eylemleri affederek kamu vicdanının yaralanması, sürekli malî af beklentisi oluşturulmak suretiyle kamu alacaklarının ilgililer tarafından ödenmesinin engellenmesi ve bunlar gibi sayılabilecek pek çok husus siyasal iradenin kararlılığının sorgulanmasını ve mücadelenin başarısızlığa mahkum olması sonucunu doğuracaktır. [21]

 

            Siyasal iradenin kararlılığını topluma da hissettirmesi, halkın desteğini yanına alması gerekmektedir. Sorun ülke sorunu olarak kabul edilip toplumun tüm kesimlerinin görüşü alınmalı, ikna edilerek etkin desteği ve katılımı sağlanmalıdır.

 

            Sistemin kendi içinden kaynaklanan sorunların çözülmesi, kritik görevlere liyakat esasına göre personel yerleştirilmesi sorunun çözümüne ve alınan önlemlerin işlerliğine katkıda bulunur. Öncelikle yapılması gerekenleri bu şekilde özetledikten sonra alınması gereken tedbirlere değinecek olursak;

 

·         Yasal düzenlemeler:

Yasalarda kayıt dışı ekonomiye yol açan boşlukların ve yetersizliklerin giderilmesi amacıyla başta vergi sistemimizde olmak üzere diğer kanunlarda da gerekli tedbirler alınmalı, kayıt dışı ekonomiye yol açan maddeler ayıklanmalı, kayıt dışı ekonomi ile mücadele edici mekanizmalar ilave edilmelidir.

 

Tablo: Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutlarını Ölçmeye Yönelik Yapılan Çalışmalar

ARAŞTIRMACILAR

TAHMİN YÖNTEMLERİ

YILI

TAHMİNİ BÜYÜKLÜK (GSMH’NİN %’Sİ)

ALTUĞ

Vergi Yaklaşımı

1992

35,0

DERDİYOK

Ekonometrik Yaklaşımı

1984

27,3

Vergi Yaklaşımı

1991

40,4

ILGIN

Emisyon Hacmi Yaklaşımı

1998

82,5

Emisyon Hacmi Yaklaşımı

1993

56,9

Ekonometrik Yaklaşımı

1992

48,8

ÖZSOYLU

GSMH Yaklaşımı

1990

7,50

İşlem Hacmi Yaklaşımı

 

11,5

KASNAKOĞLU

Ekonometrik Yaklaşımı

1990

7,8

TEMEL

Vergi Yaklaşımı

1991

16,4

Ekonometrik Yaklaşımı

 

7,9

YAMAK

Ekonometrik Yaklaşımı

1994

10,0

AKTÜRK

Ekonometrik Yaklaşımı

2002

16,2

Kaynak: Şükrü KIZILOT – Şafak E. ÇOMAKLI, Vergi Kayıp ve Kaçaklarının Mevzuat Açısından Değerlendirilmesi, 19. Maliye Sempozyumu, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2004, s.124.

 

            Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için, vergi sistemimizde kayıt ve belge düzeninin yerleştirilmesi, uygulamada çapraz kontrollere imkan verecek düzenlemeler getirilmesi gerekir. Bu amaçla, 4369 sayılı kanunla yapılan değişiklikle götürü usulde ticari kazanç tespiti yöntemi tamamen kaldırılmış ve yerine belirli şartları taşıyan mükelleflerin ticari kazançlarının basit usulde tespit edilmesi yöntemi getirilmiştir. Ayrıca zirai kazançlarda 4369 sayılı kanun öncesinde çiftçilerin vergiye tabi olup olmayacaklarının, vergiye tabi olacaklarsa kazanç tespit yönteminin satış tutarı esas alınarak belirlenmesi, çiftçileri yaptıkları satışlar için belge talep etmemeye ve bu yolla hasılatlarını gizlemeye sevk etmiştir.[22] Bu sakıncaların giderilmesi amacıyla küçük çiftçi muaflığı kaldırılıp zirai kazançların stopaj yoluyla veya gerçek usulde vergilendirilmesi sistemine geçilmiştir. Bu uygulamalar ülkemizde kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusunda önemli adımlardır. Ancak belge ve fatura kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik uygulamamalar, diğer yasal ve idarî uygulamalarla desteklenmelidir.

 

            Gelir, Kurumlar ve Katma Değer vergilerinin oranları düşürülerek vergi tabanının genişletilmesi ve bu yolla vergilendirilmeyen alanların vergilendirilmesi veya muafiyet ve istisnaların mümkün olabildiğince sınırlandırılması gerekmektedir.

 

            Hapis cezasını gerektiren vergi suçları titizlikle düzenlenmelidir. Kişilerin hukuk sistemine olan güvenlerini sarsacak uygulamalara son verilmelidir.

 

            Vergi davalarında kazanma oranlarının arttırılması için savunmaların iyi şekilde yapılması ve hazine avukatlarının donanımlarının arttırılması gerekmektedir.

 

            Daha önce değinildiği üzere servetteki atışın kaynağını sormaya yarayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

 

            Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından gider yazılabilecek harcamaların kapsamının genişletilmesi; mükellefleri belge almaya teşvik edecek bir unsur olarak sisteme sokulabilir.

 

·         İdarî düzenlemeler:

Bir toplumda en iyi vergi yasaları yürürlükte olsa ve en iyi idarî işleyiş sağlansa da, etkin denetimin olmayışı zaman içerisinde sistemin bozulmasına neden olabilmektedir.[23] Denetim ne kadar etkin ise kayıt dışına çıkış o kadar az olur. Denetim örgütlerinden Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu, Gelirler Genel Müdürlüğü Gelirler Kontrolörleri ve Vergi Denetmenleri hem idarî teftiş ve soruşturma hem de vergi mükelleflerinin hesaplarını denetleme görevini yürütürler. Bu ayrılık giderilmeli iç denetim yapanların iç denetimlerinin gerektirdiği dış denetim yetkileri belirlenmeli, denetim örgütleri tek çatı altında toplanarak,güçlendirilmeli bu yolla siyasî iktidarın etkisinden uzak kalmaları sağlanmalıdır.[24] Ayrıca denetim elemanlarının yeterli sayıya ulaştırılması, denetimin kısa sürede sonuçlandırılması kayıt dışına çıkışı engeller.

 

            Eğitimi tam, motivasyonu yüksek, olayların önünde giden, vergi sistemine hakim, özlük hakları iyileştirilmiş personelden oluşan bir vergi dairesi hayata geçirilmelidir. Merkezi idare ile taşra teşkilatları arasındaki gerekli koordinasyonun sağlanması için vergi dairelerinde bilgisayar ağının kurulması, vergi ile ilgili işlemlerin yapılmasında bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılmasıyla hizmet kalitesinin ve hızının artırılması ve vergi istihbarat birimin etkin şekilde çalışmasına zemin hazırlanmalıdır.

 

            Vergi kimlik numarasının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Finansal işlemlerde vergi kimlik numarasının kullanılması ile mal hareketi yanında nakit hareketleri daha kolaylıkla izlenebilecektir.

 

            Nakit para kullanımının azaltılıp tüketicileri kredi kartlarıyla alışverişe teşvik etmek belge kullanımını da yaygınlaştıracağı için kayıt dışıyı azaltabilir. Bu sistemi geliştirecek politikalar uygulanması bir diğer çözüm yolu olabilir.

 

            Sağlık sektöründe bazı hekimlerin ayda bir hasta muayene etmiş gibi beyanda bulunmaları, asgari ücretli kadar vergi ödemeleri gerçeğinin önüne geçmek için sağlık sektöründe bir denetim başlatılabilir. Reçetelerin Maliye Bakanlığına verilmesi ya da özel hastanelerde ameliyata giren hekimler hakkında bilgi alınarak bu gelirlerini beyan edip etmedikleri takip edilebilir.

 

            Eğlence sektöründe de denetimlerin arttırılması yerinde olacaktır. İşletmelerde sahne alan sanatçıların, onlara hizmet eden alt kadronun, fotoğrafçıların fiş düzenleyip düzenlenmediğinin tespiti yapılmalıdır.

 

            Serbest bölgelerde şubesi bulunan firmaların orada çalıştırdıkları işçilerin sayısı, ücretleri kontrol edilip fiilen çalışan işçilerle kayıtlı görünenler arasında fark olup olmadığı anlaşılabilir.

 

Yasal ve idarî çözüm önerilerine şunlar da eklenebilir:

·         İşportanın kaldırılması:

Sosyal patlamayı engellediği düşüncesiyle kötü gözle bakılmayan bu alan vergi ödememesi nedeniyle haksız rekabete sebep olmakta, ayrıca devletin otoritesini de sarsmaktadır. Kolayca üstesinden gelinebilecek bir uygulama olmayacağı için bir geçiş planlaması yapılarak hiç olmazsa devlet tarafından belirlenen kurallara riayet eder şekilde yer ayarlamalarıyla,izin-ruhsat-harç uygulamalarıyla ve tüketici haklarını da getirmek suretiyle bir ara dönem geçirilebilmesi sağlanmalıdır.[25]

·         İdarî mahkemeler ile vergi mahkemelerinin ayırılması:

Danıştay’da bu ayrım yapılarak vergi dava dairelerinden oluşan “vergitay” kurulmalıdır. Ara kademe olarak Bölge Vergi Mahkemelerinin görev sahaları genişletilmelidir.[26]

 

 

SONUÇ

            Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli malî sorunlardan biri olan kayıt dışı ekonomi; nedenleri, etkileri, ölçümleme yöntemleri ve mücadele yolları bakımından oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle kayıt dışı ekonomiyle yapılan mücadelede, başarı olasılığını tam anlamıyla yakalamak mümkün değildir. Her proje ister kısa vadeli, ister orta vadeli, ister uzun vadeli çözüm içeriyor olsun kararlılıkla uygulanmalıdır. Siyasal iktidarların da uygulama sırasında popülist politikalara yönelmemeleri gerekir. Uygulanacak stratejiler vatandaşlara ayrıntıyla anlatılmalı, onların da desteği alınmalıdır. Vergi vermeyenin değil vergi verenin garipsendiği günümüzde bu düşünceyi yıkmak için, uygulamaların sonuçlanmasına katkı sağlaması için eğitime de önem verilmelidir.

 

 

* Gülen Gonca,

Dokuz Eylül, Maliye, Yüksek Lisans Programı.

gulen81@yahoo.com

http://www.akademiktisat.net

 

 

 



DİPNOT - REFERANS

[1] Metin MERİÇ, Vergi Denetimi, İlkem Ofset, İzmir, 2002, s.54.

[2] Fevzi DEVRİM, Kamu Maliyesine Giriş, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3.Baskı, Anadolu Matbaacılık, İzmir, 1999, s.256.

[3] Ali ÇELİKKAYA, "Mükellefin Vergiye Gönüllü Uyumunu Etkileyen Faktörler" [http://www.e-akademi.org/makaleler/acelikkaya-1.htm ] Erişim :11.05.2005.

[4] Akın İZMİRLİOĞLU, "Gelir Dağılımı,Yoksulluk,Popülizm," İktisat Dergisi, Ekim-Kasım, 2001, s.33.

[5] Yusuf KILDİŞ, " Kayıt Dışı Ekonominin Ulusal-Uluslar arası Boyutu ve Çözüm Önerileri " [http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi05/kıldis.htm] Erişim : 13.05.2005.

[6] Şükrü KIZILOT – Şafak E. ÇOMAKLI, “Vergi Kayıp ve Kaçaklarının Mevzuat  Açısından Değerlendirilmesi”, 19. Maliye Sempozyumu, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2004. s.124.

[7] Şefik ÇAKMAK, "Türkiye'de Uygulanması Gereken Vergi Politikaları", Vergi Dünyası Dergisi, Haziran, 2003, s.41.

[8] Namık Kemal UYANIK, Bir Bölüm Finansal İşlemler ve Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar Birliği Yayınları Yayın No:226, İstanbul, 2001, s.318.

[9]Mustafa Ali SARILI, " Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri, Etkileri ve Alınması Gereken Tedbirler"  [http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi41/kayitdisi.doc] Erişim : 17.05.2005.

[10] Kadir BOY, "Kayıt Dışı Ekonomi ve Gelir İdaresinin Yeniden Yapılanma Gerekliliği", Vergi Dünyası Dergisi, Mart, 2002, s.24.

[11] İzzettin ÖNDER, "Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme" [http://www.istanbul.edu.tr/siyasal/Turkce/Dergi/Sayı%2023-24/19htm] Erişim : 15.05.2005.

[12] UYANIK, a.g.e., s.317.

[13] UYANIK, a.g.e , s.326.

[14] Yusuf KILDİŞ, " Kayıt Dışı Ekonominin Ulusal-Uluslar arası Boyutu ve Çözüm Önerileri " [http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi05/kıldis.htm] Erişim : 13.05.2005.

[15]İzzettin ÖNDER, "Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme" [http://www.istanbul.edu.tr/siyasal/Turkce/Dergi/Sayı%2023-24/19htm] Erişim : 15.05.2005.

[16] Emine KOBAN,"Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonomi Sorunu ve Önlenmesinde Vergi Denetiminin Rolü", [http://www.iktisat.uludag.edu.tr/dergi/3/koban/koban2.htm] Erişim : 13.05.2005.

[17] Mustafa Ali SARILI, " Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri, Etkileri ve Alınması Gereken Tedbirler"  [http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi41/kayitdisi.doc] Erişim : 17.05.2005.

[18] UYANIK, a.g.e., s.322.

[19] [http://www.ekorehber.com/sayfa.php] Erişim : 13.05.2005.

[20] Tisk Görüşü, "Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonomi ve Kayıt Dışı İstihdam Sorunu", İşveren Dergisi, Şubat, 2001, s.11.

[21]Sedat Abdullah ARISOY, Kayıt Dışı Ekonominin Kavranması Kapsamında Sistem Değişikliği Önerileri ", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı : 262, Haziran 2003 s. 132.

[22] Yusuf KILDİŞ, " Kayıt Dışı Ekonominin Ulusal-Uluslar arası Boyutu ve Çözüm Önerileri " [http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi05/kıldis.htm] Erişim : 13.05.2005.

[23] Emine KOBAN,"Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonomi Sorunu ve Önlenmesinde Vergi Denetiminin Rolü", [http://www.iktisat.uludag.edu.tr/dergi/3/koban/koban2.htm] Erişim : 13.05.2005.

[24] ÇAKMAK, a.g.m., s.50.

[25] ARISOY, a.g.m., s.134.

[26] ARISOY, a.g.m., s.136.

 

 

 

KAYNAKLAR

AKBULUT Akın, "İyi Bir Vergi Politikasının Temelleri", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 267, Kasım 2003.

 

ARISOY Sedat Abdullah, "Kayıt Dışı Ekonominin Kavranması Kapsamında Sistem Değişikliği Önerileri", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 262, Haziran 2003.

 

BOY Kadir, "Kayıt Dışı Ekonomi ve Gelir İdaresinin Yeniden Yapılanma Gerekliliği", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:247, Mart 2002.

 

ÇAKMAK Şefik, "Türkiye'de Uygulanan ve Uygulanması Gereken Vergi Politikaları", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:262, Haziran 2003.

 

ÇELİKKAYA Ali, "Mükellefin Vergiye Gönüllü Uyumunu Etkileyen Faktörler" [http://www.e-akademi.org/makalaler/acelikkaya-1.htm], Erişim: 11.05.2005.

 

DEVRİM Fevzi, Kamu Maliyesine Giriş, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı, Anadolu Matbaacılık, İzmir, 1998.

 

İZMİRLİOĞLU Akın,"Gelir Dağılımı, Yoksulluk, Popülizm", İktisat Dergisi, Ekim-Kasım 2001.

 

KILDİŞ Yusuf, "Kayıt Dışı Ekonominin Ulusal-Uluslar arası Boyutu ve Çözüm Önerileri" [http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi05/kıldis.htm], Erişim: 13.05.2005.

 

Şükrü KIZILOT – Şafak E. ÇOMAKLI, Vergi Kayıp ve Kaçaklarının Mevzuat Açısından Değerlendirilmesi, 19. Maliye Sempozyumu, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2004.

 

KOBAN Emine,"Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonomi Sorunu ve Önlenmesinde Vergi Denetiminin Rolü", [http://www.iktisat.uludag.edu.tr/dergi/3/koban/koban2htm], Erişim :13.05.2005.

 

MERİÇ Metin, Vergi Denetimi, İlkem Ofset, İzmir 2002.

 

ÖNDER İzzettin, "Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme“ [http://www.istanbul.edu.tr/siyasal/Turkce/Dergi/Sayı%2023-24/19htm], Erişim : 15.05.2005.

 

SARILI Mustafa Ali, "Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri, Etkileri ve Alınması Gereken Tedbirler" [http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi41/kayitdisi.doc], Erişim : 17.05.2005.

 

TİSK Görüşü, "Türkiye'de Kayıt Dışı Ekonomi ve Kayıt Dışı İstihdam Sorunu", İşveren Dergisi, Sayı:5, Şubat 2001.

 

UYANIK Namık Kemal, Bir Bölüm Finansal İşlemler ve Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar Birliği Yayınları, No:226,İstanbul 2001.

 

http://www.ekorehber.com/sayfa.php

 

 

 

Sayfa Başı