TÜRKİYE’DE 1995-2000
DÖNEMİ GENEL EKONOMİK GELİŞMELERİ
İÇİNDEKİLER:
1. EKONOMİK BÜYÜME
2. ÜRETİM
2.1. Tarım
2.2. Sanayi
3. YATIRIMLAR
4. FİYATLAR
5. İSTİHDAM
6. İNŞAAT VE KONUT
7. ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME
8. OTOMOTİV
1. EKONOMİK BÜYÜME
1994
yılında yaşadığı kriz sonrasında belli bir toparlanma devresine giren Türkiye
ekonomisi 1997 yılında başlayan yeni bir süreç ile söz konusu ivmesini tekrar
kaybetmiştir.
1997
yılının ikinci yarısında başlayan Güneydoğu Asya Krizi, daha sonra Rusya’ya
sıçramış ve daha da derinleşerek tüm dünyayı etkisi altına alan bir niteliğe
bürünmüştür. Bundan Türkiye ekonomisi de fevkalade olumsuz bir şekilde
etkilenmiştir.
1999
yılında, kamu kesiminde sürdürülebilir bir dengenin sağlanması amacıyla IMF
direktifleriyle bir istikrar programı uygulamaya konmuştur. Söz konusu
programın yürürlüğe konmasına ilaveten dış talep yetersizliğine bağlı olarak
yavaşlama eğilimine giren Türkiye ekonomisi, yaşanan Marmara depreminin
etkisiyle daha da olumsuz bir sürece girmiştir. Nitekim, söz konusu etkiler
dolayısıyla 1999 yılında ekonomide %6,4 oranında bir küçülme yaşanmıştır.
VIII BYKP
döneminde yıllık ortalama olarak, GSYİH’nin %6,5; GSMH’nin ise %6,7 oranında
artması hedeflenmektedir. Sektörler itibariyle yıllık ortalama katma değer
artış hızının; tarımda %2,1, sanayide %7, ve hizmetler sektöründe %7,5 olarak
gerçekleşeceği öngörülmektedir.
Makroekonomik
programın uygulanma döneminde (2000-2002) ise, GSMH’nin yılda ortalama %6,3
oranında büyümesi öngörülmektedir.
TABLO 1 : DÖNEMLER İTİBARİYLE GSMH BÜYÜME HIZI (2000, %)
|
CARİ FİYATLARLA |
|
|
SABİT FİYATLARLA |
|
||||
|
I. Dönem |
II. Dönem |
III. Dönem |
Toplam |
|
I. Dönem |
II. Dönem |
III. Dönem |
Toplam |
Tarım |
54,9 |
40,5 |
39,9 |
41,2 |
|
1,4 |
1,9 |
1,9 |
1,8 |
Sanayi |
79,3 |
69,7 |
62,6 |
69,4 |
|
2,8 |
4,0 |
9,8 |
5,7 |
İnşaat |
46,6 |
48,1 |
51,9 |
49,4 |
|
-2,1 |
2,9 |
7,9 |
3,6 |
Ticaret |
88,0 |
77,2 |
64,7 |
73,5 |
|
9,9 |
10,6 |
12,2 |
11,1 |
Ulaştırma ve Haberleşme |
81,4 |
71,9 |
56,1 |
67,5 |
|
4,7 |
4,5 |
4,0 |
4,4 |
Malî Kuruluşlar |
43,6 |
14,8 |
12,3 |
22,3 |
|
2,2 |
1,6 |
1,9 |
1,9 |
Konut Sahipliği |
78,8 |
66,5 |
58,5 |
66,9 |
|
-1,1 |
-1,1 |
0,1 |
-0,7 |
Serbest Meslek ve Hizm. |
73,6 |
61,9 |
50,8 |
59,0 |
|
3,9 |
4,6 |
6,3 |
5,2 |
Devlet Hizmetleri |
46,0 |
51,6 |
37,3 |
44,5 |
|
2,2 |
2,1 |
2,3 |
2,2 |
Kâr Amacı Olmayan Krlş. |
180,6 |
22,5 |
16,1 |
46,9 |
|
0,7 |
-0,4 |
0,7 |
0,4 |
İthalat Vergisi |
136,7 |
131,9 |
139,5 |
136,1 |
|
32,6 |
26,5 |
25 |
27,7 |
GSYİH |
74,7 |
65,8 |
54,6 |
62,4 |
|
5,5 |
6,0 |
7,4 |
6,5 |
GSMH |
74,0 |
64,6 |
54,4 |
61,9 |
|
4,1 |
4,6 |
6,9 |
5,4 |
Kaynak: DİE.
2000
yılında, cari fiyatlarla üçer aylık dönemler itibariyle GSYİH ve GSMH
oranlarında düzenli bir düşüş mevcuttur. GSYİH oranı, ilk çeyrekte %74,7 iken
üçüncü çeyrekte %54,6 gibi düşük bir oranda gerçekleşmiştir. Dokuz aylık
ortalama oran ise %62,4 olarak gerçekleşmiştir. GSMH’de da benzer eğilim mevcut
olup oranlar sırasıyla %74 - %54,4 ve %61,9 olarak gerçekleşmiştir.
Sabit
fiyatlarla yapılan hesaplamalarda ise genel eğilim açısından olumlu bir gidişat
söz konusudur. GSYİH büyüme oranları, ilk çeyrekte %5,5 iken üçüncü çeyrekte
%7,4 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Dokuz aylık ortalama ise
%6,5’tur. GSMH’de de artış eğilimi söz konusudur ve oranlar sırasıyla %4,1 ;
%6,9 ve %5,4 olarak gerçekleşmiştir.
Bu oranlar
dikkate alındığında, son çeyrekle ilgili oranlara sahip olmamakla birlikte,
makroekonomik plan çerçevesinde önce %6,3 olarak belirlenen fakat daha sonra
%5,5 olarak revize edilen GSMH büyüme hızının yaklaşık aynı oran seviyesinde
gerçekleşeceği anlaşılmaktadır.
Dokuz aylık
dönemde, tarım sektörünün büyüme hızı %1,8 olurken, sanayi sektörünün
oluşturduğu katma değer %5,7 artmıştır. İnşaat sektöründe %3,6 olan dokuz aylık
büyüme, ticaret sektöründe %11,7’e ulaşmıştır. Bu dönemde ulaştırma ve
haberleşme sektörü %4,4; malî kuruluşlar %1,9; serbest meslek ve hizmetler
%5,2; devlet hizmetleri %2,2; dernek ve vakıflar gibi kâr amacı gütmeyen
kuruluşlar da %0,4 oranında büyümüştür.
TABLO 2 : HARCAMALAR YOLUYLA GSMH
|
(1987
Fiyatlarıyla, Milyar TL.) |
||||
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
Özel Nihai Tüketim Harc. |
66.011 |
71.614 |
77.620 |
78.113 |
75.691 |
Devlet. Nihai Tüketim Harc. |
7.411 |
8.047 |
8.379 |
9.036 |
9.623 |
Gayri Safi Sabit Sermaye Olşm. |
26.823 |
30.598 |
35.137 |
33.768 |
28.370 |
Kamu Sektörü |
4.341 |
5.400 |
6.933 |
7.898 |
7.573 |
-Makine
Teçhizat |
1.282 |
1.436 |
1.956 |
2.329 |
2.589 |
-Bina
İnşaatı |
935 |
1.218 |
1.496 |
1.870 |
1.840 |
-Bina Dışı
İnşaat |
2.123 |
2.746 |
3.481 |
3.699 |
3.144 |
Özel Sektör |
22.482 |
25.197 |
28.204 |
25.870 |
20.797 |
-Makine
Teçhizat |
11.495 |
14.393 |
17.438 |
15.301 |
11.259 |
-Toplam
Bina İnşaatı |
10.987 |
10.805 |
10.766 |
10.569 |
9.538 |
Stok Değişmeleri |
1.772 |
-463 |
-1.420 |
-446 |
1.937 |
Mal ve Hizmet İhracatı |
21.746 |
26.521 |
31.593 |
35.383 |
32.890 |
Mal ve Hizmet İthalatı |
-26.033 |
-31.376 |
-38.417 |
-39.313 |
-37.876 |
GSYİH |
97.729 |
104.903 |
112.892 |
116.541 |
110.635 |
İstatistiki Hata |
159 |
-158 |
-261 |
-428 |
-348 |
GSYİH (Üretim Yoluyla) |
97.888 |
104.745 |
112.631 |
116.114 |
110.286 |
Kaynak: DİE.
Son beş
yılın verilerinin yer aldığı tablo incelendiğinde, 1999 yılının GSMH’daki
harcama payları açısından da olumsuz bir durum sergilediği görülecektir. Bazı
kalemlerde artış söz konusu iken, birçok harcama kaleminde ise düşüş
yaşanmıştır. Mesela özel nihai tüketim harcamaları 1999 yılına kadar düzenli
bir artış eğilimi içinde iken, bu pay, 1999 yılında düşmüştür. Bu artış
eğilimi, devlet nihai tüketim harcamalarında ise devam etmektedir.
Kamu
sektöründe çok düşük ancak özel sektörde nispeten faza olmak üzere meydana
gelen düşüş dolayısıyla, gayri safi sabit sermaye oluşum payı da 1999 yılında,
33.768 milyar TL’den 28.370 milyar TL’ye düşmüştür.
GSYİH’nin
payı incelendiğinde de benzer durum mevcuttur. 1998 yılında 116.541 milyar TL
olan pay, 1999 yılında 110.635 milyar TL’ye düşmüştür. Tablodan da görüleceği
gibi, üretim yoluyla hesaplanan GSYİH’de da aynı şekilde düşüş yaşanmıştır.
2000 yılı,
yaşanan olumsuz gelişmelerle 2001 yılına beklenen büyüme hızıyla girilemeyen ve
içerisinde birçok sorunu barındıran bir yıl olmuştur. Bununla birlikte,
uygulanan istikrar programının yapısı gereği, programın ikinci yılının yani
2001’in de, fevkalade gelişmeler olmazsa, benzer tablolarla geçeceği
anlaşılmaktadır.
Diğer
taraftan, ekonomideki büyüme oranı 1999’daki negatif büyümeyi karşılayabilmiş
değildir. 2001 yılında öngörülen büyüme oranı da 2000 yılına göre daha düşük
tutulmuştur. Dolayısıyla ekonomide küçülme ve daralma devam edecektir. Bu
gelişme, “ekonomiyi soğutarak büyütme” şeklinde komik bir ifade ile dile
getirilmektedir.
2. ÜRETİM
2.1. Tarım
Aktif
nüfusun %45’inin istihdam edildiği bir sektör olarak tarım, diğer ekonomik
göstergeler açısından incelendiğinde, aynı büyüklükleri sergileyememektedir.
TABLO 3 : TARIM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ PAYI (%)
YILLAR |
İSTİHDAMDAKİ PAYI |
GSMH'DAKİ PAYI |
İHRACATTAKİ PAYI |
1995 |
44,0 |
14,8 |
10,7 |
1996 |
45,9 |
16,8 |
11,5 |
1997 |
39,5 |
15,1 |
11,0 |
1998 |
43,4 |
16,9 |
10,8 |
1999 |
45,0 |
13,8 |
9,8 |
Kaynak:DİE.
Eğilim
açısından bakıldığında, yıllar itibariyle istihdam oranının ortalama olarak
aynı seviyelerde gerçekleştiği görülmektedir. Ancak, aynı durum, GSMH ve
ihracat içindeki payları açısından söz konusu değildir. Her iki açıdan da bir
azalma eğilimi mevcuttur.
Tarım
sektörü, 1995 yılı GSMH’sinde %14.8’lik bir paya sahip iken; 1996 yılında bu
oran %16.8’e çıkmıştır. Ancak, 1997 yılında bu oran %15.1’e düşmüştür. Bu
artış-azalış eğilimi, izleyen yıllarda da devam etmiştir. Tarımdaki bu dalgalı
seyir, iklim değişiklikleri ve üreticilerin tercihlerindeki farklılıklara
bağlanabilirse de sahip olduğu potansiyel açısından değerlendirildiğinde, bir
verimlilik sorunu yaşandığı açıkça anlaşılmaktadır.
İhracattaki
payı ise tedrici bir azalış eğilimi göstermektedir. Bunda, ticaret hadlerinin
aleyhte olması ve buna bağlı olarak rekabet imkanının olmaması etkili olmuştur.
Esasen,
tarım sektörünün milli gelir, istihdam ve ihracat paylarının “nispî” olarak
azalması, ekonomi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Ancak, bu gelişmenin, söz konusu alanlardaki azalmaların diğer sektörlerce
massedilmesi şartıyla sağlanabileceği de ilave edilmelidir.
Tarım alanlarının kullanılışında dikkat çekici bazı
gelişmeler mevcuttur.
TABLO 4 : TARIM ALANLARININ KULLANILIŞINA GÖRE DAĞILIMI (1000 Ha)
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
Ekilen Alan |
18.464 |
18.635 |
18.605 |
18.751 |
18.436 |
Nadas |
5.124 |
4.094 |
4917 |
4.905 |
4.905 |
İşlenen Tarla Alanı |
23.588 |
23.729 |
23.522 |
23.656 |
23.341 |
Sebze Alanı |
785 |
790 |
775 |
783 |
790 |
Bağ Alanı |
565 |
560 |
545 |
541 |
530 |
Meyve Alanı |
1.340 |
1.344 |
1.364 |
1.389 |
1.404 |
Zeytin Alanı |
556 |
568 |
658 |
600 |
600 |
TOPLAM |
26.834 |
26.991 |
26.864 |
26.969 |
26.665 |
Kaynak: DİE.
İşlenen
tarla alanı oranında azalış söz konusu iken, sebze ve meyve alanı oranında
artış olmuştur. Turfanda tarımın ve seracılığın bunda etkili olduğu
söylenebilir. Tarımda bu şekilde modern tekniklerin kullanımı, üretim üzerine
olumsuz etkiye sebep olan iklim ve benzeri faktörleri nispî olarak giderici
özelliğe sahip olmaktadır. Tabii bu arada maliyetlerin yüksek olduğu da
açıktır. Ancak, bu durum, verimlilik artışı sağlanması ve ayrıca, bazı
teşviklerin bu alana kaydırılması ile telafi edilebilir.
Olumsuz
gelişmeler sadece bitkisel üretimle sınırlı olmayıp, alt sektörler olan
hayvancılık ve balıkçılık sektörlerinde de devam etmektedir. Özellikle son
yıllarda meydana gelen olaylar dolayısıyla hayvancılık sektöründe ciddi bir
krizle karşı karşıya kalınmıştır. Alınan tüm tedbirlere rağmen bu sektördeki
kriz devam etmektedir. Söz konusu krizin giderilmesine yönelik tedbirlerin
alınması ve hayvancılık sektörü açısından ülkemizde mevcut olan potansiyelin
harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Tarım
işletmelerinin büyüklüklerine göre dağılımında birtakım sorunlar mevcuttur. Bu
sorunlar; işlenen alan ve işletme sayısı arasındaki dengesizlikten
kaynaklanmaktadır.
TABLO 5 : İŞLETMELERİN BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE DAĞILIMI (%)
|
1950 |
1963 |
1970 |
1980 |
1991 |
|||||
İŞLETME GENİŞLİĞİ(Da) |
İŞLETME
SAYISI |
İŞLENEN
ALAN |
İŞLETME
SAYISI |
İŞLENEN
ALAN |
İŞLETME
SAYISI |
İŞLENEN
ALAN |
İŞLETME
SAYISI |
İŞLENEN
ALAN |
İŞLETME
SAYISI |
İŞLENEN
ALAN |
1--20 |
30,6 |
4,3 |
40,9 |
6,9 |
44,2 |
10,4 |
28,4 |
4,1 |
36,7 |
5,6 |
21--50 |
31,6 |
14,3 |
27,9 |
16,9 |
28,7 |
16,8 |
32,7 |
15,9 |
31,1 |
16,6 |
51--100 |
21,8 |
20,7 |
18,1 |
23,3 |
15,6 |
21,0 |
20,8 |
21,3 |
17,5 |
19,9 |
101-200 |
10,3 |
19,3 |
9,4 |
23,2 |
7,8 |
21,0 |
11,8 |
23,8 |
9,4 |
20,9 |
201-500 |
4,2 |
16,6 |
3,2 |
16,6 |
3,1 |
19,6 |
5,5 |
22,7 |
4,4 |
19,8 |
501-+ |
1,5 |
24,8 |
0,5 |
13,1 |
0,6 |
11,2 |
0,8 |
12,2 |
0,9 |
17,2 |
TOPLAM |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
MİKTAR (1000
Adet-Ha) |
2.528 |
19.452 |
3.101 |
17.143 |
3.059 |
17.065 |
3.559 |
22.764 |
3.967 |
23.451 |
Kaynak : DİE.
Yıllar
itibariyle, 100 dekar ve altında tarım alanı işlemekte olan işletme sayısı
oransal olarak toplam işletmelerin %80’inin üstündedir. İşlenen alan açısından incelendiğinde
ise, oranın %50’ye yakın olduğu görülmektedir. Yani, tarım alanlarının yarıya
yakın kısmı, 100 dekar ve altında olmak üzere, toplam işletmelerin %80’i
tarafından işlenmektedir. Buna karşılık, 500 dekar ve üstündeki tarım
alanlarının toplamdaki payı ise %25’in altındadır. Tarım alanlarının bu derece
fazla bölünmüşlüğü ve işletme sayısındaki fazlalık, aslında sektörde mevcut
olan birçok sorunun kaynağı hakkında ipuçları vermektedir. Sektörün
verimsizliğinin ve katkısının azlığının kaynağını başka bir sebepte aramaya
gerek yoktur. “Tarımda Reform” veya başka bir ad altında, söz konusu
parçalanmışlığın acilen giderilmesi gerekmektedir. Ülke ekonomisinin
kurumsallaşmış ve etkin çalışan tarım işletmelerine ihtiyacı vardır.
Tarımsal mekanizasyondaki gelişmeler ise şu şekilde
olmuştur.
TABLO 6 : TARIMSAL MEKANİZASYONDAKİ GELİŞMELER
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 (*) |
Traktör Sayısı |
776.863 |
807.303 |
874.995 |
902.513 |
924.471 |
940.000 |
Kulaklı Pulluk Sayısı |
744.986 |
775.231 |
819.362 |
849.396 |
866.322 |
875.000 |
Kültivatör Sayısı |
329.422 |
345.520 |
369.040 |
383.488 |
395.547 |
415.000 |
(*) Tahmin.
Kaynak: DİE.
Traktör,
pulluk ve kültivatör sayısında sürekli bir artış eğilimi söz konusu olmuştur. Bu,
diğer tarım araçlarında da aynı paralelde gerçekleşmiştir. Yani, sektörde,
mekanizasyon açısından düzenli bir artış eğilimi mevcuttur. Ancak, acaba
yukarıda, işletme sayısı ve alanları arasındaki dengesizlik dikkate alındığında
yine düzenli bir gelişimden bahsetmek mümkün olacak mıdır?
Çok sayıda
işletmesi olan, fakat küçük miktarda alanda faaliyet gösterilen bir sektörde,
tarım araçları sayısındaki bu artışın, kaynak israfından başka bir anlamı
yoktur. Her bir işletmede başta traktör olmak üzere tüm tarımsal araçların
mevcut olması, ciddi bir israfın ifadesidir. Halbuki, tarım alanlarında
birleşmeler olması ve ihtiyaç kadar araç teminine gidilmesi, söz konusu israfı
giderici ve verimliliği artırıcı etkiye sahip olacaktır.
Ekonomiye olan
katkıları ve sahip olduğu sorunlarıyla birlikte tarım sektörüne yapılan
desteklerin durumu şöyledir.
TABLO 7 : TARIMSAL DESTEKLERİN GSMH'YE ORANI
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
GSMH (Milyar TL.) (Cari Fiyatlarla) |
7.854.887 |
14.978.067 |
29.393.262 |
53.012.781 |
83.124.040 |
GSMH (Milyar $) |
171,7 |
184,3 |
194,1 |
203,9 |
199,9 |
Toplam Destek (Milyar $) |
5,1 |
2,7 |
3,4 |
3,4 |
2,9 |
Desteğin GSMH'ye Oranı (%) |
3,0 |
1,5 |
1,8 |
1,7 |
1,5 |
(*) Tahmin.
Kaynak: DİE, TKB, HM.
GSMH
içindeki toplam destek, 1995 yılında 5.1 milyar TL iken 1999 yılında 2.9 milyar
TL’ye düşmüştür. Oransal açıdan ise sırayla %3 ve %1,5 olmuştur. Bu haliyle söz
konusu destekler, getirileri açısından değerlendirildiğinde, ekstra bir yük
oluşturmaktadır. Oransal olarak her ne kadar bir düşüş söz konusu ise de
tarımsal destekler, belli bir yük olarak ortaya çıkmaktadır. Bir süredir
gündemde olan “Doğrudan Gelir Yöntemi” hayata geçirilmelidir. Bu şekilde söz
konusu yükün nispeten giderilmesi mümkün olabilecektir. Ancak bu yöntem
değişikliği tek başına yeterli olmayacaktır. Çünkü sektörde mevcut olan yapısal
sorunlar giderilmedikçe sağlanacak olan destekleme mekanizması, sıkıntıların
giderilmesinde tek başına lehte etkiye sahip olamayacaktır.
2.2. Sanayi
Sektörel
açıdan DPT tarafından yapılan tahminlere göre sanayi sektörünün 2000 yılı GSMH
payı %34,2 olarak belirlenmiştir. 8. BYKP çerçevesinde ise 2001-2005 yılları arasında
ortalama artış hızı %4,4 olmak üzere, bu payın 2005 yılında %33 olacağı
öngörülmektedir.
Önceki
yılın olumsuz gelişmeleri dolayısıyla sanayi sektöründe meydana gelen üretim
düşüşleri 2000 yılı içinde yerini nispî artışlara bırakmıştır.
TABLO 8 : SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİNDE GELİŞMELER (1997 = 100)
|
İMALAT SANAYİİ |
|
TOPLAM |
||
|
1999 |
2000 |
|
1999 |
2000 |
Ocak |
78,4 |
81,5 |
|
82,0 |
85,0 |
Şubat |
85,1 |
90,5 |
|
86,9 |
93,2 |
Mart |
90,7 |
90,2 |
|
92,5 |
93,0 |
Nisan |
93,7 |
95,5 |
|
94,3 |
96,4 |
Mayıs |
100,4 |
102,5 |
|
101,0 |
103,1 |
Haziran |
101,4 |
103,9 |
|
102,1 |
104,2 |
Temmuz |
95,4 |
98,9 |
|
98,2 |
101,3 |
Ağustos |
84,3 |
101,0 |
|
88,2 |
103,4 |
Eylül
|
96,5 |
103,3 |
|
95,5 |
104,8 |
Ekim |
99,3 |
113,5 |
|
100,7 |
114,0 |
Kasım |
101,8 |
|
|
103,1 |
|
Aralık |
100,4 |
|
|
102,4 |
|
|
|
|
|
|
|
Yıllık
Ortalama |
94,0 |
|
|
95,7 |
|
Kaynak: DİE.
Görüldüğü gibi
sanayi üretim endeksinde artışlar gerçekleşmiştir. Söz konusu artışlar, hem
önceki yılın aynı aylarına göre 2000 yılında, hem de 2000 yılının genel eğilimi
içinde kısmen olumlu bir şekilde meydana gelmiştir.
TABLO 9 : KAPASİTE KULLANIM ORANLARI (%)
|
1998 |
1999 |
2000 |
Ocak |
75,8 |
71,5 |
73,0 |
Şubat |
78,1 |
71,2 |
74,0 |
Mart |
80,5 |
74,1 |
74,0 |
Nisan |
77,4 |
77,9 |
76,9 |
Mayıs |
82,1 |
78,1 |
77,1 |
Haziran |
78,7 |
76,4 |
76,7 |
Temmuz |
81,1 |
73,9 |
76,2 |
Ağustos |
79,4 |
69,9 |
75,6 |
Eylül |
81,8 |
68,8 |
73,3 |
Ekim |
80,0 |
71,3 |
81,9 |
Kasım |
79,2 |
71,5 |
79,8 |
Aralık |
74,4 |
75,5 |
74,5 |
Kaynak: DİE.
Kapasite
kullanım oranları, 2000 yılı itibariyle, sene ortasına kadar artış eğiliminde iken,
yaz aylarında küçük oranlarda düşme yönünde bir seyir izlemiştir. Ancak, eylül
ayı itibariyle ibre tekrar artış yönünde değişmiştir. Özellikle Ekim ayında
%81,9 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Zaten bu oran da yılın en
yüksek oranı olup sonraki aylar itibariyle düşüşler yaşanmıştır. Özellikle
Aralık ayındaki %74,5’luk oran, bir önceki yılın aynı ayına göre artmış
olmasına rağmen; 2000 yılının son çeyreğindeki en düşük orandır. 2000 yılının
son ayı itibariyle KKO’nın bu derecede düşük olmasının temel sebebi, iç
talepteki yetersizliktir.
1999
yılında yaşanan deprem felaketi yüzünden sınai alanda ciddi bir düşüş dönemine
girilmişti. Ancak, geçen bu süre içinde meydana gelen gelişmeler sonrası, geçen
yılın aynı dönemine göre sanayi sektöründe bu yıl Temmuz-Eylül döneminde üretim
artış oranı %9,7 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran, ekim ayında ise geçen yılın
aynı ayına göre %13,2’lik bir artış göstermiştir. Geçen yıl bu oran, deprem
dolayısıyla %8,9’luk bir gerileme şeklinde gerçekleşmişti. Dolayısıyla, 2000
yılında, sanayi sektöründe üretim artışları yaşandığı ortaya çıkmaktadır.
TABLO 10 : SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİNDE DEĞİŞMELER (EKİM 2000) (%)
|
Önceki Yılın Aynı Ayına Göre |
|
On Aylık Ortalama |
||
İKTİSADÎ
FAALİYET KOLLARI |
1999 |
2000 |
|
1999 |
2000 |
İMALAT SANAYİİ |
-9,9 |
14,3 |
|
-7,0 |
6,0 |
Gıda ürünleri ve içecek |
-10,3 |
10,9 |
|
-5,2 |
8,3 |
Tütün ürünleri |
11,8 |
-1,3 |
|
-0,3 |
5,8 |
Tekstil ürünleri |
-3,2 |
11,3 |
|
-9,0 |
9,2 |
Giyim eşyası |
8,0 |
14,8 |
|
-6,6 |
14,3 |
Derinin işlenmesi, bavul, çanta vb. |
-20,6 |
10,7 |
|
-8,7 |
-0,3 |
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç) |
-17,4 |
18,8 |
|
-0,9 |
5,7 |
Kağıt ve kağıt ürünleri |
0,9 |
11,6 |
|
-1,5 |
12,1 |
Basım ve yayım |
-16,2 |
25,7 |
|
-6,4 |
13,2 |
Kok köm., rafine edilmemiş petrol ürünleri |
-22,2 |
23,4 |
|
-0,7 |
-15,1 |
Kimyasal madde ürünleri |
-3,9 |
7,6 |
|
-4,6 |
0,4 |
Plastik-kauçuk ürünleri |
-14,6 |
27,2 |
|
-9,7 |
11,3 |
Metalik olmayan diğer mineral madde |
-15,6 |
20,9 |
|
-8,2 |
8,0 |
Ana metal sanayii |
-3,9 |
-2,1 |
|
-5,8 |
7,4 |
Metal eşya sanayii (makine teçhizat hariç) |
-8,6 |
-29,5 |
|
-2,7 |
-13,9 |
B.y.s.makine ve teçhizat |
-4,2 |
15,9 |
|
-6,7 |
12,6 |
Büro, muhasebe bilgi işlem makinesi |
-53,2 |
95,9 |
|
-49,8 |
138,4 |
B.y.s. Elektrikli makine cihazları |
18,5 |
-2,2 |
|
-5,4 |
-0,1 |
Radyo, TV haberleşme cihazları |
17,5 |
7,3 |
|
13,4 |
33,1 |
Tıbbi, hassas ve optik aletleri, saat |
-37,3 |
56 |
|
-7,3 |
-6,8 |
Taşıt araçları ve karoseri |
-23,4 |
80,6 |
|
-28,5 |
59,9 |
Diğer ulaşım araçları |
-97,5 |
444 |
|
-90,1 |
141,6 |
Mobilya imalatı, b.y.s. diğer |
-28,5 |
27 |
|
4,2 |
-5,8 |
MADENCİLİK SEKTÖRÜ |
-16,2 |
7,8 |
|
-9,2 |
-4,4 |
ELEKTRİK, GAZ, SU SEKTÖRÜ |
7,3 |
6,3 |
|
4,4 |
8,6 |
|
|
|
|
|
|
TOPLAM
SANAYİ |
-8,9 |
13,2 |
|
-6,1 |
5,7 |
Kaynak:DİE.
Özellikle
ekim ayında imalat sanayiinde belirgin artışlar yaşanmıştır. Buna bağlı olarak imalat
sanayii alt sektörlerinde üretim artışı, gıda ürünleri ve içecek imalatında
%10,9; tekstilde %11,3 ; giyim eşyası imalatında %14,8; deri sektöründe %10,7 ;
ağaç ürünlerinde %18,8 ; kağıt ürünleri üretiminde %11,6 ; basım ve yayım
imalatında %25,7 ; diğer madencilik sektöründe %48,1 olarak gerçekleşmiştir.
Bununla birlikte ham petrol ve doğal gaz üretiminde %13,1 ve metal cevheri
madenciliğinde %0,2 oranında düşüşler yaşanmıştır.
Yılın ilk
on ayındaki toplam sınai üretim artışı ise %5,7 olarak gerçekleşmiştir. Geçen
yılın aynı döneminde bu oranda, %6’lık bir gerileme meydana gelmişti.
On aylık
dönemde, madencilik sektörü üretiminde %4,4 oranında azalma meydana gelirken,
imalat sanayii sektörünün üretiminde %6 ; elektrik, gaz ve su sektörünün üretiminde
ise %8,6 oranında artış meydana gelmiştir.
Tüketici
kredisi faizlerindeki düşüşe bağlı olarak iç talepte yaşanan canlanmanın
etkisiyle, elektrikli ve elektronik ev eşyası üretiminde %30 civarında büyüme
yaşanmıştır.
TABLO 11 : ŞİRKETLERLE İLGİLİ GELİŞMELER (OCAK-EKİM 2000) (Milyon TL)
|
KURULAN |
|
SERMAYESİ ARTAN |
|
KAPANAN |
|||
|
SAYI |
SERMAYE |
|
SAYI |
SERMAYE |
|
SAYI |
SERMAYE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ANONİM |
2.774 |
1.925.468.953 |
|
4.255 |
5.059.319.394 |
|
250 |
295.169 |
KOLLEKTİF |
61 |
760.402 |
|
38 |
16.497.415 |
|
120 |
9.019 |
KOMANDİT |
4 |
5.536 |
|
5 |
195.469 |
|
10 |
10 |
LİMİTED |
21.268 |
312.046.558 |
|
5.685 |
805.225.805 |
|
978 |
376.733 |
KOOPERATİF |
941 |
158.959 |
|
9 |
19.248 |
|
24 |
423 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
TOPLAM |
25.048 |
2.238.440.408 |
|
9.992 |
5.881.257.331 |
|
1.382 |
684.354 |
Kaynak: DİE.
Ocak-Ekim
döneminde kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre %13,4 oranında
artmıştır. Kapanan şirket sayısı ise %31 oranında bir artış göstermiştir. Söz konusu
şirketler ağırlıklı olarak ticaret sektöründe faaliyette bulunmaktadırlar.
Meydana
gelen bu gelişmeler ve sanayideki canlanma yanında, yaşanan krizin etkilerinin
devam ediyor olması dolayısıyla sanayi sektörü birtakım sorunlarla karşı
karşıya kalmıştır. Özellikle yıl sonuna doğru para piyasalarında yaşanan
olumsuz gelişmeler dolayısıyla piyasada yaşanan likidite sıkıntısı, sınai
kesimi de etkisi altına almıştır. Bu durum, ileriye yönelik planların
yapılmasında uzun vadeli hareket imkanını kısıtlayıcı bir mahiyet arz etmiştir.
Ulaştırma
alanında ele alınan ve mevcut haliyle sanayi sektörünü de ilgilendiren bir
demiryolu projesi söz konusudur. Ulaştırma Bakanlığı’nca gerçekleştirilmesi
planlanan bu projeye göre ülke genelindeki tüm organize sanayi bölgeleri
demiryolu ağı ile birbirine bağlanacaktır.
Hayata
geçirilmesi durumunda sanayi sektörü açısından son derece faydalı olacak bu
proje sayesinde, taşıma maliyetlerinde düşüşler sağlanacağı gibi organize
sanayi bölgelerinin potansiyellerinin değerlendirilmesinde de önemli bir mesafe
kaydedilmiş olacaktır. Bu haliyle güzel bir proje olmakla birlikte, mevcut
şartlar altında uygulanabilirliği zor olan bir nitelik arz etmektedir.
3. YATIRIMLAR
Ciddi
boyutlarda daralmaların yaşandığı 1999 yılında yatırımlar açısından da olumlu
gelişmeler meydana gelmemiştir. 2000 yılında da önceki yılın etkileri önemli
ölçüde hissedilmiştir. Ayrıca uygulanan istikrar programı çerçevesinde,
özellikle “kamu harcamalarının kısılması”na yönelik politika amacı, yatırım açısından
gerekli atılımların yapılmasını engelleyici bir nitelik arz etmiştir.
Ekonomide
son yıllarda süreklilik kazanan kamu açıklarının yol açtığı borçlanma
gereğinden kaynaklanan yüksek faiz oranları, yatırımları olumsuz etkilemiştir.
2000 yılı boyunca, faiz oranları, uygulanan istikrar programı gereği, genel
itibariyle çok yüksek seviyelerde olmamakla birlikte, ekonomideki daralma
sebebiyle yatırım hacmi, yüksek seviyelerde gerçekleşmemiştir.
TABLO 12 : SEKTÖRLER İTİBARİYLE KAMU SABİT SERMAYE YATIRIMLARI
|
Toplam İçindeki Payları (3) |
|||||
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999(1) |
2000(2) |
Tarım |
12,0 |
10,4 |
11,1 |
7,8 |
8,5 |
8,4 |
Madencilik |
2,1 |
1,476934 |
1,577579 |
1,498598 |
1,579804 |
1,548714 |
İmalat |
5,7 |
4,029683 |
2,472253 |
2,803707 |
3,452181 |
4,016778 |
Enerji |
12,3 |
12,78236 |
12,39646 |
17,14635 |
12,49144 |
15,32381 |
Ulaştırma |
31,7 |
34,37525 |
34,76539 |
34,58681 |
35,74975 |
31,40059 |
Turizm |
2,2 |
1,418445 |
0,584399 |
0,462508 |
0,486427 |
0,434437 |
Konut |
1,7 |
1,717313 |
1,395961 |
1,486115 |
2,844999 |
2,062007 |
Eğitim |
7,7 |
9,361526 |
12,41274 |
10,60614 |
11,42682 |
12,48959 |
Sağlık |
4,7 |
4,389586 |
5,129516 |
4,652267 |
3,623119 |
4,490198 |
Diğer Hizmetler |
20,0 |
20,0 |
18,2 |
19,0 |
19,9 |
19,8 |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam - Milyar TL. |
330.140 |
772.554 |
1.776.698 |
3.192.781 |
5.247.524 |
8.536.394 |
Kaynak: DPT
(1) Gerçekleşme Tahmini
(2) Program
(3) Cari Fiyatlarla
(4) 1994 Fiyatlarıyla
1999 yılı
tahmini oranları incelendiğinde, en büyük payın %35,7 ile ulaştırma sektörüne
ait olduğu ve bunun sırasıyla %19,9 ve %12,5 ile diğer hizmetler ve enerji
yatırımlarınca takip edildiği görülmektedir. En düşük pay ise %0,5 ile turizm
sektörüne aittir. Söz konusu kombinasyon 2000 yılı program hedeflerinde de
benzer şekilde geçerlidir. Ancak burada dikkati çeken nokta eğitime ve sağlığa
yeterince pay ayrılmadığıdır. Özellikle sağlık sektörünün %4,5’luk payı, son
derece düşüktür.
TABLO 13 : SEKTÖRLER İTİBARİYLE ÖZEL SABİT SERMAYE YATIRIMLARI
|
Toplam İçindeki Payları (3) |
|||||
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999(1) |
2000(2) |
Tarım |
4,7 |
4,7 |
4,3 |
4,6 |
3,7 |
3,7 |
Madencilik |
1,1 |
1,1 |
1,1 |
1,3 |
1,4 |
1,2 |
İmalat |
26,3 |
26,2 |
22,9 |
22,4 |
20,2 |
20,6 |
Enerji |
1,8 |
1,8 |
4 |
3,2 |
2,4 |
2,4 |
Ulaştırma |
17,5 |
17,4 |
21,6 |
19,7 |
17,2 |
16 |
Turizm |
2,3 |
2,3 |
2,5 |
3,6 |
4,8 |
5 |
Konut |
39,3 |
39,6 |
35,8 |
36,8 |
41,5 |
43 |
Eğitim |
1,1 |
1,1 |
1,1 |
0,8 |
1,5 |
1,5 |
Sağlık |
1,8 |
1,8 |
2,9 |
3,5 |
2,9 |
2,5 |
Diğer Hizmetler |
4 |
4 |
3,8 |
4 |
4,4 |
4,2 |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
100 |
100 |
100 |
100 |
100 |
100 |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam - Milyar TL. |
1.552.085 |
2.985.257 |
5.945.674 |
9.784.320 |
13.333.180 |
20.841.443 |
Kaynak: DPT
(1) Gerçekleşme Tahmini
(2) Program
(3) Cari Fiyatlarla
(4) 1994 Fiyatlarıyla
Özel sabit sermaye
yatırımlarının 1999 yılı payları incelendiğinde, kamudaki bileşimin değişime
uğradığı görülmektedir. Bu alanda en büyük pay %41,5 ile konut sektöründedir.
Bunu sırasıyla imalat ve ulaştırma sektörleri izlemektedir. Payları ise %20,2
ve %17,2’dir. 2000 yılındaki bileşim de benzer şekilde olup en büyük pay %43
ile yine konut sektöründedir. Sırasıyla %20,6 ve %16’lık oranlarla imalat ve
ulaştırma sektörleri de konut sektörünü takip etmektedirler.
Toplam sabit
sermaye yatırımlarındaki artış, 2000 yılında %14,5 olarak öngörülmüştür. Bunda
kamu sektörünün payı %15,7 iken, özel sektörün payı %14 olarak belirlenmiştir.
2001 yılına
ait projeksiyonlar, ekonomide yatırım
hacminde yine önemli daralmalar yaşanacağını ortaya koymaktadır. Kamu sabit
sermaye yatırımlarının reel olarak %3,1 oranında gerileyeceği, özel sabit
sermaye yatırımlarının ise %8,2 oranında artacağı öngörülmektedir. Bu haliyle
özel sektörün bir lokomotif olma özelliği taşıyacağı anlaşılmaktadır. Öngörülen
toplam sabit sermaye yatırımları artış oranı ise %5’tir.
1997, 1998
ve 1999 yıllarında verilen teşvik belgelerinin sayısı ve toplam tutarı,
sırasıyla; 5.144 adet ve 21,5 milyar $ ; 4.291 adet ve 15,4 milyar $ ; 2.967
adet ve 11,2 milyar $ olmuştur. Görüldüğü gibi bir azalış söz konusudur.
Sektörel
bazda ise 1995 – 1999 döneminde teşvik belgelerinin toplam yatırım tutarı
içinde imalat sanayinin payı %87.6’dan %43,4’e düşerken; enerji, turizm,
ulaştırma ve diğer hizmet sektörü yatırımlarının payı artmıştır. İmalat sanayii
payındaki bu gerilemede, Gümrük Birliği’ne hazırlık amacıyla tekstil sektörü
başta olmak üzere 1995 yılında aşırı seviyede artan yatırım eğilimi etkili
olmuştur. Bu dönemde teşvik belgelerinde tevsi ve modernizasyon yatırımlarının
payı artarken, komple yeni yatırımlar %70-80 seviyesindeki ağırlığını
korumuştur.
TABLO 14 : YATIRIM TEŞVİK BELGELERİNİN BÖLGELER İTİBARİYLE DAĞILIMI (%)
|
Yıllık |
|
Ocak-Ağustos |
|||||
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
|
1999 |
2000 |
Marmara |
40,5 |
49,2 |
44 |
39,6 |
42 |
|
39,8 |
38,3 |
İç Anadolu |
10,7 |
11,5 |
13,6 |
13,1 |
15 |
|
14,9 |
12 |
Ege |
12,6 |
10 |
14,7 |
16,4 |
12 |
|
11,7 |
8,6 |
Akdeniz |
16,0 |
11,7 |
12,9 |
9,4 |
7,3 |
|
6,3 |
6,4 |
Karadeniz |
2,7 |
4,3 |
3,8 |
7,1 |
7,4 |
|
8,6 |
12,5 |
Doğu Anadolu |
3,0 |
2,2 |
1,9 |
2,8 |
2,2 |
|
2,2 |
2,7 |
Güney Doğu Anadolu |
14,1 |
9,6 |
7,1 |
7,5 |
3,9 |
|
3,7 |
4,2 |
Çok Bölgeli |
0,4 |
1,5 |
2,1 |
4,2 |
10,2 |
|
12,8 |
15,3 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
|
100,0 |
100,0 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yatırım
Tutarı (Milyar TL.) |
2.187.011 |
1.997.992 |
3.302.618 |
4.100.777 |
4.664.362 |
|
3.287.298 |
5.262.376 |
Kaynak: HM.
Bölgeler
arası dağılımda, Ocak-Ağustos dönemi olmak üzere 1999 ve 2000 yıllarındaki
değişmelerde en çok dikkati çeken nokta, en büyük paylar olarak %39,8 ve %38,3
ile Marmara bölgesinin ilk sırada gelişidir. Onu İç Anadolu ve Ege bölgeleri takip
etmektedir. En düşük pay ise Doğu Anadolu Bölgesine aittir. 1999 ve 2000
yılları arasında ise belirgin bir değişiklik söz konusu değildir.
TABLO 15 : YATIRIM TEŞVİK BELGELERİNİN NİTELİKLERİNE GÖRE DAĞILIMI (%)
|
Yıllık |
|
Ocak-Ağustos |
||||
|
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
|
1999 |
2000 |
Komple
Yeni Yatırım |
80,0 |
79,7 |
76,5 |
67,4 |
|
68,8 |
69,0 |
Tevsii |
14,7 |
11,8 |
12,7 |
16,8 |
|
14,8 |
16,5 |
Tamamlama |
0,2 |
1,0 |
1,0 |
3,3 |
|
2,8 |
2,4 |
Yenileme |
1,0 |
2,0 |
1,4 |
3,5 |
|
4,3 |
3,1 |
Kalite
Düzeltme |
0 |
0,1 |
0,1 |
0,2 |
|
0,3 |
0,3 |
Darboğaz
Giderme |
0,3 |
0,8 |
0,6 |
0,9 |
|
1,0 |
0,3 |
Modernizasyon |
1,3 |
1,7 |
2,5 |
4,3 |
|
4,6 |
5,3 |
Entegrasyon |
0,1 |
0,4 |
0,6 |
0,8 |
|
0,8 |
0,7 |
Nakil |
0 |
0 |
0 |
0 |
|
0 |
0 |
Finansal
Kiralama |
2,0 |
2,1 |
2,5 |
1,3 |
|
1,2 |
1,9 |
Restorasyon |
0 |
0 |
0 |
0 |
|
0 |
0 |
Çevre
Koruma |
0 |
0 |
0 |
0 |
|
0 |
0 |
Araştırma
Geliştirme |
0,2 |
0 |
0 |
0 |
|
0 |
0 |
Yap
İşlet Devret, Büyük Proje |
1,0 |
0,4 |
1,9 |
1,5 |
|
1,3 |
0,4 |
|
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
100,0 |
|
100,0 |
100,0 |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yatırım
Tutarı (Milyar TL.) |
1.997.992 |
3.302.618 |
4.100.777 |
4.664.362 |
|
3.287.298 |
5.262.376 |
Kaynak: HM.
Tablodan da
görüldüğü gibi, 1999 ve 2000 yılları Ocak-Ağustos dönemleri arasında belirgin
farklılıklar yoktur. Nitelik açısından en fazla belgenin %68,8 ve %69 oranlarında
olmak üzere komple yeni yatırım amaçlı olarak verildiği görülmektedir. Bunu
%14,8 ve %16,5 oranlarıyla tevsii yatırımları izlemektedir. En düşük pay
%0,3’lik oranlarda olmak üzere kalite düzenleme amaçlı yatırımlara aittir.
Hiç belge
verilmeyen alanlar; restorasyon, çevre koruma, ve araştırma-geliştirme
olmuştur. Doğrusu, bunun aleyhte bir durum olduğu belirtilmelidir. Çünkü bahsi
geçen konular, oldukça hassas ve gelecek açısından önem arz eden yatırım
alanlarıdır. Bu amaçla bu alanlarda, teşvik sağlanmasına yönelik gerekli
tedbirler alınmalıdır.
Yabancı
yatırımlar açısından bakıldığında, söz konusu yatırımların mevcut bazı engeller
dolayısıyla yeterli seviyede olmadıkları söylenebilir. Bu engellerden bazıları;
Türkiye’nin cazip bir pazar özelliğine sahip olmayışı ve enerji vb. altyapı
yatırımları açısından pahalı bir konumda oluşudur.
TABLO 16 : TÜRKİYE'DE YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ YILLARA GÖRE
DAĞILIMI
|
İZİN
VERİLEN YABANCI SERMAYE (MİLYON $) |
|
YATIRIM
BELG. TOP.YAT.TUT. (MİLYAR TL.) |
|
FAALİYETTE
BULUNAN FİRMALAR (BİRİKİMLİ) |
|
FİİLİ
GİRİŞ (MİLYON $) |
|
|
|
|
|
|
SAYISI |
TOPL.
SERM. (MİLYAR TL) |
|
|
1995 |
2,938.32 |
|
328,447.82 |
|
3,161 |
113,013,790 |
|
1,127 |
1996 |
3,836.97 |
|
1,250,652.13 |
|
3,582 |
235,971,182 |
|
964 |
1997 |
1,678.20 |
|
624,461.10 |
|
4,068 |
458,968,459 |
|
1,032 |
1998 |
1,645.76 |
|
358,552.80 |
|
4,533 |
823,560,554 |
|
976 |
1999 |
1,690.07 |
|
1,599,520.36 |
|
4,950 |
1,446,503 |
|
817 |
2000
(1) |
1,203.44 |
|
2,467,273.70 |
|
5,129 |
2,220,036 |
|
501
(2) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
TOPLAM |
12,992.76 |
|
6,628,907.91 |
|
31,632.26 |
1,635,180,524 |
|
5,417 |
Kaynak: HM.
(1) Haziran ayı itibariyle
(2) Mart ayı itibariyle
1998’de 1,6
milyar dolarlık yabancı sermaye izni verilirken, fiili giriş yapan kısmı 976
milyon dolar olmuştur. 1999’da bu meblağlar sırasıyla 1,7 milyar dolar ve 817
milyon dolar olmuştur. 2000 yılının ilk üç aylık döneminde ise altı aylık olmak
üzere 1,2 milyar dolarlık izne karşılık giriş yapan meblağ 501 milyon dolar
olmuştur.
Uygulanan
istikrar programı, nispeten başarıyla yürütülüyor olmasına rağmen yılın son
aylarında yaşanan likidite krizine kadar beklenen seviyede bir giriş
yaşanmamıştır. Söz konusu krizle birlikte tedirginlik artmış ve bir kısım
yatırım kararlarından vazgeçilmiştir. Ayrıca, vergi oranlarındaki artışlar da
yabancı yatırımcıları caydırıcı bir mahiyet arz etmiştir.
Genel
olarak yabancı sermayenin önündeki engeller şöyle sıralanabilir: ekonomik
istikrarsızlık, siyasi istikrarsızlık, mevzuat eksikliği, hukuk sisteminde
karşılaşılan sorunlar, tanıtım yetersizliği ve en ilginci, insan hakları ve
diğer sosyal problemler...
Sayılan tüm
engeller, genel geçerliliğini sürekli koruyucu nitelikte olmakla birlikte,
belirtilen son engeller ilginçtir. Anlaşılan odur ki, yabancı yatırımcılar
insan hakları ve benzeri hukuki, sosyal konularda da hassasiyete sahip olduklarını
ve bu alanlarda mevcut olan olumsuzlukların ortadan kaldırılmaması durumunda
yatırım yapmak istemediklerini ima etmektedirler. Bu durumda yapılması gereken,
arzu edilen ortamın sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmasıdır.
4. FİYATLAR
Uzun yıllar
boyunca Türkiye ekonomisinin başlıca sorunu olan enflasyon, bu konumunu devam
ettirmektedir. Ancak, uygulanan istikrar tedbirleri çerçevesinde, fiyat
artışları nispeten kontrol altına alınmıştır.
1999
yılının Aralık ayında IMF ile imzalanan Stand-by Anlaşması çerçevesinde
belirlenen hedeflerden biri, fiyat istikrarının sağlanması idi. Tespit edilen
hedeflere göre; 2000 yılının TÜFE ve TEFE rakamları %25 ve %20 olacaktı. 2001
yılında bu oranlar sırasıyla; %12 ve %10’ a çekilecek ve programın son yılı
olan 2002’de %7 ve %5 olarak gerçekleşecek oranlar ile hedeflenen başarı elde
edilmiş olacaktır.
2000
yılında program gereği hareket edilerek bu alanda nispî bir başarı sağlanmıştır
ancak, hedeflenen oranlara ulaşmak mümkün olmamıştır. Bu konuda, yıl boyunca
meydana gelen bazı olumsuz gelişmeler dolayısıyla, çeşitli sinyaller
verilmiştir. Nitekim söz konusu oranlarda yıl boyunca birtakım revizyonlar
gerçekleştirilmiştir. Söz konusu revizyonları gerektiren en önemli faktörün,
uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatlarında meydana gelen artışlar olduğu
söylenebilir.
TABLO 17 : AYLAR İTİBARİYLE TEFE VE TÜFE'DEKİ GELİŞMELER
|
TEFE |
|
TÜFE |
||||
|
1998 |
1999 |
2000 |
|
1998 |
1999 |
2000 |
Ocak |
6,5 |
3,6 |
5,8 |
|
7,2 |
4,8 |
4,9 |
Şubat |
4,6 |
3,4 |
4,1 |
|
4,4 |
3,2 |
3,7 |
Mart |
4 |
4 |
3,1 |
|
4,3 |
4,1 |
2,9 |
Nisan |
4 |
5,3 |
2,4 |
|
4,7 |
4,9 |
2,3 |
Mayıs |
3,3 |
3,2 |
1,7 |
|
3,5 |
2,9 |
2,2 |
Haziran |
1,6 |
1,8 |
0,3 |
|
2,4 |
3,3 |
0,7 |
Temmuz |
2,5 |
4 |
1 |
|
3,4 |
3,8 |
2,2 |
Ağustos |
2,4 |
3,3 |
0,9 |
|
4 |
4,2 |
2,2 |
Eylül |
5,3 |
5,9 |
2,3 |
|
6,7 |
6 |
3,1 |
Ekim |
4,1 |
4,7 |
2,8 |
|
6,1 |
6,3 |
3,1 |
Kasım |
3,4 |
4,1 |
2,4 |
|
4,3 |
4,2 |
3,7 |
Aralık |
2,5 |
6,8 |
1,9 |
|
3,3 |
5,9 |
2,5 |
Kaynak:DİE.
2000
yılında aylık enflasyon oranlarında, yılın ilk yarısına kadar istikrarlı bir
düşüş var iken, bu tarihten sonra bir artış eğilimi söz konusudur. Yılın ikinci
yarısında en fazla artış oranı, TEFE’de %2,8 ile Ekim ayında; TÜFE’de ise %3,7
ile Kasım ayında yaşanmıştır. Aralık ayı oranları ise düşüş trendine uygun bir
şekilde gerçekleşmiştir. TEFE %1,9 ; TÜFE ise %2,5 olarak açıklanmıştır.
TABLO 18 : YILLAR İTİBARİYLE TEFE VE TÜFE'DEKİ GELİŞMELER
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
TÜFE |
76,9 |
84,9 |
99,1 |
69,7 |
66,8 |
39,0 |
TEFE |
64,9 |
79,8 |
91,0 |
54,3 |
62,9 |
32,7 |
Kaynak :DİE.
(*) 1994=100 bazlı endekse
göre
2000 yılı
için, genel eğilim açısından incelendiğinde, yıllık bazda enflasyonun tedrici
olarak düştüğü görülmektedir. Yıl sonu itibariyle TÜFE %39 ; TEFE ise %32,7
olarak gerçekleşmiştir. Bu oranlar son 14 yılın en düşük oranlarıdır. Bununla
birlikte hedeflenen oranlar dikkate alındığında, söz konusu oranlardan yüksek
oranda sapmalar olduğu görülmektedir. Hedeflenen TEFE’nin %20 ; TÜFE’nin de %25
olduğu göz önüne alındığında sırayla %12,7 ve 14 puanlık sapmalar olduğu ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla istikrar programı çerçevesinde öngörülen enflasyon
oranlarına ulaşılamamıştır.
5. İSTİHDAM
DİE
tarafından yapılan 2000 Yılı Hane Halkı Anketi sonuçlarına göre; dönemler
itibariyle işsizlik oranları, ilk çeyrekte %8,3 ; ikinci çeyrekte %6,2 ve
üçüncü çeyrekte %5,6 olarak gerçekleşmiştir.
İlk
çeyrekte 44 milyon 409 bin olan 15 ve daha üstü yaştaki çalışan nüfusu, ikinci
çeyrekte 44 milyon 617 bin’e yükselmiş ve üçüncü çeyrekte de artarak 44 milyon
881 bin’e çıkmıştır. Aktif nüfusun istihdam edilen kısmı ile ilgili rakamlara
bakıldığında, ilk çeyrekte 19 milyon 6 bin olan bu nüfusun, ikinci çeyrekte 21
milyon 312 bin’e çıktığı, ve üçüncü çeyrekte de 21 milyon 727 bin’e ulaştığı
görülecektir. Oransal açıdan ise sırayla %42,8’den %47,8’e ve %48,4’e yükselme
söz konusudur.
TABLO 19 : İSTİHDAM DURUMU (2000 YILI , BİN KİŞİ)
|
GENEL |
|
KENT |
|
KIR |
|||
|
NİS.-HAZ. |
TEM.-EYL. |
|
NİS.-HAZ. |
TEM.-EYL. |
|
NİS.-HAZ. |
TEM.-EYL. |
KURUMSAL OLMAYAN SİVİL NÜFUS |
69.936 |
64.180 |
|
38.894 |
39.198 |
|
25.042 |
24.982 |
15 VE ÜSTÜ YAŞTAKİ NÜFUS |
44.617 |
44.881 |
|
27.478 |
27.804 |
|
17.139 |
17.077 |
İŞ GÜCÜ DURUMU |
22.727 |
23.022 |
|
12.398 |
12.531 |
|
10.328 |
10.490 |
İstihdam Edilenler |
21.312 |
21.727 |
|
11.293 |
11.529 |
|
10.019 |
10.198 |
-Eksik isthdam |
1.675 |
1.282 |
|
1.106 |
786 |
|
568 |
496 |
İşsiz |
1.415 |
1.295 |
|
1.105 |
1.003 |
|
309 |
292 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İŞ GÜCÜNE DAHİL OLMAYANLAR |
21.891 |
21.859 |
|
15.080 |
25.273 |
|
6.811 |
6.586 |
Üç Aydan Fazla Sürede İş Aramayanlar |
676 |
487 |
|
493 |
371 |
|
183 |
116 |
İş Aramayıp İşbaşı Yapmaya Hazırlar |
423 |
319 |
|
281 |
213 |
|
142 |
106 |
-İş bulma ümidi olmayanlar |
94 |
135 |
|
60 |
88 |
|
34 |
47 |
-Diğer |
329 |
184 |
|
221 |
125 |
|
108 |
59 |
Mevsim Gereği Çalışmayanlar |
274 |
181 |
|
74 |
55 |
|
200 |
126 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI (%) |
50,9 |
51,3 |
|
45,1 |
45,1 |
|
60,3 |
61,4 |
İŞSİZLİK ORANI (%) |
6,2 |
5,6 |
|
8,9 |
8 |
|
3 |
2,8 |
Eğitimli Genç Oranı (%) |
20,2 |
20,3 |
|
21,6 |
22,9 |
|
16,6 |
14,1 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
EKSİK İSTİHDAMDA OLANLARIN İŞ GÜCÜNE ORANI
(%) |
7,4 |
5,6 |
|
8,9 |
6,3 |
|
5,5 |
4,7 |
Eğitimli Genç Oranı (%) |
7,5 |
5,9 |
|
7,2 |
4,4 |
|
8,4 |
9,9 |
Kaynak : DİE.
Dönemler
itibariyle eksik istihdamdakilerin oranı, sırayla %9,1, %7,4 ve %5,6 olarak
gerçekleşmiştir. Eksik istihdamın kentsel alandaki oranları, %8,5 , %8,9 ve %6,3
iken kırsal kesimde bu oranlar %9,8 , %5,5 ve %4,7 olmuştur. Eksik istihdam
oranları da dahil edildiğinde işsizlik oranları dönemler itibariyle sırayla,
%17,4 , %13,6 ve %11,2’dir.
Ankete
göre, Türkiye’de toplam 21 milyon 727 bin olan istihdamdaki nüfusun 6,5
milyonunu kendi hesabına çalışanlar ve işverenler, 4 milyon 881 binini de
ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır. Ücretli ve yevmiyelilerin sayısı ise 10
milyon 345 bin seviyesindedir.
Sektörel
açıdan istihdam yapısı ise şöyledir: en büyük pay %38,1 ile hizmetler sektörüne
ait olup bunu sırayla %37,6 ile tarım , %17,7 ile sanayi ve %6,6 ile inşaat
sektörleri izlemektedir.
En büyük
pay sahibi olan hizmetler sektöründeki bileşim ise , 8 milyon 277 bin kişi ile
erkekler lehinedir. Kadın nüfusu ise 1 milyon 417 bin’dir.
Tarım
sektöründe istihdam edilenlerin toplamı 8 milyon 163 bin’dir. Bunun da 4 milyon
464 bin’i erkek, 3 milyon 698 bin’i kadın çalışanlardan oluşmaktadır.
Sanayide
istihdam edilenlerin sayısı 3 milyon 851 bin, inşaat sektöründe ise 1 milyon
437 bin seviyesinde bulunmaktadır.
2000 yılı,
istikrar programının ilk yılı olması dolayısıyla belli seviyede daralmaların
yaşandığı bir yıl olmuştur. Bu daralmaların olumsuz etkisi gerek reel kesimde
ve gerekse finansal kesimde ciddi bir şekilde hissedilmiştir. İstihdam
açısından meydana gelen aleyhte gelişmeler, bunu açık bir şekilde ortaya
koymaktadır. Özellikle programın ikinci yılı, yani 2001 yılında istihdam
açısından daha olumsuz gelişmelerle karşılaşma ihtimali uzak görünmemektedir.
Bu ihtimalin büyük boyutlarda gerçekleşmemesine yönelik tedbirlerin alınması
gerekmektedir.
6. İNŞAAT VE KONUT
Sektörel açıdan bakıldığında, inşaat
sektörünün ekonomideki önemi son derece fazladır. Çünkü inşaat sektörü diğer
sektörlerde de olduğu gibi tek başına varlığını sürdüren bir sektör değildir.
Teknik anlamda söylenecek olursa, sahip olduğu ileri-geri bağlantılar, inşaat
sektörünü önemli kılmaktadır. Yani bu sektör, üretim açısından baktığımızda
aynen otomotiv sektöründe olduğu gibi birçok alanda faaliyette bulunan
firmaların bir araya gelerek oluşturduğu bir sektördür. Demir, çimento, tuğla
gibi en temel ürünlerden başlayarak pencere-kapı ürünlerine, çatı kaplama
ürünlerine, izolasyon malzemelerine ve yapı kimyasal maddelerine kadar birçok
mal üretimini de içermektedir.
İnşaat sektörü, sahip olduğu bu
potansiyel ve faaliyet sahaları açısından ülkemiz ekonomisine katkısı en fazla
olan sektörlerden biridir. Yıllar itibariyle incelendiğinde bu durum
görülebilir. Ancak, ekonomik kriz ve deprem felaketi gibi meydana gelen olumsuz
olaylar, sektörü zora sokmuş haldedir.
1999 yılı, genel olarak, bütün
ekonomide daralmanın meydana geldiği bir yıldır. Durum, inşaat sektörü için de
aynıdır.
1994
yılındaki “5 nisan krizi” ile ekonomide başlayan daralma 1998 yılındaki küresel
kriz ile devam etmiş ve bu çerçevede ekonomi ve dolayısıyla inşaat sektörü de
bu süreçten olumsuz bir şekilde etkilenmiştir.
Özel olarak
incelenecek olursa faizlerin ve vergi oranlarının yüksekliği, işçi
maliyetlerindeki artışlarla birlikte kamu ve özel sektör yatırımlarının
azalması, inşaat sektörünü olumsuz yönde etkilemiştir. Söz konusu
olumsuzluklara ilaveten meydana gelen deprem felaketi de sektörü geriletmiştir.
TABLO 20 : İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN GSMH İÇİNDEKİ PAYI (%)
|
GSMH |
İNŞAAT |
İNŞAAT/GSMH |
1990 |
9,2 |
-0,2 |
6,2 |
1991 |
0,5 |
3,1 |
6,3 |
1992 |
6 |
7 |
6,4 |
1993 |
7 |
8 |
6,4 |
1994 |
-6 |
-2 |
6,7 |
1995 |
8 |
-5 |
5,9 |
1996 |
7 |
6 |
5,8 |
1997 |
8 |
5 |
5,7 |
1998 |
4 |
1 |
5,5 |
1999 |
-6,4 |
-12,7 |
5,1 |
Kaynak:DİE
GSMH içinde
inşaat sektörünün payı, tablodan da görüldüğü gibi, 1994 yılına kadar artış
eğilimi içinde iken bu tarihten itibaren tersi bir eğilim gerçekleşmiştir.
1999 yılında
sektörde %12,7 oranında bir düşüş meydana gelmiştir. Bu oranın yüksekliği,
yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden dolayıdır. Böylece sektörün GSMH içindeki
payı da %5,1’e gerilemiştir. 1999 yılında sektöre yapılan harcama, cari
fiyatlarla 9,8 katrilyon TL’dir.
Harcamalar
yöntemiyle yapılan GSYİH hesabına göre inşaatın itici gücünü kamu harcamaları
oluşturmaktadır. Uygulanan istikrar programı gereği, kamu harcamalarındaki
kısılma, sektörde daralmalara yol açmıştır. 1999’da kamu harcamaları %10,5;
özel sektör harcamaları ise %9,8 azalmıştır. Bu düşüşler, inşaat sektörünün
toplam harcamalarında %10 azalmaya sebep olmuştur.
2000 yılı
içinde deprem bölgesinde yapılması düşünülen kalıcı konut inşaatlarının,
sektörü hareketlendireceği düşünülmekte idi. Ancak, söz konusu faaliyetlere
rağmen çok ciddi bir gelişme olmadığı görülmektedir. Bu durum, yukarıda bahsi
geçen sebeplerle yakından ilişkilidir.
Konu ruhsat
verilen konut inşaatları açısından ele alındığında, ekonomik krizin sebep
olduğu olumsuzluklar daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
TABLO 21 : İNŞAAT RUHSATI VERİLEN KONUTLAR (Ocak – Haziran)
|
DEVLET |
ÖZEL |
KOOPERATİF |
TOPLAM |
1999 |
316 |
35.868 |
7.790 |
43.497 |
2000 |
596 |
17.498 |
3.247 |
21.341 |
Kaynak: DİE.
Ocak-Haziran
dönemine ilişkin rakamların verildiği tabloda, toplam ruhsatlar açısından
baktığımızda, neredeyse yarı yarıya azalmanın gerçekleştiği görülmektedir.
Devlet
konutları ruhsatlarında %53 oranında bir artış olmakla birlikte; özel sektör
konut ruhsatlarında %49 oranında azalma olmuştur. Kooperatif inşaatları
ruhsatlarında azalma oranı ise %42’dir.
Ruhsatlardaki bu belirgin azalış
oranları, sektörün durumunu açıklamaktadır. Söz konusu oranlar Yapı Denetim
Kararnamesi çıktıktan sonra daha da artmıştır. Çünkü bürokratik işlemlerdeki
artış; ayrıca kaliteyi artırmaya yönelik denetimler, ruhsat alımını daha da zor
hale getirmiştir.
Yıl boyunca sektörle ilgili gerçekleştirilen düzenlemeler
şunlardır:
·
Yapı Denetim Kararnamesi, 10 Temmuz 2000 itibariyle
uygulanmaya başlanmıştır. Bu çerçevede, Belediyelerin elindeki denetim yetkisi
alınarak özel kuruluşlara verilmiştir. 8 Eylül itibariyle 117 yapı denetim
şirketi kurulmuş bulunmaktadır.
·
27 Eylül 2000 itibariyle Zorunlu Deprem Sigortası uygulamasına
geçilmiştir. Bu kapsamda, 11 milyon konutun sigortalanması hedeflenmektedir.
·
Bir finansman modeli olan Gayri Menkul Yatırım
Ortaklıklarına (GYO) verilen önem artırılmış bulunmaktadır.
Yapılması planlanan düzenlemeler ise şunlardır:
·
Gecekondulaşmayı önleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi
planlanan İmar Kanunu, AB standartlarına uyumlu hale getirilecektir.
·
Kat Mülkiyeti Kanunu ile ilgili yeni düzenlemeler
yapılacaktır. Bu çerçevede, site yönetimlerinin de Kanuna dahil edilmesi
düşünülmektedir.
·
Şehirleşme ve konuttan sorumlu bakanlık kurulması
düşünülmektedir.
Sektörün
sağlam bir temele sahip olmasına yönelik yeni birtakım düzenlemelerin yapılması
kaçınılmazdır.. Ancak, özellikle deprem sonrasında alınan bazı kararlar sonrası
sektörün toplu halde faaliyetlerine kısıtlamalar getirilmiştir. Dolayısıyla şu
anki yapısı dikkate alındığında, inşaat sektöründe belirgin bir durgunluğun
mevcut olduğu görülmektedir. Düzenlemelerin yapılması gerekli olmakla birlikte,
alınan kararların sektörü toplu halde durgunluğa sürüklediği göz önünde
bulundurulmalıdır ve sektörün bu durgunluk ortamından belli ölçüde de olsa
harekete geçirilmesine yönelik ek tedbirler alınması gerekmektedir.
7. ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME
Bir
ekonomide, ulaştırma alanında kaydedilen ilerlemelerin, söz konusu ekonomi için
hayati derecede öneme sahip olduğu bir gerçektir. Çünkü bu alandaki ilerlemeler
ekonomik hayatla direkt ilgilidir ve lehte meydana gelen her tür gelişme
etkisini kısa sürede göstermektedir.
Türkiye de
son yıllarda bu sektörle ilgili ciddi bir faaliyete girişmiştir. Ancak, görülen
odur ki mevcut bazı yapısal sorunlar ve yanlış uygulamalar dolayısıyla arzu
edilen hedefe ulaşmak mümkün olmamıştır. Nitekim bu durum 8. BYKP’de şu şekilde
dile getirilmektedir: “Ulaştırma sektöründe verimliliğin artırılması, mevcut
kapasitelerin etkin bir biçimde kullanılması, yeni kapasitelerin doğru tespit
edilerek uygun bir şekilde programlanması, altyapıya yönelik yapısal
düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, alt sektörler arasında gerekli işbirliği ve
koordinasyonun sağlanması gibi temel konularda yeterli seviyede gelişme
sağlanamamıştır.”
TABLO 22 : ULAŞTIRMA SEKTÖRÜ YOLCU TAŞIMALARINDA GELİŞMELER (Milyon
yolcu-km)
ALT
SEKTÖR |
1995 |
|
1999 |
|
2000 |
||
|
GERÇEKLEŞME |
GERÇEKLEŞME |
TAHMİN |
||||
YURT İÇİ |
|
|
|
|
|
||
Karayolu |
155.202 |
|
189.882 |
|
201.300 |
||
Demiryolu |
3.661 |
|
4.233 |
|
4.400 |
||
Denizyolu
(1) |
61 |
|
34 |
|
50 |
||
Havayolu
(1) |
2.692 |
|
3.371 |
|
4.126 |
||
TOPLAM |
161.616 |
|
197.520 |
|
209.876 |
||
|
|
|
|
|
|
||
YURT DIŞI |
|
|
|
|
|
||
Denizyolu
(1) |
100 |
|
103 |
|
110 |
||
Havayolu
(1) |
8.140 |
|
10.532 |
|
12.379 |
||
TOPLAM |
8.240 |
|
10.635 |
|
12.489 |
||
|
|
|
|
|
|
|
|
(1) Yalnız kamu sektöründe
yapılan taşımalardır.
Kaynak:8.BYKP.
Yolcu
taşımalarında hem yurt içi hem de yurt dışı açısından artışlar kaydedilmiştir.
Alt sektörler itibariyle yurt dışı taşımaları bu artış eğilimine uygundur.
Ancak, yurt içi taşımalarında 1995-1999 yılları arasında bir düşüş eğilimi söz
konusudur. Bununla birlikte 2000 yılı itibariyle bu alt sektör taşımacılığında
da artış trendine girildiği görülmektedir.
Ulaştırma
sektöründeki olumsuzlukların temelinde yatan faktörlerden biri, tahsis edilen
finansal kaynakların kullanımı ile ilgilidir. Sektörde kullanılan fon
kaynaklarının dağılımı, ulaşım türleri arasında dengeli bir şekilde
gerçekleştirilememektedir. Bu da maliyet artışına ve kaynak israfına sebep
olmaktadır.
Özelliklerde
havaalanı yapımlarında birtakım yanlış uygulamalar mevcuttur. Bunlar; başta,
yer tespitinde bazı politik çıkarlar çerçevesinde hareket edilmesi olmak üzere,
gerekli olmayan yerlerde havaalanı inşası ve rantabl olmadıkları halde buralara
kaynak tahsisine devam edilmesidir.
TABLO 23 : ULAŞTIRMA SEKTÖRÜ YÜK TAŞIMALARINDA GELİŞMELER (Milyon ton-km)
ALT
SEKTÖR |
1995 |
|
1999 |
|
2000 |
|
GERÇEKLEŞME |
GERÇEKLEŞME |
TAHMİN |
||
YURTİÇİ |
|
|
|
|
|
Karayolu |
112.515 |
|
155.254 |
|
162.000 |
Demiryolu |
8.288 |
|
8.160 |
|
8.250 |
Denizyolu
(1) |
7.500 |
|
8.200 |
|
8.400 |
Havayolu |
|
|
|
|
|
Yolcu Beraberinde (2a) |
235 |
|
275 |
|
337 |
Kargo+Posta+F.Bagaj (2b) |
16 |
|
18 |
|
19 |
Boru
Hattı |
|
|
|
|
|
Ham Petrol |
3.020 |
|
2.780 |
|
2.773 |
Doğal Gaz (milyon Nm küp) (3) |
5.560 |
|
8.702 |
|
10.500 |
TOPLAM |
131.558 |
|
174.669 |
|
181.760 |
|
|
|
|
|
|
YURT DIŞI |
|
|
|
|
|
Demiryolu |
228 |
|
286 |
|
350 |
Denizyolu
(1) |
484.935 |
|
485.000 |
|
510.000 |
Havayolu |
|
|
|
|
|
Yolcu Beraberinde (2a) |
984 |
|
979 |
|
1.150 |
Kargo+Posta+F.Bagaj (2b) |
207 |
|
306 |
|
324 |
Boru
Hattı |
|
|
|
|
|
Ham Petrol (Transit) |
0 |
|
26.494 |
|
22.358 |
TOPLAM |
486.354 |
|
513.065 |
|
534.182 |
(1) Denizyoluyla yapılan
taşımaların tümü dahildir.
(2a)Yalnız kamu sektörü
taşımalarını içermektedir.
(2b)Yolcu ağırlığı ve
bagajı (20 kg/yolcuya kadar) dahil taşınan yüktür. (Toplama dahil değildir.)
Kaynak: 8.BYKP.
Yolcu
taşımalarında yıllar itibariyle mevcut olan artış trendi, yük taşımalarında da
aynı şekilde gerçekleşmiştir. Tablodan da görüleceği gibi gerek alt sektörler
itibariyle ve gerekse genel toplamlar itibariyle yük taşımalarında da düzenli
artışlar sağlanmıştır. Bununla birlikte söz konusu eğilime uygunluk arz etmeyen
bir durum vardır ki o da demiryolu yük taşımacılığı ile ilgilidir. 1995-99
yılları arasında bir azalma yaşanmıştır. Ancak, 2000 yılı itibariyle bu
eğilimin yerini artışa bıraktığı görülmektedir.
Demiryolu
alt sektöründe birtakım olumsuzluklar vardır. Bu alanda yeterli altyapı
çalışmalarının olmayışının etkisi büyüktür. Nitekim oranlar itibariyle ortaya
çıkan sonuçlar bu durumu teyit etmektedir. Mesela, 8. BYKP’de 1995-1999 yılları
arasında yük taşımalarının yıllık ortalama %0,4 oranında azalarak toplam
taşımalardaki payının %4,7 olarak gerçekleştiği ve demiryolu ile yolcu
taşımalarının 1995-1999 yılları arasında yılda ortalama %3,7 arttığı, ancak
toplam yurt içi yolcu taşımaları içinde 1995 yılında %2,3 olan payının 1999
yılında %2,1’e gerilediği belirtilmektedir.
Önümüzdeki
dönemde, demiryolu ile ilgili bazı projeler mevcuttur. Bunlardan Kars-Tiflis
demiryolu projesinin yapımına 2000 yılında başlanmıştır. Ankara-İstanbul arası
rehabilitasyon çalışması ve banliyö işletmeciliği ile ilgili projelerine ise
2001 yılında başlanacaktır. Ayrıca, bu kapsamdaki en önemli projelerden biri de
organize sanayi bölgeleri arasındaki demiryolu ağıdır. Bu, ekonomi açısından da
büyük fayda arz eden bir projedir.
Ulaştırma
alt sektörleri ile ilgili olarak 8. BYKP’de belirtilen gelişmeler şu
şekildedir. 1995 yılında limanlarda elden geçen toplam yük 119 milyon ton,
konteyner 765 bin TEU (20 feet karşılığı birim) olmuş, 1999 yılında bu
miktarlar sırasıyla, 155,5 milyon ton ve 1.400.000 TEU’ya ulaşmıştır.
Deniz
ticaret filosunun tonajı, 1995 yılı sonunda 300 GRT’nin üzerindeki gemilerde
9.552 bin DWT’den 1997 yılında 12 milyon DWT’ye ulaşmış, 1999 yılı sonunda
10.444 bin DWT’ye gerilemiştir. Filoda son yıllarda Ro-Ro, kimyevi madde,
konteyner gemileri gibi özel maksatlı gemilere yönelinmesine rağmen, filonun
yenilenmesi ve gençleştirilmesi, uluslararası teknolojik gelişmelere uygun gemilerle
donatılması sağlanamamıştır.
Yolcu
taşımalarının %96’sı karayolu ile gerçekleştirilmiştir. Yurt içi yük
taşımalarında ise, karayolu taşımacılığına artan bir eğilim söz konusudur. Bu
oran 1999 yılında %89 olarak gerçekleşmiştir.
1986 ve
1989 yıllarında ihale edilen otoyol ve bağlantı yollarının yapımına devam
edilmiş ve 570 km. otoyol ve bağlantı yolunun hizmete açılması ile 2000 yılı
itibariyle belirtilen toplam otoyol ağı 1.853 km. olmuştur.
1995 yılı
sonu itibariyle DHMİ (Devlet Hava Meydanları İşletmesi) tarafından işletilen
havalimanı ve meydanların sayısı 24 iken, 1999 yılı sonunda 20’si uluslararası
statüde olmak üzere 38’e ulaşmıştır.
1995
yılında turizm sektöründe yaşanan canlılığa paralel olarak havayolu yolcu
sayısı açısından; dış hatlarda 17,4 milyon, toplamda 27,8 milyona ulaşılmıştır.
Ancak bu rakam, turizm sektöründe yaşanan olumsuzluklar sebebiyle, 1999 yılı
sonunda dış hatlarda 17 milyon, toplamda ise 29,9 milyon olarak
gerçekleşmiştir. 2000 yılında bu rakam 32 milyon olarak belirlenmiştir.
2000 yılı
içinde havayolu ulaştırması alanındaki en önemli gelişme, kuşkusuz, THY’nin
özelleştirilmesidir. Bu kapsamda, blok satış yöntemiyle şirketin imtiyazlı
hissesi devlette kalmak şartıyla, %51’inin özelleştirilmesi için gerekli çalışmalar
başlatılmıştır. Satışın Nisan 2001’de gerçekleştirilmesi planlanmıştır.
Haberleşme
alanında meydana gelen gelişmelerin başlıcası, “Telekomünikasyon Kanunu”nun
yürürlüğe girmesi olmuştur. Kanunla, Türk Telekomünikasyon A.Ş. (Türk Telekom),
Kamu İktisadî Kuruluşu olmaktan çıkarılmış ve özel hukuk hükümlerine tabi bir
hale getirilmiştir. Devlet, Türk Telekom’da sadece bir hissedar konumunda
bulunmaktadır.
Hükûmet
programında, 2000 yılında sabit telefon kapasitesinde 21,4 milyon hatta ve
telefon abone yoğunluğunda %29 seviyesine ulaşılmasının öngörüldüğü
belirtilmektedir. Mobil telefonda ise abone sayısında 13 milyona ve yoğunlukta
%20’ye ulaşılacağı tahmin edilmektedir.
2000 yılı
sonunda TÜBİTAK tarafından yapılan bir anketle, cep telefonu kullanımında
yüksek bir artış olduğu ortaya çıkmıştır. 1997 yılında cep telefonu kullanım
oranı %10 iken, 2000 yılı itibariyle bu oranın %24 olduğu tespit edilmiştir.
Yine ankete
göre, hanelerde bilgisayar kullanımında da artış olmuştur. Hanelerde bilgisayar
sahiplik oranı %12,3 olarak tespit edilmiştir. Ortaya çıkan sonuçlara göre
evdeki bilgisayarlar %37 oranında internet erişimi için ve %20,4 oranında
işyerinde yarım kalan işlerin tamamlanması için kullanılmaktadır.
Ancak, internet
erişiminde halen sorunlar mevcuttur. Erişim yavaş olduğundan istenen düzeyde
faydalanmak mümkün olmayabilmektedir. Ayrıca, erişim maliyeti de yüksek
seviyededir. Bu alanda gerekli alt yapının sağlanması kaçınılmazdır. Özellikle
ticarî faaliyetlerin sanal ortamda yapılmaya başlandığı ve bunun giderek
yaygınlık kazanacağı bir süreçte, söz konusu zeminin oluşturulması büyük bir
önem arz etmektedir.
8. OTOMOTİV
Ekonomideki
motor sektörlerden biri olan otomotiv sektörü 2000 yılının son aylarına kadar
yüksek bir performans göstermiştir. Özellikle 2001 yılı itibariyle vergilerde
yapılacağı bildirilen artışlar dolayısıyla otomotiv sektöründe bir talep
patlaması yaşanmıştır. Ancak sektördeki bu canlılık, yılın son iki ayında
yerini durgunluğa bırakmıştır.
Otomotiv
Sanayi Derneği’nden yapılan açıklamaya göre, Ocak-Kasım döneminde 240 bin
696’sı ithal, 194 bin 337’si yerli olmak üzere toplam 435 bin 306 otomobil
satılmıştır. İthal otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre %120
oranında artış gösterirken, yerli otomobilde bu artış %46 oranında
gerçekleşmiştir. Toplam satışlar açısından geçen yıla göre büyüme oranı %80
olmuştur.
TABLO 24 : OTOMOBİL SATIŞLARINDAKİ GELİŞMELER (OCAK-KASIM) (ADET)
|
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
OTOMOBİL |
|
|
|
|
|
|
Yerli |
170.929 |
156.879 |
187.455 |
180.214 |
132.658 |
194.337 |
İthal |
17.643 |
47.012 |
107.323 |
99.197 |
109.275 |
240.696 |
TOPLAM |
188.572 |
203.891 |
294.778 |
279.411 |
241.933 |
435.033 |
İthal
Oto Payı (%) |
9 |
23 |
36 |
36 |
45 |
55 |
|
|
|
|
|
|
|
TİCARÎ ARAÇ |
|
|
|
|
|
|
Yerli |
19.067 |
24.649 |
38.090 |
52.393 |
43.186 |
71.462 |
İthal |
13.578 |
30.153 |
65.698 |
58.680 |
36.964 |
73.831 |
TOPLAM |
32.645 |
54.802 |
103.788 |
111.073 |
80.150 |
145.293 |
İthal
Araç Payı (%) |
42 |
55 |
63 |
53 |
46 |
51 |
Kaynak: Otomotiv Sanayii
Derneği (OSD)
Gerek
otomobil ve gerekse ticarî araç sayısında, satışlar açısından, istikrarlı
artışlar söz konusu olmuştur. 1995 yılında 188.572 adet olan satılan otomobil
sayısı, 2000 yılı itibariyle 435.033’e çıkmıştır. Aynı şekilde toplam ticarî
araç sayısı 1995 yılında 32.645 adet iken bu sayı 2000 yılında 145.293’e
çıkmıştır.
İthalatın
Pazar payı da geçen yılın aynı dönemine göre %10 oranındaki artışla %55’e
çıkmıştır. Doğu Bloku ülkelerinden yapılan ithalatta %139, AB ülkelerinden
yapılan ithalatta %132 oranında artış kaydedilmiştir. Uzakdoğu ülkelerinden
yapılan ithalatta ise %5’lik bir artış söz konusu olmuştur.
TABLO 25 : OTOMOTİV SANAYİİ ÜRETİMİ (ADET)
|
|
OCAK - KASIM |
|
|
|
|
1999 |
2000 |
DEĞİŞİM (%) |
OTOMOBİL |
|
197.788 |
283.362 |
43 |
|
|
|
|
|
TİCARİ ARAÇLAR |
|
67.686 |
124.735 |
84 |
Çekici |
|
261 |
218 |
-16 |
Büyük Kamyon |
|
4.382 |
15.830 |
261 |
Küçük Kamyon |
|
6.948 |
10.705 |
54 |
Kamyonet |
|
33.649 |
63.536 |
89 |
Otobüs |
|
1.982 |
3.907 |
97 |
Minibüs |
|
11.376 |
19.598 |
72 |
Midibüs |
|
9.088 |
10.941 |
20 |
Taşıt araçları Toplamı |
|
265.474 |
406.097 |
54 |
|
|
|
|
|
TRAKTÖR |
|
26.106 |
36.039 |
38 |
|
|
|
|
|
TOPLAM |
|
291.580 |
444.136 |
52 |
Kaynak: Otomotiv Sanayii
Derneği (OSD)
Üretim
açısından, Ocak-Kasım itibariyle 1999 ve 2000 yılları arasında yapılan
kıyaslama sonrası, artışlar olduğu görülmektedir. Hem otomobilde hem de ticarî
araçlarda üretim artışı gerçekleşmiştir. Ancak, otomobildeki üretim artışı
oransal olarak ticarî araçlara göre düşüktür. Bu oranlar sırasıyla %43 ve
%84’tür. Ticarî araçlardaki en yüksek artış payı ise %261 ile büyük kamyon
üretimine aittir.
İlk on bir
aydaki otomobil üretimi de %43 oranında artarak geçen yılın aynı dönemindeki
197 bin 788 adetten 283 bin 362’ye çıkmıştır. Toplam ticarî araç üretimi de %84
artarak 124 bin 735 adete çıkmıştır. Otomotiv sektörünün toplam üretimi %52
artarak 444 bin 136 adete ulaşmıştır.
Satışlarda
ve üretimde yaşanan bu artışa rağmen aynı dönemdeki otomobil ihracatı %9
azalmış ve 611,7 milyon dolardan 554,5 milyon dolara inmiştir. Sektörün toplam
ihracatı ise sadece %6 artmış ve 1 milyar 995 milyon dolardan 2 milyar 124
milyon dolara çıkmıştır.
DİE
tarafından yapılan tespite göre, Ocak-Ağustos döneminde trafiğe ilk defa
kaydedilen motorlu kara taşıtlarının sayısı 327 bin 469’a ulaşmıştır. Bu
dönemde 5 bin 264 aracın kaydı silinmiş olup, trafikteki araç sayısı 322 bin
205 adet artmıştır Türkiye’deki motorlu kara taşıtlarının toplam sayısı,
Ağustos itibariyle 6 milyon 948 bin 463’e çıkmıştır.
Otomotiv
sektöründe üretim ve satış açısından 2000 yılı sonuna kadar olumlu bir seyir
mevcutken, yıl sonuna doğru piyasalarda yaşanan likidite krizi dolayısıyla
faizlerde artış yaşanmıştır. Söz konusu faiz artışları ise sektörü olumsuz
yönde etkilemiştir. 2001 başı itibariyle uygulanmaya başlanacak olan vergiler
dolayısıyla sektörde yıl sonu satışlarında artış beklenmekte iken kriz
dolayısıyla talepte daralma meydana gelmiştir.
Yıl sonuna
doğru, söz konusu olumsuzluklar dolayısıyla, otomotiv sektöründe üretim
azalması gerçekleşmiştir. Bu haliyle durgunluğun 2001 yılında da devam edeceği
belirtilmektedir. 2001 itibariyle pazarda %15 ila 25 oranları arasında bir
gerileme yaşanacağı tahmin edilmektedir.
Kaynak: Türkiye
Ekonomisi Raporu, Askon, 2001.