TEKSTİL VE GİYİM
İHRACATINDA AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN DEZAVANTAJLARI NELERDİR?
İÇİNDEKİLER:
1. DEĞİŞEN PİYASA
2. TİCARET POLİTİKALARININ AGÜ’LERİN İHRACATINA KATKILARI
3. GELECEKTE REKABETE İLİŞKİN MEYDAN OKUMALAR
4. FİRMALARA TAVSİYELER
5. GÜNEY-GÜNEY İŞ BİRLİĞİNİ ARTIRMAK
6. TİCARÎ KOLAYLIKLARIN ROLÜ
7. İTHALÂTÇI ÜLKELER; DAHA ESNEK MENŞE KURALLARI
8. REKABET İÇİN TEKLİFLER
Tekstil ve giyim sektöründe kotaların kaldırılması, Asyalı
büyük üreticilere fayda sağlamaktadır. Bununla beraber, diğer ülkelerin de
menfaati söz konusudur. Sektör, az gelişmiş ülkelerde (AGÜ); özellikle
Afrika’da ve diğer küçük, güçsüz ülkelerde önemli bir ekonomik role sahiptir.
Bu ülke firmaları, önemli iş hacimlerini kaybetmemek için her türlü gümrük
vergisiz avantajlardan faydalanmalı, ürün çeşitliliğine gitmeli ve tedarik
zincirlerini geliştirmelidirler.
Dünya
Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeleri, 1 Ocak 2005 itibariyle tekstil ve giyim ticaretindeki
kotaları kaldırmışlardır. Buna bağlı olarak fiyatlar düşmekte ve Batılı büyük
alıcılar kaynaklarını daraltmaktadırlar. Küresel ölçekte, sahip oldukları dikey
entegre sanayileriyle Asya’nın büyük ülkeleri, dünyanın önde gelen
tedarikçileri haline gelmektedirler. Özellikle Çin, neredeyse bütün tekstil ve
giyim ürünlerini istenen kalitede ve fiyatta üretebilmektedir.
Tedarikçi
ülkelerde bu endüstride birleşmeye ilişkin işaretler belirmektedir. Büyük
firmalar, ana müşterilerinin isteklerine bağlı olarak üretim kapasitelerini
sıklıkla artırmaktadırlar. KOBİ’lerde ise siparişlerde azalmalar yaşanmakta ve
hatta bu işletmelerin çoğu, faaliyetlerine son vermektedir.
Düşük katma
değerli ürünleriyle ve bazı küçük çaplı mahallî iş birliklerine ve kota
korumalarına dayalı olarak parçalara bölünmüş sanayileriyle çoğu AGÜ’de ve
küçük, güçsüz ülkede ne olacağı henüz belli değildir. Tekstil ve giyim sektörü
mal ihracatının (Mesela Kamboçya’da %82, Haiti’de ve Lesotho’da %83) ve
istihdamın büyük bir kısmını oluşturduğundan, ciddi ekonomik olumsuzluklarla
karşılaşılmaması için bu ülkelerin stratejilerini değiştirmeleri gerekmektedir.
1. DEĞİŞEN PİYASA
Rekabet,
başarılı tekstil ve giyim üreticilerinin yeni hizmet standartları
oluşturmasıyla daha da sertleşmektedir. Durum şu şekilde özetlenebilir:
a) Büyük (mega) firmalar veya küçük ve esnek firmalar
AB’deki ve
ABD’deki büyük perakendeciler, gelişmekte olan ülkelerde iki tip tedarikçinin
oluşacağını öngörmektedir. İlki, merkezi Asya’da üretim birimleri ise dünyanın
her tarafında bulunan ve “büyük” şeklinde tanımlanan firmadır. Bunlar ağırlıklı
olarak t-şört, kazak, pamuk pantalon, iç çamaşırı ve dokuma gömlek gibi temel
ürünleri, ölçek ekonomilerinden faydalanarak düşük maliyetle ve yüksek miktarlarda
üretmektedirler. İkinci tip firma ise yüksek derecede kabiliyetli ve esnek
yapıda olup, alıcılara yakın yerlerde faaliyette bulunmaktadır ve tercihli
piyasaya giriş avantajlarından da faydalanmaktadır. Bu firmalar, küçük miktarda
yüksek katma değerli ürünü kısa sürede sağlayabilmektedirler. Bununla beraber,
AGÜ’lerdeki ve küçük, güçsüz ülkelerdeki çoğu firma her iki kategoriye de
girmemektedir.
b) Tedarikçinin sorumluluğu daha fazladır
Geçmişte
alıcının belirlediği birçok işlemi, bugün tedarikçinin kendisi yapmak
durumundadır. Bu çerçevede bir tedarikçi, tasarım aşamasından ham maddenin
sağlanmasına ve bitmiş elbisenin teslimine kadarki süreci içeren toplu bir
hizmet paketini sunmak durumundadır. Ancak, AGÜ’lerin büyük kısmı; alıcının
iplik, kumaş ve aksesuarı sağlamasına bel bağlayarak sadece elbise üretme
işlemini yerine getirmekte ve böylece tedarik zincirinin son aşamasına
yoğunlaşmaktadır.
c) Piyasanın önemindeki artış
Bir ürünün
mağazaya teslim süresinin ve maliyetinin önemi giderek artmaktadır. Emek ve
üretim maliyetleri, perakende satış noktaları açısından tali derecede önem
taşımaktadır. Bu, her iki tedarikçi tipi için de doğrudur. “Mal tipi
tedarikçi”, düzenli ve zamanında teslime odaklanırken, “modaya yönelmiş
tedarikçi tipi” değişen moda eğilimlerine kısa sürede cevap vermeyi daha önemli
bulmaktadır.
2. TİCARET POLİTİKALARININ AGÜ’LERİN İHRACATINA KATKILARI
Geçmişte,
kotaya ilişkin korumacı ve gelişmiş ülke piyasalarına gümrük vergisiz girme ile
ilgili politikalar, birçok AGÜ’nün tekstil ve giyim ihracatlarını artırmalarına
yardımcı olmuştur. Ticaret politikası, ihracat beklentilerini etkilemeye devam
edecektir. En önemlisi, AGÜ’ler; DTÖ üyesi ülkelerin tercihli muamelelerinden
faydalanmayı sürdürecektir. Alt Sahra Afrikası’nın ABD giyim piyasasındaki payı
2004 yılında sıfırdan %2,2’ye yükselmiştir. Sebep, ülkelerin giyim ihracatları
için Asya’dan ucuz kumaş kullanmalarına müsaade eden menşe şartlarına ilişkin
gevşek kurallarla birlikte, Birleşik Devletler’in Afrika Geliştirme ve Fırsat
Anlaşması (AGFA: AGOA: Africa Growth and Opportunity Act) sayesinde piyasaya
gümrük vergisiz giriş imkânı sağlanmasıydı. Ürdün’ün ABD’ye veya Bangladeş’in
ve Kamboçya’nın Kanada’ya ihracatları bu sebeplerle aniden ve hızla artmıştır.
3. GELECEKTE REKABETE İLİŞKİN MEYDAN OKUMALAR
Keskin
rekabet, halihazırda AGÜ’lerin koruma altındaki statülerini aşındırmaktadır.
Nitekim birçok firma, piyasalara tercihli giriş imkânının bile yeterli
olmadığının farkına varmaktadır. Gelişmeler şu şekildedir:
a) Zayıf ürünler ve piyasa çeşitlenmesi
Çoğu AGÜ,
Asyalı rakiplerine karşı yüksek koruma altında olan giyim kategorileri
ihracatlarını henüz geliştirmiştir. Kotaların kaldırılmasına ve piyasalara
gümrük vergisiz giriş imkânlarına rağmen AGÜ üreticileri, Asyalı tedarikçilerle
rekabette zorluklarla karşılaşacaktır. Mesela, Alt Sahra Afrikası’nda 2004
yılında AGFA (Afrika Geliştirme ve Fırsat Anlaşması: AGOA: Africa Growth and
Opportunity Act) altında yapılan giyim ihracatının %77’si örme gömlek ve basit
pantalon olmak üzere iki temel ürüne dayalıydı. Bunlar temel kalemler olup, söz
konusu ürünlerde mesela Çin’in kota tarife eşdeğeri %60 civarındaydı. Bu,
kotaların kaldırılması sonrasında Çin ürünlerinin fiyatlarının %60 oranında
düşürülebildiği anlamına gelmektedir.
b) Serbest yatırımcılar
Asyalı
üreticilerce gerçekleştirilen büyük yatırımlar, Güney Asya hariç olmak üzere
hemen tüm AGÜ’lerde sektörü tanımlayıcı özellikler taşımaktadır. Bunlar,
kotalardan kaçınmak ve piyasalara gümrük vergisiz giriş imkânından faydalanmak
için yatırım yapmıştır. Bununla beraber, söz konusu yatırımlar, iş kârlılığını
yitirdiği anda çekilebilmektedirler. 2005 yılının başında Lesotho’dan gelen
haberler bunun zaten meydana gelmeye başladığını göstermektedir. AGÜ’ler
mahallî sanayilerinin yabancı yatırımcılarla uzun vadeli ortaklıklar
kurmalarını sağlama amaçlı alternatif yollar bulmak durumundadır.
4. FİRMALARA TAVSİYELER
Kuzey
Amerika ve Avrupa piyasalarına yakın olan ve buralara tercihli giriş imkânına
sahip bulunan Orta Amerika ve Kuzey Afrika firmaları, gerekli becerilere sahip
olmak kaydıyla piyasa açısından hızlılığın ve esnekliğin önemli olduğu ürünlere
odaklanabilirler. Fakat kendi asıl piyasalarından uzakta bulunan AGÜ firmaları,
geleneksel ürünlerde gelişen büyük firmalarla doğrudan rekabet etmek
durumundadırlar. Bu sebeple rekabetçiliklerini artırmaları için özel çaba
harcamaları gerekmektedir. Konu ile ilgili teklifler şu şekilde sıralanabilir:
a) Bir sektör stratejisi geliştirme sürecinde yer almak
Firmalar,
sınaî organizasyonlar, hükûmetler ve bankalar, nakliyeciler ve gümrük
acenteleri gibi ticareti destekleyen diğer unsurlar, sektöre ilişkin uygun bir
strateji geliştirme hususunda iş birliğine gitmelidirler. Stratejiler, aynı
bölgede bulunan ülkeler arasında sınırlar ötesi iş birliğini hedeflemelidir.
b) Tedarik kabiliyetlerini geliştirmek
Tedarik
araçları, alıcılar tarafından talep edilen en önemli unsur olduğundan AGÜ’ler
rekabetçi hâle gelebilmek için konuyla ilgili kabiliyetlerini
geliştirmelidirler. AGÜ’lerde entegre sanayi ve tedarik zincirleri yoktur ve
bunları geliştirme amaçlı yatırımlar da gerçekleştirilmiş değildir. Dolayısıyla
firmalar, bölgesel entegre değer zincirleri gibi alternatif çözümleri araştırmalıdırlar.
c) Yüksek katma değerli ürünlerde yoğunlaşmak
AGÜ’ler,
ürünlerini mal tipi maddelerle birleştirerek çeşitlendirmelidirler. Bu, nihaî
alıcı hakkında bilgi sahibi olmayı da gerektirmektedir. Tabii ki böyle bir şey,
ancak nihaî tüketicinin zevklerini ve tercihlerini tam olarak anlayarak
başarılı tasarımlar geliştirmekle mümkün olabilecektir.
Çoğu AGÜ
giyim ihracatı, korumacılığın nispî olarak suni iplikten daha az uygulandığı
pamuk dışında gerçekleştirilmektedir. Mesela ABD, pamuk dokuması gömlek
ithalâtında ortalama %20 gümrük vergisi uygularken; bu oran suni iplikli
gömlekte %32’dir.
Firmalar,
gümrük vergisiz işlemlerinin büyük kısmını gerçekleştirmek için suni iplikli
giyim ihracatlarını artırmalı ve suni kumaş bulmak için tedarik kabiliyetlerini
geliştirmelidirler. Giyim üretim kabiliyetleri, pamuk veya suni kumaş
kullanılıp kullanılmaması hususunda henüz yeterince farklılık arz etmemektedir.
AGÜ’ler
aynı zamanda, “etnik” tekstil veya giyim konularında piyasa araştırması da
yapmalıdırlar.
d) Kıyaslama (Benchmark)
Firmalar, rakiplerine karşı güçlü veya zayıf yönlerini
bilmek durumundadırlar.
e) E-ticaretten faydalanılması
Elektronik
ortam destekli ticaret (E-ticaret), tekstil ve giyim sektörü müşterilerini cezb
etmede ön bir şart hâline gelmektedir. Üreticiler, bilgisayar destekli
tasarımdan elektronik olarak idare edilen tedarik zincirlerine kadar,
alıcıların yeni “e”li ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarına yönelik yenilikçi
çözümler bulmak durumundadırlar.
5. GÜNEY-GÜNEY İŞ BİRLİĞİNİ ARTIRMAK
Güney-Güney ticaretinin geliştirilmesine ilişkin üç boyuttan
bahsedilebilir:
1)
Gelişmekte
olan ülke piyasalarına satış yapmak,
2)
Gelişmiş
ülkelere ihraç amaçlı ara ürünler sağlamak,
3)
Yabancı
yatırımcılarla ilişki kurmak.
Bunlar sırasıyla şöyle izah edilebilir:
1) Gelişen piyasaları araştırmak
Hızlı
büyüyen gelişmekte olan ülkelerde yeni ticaret imkânları vardır. Kanada, AB,
Japonya ve ABD gibi geleneksel piyasalar halen dünya ithalâtının yaklaşık
%80’ini karşılıyor olmakla beraber, uzmanlar bunun azalarak artacağını tahmin
etmektedirler. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerin daha büyük olanlarının
piyasaları hızla iyileşmektedir. Hindistan ve Çin, yüksek büyüme hızına ve
dolayısıyla ihracat potansiyeline sahiptirler. Çin, halihazırda %5’lik talep
karşılama oranıyla dünya giyim piyasasının en büyük dördüncü piyasası
konumundadır. Brezilya ve Güney Afrika da -düşük seviyede olmakla beraber-
benzer niteliklere sahiptirler.
Diğer
ülkelere ihracatta bulunan AGÜ firmaları ise yüksek tarifeler (Hindistan’ın ve
Meksika’nın tekstildeki ve giyimdeki ortalama ithalât vergi oranı %35’tir.),
yabancı piyasa yapıları-dağıtım kanalları ve farklı kültürel sorunlar gibi
olumsuzluklarla karşılaşabilmektedir.
Tarifeleri
düşürmek ve piyasaya girişi kolaylaştırmak için gelişmekte olan ülkeler
arasında Global Ticaret Tercihleri Sistemi’ni etkin bir şekilde müzakere etmek
ve kullanmak, alternatif bir tercihtir. Eğer büyük ve daha ileri seviyeye sahip
gelişmekte olan ülkeler, AGÜ’lere tercihli piyasaya giriş hakkı tanırsa bu,
yeni piyasaları bulmalarına ve geleneksel gelişmiş piyasalardaki potansiyel
kayıplarını telafi etmelerine imkân sağlayacaktır.
2) Gelişmiş ülkelere ara ürünler sağlamak
İplik,
kumaş ve aksesuar gibi ara ürünler dünya piyasalarında mevcuttur, fakat bunları
yakın ülkelerden tedarik etmek daha kısa zamanda teslimat imkânı sağlamaktadır.
İlaveten AGÜ firmaları, tercihli piyasaya giriş imkânından faydalanan komşu
ülkeleriyle çalışarak ABD’ye ve AB’ye nihaî ürünleri gümrük vergisiz olarak
satmaya devam edebilir. Nihaî ürünlerle ilgili piyasa ihtiyaçlarını ortaklaşa
karşılamak, bu tür bir iş birliğinin ana teması olmak durumundadır.
AGÜ’lerin
millî seviyede tek başlarına dikey hâlde birleşmelere gidecekleri varsayımı
gerçek dışı olduğundan bu ülkeler, tamamlayıcılıklardan faydalanmak amacıyla
bölgesel ve hatta bölgeler arası değer zincirleri oluşturmaya ilişkin
arayışlara girmelidirler.
Ara ürünler
ticareti, gelişmekte olan ülkeler arasında teknik iş birliğine ilişkin birçok
faaliyet alanı sağlamaktadır. Mesela, Asyalı firmalar Afrikalı pamuk
üreticilerine ürünlerinin kalitesini artırmaları hususunda, ayrıca Asya’da yeni
pazarlar bulmalarında yardımcı olabilirler.
3) Yabancı yatırımcılarla ilişkileri geliştirmek
Tekstil ve
giyim sektörü yatırımlarında istikrar sağlanabilmesi için AGÜ’ler, ağırlıklı
olarak Asyalı ve yerli yatırımcılar arasında uzun dönemli ortaklıklar
geliştirmelidirler. Bu amaçla “kazan-kazan” stratejisine yoğunlaşmalıdırlar. Bu
kapsamda çoğu durumda çözüm, ortak mahallî giyim eğitim kurumları
oluşturmalarıdır. Mahallî sanayiler, daha pahalı olan Asyalı göçmenler yerine,
yerli kalifiye iş gücünü istihdam ederek daha kabiliyetli iş gücünden ve
yatırımcılardan faydalanmakta ve böylece maliyetlerini düşürmektedir. Dahası,
mahallî orta kademe idarecileri; makine operatörleri ve diğer personel ile daha
iyi biçimde iletişime geçerek verimliliği artırabilecek ve iş gücüne ilişkin
sorunları azaltabilecektir.
6. TİCARÎ KOLAYLIKLARIN ROLÜ
Ticareti
kolaylaştırıcı hizmetler, AGÜ’lere önemli kazanımlar sağlayacak ve
yatırımcıların güvenini artıracaktır. Dünya Bankası tahminlerine göre; deniz
taşımacılığında bir ürünün gümrükten çekilmesi için gerekli süre, Güney Asya’da
ve Afrika’da 10 günden fazladır. Latin Amerika’da ve Karayipler’de 9 gün olan
bu süre, gelişmiş ülkelerde ise iki gündür. Çin, ticarete ilişkin yeni
kolaylıklara gitmektedir. Sahip olduğu modern limanları ve hızlı gümrük
prosedürleri; ana piyasalara gerçekleştirilen direk taşımacılık hizmetleri;
nakliye süresini makul hâle getirirken, iç hatlarda ortaya çıkan olumsuzlukları
da azaltmaktadır.
7. İTHALÂTÇI ÜLKELER; DAHA ESNEK MENŞE KURALLARI
AGÜ’lerin
giyim ihracatlarını sürdürebilmeleri için ana ithalâtçılar, bu ülkelere yerine
getirilmesi kolay olan menşe kuralları da dahil olmak üzere piyasaya
karşılıksız tercihli giriş imkânı sağlamalıdırlar. Kanada’nın AGÜ’lere yönelik
tercihli planı veya Afrika Geliştirme ve Fırsat Anlaşması (AGFA: AGOA: Africa
Growth and Opportunity Act) dahilindeki “üçüncü ülke kumaş tedarik şartı” esnek
menşe kurallarına ilişkin güzel örneklerdir. Bununla beraber, AB’nin Afrika,
Karayipler ve Pasifik ülkeleriyle “Silah Dışı Ürünlere İlişkin Anlaşması”
dahilindeki “çifte dönüşüm” şartları, piyasaya girişi iyileştirici nitelikte değildir.
AGÜ’lerin, bu kuralları yerine getirmelerini gerektirecek ölçekte kumaş arzında
bulunacak tekstil endüstrileri mevcut değildir.
ABD’de de
benzer şekilde çoğu tercihli giriş anlaşması, “iplikten veya kumaştan
mamullere” ilişkin menşe kurallarını şart koşmaktadır. Bunun anlamı elbise
üretiminde, iplikten ve kumaştan mamul her şeyin ihracatçı ülke veya ABD
menşeli olması gerektiğidir. Genel olarak Asya’dakilerle kıyaslandığında,
ABD’li iplik ve kumaş üreticileri rekabetçi olmadıklarından, bu tür şartlar
AGÜ’lerin rekabetçiliklerini geliştirmeye yönelik imkânları etkisiz hâle
getirmektedir.
8. REKABET İÇİN TEKLİFLER
Rekabet seviyesini başarılı bir şekilde artırabilmek için
AGÜ’ler şu hususları ele almalıdırlar:
·
Firmalar,
tekstil ve giyim değer zincirine ilişkin sorumlulukların üstesinden gelmek için
daha fazla çaba sarf etmelidirler.
·
Firmalar
ve ülkeler, diğer gelişmekte olan ülkelerdeki piyasaları harekete geçirmek için
Güney-Güney iş birliğinin sağlanmasını hızlandırmalıdırlar. Dahası, bölgeler arasında
ara ürünlerin ticaretinin artması, bu ülkelerin Kuzey’deki geleneksel
piyasaları ortaklaşa kendi menfaatlerine kullanmaları ve global üretim
zincirinde yer almaları için lazım gelen rekabetçilik seviyesini de
yükseltmektedir.
·
Tercihli
ve farklı uygulamalardan en yüksek seviyede faydalanabilmek için daha yakın
mahallî iş birlikleri araştırılmalıdır. İthalâtçı ülkelerdeki uygun menşe
kuralları, AGÜ’lerin rekabetçiliklerini artırabilir ve aynı zamanda Güney-Güney
ticaretini teşvik edebilir.
·
Ülkeler,
gerekli iş ortamını sağlamak için ticarete ilişkin kolaylıkları
sağlamalıdırlar.
Eğer
AGÜ’ler, bu hususları dikkatli bir şekilde ve hızla hayata geçirebilirlerse
tekstil ve giyim sektörü, ekonomik gelişmeye ve fakirliğin azaltılmasına katkı
sağlamaya devam edecektir. Ancak, bu sektörlerin ihracatı, başta Afrika olmak
üzere birçok AGÜ’de büyük boyutlara erişemeyebilir. O hâlde söz konusu ülkeler,
tekstil ve giyim sektöründe yeni fırsatlar ortaya çıkana kadar ihracat
bileşimlerini diğer sektörlere doğru çeşitlendirmelidirler.
* Matthias Knappe,
(Uluslararası Ticaret Merkezi, Tekstil ve Giyim Piyasası Baş Danışmanı, knappe@intracen.org, http://www.intracen.org/textilesandclothing), “Exporting Textiles & Clothing; What’s
Cost for LCDs?” (Tekstil ve Giyim İhracatında Az
Gelişmiş Ülkelerin Dezavantajları Nelerdir?), International Trade Forum, Uluslararası
Ticaret Merkezi(ITC)-Birleşmiş Milletler Ticaret ve Gelişme
Konferansı(UNCTAD)-Dünya Ticaret Merkezi(WTO) Yayını, Cenevre, Sayı: 1/2005, ss.19-24.
* Tercüme eden: Dr.
Mehmet Behzat Ekinci,
** Bileşim, Tekstil ve Konfeksiyonda Görünüm, “Tekstil ve Giyim İhracatında Az
Gelişmiş Ülkelerin Dezavantajları”, Eylül 2005, ss.70-73.