SERMAYE
PİYASASI ANALİZLERİ; TEKNİK ANALİZ
İÇİNDEKİLER:
GİRİŞ
1. ANALİZ TÜRLERİ
1.1. Temel Analiz
1.2. Teknik Analiz
2. BORSADA OLUŞAN FİYATLARIN TEKNİK İNCELEMESİ
2.1. Fiyat Değişikliklerinin İncelenmesi:
2.2. Zamanın İncelenmesi:
2.3. Miktarın İncelenmesi:
2.4. İnsan Faktörü:
3. DOW TEORİSİ VE TEKNİK ANALİZ
3.1. Dow Kuram’ına yöneltilen Eleştiriler
4. TEKNİK ANALİZ ARAÇLARI
4.1. Destek ve Direnç Kavramları
4.2. Trend
4.3. Trend Çizgileri
4.4. Trend Kanalları
5. TEKNİK ANALİZ YÖNTEMLERİ
5.1. Fiyat Formasyonları
5.2. Hareketli Ortalamalar (Moving Averages)
5.3. MACD (Moving Average
Convergence/Divergence)
5.4. Momentum
5.5. Fibonacci Sayıları
5.5.1.Fibonacci Sayılarının Temel Özellikleri
5.5.2. Fibonacci Sayılarının Yorumu
5.5.2.1. Fibonacci Yayları
5.5.2.2. Fibonacci Yelpaze Çizgileri
5.5.2.3. Fibonacci Geri Dönüş Çizgileri
5.5.2.4. Fibonacci Zaman Çizgileri
5.5.3. Fibonacci Oranları
5.5.4. Fibonacci Yüzde Geri-Çekilmeleri
6.TEMEL VE TEKNİK ANALİZ YÖNTEMLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
6.1. Teknik Analiz’in Varsayımları
6.2. Teknik Analiz’in Avantajları
6.3. Teknik Analiz’in Dezavantajları
7. TÜRKİYE'DE TEKNİK ANALİZ
SONUÇ
Günümüzde
finansal piyasa yatırımcılarının alım kararlarını etkileyen başlıca iki analiz
yöntemi görülmektedir. Bunlar "Teknik
Analiz" ve "Temel
Analiz" diye adlandırılan analiz yöntemleridir. Bazı yatırım
profesyonelleri sadece bir yönteme inanarak yalnız bu yöntemi kullanırken
(hatta daha da ileri gidip diğer sistemi kullananları eleştirirken), bazıları
ise her iki yöntemi de analizlerinde kullanıp bunların sonuçlarına göre yatırım
kararları almaktadırlar.
Bu
konuda kullanılan benzetmeye de burada yer vermek isteriz. Aslında bir anlamda
iki yöntem için de geçerli olan bu benzetme genelde Temel Analiz savunucularının
Teknik Analiz’e inananlar için yaptığı bir yorumdur. “Geçmiş bilgileri
inceleyerek yatırım yapmak, dikiz aynasından geriye bakarak arabayı ileriye
doğru sürmeye çalışmaktır.” Bizce bu sözün anlatmak istediği en önemli ve
unutulmaması gereken nokta geçmişin önemi olmasına karşın gerçekten önemli olan
gelecektir, çünkü yatırım yapıldığı zaman şirketin geçmişine değil de
geleceğine yatırım yaptığımızdır.
Aslında
her iki yöntem de kendi disiplinleri dahilinde geçmiş bilgisini özümseyerek,
gelecek için tahminlerde bulunmaya çalışmaktadır. Aralarındaki ana fark; Temel
Analiz şirketlerin finansal bilgileri, piyasadaki yeri gibi bilgileri araştırıp
değerini tespit etmeye çalışırken, Teknik Analiz’in fiyat hareketlerini
incelemesidir.
Bu
çalışmada Teknik Analiz hakkında çok temel bilgiler yer almakta ve Teknik
Analiz’e bir giriş yapılmaktadır. Bu amaçla önce Temel Analiz ile ilgili kısa
bilgiler verilecek ardından da Teknik Analiz’e geçilecektir.
Sermaye
pazarlarının analizinde kullanılan yöntemler temel analiz ve teknik analiz
olarak iki bölümde ele alınacaktır. Temel ve teknik analiz
karşılaştırıldığında, temel analiz ekonomi, endüstri ve firma analizi olarak üç
aşamalı bir analiz tekniğidir ve hisse senetlerinin gerçek değerinin
hesaplanması ile ilgili bir çalışmadır. Dolayısı ile piyasada değeri gerçek
değerine göre düşük kalmış hisse senetlerinin belirlenerek onlara yatırım
yapılması hususu üzerinde yoğunlaşmıştır.
Teknik
analiz ise geçmiş fiyat hareketlerini inceleyerek, gelecekte fiyatların hangi
yönde değişeceğini tahmin etmeye çalışır. Böylece piyasada fiyatların düşme ya
da yükselme eğilimine girdikleri dönemleri tespit ederek yatırımcıların alım ve
satım davranışlarının zamanlamasını yapmaya çalışır. Kısaca, temel analiz hangi
hisse senedinin alınması gerektiği sorusuna cevap ararken, teknik analiz ne
zaman alınması gerektiği sorusuna yanıt aramaktadır.
Temel
Analiz ekonomik, endüstriyel, sektörel faktörler ile şirketlerin durumlarını
inceleyerek şirketlere bir değer biçmeye ve biçilen bu değeri şirketin piyasa
tarafından biçilen değeri ile (şirketin hisse senedi fiyatı) karşılaştırmaya
çalışmaktadır. Bunu yapmak için ise makro ve mikro ekonomik göstergeler,
şirketin ve bağlı olduğu endüstrinin büyümesi ve gelişmesi gibi tahminler,
şirketin geçmiş finansal bilgi istatistikleri gibi bilgileri kullanmaktadır.
Bireyler
bir ürün satın almak istedikleri takdirde satın alma kararını söz konusu malın
değerini dikkate alarak vermektedirler. Bu konuda, bireylerin o mala
atfettikleri değeri satın alma kararı açısından büyük önem taşımaktadır. Hisse
senedi ve tahvil gibi finansal araçlar açısından da yatırımcılar aynı karar
sürecine sahip olmakta ve kararlarını bu eksende vermektedirler.
Temel
analiz ekonomi, endüstri ve firma analizi olarak üç aşamalı bir analizdir.
Ekonominin farklı dönemlerde gösterdiği eğilimlerin belirlenmesi, çeşitli
sektörlerin bu gelişmelerden nasıl etkilenecekleri ve buna bağlı olarak
işletmelerin gelecekteki nakit akımlarının tahmini yapılır. Gerçek değerin
hesaplanmasında temel varsayım firmaların gelecekte sağlayacakları nakit
akımlarının bugünkü değere indirgenmesi esasına dayanmaktadır.
Teknik
Analiz geçmiş finansal bilgilerin yardımıyla, fiyat oluşumlarını inceleyerek
gelecek için fiyatın yönünü tahmin etmeye çalışmaktadır. Analiz ve Yorumların
dayanağı Teknik Analiz ve Teknik Analizin bizlere sunduğu imkandan ibarettir.
Teknik Analiz gelecekle ilgili haber vermez. Mevcut koşullara göre incelenen
enstrümandaki durumu analiz eder ve yön tayininde yardımcı olur.
Stratejimizdeki mantık, bir şeye inanmak ve onu disiplinli bir şekilde
uygulamak esasına dayanır. Hiçbir koşulda analiz ve yorumlar direkt al-sat
tavsiyesi olarak algılanmamalıdır. Risk doğuracak ticaret tarzından uzak
durulmalıdır.[1]
Teknik
analiz bütün dış etkenleri ihmal ederek sadece piyasa verilerinden hareketle ,
objektif olarak öncelikle piyasaların ve fiyatların şu andaki durumunu anlamaya
yarayan bir analiz yöntemidir . Kesinlikle geleceği bu güne indirgemede
kullanmak hatalı karar almaya neden olabilir. Bu yönüyle teknik analiz bir
tartışma konusudur.Esas amaç önyargıyı ortadan kaldırmaya çalışmaktır. İnsan
davranışlarının yada karar alma sürecinin önemli bir bölümü , alt yapısında ön
yargıya dayanır.Oysa alım satım yaparken hiç olmaması gereken koşullardan biri
de ön yargılı olmaktır.Yaklaşım tarzında birinci çıkış noktası ön yargıyı
ortadan kaldırmak olmalıdır.
Temel
tartışma konularından biri de bu analiz yöntemi ile varılan sonuçların değişkenliği
ve aşırı muğlak olmasıdır. Bu nedenle ispata dayandırılamadığından bir bilim
dalı sayılamaz. Tez – anti tez-sentez prosesi burada çalışmaz.Yapılan her
analizde elde edilen sonuç kişiseldir. Doğal olarak da çok değişkendir.[2]
Teknik
analizin çıkış noktası piyasaların dönemselliğinin fark edilmesine rastlar.
Öncelikle (commodity) emtia piyasalarında kullanılan bir sistem olmuştur.Daha
sonra piyasalardaki veriler arttıkça organize olarak alım satımı yapılabilen
her şey için kullanılmaya başlanmıştır ( tahvil bono dahil ). Hatta kimi zaman
futbol liglerinin tahminlerinde de kullanıldığı olmuştur.[3]
Teknik
analizde çizilen fiyat grafiklerinin yorumlanması kadar, geçmişte oluşan
fiyatlardan yararlanarak farklı formüllerle yeni grafiklerin çizilmesi ve
bunların yorumlanması da önemli bir yer tutar. Bilgisayarın yaygın kullanılmaya
başlamasıyla kullanılan formüller de çeşitlenmiştir. Teknik gösterge veya
indikatör olarak adlandırılan grafiklerin çizilmesi ve yorumlanması ayrı bir
bilgi birikimini gerektirmektedir.[4]
Fiyat
trendlerini önceden görmeye yönelik çalışmalar, teknik analizin en önemli
bölümünü teşkil eder. Orta ve uzun dönemli trendlerin teşhisi bugünün teknik
olanakları ile doğruya çok yakın olarak önceden görülebilmektedir. Fakat vade
süresi kısaldıkça yapılan tahminlerde hata oranı artmaktadır. Kısa vadeli
teknik göstergelerin yardımıyla yön tahmininde destekleyici bilgiler
aranmaktadır. Teknik göstergelerle hisse senedinin gitmekte olduğu yön
görülebilir ve gücü ölçülebilir. Hareketli ortalamalar momentum, stokastik,
trend gibi farklı amaçlar için geliştirilmiş çok sayıda gösterge vardır.
Bunlardan bazıları osilatör prensibiyle çalışırlar. Bir eksen üzerinde sürekli
aşağı, yukarı salınımlarla yön belirtirler. Uygulanan formüllere bağlı olarak
eksen, 0 veya 100 değerini alır. Bazı göstergeler yüzdesel değerlere
indirgenir.
Teknik
analizciler, hisse senedi piyasasında oluşan fiyatların yatırımcıların
"duygu ve düşüncelerini" kapsadığını ve bunu sadece kendi analiz
metotlarının içerdiğini şiddetle savunurlar.
Teknik
analizde, piyasadaki çeşitli kesimlerin fiyatları belirlemesi sebebiyle,
"beklenti"lere de önem verilir. Hisse senedi piyasasında sıkça
duyulan "boğa" ve "ayı" piyasası terimleri, piyasadaki
çeşitli kesimlerin gelecek hakkındaki beklentilerinin yönünü belirtir.
Teknik
analiz yalnızca borsada oluşan fiyatları inceler. Eldeki verilerin çokluğu ile
doğru orantılı olarak o hissenin karakter yapısı ortaya çıkar. Spekülatör ve
yatırımcıların farklı yapıları, hisse senetlerine de farklı karakterler
kazandırırlar. Bazı hisselerin fiyat grafikleri sakin gelişirken bazıları hızlı
oynamalar gösterirler. Sürekli iniş ve çıkışlar gösteren bir hissenin gelecekte
de böyle davranması, sakin gelişen bir hisseye oranla daha yüksektir. Fiyat
hareketleri az olan bir hisseye uygulanan gösterge ile hızlı ve ani oynamalar
gösteren başka bir hisseye uygulanan aynı gösterge yanıltıcı sonuçlar
verebilir. Teknik gösterge tercihini yaparken bu türden bilgilere de ulaşılmış
olması gerekir.
Günümüzde
çok yoğun kullanılan Teknik Analiz sadece fiyat (price) ve hacim (volume)
grafiklerini incelemek olarak bilinse de, bir hisseye ait geçmiş temel oranlar
(rasyolar; hisse başı kâr, fiyat/kâr vb) ve bunlara bağlı fiyat değişimlerini
izleyen Teknik Analiz programları/yöntemleri de mevcuttur.
2. BORSADA OLUŞAN
FİYATLARIN TEKNİK İNCELEMESİ
Bunlar, dört noktada
toplanmaktadır.
2.1. Fiyat Değişikliklerinin İncelenmesi:
Fiyat
bir malın değişim rasyosudur. Bu rasyo hesaplanabilen ya da hesaplanamayan bir
çok değişkenin reaksiyona girerek etkilediği bir sonuçtur.Gerçekte organize
ikincil piyasalarda oluşan fiyatın doğru olup olmadığını anlamaya çalışmak
teknik analizin reddettiği bir kavramdır.[5]
Fiyatların
en yüksek, en düşük değerleri ve kapanışları arasındaki farklar veya bu
değerlerin önceki günlere göre değişimleri ve bu değişimlerinin yönü grafikler
yardımıyla incelenmektedir.
Grafik
skalalarının alt yatay çizgisi incelenen serinin zaman boyutunu yansıtmaktadır.
Bu noktada, zaman boyutunu öne çıkaran göstergelerin hazırlanması ve grafikler
yardımıyla yatırımcı psikolojisi ve davranış biçiminin hangi aralıklarla
tekrarladığı tespit edilmeye çalışılmaktadır.
Grafikte
kullanılacak zaman birimi yapılan araştırmanın niteliğine göre belirlenmekte;
eldeki verilerin zamana göre davranışları gözlenerek yatırımcıların davranış
biçimleri incelenmekte ve geleceğe yönelik tahminler yapılabilmektedir.
İşlem
miktarları arz ile talep arasındaki gücün ölçüsü olup; fiyatların ne kadar
güçle aşağı veya yukarı doğru hareket ettiklerini yansıtmaktadır.
Yatırımcıların
duyguları ve heyecanları trendleri meydana getirmekte ve derinliğin incelenmesi
yatırımcıların borsaya bakışlarını vermektedir. Bu aşamada Yükselenler/Düşenler Endeksi,
Yükselenlerin/Düşenlerin Miktarı ve/veya Yeni En Yüksek/En Düşükler gibi
enstrümanlarla borsanın nabzı ölçülmektedir.
Fiyatları
belirleyenler insanlardır. Bir alım işleminin gerçekleşmesi için aynı piyasa
koşullarında bir takım insanlar satış yaparken, bir takım insanların da alım
yapmaya karar vermesi gerekmektedir. Temel Analiz ve Teknik Analiz gibi
bilimsel analizlerle elde edilen sonuçlar yatırımcıların bu kararlarını
etkilemekte, ancak kararın ana sebebi beklentiler olmaktadır.
İnsanların
duygu ve beklentilerini önceden tahmin etmenin zorlukları, düşünülebilecek her
türlü analiz sisteminin tamamen (%100) başarılı olma şansını azaltmaktadır.
Bununla beraber fiyatları belirleyen insanların (piyasa profesyonelleri,
kurumsal yatırımcılar, spekülatörler, manipülatörler ve her kesimden
yatırımcılar) değişik kültür, eğitim, bilgi yapılarına sahip olması bunu daha
da zorlaştırmaktadır. [6]
3. DOW TEORİSİ VE TEKNİK
ANALİZ
Dow,
ortalamaları ve teorisi ile günümüzde hisse senedi piyasasında en çok ismi
geçen kişidir. Charles Dow, teorisi üzerine detaylı bilgi veren bir kitap
yazmamıştır. "The Wall Street Journal" gazetesinde yayınlamış olan
teorisi, Dow'un ölümünden (1902) günümüze teknik analizciler tarafından
savunulmaktadır. Charles Dow, teknik analizin büyükbabası olarak da tanınır.
Dow'un teorisi 6 ilkeye dayanır;
a) Ortalamalar her türlü faktörü (etkeni) içerir
ve yansıtır. (Hisse senedi fiyat endeksleri, Dow'un bahsettiği ortalamalarla
aynı anlamdadır.)
b) Piyasada üç temel trend vardır. Her trend,
süre bakımından kendinden bir büyük olan trendi düzeltir.
- Bir yıldan uzun olan ana trendler veya
birincil hareketler,
- Üç hafta ile üç ay arasında olan ikincil
hareketler,
- Üç haftadan az olan ufak oynama veya
dalgalanmalar.
c) Ana trendler (birincil hareketler) üç
aşamadan geçer;
- Fiyatlar düşükken akıllı yatırımcıların alıma
geçtiği biriktirme veya toparlama dönemi,
- Fiyatlar hızla artarken trendi izleyen birçok
kişinin alıma geçtiği boğa piyasası dönemi,
- Hisse senetlerinin özellikle akıllı
yatırımcılar tarafından elden çıkarıldığı dağıtım dönemi.(Bu aşama ayı piyasası
olarak da adlandırılır.)
d) Ortalamalar veya piyasa göstergelerinin
birbirini onaylaması gerekir. Başka bir deyişle, endeks veya ortalamalar
birbirleriyle aynı uyarı ve sinyalleri vermelidir.
e) İşlem miktarı (volume) trendi onaylamalıdır.
Trend belirlenirken fiyata ek olarak işlem miktarına da bakılmalıdır. İster
düşüş, ister artış olsun, her ana trend işlem miktarının artmasıyla desteklenir
ve doğrulanır.
f) Yönü veya eğiminin değiştiğine dair sinyaller
alınana dek her trend geçerlidir.[7]
3.1. Dow Kuram’ına yöneltilen Eleştiriler
Dow
Kuramı uzun yıllardan bu yana, büyük "ayı " ve " boğa "
piyasalarını tanımlamada oldukça başarılı olmasına karşın yine de bazı
eleştirilerden kaçamamıştır. Sanırız, bu eleştirilerden en sık duyulanı,
sinyallerin çok geç alındığıdır.
Genellikle,
bir Dow Kuramı alım sinyali, bir önceki tepenin geçilmiş olduğu bir yukarı
trendin ikinci aşamasında ortaya çıkar. Sinyal alınmadan önce,trendin ortalama
olarak %20 ve % 25 kadarı kaçırılmış olur. Bu aynı zamanda, hemen hemen tüm
trend takipçisi teknik sistemlerin, ortaya çıkmış olan trendleri tanımladıkları
ve trende katıldıkları yerdir.
Bu
eleştiri, trend-takipçisi teknikleri kullananlara yabancı değildir. Şu
hatırlanmalıdır ki Dow Kuramı hiçbir zaman trendleri başlatma " niyetinde
" olmamıştır. Onun amacı, büyük “ayı” ve " boğa "
piyasalarının ortaya çıkışının sinyalini vermektir. Dow Kuramının başarılarının
verileri, onun üstlendiği işlevi oldukça iyi bir şekilde yerine getirdiğinin
göstergeleridir.
Hemen
hemen tüm trend-takipçisi sistemlerde olduğu gibi amaç, önemli piyasa
hareketlerinin büyük orta aşamalarını yakalayabilmektir. Bu nedenle eleştiriler
aynı zamanda trend-takipçisi felsefenin anlaşılamamış olduğunu da gösteriyor.
Gerçekte, en tepe ve en dip noktaları yakalamaya çalışan trend-takipçisi sistem
yoktur. Bu tür çabalar nadiren başarılı olurlar.
Dow
Kuramı elbette ki yanılmaz değildir. Kuram, yıllar boyunca yanlış sinyallerden
nasibini almıştır. Fakat bu durum genel olarak herhangi iyi bir sistem için de
doğrudur. Dow, kuramını belirgin olarak hiçbir zaman hisse senedi piyasasının
yönünü tahmin edebilmekte kullanma düşüncesinde olmamıştır. O, kuramının gerçek
değerinin, hisse senedi piyasasının yönünün, iş dünyasının genel koşullarının
bir barometresi olarak kullanılmasında olduğunu düşünüyordu. Dow’un fiyatları
tahmin edebilmekte bugün de kullanılan birçok formülasyonuna ek olarak, onun
hisse senedi piyasalarının ortalamasının bir öncü ekonomik gösterge olarak
kullanabilmekteki yararını çok önceden görebilmiş olmasına ancak şaşırarak
bakabiliriz. Elliott Dalga Kuramı’na esas oluşturacak olan Dow Kuramı’nı kısaca
özetledikten sonra Elliott Kuramı’na geçiş yapmamız daha yararlı olacaktır.
Günümüzde
Teknik Analiz, bazı yatırımcılar için tek karar verme kaynağı iken; bazı
yatırımcılar açısından yaptıkları Temel Analiz neticesinde yönelmeyi
düşündükleri yatırımlar için doğru zamanlamayı (pozisyon açma -bir piyasaya
girilmesi- ve kapama -bir piyasadan çıkılması- zamanları, market timing)
yakalamaları açısından destekleyici bir analiz olmaktadır.[8]
4.1. Destek ve Direnç Kavramları
Destek
noktası veya destek seviyesi, fiyatların düşerken, sıkıştığı veya düşüşün
durduğu gelen taleple birlikte yükselişin başladığı seviyeyi ifade eder. Direnç
noktası ya da direnç seviyesi ise fiyat yükselişlerinin önünü kesen önemli bir
arzın oluştuğu, yükselişin yavaşladığı veya durduğu seviyeyi ifade eder. Bu
arada destek ve direnç seviyelerinde işlem hacminin nispeten yüksek oluştuğu
söylenebilir. Yükselen piyasada hem destekler hem de dirençler yükselen bir
seyir gösterir. Fiyatların destek ya da dirençlerini kırması durumunda bu
seviyelerin rolü değişir. Kırılan destekler direnç, kırılan dirençler ise
destek görevini alır.
Ayrıca
trend çizgileri de bir destek veya direnç işlevini görür. Bu trend çizgilerinin
işlevi, destek veya direnç çizgilerinin sağlamlığı dolayısıyla bu çizginin
kırılması durumunda rol değiştirebilme yeteneği (direnç çizgisinin destek
çizgisine dönüşebilmesi, destek çizgisinin direnç çizgisine dönüşebilmesi)
başlıca iki faktöre bağlıdır. Bunlardan ilki işlem hacmi seviyesidir. Bir
destek ya da direnç seviyesinde işlem hacmi ne kadar fazla ise o seviyenin
destek ya da direnç seviyesi olarak fonksiyon görme potansiyeli o kadar
fazladır. İkincisi fiyatların bu fiyat seviyelerinde işlem gördüğü zaman
aralığıdır. Fiyatlar bu seviyelerde ne kadar uzun süre işlem görmüşse destek ve
direnç seviyeleri o ölçüde geçerli olacaktır. İşlem görme süresi arttıkça
destek ve dirençlerin sağlamlığı da artacaktır.
Teknik
analize göre piyasada fiyatlar bir trend doğrultusunda hareket ederler. Arz ve
talep bu trendin yönünü belirler. Doğal olarak bu trendin doğrultusu yukarı,
aşağı veya yatay olabilir. Bu durumda yükselen piyasa (bullish: boğa piyasası),
alçalan trend (bearish: ayı piyasası) veya yatay trend söz konusudur.
Ayrıca,
trendler zaman süreci bakımından ana trend, (uzun vadeli trend - major, primary
trend), orta vadeli trend (intermediate trend) ve kısa vadeli trend (minor
trend) olarak üçe ayrılır. Ana trend yaklaşık 1 yıl veya daha uzun
devam eden, orta vadeli trend 3-4 haftadan bir kaç aya kadar, kısa vadeli trend
ise birkaç günden 3-4 haftaya kadar olan fiyat hareketlerini yansıtır.
Trend
çizgileri trendin yönünü daha belirgin şekilde ortaya koyar. Trend çizgileri
fiyat hareketlerinin tepe ya da dip noktalarından geçen düz bir çizgiyle
çizilir. Yükselen piyasada trend çizgisi fiyat hareketlerinin dip noktalarından,
alçalan piyasada ise tepe noktalarından geçen doğrudur. Bir trend çizgisi
çizilebilmesi için en az iki dip veya iki tepe noktası gerekmektedir.
Genellikle fiyat formasyonlarında olduğu gibi fiyatların trend çizgisini
kırdıktan sonra tekrar trend çizgisine kadar geri çekildiği ve daha sonra
tekrar yeni trend doğrultusunda hareketine devam ettiği görülür.
Fiyatların,
çoğu zaman trend çizgisinden belirli bir mesafe uzaklaştıktan sonra tekrar
trende doğru hareket ettiği gözlenir. Gerçekte trende paralel çizilen bir çizgi
ile trend çizgisi arasında hareket yaşanır. Yükselen piyasada kanal çizgisi
direnç görevi görürken, alçalan piyasada ise destek olarak algılanır.[9]
Fiyat
hareketleri bazen tesadüfi olarak birbirinden çok farklı, düzensiz şekillerde
ortaya çıksa da çoğu kez, birbirine çok benzeyen karakteristik fiyat
formasyonları olarak kendilerini gösterirler. “Trend değişim formasyonları”
(reversal chart patterns) olarak adlandırılan bu fiyat formasyonları yükseliş
trendinden düşüş trendine ya da düşüş trendinden yükseliş trendine geçişin
algılanmasında, diğer bir ifadeyle olası bir trend değişiminin belirlenmesinde
analizciye yardımcı olurlar.
Kafa
Omuz Değişim Formasyonları (Head & Shoulder Reversal Patterns), en yaygın
ve en güvenilir fiyat formasyonlarından biridir. Bu formasyonlar hem piyasanın
tepe hem de dip noktalarında oluşurlar. Tepe noktalarında oluşan bu
formasyonlar kafa omuz formasyonları, dip noktalarda oluşanlara da ters kafa
omuz formasyonları olarak adlandırılır. Piyasanın tepe noktalarında oluşan kafa
omuz formasyonları genellikle fiyatların çok yükseldiği seviyelerde ortaya
çıkar.
Kafa
omuz formasyonun en önemli ve anahtar denebilecek karakteristik özelliği, sağ
omuz işlem hacminin kafa ve sol omuz işlem hacimlerine göre açık ve belirgin
bir şekilde zayıf olmasıdır. Fiyatların boyun çizgisini aşağı doğru kırması,
formasyonunun tamamlandığını doğrular ve trend değişimine ilişkin sinyal verir.
(SAT sinyali) Teknik analizciler, fiyatların yönünü, hedefini belirlemek
amacıyla çift tepe, çift dip, çanak, üçgen formasyonları gibi daha birçok fiyat
formasyonları kullanmaktadırlar.
5.2. Hareketli Ortalamalar (Moving Averages)
Hareketli
veya yürüyen ortalamalar (moving average), teknik analizciler tarafından sık
olarak kullanılırlar. Bu yöntemde, kapanış veya ağırlıklı ortalama gibi hisse
senedini en iyi temsil eden fiyat kullanılır. Analizci isterse, en yüksek, en
düşük veya en yüksek ile en düşük değerin ortalamasından da hareketli ortalama
hesaplayabilir.
Hareketli
ortalamalar, teknik analizci tarafından belirlenen süreye göre hesaplanır.
Sürenin uzunluğu, alım-satım sinyalinin erken veya geç olmasını etkiler. Kısa
süreli ortalamalar uzun süreliye göre daha duyarlıdır. Hareketli ortalamalarda
genellikle 5 veya 20 günlük (1 hafta veya 1 aylık) süreler kullanılır. Aslında,
süreyi borsa veya hisse senedine göre belirlemek en doğru yoldur.
Teknik
analizciler, hareketli ortalamaları grafiklerde esas ele alınan fiyattan farklı
bir şekilde gösterirler. Böylece tirelerden oluşan (dashed) ve sürekli
olmamasına rağmen, yönü ve her günkü değeri kolayca anlaşılabilen hareketli
ortalamaların, grafikteki fiyattan ayırt edilmesi sağlanmış olur.
Hareketli
ortalamalar "basit", "ağırlıklı" ve
"eksponansiyel" olarak hesaplanabilir. Basit ortalamalar belirlenen
süre içindeki her değere eşit önem verirken, diğer iki yöntem günümüze en yakın
değerlere daha fazla ağırlık verir. Basit ve ağırlıklı hareketli ortalamalarda,
teknik analizci tarafından bir dönem (5 gün gibi) seçimi söz konusudur. Basit
ve ağırlıklı ortalamalar, seçilen dönem içindeki her fiyattan hesaplanır.
Eksponansiyel ortalamalarda ise teknik analizci tarafından herhangi bir dönem
seçimi yoktur. Bunun sebebi eksponansiyel ortalamanın geçmişteki tüm değerleri
dikkate almasıdır.
Hareketli
ortalamaların üç çeşidini kısaca tanımladıktan sonra hesaplama yöntemlerini
inceleyelim;
a) Basit hareketli ortalama, hisse senedinin son
"x" günündeki değerlerinin (fiyatının) toplanıp, "x"
sayısına bölünmesiyle elde edilir. İşlem, her gün yapıldığı ve hesaplamada her
değere eşit önem verildiği için, bu yönteme "basit hareketli
ortalama" adı verilmiştir.
b) Ağırlıklı hareketli ortalamalarda ise,
seçilen dönem (x) içindeki en eski fiyat 1, sonraki 2, ..., en son fiyat ise
"x" ile çarpılır ve toplanır. Bulunan rakam, (1+2+...+x)'e -- kısaca
(x+1)(x)/(2)'ye -- bölünür. Bu hesaplama da her gün için yapılır.
c) Eksponansiyel hareketli ortalamada, (X) yani
ele alınan gün sayısı kullanılarak 2/(X+1) formülüyle sabit bir katsayı
hesaplanır. Bu katsayı, hesaplanacak eksponansiyel ortalamada her günkü fiyatın
ağırlığı olacaktır. Katsayının 1'den farkı ise, hesaplamada bir önceki günün
eksponansiyel hareketli ortalamasına verilen ağırlıktır.
Eksponansiyel
hareketli ortalama yöntemi, aşağıda açıklandığı şekliyle daha kolay
anlaşılabilir; Birinci günün
eksponansiyel hareketli ortalaması o günkü fiyata eşittir. Formül olarak EHO1 =
F1'dir. Diğer günler (g) içinse, EHOg = (K x Fg) + ((1-K) x EHOg-1) formülü ile
bulunur. (K=2/(X+1); X=Eksponansiyel ortalamada dikkate alınan gün sayısı;
Fg=Hisse senedinin "g" günündeki fiyatı)
Teknik
analizciler, genellikle sinyalden tam olarak emin olmak için çeşitli yöntemlere
başvururlar. Analizlerinde tek bir hareketli
ortalama yerine, aynı fiyatı kullanıp biri uzun, diğeri ise daha kısa bir dönem
için hesaplanan iki hareketli ortalamayla ilgilenen teknik analizciler de
vardır. Bu uygulamada, kısa dönemli hareketli ortalamanın uzun dönemliyi
keserek yukarı çıkması "al", aşağı düşmesi ise "sat"
sinyalini verir. Bu yönteme İngilizce'de "the double cross over
method"
Hareketli
ortalamalar hangi yönteme göre hazırlanırsa hazırlansın, hesaplamada ele alınan
dönem boyunca gerçekleşen fiyatların trendine göre "al/sat sinyali"
verir. Bu dönem içinde, fiyatlarda artış veya azalış trendi söz konusu
olduğunda "iyi" sonuç verir. Hareketli ortalamalar, fiyatlar dışında
endeks ve çeşitli oranlara da uygulanabilir.
Teknik
analizciler, fiyatların belirlenen dönem içinde sürekli alt ve üst sınırlar
arasında değişmesi durumunda hareketli ortalama yöntemini kullanmazlar. Ayrıca
alım/satım kararını sadece bu yönteme dayanarak vermezler. Bu sebepten
hareketli ortalama yöntemi, alım/satım kararını onaylayıcı ve destekleyici bir
işaret olarak algılanır.[10]
5.3. MACD (Moving Average Convergence/Divergence)
Kısa
adı MACD (İngilizce okunuş şekli "Mac-d") olan "Moving Average
Convergence/Divergence" yönteminde, eksponansiyel hareketli ortalamalar
kullanılır. MACD göstergesi, birçok yerde "12 günlük eksponansiyel
hareketli ortalamadan 26 gün için hesaplanan eksponansiyel hareketli
ortalamanın çıkarılması sonucu elde edilen değer" şeklinde ifade edilir.
Buna karşın, gerçek MACD değeri (aşağıda anlatılacak olan sebeplerden dolayı)
tanım sonucu elde edilecek değere tam olarak eşit değildir.
MACD
hesaplanırken kullanılan eksponansiyel hareketli ortalamalarda, X olarak ifade
edilen dönemin 2/(X+1) formülüne konması ile özel bir katsayısının
belirlendiğinden daha önce bahsedilmişti. Buna göre, X=2 iken katsayı 2/(13) =
0,153846, 26 iken ise 2/(27) = 0,074074 olarak hesaplanmaktadır. MACD
göstergesinde ise, eksponansiyel ortalamalar (EHO) hesaplanırken katsayı
olarak, bu iki değer yerine 0,15 ile 0,075 kullanılır. MACD'nin,
değiştirilmemiş katsayılar kullanılarak hesaplanan (EHO12 - EHO26 ) değerine
tam olarak eşit olmama sebebi de budur.
MACD
yöntemini kullananlar, değiştirilmiş katsayılardan hesaplanan eksponansiyel
hareketli ortalamalar arasındaki farkı, "trigger line"11 veya
"signal line" olarak adlandırılan değer ile karşılaştırırlar ve
alım/satım kararı verirler. Burada bahsedilen "trigger", katsayısı
değiştirilmiş (EHO12 - EHO26) değerinin 9 günlük eksponansiyel hareketli
ortalamasıdır. 9 günlük eksponansiyel ortalama hesaplanırken, katsayı olarak
2/(X+1) = 2/(10) = 0,5 değeri kullanılır.
MACD
ve "trigger" değerleri, ele alınan verinin (örneğin hisse senedi
fiyatının) gösterildiği grafikten ayrı olarak, çoğunlukla çizgi grafiği (line
chart) şeklinde gösterilir. Bu iki değer, sıfır ekseni civarında (+) veya (-)
değerlere sahip olacaktır. (Bunun sebebi hareketli ortalamalar arasındaki
farkın hesaplanmasıdır.) Bu çizim yöntemini kullananlar, hesaplanan MACD değeri
"trigger"dan büyük olduğunda alım; küçük veya eşit olduğunda ise satım
zamanının geldiğini düşünürler.
MACD
yöntemini kullanan bazı analizciler ise, grafikte hem MACD, hem de
"trigger" değerini göstermeyi gereksiz bulurlar. Bunun yerine, (MACD
- Trigger) formülünün hesaplanması sonucu elde edilen rakamı, çubuk grafikler
(histogram) şeklinde ifade ederler. Bu çizimde, çubuk grafikler sıfır ekseni
civarında yoğunlaşır. Çubuk grafikler zirve yapıp düşüşe geçtiklerinde satım,
herhangi bir dip değere gelip yükselmeye başladıklarında ise alım zamanı olarak
yorumlanır. MACD yöntemi (hareketli ortalamaları esas aldığı için) fiyatlarda
trend söz konusu olduğunda "iyi" sonuç verir. Bu yöntemi 26. günden
sonraki veriler için uygulamak mantıklıdır.
Momentum
kavramı fiyat hareketlerindeki hızı esas alır. Borsadaki fiyat hareketleri
incelendiğinde fiyatların önce hızla yükselmeye başladığı ve belirli seviyeye
ulaştıktan sonra fiyatlardaki yükselişin yavaşladığı yani momentumunu yitirmeye
başladığı ve nihayet bir noktadan dönerek düşüşe geçtiği görülür. Buradaki
önemli nokta hisse senedi fiyatlarının da tam tepe noktasına ulaşmadan önce
yükseliş hızının önemli ölçüde yavaşlaması yani momentumunun zayıflamasıdır.
Momentum fiyatlardaki yükseliş ya da düşüş hızını ölçer. Momentum osilatörleri
ise fiyat değişimlerindeki bu hızı göstermek üzere düzenlenirler. Bir hisse
senedinin (veya piyasa endeksinin) o günkü momentumu günün kapanış fiyatının
belirlenen gün önceki kapanış fiyatına oranıyla bulunur. Örneğin, 10 günlük
momentum için günün kapanış fiyatı 10 gün önceki kapanış fiyatına bölünür. On
birinci günün momentumunu hesaplamak için, günün kapanış fiyatı 2. (ikinci)
günün kapanış fiyatına bölünür ve bu işlem her yeni gün için tekrarlanır.
Momentum hesaplanışı basitçe şöyle formüle edilebilir; Momentum : K(0) / K(x) x
100 K(0) : Bugünün kapanış fiyatı K(x): x gün önceki kapanış fiyatı Örneğin,
momentumun yorumlanmasına gelince, 10 günlük bir momentum için; - Eğer momentum
yükseliyorsa bu fiyatların 10 gün öncesine göre daha fazla (hızla) yükseldiğini
ya da 10 gün öncesine göre daha yavaş düştüğünü gösterir.
- Eğer momentum, yatay olarak devam ediyorsa bu
fiyatların 10 gün öncesine göre aynı oranda (hızda) yükseldiği ya da düştüğünü
ifade eder.
- Eğer, momentum düşüyorsa bu fiyatların 10 gün
öncesine oranla daha az (yavaş) yükseldiğini ya da 10 gün öncesine göre daha
hızla (fazla) düştüğünü ifade eder.
Kısaca,
yükselen momentum endeksi, fiyatların momentumunun yükselişi (trendin
sağlamlığını) alçalan momentum ise fiyatların yükseliş hızını yitirdiğini, yani
piyasanın zayıfladığını gösterir. Yükselen momentum piyasanın yükselişine
(bullish) alçalan momentum ise düşüşe (bearish) yorumlanır.[11]
12.
yüzyılda yaşamış bir rahip olan ve arkadaşları tarafından Fibonacci olarak
bilinen Leonardo de Pisa, Mısır’daki Giza piramidini incelerken Fibonacci
sayıları olarak bilinen sayı dizisini keşfetmiştir.
İki
adet 1 ile başlayan bu sayı dizisinde, her bir Fibonacci sayısı kendinden önce
gelen iki sayının toplamıdır: Fibonacci,
en bilineni Liber Abaci (Hesaplamalar Kitabı) olmak üzere 3 önemli çalışma
yayınlamıştır. Bu çalışma Avrupa'ya, daha sonra yavaş yavaş eski Romen
rakamlarını Hint-Arap sayı sistemiyle değiştirecek olan sayı sistemini tanıttı.
Fibonacci'nin çalışması aynı zamanda, matematik, fizik, astronomi ve mühendislik
alanlarındaki daha sonraki gelişmelere katkıda bulundu. Liber Abaci'de yer alan
sayı sıralaması 1,1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144 ve bu şekilde sonsuza
kadar giden sayılardır.
Bu
sayılar arasında daha pek çok ilişki vardır. Fibonacci bu sayı dizilerini
aslında yeniden keşfetmiştir. Bunun nedeni, antik Yunan ve Mısırlı
matematikçilerin 1.618 ya da 0.618 oranını biliyor olmalarıdır. Oran, Altın
Oranı ya da Altın Ortalama olarak biliniyordu. Bu sayılar müzikte, sanatta,
mimaride ve biyolojide kullanılmıştı. Yunanlılar Altın Ortalama’yı Parthenon
tapınağının yapımında kullanmışlardı. Mısırlılar, Altın Oran’ı Gizek
Piramidinin yapımında kullandılar. Oranın özellikleri Pisagor, Plato ve
Leonardo da Vinci tarafından da biliniyordu.
Hisse
senedi piyasasının davranışlarını inceleyen Elliott Dalga Kuramı ile 14. yy
matematikçisi Leonardo Fibonacci arasında ne gibi bir ilişki vardır ? Çok şey!
Elliott'un kendisi, kendi Dalga Kuramı'nın matematik temellerinin Fibonacci
tarafından keşfedilmiş olan bir sayı dizisi olduğunu ifade eder. Bu sayı dizisi
kurucusu tarafından tanımlanmıştır ve genel olarak Fibonacci sayıları olarak
bilinir.[12]
5.5.1.Fibonacci
Sayılarının Temel Özellikleri
Bu
sayılar arasında daha pek çok ilişki vardır fakat aşağıda sıralananlar en çok bilinen
ve en önemli olanlardır:
1) Arka arkaya gelen iki sayının toplamı bir
sonraki sayıyı verir. 1+2=3, 2+3=5, 3+5=8, 5+8=13, 8+13=21.
2) Herhangi bir sayının 1.618 katı, sıradaki bir
sonraki sayıyı verir. Rakamlar büyüdükçe bu orana daha çok yaklaşılır. (233 *
1.618 = 377)
3) Herhangi bir sayının 0.618 katı sıradaki bir
önceki sayıyı verir. Rakamlar büyüdükçe bu orana daha çok yaklaşılır. (233 *
0.618 = 144)
4) Her hangi bir sayının 2.618 katı iki sonraki
sayıyı verir. (89 * 2.618 = 233)
5) Her hangi bir sayının 0.382 katı iki sonraki
sayıyı verir. (89 * 0.382 = 34)
6) 1 ve 2 hariç diğer tüm sayıların dört katının
sıradaki Fibonacci sayısı ile toplamı başka bir Fibonacci sayısı verir,
3 * 4 = 12; + 1 = 13
5 * 4 = 20; + 1 = 21
8 * 4 = 32; + 2 = 34
13 * 4 = 52; + 3 = 55
21 * 4 = 84; + 5 = 89
Fibonacci
sayıları ile ilgili daha birçok enteresan hesaplamalar vardır. Bizce en ilginci
ise oranlar ve sayılar arasındaki ilginç ilişkidir. Şöyle ki: Her bir oran,
Fibonacci dizisindeki iki sayının binde birler seviyesinde toplamıdır. Biraz
karışık görünse de örnekle daha rahat anlayabiliriz. Artan dizide 1.00 oranı
0.987 ile .013 sayılarının toplamıdır. Bir sonraki oran olan 1.618 sayısı 1.597
ile .021 sayılarının, 2.618 oranı 2.464 ile .034 sayılarının toplamıdır ve bu
seri böylece gider. Azalan seride .618 oranı .610 ile .008'in farkı, .382 oranı
.377 ile .005'in farkı, 0.236 oranı 0.233 ile .003'ün farkı, .146 oranı .144
ile .002'nin farkı, .90 oranı .89 ile .001'in, 0.56 oranı ise 0.55 ile 0.001'in
farkıdır. Bundan sonraki her oran artık zaten bir Fibonacci sayısı olmuştur.
Böylece on üçüncü sayıdan sonra başladığımız yere yani 0.001'e geri döndük.
Nerden sayarsanız sayın her zaman aynı fenomen karşınıza çıkar. İşte bu sürekli
kendini tekrar etme ve kendi kendinden yeniden yaratılma Elliott ile Fibonacci
arasındaki vazgeçilmez ilişkidir.
Fibonacci
sayıları birçok ilginç özelliğe sahiptir. Örneğin herhangi bir Fibonacci sayısı
kendisinden önce gelen Fibonacci sayısının yaklaşık 1.618, kendisinden sonra
gelen Fibonacci sayısının ise 0.618 katıdır.
Fibonacci
sayılarından türetilen oranlar piyasalardaki trend ve trend geri dönüş
hareketleri arasında tahmin edilebilir bir etkileşim ortaya koymaktadır. Bu
oranlara %38.2, %50 ve %61.8 örnek gösterilebilir. Bu oranların trend üzerinde
gerçekleşen son fiyata uygulanması geçerli olan trendden olası geri dönüş
miktarını vermektedir. Bu seviyeler destek ve direnç seviyeleri olarak
düşünülebilir.
5.5.2. Fibonacci Sayılarının Yorumu
Fibonacci sayılarının belli başlı dört farklı
kullanım şekli vardır:
• Fibonacci Yayları
• Fibonacci Yelpaze Çizgileri
• Fibonacci Geri Dönüş Çizgileri
• Fibonacci Zaman Çizgileri
Fibonacci
yaylarını çizebilmek için önce iki ekstrem nokta arasında (bir dip noktası ile
tepe noktası arasında) bir trend çizgisi çizmek gerekir. İkinci ekstrem noktayı
merkez alarak çizilen yaylar trend çizgisini %23.6, %38.2, %50, %61.8 ve %76.4
seviyelerinde keser. Fiyatın Fibonacci yaylarına yaklaşması bir destek ya da
direnç seviyesine yaklaşıldığı şeklinde yorumlanır.
5.5.2.2. Fibonacci Yelpaze Çizgileri
Fiyatın
Fibonacci yelpaze çizgilerine yaklaşması bir destek ya da direnç seviyesine
yaklaşıldığı şeklinde yorumlanır. Fibonacci yayları ve Fibonacci yelpaze
çizgilerinin aynı grafik üzerinde gösterilerek yaylar ve çizgilerin kesişim
noktalarının destek veya direnç seviyeleri olarak kullanılması pratikte oldukça
sık rastlanan bir yöntemdir.
5.5.2.3. Fibonacci Geri Dönüş Çizgileri
Aşağı
ya da yukarı yönde önemli bir fiyat hareketinden sonra fiyatlar, genelde, bu
hareketin önemli bir kısmını geri verecek şekilde ters yönde hareket eder. Bu
ters yönde hareket sırasında Fibonacci geri dönüş çizgilerinin olduğu
seviyelerde destek ya da direnç oluşması beklenir.
5.5.2.4. Fibonacci Zaman Çizgileri
Fibonacci
zaman çizgileri önemli bir dip ya da tepe noktasından itibaren Fibonacci
aralıkları ile dizilen dikey çizgilerden oluşur. Dip ya da tepe noktası 0
olarak kabul edilirse, Fibonacci zaman çizgileri 1., 2., 3., 5., 8., 13., 21.
ve 34. dönemlere isabet edecek şekilde çizilir. Fibonacci zaman çizgilerinin
çevresinde ciddi fiyat hareketlerinin oluşması beklenir.
Daha
öncede ifade ettiğimiz gibi, dalga kuramı üç bölümden oluşur; dalga biçimi,
oran ve zaman. Bu üçlünün en önemlisi olan "dalga biçimi"ni
tartışmıştık. Şimdi, Fibonacci oranları ve geri-çekilmeleri üzerinde duralım.
Bu ilişkiler; fiyata uygulanışı daha güvenilir olduğu kabul edilse de, fiyat ve
zamanın ikisine de uygulanabilir.
Zaman
konusuna ileride yeniden döneceğiz. İlk olarak, Şekil11.3 'e bakarsak, temel
dalga biçiminin Fibonacci sayılarına bölündüğünü görebiliriz. Tam bir çevrim
beş yukarı ve üç aşağı olmak üzere sekiz dalgayı kapsar ve bunların tümü
Fibonacci sayılarıdır. Bununla birlikte Fibonacci sayı dizinin dalga kuramının
matematik temelleri dalga saymanın da ötesine gider. Değişik dalgalar
arasındaki oransal ilişkiler sorunu vardır. Aşağıdakiler en genel kullanılan
Fibonacci oranları arasındadır:
1) Bir çevrimde üç itici (impulse) dalgadan
yalnızca biri uzadığı için, diğer iki dalga zaman ve büyüklük olarak aynıdır.
Eğer uzayan dalga 5. dalga ise, 1. ve 3. dalgalar yaklaşık olarak eşit olurlar.
Eğer 3. dalga uzarsa, 1. ve 5. dalgalar eşit olma eğilimi taşırlar.
2) 3. dalganın tepesinin minimum hedefini
bulabilmek için 1. dalganın uzunluğu 1.618 ile çarpılır ve bu değer 2. dalganın
tabanına eklenir.
3) 5. dalganın tepesi, 1. dalganın 3.236
(2X1.618) ile çarpılması ve bu değerin 1. dalganın tepesine ya da tabanına
maksimum ve minimum hedefleri bulabilmek için eklenmesiyle belirlenebilir.
4) 1. ve 3. dalgalar yaklaşık olarak eşit
olurlarsa ve 5. dalganın uzaması bekleniyor ise fiyat hedefi 1. dalganın
tabanından 3. dalganın tepesine kadar olan uzaklığın ölçülüp, bu uzaklığın
1.618 ile çarpılıp elde edilen değerin 4. dalganın tabanına eklenmesiyle
bulunur.
5) Düzeltme dalgaları için, normal bir 5-3-5 zig
zag düzeltmesinde "C" dalgası "A" dalgasının uzunluğuna
çoğunlukla yaklaşık olarak eşit olur.
6) "C" dalgasının muhtemel uzunluğunu
ölçmenin diğer bir yolu; "A" dalgasının uzunluğunu önce 0.618'le
çarpmak daha sonra bu sonucu "A" dalgasının tabanından çıkarmaktır.
7) 3-3-5 yatay düzeltmede, "B"
dalgasının "A" dalgasının tepesine yetiştiği ya da geçtiği durumlarda
"C" dalgası "A" dalgasının uzunluğunun yaklaşık 1.618 katı
kadar olur.
8) Bir simetrik üçgende, birbirinin arkasından
gelen her bir dalga, kendinden bir önceki dalgaya yaklaşık 0.18 sayısı ile orantılı
bir ilişki içindedir.
Elliott
dalgalarının benzer rehber ve ilkelerini, ileride her paternin açıklanmasından
sonra daha ayrıntılı olarak ele alacağız.[13]
5.5.4. Fibonacci Yüzde Geri-Çekilmeleri
Daha
başka çeşitli oranlar da vardır fakat yukarıda sıralananlar en çok
kullanılanlardır. Oranlar hem itici (impulse) dalgalarda hem de düzeltme
(corrective) dalgalarında fiyat hedeflerini bulmakta yardımcı olurlar. Fiyat
hedeflerini bulmanın bir diğer yolu, yüzde geri-çekilmelerin kullanımıdır.
Geri-çekilme analizlerinde en çok kullanılan sayılar, % 61,8 (% 62'ye
yuvarlanır), % 38.2 (%38’e yuvarlanır) ve % 50'dir. Güçlü bir trendde, minimum
geri-çekilme genellikle % 38 civarındadır. Daha zayıf bir trendde, maksimum
yüzde geri-çekilme çoğunlukla % 62'dir. Daha önce de işaret edildiği gibi
Fibonacci oranları, ilk dört sayıdan sonra 0.618 'e yaklaşırlar. (1/3'lük
geri-çekilme, Fibonacci oranının bir alternatifi olarak aynı zamanda Elliott'un
kuramının da bir parçasıdır.) Bir önceki boğa ya da ayı piyasasının tümüyle
geri-çekilmesi de (% 100) önemli bir destek ya da direnç bölgesine işaret eder.
6.TEMEL VE TEKNİK ANALİZ
YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Yukarıda
yapılan genel değerlendirmelerin ışığı altında Temel ve Teknik Analiz yöntemlerinin
karşılaştırılması ile aşağıdaki farklılıklar ortaya konulabilir:
a) Temel analiz teknik analiz ile
karşılaştırıldığında oldukça zahmetli bir analiz tekniğidir.
b) Temel analizin yapılabilmesi için iyi ekonomi
ve finans bilgisine sahip bir ekibe ihtiyaç duyulmaktadır.
c) Temel analiz sonucunda elde edilen sonuçların
yatırımcılar tarafından kullanılabilmesi, bu kişilerin ekonomi bilgi
düzeylerine bağlı olacaktır.
d) Teknik analizin temel mantığı “ tarih
tekerrürden ibarettir” düşüncesidir. Ancak etkin piyasalar açısından bu pek de
doğru bir mantık değildir. Dolayısı ile teknik analiz etkin piyasa hipotezine
tamamıyla ters düşmektedir.
e) Temel analiz konusunda getirilen en önemli
eleştirilerden birisi, hisse senetleri değerlerinin hesaplanması konusunda tam
bir birlikteliğin olmamasıdır.
6.1. Teknik Analiz’in Varsayımları
a)Piyasa değeri sadece arz ve talebin karşılıklı
etkileşimiyle belirlenmektedir.
b)Arz ve talep rasyonel ve irrasyonel birçok
faktörden etkilenmektedir.
c)Hisse senedi fiyatları yeterli zaman
uzunluklarında piyasadaki küçük dalgalanmalar dışında trend halinde hareket
etme eğilimi göstermektedirler.
d)Arz ve talepteki kaymalar trendde değişmelere
neden olmaktadır.
e)Nedeni ne olursa olsun arz ve talep kaymaları
grafiklerle belirlenebilmektedir.
f)Bazı grafik örnekleri tekrarlama eğiliminde
olup; bunlar gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmekte kullanılmaktadır.
6.2. Teknik Analiz’in Avantajları
a)Bir endüstri kolu hakkında ana enformasyon
kaynağı olan bilanço, gelir tablosu veya finansal bilgilere sıkı sıkıya bağlı
olmayıp; bizzat piyasadan derlenen veriler kullanılarak analizler
yapılmaktadır.
b)Bu analizde yeni bir bilgi önemsiz olup;
önemli olan fiyat hareketlerindeki değişimi algılayabilmektir.
c)Fiyatı belirlenmiş bir hisse senedi için
zamanlama faktörü önem kazanmakta ve Teknik Analiz de bu zamanlamanın
belirlenmesinde kullanılmaktadır.
d)Hisse senetleri dışında tahvil, yatırım
fonları, opsiyonlar, döviz kurları, faiz oranları, kıymetli metal ve emtialar gibi
yatırım araçlarında da kısa ve uzun vadeli analizlerde kullanılabilmektedir.
6.3. Teknik Analiz’in Dezavantajları
a)Fiyat formasyonları kendilerini
tekrarlamayabilmektedir.
b)Bir kuralın verimliliği herkesin uygulamasıyla
verimsizleşebilmektedir.
c)Gerçekte Teknik Analiz kuralları kolay
uygulanabilir olmayıp yorumlamayı amaçlamakta; bu durum objektif ve subjektif
yargıların işin içine girmesinden dolayı farklı yatırım kararlarının
verilmesine yol açabilmektedir.
Ana
çıkış noktası olan her türlü bilgiyi inceleyip sonucunda fiyat kararı
verenlerin sayısının sadece Teknik Analiz’e göre fiyat verenlerin sayısına
kıyasla göreceli olarak azalması.[14]
Türkiye'de,
sermaye piyasasında, Meta Stock Professional (EQUIS International), Dow Jones
Market Analyzer Plus (RTR Software) ve Share Master (Synergy Software) gibi
teknik analiz yapmaya yönelik özel bilgisayar programları kullanılmaktadır.
Analiz yaparken karmaşık veya çok sayıda formül kullanmayanların ise, tablo
analizi (spread sheet) programlarında kendi formüllerini yazarak teknik analiz
yaptıkları gözlenmektedir. Bu donanım ve yazılım imkanına sahip olmayanlarla,
teknik analize özel zaman ayırmak istemeyenler ise, gerek basının, gerekse Borsa
üyelerinin çıkardığı çeşitli yayınlardan yararlanabilmektedir. Bu yayınlarda
yer alan analizlerde, daha çok trend izleme, özel fiyat formasyonlarını
belirleme, hareketli ortalama, momentum ve artan-azalan yöntemlerinin
kullanıldığı gözlenmektedir.
Bu
yayınlarda yer alan yorum ve tavsiyelerin etkisiyle, yatırımcılar ile kısa
dönemli alım-satım yapanların davranış biçimlerini değiştirmeleri olasıdır. Bu
kişilerin, hep birlikte aynı hareketi yapması durumunda, hem söz konusu yatırım
aracının işlem gördüğü piyasa, hem de diğer piyasalar (istenmeden de olsa)
farklı derece ve şekilde etkilenip yönlendirilmiş olacaktır. Bunların dışında
Türkiye'de bazı eğitim kuruluşları ile basının Teknik analiz konusunda kurslar
düzenlediği ve Türkçe yazılmış eğitici kitapların da piyasada bulunduğu
görülmektedir.
SONUÇ
Teknik
analistin görevi pazarın davranışını ve onun fiyatlara yansımasını
incelemektir. Arz ve talebin Pazar içindeki rollerini değerlendirip güçlerini
tanımaya çalışmaktır. Bu analiz için fiyat grafikleri ve teknik göstergeler en
büyük yardımcısıdır. Teknik analizin temel kuralları içinde bu grafikleri
sürekli inceleyerek dengenin hangi yöne gelişmekte olduğunu anlamaya çalışır.
Bunun için deneyim, değerlendirme yeteneği ve geniş bir bakış açısına sahip olması
gerekmektedir.
Fiyat
grafiği, her zaman soruları kolayca yanıtlayan bir alet değildir. Zaman zaman
şüpheli durumlarla da karşılaşılabilir. Hatta bazen yanıltıcı sonuçlarda
görülebilir. İstatistikte de durum böyledir. 5 tane siyah ve 10 tane beyaz top
bulunan bir torbadan rastgele alınacak ilk topun beyaz olması tahmin edilir.
Alınan topun siyah olması yanlış tahmindir. Ama bu durum, gelecek tahminin
değiştirilmesini gerektirmez. Torbadan alınacak ikinci topun yine beyaz olması
beklenir. Çünkü ihtimal, 4/10 (0.40) olmuştur. Torbadan tekrar siyah topun
çıkması talihsizliktir fakat üçüncü çekilişte beyaz olasılığını daha da
kuvvetlendirecektir.
Tespit
edilen bir formasyonun beklendiği gibi sonuçlanmaması da istatistiksel bir
durumdur. Grafiklerdeki formasyonlar da yılların birikimi ile belli anlamlar
kazanmıştır. Ama her zaman bir istisna ile karşılaşılabileceği unutulmamalıdır.
Abdulkadir Dinç
Yıldız Teknik, İşletme
Yönetimi, Yüksek Lisans Programı.
[1] Çetinyokuş, Tahsin ve Hadi Gökçen, Borsada Göstergelerle Teknik Analiz
için Bir Karar Destek Sistemi, Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Gazi Üniversitesi, Cilt 17, No 1, 43-58, 2002
Vol 17, No 1, 43-58, 2002.
[2] Sermaye Piyasası
Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı Eğitimi,
Analiz Yöntemleri, Ekim 2004, TSPAKB.
[3] Çetinyokuş ,Tahsin ve Hadi Gökçen, Borsada Göstergelerle Teknik Analiz
İçin Bir Karar Destek Sistemi, Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Gazi Üniversitesi, Cilt 17, No 1, 43-58, 2002
Vol 17, No 1, 43-58, 2002.
[5] Çetinyokuş ,Tahsin ve Hadi Gökçen, Borsada Göstergelerle Teknik Analiz
İçin Bir Karar Destek Sistemi, Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Gazi Üniversitesi, ilt 17, No 1, 43-58, 2002
Vol 17, No 1, 43-58, 2002.
[6] Özçam, Ferhat, Teknik Analiz ve İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası, SPK Yayınları, 1996.
[8] Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı
Eğitimi, Analiz Yöntemleri, Ekim 2004 TSPAKB.
[9] Kılıçay,
Özden, Borsada Yatırım İçin Teknik Analiz, Beta Yayınları, İstanbul,
2003.
[10] Mergen, Ahmet,
www.teknikborsa.com
[11] Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı
Eğitimi, Analiz Yöntemleri, Ekim 2004, TSPAKB.
[14] Sermaye Piyasası
Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı Eğitimi,
Analiz Yöntemleri, Ekim 2004, TSPAKB.
1. Çetinyokuş, Tahsin ve Hadi Gökçen, Borsada Göstergelerle Teknik Analiz İçin
Bir Karar Destek Sistemi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Mühendislik
Mimarlık Fakültesi, Gazi Üniversitesi, Cilt 17, No 1, 43-58, 2002 Vol 17, No 1,
43-58, 2002.
2. Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey
Lisansı Eğitimi, Analiz Yöntemleri,
Ekim 2004, TSPAKB.
3. Mergen, Ahmet, www.teknikborsa.com
4. Kılıçay, Özden, Borsada Yatırım İçin Teknik Analiz, Beta Yayınları, İstanbul, 2003.
5. Özçam, Ferhat, Teknik Analiz ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, SPK Yayınları,
1996.