AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

ANALİTİK BÜTÇE VE PERFORMANS DENETİMİ

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

1. GİRİŞ

 

2. ANALİTİK BÜTÇE VE PERFORMANS DENETİMİ

2.1. Analitik Bütçeye Geçiş

 

2.2. Analitik Bütçe Sınıflandırması

 

2.3. Analitik Bütçe ve Performans Denetimi

2.3.1. Performans Denetiminin Tanımı ve Kapsamı

2.3.2. Sayıştay ve Performans Denetimi

2.3.3. Sayıştay’ın Performans Denetiminde Kabul Ettiği İlkeler

2.3.4. Performans Denetiminin Yöntemi ve Aşamaları

2.3.5. Performans Denetiminde Kalite

 

3. SONUÇ

 

 

 

1. GİRİŞ

            Devletin kendi üzerine düşen görevleri ifa ederken yapmış olduğu harcamaların ve bu harcamaların finanse edildiği kaynakların gösterildiği bütçelerde uzun yıllardan beri etkinlik çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar, klasik bütçe sisteminin ekinlik anlamında tatmin edici olmamasından kaynaklanmaktadır. Elde edilen her bir liralık kamu gelirinin etkin ve verimli kullanılması elzem bir hal almaktadır. Bugün, bütçede etkinlik ve verimliliği gerçekleştirmek için belli yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemler genellikle, bir bütçe uygulama şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

            Bütçe, “devletin belli bir süre içindeki gelir ve harcamalarını tahminî olarak belirleyen, gelirlerin toplanmasına, harcamaların yapılmasına izin veren bir kanundur”[1] şeklinde tanımlanabilir. 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununda bütçe, “devlet daire ve kurumlarının gelir ve gider tahminlerini gösteren ve bunların uygulanmasına ve yürütülmesine izin veren bir kanun” olarak tanımlanmıştır. Devlet, kamu hizmetlerini yerine getirirken belli harcamalar yapmaktadır. Bu harcamalar icra organı olan hükûmet tarafından yapılmaktadır. Bütçe yapma yetkisini sinesinde barından meclis, bütçe ile harcama yapma yetkisi hükûmete vermektedir.

 

            Bütçeler, tahminî nitelikte belgelerdir. Yani, bütçede yer alan gelir ve harcama tutarları tahminî niteliktedir. Bu durum kendisini özellikle, gelirlerde daha belirgin olarak hissettirmektedir. Bütçelerde, konulan hedeflere ne kadar yaklaşılırsa o derece başarılı olunmuş, ve isabetli davranılmış demektir. Bütçe uygulamasına ilişkin kesin sonuçlar, kesin hesap kanunlarında gösterilirler.

 

            Bütçelerin, gelir ve gider tahminlerini gösteren ve bu gelir ve giderlerin uygulanmasına imkan veren belgeler olması yanında iktisadî hayata da etkileri olan malî uygulamalardır. Günümüzde bütçenin bu işlevinden mümkün olduğu kadar yararlanılmaya çalışılmaktadır. Bütçenin bu işlevinden en iyi şekilde yararlanılması için bütçenin olabildiğince esnek ve işlevsel olması gerekir. Bütçeye yönelik bu ve benzer beklentiler geleneksel bütçenin ihtiyaçlara cevap verememesini ve dolaysıyla alternatif bütçe sistemleri geliştirilmesini beraberinde getirmiştir.

 

            Günümüzde bütçeleme sürecinde performans denetimine oldukça önem verilmektedir. Zira, şekli denetimin her halükârda yapılıyor olması ancak yetersiz kalması performans denetimini öne çıkarmaktadır. Bütçenin gelir kısmını oluşturan kamu gelirlerin en verimli şekilde kullanılması devletler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Özellikle, demokratik süreçlerde idarenin etkin çalışıp çalışmadığı önem kazanmaktadır. Bunun temel göstergelerinden birisi de (belki de en temel göstergesi) malî etkinliktir. Malî etkinlik ise kendisini bütçeleme sürecinde ortaya koymaktadır. Bütçeleme sürecinde, yani malî yönetim sürecinde etkinlik, idarenin etkinliğinin başlıca göstergesidir.

 

            Performans denetimi/performansa dayalı yönetim süreci ve malî disiplin çalışmaları kapsamında ülkemizde de bir takım düzenlemeler yapılmaktadır. Şimdi bu çalışmalara değinelim.

 

 

2. ANALİTİK BÜTÇE VE PERFORMANS DENETİMİ

            Uluslararası kuruluşların çalışmaları ve ülke örnekleri çerçevesinde, Türkiye’de son 30 yıldan beri kamu harcama sisteminin iyi işlemesi, kaynakların doğru kullanılması ve bunun hesabının iyi verilebilmesi için yapısal dönüşüm şeklinde algılanabilecek bütçe reformlarına yönelinmiştir. Bütçe reformundan kasıt, idarî süreçleri güçlendirmek, malî denetimi ve kaynak kullanımını etkinleştirmek, yasal hesap vermeyi iyileştirmek, şeffaflığı artırmak gibi unsurlardır. Yapılan bu reform çabalarının en önemli amacı şeffaflığı sağlamaktır.[2] Program bütçeye geçiş malî reform çalışmalarında önemli bir adımdır. Ülkemizde özellikle son birkaç yılda yapılmaya çalışılan kamu yönetiminde reform çabaları çalışmaları kapsamında malî yapıda da reforma gidilmektedir. Malî yapıda gerçekleştirilen bu reformlarda uluslararası kuruluşların, özellikle IMF ve  Dünya Bankası’nın, önemli bir rolü bulunmaktadır. Son zamanda yapılan malî reform uygulamalarının başında Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yapılan düzenlemeler gelmektedir. Buna paralel olarak da 2004 yılından itibaren analitik bütçe uygulanmaya başlanmıştır. Analitik bütçe, IMF ile yapılan çalışmaların bir sonucudur.

 

 

2.1. Analitik Bütçeye Geçiş

            Mevcut bütçe yapısında yaşanan sorunlar bu yapının değiştirilmesini gerektirmiştir. Maliye Bakanlığı’nca mevcut bütçe kod yapısında yaşanan 4 tür sorun tespit edilmiştir. Bu sorunlar, sınıflandırma sorunları, kod yapısından kaynaklanan sorunlar, uygulama sorunları ve alt yapı sorunlarıdır. Sınıflandırma sorunlarında, sınıflandırma sistematiği kaybedilmiş, kurumsal, fonksiyonel ve ekonomik kodlar arası geçişler artmış ve kodlamanın alt grupları içerisinde de değişmeler görülmüştür. Özellikle fonksiyonel sınıflandırma ve harcama kalemi sınıflandırmasında gereken standartlarda aşınma meydana gelmiştir. Sınıflandırma, ülkenin malî, ekonomik ve idarî gelişmesi ile malî mevzuata uygun olarak geliştirilememiştir. Sayılan bu sınıflandırma sorunları değerlendirildiğinde, mevcut sınıflandırma siteminin güncellenmemesi dolayısıyla ihtiyaçların gerisinde kaldığı ve uygulamadan dolayı sınıflandırma siteminin aşındığı görülmektedir. Program bütçedeki kod yapısı sorunlarına baktığımızda bu sorunların, kod yapısının sağlıklı bilgi akışını sağlayacak niteliklerini yitirmiş olması, kod yapısı içerinde ekonomik ve fonksiyonel kodların iç içe olması, kod büyüklüklerinin sınıflandırma ile uyumlu olarak düzenlenmemiş olması, ve mevcut kod yapısının ihtiyaçlara cevap verebilecek nitelikte olmaması olduğu göze çarpmaktadır. Uygulamadan kaynaklanan sorunlara baktığımızda bu sorunların, fonksiyonel sınıflandırmada ortak kod yapısının bulunmaması, yani aynı kodun başka bir kurumda farklı bir hizmet programına tekabül etmesi, kodların kullanımının zamanla daralması, malî mevzuatın oluşturulması sürecinde kodlama ve sınıflandırma yapısının korunamaması, zaman içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçların giderilmesi için geliştirilen çözüm sistematiğinin bozulması ve hizmet ve maliyet tahlillerine ilişkin yöntemlerin zamanla beklentilerden uzaklaşması olduğu görülmektedir. Alt yapı sorunları ise, teknik alt yapının, özellikle teknolojik alt yapının ihtiyaçların gerisinde kalması, yeterli sayıda nitelikli personel istihdam edilmemsi ve merkezi bütçe birimlerinin iş ve yetki merkezileşmesi sebebiyle yeni politikalar geliştirememesi ve rutin işler üzerinde yoğunlaşmasıdır.[3] Dört başlık altında toplanmış olan bu sorunlara genel olarak baktığımızda bunların birbirini tamamlar nitelikte olduğu görülmektedir. Bu sorunların genel olarak mevzuatın sık değişmesinden, kamudaki kırtasiyecilikten, teknolojik yetersizliklerden ve gerekli kalifiye eleman eksikliğinden kaynaklandığı söylenebilir. Program bütçede görülen bu sorunlar nedeniyle ve analitik bütçe ile bütçe politikasının seçiciliğini ve esnekliğini arttırmak, bütçe hazırlığını, uygulamasını ve uygulama sonuçlarını  daha ayrıntılı ve sistematik olarak planlamak, izlemek ve değerlendirmek ve kamu kurumlarının yürüttükleri hizmetleri, finans kaynaklarını ve maliyetlerini[4] iyi bir şekilde izlemek beklentisiyle analitik bütçeye geçilmiştir. Analitik bütçenin amacı, alt birimlerin(idarelerin) sorumluluğunu ortaya çıkartmaktır.

 

            Devlet bütçesinin yeniden yapılandırılarak malî şeffaflığı sağlamaya çalışacak olan bir uygulama oluşturulması amacıyla, 1995 yılında kamunun yeniden yapılandırılmasını amaçlayan “Kamu Malî Yönetim Projesi” kapsamında yeni bir bütçe sınıflandırması çalışmaları başlatılmıştır. 1998 yılında IMF uzmanlarıyla birlikte çalışılarak GFS(Government Finance Statistics= Devlet Malî İstatistikleri)  esasına dayalı bir sınıflandırma modeli ortaya konulmuştur. Bu sınıflandırmanın 1999 yılında 4 kuruluşta denenmesi kararlaştırılmış ancak, proje hedeflerindeki değişiklik nedeniyle sadece Hacettepe Üniversitesinde otomasyon desteği olmaksızın denenerek kesin hesap çıkarılmıştır. Daha sonra bu uygulamaya bir süre ara verilmiş ve AB katılım sürecinde bütçe kodlamasının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerekliliği ortaya konmuştur. 1998 yılında tamamlanmış olan bütçe kod yapısı yeniden gözden geçirilerek GFS’deki değişikliklere ve AB’de uygulanan ESA 95 (European System of Integrated Economic Accounts= Bütünleştirilmiş Avrupa Ekonomik Hesaplar Sistemi ) standartlarına uygun hale getirilmiştir.[5]

 

            Uluslararası sınıflandırma standartlarına (GFS ve ESA 95) uygun olarak hazırlanan analitik bütçe sınıflandırması, 2002 ve 2003 malî yıllarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi ve Ege Üniversitesi olmak üzere 6 pilot kurumda mevcut  bütçe sınıflandırmasına paralel olarak uygulanmıştır. Analitik bütçe ile hedeflenen, malî saydamlığın sağlanması ve performans denetiminin gerçekleştirilmesidir.[6] “Malî şeffaflık, devletin; amaçlarını, bu amaçlara ulaşmak için uygulamaya koyduğu politikaları, bu politikaların meydana getirdiği sonuçları izlemek için gerekli olan bilginin düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir biçimde kamuoyuna sunmasıdır.” IMF’nin belirlediği malî şeffaflık konusunda ülkelerin uyması gerekli ilkelerde bütçenin hazırlanması, uygulanması ve raporlanmasına ilişkin kuralların neler olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu ilke doğrultusunda ve Türkiye’de bütçe sisteminin sorunlarını gidermek amacıyla IMF’nin GFS esasına dayalı bir bütçe sınıflandırma modeline uygun olarak mevcut bütçe yapısının değiştirilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur. GFS; malî istatistiklerin raporlanması için geliştirilmiş standartlardır. Özellikle, genel kamu kesiminin performansını analiz etmek ve değerlendirmek için uygun ayrıntılı kavramsal ve hesap yapısını sağlaması GFS’nin temel amacıdır.[7] Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu bütçe uygulamasının temelini uluslararası standartlar oluşturmaktadır. Böylelikle, ülkeler arasında aynı ölçütlere göre karşılaştırma yapma imkanı ortaya çıkmaktadır.

 

            Uyulması gereken uluslararası standartlar GFS ve ESA 95 ile sınırlı değildir. Buna ilave olarak Birleşmiş Milletler’in Ulusal Muhasebe Sistemi(SNA) de kullanılabilmektedir. Ancak bunlar arasında yaygın olarak kabul görmüş olanı GFS’dir.[8] Bu açıdan bakıldığında analitik bütçe başlı başına bir bütçe sistemi olmaktan ziyade bir bütçe sınıflandırmasıdır. Yeni bir bütçe sınıflandırmasıyla malî denetimin alt yapısı oluşturulmak istenmektedir. Analitik bütçe ile getirilen uluslararası sınıflandırma standardı malî analiz ve denetime işlevsellik kazandıracaktır. Mevcut bütçe kodlamasında yaşanan sorunlar Maliye Bakanlığı’nca dört başlık altında toplanmıştır. Bunlar sınıflandırma sorunları, kod yapısından kaynaklanan sorunlar, uygulama sorunları ve alt yapıdan kaynaklana sorunlardır. Adı geçen bu sorunların ortak yönü uygulamada ihtiyaçlara yeterli ölçüde cevap verememesidir. Burada ihtiyaçtan kastımız, malî yapının tüm yönleriyle tahlil edilebilmesi ve performans denetimi yapılabilmesidir.

 

            Bir alt yapı çalışması olan analitik bütçe kodlaması ile yeni ve istenilen bütçe sistemlerini uygulamak kolay olacaktır. Yeni bütçe kodlamasının getirdiği yenilikler, ayrıntılı bir kurumsal kodlamayla program sorumlularının tespitine imkan vermesi, mevcut bütçede var olmayan fonksiyonel sınıflandırmanın sağlanması, yani kodlamanın konsolide bütçe dışındaki kuruluşlara da uygulanabilir olması, uluslararası karşılaştırmalara imkan vermesi ve ölçmeye ve tahlile elverişli olması olarak sıralanabilir. Bu özellikleri ve analize elverişli istatistikî veriler üretmeye imkan vermesi nedeniyle yeni bütçe kodlaması analitik bütçe olarak adlandırılmıştır.[9] 

 

            Analitik bütçe uygulaması 2004 yılından itibaren genel ve katma bütçeli kuruluşlarda uygulanmaya başlanmıştır. 2005 malî yılından itibaren yerel yönetimler, sosyal güvenlik kuruluşları, kamu tüzel kişiliğine haiz kurul ve üst kurullar, fonlar ile bütçenin yatırım ve transfer tertibinden yardım alan kurum ve kuruluşlarda; 2006 malî yılından itibaren ise döner sermayeli kurumlar  ile KİT’ler hariç diğer kurumlarda uygulanmaya başlanacaktır. Yani, 2006 malî yılından itibaren tüm kamu kurumlarında uygulanacaktır.

 

            Yukarıda değindiğimiz gibi analitik bütçe sınıflandırması GFS standartlarına göre hazırlanmıştır. Bu haliyle analitik bütçeye, GFS standartlarının Türkiye uygulaması olarak bakılabilir. IMF’nin geliştirdiği bir bütçe sınıflandırma standardı olan GFS pek çok ülkede uygulanmakta ve pek ülkede de uygulamak için girişimlerde bulunulmaktadır. GFS standartları hali hazırda İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve İspanya’da uygulanmaktadır.[10] GFS standartlarını 1990 yılından beri Avusturalya uygulamaya başlamış ve 1998 yılından itibaren de yıllık devlet malî istatistikleri sonuçlarını yayınlamaya başlamıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde ise GFS standardı ESA 95 ile birlikte uygulanmaktadır. Bunun yanında Arjantin, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Panama, Brezilya ve Uruguay’da bu sistem uygulanmaktadır.[11] Bunun yanında Gana[12], Pakistan[13] ve Tanzanya[14] gibi ülkelerin IMF’ye verdikleri niyet mektuplarında GFS sistemine ilişkin düzenlememler öngörülmektedir.

 

 

2.2. Analitik Bütçe Sınıflandırması

            Analitik bütçe uygulamasıyla hedeflenen, devlet tanımına giren tüm kurum ve kuruluşların malî planlarının ve malî raporlarının uluslararası standartlara uygunluğu sağlanarak konsolide edilebilir hale getirilmesi, performans esaslı bütçelemeye temel teşkil edebilmesi ve malî yapıda saydamlığın ve hesap verebilirliğin sağlanmasıdır.

 

            Devletin hangi amaçlarla ne kadar gider yaptığının belirlenebilmesi için bütçe sınıflandırılması yapılmaktadır. Giderlerin ve gelirlerin belli bir sistematik içerisinde sınıflandırılması ve aynı türdeki giderlerin ve gelirlerin kolaylıkla toplanabilmesi için bütçe kodlamaları geliştirilmiştir.[15] Devlet faaliyetleri ve bu faaliyetlerin genel ekonomi üzerindeki etkisini analiz edebilmek için uygun bir bütçe sınıflandırmasına ihtiyaç vardır.

 

            Bütçe sınıflandırması, devlet faaliyetlerinin kurumsal, fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırılması olup, sınıflandırmaya bu faaliyetlerin millî ekonomiye etkisinin analizi için ihtiyaç duyulmaktadır. Bütçe harcamalarının ekonomik sınıflandırmaya göre incelenmesi, kamu kesimi içinde cari ve yatırım harcamaları ile transfer ödemelerinin ağırlıkları hakkında bir fikir verebilmektedir.[16] Bütçe kodlaması, malî işlemleri(gelir, gider, açık, finansman), kamu politikalarının sonuçlarını kapsar. Devletin piyasa şartlarındaki üretimi ile ayni işlemler ve para otoritelerinin yaptıkları işlemler kodlamanın kapsamı dışındadır. Bütçe sınıflandırması, idarî birimlerce denetim ve hesap verme amacıyla tutulan devletin idarî hesaplarına dayalı olarak yapılır. İdari hesaplar hesap verebilirlik ilkesine ve bütçe kodlamasına uygun olarak düzenlenmelidir.[17]

 

            Analitik bütçe sınıflandırması kurumsal sınıflandırma, fonksiyonel sınıflandırma, ekonomik sınıflandırma ve finansman tipi sınıflandırma esasına göre yapılmaktadır. Kurumsal sınıflandırmada devletin idarî yapısı baz alınmaktadır. Fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırmada GFS standartları benimsenmiştir. Finansman tipi sınıflandırma ise malî mevzuat uyarınca geliştirilmiştir. Analitik bütçe sınıflandırılması uygulaması, bu sınıflandırmanın bilgisayar ortamında gerçekleştirileceği, bütçe hazırlığı ve uygulamasının yeniden düzenleneceği ve getirilen sınıflandırma sisteminin konsolide bütçe dışı kamu kurumlarında da uygulanabileceği varsayımına dayalı olarak geliştirilmiştir.[18]

 

            Kurumsal sınıflandırma ile siyasî ve idarî sorumluluğun belirlenmesi ve program sorumlularının tespiti hedeflenmektedir. Siyasî ya da bürokratik yönetim yetkisi kurumsal sınıflandırmanın temel ölçütü olarak kabul edilmiştir. Kurumsal sınıflandırmada bakanlıklarla birlikte 24 kurum birinci düzey kurum olarak alınmıştır. 4 düzeyli bir sınıflandırma kabul edilmiştir.  Fonksiyonel sınıflandırma ise devlet faaliyetlerinin türünü göstermek üzere tasarlanmıştır. 10 ana faaliyet kolu birinci düzey devlet faaliyeti olarak tespit edilerek fonksiyonel sınıflandırma yoluna gidilmiştir. 4 düzeyli bir sınıflandırma yapılmıştır. Fonksiyonel sınıflandırma GFS esasına göre düzenlenmiştir. Finansman tipi sınıflandırmaya genel devlet tanımına giren kurumları kavramak için başvurulmuştur. Bunun haricinde, finansman tipi sınıflandırma ile devirli ödeneklerin izlenmesi ve harcamaların hangi kaynaklarla finanse edildiğinin görülmesi amaçlanmaktadır. Tek haneli bir koddan oluşmaktadır. Ekonomik sınıflandırma, GFS standartlarına uygun olarak geliştirilmiş olup, devlet faaliyetlerinin millî ekonomi üzerindeki etkilerine göre tasarlanmıştır. Devlet faaliyetlerinin millî ekonomi üzerindeki etkilerini ölçme amacıyla ve bütçe politikalarının etkili bir şekilde uygulanmasına imkan vereceği düşüncesiyle tesis edilmiştir. Bu sınıflandırma yolları ile gelirler harcamalar, borç vermeler, alacaklardan tahsilatlar ve finansmanın sınıflandırılması yapılacaktır.[19] Ekonomik sınıflandırma içerisinde yatırım harcamaları, transfer harcamaları, cari harcamalar gibi kalemler bulunmaktadır. Bu sınıflandırma çeşitlerinde finansman tipi sınıflandırma diğer bütçe sistemlerinde bulunmamaktadır.

 

            Tekrar belirtmek gerekirse, analitik bütçe uygulaması bir bütçe sistemi değil, alternatif sistemlerin uygulanmasını kolaylaştıran bir alt yapı çalışmasıdır. 2004 malî yılı bütçe hazırlama rehberinde de belirtildiği gibi oluşturulan bu yeni yapı performansa dayalı bütçelemeye geçişi ifade etmektedir. Analitik bütçe, düzgün ve doğru malî istatistikî veri çıkarmaya da yönelik olduğu için 2004 yılı bütçe hazırlama talimatında ilgili istatistiklerin sağlıklı çıkmasına yönelik ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Yapılan bu düzenlemeler ile derlenecek istatistikî verilerin doğruluğu amaçlanmaktadır. Örneğin adı geçen talimatta memurların öğle yemeği yardım ödeneklerinin İdarî ve Malî İşler Daire Başkanlığı altında izleneceği belirtilmiştir. Buna benzer birkaç düzenleme daha bulunmaktadır. Kesin hesaplar da aynen bütçenin düzenlendiği ayrıntılı kodlama ile düzenleneceğinden, gerçekleşen malî olayların tespitinde daha önemli bir rol oynayacaktır.

 

            Analitik bütçe sınıflandırmasının genel yapısını bu şekilde gördükten sonra analitik bütçe çerçevesinde performans denetimi uygulamasına bakalım.

 

 

2.3. Analitik Bütçe ve Performans Denetimi

            Yukarıda da belirttiğimiz gibi malî disiplin ve kontrol kapsamında yapılan çalışmalarda uluslararası kuruluşların önemli etkisi bulunmaktadır. Katılım Ortaklığı Belgesi’nde malî kontrole ilişkin olarak, dış denetim fonksiyonunu INTOSAI(International Organization of Supreme Audit Institutions= Uluslararası Sayıştaylar Birliği) kurallarına göre yeniden düzenleyecek yeni yasaların kabul edilmesi, Sayıştay'ın bağımsızlığının temin edilmesi, Sayıştay'ın önceden kontrol görevlerinin kaldırılması, sistem temelinde ve performans denetimi mekanizmalarının oluşturulması[20] öngörülmüştür. Bu kapsamda gerek 2004 yılı makro çerçeve kararında ve gerekse 2004 malî yılı bütçe hazırlama rehberinde, bütün kamu idarelerinin Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde performans esaslı bütçelemeye geçiş yönündeki çalışmalara aktif olarak katılmaları gerektiği[21] vurgulanmıştır. Zira analitik bütçe uygulamasına geçisin temel nedenlerinden birisi performans esaslı denetim yapabilmektir.

 

            1 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu kamu yönetiminde reformun bir parçası, malî ayağı olarak denetime ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Analitik bütçe uygulaması ile eş zamanlı olarak uygulanan bu yasada performans denetim konusu düzenlenmiştir. Bu kanun ile denetim olgusu yeniden düzenlenmiş, denetim ilkeleri yeniden tespit edilmiş, denetçilere ilişkin yeni hükümler getirilmiştir. Malî disiplin ve kontrole ilişkin olarak yapılan bu düzenlemeler ile kamunun bir işletme gibi yönetilmesinin amaçlandığı söylenebilir. Yani, “kamu kesimi de üzerine düşen hizmetleri yerine getirirken tıpkı özel bir işletme gibi verimlilik, etkinlik gibi ölçütlere bağlı kalarak”[22] bu işi yürütecektir. 

 

 

2.3.1. Performans Denetiminin Tanımı ve Kapsamı

            Ülkemizde performans denetimi Sayıştay tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle Uluslararası Sayıştaylar Birliği tarafından tespit edilmiş ve Sayıştay tarafından da kabul edilmiş olan, performans denetimiyle ilgili bazı kavramları açıklamakta fayda vardır. Zira, performans denetimi bu kavramlara dayalı olarak gerçekleştirilmektedir:

 

a)Performans denetimi: “Denetlenen kurum kayanlarının verimlilik, etkinlik ve tutumluluk esasları çerçevesinde yönetilip yönetilmediğini anlamak için faaliyetlerin bağımsız bir şekilde değerlendirilmesidir.”[23] Uluslararası Sayıştaylar Birliği denetim standartlarına göre performans denetimi, idarî faaliyetlerin tutumluluğunun doğru yönetim ilkeleri, uygulamaları, ve yönetim politikalarına göre denetlenmesini, kaynakların kullanımındaki verimliliğin bilgi sistemleri, performans ölçütleri, gözetim düzenlemeleri ve denetlenen kurumlarca belirlenmiş eksikliklerini gidermek için izlenen yöntemlerin incelenmesi de dahil olmak üzere denetlenmesini, denetlenen kuruluşların hedeflere ulaşma yönündeki performanslarının etkinliğini ve istenen etkilerle gerçekleşen etkilerin karşılaştırılmasını kapsar.[24]

 

            Performans denetimi yargısal bir faaliyetle sonuçlanmayan, hedef tayini ve planlaması yapılan, tamamen teknik ve objektif olmasına azami özen gösterilen, ilgililerin görüşlerini de içeren, yönetimle ilgili özel noktaları değil, aynı zamanda örgütlenme ve yönetim faaliyetlerini de kapsayan, idarenin siyasî kararlarının eleştiri konusu yapılmadığı, alınan siyasî kararların verimliliğinin, tutumluluğunun ya da etkenliğinin araştırıldığı bir çalışma yöntemidir. Bu denetim türünde denetçi öncelikle şu soruların cevabını arar. Harcama yapılmalı mıydı? Daha az harcama ile aynı kalitede mal ya da hizmet elde edilemez miydi? (Bunu aynı miktar ve kalitede malı daha az harcama ile elde etmek mümkün değil miydi? şeklinde sormak da mümkündür.) Ve nihayet istenen amaca tam olarak ulaşıldı mı? [25]

 

b)Tutumluluk: Uygun düzeydeki kaliteyi de gözeterek kullanılan kaynakların maliyetinin en aza indirilmesidir. Bu kavram fiziksel ve malî kaynaklar kadar insan kaynaklarını ve bilgiyi de kapsayan bir kavramdır. Tutumluluk, kaynakların elde edilmesiyle ilgilidir. Tutumluluk konusu ele alınırken, kaynakların doğru zamanda, doğru yerde, doğru miktarda, doğru kalitede ve doğru maliyetle elde edilip edilmediği  saptanmaya çalışılır. Tutumluluk, aynı kalitedeki kaynakların en düşük maliyetle elde edilmesiyle ortaya çıkar. Ancak tutumluluk en ucuz anlamına gelmez.[26] Tutumluluk kavramının idarenin amaçları ile birlikte değerlendirilmesi gerekir zira en ucuz teklif her zaman kurumun amaçlarına uygun hizmeti verecek teklif olmayabilir. Tutumluluk, uygun düzeyde kaliteyi de göz önünde bulundurarak bir faaliyet için kullanılan kaynakların asgariye indirilmesidir. Etkinlikten ödün verilmesi suretiyle gerçekleştirilen tutumluluk kabul görmez.

 

c)Verimlilik: Verimlilik, mal, hizmet ve diğer sonuçlarla ifade edilen çıktılar ile bunları üretmekte kullanılan kaynaklar arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bilindik tanımıyla verimlilik, en az girdi ile en fazla çıktının elde edilmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus verimlilik arttırılırken kalitenin düşürülmemesidir. Üretkenlik kavramı, verimlilik kavramı ile yakından ilişkilidir. Üretkenlik, bir birim çıktının maliyeti veya süresi gibi ölçütlerle ifade edilebilir. Verimlilik ise, ifade edilen bu göstergelerin bir performans göstergesiyle karşılaştırılmasını ifade eder. Bu karşılaştırma ile kurumlar arsı verimlilik değerlendirmesi yapılabilecektir. Verimlilik ölçümü için kabul edilebilir standartların olması gerekir.[27] 

 

d)Etkinlik: Bu kavram hedeflere ulaşma derecesi ile beklen etki  ve gerçekleşen etki arasındaki ilişkiyi ifade eder. Etkinlik değerlendirmelerinde çıktı ile sonuçları ayırt etmek gerekir. Zira, sonuçları ölçmek ve değerlendirmek girdi ve çıktıları ölçmek ve değerlendirmekten daha zordur. Performans denetimi konusunda, elde edilen sonuçlardan dolayı incelenmesi ve değerlendirilmesi daha kolay olan verimlilik ve tutumluluk denetiminden etkinlik denetimine doğru bir yönelme vardır. Etkinlik konusu, işin görülmesinde tercih edilen tutum olarak tanımlanabilecek politikaya yakın olup, denetçiler politikadan ziyade uygulanan bu politikanın araçlarının seçimi ve uygulanması ile ilgilenirler.[28] Performans denetiminde tercih edilen politikalar konu olmaz. Ancak,tercih edilmiş bulunan politikaların gerçekleştirilmesi sürecinde yapılanlar denetime konu olurlar. Yani politikanın tercihi yöneticinin sorumluluğundadır. Burada denetçinin görev alanına giren husus, ilgili politikanın işleyişidir.

 

            Performans denetimin yapılabilmesi için mutlaka denetlenen alanla ilgili standartların (performans ölçütlerinin) var olması gerekir. Performans standartları; denetlenen kurumdan, meslek örgütlerinden, teknik yayınlardan, denetlenen kuruma benzer kuruluşlardan, bilirkişilerden ve Sayıştay’ın daha önceki denetimlerinde elde edilmiş olan bilgilerinden sağlanabilir.[29] Yapılan tanım ve açıklamalardan anlaşıldığı gibi, performans denetimi kaynakların en iyi şekilde kullanılması ve dolayısıyla bunların sonuçlarının da en iyi olmasını amaçlayan çok yönlü bir denetimdir.

 

 

2.3.2. Sayıştay ve Performans Denetimi

            Sayıştaylara performans denetimi yapma yetki ve görevi verilmesi 1980’li yıllara rastlamaktadır. Uluslararası Sayıştaylar Birliği’nin önemli tavsiye kararlarının alındığı 1977 Lima Deklarasyonu’nda (The Lima Declaration of Guidelines on Auditing Precepts= Dış Denetim İlklerinin Ana Hatlarına İlişkin Lima Bildirgesi) performans denetiminin türü ve niteliği tanımlanmış, 1986’da Sidney’de gerçekleştirilen 12. kongrede ise performans denetiminin amaçları açıklanmıştır. Deklarasyona göre, performans denetiminin amacı, “kabul edilmiş standartlardan sapmaları ve malî yönetimin yasallık, verimlilik, etkililik ve ekonomiklik ilkelerinin ihlal edilmesini ortaya çıkarmak”[30] olarak tanımlanmış ve “Sayıştayların denetim amaçları –malî yönetimin yasallığı, kurallara uygunluğu, ekonomikliliği, verimliliği ve etkililiği- temelde eşit öneme sahip” oldukları belirtilmiştir.

 

            Ülkemizde Sayıştay’a performans denetimi yapma yetkisi 1996 yılında verilmiştir. 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na 04/07/1996 tarih ve 4169 sayılı kanunun 8. maddesi ile eklenen ek 1. maddeye göre Sayıştay, performans denetimi yapmaya yetkili kılınmıştır. Belirtilen madde hükmü, “Sayıştay, denetimine tabi kurum ve kuruluşların kaynakları ne ölçüde verimli, etkin ve tutumlu kullandıklarını incelemeye yetkilidir. Bu inceleme sonuçları Sayıştay Birinci Başkanı tarafından bir değerlendirme raporuyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur”[31]  şeklindedir. Bu konuda çalışmalar yapmak üzere Sayıştay bünyesinde 1999 yılında “Performans Denetim Grubu” ve “Risk Denetim Grubu” adında iki grup kurulmuştur. Sayıştay’a 1996 yılında performans denetimi konusunda yetki ve görev verilmiş olmasına rağmen Sayıştay, 1990’lı yılların başından itibaren bu kapsamda, bu konuda tecrübeli olan başta İngiltere, Kanada ve Pakistan Sayıştayları ile işbirliği yapmak suretiyle çalışmaya başlamıştır.

 

            Sayıştay, kendisine performans denetimi görevi verilmesinden bugüne  toplam 2 tane pilot performans denetimi gerçekleştirmiştir. Bunlar, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yol yapım, bakım ve onarım faaliyetleri(İngiltere ile işbirliği yapılarak), Kültür Bakanlığı’na bağlı müzelerin faaliyetleridir(İngiltere ile işbirliği yapılarak). 2002 yılı Mayıs ayında,  Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın Marmara ve Düzce depremleri sonrası faaliyetleri, Gemilerin denizleri ve limanları kirletmesini önleme ve kirlilikle mücadele(Hollanda, İngiltere, Güney Kıbrıs, Malta ve Yunanistan ile işbirliği yaparak), İstanbul depreme nasıl hazırlanıyor? başlıklı performans denetim çalışmalarına ilişkin raporlar TBMM’ye sunulmuştur. Ayrıca, bitirilmiş olan bu 3 (toplamda 5) performans denetim çalışmasına 3 tane daha yeni birimin denetimi eklenmiştir. Bunlar, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde ilaç ve tedavi malzemelerinin tedariki ve kullanımı, ormanların tahribi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki tarihi eserlerin bakım, onarım ve güvenliğidir.[32] Yürütülen bu performans denetimi çalışmalarında taslak raporun yazılması aşamasına gelinmiştir.[33] Ancak, Mayıs 2004 itibariyle bu raporlar henüz TBMM’ye sunulmamıştır.

 

            Sayıştay’ın şimdiye kadar yapmış olduğu performans denetim raporları incelendiğinde bu raporlarda ilgili konu ile genel öneriler(maliyetlerin azaltılması gerektiği, planlanma yapılması gerektiği, eşgüdüm sağlanması gerektiği, vs) ortaya konulmakta, daha sonra o konuda durum tespiti yapılmakta ve üçüncü aşamada bu tespitler ışında ilgili kurum/kurumlar değerlendirilmektedir. Bu raporlarda performans denetimi anlamında, dikkat çeken öneriler maliyetlerin azaltılması gerektiği, konuya müdahil kurumlar arasında eşgüdüm sağlanması, faaliyetlerin belli hedeflere ulaşacak şekilde planlanması, faaliyetlerin şeffaflık, hesap verebilirlik ilkleri çerçevesinde uzun dönemli stratejik planlar ve yıllık eylem planları çerçevesinde düzenlenmesi, yapılan çalışmaların riske dayalı olarak yapılması(risk planlaması yapılması), etkin, verimli ve tutulu davranılması gerektiği gibi hususlardır.[34] 

 

            Sayıştay tarafından yapılan performans denetimlerinde dikkati çeken bir husus, performans denetiminin tam manasıyla yapılması için gerekli olan performans ölçütlerinin yapılan bu denetimlerde bulunmayışıdır. Bu nedenle yapılan bu performans denetimleri, somut performans ölçütlerine göre değil, “olması gerekenlere” göre yapılmıştır. Ortaya konulan bu kıstaslara göre ilgili çalışmalar değerlendirilmiştir. İlgili raporlarda da kurumların, çalışmalarını tespit edecekleri performans ölçütlerine göre(çalışmaların sonuç odaklı olması) yürütmeleri gerektiği[35] vurgulanmıştır. 

 

            Bu süreç değerlendirildiğinde Sayıştay’ın kendisine performans denetimi yapma görevi verilmiş olduğu 1996 yılından itibaren 2’si pilot olmak üzere toplam 5 tane performans denetimi gerçekleştirdiği ve 3 tane de yeni denetime başladığı görülmektedir. Buna karşın sadece 2001 yılında Avusturalya Sayıştayı 46 adet, İngiltere Sayıştayı 53 adet, Amerika Birleşik Devletleri Sayıştayı da 786 adet Performans Denetimi Raporu düzenlemiştir.[36] Bu durum, Sayıştay’ın yeterli birikim ve tecrübeye sahip olmadığından kaynaklanmaktadır. Çünkü, Sayıştay, performans denetimi konusunda henüz yenidir. 

 

            Sayıştay, kendi görev alanına giren kurumların yaklaşık %15’ini denetlemektedir. Bu denetim, sayman hesaplarının denetçiler tarafından harcamadan sonra incelenmesiyle başlamaktadır. 2003 yılı itibariyle Sayıştay’ın denetim kapsamında olan, ayniyat saymanlıkları hariç, toplam 7237 saymanlıktan öncelikli görülen 788’i denetim kapsamına alınmıştır. Bu durum bize Sayıştay’ın asli görevlerini tam olarak yerine getiremediğini gösterir. Zaten, 8 yıllık bir süre zarfında sadece üç tane performans denetimi yapılmış olması da bunun açık bir göstergesidir. Ayrıca, kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında şu an Sayıştay’ın görev alanında olmayan bazı kurumlar da Sayıştay denetimi kapsamına alınacaktır. Bu ise Sayıştay’ın iş yükünün artması demektir. Sayıştay’ın, mevcut iş yüküyle bile görevlerini tam manasıyla yerine getiremiyor olması ve bu iş yükünün arttırılmış olmasından dolayı Sayıştay’ın kendi çalışmalarında bir etkinsizlik ortaya çıkması çok yüksek ihtimaldir. Bu duruma bir önlem alınması kaçınılmazdır. Kanaatimizce alınması gereken önlemlerin başında denetim elemanı sayısını arttırmak ve bunlara ilişkin alt yapıyı geliştirmek gerekmektedir. Zira, performans denetiminin klasik denetime nazaran oldukça külfetli bir çalışma gerektirdiğinden dolayı bu önlemlerin en kısa zamanda alınması yerinde olacaktır.

 

            Sayıştay’ın personel yapısına baktığımızda 15 Ekim 2003 tarihi itibariyle Sayıştay’da 1210 personel görev yapmaktadır. Bunların 549’u (%45’i) meslek mensubu, 651’i (%54’ü)  yönetim mensubu ve 10’u (%1’i) savcı ve savcı yardımcılarından oluşmaktadır. 549 meslek mensubundan 485’i denetçi pozisyonundadır.651 yönetim mensubunun 397’si genel idare hizmetleri sınıfında, 10’u sağlık hizmetleri sınıfında, 20’si teknik hizmetler sınıfında, 187’si yardımcı hizmetler sınıfında ve 37’si sözleşmeli personel durumdadır. [37] Sayıştay’ın konumu dikkate alındığında mevcut personel sayısının az olduğu göze çarpmaktadır.

 

            Performans denetimi ile uzun vadede performansa dayalı yönetim yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Performansa dayalı yönetimde yönetim sürecindeki her birimin performansına dayalı olarak değerlendirme ve buna göre karar verme(yaptırım uygulama) planlanmaktadır. Örneğin, çalışanlara performanslarına göre maaş verilecek, kurumlara, performanslarına göre ödenek tahsis edilecektir. Ancak, bu durum uzun orta vadede planlanan bir durumdur. Şu an performans denetimi henüz tam olarak oturmadığı için denetim sonuçlarına ilişkin yaptırım da düzenlenmemiştir. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 68/6. maddesi uyarınca “dış denetim ve hesapların hükme bağlanmasına ilişkin hükümler ilgili kanunda” düzenlenecek düzenlenecektir. Performans denetim sonuçlarının da TBMM’ye sunulması gerekmektedir. TBMM’nin bu konuda henüz ne tür bir tasarrufta bulunacağı açıklığa kavuşmamıştır. Zira, bu durum Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun geçici 4. maddesinin birinci fırkasındaki “bu kanunda öngörülen malî yönetim ve kontrol sitemine uyum sağlanması amacıyla kanun kapsamındaki idarelerle ilgili mevzuatta ve TBMM iç tüzüğünde gerekli değişiklikler en geç 31.12.2004 tarihine kadar yapılır” hükmünden anlaşılmaktadır. Bu madde hükmünden anlaşıldığı gibi performans denetimi sonuçlarına ilişkin yaptırımların düzenlenmesi için gerekli yasal değişikliklerin(2004 yılı sonuna kadar) yapılması gerekmektedir.       

 

 

2.3.3. Sayıştay’ın Performans Denetiminde Kabul Ettiği İlkeler

            Sayıştay, performans denetimini yerine getirirken belli ilkelere uymaktadır. Sayıştay tarafından tespit edilmiş olan bu ilkeler, performans denetiminin özelliklerini teşkil eder. Şimdi bu ilkelere[38] bakalım:

 

Hesap verme sorumluluğu: Kamu kaynaklarının ve fonlarının verimli ,etkin ve tutumlu kullanılıp kullanılmadığına dair Sayıştay’ın TBMM’ye ve nihayetinde vatandaşlara karşı hesap verme sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk, parlamentoya bağımsız ve güvenilir bilgiler sağlayarak ve denetlenen kurumlara gelişme yollarını gösteren öneriler geliştirerek yerine getirilir. Aslında, tüm denetim faaliyetlerinin temelinde bu sorumluluk yatmaktadır. Performans denetimi ile bu sorumluluğun yerine getirilmesi bir adım daha ileri götürülmek istenmektedir.

 

Açık iletişim: Denetlenen kurumlarla işin başından itibaren iletişim kurularak ölçütlere ve bulgular konusunda mutabakat sağlanır. İletilmek istenen mesajların açık, makul ve anlaşılır olmasına özen gösterilir. Performans denetimi bir ekonomik denetimdir. Dolayısıyla bu denetim sürecine denetlenen kurumlarında dahil edilmesi gerekmektedir. Sayıştay, bu ilke ile bu duruma vurgu yapmaktadır. Zira, performans denetimi tek taraflı bir denetim değildir. Bu, onun niteliğinden kaynaklanmaktadır. Elde edilen denetim sonuçları, belirli performans ölçütlerine göre değerlendirilip ona göre bir karar verilmektedir. Bu nedenle, hem performans ölçütlerinin tespiti ve kıyaslanması anlamında, hem de denetlenen kurumları bu performans ölçütlerine yönlendirme anlamında ilgili kurumlarla iletişim içerisinde bulunulmaktadır.

 

Güvenilir olma: Denetimler, dürüstlük, açıklık ve doğuluk çerçevesinde yürütülür. Denetlenen kurumların güvenlerini sarsacak davranışlardan kaçınılır. Bu nedenle, kanıtların hangi gerekçelerle toplandığı belirtilir ve denetim bulguları ile performans ölçütleri arasında bağlantı kurulur. Raporlar ilgili kurumlara gönderilene kadar içindeki bilgilerin herhangi bir şekilde kullanılmasına izin verilmez. Bu ilkeden, performans denetimin öncelikli amacının denetlenen kurumu cezalandırmak değil, uygulamadaki aksaklığı gidermek ve nihayetinde sorumluların hesap vermesini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır.

 

Nesnellik ve bağımsızlık: Yapılan denetimler, hükûmetten, siyasetten ve başka kurumlardan etkilenmeden bağımsız ve tarafsız bir şekilde yapılır. Zira, yapılan her denetimin bu şekilde yapılması icap etmektedir. Ancak, performans denetimi klasik denetim gibi mevzuata uygunluk denetimi olmadığından kesin ölçütler bulunmamaktadır. Bu nedenle, denetlenen kurum hakkında bir yargıya varılması gerektiğinde bunun her türlü etkiden uzak bir şekilde yapılması icap eder.  

 

Değer katma: Değer katan, parasal tasarruflar sağlayan, büyük etkiler meydan getiren çalışmalar tasarlanarak ve yeni teknikler kullanarak performans risklerine karşı verilecek yanıtların daha önce verilmemiş, yeni şeyler olmasına dikkat edilir. Performans denetimi, sınırlı bir denetim olmadığından sürekli yeni şeyler keşfedilmesini gerekli kılmaktadır. Sabit bir ölçüte, sürekli olarak bağlı aklamak performans denetiminin anlamını kaybetmesine neden olabilecektir.

 

Yeterlik: Performans denetimi yeterli deneyime sahip ekipler tarafından yürütülür. Kanıtları toplamak ve analiz etmek için en uygun araç ve tekniklerin kullanılması amacıyla denetçilere sürekli olarak meslek içi eğitim olanakları sağlanır. Raporların istenilen kalitede olması için denetim çalışmaları, oluşturulan kalite güvence sitemi çerçevesinde yürütülür. Gerekli deneyim ve alt yapıya sahip olmadan yapılan bir denetim, ki burada performans denetimi, denetimi yanlış sonuçlara götürebilecektir.

 

Titizlik: Bulgulara ve ulaşılan sonuçlara esas olan bilgiler ve veriler en iyi şekilde değerlendirilir. Denetim bulgularına dayanak oluşturan kanıtların yeterli, konuyla ilgili ve güvenilir olmasına özen gösterilir. Zira her türlü denetimde bu ilkenin uygulanması bir zorunluluktur. Yeterli veriye dayanmadan yapılan denetim yanlış sonuçlar ortaya çıkarabilecektir.

 

            Açıkladığımız tüm bu ilkeler bize, denetimin de etkin olması gerektiği sonucuna götürmektedir. Etkin bir denetim kamuda savurganlığı ve yolsuzluğu önlemektedir. Kamuda etkinliğin sağlanması da denetimin etkin olmasıyla gerçekleştirilebilecektir.

 

 

2.3.4. Performans Denetiminin Yöntemi ve Aşamaları

            Uluslararası Sayıştaylar Birliği denetim standartlarına göre kamu sektöründe denetim performans denetimi ile düzenlilik denetiminden oluşur. Sayıştay, bunların yanında bilgi sitemlerinin denetimi, çevrenin denetimi gibi özel amaçlı denetimleri de performans denetimi yoluyla yapmaktadır. Sayıştay başkanı her yıl kaç çalışma yapılacağına ve hangi konuların inceleneceğine karar vermektedir. Denetçiler, Sayıştay başkanının kararı doğrultusunda verimliliği arttıracak, maliyetleri düşürecek, hizmet kalitesini arttıracak, hedeflere ulaşmayı geliştirecek, riskleri azaltacak, yönetim ve kontrol sistemlerini iyileştirecek, çevreyi koruyacak, hesap verme sorumluluğuna ve şeffaflığa katkı sağlayacak çalışmaları planlamakta ve icra etmektedirler. Sayıştay denetimleri Uluslararası Sayıştaylar Birliği denetim standartlarına göre yapılmaktadır. Denetim standartlarına uygun çalışmalar yapılması amacıyla kalite güvence sitemi geliştirilmiştir.[39]

 

            Her performans denetimi ayrı bir proje gibi ele alınmakta ve yürütülmektedir. Yapılan denetimler denetim plan ve programlarına uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Denetimin her alanında yönetimin onayı alınmakta, önemli her gelişme hakkında yönetime anında bilgi verilmekte ve yönetimin uygun görüşü doğrultusunda hareket edilmektedir. Kanıtların en uygun yöntemlerle toplanıp, en uygun araç ve tekniklerle analiz edilmesine özen gösterilmektedir. Kanıt toplanırken, dosya ve doküman incelemesi, mülakat, araştırma, odak grupları, uzman görüşleri, literatür araştırması, gözlem ve önceki araştırmalardan faydalanma gibi yöntemler kullanılmaktadır. Kanıtların analizi ise, trend analizi, regresyon analizi, kıyaslama, performans ölçüm teknikleri, mantık modelleri ve maliyet analizi gibi yöntemlerle yapılmaktadır. Bu yöntemlerin uygulanabilmesi için kurumların, maliyet ve faaliyet bilgilerini de içeren tam ve bütünleşik bir yönetim bilgi sistemine sahip olmaları teşvik edilmekte, kurumların performans ölçüm ölçütlerini oluşturmaları desteklenmektedir.[40] Elde edilen kanıtların yeterli ve uygun olması gerekir.  Yeterlilik elde edilen denetim kanıtının miktarının, uygunluk ise kalitesinin ölçüsüdür. Denetim kanıtının uygunluk veya kalitesi geçerlilik ve güvenilirliğiyle ilgilidir. Bir denetim kanıtının geçerli olabilmesi için denetçiye denetim hedefine ulaşmada yardımcı olması gerekir.[41]

 

            Görüldüğü gibi performans denetimi gerçekleştirilirken bu sürece denetlenen kurum da etkin bir şekilde dahil edilmeye çalışılmakta ve ilgili veriler toplanırken hiçbir şaibeye mahal verilmemesine özen gösterilmektedir. Elde edilen verilerin ileri analiz teknikleriyle analiz edilmesi ile sonuçlara ulaşılmaktadır. Böylece, mümkün olduğu kadar öznel yargılardan kaçınılmış olmaktadır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki burada belirttiğimiz nesnellik hususu ilgili verilerin tahlilinde söz konusudur. Analiz sonuçlarının değerlendirilmesi ise pekala öznel bir olaydır. Belirtmek gerekir ki, “denetimin, özellikle performans denetiminin özü mesleki değerlendirme uygulanmak suretiyle işin yapılması ve sonuçlara erişilmesidir.”[42]

 

            Performans denetimi ile değerlendirmeyi birbirinden ayırt etmek gerekir. Performans denetiminin değerlendirmeden farkına baktığımızda, denetimin sonuca yönelik bir araştırma, değerlendirmenin ise karara yönelik araştırma olduğu görülmektedir. Denetimin hedefi ne olması gerektiğine karşılık neyin olduğunu değerlendirmektir. Diğer yandan değerlendirmeler etkinliği arttırmayı hedefler. Değerlendirmenin amacı politika belirleyiciler ve program yöneticileri için yeni programlar geliştirmek ve hazırlamada (politika belirlemede), mevcut programların işleyişini değerlendirmede (politikanın uygulanmasında) ve program etkinliğinin belirlenmesinde (hesap verme sorumluluğunda) yararlı deneysel bilgiler sunmaktır.[43]

 

            Sayıştay performans denetiminin yapılışında izlenen yolu şekil ile aşağıdaki gibi ifade edebiliriz.

 

 

Şekil 1: Performans Denetimi Akış Şeması

 

NELERİN İNCELENECEĞİNE KARAR VERME

(Denetim Stratejisi Oluşturma)

 
 


İNCELEME YAPMA

 

İNCELEMEYİ PLANLAMA 

 
                                        Genel araştırma,

                                        Güncelleştirme,

                                        çalışma teklifi.       

     Ön Çalışma                    Tam Çalışma

RAPOR HAZIRLAMA

 
 

 

 

 

 


                                                                                                                      Taslak Rapor

 

RAPORUN PARLAMENTOYA SUNULMASI

 
 


                                                                                              Son rapor

 

 

 

 

Kaynak: Sayıştay Başkanlığı, a.g.e., s.23

 

 

            Şekilde dikkat çeken bir husus, taslak rapor hazırlandıktan sonra ilgili kuruma dönüş yapılarak o kurum ile mutabakat sağlanmasıdır. Bu durum, çalışmanın muhtelif yerlerinde de vurguladığımız gibi performans denetiminde sürece ilgili kurumun da dahil edilmesi olayıdır. İlgili kurumun da görüşü alınarak, denetimde ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmek ve denetimin amacına ulaşılmak istenmektedir. Bu anlamda performans denetiminin amacının, her denetimden beklenen klasik amaçlara ilave olarak, denetlenen kurumun etkinliğini sağlamak için ilgili kurumun da denetim sürecine dahil edilerek harekete geçirilmesi olduğu görülmektedir.

 

            İlgili birimin denetim sonuçlarının hazırlanmasında mutabakatının alınması, o birimin kendi performans ölçütlerini oluşturması anlamında bir yönlendirme niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle performans denetimi, tek taraflı, cezalandırıcı bir denetim siteminden ziyade karşılıklı etkileşime dayalı ve yapıcı nitelikte bir denetim sitemi olarak algılanmaktadır.

 

 

2.3.5. Performans Denetiminde Kalite

            Sayıştay, çalışmalarının (raporlarının) belli bir düzeyde olması için kalite güvence sitemi geliştirmiştir. En geniş anlamıyla kalite, bir mükemmellik derecesidir. Bir şeyin amacına ne kadar uygun olduğuna işaret eder. Dar anlamda ise, ürün veya hizmet kalitesi gereklerine uygunluk, hata veya kirlenme içermeme hali veya yalnızca müşteri tatminin bir derecesidir. Uluslararası Sayıştaylar Birliği standartlarına göre yüksek denetimin taşıdığı hayati önem dolaysıyla yüksek denetim kurumları, denetimlerinde en yüksek kalitedeki yöntem ve teknikleri uygulamalıdırlar. Denetimde kalitenin sağlanması, denetim sonuçlarının güvenilirliğini arttırdığı gibi parlamentonun ve denetlenen kurum ve kuruluşların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretilen denetim görüş, tavsiye ve iyileştirme önerilerinin daha da ciddiye alınmasını sağlar. [44] Denetimde kalite eksikliği beraberinde birçok sorunu getirir. Hatta, denetimin anlamını yitirmesine de neden olabilir. Uluslararası Sayıştaylar Birliği tarafından denetimin kalitesinin arttırılması açısından bazı telkinlerde bulunulmaktadır. Bu yönde bazı standartlar tespit edilerek asgari düzeyde bir denetim kalitesi oluşturulmak istenmektedir.

 

            Özellikle, kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında Türkiye’de denetim sorgulanmaya başlanmış ve denetimde yeniden yapılandırma gündeme gelmiştir. Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bu yönde düzenlemelerde bulunulmuştur. Denetim siteminin yeniden yapılandırılması kapsamında Türk teftiş ve denetim mekanizmasının iyileştirilmesi ve etkinliğinin arttırılması yönünde bir takım görüşler ortaya konmuştur. Türk denetim sisteminin sorunlarına ilişkin ortaya atılan görüşleri şöyle özetleyebiliriz.

 

            Denetim sonuçları kamuya açık değildir. Malî denetim bağımsız ve uzmanlığa dayalı olarak yürütülmemektedir. Çok başlı denetim sitemi olup, ilgili denetim birimleri arasında bir eşgüdüm bulunmamaktadır. Bu eşgüdüm eksikliği mükerrer denetim yapılmasına sebep olmaktadır. Denetim elemanlarının yetki, görev, statü gibi hususları tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bundan dolayı denetim elemanları arsında yetki ve statü farkı ortaya çıkmıştır.[45] Gerçekten de Türkiye bu anlamda bir denetim karmaşası yaşandığı söylenebilir. Son yapılan düzenlemeler ile bu karmaşa bir ölçüde giderilmeye çalışılmıştır. Ancak, bazı teftiş ve denetim kurullarının tasfiye edilmesi bazı tartışmaları gündeme getirmiştir.

 

 

3. SONUÇ

            Dünyadaki iktisadî ve malî gelişmeler neticesinde bütçeye yüklenen görevlerde değişiklik olması ve bütçenin gerek ekonomik ve gerekse malî alanda önemli bir rol üstlenmesi bütçe sitemlerindeki gelişimi de beraberinde getirmiştir. Özellikle son 40- 50 yıllık süreçte bütçe konusunda önemli değişiklikler görülmüştür. Malî anlamda bütçe hususunda üzerinde en çok durulan konu bütçenin etkinli olmuştur. Kamu kaynaklarının en etkili şekilde kullanılmasına yönelik olarak çeşitli bütçe sistemleri geliştirilmiştir.

 

            Türkiye’de, geliştirilen bu bütçe sistemlerinden program bütçeye 1973 yılında geçilmiştir. Program bütçeye geçişin gerisinde kamu harcamalarının etkin bir şekilde yapılması, yani performansa dayalı bir bütçe oluşturulması fikri yatmaktadır. Ancak, program bütçenin uygulandığı 30 yıllık sürece baktığımızda bu sistemin gereği gibi uygulanmadığı, klasik bütçe sitemine fiilen devam edildiği görülmektedir.

 

            Küreselleşme ile birlikte, gelinen noktada, özellikle Türkiye’nin uluslararası malî- teknik örgütlerle olan ilişkilerinin bir sonucu olarak bütçe sistemindeki bu aksaklık malî sitem açısından olumsuz bir durum olarak görülmüş ve Türk malî sisteminde son birkaç yıllık süreçte belirginleşmiş şekilde bir yeniden yapılanma sürecine girilmiştir. Bu malî yeniden yapılanma kapsamında bütçe sitemi ile ilgili olarak bir dizi değişiklik yapılmıştır. Bütçede performans denetimini gerçekleştirmek amacıyla, 2004 malî yılından itibaren analitik bütçe sınıflandırması uygulamasına gidilmiştir.

 

            Analitik bütçe sınıflandırması, aslında bir bütçe sistemi değil, sadece bir sınıflandırma tekniğidir. Bu sınıflandırma esası uluslararası standartlara dayalıdır. Bu sınıflandırma ile bir alt yapı oluşturulmak istenmektedir. Uluslararası standartlara göre oluşturulmuş bir bütçe sınıflandırmasının performans denetimi için gerekli olduğu görülmektedir.

 

            Performans denetimi, işlemlerin verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ölçütlerine göre denetlenmesi olarak tanımlanabilir. Bir ekonomik denetim olan performans denetimi, kamu kesiminin bir işletme gibi verimlilik ölçütlerine göre değerlendirilmesini öngörür. Performans denetiminde denetim sürecine, denetlenen kurum da dahil edilmektedir. Burada temel amaç, kamu kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması için ilgili tarafların birlikte hareket etmesidir.

 

            Ülkemizde performans denetimi yapma yetkisi ve görevi 1996 yılında Sayıştay’a verilmiştir. Sayıştay  bugüne kadar birkaç performans denetimi gerçekleştirmiştir. Performans denetimi konusunda Sayıştay’ın yeterli olmadığı görülmektedir. Bunun başta gelen nedeni Sayıştay’ın iş yükünün oldukça fazla olmasıdır. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Sayıştay’ın iş yükü biraz daha arttırılmıştır. Bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılarak, Sayıştay’ın gerekli her türlü denetimi rahat bir şekilde yapabilmesi sağlanmalıdır. Zira, malî yapıda denetimin hayati önemi bulunmaktadır. Bu konuda gerekli tedbirler alınmaması durumunda yapılan diğer malî düzenlemelerin bir anlamı kalmayacaktır.

 

            Kıt kamu kaynaklarının en iyi şekilde sarf edilmesi için performans denetimi bir çözüm olarak gözükmektedir. Ancak, ülkemizde bunun alt yapısı henüz tam manasıyla oluşmuş değildir. Bu konuda gerekli çalışmaların süratle tamamlanması ve performans denetiminin tam manasıyla uygulanması, ülkemiz koşulları göz önüne alındığında yerine getirilmesi gereken bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.

 

 

* Ersin Kaplan,

Dokuz Eylül, Maliye, Yüksek Lisans Programı.

ersinkaplan1@yahoo.com

http://www.akademiktisat.net

 

 

 



DİPNOT-REFERANS

[1] Kamil Tüğen, Devlet Bütçesi, İzmir, 1999, s.3.

[2] Serkan Cura, “Türkiye’de Malî Şeffaflığı Sağlamaya Yönelik Bir Uygulama: Analitik Bütçe Sınıflandırması”,www.geocities.com/ceteris_paribus_tr/s_cura.doc+%22analitik+b%C3%BCt%C3%A7e%22+ %22performans%22&hl=tr&ie=UTF-8, erişim: 02/04/2004.

[3] Analitik Bütçe Sınıflandırması(bilgisayar sunumu), www.bumko.gov.tr, erişim:18/03/2004.

[4] Analitik Bütçe Sınıflandırması (bilgisayar sunumu).

[5] Maliye Bak. Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü, Analitik Bütçe Sınıflandırması Eğitim El Kitabı, Ankara 2003, s. 3.

[6]2003 Malî Yılı Bütçe Uygulama Talimatı, http://www.bumko.gov.tr/WEB/uygut/uygu2003/analitik.htm, erişim: 18/03/2004.

[7] Cura, agm.

[8] Cura, agm.

[9]Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Gen. Müd., Analitik Bütçe Sınıflandırması Eğitim El Kitabı, s.4.

[10] http://www.imf.org/external/pubs/ft/gfs/manual/gfs.htm, erişim: 28/05/2004.

[11] http://www.imf.org/external/np/sta/dsbb/2003/eng/gfs.htm#IV, erişim: 28/05/2004.

[12] http://www.imf.org/External/NP/LOI/2003/gha/03/index.htm. erişim: 28/05/2004.

[13] http://www.imf.org/External/NP/LOI/2003/pak/03/index.htm, erişim: 28/05/2004.

[14]  http://www.imf.org/External/NP/LOI/2003/tza/01/index.htm, erişim: 28/05/2004.

[15] Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Gen. Müd., Analitik Bütçe Sınıflandırması Eğitim El Kitabı, s.1.

[16] 2004 Yılı Bütçe Hazırlama Rehberi, http://www.bumko.gov.tr/WEB/rehber2004/hazirlama%20rehberi.htm, erişim: 18/03/2004.

[17] Analitik Bütçe Sınıflandırması (sunum).

[18] Analitik Bütçe Sınıflandırması (sunum).

[19] Analitik Bütçe Sınıflandırması (sunum).

[20] Katılım Ortaklığı Belgesi, http://www.belgenet.com/arsiv/ab/kob_2003-3.html, erişim: 18/03/2004.

[21] Yüksek Planlama Kurulu, 2004 Yılı Makro Çerçeve Kararı, http://mevzuat.dpt.gov.tr/ypk/2003/14.pdf, erişim: 18/03/2004.

[22] Ahmet Alpay Dikmen, “Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu Tasarısı Üzerine Değerlendirmeler”, Mülkiye Dergisi Özel Sayı, Kasım 2003, No: 59, s. 41, http://yonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/Ozelsayi1.pdf, erişim: 18/03/2004.

[23] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi: Kavramlar, İlkeler, Metodoloji ve Uygulamalar, Mart 2002, s.:1, www.sayistay.gov.tr, erişim: 18/03/2004.

[24] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s. 2.

[25] İsmail Hakkı Sayın, Kamu Personelinin Malî Sorumluluğu, http://www.basarm.com.tr/yayin/idarihukuk/malîsorumluluk/dorduncubolum6.htm, erişim: 18/03/2004.

[26]  Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi., s. 2.

[27] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi., s. 2.

[28] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s. 3.

[29] Sayın, a.g.e.

[30] TESEV, “Sayıştay Teftiş Kurullarının İşlevini Üslenebilir mi?”, http://www.tesev.org.tr/etkinlik/bol6.doc, erişim: 18/03/2004.

[31] Sayın, a.g.e.

[32] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s. 14.

[33] 2003 Yılı Sayıştay Faaliyet Raporu, s. 15, www.sayistay.gov.tr, erişim: 06/05/2004.

[34] İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?(Sayıştay Performans Denetim Raporu), www.sayistay.gov.tr, erişim: 02/04/2004.

[35] İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?, s. 10.

[36] TESEV, a.g.e.

[37] 2003 Yılı Sayıştay Faaliyet Raporu.

[38] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s.16.

[39] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s.19.

[40] Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi, s.19.

[41] British Columbia Bağımsız Denetçilik Kurumu, Performans Denetimi Kılavuzu, http://www.ydk.gov.tr/performans_denetim/performans_denetim_prog.htm, erişim: 18/03/2004.

[42] British Columbia Bağımsız Denetçilik Kurumu, a.g.e.

[43] British Columbia Bağımsız Denetçilik Kurumu, a.g.e.

[44] Sayıştay Başkanlığı, Denetimde Kalite Yönetimi/Güvencesi/Kontrolü, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/elek/elekicerik/27DenKalYon.pdf, s.3, erişim: 18/03/2004.

[45] Maliye Bakanlığı Kontrolörleri Dernekleri, Kamu Denetiminin Yeniden Yapılandırılması, Ekim 2003, http://www.ceterisparibus.net/arsiv/kamudenetimi.doc, 18/03/2004; TESEV, Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Denetim, http://www.tesev.org.tr/projeler/kamu_denetim_metin_teblig1.php, erişim: 18/03/2004.

 

 

 

KAYNAKLAR

● British Columbia Bağımsız Denetçilik Kurumu, Performans Denetimi Kılavuzu, http://www.ydk.gov.tr/performans_denetim/performans_denetim_prog.htm, erişim: 18/03/200.

● CURA, Serkan; “Türkiye’de Malî Şeffaflığı Sağlamaya Yönelik Bir Uygulama: Analitik Bütçe Sınıflandırması”, www.geocities.com/ceteris_paribus_tr/s_cura.doc+%22 analitik+b%C3%BCt%C3%A7e%22+%22performans%22&hl=tr&ie=UTF-8, erişim:18/03/2004

● DİKMEN, Ahmet Alpay; “Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu Tasarısı Üzerine Değerlendirmeler”, Mülkiye Dergisi, Özel Sayı, Kasım 2003, No: 59. http://yonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/Ozelsayi1.pdf, erişim: 18/03/2004.

● GÜRSOY, Bedri, Kamusal Maliye-(İkinci Cilt) Bütçe, AÜ. SBF. Yay., Ankara 1980.

● İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?(Sayıştay Performans Denetim Raporu), www.sayistay.gov.tr, erişim: 02/04/2004.

● Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Kanun no:5018

● Katılım Ortaklığı Belgesi, http://www.belgenet.com/arsiv/ab/kob_2003-3.html, erişim: 18/03/2004.

● Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü, Analitik Bütçe Sınıflandırması, www.bumko.gov.tr, erişim: 18/03/2004.

● Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü, Analitik Bütçe Sınıflandırması Eğitim El Kitabı, Maliye Bak. Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü Yay., Ankara 2003.

● Maliye Bakanlığı Kontrolörleri Dernekleri (Bütçe Kontrolörleri Derneği, Muhasebat Kontrolörleri Derneği, Gelirler Kontrolörleri Derneği, Millî Emlak Kontrolörleri Derneği), Kamu Denetiminin Yeniden Yapılandırılması, Ekim 2003, http://www.ceterisparibus.net/arsiv/kamudenetimi.doc, erişim: 18/03/2004.

● SAYIN, İsmail Hakkı, Kamu Personelinin Malî Sorumluluğu, http://www.basarm.com.tr/yayin/idarihukuk/malisorumluluk/dorduncubolum6.htm, erişim: 18/03/2004.

● Sayıştay Başkanlığı, Denetimde Kalite Yönetimi/Güvencesi/Kontrolü, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/elek/elekicerik/27DenKalYon.pdf, erişim: 18/03/2004.

● Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi: Kavramlar, İlkeler, Metodoloji ve Uygulamalar, Mart 2002, www.sayistay.gov.tr, erişim: 18/03/2004.

● TESEV, “Sayıştay Teftiş Kurullarının İşlevini Üslenebilir mi?”, http://www.tesev.org.tr/etkinlik/bol6.doc, erişim: 18/03/2004.

● TESEV, Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Denetim, http://www.tesev.org.tr/projeler/kamu_denetim_metin_teblig1.php, erişim: 18/03/2004.

● Kamil Tüğen, Devlet Bütçesi, İzmir, 1999.

● Yüksek Planlama Kurulu, 2004 Yılı Makro Çerçeve Kararı, http://mevzuat.dpt.gov.tr/ypk/2003/14.pdf, erişim: 18/03/2004.

● 2003 Malî Yılı Bütçe Uygulama Talimatı, http://www.bumko.gov.tr/WEB/uygut/uygu 2003/analitik.htm, erişim: 18/03/2004.

● 2003 Yılı Sayıştay Faaliyet Raporu, www.sayistay.gov.tr, erişim: 06/05/2004.

● 2004 Yılı Bütçe Hazırlama Rehberi, http://www.bumko.gov.tr/WEB/rehber2004/ hazirlama%20rehberi.htm, erişim: 18/03/2004.

www.imf.org

 

 

 

Sayfa Başı