TÜRKİYE’DE KOBİ’LERE
SAĞLANAN TEŞVİKLER VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
İÇİNDEKİLER:
1.YATIRIM TEŞVİKLERİ
2.İHRACAT TEŞVİKLERİ
3.DİĞER DESTEKLER
4.KOBİ’LERİN TEŞVİKLERLE İLGİLİ KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR
Türkiye’de
KOBİ’lerin ciddi manada finansal sorunlarla karşı karşıya olduğu, bir
gerçektir. Dolayısıyla, söz konusu sorunların hafifletilmesi de kaçınılmaz
olmaktadır. Bu amaçla kamu kesimi tarafından birtakım teşvikler ve destekleme
programları ile bu yönde çalışmalar yapılmaktadır. Bunların niteliği ve
niceliği, zamana ve şartlara bağlı olarak değişikliklere uğramaktadır.
Tarihi
süreç açısından dikkate aldığımızda Türkiye’de ilk teşvik uygulamasının
01.01.1913 tarihli “Teşvik-i Sanayi Kanun-u Muvakkatı” ile başladığını
görmekteyiz. Cumhuriyet döneminde de konuya 1923 yılında İzmir’de yapılan
İktisat Kongresi’nde değinilmiştir. Kongre’de; tarım, sanayi, ticaret ve el
emeğinin teşviki konularında önemli kararlar alınmıştır.[1] Bu
tarihten itibaren günümüze kadar muhtelif zamanlarda teşvik kararları
alınmıştır. Fakat söz konusu teşviklerin yeterli olmadığı, daha doğrusu
KOBİ’lerin bunlardan yeterince istifade edemediği görülmektedir.
Türkiye’nin
GATT/WTO (General Agreement on Trade and Tariffs:Gümrük Tarifeleri ve Ticaret
Genel Anlaşması / World Trade Organization:Dünya Ticaret Örgütü) anlaşmalarını
imzalaması dolayısıyla doğrudan parasal teşviklerde bulunması konusunda limitler
getirilmiştir.[2]
Bu anlaşmalarla, uluslararası alanda serbest ticaretin önündeki engeller ile
haksız rekabete yol açan teşviklerin ve sübvansiyonların kaldırılması sürecine
paralel olarak, Türkiye’de de ihracata yönelik nakdî destekler giderek
azaltılmış ve nihayet Gümrük Birliği’nin başlangıcı itibariyle parasal
destekler, uygulamadan kaldırılmıştır.[3] Her
ne kadar KOBİ’ler önemlerinden dolayı belli bir süre bu eğilimin dışında
tutulmuşlarsa da bu işletmelere yönelik teşviklerin de tedricen yasaklanması söz
konusudur. Bundan dolayı, teşvik sistemimizin işletmelerimize dolaylı olarak
destek verecek şekilde düzenlemesi gerekmektedir.[4]
AB’de
ağırlıklı olarak KOBİ’lere yönelik 1200 dolayında gizli ve açık teşvikin
mevcudiyetinden bahsedilmekte ve bunların parasal maliyetinin 100 milyar Euro
civarında olduğu ifade edilmektedir. Bununla beraber, söz konusu teşviklerin
hiçbiri de GATT/WTO kurallarına ve AB anlaşmalarına aykırı olarak
değerlendirilmemektedir.[5]
Ülkemizde ise verilen teşvikler oldukça basit mekanizmalarla uygulanmaktadır.
Bunlar, yıllık programların uygulanması doğrultusunda:
·
“Yatırımların
ve Döviz Kazandırıcı Hizmetlerin Teşviki ve Yönlendirilmesi”,
·
“İhracatı
ve Döviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik”,
·
“Yabancı
Sermayeyi Teşvik”,
·
“Turizmi
Teşvik” vb. adlar altında düzenlenmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz sınırlamaların getirilmesi de işte bu
şekildeki açık teşvik uygulamaları dolayısıyladır. Ülkemizde, AB’de veya ABD’de
olduğu gibi gizli teşvik mekanizmalarına fazla rastlamak mümkün olmamaktadır.[6] Bu
durumda yapılması gereken, söz konusu ülkelerde yapıldığı gibi gizli teşvik
sayısını açık teşvikler aleyhine artırmak olmalıdır.
Takip eden
konularda teşvik konusunu yatırım, ihracat ve diğer destekler olmak üzere üç
kısımda inceleyecek; sonra da bunlarla ilgili genel sorunlara değineceğiz.
Şunun da belirtilmesinde fayda var. Konularımızda teşvik tedbirleri ile ilgili
detaylara girmeyeceğiz. Çünkü Türkiye’de kısa periyotlarla ve düzensiz bir
şekilde değişiklikler olmaktadır. -Zaten son konuda bunu da bir sorun olarak
ele alacağız.- Dolayısıyla burada, sağlanan genel teşviklere değineceğiz.
1.YATIRIM TEŞVİKLERİ
Yatırım
teşvikleri, yatırım yapan müteşebbislere sağlanan birtakım avantajları ifade
eder. Söz konusu avantajlardan yararlanabilmek için “Yatırım Teşvik Belgesi”ne
sahip olmak gerekir. Bu belge, Hazine Müsteşarlığı tarafından verilmektedir. Bu
belgenin tanımını aşağıya alacak ve KOBİ’lere bu kapsamda hangi teşviklerin
uygulandığını belirtmeye çalışacağız.[7]
Yatırım Teşvik Belgesi, yatırımla ilgili özellikleri içeren,
bu özelliklere ve tespit edilen şartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi
durumunda üzerinde yazılı olan teşviklerden faydalanma imkânı sağlayan,
kalkınma planı ile uyumlu ve ülke ekonomisi için faydalı olduğu, Müsteşarlık tarafından
kabul edilen yatırımları desteklemek amacıyla yatırımcılara verilen bir
belgedir.
Bu kapsamda sağlanan teşvikler şunlardır:[8]
a)Fon Kaynaklı Kredi:
Yatırımları ve Döviz Kazandırıcı Hizmetleri Teşvik Fonu’ndan
sağlanan bu kredi sadece makine ve teçhizat ile ham madde (enerji temini hariç)
alımlarına yönelik olarak kullandırılmaktadır. Ödeme, fatura karşılığında
satıcı firmaya yapılır. Alıcı firma belli bir ödeme planı çerçevesinde düşük
oranlı faizle geri ödeme yapar.
b)Damga Vergisi ve Harç İstisnası:
Bu istisna; şirket kuruluşu, sermaye artırımı, gayri
menkullerin ve irtifak haklarının aynî sermaye olarak konulması halinde
bunların şirket adına tapuya tescili işlemleri ve bunlarla ilgili olarak
düzenlenen (kredi sözleşmesi, ipotek tesisi vb.) belgelerde geçerlidir.
c)KKDF (Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu) İstisnası:
Belge kapsamında yapılacak kredili ithalât ile
kullandırılacak kredilerde KKDF kesintisi yapılmamaktadır.
d)Yerli Makine ve Teçhizatta KDV Desteği:
Satın alınan her türlü yeni yerli makinenin ve teçhizatın
KDV’sinden muaf olunmaktadır.
e)Gümrük Vergisi ve Fon Muafiyeti:
Yapılan ithalât işlemlerinde gümrük vergisi muafiyeti ve
ithalde alınan fon muafiyeti söz konusudur.
f)Yatırım İndirimi:
Yapılan yatırım tutarının bir kısmının vergi dışı
bırakılması şeklindeki bu uygulama, bilanço esasına göre defter tutan gelir
veya kurumlar vergisi mükelleflerine tatbik edilmektedir.
g)Finansman Fonu Desteği:
Bu fon, bir muafiyet veya istisna uygulaması olmayıp; vergi
ertelemesine yönelik bir düzenlemedir ve yatırım indiriminden faydalanan
yatırımların finansmanında kullanılmaktadır.
Uygulama şu şekildedir:
Hesap dönemini kârlı kapatan işletmeler, kurumlar vergisi
matrahının %25’ini (yapılacak yatırım tutarını geçmemek üzere) Merkez Bankası
nezdindeki Finansman Fonu’na (her an paraya çevrilebilir devlet tahvili
hesabına) yatırmakta ve yıl içinde fiilen yapılan yatırım tutarını aşmamak
üzere Hazine Müsteşarlığı’nca verilen çekiş müsaadelerine istinaden hesaptan
faydalanmaktadır. Bu yolla yatırımlara finansman kolaylığı sağlanmaktadır.
h)İthal Makinede ve Teçhizatta KDV Ertelemesi:
Bu, yatırım mallarının ithalinde ödenmesi gereken KDV’nin,
fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenmesi kolaylığıdır.
ı)Finansal Kiralama Desteği:
Finansal kiralama yoluyla makinenin ve teçhizatın kısmen
veya tamamen finanse edilmesidir.
j)Bina İnşaat Harcı İstisnası:
Hastahane, prevantoryum, sanatoryum, dispanser vb. sağlık
kuruluşları; her türlü fabrika, değirmen, sınai nitelikteki imalâthaneler ve
tersaneler, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinde yapılan her
türlü bina inşaatı; Turizm Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı’nca desteklenmesi
karara bağlanmış otel, motel vb. turistik tesisler; belediyeler tarafından
uygulanan “Bina İnşaat Harcı”ndan müstesnadır. Söz konusu istisna için ayrıca
teşvik belgesinin alınmasına gerek yoktur.
k)KÖY(Kalkınmada Öncelikli Yöreler)lerdeki Yatırımlarda
Vergi, Resim ve Harçlarla İlgili İstisna ve Muafiyetler:
KÖY’lerde yapılacak yatırımlar için arazi veya arsa tedariki
işlemleri ile sermaye şirketlerinin (ve diğer bazı kuruluşların) bu yörelerde
yapacakları devletçe teşviki öngörülen yatırımlar dolayısıyla bina iktisap ve
inşa etmeleri ve bunların devirleri ile bunlar dışında kalan bazı sosyal amaçlı
arazi veya arsa tedariki işlemlerinde doğan damga vergisi, emlak vergisi,
harçlar, resimler, belediyelerce alınan vergi ve harçlar ile diğer bazı
vergilerle ilgili istisna ve muafiyetlerdir.
2.İHRACAT TEŞVİKLERİ
İhracat
teşvikleri de ihracat ve ihraç şartıyla ithalât faaliyetlerinde bulunan
firmalara tanınan birtakım istisnaları ve muafiyetleri içerir. Söz konusu
teşviklerden faydalanabilmek için “İhracat Teşvik Belgesi” veya diğer adıyla
“Dahilde İşleme İzin Belgesi” almak gerekmektedir. Bu belge Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından verilmektedir. Geçerlilik süresi 12 ay olan bu belge,
talep edilmesi halinde belli şartlar altında 24 aya kadar süre uzatım imkânına
sahiptir.
Firmaların bu belge kapsamında istifade edebilecekleri
istisnaları ve muafiyetleri şu şekilde sıralayabiliriz:[9]
a)Üçüncü ülkelerden yapılan ithalât işlemlerinde Gümrük
Vergisi, KDV ve diğer vergilerden muafiyet.
b)AB ülkelerinden yapılan ithalâtta KDV ve diğer vergilerden
muafiyet. Aramızdaki GB Anlaşması dolayısıyla Gümrük Vergisi birçok kalem için
yoktur.
c)KKDF ile ilgili muafiyetler. Bu çerçevede Kabul Kredili,
Mal Mukabili (Açık Hesap) ve Vadeli Akreditifli Ödeme şekillerine göre yapılan
ithalâtlarda (KKDF oranında zaman zaman değişiklikler olabilmektedir. Mesela,
01.01.1999 dönemi öncesinde %6 olan bu oran, söz konusu tarih itibariyle %3
olarak uygulanmaya başlanmıştır.) bu fondan muafiyet durumu söz konusudur.
f)Serbest bölgeler üzerinden, ithalât yolu ile tedarik etmek
suretiyle Türkiye menşeli girdilerde KDV muafiyeti.
g)İhracat Sayılan Satışlar ve Teslimlerle ilgili olarak
Gümrük Vergisi Muafiyetli İthalât imkânı mevcuttur. Burada İhracat Sayılan
Satışlardan ve Teslimler’den bahsetmemiz gerekir. Bilindiği gibi, bazı
üretimlerin ve satışların ekonomi için döviz tasarrufu sağlama etkisi vardır.
Mesela; normal şartlarda ithal edilebilecek bir makine veya teçhizat, yurt
içinde üretilebilir ve piyasaya sürülebilirse; bu işlemden belli oranda döviz tasarrufu
sağlanacağı muhakkaktır. İşte bu kapsamda, söz konusu malların üretimi için
gerekli olan üçüncü ülke menşeli girdilerin belirli oranları aşmamak şartı ile
gümrük vergisinden ve benzeri vergilerden muaf olarak ithal edilebilmesi imkânı
mevcuttur.
h)Eşdeğer Eşya Kullanımı imkânına sahip olunabilmektedir. Bu
sistem de şöyle çalışmaktadır: Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan ham
maddeleri kullanarak üretim yapan ve ürettiği ürünleri üçüncü ülkelere ihraç
eden imalâtçı ihracatçı firmalar, bu tür ihraç işlemlerini belgelemek şartıyla
ihraç edilen ürünlerin üretiminde kullanılan girdilerin eşdeğeri olan üçüncü
ülke menşeli girdileri, Gümrük Vergisi muafiyetli olarak ithal edebilmektedir.
ı)Diğer vergi, resim ve harç istisnalarını da şöyle
sıralayabiliriz. Bu belgeye sahip olan firmalar, ithalât işlemleriyle ilgili
doğan Damga Vergisi, BSMV gibi vergilerden muafiyet hakkını elde etmektedir.
3.DİĞER DESTEKLER
GATT ve GB
sonrasında doğrudan parasal teşviklere getirilen sınırlamalar, birtakım dolaylı
destek türlerine ağırlık verilmesine sebep olmuştur.
Türkiye’de, KOBİ’lere yatırım ve ihracat teşvikleri dışında
sağlanan diğer destekler şunlardır:[10]
a)Ar-Ge Destekleme Sistemleri:
Bu kapsamda, söz konusu faaliyetlerde bulunan firmalara
proje bazında finansal destek sağlanmaktadır. Ayrıca, ürün geliştirme ve
stratejik odak konuları projelerine de Destekleme ve Fiyat İstikrar
Fonu(DFİF)’ndan sermaye desteği verilmektedir.
b)Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi:
Uluslararası mevzuata uygun “çevre standartlarına uygunluk
belgesi ve logosu” almak için yapılan harcamalar ve hassas eko-sistemlerin
bulunduğu bölgelerde atık kontrolüne yönelik kamu yönetimindeki ortak
tesislerden faydalanan işletmelerin bu tesislerden istifadesiyle ilgili olarak
belgelendirilmiş harcamalarının belli bir kısmı bu kapsamda karşılanır.
c)Pazar Araştırması Desteği:
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından tespit edilen hedef
pazarlara yönelik pazar araştırması yapan KOBİ’lerin ve bunların bir araya
gelerek oluşturduğu SDTŞ(Sektörel Dış Ticaret Şirketi)’lerin yapmış olduğu
harcamalar belli oranda karşılanmaktadır.
d)Yurt Dışı Ofis-Mağaza İşletme ve Tanıtım
Faaliyetlerinin Desteklenmesi:
Türkiye dışında mevcut veya açılacak ofislerin ve mağazaların
kuruluş, işletme ve tanıtım giderlerinin belirli bir kısmı finanse
edilmektedir.
e)Yurt Dışında Düzenlenen Fuarlara ve Sergilere Katılımın
Desteklenmesi:
Söz konusu fuarlara ve sergilere katılan firmaların yapmış
olduğu masraflar kısmen karşılanmaktadır.
f)Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının
Desteklenmesi:
Türkiye’de, uluslararası nitelikte fuar düzenleyen yerli
organizatörlerin fuar öncesi ve sonrası faaliyetleri ile ilgili harcamalarının
belirli kısmı finanse edilmektedir.
4.KOBİ’LERİN TEŞVİKLERLE İLGİLİ KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR
Burada
belirtilmesi gereken ilk ve en önemli sorun, teşvik mevzuatının karmaşıklığı,
anlaşılmazlığı ve çok sık değişiklikler yapılmasıdır. Yatırımcılar, aldıkları
teşviklere göre belli bir program ve plan dahilinde yatırımlarını
şekillendirmektedir. Ancak sık aralıklarla yapılan değişiklikler, çoğu kez
yatırımcının izlediği stratejiyi ve elde ettiği avantajları yok etmektedir.
Ayrıca, mevzuatın karmaşıklığı, yatırımcıların bu mevzuattan tam manasıyla
faydalanmasını engellemektedir. Burada hemen sorulması gereken şudur:[11]
“Acaba KOBİ’lerin kaç tanesinde teşvik mevzuatının son şekli
mevcuttur ve eğer varsa kaçı bu mevzuatı çözebilmekte ve kullanabilmektedir?
Teşvik
belgesi alabilmek için hazırlanması gereken belgeler ve bürokratik işlemler de
bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Toplam sabit yatırım tutarı 5 milyarın
altında olan küçük yatırımlar için “Teşvik Formu” düzenlenmesi yeterli iken; 5
milyarın üstünde olan yatırımlarda “Fizibilite Etüdü” istenmesi, ciddi bir
sorundur. Önceki konularda da belirttiğimiz gibi KOBİ’lerin “Fizibilite Etüdü”
hazırlama konusunda birçok eksikleri vardır, hatta böyle bir çalışmadan
habersiz olanların sayısı az da değildir.[12]
Yaşanan
sıkıntılardan bir diğeri de Bİ(Büyük İşletme)’ler ve KOBİ’ler arasındaki
teşviklerle ilgili çekişmelerdir. Bazı Bİ’ler, KOBİ’lerin teşviklerden
istifadesinin engellenmesi ve bu uygulamanın Bİ’lere özgü olması gerektiği
düşüncesindedir. Bu yanlış düşünceye ve manasız çekişmeye uygun cevabı, Halk
Bankası eski genel müdürlerinden biri olan Yenal Ansen’den verelim:[13]
“KOBİ’lerin, Bİ’lerin ürettiği malları kullandığı
unutulmamalıdır.”
Şimdi de
farklı bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye’de KOBİ’lere patent
konusunda teşvik verilmemekte ve destek sağlanmamaktadır.[14]
·
Almanya’da
KOBİ’ler, patent araştırmaları ve patentin, buluşun üretime dönüştürülmesi
safhasında, ayrıca, normal ekonomik tedbirlerle teşvik edilirken;
·
Japonya’da
buluş sahiplerine, patent alanlara toplumda çok büyük değer verilip
desteklenmekte, maddî ve manevî açıdan teşvik edilmekte iken;
Türkiye’de benzeri durumların varlığından bahsedememekteyiz.
Bu konudaki uygulamaların başlatılması gerektiğinin söylenmesine bile gerek
yoktur.
Teşvikler
ve kullanılması ile ilgili önemli bir noktaya daha temas etmek istiyoruz.
Öncelikle 1996 yılındaki iki gazete haberini alıntılayacağız:
·
Para
Kredi Koordinasyon Kurulu tarafından 95/2 sayılı tebliğ ile uygulamaya konulan
Ar-Ge yardımına 1996’nın Mart ayı itibariyle 160 başvuru yapılırken, sadece 5
firma parasal destek almaya başladı.[15]
·
Dış
Ticaret Müsteşarlığı’nın altı ayrı alanda verdiği desteklerden 1,5 yıl içinde
sadece 194 KOBİ yararlandı. Bu yardım paketi 1 Haziran 1995 tarihinde yürürlüğe
girmişti.[16]
Yukarıdaki iki
durum tespiti sonrasında birtakım sorunların var olduğu anlaşılmaktadır. Bu
durumda ister istemez, akla şu soru geliyor:
“Acaba KOBİ’ler bu desteklerden neden yeterince
faydalanamıyor?”
Kanaâtimizce, bu soruya sıralanabilecek cevaplar şunlardır:
1.
KOBİ’ler,
bu desteklerden haberdar değildir.
2.
Bunlardan
nasıl faydalanacaklarını bilmemektedirler.
3.
Gerekli
bilgiyi ve belgeyi sağlama konusunda yetersizdirler.
4.
Söz
konusu destekleri sağlayan kurumlarda bazı şahsî inisiyatifler devreye
girebilmektedir.
Her hâl ve kârda bahsi geçen sıkıntıların giderilmesi ve
KOBİ’lerin teşviklerden, desteklerden azamî derecede istifade etmesi temin
edilmelidir.
Mehmet Behzat Ekinci,
İstanbul, İktisat, Doktora.
[1] Kemalettin Conkar, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Yatırım Kararı ve Yatırım Teşvikleri,
Ankara, Biar ve Konrad-Adenauer-Stiftung, 1992, s.73-74.
[2] a)Selçuk Demiralp, “Son Tebliğler ile Getirilen
Teşvikler, Kanımızca Olabildiğince Yeterlidir”, Asomedya, Aso Yayını, Ağustos 1997, s.8.
b)Sungu Bazoğlu, “Teşvikler
Yine Yanlış Adrese Gitti”, Girişim,
Tosyöv Yayını, Mayıs-Haziran 1995, s.40.
[3] Okan Oğuz, “Son Düzenlemeleri, Özellikle KOBİ’lerin
İhracata Yönlendirilmesi Açısından Yararlı Görmekteyiz”, Asomedya, Aso Yayını, Ağustos 1997, s.10.
[4] Fuat Miras, “KOBİ’lerimizi Desteklemek Zorundayız”, Asomedya, Aso Yayını, Mart 1997,
s.12-13.
[5] Kayaalp Cinel, “Eximbank ve KOBİ’ler”, İş Hayatı, İstanbul, Temmuz-Ağustos
1996, s.31-32.
[6] Tüsiad, Sanayileşmede
Teşvik Sistemleri, Yayın No:T/90.12.135, s.53.
[7] a)Tüsiad, a.g.e.,
s.53.
b)Özcal Korkmaz, “Yatırım İndirimi ve KOBİ’ler”, Girişim, Tosyöv Yayını, Nisan 1995, Sayı:3, s.28
[8] a)“KOBİ Rehberi:KOBİ Teşvik Belgenizi Aldınız mı?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51,
13.01.1999, s.2-4.
b)“Soru ve Cevaplarıyla KOBİ Teşvik Yatırımları”, Halk Bankası Yayını
(Broşür), 1998.
c)“Soru ve Cevaplarıyla KOBİ Yatırımlarına Uygulanacak Destekler”, Halk
Bankası Yayını (Broşür), 1998.
d) “Küçük ve Orta Boy İşletmelere Açılan Krediler ve Verilen Destekler”,
Halk Bankası Yayını (Broşür), 1998.
[9] T.C. Başbakanlık ve Dış Ticaret Müsteşarlığı,
İhracat Genel Müdürlüğü, Dahilde ve
Hariçte İşleme Mevzuatı, 1997.
[10] a)Özcal Korkmaz, “Devlet Destekleri KOBİ’lere Neler
Getiriyor?”, Girişim, Tosyöv Yayını,
Temmuz-Ağustos 1995, Sayı:5, s.41-46.
b)Yavuz Ege, “KOBİ’lerin Uluslararası Rekabet Ortamına Ayak
Uydurabilmelerini Kolaylaştırmak Amacındayız”, Asomedya, ASO Yayını, Ağustos 1997, s.6-7.
[11] Tüsiad, a.g.e.,
s.53.
[12] Tüsiad, a.g.e.,
s.54.
[13] Talat Yeşiloğlu, “Halk Bankası’nın Dağıtacağı
Kredilerde Üst Limit 20 Milyar Lira; 5 Trilyonluk Kaynak Üretim Yapan KOBİ’ye”,
Ekonomist, 20 Ekim 1996, Yıl:6,
Sayı:42, s.62.
[14] Norbert Haugg, “Kobi’ler, Patent Konusunda Teşvik
Edilmeli”, Global, 21.06.1996,
Ekonomi sayfası.
[15] “Destekler KOBİ’lere Ulaşamıyor”, Dünya, 15.03.1996, s.13.