KOBİ’LERİN
TANIMLANMASI VE KONUYA İLİŞKİN ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM
İÇİNDEKİLER:
1. KURUMLARIN KOBİ TANIMI
2. TANIMLAMA İLE İLGİLİ YAKLAŞIM TEKLİFİMİZ
Ülkemiz
ekonomisindeki işletmelerin neredeyse tamamını oluşturan KOBİ(Küçük ve Orta
Ölçekli İşletme)’ler, tanımsızdır. Daha doğrusu, net bir tanıma sahip değildir.
Bunun sebebi, belki de KOBİ’lerin öneminin yeterince anlaşılamamış
olmasındandır. Halbuki işletmelerin %99’a yakınını teşkil eden bu kuruluşlar,
şu ana kadar tanımlanmış olmalıydı. TOSYÖV tarafından açıklanan “Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmelerin Sayısal Boyutu” konulu araştırma raporunda, Türkiye’de 30
üzerinde tanımın mevcudiyetinden bahsedilmektedir.[1] Aslında
KOBİ’lerle ilgili olarak yapılması gereken ilk çalışma, neden bu kadar çok
tanımın var olduğunun sebebini araştırmaya yönelik olsa, herhalde KOBİ’lerin
sorunlarının önemli bir kısmı çözüme kavuşur. Gerçi bu çeşitlilik, belki de
optimal bir tanıma ulaşılmasında faydalı olacaktır ama şu an için bir kargaşaya
sebep olmaktan başka bir işe yaramadığı kesin...
KOBİ’lerin
tanımı konusunda da belli bir konsensüse ulaşılmış değildir. Bu durum; gerek
ülke ekonomisinin yapısal yönden farklı oluşuna bağlı olarak işletmelerin yapı
itibariyle farklılık arz etmesinden ve gerekse birincisine bağlı olarak,
objektif kıstasların ortaya konamayışından kaynaklanmaktadır.
Acaba
KOBİ’lerin tanımlanmasında neler dikkate alınacaktır? Çalışan sayısı, sermaye
yapısı, işletmenin faaliyet hacmi vb. nicel ölçütler mi; yoksa işletmenin
yönetim, finansman, pazarlama vb. yönleri ile ilgili nitel ölçütler mi dikkate
alınacaktır?
Bir uzmanın “KOBİ’lerin Tanımlanması” konusundaki yaklaşımı
dikkate değer bir tarzdadır:[2]
“KOBİ’lerin herkesin kabul edebileceği, her yerde ve her
zaman geçerli genel bir tanımı yoktur. Konu, bilimsel açıdan gerekli olgunluğa
henüz kavuşmadığından, bilimsel gerçeklere uygun objektif bir tanım aramanın anlamı da yoktur. Böyle
bir uğraş, abesle iştigalden öteye gidemez. Konuya esas olan amaca, sektöre ve
bölgeye göre pragmatik tanımlar geliştirilmesi gerekmektedir. Başka bir
deyişle, herkes tarafından kabul edilecek, her zaman ve her yerde geçerli bir
tanım değil; amaca göre tanım geliştirilmelidir. Dolayısıyla amacın
değişmesiyle KOBİ tanımının da değişmesi mümkündür. Bu değişme, tanımın bir
sakıncası değil; tam tersine, konunun özelliklerinin bir gereği olarak
değerlendirilmelidir.”
Ülkemizde
yapılan tanımlarda genelde çalışan sayısı dikkate alınmaktadır, yani bu
tanımlar, sadece nicel ölçütler esas alınarak oluşturulmaktadır. Dolayısıyla
söz konusu tanımların, bu yönleri itibariyle yetersiz olduğu söylenebilir. Oysa
nitel ölçütlerin de dikkate alınmasıyla yapılacak olan tanımlar, söz konusu
işletmeleri tarif konusunda daha gerçekçi olacaktır. Takip eden başlık altında
önce bazı kamu kuruluşlarınca yapılan KOBİ tanımlarına yer verilecektir. Daha
sonra tanım konusunda alternatif bir yaklaşım ilave edilecektir. Bu ilave,
mevcut tanımlara yeni bir tanesini eklemek için değil; fakat farklı bir
yaklaşım tarzına ulaşmak amacıyla gerçekleştirilecektir.
1. KURUMLARIN KOBİ TANIMI
Bu başlık
altında, bazı kamu kuruluşlarının KOBİ’lerle ilgili tanımlarına yer vereceğiz.
Aktaracağımız bu tanımlarla devletin KOBİ’lere bakış açısı da kısmen
anlaşılabilecektir.
İlk olarak,
DİE’nin tanımına bakalım. Diğer kamu kuruluşları gibi, DİE’nin de KOBİ’lerle
ilgili tanımlamaları zamanla değişiklik arz etmiştir. En son tanımlamada ise
dörtlü bir sınıflamaya gidildiği görülmektedir.[3]
Bu tanıma göre:
1-9 personel çalıştıran işletmeler, Çok Küçük İşletme
(Mikro);
10-49 personel çalıştıranlar, Küçük Ölçekli İşletme;
50-99 personel çalıştıranlar, Orta Ölçekli İşletme; ve
100’den fazla personel çalıştıran işletmeler de Büyük Ölçekli İşletme olarak
tanımlanmaktadır.
DPT’nin
tanımı ise, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde, Halk
Bankası’nın konu ile ilgili görüş bildirmesiyle oluşturulmuştur. Aktaracağımız
tanım, esasen Halk Bankası’nın 1996 yılı için geçerli olan tanımı olmakla
birlikte, DPT’nin de görüşü alınarak oluşturulması dolayısıyla, aynı zamanda
DPT tanımı olarak da kabul edilebilir. Söz konusu tanım şöyledir.[4]
1 ile 100 arasında personel çalıştıran ve kanuni defter
kayıtlarındaki arsa ile bina dışındaki net sabit yatırım (makine, teçhizat,
tesis, taşıt araç ve gereçleri, döşeme ve demirbaşları) tutarı 15 milyar
TL’sını aşmayan işletmeler Küçük;
100 ile 250 personel çalıştıran ve kanuni defter ve
kayıtlarındaki arsa ile bina dışındaki net sabit yatırım tutarı 15-30 milyar
arasında kalan işletmeler Orta;
250 personelden çok çalışanı olan ve bina ile arazi dışında
kalan net sabit yatırım tutarı 30 milyar TL’sını aşan işletmeler ise Büyük
Ölçekli İşletme olarak kabul edilmektedir.
Yeni teşvik
mevzuatında, KOBİ Teşvik Kararı ile yapılan yeni KOBİ tanımı ise şöyledir: [5]
“Makine, teçhizat, demirbaş, tesis taşıtların toplam yasal
defter kayıtları tutarı 400 milyar lirayı aşmayan ve en fazla %25’i büyük
işletmelere ait imalat ve sanayi alanında faaliyette bulunan işletmelerden;
·
1
– 9 işçi çalıştıran, Mikro ölçekli;
·
10
– 49 işçi çalıştıran, Küçük ölçekli;
·
50
– 250 işçi çalıştıran, Orta ölçekli işletmedir.
Dikkat
edilirse kamu kurumlarının tanımlamalarında esas alınan ölçü, başta çalışan
sayısı olmak üzere nicel özelliktedir. Halbuki işletmelerin sadece nicel
özelliklerinin değil; aynı zamanda nitel özelliklerinin de mevcut olduğu ve
bunların da işletmeyi tanımlama konusunda önemli birer faktör olduğu, bilinen
bir gerçektir. Dolayısıyla herhalde şu yargıya varmak pek yanlış olmasa
gerek... Devletin KOBİ’lere yaklaşımı, tanımlarından da anlaşıldığı gibi,
bunlara yeterli önemin verilmediğinin birer işaretidir.
2. TANIMLAMA İLE İLGİLİ YAKLAŞIM TEKLİFİMİZ
Türkiye’de
KOBİ’ler konusunda yeknesak bir tanımın veya tanımların mevcut olmadığını ve
TOSYÖV’ün ,yaptığı bir araştırma ile, 30 üzerinde tanımın varlığını tespit
ettiğini yukarıda aktarmıştık. Biz de burada yeni bir tanım oluşturarak, mevcut
tanımlara bir yenisini ilave etmek niyetinde değiliz. Ancak amacımız, mevcut
tanımların yerine yeni birtakım çerçeveli ve yeknesak tanımların
oluşturulmasını sağlamaya yönelik, farklı bir yaklaşım teklifinde bulunmaktır.
Mevcut
tanımlar belki bir şekilde bir kısım kuruluşları ifade ediyor olabilir ve bundan
hareketle tanımların çeşitliliğinin sakıncasının olmadığı iddia edilebilir.
Ancak, bu iddia doğru olmakla birlikte, en azından temel seviyede belli bir
yeknesaklığın olmayışının, karmaşaya sebep olduğu da bilinen bir gerçektir.
Tanımlarda ,mesela, ölçütler konusunda netliğin olmayışı veya sadece birtakım
ölçütlerin dikkate alınışı, bunların sağlıklı olmayışını da beraberinde
getirmektedir. Dolayısıyla bir şekilde KOBİ’leri tanımlayıcı bazı yeknesak
tanımlara ihtiyaç olduğu, göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.
Şimdi de
konu ile ilgili yaklaşım teklifimize geçmek istiyoruz. Amacımız çerçeveli ve
ortak tanımlar oluşturulmasını sağlamak olduğundan bunun için bir komisyon
oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu komisyonun ismi mesela; “KOBİ TANIM
OLUŞTURMA VE GELİŞTİRME KOMİSYONU” veya “KOBİ TANIMLAMA KOMİSYONU” olabilir.
Komisyon üyelerine gelince; bunlar, akademisyen, bürokrat ve
KOBİ temsilcilerinden oluşacaktır. Kombinasyon ise şu şekilde olabilir:
4/10 akademisyen,
3/10 bürokrat,
3/10 KOBİ temsilcisi.
Akademisyenlere ağırlık vermemizin sebebi, onların bu konuda
söyleyecek çok sözlerinin olduğunu düşünmemizden kaynaklanmaktadır.
Komisyon’un
organik yapısı da şu şekilde olmalıdır. (Konuyu basitleştirmek ve anlaşılır
kılmak için üye sayısının 10 olduğunu düşünelim.)
BAŞKAN |
|||||||||
|
|
BÜROKRAT |
|
|
|||||
BAŞKAN YARDIMCISI |
|||||||||
|
|
AKADEMİSYEN |
|
|
|||||
KARAR VERİCİ KURUL |
|||||||||
AKADEMİSYEN |
KOBİ TEMSİLCİSİ |
BÜROKRAT |
KOBİ TEMSİLCİSİ |
AKADEMİSYEN |
|||||
DANIŞMA (YARDIMCI) KURULU |
|||||||||
|
AKADEMİSYEN |
KOBİ TEMSİLCİSİ |
BÜROKRAT |
|
|||||
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şimdi de Komisyon’un “TEMEL İCRAAT PROGRAMI”na gelelim:
1)Hedef işletmeler belirlenecektir.
Bu çerçevede, işletme boyut tespiti yapılacaktır. Mikro,
Küçük ve Orta vb. şeklinde... Bu konuda diğer ülkelerin tanımlarına müracaat
edilebilir.
2)Nitel ve Nicel ölçütler belirlenecektir.
Mevcut tanımlarda genellikle sadece çalışan sayısı dikkate
alınmaktadır. Bazı tanımlarda sermaye yapısı ve sahip olunan değerler de yer
almaktadır. Ancak nitel ölçütleri içine alan tanımlar mevcut değildir.
3) Nitel ve Nicel ölçütlerle ilgili olarak ekonomik faaliyet
alanları dikkate alınarak uygun kombinasyonlar oluşturulacaktır.
Bu şekilde oluşturulacak tanımlar, daha çerçeveli olacaktır.
Kimi işletmeler, yapıları gereği sermaye-yoğun, kimileri de emek-yoğun üretim
tarzına sahiptir. Bu özelliklerin de dikkate alınması gereklidir. Bu ve benzeri
durumlarda nitel-nicel ölçüt ayırımı, tanımlamayı kolaylaştırıcı özelliğe sahip
olacaktır.
Mesela; paket program üreten bir bilgisayar şirketini ele
alalım. Bu işletme için ölçü olarak; çalışan sayısı dikkate alınarak bir
tanımlama yapılsa, tanım eksik olacaktır. Veya sermayesi, cirosu ele alınsa
sadece nicel ölçütlerle hareket edilmiş olunacaktır. Bu durumda nitel
ölçütlerin ihmali söz konusudur. Halbuki nicel ölçütleri itibariyle Büyük
İşletme olarak görünen bir işletme, nitel ölçütlerindeki eksiklik dolayısıyla
pek âlâ küçük bir işletme özelliği taşıyabilir. İşte bu gibi durumlarda nitel
ölçütler de dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede, mesela, işletmenin yönetim
anlayışı ele alınabilir veya organizasyon yapısı incelenebilir. İlaveten satış,
pazarlama ve finansal yapıları da dikkate alınarak uygun bir tanımlamaya
gidilebilir. Belki bu konularda objektif ölçülere ulaşmak kolay olmayacaktır
ama bir şekilde birtakım kıstasların belirlenmesi gerektiği de unutulmamalıdır.
Komisyon’un,
faaliyeti sırasında göz önünde bulundurması gereken “TEMEL PRENSİPLER”i ise şu
şekilde sıralanabilir:
2)Tanımların oluşturulmasında “esneklik” daima esas
alınmalıdır. Bilinmelidir ki katı ve değişmez tanımlar, bir süre sonra geçersiz
hale gelmeye mahkumdur. Çünkü değişen şartlar mutlaka birtakım değişiklikleri
gerektirecektir. Dolayısıyla Komisyon, bu konuda hassas olmalı, zamanı ve
değişen şartları yakından takip etmelidir.
3)İdeolojik vb. birtakım, bilimsellikle bağdaşmayan, bakış
açıları kesinlikle terk edilmelidir.
“Tüm bu tanımlamaların faydası ne olacaktır?” sorusu gündeme
gelebilir. Buna cevabımız şu şekildedir:
Tespit edilecek söz konusu çerçeveli ve yeknesak tanımlar,
KOBİ’lerin ekonomideki yerini belirleyecektir. Dolayısıyla tüm kamu ve özel
kurumlar açısından bağlayıcı niteliği olan bu tanımlar sayesinde KOBİ’ler, kim
olduğunu bildiği gibi, bağlı olduğu kuruluşları ve bunlardan ne şekilde
istifade imkânına sahip olduğunu bilecektir. Neticede, bu alandaki karmaşıklık
ortadan kalkacaktır. Böylece KOBİ’lerin temel sorunlarından biri olan “tanım
belirsizliği” de giderilmiş olacaktır.
* Mehmet Behzat Ekinci,
İstanbul, İktisat, Doktora.
** Askon Bülten, “KOBİ’lerin Tanımlanması ve Konuya İlişkin Alternatif Bir
Yaklaşım”,
Kasım-Aralık 01 - Ocak 02, ss.30-32
[2] Tamer Müftüoğlu, Türkiye’de Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler:Sorunlar*Öneriler, EGS
Bank Yayınları, No:1, Ankara, Şubat 1997, ss.100-101.
[3] Müftüoğlu, a.g.e.,
s.133.
[4] Müftüoğlu, a.g.e.,
s.134.
[5] “Yeni Teşvik Mevzuatında KOBİ’lere AB Standardı”, Anahtar Verimlilik Gazetesi, Milli
Prodüktivite Merkezi(MPM) Yayını, Yıl:12, Sayı:138, Haziran 2000, s.10.