AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ÖRGÜTLENMESİNDEKİ EKSİKLİKLER VE KONUYA İLİŞKİN BİRTAKIM TEKLİFLER

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

GİRİŞ

 

1.TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ÖRGÜTLENME DURUMU

1.1.Ekonomik Alanda Örgütlenme

1.1.1.Birlikler

1.1.2.Konfederasyonlar

1.1.3.Vakıflar

1.1.4.Dernekler

1.2.Hukukî Alanda Örgütlenme

1.3.Siyasî Alanda Örgütlenme

 

2.TÜRKİYE’DE KOBİ’LERE DESTEK VEREN KURULUŞLAR

2.1.KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı)

2.2. MEKSA VAKFI (Meslekî Eğitim ve Küçük Sanayii Destekleme Vakfı)

2.3. İGEME (İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi)

2.4. TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)

 

3. TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ÖRGÜTLENMESİ NASIL DAHA ETKİN HALE GETİRİLEBİLİR?

3.1.Bilinçlenme

3.2.Tanımlanma

3.3.Hukukî Temsil

3.4.Siyasî Temsil

3.5.Üniversite-Sanayi İşbirliği

3.6.Fırsat Eşitliği

 

SONUÇ

 

 

 

GİRİŞ

            Genel anlamda “örgütlenme” olgusunu dikkate aldığımızda, bunun sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi alanda belli bir düzenin, birliğin oluşturulabilmesi için “olmazsa olmaz” şart olduğunu görmekteyiz. Mesela; örgütlenme olgusunun sosyal alandaki tezahürünü ele alalım:

Tek tek bireylerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan toplumda, eğer fertler arasında belli bir düzen yoksa; belli bir birlik ortamı tesis edilmemişse ortaya çıkacak tabloyu tasavvur ediniz. Böyle bir toplumda acaba ortak karar alma ve hareket etme imkânı mevcut olabilir mi? Elbette ki “-Hayır.” Demek ki mutlak surette belli bir beraberlik ortamının ,konumuz açısından düşündüğümüzde, bir “örgütlenme”nin mevcut olması gerekmektedir. Söz konusu örgütlenme biçimleri ekonomik, hukuki ve siyasi alanlarda da gereklidir.

 

            KOBİ(Küçük ve Orta Ölçekli İşletme)leri ele aldığımızda, en başta ekonomik olmak üzere hukuki ve siyasi alanda birtakım örgütlerin kurulması gerektiği sonucuna varmaktayız. Düşününüz, ekonomik alanda birlik ve beraberlik içinde olmayan küçük ve orta boy işletmeler nasıl ilişki içinde olabilecektir? Kendilerini ne şekilde ifade edebilecek ve kendilerine koruyucu anlamda nasıl, ne tür savunma mekanizmaları geliştirebilecektir? Kısacası, bu kuruluşlar nasıl büyüyebilecektir? Basit bir zincirleme mantık önermesinden hareketle şöyle bir sonuca ulaşabiliriz.

“Eğer KOBİ’ler, Büyük İşletme olmak istiyorsa, uygun bir şekilde hareket etmek zorundadır. Bunun için birtakım örgütlenme faaliyetleri içinde olması gerekiyorsa, söz konusu örgütlenmeleri de tesis etmelidir ki Büyük İşletme olabilsin.”

 

Şimdi de bu örgütlenme ortamının Türkiye’deki durumuna göz atacak ve yapılması gerekenlere dikkat çekmeye çalışacağız.

 

 

 

1.TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ÖRGÜTLENME DURUMU

1.1.Ekonomik Alanda Örgütlenme

            Aslında Türkiye’de ekonomik alanda kurulmuş olan örgütler, KOBİ’lerin direkt olarak kendilerince değil de devletçe kurulmuştur. Yani “Kamu niteliğini haiz kuruluşlar”dır. Dolayısıyla söz konusu birliklerin, KOBİ’lerce kurulmamış; fakat bunlarca desteklenici mahiyette oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu yapılanma, belki de KOBİ’lerin söz konusu kuruluşlarla çok da yakın ilişkide olmasını ve bunları kendileri için tam manasıyla mümessil olarak görmelerini engellemektedir. Buna bir de bazı kıstasların ileri sürülmesi durumunu da ilave edersek, bu kuruluşlarla KOBİ’ler arasında tam bağlılık kurulamayışını ,zannediyorum, daha iyi açıklamış oluruz. Genel sınıflamalara tâbi tutarak örgütleri incelemeye çalışalım.

 

 

1.1.1.Birlikler

            Birlik olarak akla ilk gelen, TOBB(Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği)dir. Muhtelif sektörlerin genel birliği olan TOBB’de, KOBİ’lerle ilgili birtakım organizasyonlar, örgütlenmeler gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla TOBB bünyesinde KOBİ’leri kapsayan OKİK (Orta ve Küçük İşletmeler Kurulu) adlı bir örgüt kurulmuştur. TOBB bünyesinde örgütlenebilmek için küçük işletmelerin 10-49 arası personel istihdam ediyor olması gerekmektedir.[1] Şüphesiz bu şart, ilk etapta üyeliği birçok KOBİ açısından imkânsızlaştırıcı bir özelliğe sahiptir.

 

 

1.1.2.Konfederasyonlar

            KOBİ’ler, TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu) bünyesinde de örgütlenme imkânına sahiptir, tabii ki TOBB’da olduğu gibi yine birtakım kıstaslara göre... TESK bünyesinde sadece işletme sahibi ve aile fertlerinin çalıştığı işyerleri ile 1-9 arası personel istihdam eden çok küçük işletmeler örgütlenebilme imkânına sahiptir.[2]

 

            TESK bünyesinde, “Friedrich Naumann Vakfı” tarafından desteklenen ve kısa adı TES-AR olan, Türkiye Esnaf-Sanatkâr ve Küçük Sanayi Araştırma Enstitüsü, Mayıs 1991 yılından beri KOBİ’lerle ilgili faaliyetlerde bulunmaktadır.[3]

 

 

1.1.3.Vakıflar

            Türkiye’de KOBİ’lerin örgütlenmesinde payı olan bazı vakıflar da mevcuttur. TOSYÖV ve MEKSA VAKFI (Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayii Destekleme Vakfı) bunlardan ikisidir. Söz konusu kuruluşlara, “Türkiye’de KOBİ’lere destek veren kuruluşlar” başlığı altında yer vermek istiyoruz.

 

 

1.1.4.Dernekler

            Türkiye’de KOBİ’leri gerçek anlamda temsil eden ve organizeli halde olmalarını sağlayan örgütlenme şekillerinden en önemlisi, derneklerdir. Söz konusu kuruluşlar, bizzat KOBİ’lerce teşekkül edilmeleri dolayısıyla, KOBİ’leri birleştirme ve temsil etme kabiliyeti açısından en önemli paya sahiptir.

 

            Dernek olarak örgütlenme açısından sıralayabileceğimiz kuruluşların en başta gelenleri, Türkiye’nin birçok yöresinde kurulmuş olan SİAD (Sanayici ve İşadamları Dernekleri) ve GİAD(Genç İşadamları Dernekleri)dir. Söz konusu dernekler, kuruldukları yerlerde KOBİ’lerin bir çatı altında toplanarak belli bir güç oluşturmalarına ve bu şekilde sağlanan ileri-geri bağlantılarla, büyümelerine imkân sağlamaktadır.

 

 

1.2.Hukukî Alanda Örgütlenme

            Maalesef KOBİ’leri hukuki alanda temsil eden bir örgüt yoktur. Ancak her ekonomik organizasyon kendi içerisinde bir hukuk bürosu oluşturarak bu alanda çalışmalarda bulunmaktadır. Bu başlığı ilave etmemizin sebebi, bu alandaki boşluğa dikkat çekmektir.

 

 

1.3.Siyasî Alanda Örgütlenme

            Hukuki alanda olduğu gibi siyasi alanda da salt olarak, KOBİ’leri temsil eden bir oluşum mevcut değildir. Bu, belki de imkânsızdır. Ancak, siyasi alanda faaliyette bulunan partiler zaman zaman KOBİ’leri gündemlerine almakta ve bu yönde çabalar sarf etmektedir. Bunun en belirgin örnekleri 95-96’lı yıllarda yaşanmıştır. Ciddi anlamda bir oluşum mevcut olmadığı halde böyle bir başlığa yer vermemizin sebebi ,yukarıda bahsettiğimiz, aynı amaca dayanmaktadır.

 

 

 

2.TÜRKİYE’DE KOBİ’LERE DESTEK VEREN KURULUŞLAR

            Burada önceki konularda kısmen değindiğimiz kuruluşlara yer vereceğiz. Hareket kaynağımız, aşağıda sıralayacağımız kuruluşlarla yapmış olduğumuz yazışmalar olacaktır.

 

            KOBİ’lere destek verdiklerini bildiğimiz bazı kuruluşlara (kamu nitelikli) şu soruları yönelttik:

1)KOBİ’lerle ilgili ne tür çalışmalarınız mevcuttur?

2)Bu kuruluşlarla ilgili olarak şu ana kadarki katkılarınızı yazabilir misiniz?

3)Bundan sonraki projeleriniz ve başarı şansları nelerdir?

 

            Bu soruları yönelttiğimiz kuruluşlar, amaçları ve faaliyetleri ile ilgili birtakım dokümanlar göndermek suretiyle sorularımıza dolaylı cevap verme yolunu tercih etti. Biz de tarafımıza gönderilmiş dokümanlardan derlediğimiz genel bilgileri takip eden başlıklar altında aktarmak istiyoruz.

 

 

2.1.KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı)

            12.04.1994 tarihinde kabul edilen 3624 sayılı kanunla kurulan KOSGEB’in amacı, ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında KOBİ’lerin payını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini artırmak ve sanayide entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun bir biçimde gerçekleştirmektir. KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile bağlantılı, tüzel kişiliği haiz bir kamu kuruluşu niteliğindedir.[4] KOSGEB’in bu amaç çerçevesinde, kendi bünyesinde farklı bölgelerde kurulmuş şu an itibariyle 30 adet alt kuruluşu mevcuttur. Bunlardan birkaçını sıralayalım:

·         İstanbul Danışmanlık ve Kalite Geliştirme Merkez Müdürlüğü,

·         Gaziantep; Kayseri Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Eğitim Merkez Müdürlükleri,

·         Bursa Plastik ve Kauçuk Geliştirme İhtisas Merkez Müdürlüğü.

 

            KOSGEB, halihazırda, KOBİ’lerle ilgili olarak faal bir şekilde çalışan bir kuruluştur. En son KOBİ’lere yönelik hazırlanan www.kobiline.com portalı, bu alandaki önemli faaliyetlerinden biridir.

 

 

2.2. MEKSA VAKFI (Meslekî Eğitim ve Küçük Sanayii Destekleme Vakfı)

            1986 yılında kurulan MEKSA Vakfı, işyeri-okul bütünlüğüne dayalı ikili meslek eğitimi sisteminin yaygınlaştırılması, KOBİ’lerin yararına sunulabilmesi için çaba gösteren kamuya faydalı bir vakıftır.

            Teknik eğitimin büyük önem taşıdığı sanayide bu ihtiyacı karşılamaya çalışan Vakıf, büyük bir yük üstlenmiş bulunmaktadır. Söz konusu faaliyetlerini Kamu-Özel ve Yerli-Yabancı birçok kuruluşla koordineli bir şekilde devam ettiren MEKSA Vakfı, bugün itibariyle 12 ilde yer alan 27 eğitim merkezinde, 17 meslek dalında pratik meslek eğitimi vermekte ve bu sahada kalifiye eleman yetiştirilmesine katkıda bulunmaktadır.

            Halen 3600 öğrencinin eğitim gördüğü işletmeler-üstü eğitim merkezlerinden 6000’in üzerinde genç, mezun olarak “Kalfalık Belgesi” almıştır.[5]

 

 

2.3. İGEME (İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi)

            1960 yılında kurulan İGEME, Türkiye ihracatının artırılması ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması amacına yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır ve bu alandaki ilk ve tek kamu kuruluşudur.

 

Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) bünyesindeki İhracat Genel Müdürlüğü’nce KOBİ’lere yönelik faaliyetler, şöyle sıralanmaktadır.[6]

“KOBİ’lerin örgütlenmesi ile ilgili faaliyetler, etkili devlet yardımı sağlanması ve bu firmalara çeşitli kanallardan ticari enformasyon desteği verilmesi gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Örgütlenme faaliyetleri çerçevesinde Müsteşarlık’ça “Sektörel Dış Ticaret Şirketi” uygulaması ile KOBİ’ler, bir araya getirilerek dışa açılmaya yönlendirilmekte; devlet yardımları uygulaması ile de “eğitim, yurtdışı ofis-mağaza açma, istihdam, piyasa araştırması desteği, patent ve marka kavramının yaygınlaştırılması ve Ar-Ge desteği” gibi yardımlarla da söz konusu işletmelere rekabet gücü kazandırılmaya çalışılmaktadır.”

 

            İGEME, Gümrük Birliği süreciyle birlikte rekabet güçlerini artırabilmelerine yardımcı olabilmek amacıyla KOBİ’lere yönelik faaliyetlerini de yoğunlaştırmıştır. Mesela bu alandaki çalışmalarından biri “KOBİ Danışma Hattı”nın hizmete açılmasıdır.[7]

 

 

2.4. TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)

            Türkiye’deki bilimsel ve teknik araştırmaları izleyen ve bu alanlarda teşvikler, destekler sağlayan bir kuruluş olan TÜBİTAK, bu özelliği ile KOBİ’lerle de direkt olarak ilgisi olan bir kuruluştur. Burada bu kurumun uygulama safhasına geçirdiği bir destek programından kısaca bahsedeceğiz.[8]

TÜBİTAK, firmalara belli oranda sermaye desteği sağlamaktadır. Bu destek, firmalarca izlenen projelerin incelenerek; eğer uygunsa, “Ar-Ge desteği” sağlanması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Yeni bir teknoloji üretimini hedefleyen projeler için geçerli olan bu destek, KOBİ’lerin istifade edebileceği bir niteliğe sahiptir.

 

 

 

3. TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ÖRGÜTLENMESİ NASIL DAHA ETKİN HALE GETİRİLEBİLİR?

Söz konusu etkinlik için tekliflerimizi alt-başlıklar halinde sıralamaya çalışacağız. (*)

 

 

3.1.Bilinçlenme

            Türkiye’de KOBİ’lerin örgütlenmesinde etkinliğin artırılmasından önce büyük önem taşıyan bir problemi mevcuttur. Bu da evvela örgütlenmeyi bilmektir. Örgütlenmenin ne olduğunu, ne tür faydalarının olduğunu bilmeden ve dolayısıyla örgütlenme bilinçli ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilmeden, etkinliğinin artırılması aşamasına geçilmesinin pek sağlıklı bir davranış olmadığı açık bir gerçektir.

 

            İşletmeler, ne amaçla örgütlendiklerinin ve bunun kendilerine olan getirisinin bilincinde oldukları zaman, söz konusu örgütlenmenin iyileştirilmesine yönelik faaliyetlerinde başarı şanslarını artırmış olur. Bundan sonrası, tamamıyla iyi niyetli çalışmalara bağlı olacaktır.

 

 

3.2.Tanımlanma

            KOBİ’lerin birçok sorunu olmakla birlikte önem derecesine göre en başta geleni, “Tanımlanma” sorunu olsa gerek... Basit bir örnek ile konuyu açıklığa kavuşturalım:

Bir (X) cismi ile karşılaştınız. Ne olduğunu bilmiyorsunuz. Acaba tanımlayamadığınız bu cisim hakkında herhangi bir planınız olabilir mi? Bu açıdan değerlendirdiğimizde şöyle bir soru sorabiliriz. Net bir şekilde tanımlanmamış bir ekonomik birim (işletme), bulunduğu ekonomide nasıl yol alacağını bilebilir mi?

 

            Türkiye’de TESK bünyesinde örgütlenebilmek için aile şirketi veya 1-9 arası personel istihdam eden çok küçük işletme olmak gerekirken; TOBB bünyesinde örgütlenebilmek için 10-49 arası personel istihdamlı küçük veya 50-100 arası personel istihdamlı orta ölçekli işletme olma şartı getirilmiştir. Salt, nicelik açısından yapılan bu değerlendirme ne kadar gerçekçidir ve acaba bu imkânlardan kaç işletme istifade edebilmektedir?

 

            Halbuki daha çerçeveli bir tanımlama söz konusu olsa optimal bir örgütlenme yapısına kavuşmak, hiç de imkânsız olmayacaktır. Bu yönde çalışmalara ihtiyaç olduğu, dikkate alınması gereken bir gerçektir.

 

 

3.3.Hukukî Temsil

            Türkiye’de KOBİ’leri hukuki yönden direkt olarak temsil eden, sorunları ile meşgul olan bir kurum mevcut değildir. Örgütler içinde hukuk büroları var olmakla birlikte bu alanda çok da faal oldukları söylenemez. Şöyle demek daha doğru olur. Birtakım kıstaslar dolayısıyla örgütler içinde yer alamayan çok sayıda KOBİ, bu imkândan mahrumdur. Dolayısıyla, oluşturulacak bağımsız bir ünite, bu alandaki eksikliği büyük ölçüde giderebilecektir.

 

 

3.4.Siyasî Temsil

            Mevcut siyasi ortamda tüm çalışmalarını KOBİ’lere yönelik olarak gerçekleştiren bir oluşum mevcut değildir. Günümüz ortamında bu, belki de hiç mümkün olmayacaktır. Bu durumda yapılması gereken, mevcut siyasi partilerle sıkı ilişki içerisinde olmak, birtakım lobi faaliyetlerinde bulunmaktır. Bu yolla oluşturulacak ortamda, siyasi partilerin KOBİ’lere daha fazla eğilmesi ve sorunlarının çözümüne daha fazla katkıda bulunması mümkün olacaktır.

 

 

3.5.Üniversite-Sanayi İşbirliği

            KOBİ’lerin bu anlamda üniversitelerle yapacakları işbirliği, örgütlenmenin etkinliğinin artırılması konusunda faydalı olacaktır. Akademisyenlerin bu alandaki teorik ve pratik çözüm teklifleri, örgütlenmenin daha sağlam bir zemin üzerinde oluşmasına imkân sağlayacaktır. Şu unutulmamalıdır, örgütlenme açısından akademisyenlerin söyleyebilecekleri ve uygulanma imkânının fazla olduğu çok şey vardır. Bu potansiyelin dikkate alınması gereklidir.

 

 

3.6.Fırsat Eşitliği

            KOBİ’lerin çok etkin olmayışının altında yatan sebeplerden birisi de mevcut ekonomik ortamda “fırsat eşitliği”ne sahip olamayışları olsa gerek... Ekonomide, KOBİ’ler ve Büyük İşletmeler arasındaki, “fırsat eşitsizliği”ni görmemek mümkün değildir. Birçok alandaki temsil kabiliyetleri dikkate alındığında Büyük İşletmeler, KOBİ’lere nazaran ezici bir üstünlüğe sahip konumdadır. Aynı zamanda “rekabet” ilkesine de aykırı olan “fırsat eşitsizliği”nin “eşitlik” haline getirilmesi, bu alandaki “haksız rekabet”i ortadan kaldıracaktır. Oluşturulacak bu ortam, KOBİ’leri örgütlenmede daha etkin hale getirecektir. Bu alanda atılabilecek ilk adım, her iki tarafı da temsil eden organizasyonlar arasında işbirliğinin sağlanması şeklinde olabilir.

 

 

 

SONUÇ

            KOBİ’lerin örgütlenme konusunda birtakım eksiklikleri vardır. Türkiye’de örgütlenme konusunda bazı oluşumlar var olmakla birlikte, bunların çok sağlam zeminlerde faaliyette bulunduğunu ifade etmek zordur. Çünkü KOBİ’ler, öncelikle bu konuda belli bir bilince sahip değildir ve ayrıca, örgütlenmelerine zemin teşkil edecek uygun tanımları mevcut değildir.

 

            KOBİ’ler, en başta örgütlenmenin gerekliliğine inanmalıdır. Müteakiben, organizasyonlar içinde uygun bir şekilde yer almalarını sağlayacak birtakım yeknesak ve çerçeveli tanımlar oluşturulmalıdır. Ayrıca, hukuki ve siyasi temsil kabiliyetine sahip organizasyonlar oluşturulmalı veya bunlarla yakın ilişkide olunmalıdır. Tabii büyük işletmelerle aralarındaki fırsat eşitsizliğinin giderildiği bir ortam da oluşturulmalıdır. Neticede, uygun örgütlenme yapısıyla, sağlıklı faaliyetler icra eden KOBİ’lere kavuşulması mümkün hale gelecektir.

 

 

* Mehmet Behzat Ekinci,

İstanbul, İktisat, Doktora.

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

** Boğaziçi Bülteni, “Türkiye’de KOBİ’lerin Örgütlenmesindeki Eksiklikler ve Konuya İlişkin Birtakım Teklifler”, Ekim-Kasım-Aralık 2002, ss.20-23

 

 

 



DİPNOT - REFERANS

[1] Tamer Müftüoğlu, Türkiye’de Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler:Sorunlar*Öneriler, EGS Bank Yayınları, No:1, Ankara, Şubat 1997, s.293.

[2] Müftüoğlu, a.g.e., s.293.

[3] Müftüoğlu, a.g.e., s.293.

[4] T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, KOSGEB Kuruluş Kanunu, Kanun No:3624, Tarih:12.04.1990

[5] MEKSA Vakfı, Bülten, Ankara, Nisan 1997.

[6] Şinasi Seçen, İhracat Genel Müdürlüğü Tebliği, Sayı:İHR-II.02/300, Tarih:16.07.1998.

[7] İGEME, 1997 Faaliyet Raporu, s.12.

[8] TÜBİTAK, Ar-Ge Yardımı Uygulama Esasları, Revizyon A, Ocak 1997.

(*) Mehmet Behzat Ekinci, Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletme(KOBİ)lerin Gelişimi ve Finansal Sorunları, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniv., Sos. Bil. Enst., İstanbul, Eylül 1999, s.30-32.

 

 

 

Sayfa Başı