AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN ALTERNATİF FİNANSAL ARAÇLARI VE MODELLERİ

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

1. ARAÇLAR

1.1. KREDİ GARANTİ FONU (KGF)

1.2. LEASING

1.3. FACTORING

1.4. FORFAITING

 

2. MODELLER

2.1. FRANCHISING

2.2. SEKTÖREL DIŞ TİCARET ŞİRKETİ (SDTŞ)

2.3. RİSK SERMAYESİ ŞİRKETİ

2.4. KÜÇÜK İŞLETME YATIRIM ŞİRKETİ

 

 

 

            Finansal sorunlarla karşı karşıya bulunan KOBİ’lerin birtakım alternatif imkânları da mevcuttur. Aslında bu, modern ekonomik ortamın gereğidir. Sıkıntılarla karşılaşıldıkça farklı ve ihtiyacı giderici formüller üretilmektedir. Konumuzda bu alternatif imkânlara değineceğiz. Söz konusu imkânları, “araçlar” ve “modeller” olmak üzere iki ana başlıkta ele alacağız. Fakat şunu hemen belirtmeliyiz. Bu araçları ve modelleri detaylarıyla incelemeyecek; sadece genel düzeyde bilgi vermekle yetineceğiz. Amacımız, bu imkânlarla ilgili derinlemesine bilgi vermek değil; fakat Türkiye’de KOBİ’lerin bu tür alternatiflerden faydalanma imkânına sahip olduğunu ortaya koyabilmektir.

 

 

1. ARAÇLAR

1.1. KREDİ GARANTİ FONU (KGF)

KGF, gelişme potansiyeli ve uygun yatırım projeleri olan, ancak ticarî bankaların daha çok, gayri menkul ipoteği biçiminde zorunlu kıldığı teminatı gösterme imkânı olmayan KOBİ’lere teminat (kefalet) hizmeti vererek bankalardan kredi almalarına yardımcı olan bir fon uygulamasıdır.


[1] Bu uygulamayı gerçekleştirmek amacıyla Türkiye’de KGF A.Ş. kurulmuştur.

 

            KGF A.Ş., 1991 yılında kurulmuş, kamuya yararlı ve Kurumlar Vergisi’nden muaf bir anonim şirkettir. İlk kurucuları, KOBİ’lerin resmî meslek kuruluşları olan TESK, TOBB, ile KOBİ’lere yönelik kamuya yararlı kuruluşlardan MEKSA ve TOSYÖV’dür. 1995 yılında KOSGEB, KGF A.Ş.’ye hem ortak olarak, hem de “sorumluluk fonu”na destek vermek suretiyle katılmıştır.[2] Türkiye Halk Bankası da 1996 yılında KGF A.Ş.’ye aynı şartlarda katılmıştır.[3]

 

            KGF, Türkiye ile Almanya arasında yapılan Teknik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde 14.07.1993 tarihli ve 21637 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Kredi Garanti Fonu Kurulmasına Yardım” konulu proje ile başlamıştır.[4]

 

            KGF A.Ş.’nin gerçekleştirdiği bu fon uygulaması, temelde bir kefalet sistemidir. KOBİ’ler, ticarî bankalardan krediyi kendileri bulmakta ancak teminat gösterme sorunu ortaya çıktığı zaman KGF’ye banka aracılığı ile başvurmaktadır. İşletme, aldığı krediyi geri ödeyemez ise onun yerine KGF, garanti verdiği oranda bankaya ödeme yapmaktadır.[5]

 

            Fon’dan en fazla 200 işçi çalıştıran KOBİ’ler faydalanabilmektedir. Esnaf/Sanatkâr veya Tacir/Sanayici niteliğinde olan KOBİ’ler, durumlarına uygun olarak ya TESK’e bağlı bir Esnaf/Sanatkâr Odasına veya TOBB’a bağlı bir Ticaret/Sanayi Odasına kayıtlı olmak zorundadır. Başvuruda bulunanların:

·         Yapılabilir (feasible) bir projeleri olmalı,

·         Muhasebe sistemleri düzenli olmalı (yani kayıtları uygun olmalı),

·         İşletmeleri güven verici olmalıdır.

KGF’nin sağladığı kefaletin üst sınırı, kredinin %80’ini aşmamak şartı ile 400.000 DM karşılığı TL’dir. Kredinin ise üst sınırı yoktur. KGF’nin vereceği teminat, Halk Bankası’nın KOBİ’lere yönelik en çok 5 yıla kadar vadeli tüm programları için kullanılabilmektedir. Söz konusu vade, yatırım kredilerinde 8 yıla kadar çıkarılabilmektedir.[6]

 

 

1.2. LEASING

            Kelime manası, “kiralama” olan “leasing”, bir yatırım malının mülkiyeti Leasing Şirketinde (kiralayan) kalmak şartıyla, belli bir kira karşılığında, kullanım hakkının (zilyetliğin) kiracıya verilmesi ve yapılan sözleşmede belirlenen değer üzerinden sözleşme süresi sonunda mülkiyetin kiracıya geçmesini sağlayan bir finansman yöntemidir.[7]

 

            Yapılan istatistiklere göre, Batı ülkelerinde, özellikle ABD’de kurulan KOBİ’lerin yarısından fazlası, kuruluş dönemlerinde finansal kiralama imkânından faydalanmaktadır. Bu oran, Kıta Avrupası ülkelerinde %30’u geçmektedir. Ülkemizde ise <<Finansal Kiralama Kanunu>>, 28.06.1985 tarihinde 3226 sayılı kanun ile yürürlüğe girmiş, bankalar ve diğer finansal aracı kurumların sistemi çalıştırmaya başlamaları ile giderek yaygınlaşmıştır. Ancak, 1997 yılı itibariyle henüz %5-10 arasında bir faaliyet oranı ile çalışmaktadırlar.[8]

 

            Bu yöntemin işleyiş şekli ise şöyledir: İhtiyaç duyduğu yatırım makinesini veya teçhizatı seçen kiracı, kiralama şirketine başvurmaktadır. Kiralama şirketi, gerekli gördüğü araştırmaları yaptıktan sonra kiracı ile “leasing sözleşmesi” imzalamaktadır. Bakım ve satış sonrası hizmetler de dahil olmak üzere satıcı firma ile satış anlaşmasını yapan kiralama şirketi, makineyi veya teçhizatı kiracıya teslim etmektedir. Kiracı, belirlenen şartlar ve süre çerçevesinde ödemeyi yaptıktan sonra, süre sonunda anlaşmaya bağlı olarak işlem sona erdirilmektedir.[9]

 

            Leasing yöntemi ile yatırımcının kendi öz kaynakları ile yatırım mallarını finanse ederek nakit sıkıntısına girme ya da kredi ile finansman yolunu seçerek teminat gösterme veya yüksek faiz giderlerine katlanma durumları ortadan kalkmış olmaktadır.[10]

 

 

1.3. FACTORING

Yurt içi veya yurt dışı mal ve hizmet satışlarından doğan vadeli alacakların (1-6 ay arası) temlik yolu ile bir factoring kuruluşuna satılması ve bu alacakların factoring kuruluşu tarafından yönetilmesi faaliyetidir. Bu faaliyetin üç ana avantajı mevcut olup bunlar şöyle sıralanabilir:[11]

a)Alacağın Tahsili ve Yönetimi:

Mal ve hizmet satışlarından doğmuş alacakların factoring kuruluşuna temlik edilmesi ile başlayan süreçtir. Alacakları temlik eden factoring kuruluşu, bu alacakların yönetimiyle ilgili tahsilâtı üstlenmekte, muhasebe kayıtlarını tutmakta, alacakların tahsili için ihbar, ihtar gibi işlemleri gerçekleştirmektedir. Ayrıca pazar araştırması yapılması ve pazarla ilgili bilgilerin müşteriye aktarılması da faktor tarafından üstlenilebilmektedir.

 

b)Alacakların Sigorta Edilmesi:

Faktor’e temlik edilen alacakların borçlularının aciz hali durumunda, alacakların ödenmeme riskinin faktor tarafından üstlenilmesidir. Böylece, alacaklarını faktor’e temlik eden müşteri, mal sattığı kuruluşların borçlarını ödememe durumuna düşmeleri karşısında korunmuş olmaktadır.

 

c)Finansman:

Factoring kuruluşuna temlik edilen vadeli alacakların vadesi beklenmeden faktor tarafından müşteriye (alacaklarını temlik edene) bir bölümünün ödenmesidir. Bu ödeme, genelde toplam meblağın en çok %80’i tutarındadır. Alacaklarını ödeme vadesi geldiğinde alacağın tamamı borçlu tarafından faktor’e ödenmekte; faktor de bu tutardan masraflarını düşerek kalan kısmını müşterisine ödemektedir. Bu şekilde işlem tamamlanmış olmaktadır.

 

 

 

1.4. FORFAITING

            Mal ve hizmet ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına göre tahsil edilebilecek olan alacakların bir banka ya da bu alanda uzmanlaşmış bir finansman kurumu tarafından satın alınması işlemidir.[12]

 

            Forfaiting, özellikle vadeleri altı aydan başlayan yatırım malları ihracatında kullanılan ve uygulamada bir banka garantisiyle güvence altına alınmış senetli ya da kayıtlı alacakların kesin satışı şeklinde gerçekleşmektedir. İhracatçı firma, vadeli olarak yaptığı ihracat işlemi sonucunda ithalâtçıdan aldığı poliçeyi (bill of exchange) veya bonoyu (promissory note) forfaiting kuruluşuna satarak iskonto ettirmekte ve ihracat bedelini belirli bir maliyete katlanarak peşin tahsil etmektedir. İhracatçının alışverişle ilgili sorumluluğu, parasını tahsil ettiğinde bitmektedir. Bunun dışındaki işlemler, yani ithalâtçının belirlenen vadelerde ithalât bedelini kendi garantörüne (banka) ödemesi ve bunun forfaiting kuruluşuna transferi, kendisi dışında gerçekleşen işlemlerdir.[13]

 

            Factoring işlemi ile benzerlik gösteren forfaiting, aslında birtakım nüanslara sahiptir. Bunları sıralayalım:[14]

·         Factoring işlemi, 1-6 ay vadeli işlemlerde yapılırken; forfaiting 1-5 yıl vadeli işlemlerde yapılır.

·         Factoring işlemine konu olan mal grubu tüketim malı ve hafif teçhizat iken; forfaiting işleminde yatırım malı söz konusudur.

·         Factoring, hem yurt içi hem de yurt dışı işlemlerde gerçekleştirilirken; forfaiting sadece yurt dışı işlemler için kullanılmaktadır.

·         Forfaiting işlemindeki alacak senetleri ikincil finansal piyasalarda işlem görürken; factoring’deki senetlerin geçerli olduğu böyle bir pazar mevcut değildir.

·         Factoring işleminde faiz hesaplaması, “cari hesap yöntemi” ile yapılırken; forfaiting’de “iskonto” yöntemi ile yapılır.

 

 

2. MODELLER

2.1. FRANCHISING

            Tanınmış bir markanın, belli bir bedel karşılığında, belli standartlarla (ürün içeriğinde, hizmette, dış görünüşte) ve işin eğitimi verilerek bağımsız yatırımcıya (franchisee) kullandırılmasıdır.[15] Bu sistemde yatırımcı, kendi sermayesi ile çalışmaktadır. Seçtiği bir markayı belli bir bedel ödeyerek standart ürün, görünüm ve hizmet anlayışı ile işin eğitimini de alarak, franchise verenin (franchisor) tecrübesi ve desteği ile kullanmaktadır. Franchising modelinin KOBİ’ler açısından sağladığı avantajlar şunlardır:[16]

a)Finans:

İşletme başarısı büyük ölçüde yeterli miktarda öz kaynakla başlamaya bağlıdır. KOBİ’ler, genelde yatırım öncesinde bunu sağlıklı bir şekilde hesaplayamadıklarından; ileride finansal sıkıntılarla karşılaşmaktadır. Franchising sisteminde ise franchisor, yatırımla ilgili tüm hesapları en ince ayrıntısına kadar yapmış olduğu için ileride karşılaşılması kuvvetle muhtemel sorunların büyük kısmı önceden giderilmiş olmaktadır.

 

b)Pazarlama:

KOBİ’lerin genel olarak belli bir pazarlama stratejisine sahip olmayışı ve bu konuda bir uzman kadrosunu istihdam etmeyişi, pazarlama ile ilgili bazı sorunları yaşamalarına sebep olmaktadır. Bu sistemde franchisor, pazarlama stratejisini de belirlemiştir ve KOBİ’lere kalan, bu konuda sadece yardımcı olmaktır. Ayrıca, franchisor’un yaptığı yüksek meblağlı reklam harcamaları da pazarlamayı kolaylaştırıcı özelliğe sahiptir.

 

c)Yönetim ve Organizasyon:

KOBİ’lerin yönetim ve organizasyon alanındaki eksiklikleri de başarıyı engelleyici niteliktedir. Franchising sisteminde ise bu konuda önceden eğitim verildiği ve bu destek sonra da devam ettiği için başarı imkânı daha yüksek olmaktadır.

 

 

2.2. SEKTÖREL DIŞ TİCARET ŞİRKETİ (SDTŞ)

            İhracatta başarılı olabilmek için KOBİ’lerin modern pazarlama yöntemlerini ve tekniklerini kullanmaları gerekir. Bunun için de yeterli bir organizasyona ve bilgi birikimine ve de bunu kullanıp uygulayabilecek tecrübeli bir kadroya sahip olmaları lazımdır. Fakat KOBİ’lerin tek başına söz konusu imkânlara sahip olması son derece zordur. Ancak, bunu güçlerini ve tecrübelerini birleştirerek ve gruplar halinde organize olarak gerçekleştirmeleri mümkündür. İşte SDTŞ’lerin amacı da budur. Dünyada örnekleri giderek artan SDTŞ’ler, özellikle ABD, Japonya, İtalya, İsrail, Arjantin, Hindistan, Kolombiya, Brezilya ve İsveç gibi ülkelerde etkili ve başarılı uygulamalar sergilemektedir. Türkiye’de 1994 yılından itibaren faaliyete başlamışlardır.[17]

Türkiye’de kurulup faaliyete başlayan ilk SDTŞ’ler şunlardır:[18]

·         Ege Giyim Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.,

·         Ege Otomotiv Dış Ticaret A.Ş.,

·         Karadeniz Birleşik Un Sanayi, Hububat ve Bakliyat Dış Ticaret A.Ş.,

·         Marmara Dış Ticaret A.Ş.,

·         Ataks Tekstil Dış Ticaret A.Ş.

 

            SDTŞ kurulabilmesi için aynı üretim dalında faaliyet gösteren 10 firmanın bir araya gelmesi ve 5 Milyon Dolar’lık ihracat yapma taahhüdünde bulunması gerekmektedir. Bu sayı ve meblağ, KÖY(Kalkınmada Öncelikli Yöre)’lerde ve yörelerinde aynı üretim dalında yeterli sayıda faaliyet gösteren firma bulunmaması halinde 5 firmaya ve 2,5 Milyon Dolar’a inmektedir.[19]

 

SDTŞ’lerin sağladığı bazı faydaları ise şöyle sıralayabiliriz:[20]

·         KOBİ’ler, yeni pazarlara ve alıcılara ulaşma imkânı elde etmektedir.

·         Ham madde alımları toptan yapılacağı için düşük maliyet söz konusu olmaktadır.

·         Pazarlık gücü elde edileceğinden, daha kârlı satışlar yapılabilme imkânı elde edilmektedir.

·         Yabancı firmalar, karşılarında güçlü ve tek muhatap bulduklarından, anlaşmalar daha kolay yapılabilmektedir.

·         Eximbank Dış Ticaret Kredisi’nden uygun şartlar altında faydalanma imkânı doğmaktadır.

 

 

2.3. RİSK SERMAYESİ ŞİRKETİ

            1980 yılından bu yana başta ABD, İngiltere, Japonya olmak üzere, gelişmiş ülkelerde başarıyla uygulanan bir modeldir. Bu modelde, iyi bir iş kurma fikrine sahip ve gerekli teşebbüs kabiliyetine sahip olan ancak yeterli ya da hiç parası olmayan kişilere fikirlerini gerçeğe dönüştürmek için gerekli finansman imkânı sağlanır. Bu modelin temelini oluşturan kurumlar:

·         -Fon toplayan ve

·         Bunları sabit sermaye yatırımlarına dönüştürmede uzmanlaşmış finans kuruluşları olan risk sermayesi şirketleridir.

Bu şirketler, kurumlardan ve kişilerden uzun vadeli fon toplar ve bu fonları kendilerine sunulan girişimci proje ya da iş fikirlerine yatırır. Bu şirketlerin temel amaçları, gerçekleştirdikleri yatırımlar, kârlı işletmeler aşamasına gelince onları satarak kâr etmektir.[21]

 

            Risk sermayesinin kârlılığı, esasen girişimci şirketin hisse senetlerine yapılan ödeme ile, yine aynı şirketin hisse senetlerinin borsada satılması sonucu elde edilecek kazanç arasındaki farktan oluşmaktadır. Risk sermayesi şirketlerinin, girişimci şirketlerin finansmanında kullandıkları önemli finansal araçlar: hisse senedi, hisse senedine dönüştürülebilir tahvil ve tercihli hisse senedidir.[22]

 

Risk sermayesi uygulamasının avantajları şunlardır:[23]

·         Yapılan uzun vadeli yatırım için uygun ve dayanıklı yatırım sermayesi kaynakları oluşmaktadır.

·         Özellikle KOBİ’lere finansal destek sağlayan bir yöntemdir.

·         Yeni ve denenmemiş projelere fon imkânı sağlamaktadır.

 

Türkiye’de kurulan ilk risk sermayesi şirketi “Vakıf Risk Yatırım Ortaklığı”dır.

 

 

 

2.4. KÜÇÜK İŞLETME YATIRIM ŞİRKETİ

            ABD’de 1958 yılından beri uygulanan (Small Business Investment Companies) bir modeldir. Bu model çerçevesinde özel amaçlı olarak kurulan finans şirketleri, uygun piyasa şartlarında küçük işletmelerin yatırım ve işletme sermayesi ile ilgili finansman ihtiyaçlarını “kâr-zarar-risk” temeline dayalı olarak karşılamaya çalışmaktadır.[24]

 

            Türkiye’de Halk Bankası ve TOBB tarafından kurulması planlanan “KOBİ Yatırım A.Ş.” benzer sistemle çalışacaktır. Bu çerçevede:[25]

·         Bir tür sermayeye iştirak sistemi olarak da adlandırılan bu uygulamayı gerçekleştirecek olan “KOBİ Yatırım A.Ş.” firmalara sağladığı krediler karşılığında ilgili işletmenin ortağı haline gelmektedir.

·         KOBİ Yatırım A.Ş.’den istifade etmek isteyen firma, kayda değer bir proje ile başvurmakta ve kabul edilmesi durumunda öz kaynak şartı aranmaksızın kredilendirilmektedir. Kredilendirilen firmanın (KOBİ) sorumluluğu, proje uygulamaya geçtikten sonra borcunu yaptığı yatırımdan sağlayacağı kârdan, 10 yıl gibi uzun bir vadede KOBİ Yatırım A.Ş.’ye pay vererek ödemektir. Yatırımdan beklenen kâr sağlanamaz ise borç yok sayılmaktadır.

 

            Söz konusu sistemden istifade edebilmek için yatırımları imalât sektöründe olan ve en fazla 150’ye kadar işçi istihdam eden bir KOBİ olmak gerekmektedir. Ayrıca, şirketin kayıtlı arsa ve bina hariç, sabit sermaye tutarı net 50 milyarı geçmemelidir. Aynı zamanda, işletmenin itibarlı olması ve protesto, çek yasağı, haciz veya icra gibi olumsuz hallerinin de mevcut olmaması gerekmektedir.[26]

 

            Türkiye’de, küçük işletme yatırım şirketine nispî benzerlik taşıyan bir sistemin uygulanmakta olduğunu ifade edebiliriz. Özel finans kurumlarınca gerçekleştirilen bu uygulama, söz konusu şirketle tam manasıyla benzerlik göstermemekle beraber, temelde “kâr-zarar-risk” prensibiyle işlemesi dolayısıyla dikkate değer niteliktedir. “kâr/zarar ortaklığı” olarak adlandırılan bu sistemin işleyişi şöyle gerçekleşmektedir:[27]

·         Müteşebbis, gerçekleştirmek istediği proje ile ilgili olarak finans kurumuna “kâr/zarar ortaklığı” müracaatında bulunur.

·         Finans kurumu, söz konusu proje ile ilgili incelemeler yapar ve bu projeyi kârlı ve yatırıma değer bulursa; müteşebbisle aralarında maliyet, gider-gelir kalemleri, sermayeye katılım oranları ve kâr yüzdeleri ile ilgili çerçeveli bir sözleşme düzenler.

·         Bu işlemde müteşebbis, projeye konu üretim veya ticarî işlemle ilgili olarak yönetici konumundadır. Kurum ise, gerekli durumlarda, kontrolör rolünü gerçekleştirir.

·         Projenin gerçekleşmesinden doğacak kâr/zarar, belirlenen şartlar çerçevesinde taraflarca paylaşılır.

 

Özellikle ihracatın finansmanında başarılı bir şekilde uygulanmakta olan bu model, KOBİ’ler için uygun bir finansal alternatif olması açısından dikkate değer niteliktedir.

 

 

Mehmet Behzat Ekinci,

İstanbul, İktisat, Doktora.

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

 

 

 



DİPNOTLAR

[1] “Kobi’ler Nasıl Kurtulur?”, Ekonomik Trend, Dosya, 30.06.1996, s.39.

[2] “10 Soruda Kredi Garanti Fonu”, Ekonomik Forum, TOBB Yayını, 15 Şubat 1997, Yıl:4, Sayı:2, s.30.

[3] “KOBİ Rehberi:Kredi Garanti Fonu Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.24.

[4]“KOBİ Rehberi:Kredi Garanti Fonu Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.30.

[5]“Kobi’ler Nasıl..., Ekonomik Trend, s.39.

[6] “KOBİ Rehberi:Kredi Garanti Fonu Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.23.

[7] “KOBİ Rehberi:Leasing (Finansal Kiralama) İşlemini Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.26-27.

[8] İ. Doğan Kargül, Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Yönetim Sorunları ve Çözümleri, İTO Yayını, No:1997-47, İstanbul, 1997, s.17.

[9] “KOBİ Rehberi:Leasing (Finansal Kiralama) İşlemini Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.27.

[10] “Kobi’ler Nasıl...”, Ekonomik Trend, s.39.

[11] a)Alacaklarınıza Güncel Bir Çözüm, Factoring!”, Broşür, Factoring Derneği Yayını, 1998.

b)“KOBİ Rehberi:Factoring İşlemini Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.24-25.

[12] “KOBİ Rehberi:Forfaiting İşlemini Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.28.

[13] Erdal Kenger, “KOBİ’ler İçin Yeni Finansal Ürünler:Factoring-Forfaiting”, Girişim, Tosyöv Yayını, Mayıs-Haziran 1995, Sayı:4, s.33.

[14] Kenger, a.g.m., s.35-36.

[15] a)Ülkü Özkök, “Küçük ve orta Ölçekli İşletmelerin Sorunlarına Çağdaş Bir Çözüm: Franchising”,, Dünya, 24.04.1996, s.6.

b) “KOBİ Rehberi:Franchising Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.29.

[16] Özkök, a.g.m., s.70.

[17] “Kobi’leri İhracata Yönlendirmede Etkili Bir Yol:Sektörel Dış Ticaret Şirketleri”, Ekonomik Forum, TOBB Yayını, 15 Şubat 1997, Yıl:4, Sayı:2, s.32.

[18] ”Şimdi Moda, Sektörel Dış Ticaret Şirketi Kurmak:Yurt Dışına Bilgi Satacağız”, Milliyet, 10.04.1996, s.7.

[19] Cevdet Baykal, “Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmelerin (KOBİ) İhracatta Örgütlenmelerine Bir Model:Sektörel Dış Ticaret Şirketleri”, Küçük İşletme, Aesob Yayını, Temmuz 1996, Yıl:2, Sayı:7, s.47.

[20] “KOBİ’leri İhracata...”, Ekonomik Forum, s.32.

[21] “Kobi’ler Nasıl...”, Ekonomik Trend, s.39.

[22] “KOBİ Rehberi:Risk Sermayesi Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.25-26.

[23] “KOBİ Rehberi:Risk Sermayesi Uygulamasını Biliyor musunuz?”, www.kosgeb.gov.tr/b5 htm#51, 13.01.1999, s.25-26.

[24] “Kobi’ler nasıl...”, Ekonomik Trend, s.40.

[25]:“Küçük İşletmelere Faizsiz Kredi Geliyor”, Ekonomik Trend, Dosya, 01.12.1996, Yıl:4, Sayı:49, s.20-22.

[26] “Kobi’ler nasıl...”, Ekonomik Trend, s.40.

[27] “Fon Kullandırma Hizmetleri,” Broşür, Al Baraka ÖFK Yayını, No:3, 1999.

 

 

 

Sayfa Başı