AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

İŞLETME VE HUKUK; İŞLETMELERİN İŞ VE TİCARET HUKUKU’YLA İLİŞKİSİ

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

1- İŞLETME VE İŞ HUKUKU

 

2- İŞLETME VE TİCARET HUKUKU

a)Ticarî İşletme Hukuku

b)Şirketler Hukuku

c)Kıymetli Evrak Hukuku

d)Deniz Ticareti Hukuku

e)Sigorta Hukuku

 

 

 

            Toplumdaki herhangi bir unsur gibi işletmeler de hukuki ilişkilerden soyutlanamaz. İşletmeler de, aynen fertlerde olduğu gibi farklı birtakım hukuki ilişkiler içindedir. Bu çerçevede bir işletme, kişilerle, diğer işletmelerle ve devletle arasındaki ilişkiler sebebiyle “hukuk” ortamında hayatını sürdürür. Yani faaliyetlerini, kuruluşundan tasfiyesine kadar “hukuki şemsiye” altında icra eder.

 

            Sosyal ve ekonomik düzenin sağlanması maksadıyla kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer yazılı olan ve olmayan kurallar ihdas edilmiştir. Bu hukuki düzen -belirtildiği üzere- ekonomideki temel unsurlardan biri olarak, işletmeleri de yakından ilgilendirmektedir. Nitekim işletmeler; kuruluş çalışmalarını kanuni düzenlemeler çerçevesinde yerine getirir, faaliyetlerini belirli sınırlar dahilinde icra eder, hak ve sorumluluklarını gözetler. İşletme ve hukuk arasındaki ilişkiler; İş kanunu, Medeni Kanun, Ticaret Kanunu, Vergi Kanunu ve benzeri kanunlardan etkilenmektedir. Bu şekilde işletmenin; devlete, özel kişi ve kuruluşlara karşı men edici, düzenleyici, teşvik edici kural ve tedbirlerle ilgili bilgi sahibi olması ve bunlara uygun bir tarzda hareket etmesi sağlanmaktadır.[1]

 

            Bu derleme çalışmasında; İşletmeleri ilgilendiren hukuki çerçeve dahilinde öncelikle İş Hukuku, müteakiben Ticaret Hukuku hakkında bilgi aktarılacaktır.[2] Burada, hukuk dalları ile ilgili kısa tanımlamalara ve çerçevelerine ilişkin kısa bilgilere yer verilmektedir. Maksat; işletmelerin, faaliyetleri esnasında iç içe bulundukları hukuki ortam hakkında genel bilgi sunulmasıdır.

 

 

1- İŞLETME VE İŞ HUKUKU

            İş Hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları şeklinde tanımlanabilir. İşçi, bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişidir. İşveren ise, işçiyi çalıştıran kişidir. İşçi ile işverenin ilişkilerini kendi aralarında düzenlemelerine imkan sağlayan hukuk kurallarına Ferdi İş Hukuku adı verilir. Bu ilişkileri sendikalar vasıtasıyla düzenlemelerine imkan tanıyan hukuk kurallarına ise Toplu İş Hukuku denir.

 

            Ferdi İş Hukuku’na göre; işçi ve işveren arasındaki ilişkiler, Hizmet Akdi ile düzenlenmektedir. Borçlar Kanunu’nun 313.maddesine göre; “Hizmet akdi öyle bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” Buna göre hizmet akdi ile işçi ve işveren arasında bir ilişki kurulmaktadır. Bu ilişkilerde kanunların emredici hükümlerinin dışına çıkılması söz konusu olamaz.

 

            Toplu İş Hukuku’nda ise ilişkiler, sendikalar tarafından düzenlenir. Sendikalar, işçilerin veya işverenlerin ilişkilerinde ortak sosyo-ekonomik hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzel kişiliği haiz kuruluşlardır. Sendika-işçi-işveren ilişkileri, Toplu İş Sözleşmesi ile tespit edilir. Toplu İş Sözleşmesi; hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile alakalı hususları düzenlemek üzere işçi sendikaları ile işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan bir sözleşmedir. Sözleşmenin hazırlanması sırasında görüşmelerin olumlu sonuçlanmaması halinde sendika kararıyla işçilerin grev yapma hakkına sahiptir. Greve gidilmesi halinde işverenin de lokavt yapma hakkı vardır.

 

            İşçi ve işveren arasındaki her türlü uyuşmazlık; İş Mahkemeleri, Yüksek Hakem Kurulu, Özel Hakem ve Resmi Arabulucu vasıtasıyla çözüme kavuşturulur.

 

 

2- İŞLETME VE TİCARET HUKUKU

            İşletmeyi yakından ilgilendiren diğer bir hukuk dalı da Ticaret Hukuku’dur. Ticaret Hukuku, Medeni Hukuk ve Devletler Hususi Hukuku ile birlikte, özel hukukun bir alt dalını oluşturmaktadır.

 

            Ticaret Hukuku, ticaretle ilgili işlemlerde uygulanmak üzere yürürlükte bulunan kuralların tümüne verilen bir isimdir. Ticaret, ekonomide üretim ve tüketim arasında aracılık olup hizmet sektörü kapsamında dikkate alınan bir faaliyettir. Ekonomik faaliyetler; üretim, değişim, tüketim ve bölüşüm gibi konuları içine aldığı için ticari faaliyetlerden daha geniş kapsamlıdır. Ticaret Hukuku, önceleri sadece dar anlamda ticaretle ilgilenmekte iken, giderek ekonomik faaliyetlerin tüm yönlerini içine alacak biçimde genişletilmiştir.[3]

 

            Bu hukuk kolu, ticari hayatın gereklerine uygun bir şekilde ve özel hukukun bir disiplini olan medeni hukukun düzenlediği alanlar dışında teşekkül etmiş olup, ticari işletme ile alakalıdır. Ülkemizde bu kapsamda mevcut olan Ticaret Kanunu da Medeni Hukuk’un ayrılmaz bir parçası niteliğindedir. Mevcut Ticaret Kanunu, 6762 sayılı ve 1 Ocak 1957 tarihli olup şu kısımlardan müteşekkildir: Umumi Hükümler, Ticari İşletme, Şirketler Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku, Deniz Hukuku, Sigorta Hukuku ve Son Hükümler.[4] Müteakip başlıklarda bu alt hukuk dallarıyla ilgili genel bilgi aktarımında bulunulacaktır:[5]

 

a)Ticarî İşletme Hukuku

Ticari işletmeler Hukuku, ticari işletmeler ve bunlarla ilgili ilişkileri düzenler. Ticari işletme, ticarethane veya fabrika ya da ticari şekilde işletilen diğer müesseseler olup bunu kendi adına işleten kişi “tacir” olarak isimlendirilir. Bir işletme, Adalet Bakanlığı’nca tayin edilen sicil memuru tarafından ticaret siciline kayıt edilir. Bu suretle tacir, ticaret yapma hakkına sahip olur. Her ticari işletmenin, bir ticaret ünvanı ve işletme adı vardır. Haksız rekabet kanunen yasaktır. Her işletme ticari defterler tutmak ve bu defterleri on yıl boyunca saklamak mecburiyetindedir.

 

b)Şirketler Hukuku

Ticari şirketlerin kuruluşunu, faaliyetlerini ve birbiriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır. Ticari şirketler; kollektif, komandit, anonim ve limited şirketlerden oluşur. Bunlar, hükmi şahsiyeti haiz kuruluşlardır. Bu kuruluşlar; sermaye meblağı, sermayedar sayısı vb. kıstaslarla birbirinden farklılık arz etmektedir.

 

c)Kıymetli Evrak Hukuku

Kıymetli evrakla ilgili kuralları içeren hukuk dalıdır. Kıymetli evrak, kanunda tespit edilmiş olan şekil şartlarına uygun olarak hazırlanmış yazılı senetlerdir. Ticaret kanunumuza göre bu senetler başlıca; poliçe, çek ve bono şeklindedir. Bunlara Kambiyo Senetleri de denmektedir. Ayrıca, hisse senedi, tahvil, konşimento ve umumi mağazalarca çıkarılan makbuz senedi ve varant gibi senetler de kıymetli evrak olarak kabul edilmektedir.

 

d)Deniz Ticareti Hukuku

Denizlerde gemilerle yolcu ve eşya taşıma işleri ile ilgili ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır. Denizlerde kazanç elde etme maksadıyla kullanılan gemilere “ticaret gemisi” denir. Her geminin bir bayrağı, yani bağlı olduğu devleti ve bir de bağlama limanı, yani geminin idare edildiği limanı vardır. Ayrıca her geminin sicile kaydedildiği bir gemi sicili vardır. Gemiyi ticari maksatla kullanan kişiye “donatan” adı verilir. Gemiyi sevk ve idare eden şahıs, yani “kaptan” ise, donatan tarafından tayin edilmiş olup gemideki yolcu ve malların sorumlusu konumundadır. Deniz yoluyla eşya taşımak üzere yapılan sözleşmeye “navlun sözleşmesi”, alınan ücrete ise “navlun” adı verilir.

 

e)Sigorta Hukuku

Mal ve cana gelecek, beklenen veya beklenmeyen zararların giderilmesi maksadıyla ortaya konmuş hukuk kurallarıdır. Bu hukuk dalı, Sosyal Güvenlik Hukuku içinde yer alan sosyal sigorta uygulamalarından farklıdır. Sosyal Sigortalar, işçi statüsünde çalışanların iş yapamaz hale düşmeleri durumunda hayatlarını devam ettirebilmeleri için kendilerine devletçe sağlanan güvencedir. Bu hukuk dalının ilgi alanı ise, ticari faaliyetler esnasında mal ve canla alakalı karşılaşılan hususlardır.

 

            İşletmeler; faaliyetlerini icra ederken, şemsiyesi altında bulundukları kanunların farkında olmalı ve bu çerçevede riayet etmekle mükellef oldukları hukuk kurallarını iyi bilmelidir. Tespit edilmiş kurallar dahilinde hareket edilmesi halinde, sağlıklı faaliyetlerin icrası daha mümkün hale gelecektir. Böylece ticari temelde işçi, işveren ve devlet arası hak ihlali söz konusu olmayacaktır. Elbette söz konusu ortam, ancak uygun ve işletilebilir hukuk kurallarıyla mümkündür. Böylesi bir hukuki ortamın oluşturulması ise ilgili otoritelerin vazifesidir.

 

 

Derleyen:Mehmet Behzat Ekinci,

İstanbul, İktisat, Doktora.

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

** Ekonomi ve Kültür Bülteni, “İşletme ve Hukuk; İşletmelerin İş ve Ticaret Hukukuyla İlişkisi”, Temmuz 2003, ss.18-20.

 

 

 



KAYNAKLAR

[1] Zeyyat Sabuncuoğlu, Tuncer Tokol, İşletme I-II, Bursa, Rota Ofset, 1991, s.12.

[2] Faruk Andaç, Ö.Adil Atasoy, Hukukun Temel Kavramları, Kayseri, Erciyes Üniversitesi, İ.İ.B.F., 1992, s.46-47.

[3] Halil Seyidoğlu, Ekonomik Terimler-Ansiklopedik Sözlük, Ankara, Güzem Yayınları, 1992, s.865

[4] Ali Bozer, Celal Göle, Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Yayın No:273, 1994, s.2-3.

[5] Andaç, Atasoy, a.g.e., s.56-59.

 

 

 

Sayfa Başı