TÜRKİYE’NİN MUKAYESELİ
ÜSTÜNLÜĞE SAHİP OLDUĞU HİZMET ALT SEKTÖRLERİNDEN İNŞAAT; SORUNLAR VE İMKÂNLAR
İÇİNDEKİLER:
ÖZET
ABSTRACT
I.GİRİŞ
II.TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ YERİ VE
STRATEJİK HİZMET ALT SEKTÖRLERİ
III.TÜRKİYE’DE İNŞAAT HİZMETLERİ
A.İnşaat Sektörünün Toplam Hizmetler İçindeki Yeri
B.İnşaat Sektörünün Yapısı
C.İnşaat Hizmetlerinde Karşılaşılan Sorunlar ve Bazı
Teklifler
D.İnşaat Hizmetlerinde Gelişmeler ve İmkânlar
IV.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
ÖZET
Her ülkenin
üretimde sahip olduğu bazı üstünlükleri vardır. Ülkeler, söz konusu
üstünlüklerinden faydalanarak mal ve hizmet üretimlerini artırmaya ve
ticaretini gerçekleştirerek gelir seviyelerini yükseltmeye çalışmaktadır.
Uluslararası İktisatta bu kapsamda ağırlıklı olarak ele alınan teori,
Mukayeseli Üstünlükler’dir.
Hizmet
ticareti açısından bir ülkenin sahip olabileceği üstünlükler arasında çeşitli
faktörler sıralanabilir: Mesela; insan kaynağı, bilgi birikimi, teknolojik alt
yapı ve kabiliyet donanımı gibi faktörler bunlardan bir kısmıdır. Dolayısıyla
bir ülke bu ve benzeri üstünlüklerinden faydalanarak hizmet üretimini nispeten
düşük maliyetle gerçekleştirebilir ve uluslararası alanda ticarî payını
artırabilir.
Her ülkenin
bütün hizmet alt sektörlerinde aynı derecede başarılı olması mümkün
olmayabilir. Bu sebeple, Mukayeseli Üstünlükler Teorisi çerçevesinde mal
ticaretinde uygulandığı gibi, hizmet ticaretinde de sadece belli alt
sektörlerde uzmanlaşmaya gidilmesi gerekmektedir. Böylece ticarî açıdan daha
başarılı olunabilecektir.
Türkiye’nin
de hizmet ticareti açısından sahip olduğu bazı üstünlükleri vardır. Dolayısıyla
bunlar dikkate alınarak hangi alt sektörlerde mukayeseli üstünlüklere sahip
olunduğuna ilişkin tespitler yapılabilir. Bu gerçekleştirilirken bazı
sınıflandırmalardan faydalanılabilir. Bu çerçevede kullanılabilecek
sınıflandırmalardan birine göre hizmetler; teknoloji içeriklerine göre “Bilgiye
dayalı” ve “Geleneksel” olmak üzere iki grupta ele alınmaktadır.
Bu
çalışmada, “Bilgiye dayalı hizmetler” dahilinde inşaat sektörü ele
alınmaktadır. İnşaat kapsamında; mimarlık-mühendislik, teknik müşavirlik ve
müteahhitlik hizmetleri toplu şekilde değerlendirilmektedir. Çalışmada,
öncelikle Türkiye’nin hizmet ticaretine ilişkin incelemeler yapılmakta, daha
sonra alt dalları itibariyle inşaat sektörü ayrıntılı bir şekilde ele
alınmaktadır.
Anahtar Kavramlar:
Hizmetler, Hizmet ticareti, Uluslararası Ticaret, Mukayeseli
üstünlükler, İnşaat sektörü, Mimarlık-Mühendislik hizmetleri, Teknik Müşavirlik
hizmetleri, Müteahhitlik Hizmetleri.
CONSTRUCTION, AS ONE
OF THE SUB-SERVICE SECTORS IN WHICH TURKEY HAS COMPARATIVE ADVANTAGES; ISSUES
AND POSSIBILITIES
ABSTRACT
Each
country has some advantages in production. A country endeavours to increase
production of goods and services through its comparative advantages, and thus
raises its income level by trading them. It is “Theory of Comparative
Advantages” that is mainly used in International Economics for explaining the
matter.
Various
factors among advantages that a country has in trade in services may be
mentioned. For instance; the factors such as human capital, information
accumulation, technological infrustructure and skills endowment are some of
them. Therefore, a country can realize its production relatively cheaper by
benefiting from such advantages, and it might increase its commercial share
worldwide.
All
countries can not be successful in all sub-service sectors at the same level.
Consequently, according to the Theory of Comparative Advantages, as it is in
trade in goods, they should specialize only on some sub-service sectors. Thus,
it will be possible to be more successful in international trade.
Turkey also
has some comparative advantages in trade in services. So, it is possible to
determine which sub-service sectors it has comparative advantages in. When
doing this, some classifications might be used. According to one of the
classifications that can be used in this context, services are taken into
account in two categories which are “Information based” and “Traditional”
In this
article, “construction sector” as one of the “information based services” is
dealt with. In context of construction sector, “architecture-engineering
services, technical consultancy services and contracting services” are studied.
In the article, first of all, the share of Turkey in trade in services is
researched. Then, construction sector as to its sub-services is studied in
details.
Key Concepts:
Services, Trade in services, International trade,
Comparative advantages, Construction, Architecture-Engineering services,
Technical consultancy services, Contracting services.
I.GİRİŞ
Mukayeseli Üstünlükler
Teorisi’ne göre ülkeler, üretiminde nispî olarak avantajlı oldukları malların
üretiminde uzmanlaşmalı ve uluslararası ticarî paylarını artırmaya
çalışmalıdır. Esasen, mal ticaretine yönelik ortaya konan bu teorinin hizmet
ticaretine uygulanmasını engelleyen bir durum yoktur. Dolayısıyla aynı mantıkla
hareket etmek üzere, hizmet ticareti açısından üstünlük olarak kabul
edilebilecek faktörlerin dikkate alınmasıyla bazı değerlendirmelerin
yapılabilmesi mümkündür.
Her ülkenin
bütün sektörlerde üstünlüğe sahip olması zordur. Mesela; kimi ülkeler finansal
hizmetlerde mukayeseli üstünlüğe sahipken, kimisi inşaat hizmetlerinde
üstünlüğe sahip olabilir. Dolayısıyla hereket noktası, hangi sektörlerde
uzmanlaşılması gerektiğine ilişkin stratejilerin tespitine odaklanmalıdır.
Ülkemiz,
hizmet ticareti açısından; insan kaynağı, bilgi birikimi, teknolojik alt yapı,
kabiliyet donanımı vb. açılardan belli ölçüde üstünlüklere sahip olup, bu
çerçevede özellikle bazı sektörlerde önemli bir potansiyel taşımaktadır. Burada
ülke olarak uluslararası hizmet ticaretindeki payımızı artırmamıza imkân
sağlayacak sektörlerden inşaat üzerinde durulmaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu
mukayeseli üstünlükler dikkate alındığında, inşaatın stratejik nitelikli bir
sektör olduğu ifade edilebilir. Dolayısıyla, sektöre yönelik sistematik ve
kurumsal yaklaşımların sergilenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, sektörün
sorunlarının giderilmesi ve uygun zeminlerde faaliyette bulunması
sağlanmalıdır. Böylece, Türkiye’nin uluslararası ticarî payının artmasında
inşaat sektörü, üzerine düşen rolü yerine getirebilecektir. İnşaat sektörü
kapsamında; mimarlık-mühendislik, teknik müşavirlik ve müteahhitlik hizmetleri
toplu şekilde dikkate alınmaktadır.[1]
II.TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ YERİ VE
STRATEJİK HİZMET ALT SEKTÖRLERİ
DTÖ
verilerine göre, dünyanın belli başlı 46 ülkesinin toplam ihracatının %19,3’ü
ticarî hizmetlerden oluşurken; Türkiye için bu oran %28,4’tür. Hizmet ithalâtı
açısından bu oranlar sırasıyla %19,6 ve %12,3’tür. Bu durum, Türkiye’nin dünya
ortalamasının üzerinde bir ihracatçı ve dünya ortalamasının altında bir
ithalâtçı olduğunu ortaya koymaktadır. (Kırval, 2001: 156)
Türkiye’nin
mal ticaretinden elde ettiği gelir, hizmet ticaretindekine göre daha yüksektir.
1985 yılı itibariyle hizmet ticaretinden elde edilen gelirin mal ihracatından
elde edilen gelire oranı, %39,7’dir. Bu oran, 1990 yılında %68,9’a
yükselmiştir. (Dura, Atik, 2002: 243) Sonraki yıllar itibariyle oran
değişiklikler göstermektedir. Fakat hem mal hem de hizmet gelirinde artışlar
gerçekleşmektedir.
Türkiye’nin
hizmet gelir ve gider tutarları, genel olarak olumlu bir gelişim
göstermektedir. Mal ticaretine paralel olarak hizmet ticaretimiz de
artmaktadır. Türkiye’nin hizmet ticaretine ilişkin inceleme yapıldığında, göze
çarpan bazı önemli hizmet ticareti işlemleri şöyledir:[2]
İnşaat, Ulaştırma, Turizm ve Diğer hizmetler.
1975
yılında hizmet ihracatında dünyada 36.sırada yer alan Türkiye, 1990’da 23.;
1998’de ise 17.sırada yer almıştır. 1980’li yıllarda ve 1990’ların başında
özellikle turizm sektörünün gelişmesinden kaynaklanan bu olgu, Türkiye’yi
dünyanın başlıca hizmet ihracatçıları arasına sokmuştur. Türkiye’nin 1997
yılında dünya hizmet ihracatındaki ve ithalâtındaki payı, sırasıyla %1,5 ve
%0,6’dır. Türkiye uzun süre hizmet ithalâtında ilk 40 ülke arasına girememiş,
1997 yılında ise 33.sırada yer almıştır. Türkiye, dünyanın hizmet ticareti
bilançosu fazla veren ülkelerindendir. Türkiye’nin hizmet ihracatı içinde ilk
sırayı alan turizm gelirinde 1980-95 döneminde yaklaşık dört kat, 1988-98
yılları arasında ise 3 katın üzerinde bir artış sağlanmıştır. Aynı dönemde
turizm giderlerindeki artış ise %490’a yakındır. Turizmi izleyen gelir kalemi
inşaattır. Bu alanda Türkiye firmaları uluslararası sözleşmelerin yaklaşık
%9’una sahiptir. İnşaat sektörünün ardından taşımacılık sektörü, üçüncü gelir
kaynağıdır. Mesela, deniz taşımacılığında Türkiye, sahip olduğu kapasite ile
17.sırayı almaktadır. (DPT, 2000: 50-52)
TABLO 1: DÜNYA HİZMET TİCARETİNDE BAŞLICA İHRACATÇI VE
İTHALÂTÇI ÜLKELER (2004, Milyon $, %)
Sıra |
İhracatçı |
Değer |
Pay |
Yıllık |
|
Sıra |
İhracatçı |
Değer |
Pay |
Yıllık |
|
|
|
|
Değişim |
|
|
|
|
|
Değişim |
1 |
ABD |
318,3 |
15,0 |
11 |
|
1 |
ABD |
260,0 |
12,4 |
14 |
2 |
İngiltere |
171,8 |
8,1 |
18 |
|
2 |
Almanya |
193,0 |
9,2 |
13 |
3 |
Almanya |
133,9 |
6,3 |
15 |
|
3 |
İngiltere |
136,1 |
6,5 |
14 |
4 |
Fransa |
109,5 |
5,1 |
12 |
|
4 |
Japonya |
134,0 |
6,4 |
22 |
5 |
Japonya |
94,9 |
4,5 |
25 |
|
5 |
Fransa |
96,4 |
4,6 |
18 |
6 |
İspanya |
84,5 |
4,0 |
11 |
|
6 |
İtalya |
80,6 |
3,8 |
10 |
7 |
İtalya |
82,0 |
3,9 |
17 |
|
7 |
Hollanda |
72,4 |
3,5 |
11 |
8 |
Hollanda |
73,0 |
3,4 |
16 |
|
8 |
Çin |
71,6 |
3,4 |
31 |
9 |
Çin |
62,1 |
2,9 |
34 |
|
9 |
İrlanda |
58,4 |
2,8 |
12 |
10 |
Hong Kong |
53,6 |
2,5 |
18 |
|
10 |
Kanada |
55,9 |
2,7 |
12 |
11 |
Belçika |
49,3 |
2,3 |
14 |
|
11 |
İspanya |
53,7 |
2,6 |
18 |
12 |
Avusturya |
48,3 |
2,3 |
14 |
|
12 |
Kore |
49,6 |
2,4 |
25 |
13 |
İrlanda |
46,9 |
2,2 |
24 |
|
13 |
Belçika |
48,3 |
2,3 |
14 |
14 |
Kanada |
46,8 |
2,2 |
11 |
|
14 |
Avusturya |
47,1 |
2,2 |
14 |
15 |
Kore |
40,0 |
1,9 |
27 |
|
15 |
Hindistan |
40,9 |
2,0 |
... |
16 |
Hindistan |
39,6 |
1,9 |
... |
|
16 |
Singapur |
36,2 |
1,7 |
23 |
17 |
İsveç |
37,8 |
1,8 |
25 |
|
17 |
Danimarka |
33,4 |
1,6 |
18 |
18 |
İsviçre |
36,8 |
1,7 |
11 |
|
18 |
İsveç |
33,0 |
1,6 |
15 |
19 |
Singapur |
36,5 |
1,7 |
19 |
|
19 |
Rusya Fedr. |
32,8 |
1,6 |
24 |
20 |
Danimarka |
36,3 |
1,7 |
15 |
|
20 |
Tayvan |
29,9 |
1,4 |
20 |
21 |
Yunanistan |
33,2 |
1,6 |
37 |
|
21 |
Hong Kong |
29,8 |
1,4 |
16 |
22 |
Lüksemburg |
33,1 |
1,6 |
34 |
|
22 |
Avustralya |
25,6 |
1,2 |
22 |
23 |
Norveç |
25,9 |
1,2 |
21 |
|
23 |
Norveç |
24,0 |
1,1 |
21 |
24 |
Tayvan |
25,5 |
1,2 |
11 |
|
24 |
Tayland |
23,0 |
1,1 |
28 |
25 |
Avustralya |
24,8 |
1,2 |
20 |
|
25 |
Lüksemburg |
22,3 |
1,1 |
35 |
26 |
TÜRKİYE |
23,8 |
1,1 |
25 |
|
26 |
Endonezya |
21,3 |
1,0 |
... |
27 |
Rusya Fedr. |
20,2 |
0,9 |
25 |
|
27 |
İsviçre |
21,1 |
1,0 |
10 |
28 |
Tayland |
18,9 |
0,9 |
21 |
|
28 |
Meksika |
19,3 |
0,9 |
10 |
29 |
Malezya |
16,7 |
0,8 |
24 |
|
29 |
Malezya |
18,8 |
0,9 |
8 |
30 |
İsrail |
14,2 |
0,7 |
16 |
|
30 |
Brezilya |
16,1 |
0,8 |
12 |
31 |
Mısır |
14,0 |
0,7 |
30 |
|
31 |
BAE |
13,4 |
0,6 |
... |
32 |
Meksika |
13,9 |
0,7 |
12 |
|
32 |
Yunanistan |
13,4 |
0,6 |
25 |
33 |
Portekiz |
13,8 |
0,6 |
21 |
|
33 |
İsrail |
13,3 |
0,6 |
13 |
34 |
Polonya |
13,3 |
0,6 |
19 |
|
34 |
Polonya |
12,3 |
0,6 |
17 |
35 |
Brezilya |
11,5 |
0,5 |
20 |
|
35 |
Finlandiya |
11,8 |
0,6 |
18 |
36 |
Macaristan |
10,1 |
0,5 |
17 |
|
36 |
S. Arabistan |
11,0 |
0,5 |
39 |
37 |
Çek Cumh. |
9,7 |
0,5 |
25 |
|
37 |
TÜRKİYE |
10,3 |
0,5 |
33 |
38 |
Hırvatistan |
9,6 |
0,5 |
11 |
|
38 |
Macaristan |
10,0 |
0,5 |
11 |
39 |
Finlandiya |
8,9 |
0,4 |
14 |
|
39 |
Çek Cumh. |
9,1 |
0,4 |
26 |
40 |
Güney Afrika |
8,1 |
0,4 |
10 |
|
40 |
Güney Afrika |
9,1 |
0,4 |
16 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
TOPLAM |
1950,0 |
91,7 |
- |
|
TOPLAM |
1900,0 |
90,6 |
- |
||
DÜNYA
TOPLAMI |
2125,0 |
100,0 |
18 |
|
DÜNYA
TOPLAMI |
2095,0 |
100,0 |
17 |
Kaynak: WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 15 Nov. 2005.
Türkiye,
2004 yılı itibariyle %1,1’lik payı ile dünya hizmet ihracatında önde gelen
ülkelerden biridir. Dünya hizmet ithalâtındaki payı ise ihracattaki payının
yarısı civarında olup %0,5’tir.
TABLO 2: HİZMET İHRACATINDAKİ VE İTHALÂTINDAKİ GELİŞMELER
(1984-2005) (MİLYON $)
YILLAR |
HİZMET GELİRİ |
HİZMET GİDERİ |
1984 |
2.475 |
1.489 |
1985 |
3.160 |
1.560 |
1986 |
3.123 |
1.533 |
1987 |
3.945 |
1.783 |
1988 |
5.919 |
2.086 |
1989 |
6.569 |
2.541 |
1990 |
8.083 |
3.117 |
1991 |
8.446 |
3.282 |
1992 |
9.564 |
3.757 |
1993 |
10.919 |
4.179 |
1994 |
11.076 |
4.024 |
1995 |
14.939 |
5.319 |
1996 |
13.430 |
6.773 |
1997 |
19.910 |
8.998 |
1998 |
23.686 |
10.180 |
1999 |
16.800 |
9.313 |
2000 |
20.364 |
8.996 |
2001 |
16.030 |
6.900 |
2002 |
14.785 |
6.905 |
2003 |
19.025 |
8.520 |
2004 |
24.028 |
11.242 |
2005 (Oc-Eyl) |
21.171 |
9.635 |
Kaynak:
TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 01.12.2005.
Hizmet
ihracat gelirinde, 1984-1998 döneminde -1986 ve 1996 yılları hariç- giderek
artan bir seyir söz konusudur. Ancak 1999 yılında önemli ölçüde düşüş meydana
gelmiştir. 1998’de 23,7 milyar dolar olan ihracat geliri, 1999’da 16,8 milyar
dolara gerilemiştir. Bunda, 1997 yılında başlayıp Türkiye’de kendini 1999
yılında hissettiren global ekonomik krizin etkisinin olduğu ifade edilebilir.
Nitekim krizin yoğun bir şekilde devam ettiği 1999-2002 döneminde değişen
tutarlarda hizmet ihracat geliri elde edilmiştir. 2002 yılı itibariyle ise
tekrar artış sürecine girildiği görülmektedir.
Hizmet
ithalât giderinde 1984-1998 döneminde de -1986 ve 1994 yılları hariç- giderek
artan tutarlar söz konusudur. Ancak, bu yıl itibariyle düşüş eğilimine
girilmiştir. İthalât giderindeki bu düşüşü, kriz dolayısıyla meydana gelen iç
talep azalması şeklinde ifade etmek mümkündür. Hizmet ihracatında olduğu gibi,
2002 itibariyle ise tekrar artış eğilimine girilmiştir. 1984-2003 dönemi
incelendiğinde, hizmet ihracat gelirinin, ithalât giderinin daima üstünde
olduğu ortaya çıkmaktadır. Yani ödemeler dengesinde hizmet kalemi her zaman
fazla vermektedir.
TABLO 3:HİZMET
İHRACAT VE İTHALÂT TUTARLARINA İLİŞKİN ORANLAMALAR (1994-2005) (MİLYON $) (%)
YILLAR |
HİZMET İHRACATI |
HİZMET İTHALÂTI |
MAL İHRACATI |
MAL İTHALÂTI |
GSMH* |
HİZMET İHRACATI/ MAL İHRACATI |
HİZMET İTHALÂTI/ MAL İTHALÂTI |
HİZMET İHRACATI/ GSMH |
1994 |
11.076 |
4.024 |
18.106 |
23.270 |
132.298 |
0,61 |
0,17 |
0,08 |
1995 |
14.939 |
5.319 |
21.636 |
35.709 |
170.076 |
0,69 |
0,15 |
0,09 |
1996 |
13.430 |
6.773 |
23.225 |
43.627 |
182.824 |
0,58 |
0,15 |
0,07 |
1997 |
19.910 |
8.998 |
26.261 |
48.559 |
192.438 |
0,76 |
0,18 |
0,10 |
1998 |
23.686 |
10.180 |
26.974 |
45.921 |
206.559 |
0,88 |
0,22 |
0,11 |
1999 |
16.800 |
9.313 |
26.587 |
40.671 |
185.266 |
0,63 |
0,23 |
0,09 |
2000 |
20.364 |
8.996 |
27.775 |
54.503 |
201.439 |
0,73 |
0,16 |
0,10 |
2001 |
16.030 |
6.900 |
31.334 |
41.399 |
148.215 |
0,51 |
0,17 |
0,11 |
2002 |
14.785 |
6.905 |
36.059 |
51.554 |
180.892 |
0,41 |
0,13 |
0,08 |
2003 |
19.025 |
8.520 |
47.252 |
69.340 |
239.235 |
0,40 |
0,12 |
0,08 |
2004 |
24.028 |
11.242 |
63.017 |
97.341 |
299.475 |
0,38 |
0,11 |
0,08 |
2005 (Oc-Ey) |
21.171 |
9.635 |
53.047 |
85.123 |
--- |
0,40 |
0,11 |
--- |
*Cari alıcı
fiyatlarıyla.
Kaynak: (Hesaplamalar,
şu kaynaklardan elde edilen verilerle gerçekleştirilmiştir.)
a)TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 01.12.2005.
b)TÜİK, İstatistikler, http://www.die.gov.tr/ep.html, Erişim:
01.12.2005.
c)WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 15 Nov. 2005.
Toplam
hizmet ihracatının toplam mal ihracatına oranı, 1994-2001 döneminde %50’nin
altına düşmemiştir. Hatta 1998 yılında bu oran %88’e kadar yükselmiştir. Ancak
2001 itibariyle oranda düşüşler meydana gelmiştir. Yaşanan kriz sürecinde mal
ihracatı artışını sürdürüken, hizmet ihracatında tersi bir durum
gerçekleşmiştir.
Toplam
hizmet ithalâtının toplam mal ithalâtına oranı ise düşük seviyelerdedir.
1994-2003 döneminde bu oranın en yüksek olduğu yıl %23 ile 1999’dur. Söz konusu
yıl itibariyle düşüşler meydana gelmiştir.
Toplam
hizmet ihracatının GSMH’ye oranında yıllar itibariyle farklılıklar
görülmektedir. Bununla beraber, hizmet ihracatının GSMH’ye oranı ortalama %9
civarındadır.
Türkiye,
hizmet ticaretindeki payını her geçen yıl biraz daha artırmaktadır. DTÖ
tarafından ortaya konan 2001 yılı verilerine göre ülkemizin ihracat değeri 14,8
milyar dolara (TCMB istatistiklerine göre bu tutar 16,03 milyar dolardır.)
yükselmiştir. Bu hâliyle dünya hizmet ihracatındaki payı da %1’e çıkmıştır.
Ancak uluslararası sıralamada, 25.ülke konumunda bulunmaktadır. (WTO, 2002:
10-12) 2003 yılı tutarlarına bakıldığında ise durum şöyledir: Toplam hizmet
ihracatı 17,3 milyar dolara yükselmiş olmakla beraber, başlıca hizmet
ihracatçıları arasında 26.sırada bulunmaktadır. (WTO, 2004)
TABLO 4: TÜRKİYE’NİN DÜNYA MAL-HİZMET TİCARETİNDEKİ
SIRALAMASI (2004)
|
İHRACAT |
İTHALÂT |
MAL |
34 |
22 |
HİZMET |
26 |
37 |
Kaynak: WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 15 Nov. 2005.
2004 yılı
itibariyle Türkiye, mal ihracatında 34.sırada iken, mal ithalâtında 22.sırada
yer almaktadır. Hizmet ihracatında 26., ithalâtında ise 37.sırada
bulunmaktadır. Türkiye, hem hizmet ihracatında, hem de ithalâtında mal
ihracatına-ithalâtına göre daha önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Ancak,
Türkiye’nin hizmet ticaretindeki payını daha üst seviyelere çıkarması gerektiği
açıktır.
Türkiye’nin
hizmet ticaretindeki payını daha yüksek seviyelere çıkarabilmesi için,
Mukayeseli Üstünlükler Teorisi çerçevesinde, hizmet ticareti açısından sahip
olduğu avantajlardan hareketle stratejik nitelikli hizmet alt sektörlerini
tespit etmesi lazımdır. Söz konusu sektörlerin tespiti için kullanılacak
sınıflandırma çerçevesinde ikili bir yaklaşım sergilenmesi mümkündür.
Kullanılacak
sınıflandırma sınıflandırmaya göre hizmetler; teknoloji içeriklerine göre iki
grupta ele alınmaktadır. Dikkat edileceği üzere, ilk grupta daha yüksek
seviyede beşerî sermayeye ihtiyaç duyulurken, ikinci grupta ise daha basit
metotların kullanımı söz konusu olmaktadır. (Seyidoğlu, 2003: 790-791)
Bu sınıflar ve bunlarda yer alan hizmet sektörleri şu
şekildedir:
a)Bilgiye Dayalı Hizmet Alt Sektörleri:
Mimarlık-Mühendislik,
Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri, Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası
Hizmetler, Danışmanlık ve Meslekî Hizmetler, Finansal Hizmetler, Sigortacılık
Hizmetleri, Telekomünikasyon Hizmetleri
b)Geleneksel Hizmet Alt Sektörleri:
Ulaştırma Hizmetleri,
Turizm Hizmetleri.
Türkiye’nin,
bu sınıflandırma baz alınarak; “Bilgiye dayalı hizmetler” kapsamında şu
sektörlerde mukayeseli üstünlüklere sahip olduğu ifade edilebilir:
·
Mimarlık-Mühendislik,
Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri,
·
Bilgi-İşlem
ve Ofis Arkası Hizmetler.
“Geleneksel
hizmetler” kapsamında ise şu sektörlerde mukayeseli üstünlüklere sahip olduğu
ifade edilebilir:
·
Ulaştırma
Hizmetleri,
·
Turizm
Hizmetleri.
Türkiye’nin,
“Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri”,
“Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler”, “Ulaştırma Hizmetleri” ve “Turizm
Hizmetleri” ile ilgili avantajını rakamlar bazında da ortaya koymak mümkündür.
Bu çerçevede, söz konusu dört alt sektör hizmet ihracat tutarlarının, toplam
hizmet ihracat tutarındaki payı incelendiğinde, sahip olunan avantajla ilgili
önemli bir ipucu elde edilmesi mümkün hâle gelecektir. Bu amaçla, 2001
tutarlarına bakılabilir. Merkez Bankası ödemeler dengesi ve TÜİK hizmet
istatistiklerine göre, Türkiye’nin 2001 yılı toplam hizmet ihracat tutarı
16.030 milyon dolardır. İnşaat, bilgisayar ve ilgili, ulaştırma ve turizm
hizmetlerinin ihracat tutarları ise sırasıyla 654, 9,4[3],
2.854 ve 8.090 milyon dolardır. Bunların toplam hizmet ihracat tutarındaki payı
%72’ye karşılık gelmektedir. Bu tutarlar, yıllar itibariyle artış göstermiştir.
Dolayısıyla, gerekli önemin verilmesi hâlinde uluslararası hizmet ticaretindeki
payımız açısından, bu sektörlerin katkısının giderek artacağını ifade etmek
mümkündür.
Bu
çalışmada, Türkiye‘nin mukayeseli üstünlüğe sahip olduğu düşünülen hizmet alt
sektörlerinden sadece inşaata ilişkin değerlendirmelerde ve tekliflerde
bulunulmaktadır.
III.TÜRKİYE’DE İNŞAAT HİZMETLERİ
A.İnşaat Sektörünün Toplam Hizmetler İçindeki Yeri
İnşaat
sektöründeki faaliyetler, bugünkü anlamda, 1970’lerin başında başlamıştır.
1973-74 petrol krizi ile petrol fiyatlarının hızlı yükselmesinin OPEC üyesi
ülkelerde yol açtığı finansal kaynakların özellikle yatırımlara kanalize
edilmesi ve ayrıca aynı dönemde gelişmekte olan kimi ülkelerde yatırım amaçlı
verilen dış krediler, sektöre yönelik talebin oluşmasına imkân sağlamıştır. Bu
iki gelişme dolayısıyla sektörün pazar alanları; Kuzey Afrika, Orta Doğu,
Körfez Bölgesi, Latin Amerika ve Güney Doğu Asya ülkeleri olmuştur. Nitekim
Türkiyeli müteahhit firmalarının uluslararası sahadaki asıl etkinliği, 1972
yılı itibariyle özellikle Libya’da üstlenilen projelerle başlamıştır.
Türkiye’nin klasik pazarları olarak nitelenebilecek olan Kuzey Afrika ve Orta
Doğu, uzun süre bu özelliğini muhafaza etmiştir. 1980’li yılların sonu
itibariyle ise eski Sovyet pazarlarına girilmiştir. 1990 yıllarından sonra bu
pazarlara ilaveten yeni pazar arayışlarına da girilmiştir. (DPT, 2001, 58-59)
İnşaat,
gelir açısından fazla veren en önemli hizmet alt sektörlerindendir. Hatta
gideri neredeyse yok denebilir. Bu durum, inşaat hizmetlerindeki mukayeseli
üstünlüğümüzü ifade eden en önemli göstergelerdendir.
TABLO 5:İNŞAAT HİZMETİ İHRACATINDAKİ VE İTHALÂTINDAKİ
GELİŞMELER (1984-2005) (MİLYON $)
YILLAR |
GELİR |
GİDER |
1984 |
63 |
0 |
1985 |
246 |
0 |
1986 |
301 |
0 |
1987 |
293 |
0 |
1988 |
476 |
0 |
1989 |
582 |
0 |
1990 |
741 |
0 |
1991 |
713 |
0 |
1992 |
936 |
0 |
1993 |
1.142 |
0 |
1994 |
1.254 |
0 |
1995 |
1.857 |
0 |
1996 |
1.967 |
26 |
1997 |
2.455 |
150 |
1998 |
2.311 |
0 |
1999 |
1.095 |
0 |
2000 |
968 |
0 |
2001 |
654 |
0 |
2002 |
832 |
0 |
2003 |
682 |
0 |
2004 |
724 |
0 |
2005 (Oc-Eyl) |
634 |
0 |
Kaynak: TCMB,
Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 01.12.2005.
1984-1997
döneminde, inşaat hizmeti ihracat gelirinde genel olarak artan bir gelişim meydana
gelmiştir. Ancak, global finansal krizin bu hizmetlere olan talebi nispeten
olumsuz etkilemesi dolayısıyla 1998 itibariyle gelirlerde azalma yaşanmıştır.
İnşaat
hizmeti ithalâtı ise, 1984-2003 döneminde sadece iki yılda gerçekleşmiştir.
1996 yılında 26 milyon dolarlık, 1997’de ise 150 milyon dolarlık ithalât söz
konusudur. Bu yıllar dışında sektör, her zaman net ihracatçı konumunda
bulunmaktadır.
TABLO
6:İNŞAAT HİZMETİ İHRACAT VE İTHALÂT TUTARLARINA İLİŞKİN ORANLAMALAR (1994-2005)
(MİLYON $) (%)
YILLAR |
MAL İHRACATI |
MAL İTHALÂTI |
GSMH* |
İNŞAAT HİZMETİ İHRACATI/ MAL İHRACATI |
İNŞAAT HİZMETİ İTHALÂTI/ MAL İTHALÂTI |
İNŞAAT HİZMETİ İHRACATI/ GSMH |
1994 |
18.106 |
23.270 |
132.298 |
0,07 |
0 |
0,009 |
1995 |
21.636 |
35.709 |
170.076 |
0,08 |
0 |
0,01 |
1996 |
23.225 |
43.627 |
182.824 |
0,08 |
0,0006 |
0,01 |
1997 |
26.261 |
48.559 |
192.438 |
0,09 |
0,003 |
0,01 |
1998 |
26.974 |
45.921 |
206.559 |
0,08 |
0 |
0,01 |
1999 |
26.587 |
40.671 |
185.266 |
0,04 |
0 |
0,006 |
2000 |
27.775 |
54.503 |
201.439 |
0,03 |
0 |
0,005 |
2001 |
31.334 |
41.399 |
148.215 |
0,02 |
0 |
0,004 |
2002 |
36.059 |
51.554 |
180.892 |
0,02 |
0 |
0,004 |
2003 |
47.252 |
69.340 |
239.235 |
0,01 |
0 |
0,002 |
2004 |
63.017 |
97.341 |
299.475 |
0,01 |
0 |
0,002 |
2005 (Oc-Ey) |
53.047 |
85.123 |
--- |
0,01 |
0 |
--- |
*Cari alıcı
fiyatlarıyla.
Kaynak:
(Hesaplamalar, şu kaynaklardan elde edilen verilerle gerçekleştirilmiştir.)
a)TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 01.12.2005.
b)TÜİK, İstatistikler, http://www.die.gov.tr/ep.html, Erişim:
01.12.2005.
c)WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 15 Nov. 2005.
İnşaat
hizmeti ihracatının mal ihracatına oranı 1994-1998 döneminde ortalama %8
civarındayken, 1998 yılı itibariyle düşüş eğilimine girildiği görülmektedir.
Özellikle 2000 yılı itibariyle inşaat hizmeti ihracatında meydana gelen düşüş
dolayısıyla söz konusu oran %2’lere gerilemiştir. Bununla beraber, 1996-1997
yılları hariç, inşaat hizmeti ithalâtı mevcut değildir. Bu iki yıl itibariyle
ise inşaat hizmeti ithalâtının mal ithalâtına oranı çok düşük seviyelerdedir.
İnşaat
hizmeti ihracatının GSMH’ye oranı incelendiğinde, 1994-1998 döneminde bunun %1
civarında olduğu görülmektedir. 1999 yılı itibariyle, inşaat hizmeti ihracatındaki
düşüşe paralel olarak, bu oranda da düşüşler meydana gelmiştir.
B.İnşaat Sektörünün Yapısı
İnşaat
sektörü, yapısı ve gerçekleştirilen hizmetler açısından geniş bir faaliyet
alanını içermektedir. Sektör kapsamında yer alan faaliyet alanları; “Mimarlık
ve Mühendislik Hizmetleri, Teknik Müşavirlik Hizmetleri ve Müteahhitlik
Hizmetleri”dir. İnşaat sektörü, bu faaliyetlerin tümünün belli bir düzende ve
sırada olmak üzere bir arada gerçekleştirilmesi ile ortaya çıkmaktadır.
İnşaat
sektörü, ileri-geri bağlantılarıyla 150 civarında faaliyet alanını ilgilendiren
bir sektör olarak ekonomimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Yüksek derecede
yerli sanayiye dayanması ve dışa bağımlı olmaması, inşaat malzemesi sanayisinde
talebin büyük kısmının iç kaynaklarla karşılanması ve böylece yan sanayileri de
destekliyor olması, yüksek katma değer oluşturması, taşıdığı yüksek istihdam
potansiyeli ve yurt dışında gerçekleştirilen faaliyetlerin döviz kazandırıcı
niteliği dolayısıyla İnşaat, “lokomotif sektör” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca
çok sayıda vasıfsız işçiye istihdam imkânı sağlıyor olması dolayısıyla da
“sünger sektör” olarak değerlendirilmektedir. (Cantürk, 2003: 6)[4]
İnşaat
sektörü, ülkemiz açısından önemli potansiyel barındıran bir hizmetler bütünüdür.
Sektörün taşıdığı önem, Merkez Bankası verileri dikkate alınarak, şu şekilde
ortaya konmaktadır: (Çorbacıoğlu, 2002, 11 - Koçoğlu, 2002: 16-17)
·
İnşaat
sektörünün ülkemiz GSMH’sindeki payı %6-8 oranlarındadır. Sektörle bağlantıları
olan bankacılık, sigortacılık vb. hizmetler de dikkate alındığında, İnşaat’ın
%33-35 civarında bir paya sahip olduğu ortaya konmaktadır.
·
İnşaat
sektörünün tüm üretimi “yatırım malı” kabul edilmektedir. Büyük ölçüde yerli
sanayie, bu çerçevede imalât sanayiine dayanmakta olan inşaat sektöründeki
büyüme ile ülke ekonomisinde sağlanan büyüme arasında pozitif bir ilişkinin
varlığına dikkat çekilmektedir. İnşaat sektöründeki gelişmeler, ileri-geri
bağlantılı olduğu sektörlere de aynı şekilde yansımaktadır. İstihdam açısından
da büyük bir öneme sahip olan İnşaat, gerek kamu sektöründe ve gerekse özel
sektörde çalışanlarla beraber, toplam istihdamın %6’sını karşılamaktadır.
·
Sektör,
dış ticaret açısından da önemli bir paya sahiptir. Nitekim, yurt dışında inşaat
faaliyetleri üstlenenlerin ülkemize yaptıkları kâr transferi ve çalışanlarının
gönderdiği dövizler, toplam ihracat gelirlerimiz içinde %10 civarında paya
sahip bulunmaktadır.
Sektör
temsilcilerinin, inşaat hizmetlerinin ülkemiz ekonomisi için taşıdığı öneme
ilişkin bilgileri de sektörün sahip olduğu potansiyeli daha net bir şekilde
ortaya koymaktadır: (Aygün, 2002: 6)
“İmalât sanayiinin yaklaşık %40’a yakın bir kesiminin inşaat
sektörü için üretimde bulunduğu şeklindeki değerlendirmeler, bu sektörün sanayi
sektörü ile ne kadar ilişkili ve birbirini etkileyici olduğunu göstermektedir.
Yatırımın
teknik özelliklerine bağlı kalmakla birlikte yaklaşık 300 sanayi grubuna talep
götürdüğü için ekonominin lokomotifi olarak da tarif edilen inşaat sektörü,
tarım sektöründen sonra ülkemizin en önemli sektörlerinden biri durumundadır.
Ayrıca inşaat sektörüne, kamu yatırımları dolayısıyla devletin ödenek olarak
aktardığı paranın %40’ı vergiler, sigorta primleri ve benzeri kanallardan
Hazine’ye geri dönmektedir. Kalkınmayı hızlandırmak ve işsizliği azaltmak için
yatırımların devreye sokulması, başvurulan yöntemlerin içinde ilk akla
gelenidir.”
İnşaat
sektörü yanında “inşaat malzemesi sektörü” de ülkemiz ekonomisinde önemli bir
paya sahip bulunmaktadır. Gıdanın ve tekstilin ardından üçüncü sırada bulunan
sektör, ihracatımızın %10’luk payına sahiptir. Dünyada da önemli bir üretici
konumunda bulunan yapı malzemeleri sektörümüz, özellikle çimento, seramik,
demir-çelik ve cam konusunda önemli bir üreticidir. Sektöre ilişkin rakamlar şu
şekilde sıralanmaktadır: (Cantürk, 2003: 6)
·
Çimento
sektörü: Üretimde Avrupa’da 3., dünyada 12.; İhracatta ise Avrupa’da 1.,
dünyada 2.sırada yer almaktadır.
·
Demir-çelik
sektörü: Üretimde Avrupa’da 5., dünyada 13.; İhracatta ise dünyada
11.sıradadır.
·
Doğal
Taş sektörü: Üretimde ilk 7 ülke arasındadır.
·
Plastik
profil sektörü: Üretimde Avrupa’da 4.sırada bulunmaktadır.
·
Seramik
karo sektörü: Üretimde Avrupa’da 3., dünyada ise 5.sırada yer almaktadır.
·
Seramik
sağlık malzemeleri sektörü: Üretimde dünyada ilk 5 ülke arasında; İhracatta ise
Avrupa’nın 1.sırasındadır.
·
Boya
sektörü: Üretimde Avrupa’da 7.sırada bulunmaktadır.
·
Cam
sektörü: Üretimde Avrupa’nın 6.’sı, dünyanın ise 10.’sudur.
C.İnşaat Hizmetlerinde Karşılaşılan Sorunlar ve Bazı
Teklifler
İnşaat, ülkemizde
bir süredir yaşanan krizlere bağlı olarak faaliyetlerinde belirgin gerilemeler
görülen sektörlerin başında gelmektedir. Sektör temsilcilerince de bu konuya
dikkat çekilmekte, ilgili sorunlar ortaya konmakta ve çözüm önerileri
sıralanmaktadır. Bu çerçevede dile getirilen bazı sorunlar ve çözüm önerileri
şöyledir:
(Özdemir, 2003: 22)
“İnşaat sektörünün toplam yatırımlar içindeki payı %60’tır.
Bu yatırımların da %80’i kamu finansmanı ile gerçekleştirilmektedir.
Dolayısıyla son üç yıldır yaşanan krize neden olan temel sorun, kamu
yatırımlarındaki kaynak yetersizliğidir. 1994 yılından başlamak üzere, bütçeye
konulan yatırım ödenekleri her yıl gerçek değerlerle bir önceki yıla kıyasla
azalma göstermiş ve nihayet durma noktasına gelmiştir. Devam eden işler için
tahsis edilen ödenekler yetersizdir. Böylece işlerin bitirilmesi 15-20 yıl gibi
sürelerle uzamakta, zamanında bitirilemeyen projeler hem bütçeye ağır yük
olmakta, hem de ekonomiye yapması beklenen katkı gerçekleşememektedir.”
TOBB
tarafından hazırlanan “İnşaat Sektörü-Sorunlar ve Bu Sorunlara İlişkin Çözüm
Önerileri” başlıklı raporda, 2000-2002 döneminde inşaat sektöründe meydana
gelen gelişmelerin bir kısmı şu şekilde özetlenmektedir: (“TOBB, İnşaat Sektörü…”, 2003: 20)
“Son 2 yılda sektörün istihdam içindeki payı %6’dan %4,8’e
geriledi. GSMH içindeki payı %5,2 olan sektörün sabit sermaye yatırımları
içindeki payı ise 2002 yılı itibariyle %14,5 olarak gerçekleşti. 2002’de yapı
ruhsat alan yapıların toplam inşaat alanı 2001’e göre %40’lık bir düşüşle 57
milyon 449 bin metrekareden 34 milyon 467 bin metrekareye geriledi.”
Sektörün
yurt dışı faaliyetlerinde de gerileyen bir trend yaşanmıştır. 1998 yılında
Sektör’de 2,1 milyar dolar değerinde projeye imza atılırken, 2001 yılı
itibariyle bu tutar 714 milyon dolar değerinde olmak üzere 78 proje ile sınırlı
kalmıştır. Ülke bazında bakıldığında ise durum şöyledir: 2001 yılı itibariyle
yurt dışında üstlenen işlere bakıldığında %52 oranıyla BDT(Bağımsız Devletler
Topluluğu)’nin, ülke olarak ise Rusya Federasyonu’nun ilk sırayı aldığı
görülmektedir. Afrika ülkelerinde ise Libya her zaman olduğu gibi
müteahhitlerimiz için önemli bir pazar olma özelliğini muhafaza etmektedir. (Kazançoğlu, 2003:
17)
İnşaat
sektörü faaliyetleri, son deprem yatırımları dışında durma noktasına gelmiş
hâldedir. Başlatılmış olan kooperatif yatırımları tamamlanamamakta ve şehirler
şantiye görünümünden kurtarılamamaktadır. Büyük şehirlerde, mevcut nüfusun iki
katı insan barındıracak tamamlanmamış konutlar, kiracı bekleyen işyerleri vardır.
Sektörde canlılığın sağlanabilmesi için alınması gereken önlemlerden bir kısmı
şöyle sıralanabilir: (Gezici, 2002: 55)
·
Uygulanacak
bir finansman politikası ile söz konusu inşaatların tamamlanması sağlanmalı ve
sektöre en kısa sürede canlılık kazandırılmalıdır.
·
Hazine
arsalarının ve diğer gayri menkullerinin doğrudan satışı yerine, her
belediyenin ortak olacağı birer gayri menkul yatırım ortaklığı (GYO) şirketi
kurularak Hazine ve belediye arsaları bu şirketlerce değerlendirilmelidir.
·
Depremle
ilgili ön tedbir olarak, sağlıksız yapılanma bölgeleri büyük ölçekli projeler
ile yıkım ve tekrar yapım yoluyla ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.
Türkiye’de,
mimarlık-mühendislik, teknik müşavirlik ve müteahhitlik hizmetleri ile ilgili
çok sayıda mevzuat mevcuttur. Bu çerçevede sektörün iç içe bulunduğu kanunî
çerçeve şu unsurlardan müteşekkildir: (DPT, 2001: 33)
3194 Sayılı İmar Kanunu, 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu,
6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, 3458 Sayılı
Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, 3030 Sayılı Büyük Şehir Belediyeleri Kanunu, 2981
Sayılı İmar ve Gecekondu Kanunu, 1164 Sayılı Arsa Ofisi Kanunu, 2960 Sayılı
Boğaziçi Koruma Kanunu, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu,
7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Önlemlerle,
Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve çeşitli kanun, kanun hükmünde kararname,
yönetmelik, tüzük, yönerge ve kurum ve kuruluşların teşkilat kanunları.
Bu sayıda mevzuatın, sektör açısından faydadan ziyade zarara
sebep olduğu ifade edilebilir. Çünkü karşı karşıya bulunulan bu kanun vb.
hukukî düzenlemeler, sektörün serbest bir ortamda faaliyette bulunmasına mâni
teşkil etmektedir. Hukukî alt yapı sadeleştirilmeli ve aynı zamanda
uluslararası düzenlemelerle uyumlu hâle getirilmelidir.
İnşaat
sektöründeki sorunlardan biri, işçilerin eğitimine ilişkindir. İşçilerin
kabiliyetlerinin artırılması ve bu çerçevede ihtisas eğitimine tâbi
tutulmalarının önemine dikkat çekilmektedir. Söz konusu amaçlara yönelik
birtakım çalışmalar da mevcut olup bunlardan biri, sektörce kurulan
İNİŞEV(İnşaat İşçileri Eğitim Vakfı)’dir. Ancak, yeterli kaynağın olmayışı
dolayısıyla faaliyetlerin gereken ölçüde olmadığı dile getirilmektedir. Dolayısıyla
açılan kursları tamamlayanlara resmî bir sertifika verilebilmesi için kamu
desteğine ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, uygun eğitim tesislerinin
kurulabilmesi için arazi temini vb. konularda desteğe ihtiyaç olduğuna dikkat
çekilmektedir.
(Sever, 2001: 13)
Eğitim gibi
temel bir soruna ilaveten, hayati derecede önem taşıyan diğer bir konu da Ar-Ge
çalışmaları ile ilgilidir. Türkiye’de inşaat sektöründe Ar-Ge çalışmaları,
yetersiz seviyededir. Halbuki sektörün ülkemiz açısından stratejik önemi
dikkate alınarak ilgili Ar-Ge çalışmalarına önem verilmelidir. Gerek yurt
içinde sağlıklı bir sektörel yapıya kavuşmak ve gerekse uluslararası alanda
rekabet edebilir bir seviyeye gelebilmek için bu çalışmaların yapılması büyük
bir önem taşımaktadır.
Sektörel
sorunlardan bir diğeri de kurumsal bazdadır. İnşaat sektöründe faaliyette
bulunan işletmelerin büyük bir kısmı KOBİ statüsündedir. Dolayısıyla her
sektörde olduğu gibi inşaat sektöründeki KOBİ’ler de önemli sorunlarla iç
içedir. Bunlardan biri dış piyasalarda faaliyet konusunda karşılaştıkları
engellerdir. Bu kuruluşlara yönelik uygun ortam sağlanmaması hâlinde, tek
başlarına dış piyasalara çıkarak rekabette bulunma imkânları son derece
sınırlıdır. Dolayısıyla KOBİ’lere yönelik gerekli teşvikin ve desteğin
sağlanması kaçınılmaz olmaktadır. Bu çerçevede atılabilecek adımlardan biri,
KOBİ’lerin yurt dışı ihalelere katılımlarının sağlanmasıdır. Söz konusu
işletmelerin yurt dışı ihaleler için şart koşulan teminat sorunları çözüme
kavuşturulmalı ve bu ihalelerle ilgili teknikler konusunda bilgilendirmelere
tâbi tutulmaları gerekmektedir. (Demirtaş, 2003: 19)
TOBB
tarafından hazırlanan “İnşaat Sektörü-Sorunlar ve Bu Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri”
başlıklı raporda, inşaat sektöründe meydana gelen olumsuzlukların
giderilebilmesi için sıralanan çözüm önerilerinin yurt dışı hizmetlerle ilgili
olanlarının bir kısmı şöyledir: (“TOBB, İnşaat Sektörü…”, 2003: 20)
·
AB
mevzuatına uyumlaştırma çalışmalarına gereken destek verilmelidir.
·
Teminat
mektuplarının riski yüksek tutulmamalı ve teminat mektubunda karşı ülke
riskleri Eximbank tarafından üstlenmelidir.
·
Politik
açıdan riskli ülkelerde faaliyette bulunan firmalara yönelik risk sigortası
yapılabilmelidir.
·
Yerli
işçinin yurt dışında istihdam edilebilmesi için gerekli teşvik sistemi hayata
geçirilmelidir.
·
Yerli
mühendislik-müşavirlik firmalarının yurt dışı projelere katılımı sağlanmalıdır.
·
Ulaşım
sistemini bir arada dikkate alan ve bölge ve dünya sistemleri ile bütünleştiren
bir ulaşım ana planı oluşturulmalı ve uygulama aşamasına geçilmelidir.
İnşaat
sektöründe, 1980’li yılların başına kadar yoğun bir talep söz konusu olmuştur.
Ancak, petrol fiyatlarının düşmesi, pazar ülkelerinin artan dış borçları,
muhafazakâr tedbirler, öncelikli yatırımların bir kısmının gerçekleştirilmiş
olması ve dünya ekonomisinde yaşanan genel durgunluk gibi sebepler dolayısıyla,
1981-87 döneminde uluslararası pazar hacminde belirgin bir daralma
gerçekleşmiştir. Günümüzde ise, mahallî firmaların da pazarda rekabet edebilir
bir hâle gelmesi, ayrıca sektörün hassas olduğu küresel veya bölgesel politik
ve ekonomik yapısındaki değişmeler, uluslararası pazar hacminin istikrarsız bir
seyir izlemesine yol açmaktadır. Yakın bir zamana kadar, sektörde etkili
olabilmek için gerekli olan teknik yeterlilik ve uygun fiyat verme olguları,
günümüzde önceliğini kaybetmiştir. Fakat uluslararası üst seviye ilişkileri,
ülkeler arası menfaatler, teşvikler, proje finansman metotları, ve etkin mühendislik-teknik
müşavirlik hizmetleri gibi konular, sektörde daha aktif olmak için önem ve
öncelik kazanmıştır. (DPT, 2001: 59)
İnşaat
sektörünün uluslararası standartlara kavuşabilmesi için birtakım önlemler
alınması kaçınılmazdır. Uluslararası alanda faaliyette bulunmak ve gelir elde
edebilmek için bu gereklidir. Bu amaçla dikkate alınması gereken ölçülerin en
başta geleni GATS ile ortaya konanlardır. Bu çerçevede, ülkemiz inşaat
sektörünün uluslararası standartlara sahip olabilmesi için sıralanan önerilerden
bir kısmı şöyledir (Karaş, 2003: 10)
·
Müteahhitlik
hizmetleri şu şekilde düzenlenmelidir: Müteahhit olabilme şartlarının tespiti,
bu meslek grubu ile ilgili kamu niteliğini haiz bir organ oluşturulması,
faaliyette bulunan müteahhit sayısının talebe uygun şekilde sınırlanması,
müteahhitlik seçimiyle ilgili politik faktörlerin ortadan kaldırılması.
·
Teknik
hizmet üreten kamu ve özel nitelikteki kuruluşlarda hizmet sahaları tespit
edilmeli ve bu süreçte, ilgili meslek odalarının iştiraki ve desteği sağlanmalıdır.
·
Eser
sözleşmesi niteliğindeki anlaşmalarda, özelden başlayarak kamuya gitmek
suretiyle tahkim uygulanmasına başlanmalıdır. Yerli tahkim kurumları
oluşturulmalı ve koordineli çalışılacak ülkelerin tahkim kurumlarına üye
gönderilmelidir.
D.İnşaat Hizmetlerinde Gelişmeler ve İmkânlar
İnşaat
sektörümüzün, uluslararası hizmet ticaretimizdeki payımızı artırmadaki rolü
malumdur. Sektörün sağladığı katkı dolayısıyla desteklenmesi ve geliştirilmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede, faaliyette bulunabileceği alternatif piyasaların
bulunması ve sektörün buralara yönlendirilmesi önem taşımaktadır. Komşusu
bulunduğumuz AB, bu açıdan önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Tabii önemli
olan bu potansiyelden istifade edebilmektir. 2001-2002 itibariyle meydana gelen
bir gelişme, bu açıdan önemli fırsatlar sunmaktadır. Çünkü AB, Türkiye’ye
yönelik malî yardımları tek bir çatı altında toplama amaçlı yönetmelikle,
firmalarımızın Avrupa’nın değişik bölgelerinde faaliyette bulunmalarını mümkün
hâle getirmiştir. 17 Aralık 2001 tarihinde onaylanan ve 2002 başında yürürlüğe
giren yönetmelikle, başta inşaat sektörü olmak üzere birçok sektörün
faaliyetine yönelik iş fırsatları elde edilmiştir. Bu yönetmelik kapsamında,
özellikle inşaat sektörünü ilgilendiren programlardan Ispa ve Phare, Merkez ve
Doğu Avrupa ülkelerinde; Tacis, BDT’de; Cards ise Batı Balkanlar’da ihalelere
katılma imkânı sağlamaktadır. (Eriş, 2003: 9)[5]
Orta Doğu
Operasyonu çerçevesinde Irak’a gerçekleştirilen saldırılar sonrasında söz
konusu ülke, ciddi bir tahribata uğramıştır. Dolayısıyla başta alt yapı olmak
üzere üst yapı açısından da önemli ölçekte inşaat ihtiyacı içerisindedir. Komşu
ülkesi olmamız dolayısıyla Irak, inşaat sektörümüz açısından önemli bir
potansiyel barındırmaktadır. İhtiyaç duyulan inşa faaliyetleri sadece kısa
değil, orta ve uzun vadeli bir niteliğe sahip bulunmaktadır. Bu çerçevede
ihtiyaç duyulan ve ülkemiz inşaat sektörünün faaliyette bulunabileceği alanlara
ilişkin İzmir Ticaret Odası tarafından hazırlanan “Irak’ın Yeniden Yapılandırılması
ve Türk İnşaat Sektörü” isimli raporda yer verilen alt-üst yapılardan bir kısmı
şöyledir:
(Kazançoğlu, 2003: 17)
·
Sulama
sistemlerinin tekrar inşası ve rehabilitasyonu,
·
Eğitim
binalarının tekrar inşası ve rehabilitasyonu,
·
Enerji
üretim santrallerinin rehabilitasyonu ve inşası, yakıt ve kimyasalların temini,
yedek jeneratör ünitelerinin inşası,
·
Hastahane,
laboratuar inşası ve rehabilitasyonu,
·
Yol,
köprü, konut inşası,
·
Silo
ve ambar rehabilitasyonu ve inşası,
·
Havaalanı,
demiryolu, liman rehabilitasyonu, inşası ve gerekli makine-teçhizatla ilgili
modernizasyon çalışmaları.
Belirtildiği
üzere söz konusu inşaat faaliyetleri; sadece kısa vadeli değil, orta ve uzun
vadeli nitelikler de taşımaktadır. Komşusu bulunmamız dolayısıyla, bu inşaat
faaliyetlerini gerçekleştirme konusunda mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuz
aşikârdır. Dolayısıyla inşaat sektörümüzün Irak’ta faaliyette bulunması önünde
herhangi bir engel olmaması için gerekli zamanlarda ve zeminlerde teşebbüste
bulunulmalıdır.
İnşaat
sektörünün uluslararası ticarette asıl paya sahip olan alt sektörü Yurt Dışı
Müteahhitlik Hizmetleri(YDMH)’dir. YDMH, yurt içinde yapılan hizmetlere nazaran
daha karmaşık olup daha fazla çaba sarf edilmesini gerektirir. Bu çerçevede,
normal faaliyetin yerine getirilmesinin zorlukları yanında esas sorunlar;
sosyal, politik, ekonomik vb. alanlarda meydana gelen belirsizliklerden
kaynaklanmaktadır. YDMH; savaş, ülkenin işgali, terör olayları, iç karışıklık,
ambargo, ihtilal, işverenin ilişkili olduğu hükûmetin iktidarını kaybetmesi,
hükûmetin firmaya karşı tavrında değişiklik olması, aleyhte kanunî
düzenlemeler, grev, kamuoyu tepkileri vb. gelişmelere son derece duyarlıdır. Bu
tür gelişmelerin YDMH’yi etkileyici nitelikte olması hâlinde birtakım risklerin
mevcudiyeti söz konusu olmaktadır. Bunların neticesi ise; projenin ya da
sözleşmenin iptal edilmesi, resmî muhatabın meşruiyetini kaybetmesi, hak ediş
ödemelerinin durdurulması veya aksatılması, projede radikal değişikliklere
gidilmesi, çalışma emniyetinin kalmaması, malzemenin ve işçi tedarikinin
engellenmesi, ödemelerin tespit edilen para birimi dışında yapılması ve
kazancın yurt dışına transferinin engellenmesi vb. şekillerde tezahür eder. Bu
tür olumsuzlukların etkisini giderme yönünde kurumsal bazda atılabilecek
adımlar vardır. (DPT, 2001: 32) Bu çerçevede, mesela, bir kurum oluşturulması
yoluna gidilebilir. Kurulacak bir kamu kuruluşu, özel niteliği haiz kamu
kuruluşu veya direkt olarak yetkili bir özel kuruluş, iş yapılabilecek potansiyel
ülke/ülkeler tespitinde bulunabilir ve oluşturulacak mekanizma sayesinde
sürekli analiz yapma görevini yerine getirerek riskleri en aza indirebilir.
Şöyle ki, söz konusu kuruluş, YDMH firmalarını, tespit ettiği potansiyel
ülkelere yönlendirir ve bu ülkeleri sürekli gözetim altında tutar. Ortaya
çıkabilecek herhangi bir risk durumunda gerekli önlemlerin alınması yönünde
gerek devlet ve gerekse yerli firmalar bazında ikazlarda bulunur. Hâliyle erken
uyarı sistemi ile uygun önlemlerin alınması mümkün kılınabilecek ve risk
minimize edilebilecektir.
Günümüz
şartları; finansman kaynağı belli, projesi hazır olan uluslararası ihaleye
çıkarılan projelere öneri sunan müteahhit firma yerine, müteşebbis, yatırımcı,
proje finansmanını yeni modellerle sağlama kabiliyetine sahip işveren kişilerle
ve kuruluşlarla rahatça irtibat sağlayabilen müteahhit modelini
gerektirmektedir. Uluslararası alanda başarı elde edilebilmesi ve ticarî
payımızın artırılabilmesi için yerli firmalarımızın da bu değişime ayak
uydurması gerekmektedir. (DPT, 2001: 21) Uluslararası alanda başarı elde
edilebilmesi ve ticarî payımızın artırılabilmesi için yerli firmalarımızın da
bu değişime ayak uydurması gerekmektedir. Çünkü uluslararası standartlara sahip
olunması hâlinde, sektörün ticarî payı artacaktır. Sonuçta bu, giderek artan
ticarî iş hacmini de beraberinde getirecektir.
IV.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ülkeler
arasındaki ticaretin açıklanması amacıyla bazı teoriler ortaya konmuştur.
Bunlardan biri mukayeseli üstünlüklere ilişkindir. Buna göre; bir ülke sahip
olduğu nispî maliyet avantajına bağlı olarak mal üretiminde uzmanlaşmaya
gittiği takdirde, uluslararası ticaret yapabilecek ve söz konusu üstünlüklerine
bağlı olarak ticarî pay elde edebilecektir. Esasen, mal üretimine yönelik
olarak ileri sürülen bu teori, hizmet ticaretine de uyarlanabilir. Buradan
hareketle bir ülkenin, sahip olduğu üstünlükler sayesinde hizmet ticaretinde de
pay elde edebileceği ve bunları kullanma derecesine bağlı olarak ticarî payını
artırabileceği belirtilebilir.
Her ülkenin
sahip olduğu üstünlükler farklılık arz edebilir. Ülkeler bu kapsamda
kendilerine uygun hizmet alt sektörlerini tespit ederek, uluslararası
ticaretteki paylarını artırabilir. Buradan hareketle Türkiye’nin de sahip
olduğu üstünlüklerden faydalanarak uzmanlaşabileceği hizmet alt sektörlerinin
olduğu ifade edilebilir. Nitekim Türkiye, hizmet ticareti açısından; insan
kaynağı, bilgi birikimi, teknolojik alt yapı, kabiliyet donanımı vb.
üstünlüklere sahip olup, bu çerçevede özellikle bazı sektörlerde önemli bir
potansiyel taşımaktadır.
Mukayeseli
üstünlükleri çerçevesinde “Bilgiye dayalı” ve “Geleneksel” olmak üzere
hizmetlere yönelik yapılan sınıflandırma kapsamında Türkiye’nin şu alt
sektörlerinin stratejik nitelikli olduğu ifade edilebilir: “Bilgiye dayalı
hizmetler” kapsamında “Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik
Hizmetleri” ve “Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler.” “Geleneksel hizmetler”
kapsamında ise “Ulaştırma Hizmetleri” ve “Turizm Hizmetleri.”
Türkiye’nin,
“Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri”,
“Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler”, “Ulaştırma Hizmetleri” ve “Turizm
Hizmetleri” ile ilgili avantajını rakamlar bazında da ortaya koymak mümkündür.
Bu çerçevede, söz konusu dört alt sektör hizmet ihracat tutarlarının, toplam
hizmet ihracat tutarındaki payı incelendiğinde, sahip olunan avantajla ilgili
önemli bir ipucu elde edilmesi mümkün hâle gelecektir. Dolayısıyla, gerekli
önemin verilmesi hâlinde uluslararası hizmet ticaretindeki payımız açısından,
bu sektörlerin katkısının giderek artacağını ifade etmek mümkündür.
İnşaat
(Mimarlık-mühendislik, Teknik müşavirlik ve Müteahhitlik hizmetleri), önem
verilmesi hâlinde uluslararası ticaretteki payımızı artırma açısından içinde
önemli ölçüde potansiyel barındıran bir sektördür. Bununla beraber birtakım
sorunları vardır. Söz konusu sorunlarının giderilmesi sonrasında gerek mevcut
ve gerekse gelecekteki fırsatlar dikkate alındığında, sektörün ülkemizin ticarî
payını artırmadaki rolünün ne derecede önemli olduğu daha rahat
anlaşılabilecektir. Özellikle ileri-geri bağlantıları göz önünde
bulundurulduğunda sektörün stratejik niteliği daha da belirginleşmektedir.
Dolayısıyla sektörün, yurt içinde ve dışında daha uygun şartlarda faaliyette
bulunmasına yönelik ortam(lar) hazırlanmalıdır. Bunun için sistematik ve
kurumsal yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu amaçla hem kişilerin hem de
kurumların üzerlerine düşeni yerine getirmeleri gerekmektedir.
* Dr. Mehmet Behzat Ekinci.
** Yönetim ve Ekonomi, Celal Bayar Üniversitesi, İktisadî ve
İdarî Bilimler Fakültesi Dergisi, “Türkiye’nin Mukayeseli
Üstünlüğe Sahip Olduğu Hizmet Alt Sektörlerinden İnşaat; Sorunlar ve İmkânlar”,
Manisa, Cilt: 13, Sayı: 1 (ISSN: 1302-0064), 2006, s.61-78.
[1] İnşaat sektörü ile toplamda “Mimarlık-Mühendislik, Teknik
Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri“ kastedilmektedir. Çünkü inşaat sektörü,
bu hizmetlerin tamamını içinde barındırmaktadır. Bu kapsamda icra edilen
hizmetler birbiriyle entegre hâldedir. Nitekim, inşaat hizmetleri; mimarlık,
mühendislik, teknik müşavirlik ve müteahhitlik gibi faaliyetlerden
soyutlanamaz. Bu faaliyetlerin toplu hâlde bir araya gelmesi ile inşaat sektörü
bir anlam ifade eder. Bir inşaat hizmetinin icrası için; mimarî bir projenin
çizilmesi, inşaatın mühendislik teknikleriyle ölçümünün ve kontrolünün
yapılması, teknik müşavirle irtibatlı olunması ve müteahhitlik hizmetleriyle
desteklenmesi gerekmektedir.
[2] Hizmet Ticareti ile ilgili istatistikler için temel
alınan kaynak, Merkez Bankası Ödemeler Dengesi istatistikleridir. Bu kapsamda
yer verilen istatistikler sınırlı sayıda olup şu ana kalemlerden oluşmaktadır:
İnşaat Hizmetleri, Taşımacılık Hizmetleri, Turizm Hizmetleri, Finans
Hizmetleri, Diğer Ticarî Hizmetler, Resmî Hizmetler ve Diğer Hizmetler.
[3] Bilgisayar ve İlgili Hizmetlerin 2001 yılı ihracat
tutarı, DİE istatistiklerinden alınmış olup TL bazındadır. Bu hizmetlerin 2001
yılı ihracat tutarı, 11.618.231 milyon TL’dir. Bu ise 9,4 milyon dolara
karşılık gelmektedir. Hesaplamada, 2001 yılı ortalama dolar kuru dikkate
alınmış olup, 1.239.230 TL’dir.
[4] Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca, inşaat
sektörünün 200’den fazla alt sektörü harekete geçiren bir lokomotif sektör
olduğu ifade edilmektedir.
[5] AB’nin Türkiye’ye yönelik malî yardımları tek bir
çatı altında toplama amaçlı yönetmelikle, firmalarımız için önem arz eden
programlara ve inşaat sektörünü ilgilendiren faaliyet alanlarına ilişkin
bilgiler şu şekildedir:
a)Ispa:
Aday
ülkelerin çevre ve ulaşım konularında AB mevzuatına uyum sağlamalarını ve bu
alanlardaki alt yapı hizmetlerini geliştirmelerini sağlama amacını
taşımaktadır.
b)Phare:
Müteahhitlik
ve mühendislik hizmetlerini ve teçhizat teminini amaçlamaktadır.
c)Tacis:
13
Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkesinde serbest piyasa ekonomisine geçişi
desteklemeye yönelik bir teknik programdır. İnşaat sektörü çerçevesinde; alt
yapı ağlarının oluşturulması, şehir içi ulaşım sistemlerinin kurulması amacını
taşımaktadır.
d)Cards:
Ulaşım,
enerji ve çevre alanlarında bölgesel ortaklıkların kurulması, alt yapı
hizmetlerinin geliştirilmesi, yolların ve binaların rehabilitasyonu
hedeflenmektedir.
KAYNAKLAR
Aygün, Nazım (2002),
“İnşaat Sektörü ve Sorunları”, Yapı 2002 İzmir Fuarı, Dünya Eki, 24
Ekim, s.6.
Cantürk, Güven (2003),
“Avrupa Birliği’ne Aday En Dinamik Yeni Yıldız Türkiye”, Yapı 2003
İzmir Fuarı, Dünya Eki, 23 Ekim, s.6.
Çorbacıoğlu, Şevket
(2002), “İnşaat Sektörü ile Mühendislerin Sorunları”, Dünya, 6
Mart, s.11.
Demirtaş, Ekrem (2003),
“Ekonominin Nabzı ‘İnşaat Sektörü’ Atmıyor”, Yapı 2003 İzmir Fuarı, Dünya
Eki, 23 Ekim, s.19.
TÜİK
(2003), Hizmet İstatistikleri 2001,
Ankara, Ekim.
TÜİK
(2005), İstatistikler, http://www.die.gov.tr/ep.html,
Erişim: 1 Aralık.
DPT
(2000), Hizmet Ticaretinin
Serbestleştirilmesi, 8.BYKP, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara,
DPT:2543-ÖİK:559, http://www.dpt.gov.tr.
DPT
(2001), İnşaat, Müteahhitlik,
Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri, 8.BYKP, Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara, DPT:2566-ÖİK:582, http://www.dpt.gov.tr.
Dura,
Cihan., Atik, Hayriye (2002), Bilgi
Toplumu, Bilgi Ekonomisi ve Türkiye, İstanbul, Literatür Kitabevi.
Ekinci, Mehmet Behzat
(2004), “Uluslararası Hizmet Ticaretindeki Kurumsal Liberalizasyon Süreci ve
Türkiye”, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, İstanbul Üniv., Sosyal
Bilimler Enst., İktisat ABD.
Gezici, Ruşen (2002),
“Global Sanayi Dünyasında Mukayeseli Üstünlüklerimiz”, Mimar ve
Mühendis, Sayı:31, s.55.
Kazançoğlu, Akın (2003),
“Irak’ın Yeniden Yapılandırılması ve Türk İnşaat Sektörü”, Yapı 2003
İzmir Fuarı, Dünya Eki, 23 Ekim, s.17.
Kırval,
Levent (2001), Uluslararası Hizmet
Ticareti ve Kamu Alımları Piyasaları:Türkiye ile AB Arasında Hizmet Ticaretinin
ve Kamu Alımları Piyasalarının Karşılıklı Olarak Serbestleştirilmesi, İstanbul, İKV
Yayınları, No:165.
Koçoğlu,
M.Şükrü
(2002), “İnşaat Sektörünün Ekonomimizdeki Yeri ve Önemi”, Endüstriyel Yapı İnşaatı, Dünya Eki, 12
Mart, s.16-17.
Özdemir, Nihat (2003),
“İnşaat Sektörünü Krizden Çıkarmak Mümkün”, Yapı 2003 İzmir Fuarı, Dünya
Eki, 23 Ekim, s.22.
Sever, Kadir (2001),
“İnşaat Sektörü, Çözüm Arayışında”, Dünya, 23 Ekim, s.13.
Seyidoğlu, Halil (2003), Uluslararası
İktisat-Teori, Politika ve Uygulama, 15.baskı, İstanbul, Güzem Yayınları.
TCMB
(2005), Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 1 Aralık.
WTO (2002), “Doha Development Agenda: Services Negotiations”, Press Release, Press/300, 28 June,
(02-3693), pp.10-12.
WTO
(2004), Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 20 Oct.
WTO
(2005), Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Access: 15 Nov.
“Bayındırlık ve İskan
Bakanı Zeki Ergezen:İnşaat Sektörü Canlanacak”, Yapı 2003 İzmir Fuarı, Dünya
Eki, 23 Ekim 2003, s.7.
“TOBB İnşaat Sektörü Raporu’na Göre; İnşaat Sektörü
51 Ülkede 45 Milyar Dolarlık İş Hacmine Sahip”, Yapı 2003 İzmir Fuarı, Dünya
Eki, 23 Ekim 2003, s.20.