ALT DALLARI İTİBARİYLE
İNŞAAT SEKTÖRÜ; SORUNLAR - TEKLİFLER
İÇİNDEKİLER:
Giriş
1. Mimarlık-Mühendislik Hizmetleri
2. Teknik Müşavirlik Hizmetleri
3. Müteahhitlik Hizmetleri
Sonuç
Yerine
Giriş
Günümüzde
ülkelerin hemen tamamı uluslararası ticarette malların yanında hizmetlerin de
öneminin farkına varmıştır. Bu çerçevede ülkeler, sahip oldukları maliyet
avantajlarından hareketle uluslararası arenada hizmet arzına giderek ticarî
paylarını artırma çabası içerisindedir.
Uluslararası
İktisat Teorisi’nde, ticareti açıklamaya yönelik bazı teoriler
geliştirilmiştir. Bunlardan ön plana çıkanlarından biri “Mukayeseli Üstünlükler
Teorisi”dir. Buna göre; ülkeler sahip oldukları maliyet avantajlarından
hareketle ticarette bulunarak gelir elde etme imkânına sahip olabilmektedir.
Maliyet avantajlarını ise sahip oldukları birtakım faktörler (üretim
faktörleri) belirlemektedir. Esasında mal ticaretine yönelik olarak ileri
sürülen bu teori, hizmet ticaretine de uygulanabilir. Nitekim bu kapsamda
ülkeler; sahip oldukları beşerî sermaye, bilgi birikimi, kurumsal alt yapı vb.
faktörlerden hareketle kimi hizmetlerde uzmanlaşarak uluslararası arenada
faaliyette bulunmakta ve önemli ölçüde pay elde edebilmektedir.
Türkiye de
hizmet ticaretini önemseyen bir ülkedir. Nitekim, sahip olunan mukayeseli
üstünlükler sayesinde birtakım hizmetlerle önemli ölçüde gelir elde
edilebilmektedir. Turizm, inşaat ve ulaştırma bunların başında sıralanabilecek
hizmet alt sektörleridir. Nitekim, TCMB ödemeler dengesi istatistiklerine göre,
2003 itibariyle toplam hizmet geliri 17,4 milyar dolar iken, gideri 8,4 milyar
dolardır. Yani Türkiye net bir hizmet ihracatçısıdır.
İnşaat
sektörü de, belirtildiği üzere, ihracat geliri sağlayan sektörlerden biridir.
Yıllar itibariyle incelendiğinde, sektörün ithalât giderinin çok düşük olduğu,
hatta birçok yıl itibariyle hiç olmadığı, buna karşılık net ihracatçı sektör
konumunda olduğu ortaya çıkmaktadır. Örneğin 2003 itibariyle ithalât gideri yok
iken, ihracat geliri 906 milyon dolardır. Aslında önceki yıllarda daha yüksek
ihracat gelirine sahipken, meydana gelen kriz dolayısıyla sektörün gelirinde
düşüşler meydana geldiği ortaya çıkmaktadır.
Yapısı ve
gerçekleştirilen hizmetler açısından incelendiğinde, inşaat sektörünün geniş
bir faaliyet alanını içermekte olduğu görülmektedir. Sektör kapsamında yer alan
faaliyet alanları; “Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri, Teknik Müşavirlik
Hizmetleri ve Müteahhitlik Hizmetleri” şeklinde sıralanabilir. İnşaat sektörü,
bu faaliyetlerin tümünün belli bir düzende ve sırada olmak üzere bir arada
gerçekleştirilmesi ile ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, gerek her bir alt
dal itibariyle, gerekse dallar arası geçişler sırasında ciddi bazı
tıkanıklıklarla karşılaşılmaktadır.
Bu
çalışmada, alt dalları itibariyle inşaat sektörü ele alınmaktadır. Bu
çerçevede; Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri, Teknik Müşavirlik Hizmetleri ve
Müteahhitlik Hizmetlerine ilişkin değerlendirmeler yapılmakta, sorunlarına
değinilmekte ve çözümlerine yönelik öneriler aktarılmaktadır.
1. Mimarlık-Mühendislik Hizmetleri
İnşaat
sektörü, bir faaliyetler zinciri olarak ele alındığında, “mimarlık-mühendislik”
hizmetlerinin bu zincirin ilk halkası niteliğinde olduğu görülecektir. İlk
aşamada yer alması dolayısıyla taşıdığı önem de artmaktadır. Sağlıklı bir
inşaat sektörü için kaliteli mimarlık-mühendislik hizmeti şarttır.
Türkiye’de
mimarlık ve mühendislik hizmetlerine ilişkin temel sorunlar; “maddî, eğitimle
ilgili ve uluslararası standartlara uyum” başlıkları altında toplanabilir. Bu
temel sorunlara yönelik çözümler aşağıda yer almaktadır: (DPT, 2001, 5-8)
·
Mimar
ve mühendis için ödenen ücretler düşük olmaktadır. Böyle olunca mimarlık ve
mühendislik büroları; teknik donanım, eleman niteliği ve mekan açılarından
kısıtlı imkânlarla çalışmak durumunda kalmaktadır. Neticede bütçesi olmayan,
hatalı keşiflerle ve projesiz ihalelerle iş alınmak durumunda kalınmaktadır.
Halbuki AB ve ABD standartlarında çalışan yabancı firmalar, projelerini daha
detaylı ve çerçeveli hazırlamakta ve bunu karşılayıcı meblağda da ücret
almaktadır. Durum böyle olunca yerli firmaların yabancılarla rekabet edebilmesi
mümkün olmamaktadır.
·
Mimarlık
ve mühendislik alanındaki en önemli sorunlardan biri de eğitimle ilgilidir. Bu
konuda şu üç temel sorundan bahsedilmektedir:
1.
Meslekî
eğitimde yeterli bir kalite seviyesinin sağlanamaması,
2.
Dört
yıllık eğitim süresinin yetersiz kalması,
3.
Eğitim
sürecinde meslekî uygulamalara yeterince zaman ayrılmaması.
Bu sorunlara temel bir çözüm olarak,
eğitim süresinin dört yıldan asgarî beş yıla çıkarılması teklif edilmektedir.
·
Mimarlık
mesleğinin en üst kuruluşu olan Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA:Union of
International Architects), mimarların uyması gereken kurallara ve standartlara
ilişkin tespitlerde bulunmakta ve bunları yayımlamaktadır. Yayımlanan
belgelerle mimarların uyması gereken ölçülerle ilgili tartışma ve uyum süreci
başlatılmaktadır. Uluslararası belgelerde, bir mimarda aranan temel şartlara da
yer verilmektedir. Türkiye’de de uluslararası standartlara uyum sağlama
açısından bu ve benzeri (mesela, AB metinleri) belgelerin incelenmesi
gerekmektedir. Gerekli inceleme sonrasında mutabakat veya itiraz metinleriyle
bu sürece katkıda bulunulmaya ve yapısal özelliklerimize uygun standartların
tespitine çalışılmalıdır. UIA tarafından yayımlanan söz konusu belgelerden bir
kısmı şöyledir:
1.
Mimarlık
Mesleğinin Uygulanmasında Tavsiye Edilen Uluslararası Meslekî Standartlara
İlişkin Mutabakat Metni (Nisan 1998),
2.
Akreditasyon/Geçerlilik/Tanınma
(Nisan 1998),
3.
Meslekî
Bilgiler ve Yetenekler (Nisan 1998),
İnşaat
sektörünün önemli alt faaliyet alanlarından olan mimarlık-mühendislik, iç içe
bulunduğu sorunlar dolayısıyla sektörün gerektiği ölçüde faaliyette bulunmasını
engellemektedir. Bahsedilen temel sorunların giderilmesi, sektörün arzu edilir
ölçüde faaliyeti için gerekmektedir. Sektörde faaliyette bulunan mimarların ve
mühendislerin hizmetlerini karşılayıcı maddî imkânlara sahip olması, kaliteyi
de direkt olarak etkileyecektir. Eğitim ise mutlaka halledilmesi gereken bir
meseledir. Konu ile ilgili tespit edilecek politikalar ve bunların hayata
geçirilmesi, gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyette bulunmayı da
kolaylaştıracaktır. Özellikle uluslararası standartlara uyum konusu da bunu
tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır ki konu ile ilgili olarak kişiler ve
kurumlar bazında gereken özen gösterilmelidir.
Türkiye’de
mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin temel sorunları yanında, farklı bazı
sorunları da mevcuttur. Bunlar, mimarlık-mühendislik hizmetleri sahasındaki
yapılanmada ve meslekî uygulamalarda karşılaşılan sorunlar olup, bir kısmı
şöyledir: (DPT, 2001, 3-4)
·
İnşaat
arazisine ilişkin belirsizlikler olabilmekte ve tasarım sürecinde iken bile
değişikliklere gidilebilmektedir. Ayrıca, mülkiyet sorunları ve belediyelerin
imar planlarından kaynaklanan sorunlar da proje sürecinde çeşitli engellere yol
açabilmektedir.
·
İnşaatın
yapımı sürecinde gerçekçi bütçeler oluşturulamayabilmektedir. Bu da finansal
sıkıntılara sebep olmaktadır.
·
Mimara
genelde kapsamlı bir program verilmemekte ve bunun mimarca oluşturulması
istenmektedir. Başlı başına bir uzmanlık gerektiren ve farklı bir ücretlendirmeye
tâbi tutulması gereken programlama işlemi, mimar tarafından yeterince
önemsenmeden oluşturulmaktadır.
·
Tahmin
edilen inşaat maliyetleri genelde gerçekçi olmamaktadır. Maliyetlerde meydana
gelen değişmeler, söz konusu maliyet raporlarını geçersiz hâle
getirebilmektedir.
·
Tasarım
sürecinde mimara gereğinden fazla müdahale edilmektedir.
·
Mimar
ve mühendis arasındaki meslekî ilişkilerde yetersizlikler söz konusudur.
Genelde mühendislerin, mimarî tasarım sürecinin nihayete ermesi sonrası devreye
girmeleri dolayısıyla inşaatın kalitesinde düşüklük olabilmektedir.
·
Başta
Bayındırlık Bakanlığı olmak üzere resmî kurumlarca, mimarlara ve mühendislere
gerekli olmayan sınırlamalar getirilebilmektedir.
·
Meslekî
kontrolörlüğün mecburî olmaması dolayısıyla bu görev gerekli görülmez ise idare
tarafından mimara verilmeyebilmektedir. Bu da inşaatın projeye uygun
üretilmemesine sebep olabilmektedir.
·
Mimarlık
ve mühendislik hizmetlerine ilişkin kanun, 1938 yılında çıkarılan 3458 Sayılı
Kanun’dur. Türkiye’de bu hizmetleri tarif eden, sınırlarını çizen ve meslek
erbabının yetkilerini ve sorumluluklarını tanımlayan muhtelif kanun ve
yönetmelik mevcuttur. Ancak, şartların değiştiği günümüzde bunlar, mesleğin
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
Gerek
ulusal ve gerekse uluslararası alanda başarılı faaliyetler
gerçekleştirilebilmesi için, mimarlık-mühendislik hizmetleri ile ilgili
yapılanmaya önem verilmeli ve meslekî uygulamaların daha sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilebilmesi için karşılaşılan sorunlar da bertaraf edilmelidir.
Temel sorunlarını gidermiş, yapısal sorunlarını en aza indirmiş ve sağlıklı
meslekî uygulamalar gerçekleştirilebilen mimarlık-mühendislik hizmetleri alt
sektörü, toplamda inşaat sektörünün uluslararası alanda önemli paylar elde
edebilmesine imkân sağlayacaktır. Tabii ki bunun için diğer alt sektörlerin de
gerekli seviyeye kavuşması gerekmektedir. Söz konusu alt sektörlerden bir
diğeri olan teknik müşavirlik hizmetlerine de izleyen konuda kısmen
değinilmektedir.
2. Teknik Müşavirlik Hizmetleri
İnşaat
sektörünün alt faaliyet alanlarından bir diğeri de teknik müşavirlik
hizmetleridir. İnşaat sektörünü, mimarlık-mühendislik ve müteahhitlik alt
dallarının yanında tamamlayan diğer bir faaliyet alanıdır. Bu yönü itibariyle
önemli bir fonksiyonu yerine getiren teknik müşavirlik hizmetleri, inşaat
sektörünün ulusal alanda önemli bir yeri olan ve uluslararası alanda ticarî
payımızı artırmada katkı sağlayan hayatî bir role sahip alt dalı konumundadır.
Teknik
müşavirlik hizmetlerinin, ülkemiz inşaat sektörü açısından taşıdığı öneme
karşılık, sahip olduğu bazı ciddi sorunları da mevcuttur. Bu hizmetlerle ilgili
karşılaşılan sorunların bir kısmı şöyledir: (DPT, 2001: 16-17)
·
Teknik
müşavir kavramının ve teknik müşavirlik hizmetlerinin proje üretimi ve denetimi
üzerindeki rolü yeterince bilinmemektedir.
·
Teknik
müşavirlik hizmetleri, bir yatırım için öncelikle yapılan fizibilite
hizmetlerinden itibaren başlatılması gerektiği hâlde müşavirin devreye girmesi
geciktirilmektedir.
·
Yatırım
bütçelerindeki teknik müşavirlik hizmet bedelleri çok düşük tespit
edilmektedir.
·
Bu
hizmetleri veren firmalara sağlanan devlet destekleri, inşaat firmalarına
sağlanandan azdır.
·
Kamu
iştirakli müşavirlik şirketleri, üniversiteler ve inşaat firmalarının yan
kuruluşları, müstakil teknik müşavirlik firmalarına karşı haksız rekabet
içindedir.
·
Dış
kredili yatırımlardaki kredi şartlarına göre yabancı teknik müşavir
kullanımının mecburî oluşu, yerli teknik müşavirlik sektörünü olumsuz
etkilemektedir.
Teknik
müşavirlik hizmetleri ile ilgili en önemli sorunların başında, görüldüğü üzere,
kavram bazlı ve gerçekleştirilen meslekî uygulama ile ilgili bilgi eksikliği
gelmektedir. Dolayısıyla inşaat sektöründeki yerinin ve öneminin tam olarak
anlaşılmamış olmasını en önemli sorunların başında sıralamak gerekmektedir.
İnşaat sürecinde teknik müşavirin meslekî fonksiyonunu yerine getirmesi
konusundaki geciktirilmesini de önemle dikkate almak gerekmektedir. Uzmanlaşma
olgusunun, daha sağlıklı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için “olmazsa olmaz”
şartlardan biri olduğu düşüncesinden hareketle bu olumsuzluğun büyük bir önem
taşıdığı ifade edilebilir. Mimarlık-mühendislik hizmetlerindeki temel sorunlar
arasında sıralanan “maddî sorunlar”ın, teknik müşavirlik hizmetlerinde de
geçerliliğini muhafaza ettiği görülmektedir. Ayrıca firmalar arası “fırsat
eşitsizliği” ve rekabet açısından sahip olunan dezavantaj da bu alt hizmet
dalındaki faaliyetlere “ket” vurucu nitelik sergilemektedir.
Teknik
müşavirlik hizmetlerinin ülkemizde iç içe bulunduğu bu ve benzeri sorunlarına
yönelik alınması gereken tedbirler şu şekilde sıralanabilir: (DPT, 2001: 15-20)
·
Teknik
müşavirlik hizmetleri, uluslararası kabul görmüş FIDIC (Uluslararası Müşavir
Mühendisler Federasyonu) kuralları çerçevesinde hazırlanacak ayrı bir ihale
yasası ile sağlanmalıdır. (FIDIC, 67 ülkenin teknik müşavirlik birliklerinin
üyesi bulunduğu uluslararası bir kurumdur. Bu kurumun tespit ettiği kurallar;
Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası vb. fon sağlayan kuruluşların kredi
kullandırma prosedürlerinde esas alınmaktadır.
·
Bu
hizmetlerin önemine ilişkin olarak sektörde faaliyette bulunan kişiler ve
kuruluşlar, uluslararası standartlarda eğitime tâbi tutulmalıdır.
·
Bu
hizmetler için meslekî sorumluluk sigortası mecburî hâle getirilmeli ve denetim
sistemi, iş sahibinin mülkiyet sigortası, müteahhitlik hizmetleri sigortaları
ve malzeme üreticileri sigortaları ile bir bütün içinde gerçekleştirilmelidir.
·
Kamu
kurum ve kuruluşları ile belediye yatırımlarında bağımsız teknik müşavirden
faydalanılması mecburî hâle getirilmelidir.
·
Teknik
müşavirlik hizmetleri, bir harcama kalemi olarak kamu yatırım bütçelerinde yer
almalı ve ödemeler, müteahhit vasıtasıyla direkt olarak işveren tarafından
yapılabilmelidir.
·
Türkiyeli
teknik müşavirlerine gereken destek verilmelidir. Bu çerçevede, rekabet
güçlerinin artırılması maksadıyla başta Türk Cumhuriyetleri için olmak üzere,
sağlanan Eximbank kredilerinde Türkiyeli teknik müşavirlerin tercih edilmesi
şartı getirilmelidir.
·
Yurt
dışı hizmetlerde, Kafkasya ve Orta Asya Türk devletleri, Ukrayna ve Rusya ile
yakın ilişkiler sağlanmalı ve bu ülkelerin muhtelif seviyedeki teknik
elemanlarına ülkemizdeki teknik hizmetler ve projeler hakkında bilgi ve
tecrübeler aktarılmalıdır.
·
İhaleye
çıkarılan ve Türkiye tarafınca finanse edilen veya destek sağlanan uluslararası
yatırım projelerinin ihale öncesi proje ve şartname hazırlama sürecinde
Türkiyeli müşavirlik, mühendislik ve mimarlık firmalarının yer alamaması önemli
bir sorundur. Bu sorun giderilmeli ve firmaların söz konusu sürece iştiraki
sağlanmalıdır.
·
Yerli
teknik müşavirlik ve mühendislik firmaları, uluslararası inşaat piyasasında çok
güçlü ve prestijli yabancı firmaların sağlam bir pay elde etmiş olması
dolayısıyla yurt dışına açılamamaktadır. Bu sorunun giderilebilmesi için yerli
firmaların, oluşturulacak bir fonla desteklenmesi ve uluslararası piyasalara
açılması sağlanmalıdır.
3. Müteahhitlik Hizmetleri
İnşaat
sektörünün alt faaliyet dallarından diğer biri müteahhitlik hizmetleridir.
Müteahhitlik hizmetleri, inşaat faaliyetinin son aşaması niteliğinde olması
dolayısıyla ayrı bir önem taşır. Çünkü bu hizmetler nihaî olarak, ortaya fizikî
yapıların çıkarılması ile ilgilidir.
İnşaat alt
faaliyetlerinin diğer tüm dallarında olduğu gibi, müteahhitlik hizmetlerinde de
temel nitelikte birtakım sorunlar mevcuttur. Bunlardan biri tanımlanmaya
ilişkindir. Müteahhitlikle ilgili mevzuat kaynaklı sorun niteliğinde olan
tanımlanma meselesi, sektörde faaliyetlerin gerçekleştirilmesi konusunda
birtakım ciddi karışıklıkların oluşmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla çözümü de
bir o kadar önem taşımaktadır. ülkemizde inşaat yapım işini mutlaka bir inşaat
müteahhidinin üstlenmesini şart koşan bir düzenleme mevcut değildir. Bu durum,
inşaat müteahhitliğini gerekli sermayesi veya cesareti olan herkesin serbestçe
yapabileceği cazip bir meslek hâline getirmektedir. Müteahhit kavramının açık
bir şekilde tanımlanması ve konu ile ilgili denetimin sağlanması gerekmektedir.
Bununla ilgili kanunî düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. (DPT, 2001:
36)
Müteahhitlik
hizmetleri de kendi arasında ikili bir sınıflamada ele alınmaktadır. Söz konusu
hizmetler; yurt içi ve yurt dışı olmak üzere iki tür müteahhitlik hizmetinden
müteşekkildir. Yurt içi müteahhitlik hizmetleri, ülkemiz inşaat faaliyetleri
ile ilgili olup, kendi kanunlarımıza ve düzenlemelerimize tâbi iken, yurt dışı
müteahhitlik hizmetleri ise faaliyette bulunulan ülke kanunlarına ve
düzenlemelerine tâbidir. Burada, ağırlıklı olarak yurt dışı müteahhitlik
hizmetleri üzerinde durulmakta ve konuya ilişkin sorunlar ele alınmaktadır.
Yurt Dışı
Müteahhitlik Hizmetleri (YDMH; inşaat, tesisat, montaj, mühendislik, proje,
teknik müşavirlik, işletme, bakım ve tamirat gibi faaliyetlerin tümünün ifade
edilmesinde kullanılmaktadır.), ekonomide gerek özel, gerekse kamu tarafından
gerçekleştirilen inşaat yatırımlarının kesintiye uğradığı devrelerde önemini
artırmaktadır. Yurt dışında faaliyette bulunan firmalar, kâr transferi şeklinde
veya işçilerin gönderdiği dövizler vasıtasıyla ülkeye döviz girdisi sağlamaktadır.
Yanı sıra, yerli inşaat malzemeleri, makine ve teçhizat ihracatı ile de
ödemeler dengesine olumlu etkisi bulunmaktadır. Bunlar dışında, istihdama da
katkı sağlamakta, teknoloji birikiminin oluşmasına yol açmakta ve inşaat
malzemelerinin kalitesinin ve standartlarının yükselmesine katkıda
bulunmaktadır… YDMH’nin Türkiye’ye katkısının tam olarak tespiti zor olmakla
beraber, yapılan tahminlere göre; üstlenilen işlerin ihale bedellerinin %50’si
civarındaki kısmı, ülkemize döviz girdisi olmaktadır. (DPT, 2001: 58-60)
Dünyanın en
büyük 225 müteahhitlik firması arasında ortalama 10 Türkiye firmasının olduğu
ifade edilmektedir. Bununla beraber, iç içe bulunulan bazı sorunlara dikkat
çeken sektör temsilcileri, bu çerçevede özellikle müteahhit sayısına ve bunların
gerçekleştirdiği iş oranına dikkat çekmektedir. Bu arada sayıya ilişkin bir
karmaşaya da vurgu yapılmaktadır: (Koçoğlu, 2002: 16)
“Sektörümüzde
bazı verilere göre 200 bin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı verilerine göre ise
her grupta (A-B-C-D-H) özel, tüzel ve devirli olmak üzere müteahhit karnesine
sahip 91 bin 145 müteahhit vardır. Sektördeki bu karmaşa anlaşılır gibi
değildir. Ancak TİSK-Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu üyesi olan
sendikamıza üye 110 ve tüm ülkede aynı seviyede yaklaşık 150 firma söz
konusudur. Üyelerimiz, yani yüz binlerle ifade edilen grubun içindeki 110
firma, ülkemiz yatırımlarının parasal değerle yaklaşık %70’ini
gerçekleştirmektedir. Yurt dışında yapılan inşaat işlerinin ise %90’ını
üstlenmişlerdir.”
Sağladığı
katma değer dikkate alınarak, YDMH sektörünün geliştirilmesi ve desteklenmesi,
Türkiye ekonomisi için önem taşımaktadır. Buna ilişkin atılması gereken bazı
adımlar şu şekilde sıralanabilir: (DPT, 2001, 69-71)
·
YDMH
firmalarının her türlü finansman ve teminat mektubu sorunu giderilmelidir.
·
Müteahhitlerin
ve yatırımcı firmaların yurt dışındaki işlerinin politik ve ekonomik risklere
karşı sigortalanmasını sağlayacak mekanizmalar hayata geçirilmelidir.
·
Eximbank
proje kredilerinin kullandırılması sırasında karşılaşılan sorunların
giderilmesi ve rahat bir kredi kullanım mekanizmasının oluşturulması
gereklidir.
·
Firmalarımıza
orta ve uzun vadede iş imkânı sağlamak maksadıyla hedef pazar ülkelere yönelik
finansal destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi lazımdır.
·
İşçilerimizin
sosyal güvenlik sorunlarının giderilmesine çalışılmalıdır.
·
Firmaların
faaliyetlerine engel teşkil eden her türlü vergi uygulamaları
sadeleştirilmelidir. “Altın yumurtlayan tavuk” değerlendirmesi yerine,
meselenin uzun vadeli perspektifle ele alınması gerekmektedir.
·
Uluslararası
piyasalarda daha faal bir şekilde iş yapabilmelerine yönelik teknik destek
verilmeli, bu kapsamda pazar araştırmaları yapılarak, potansiyel yatırım
bölgeleri tespit edilmeli ve firmalar buralara yönlendirilmelidir.
·
Firmalarımızın
ortak faaliyette bulunduğu yabancı firmalarla karşılaştıkları sorunların
süratle çözümüne yönelik hukukî ortam hazırlanmalıdır.
·
Sektörün
gerek yurt içinde gerekse yurt dışında tanıtımına yönelik çaba sarf
edilmelidir.
·
Sektörün
yurt dışında imajını zedeleyecek firmalar tespit edilmeli ve faaliyetlerine
kısıtlama getirilmelidir.
YDMH’ler
çerçevesinde, yurt dışında üstlenilen işlerde karşılaşılan en büyük sorunlardan
biri, gerekli teminatın gösterilememesidir. Bu olumsuzluğun giderilmesine
yönelik girişimlerde bulunulmuş ve 30 Temmuz 2002 itibariyle gerekli
düzenlemenin yapıldığı, otoritelerce ifade edilmiştir. Bu amaçla, Eximbank’ın
“Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetlerine Yönelik Teminat Mektubu Programı” hayata
geçirilmiştir. Program kapsamında, müteahhitlik firmalarımızın mevcut
pazarlarda kalıcılığı ve yeni pazarlara açılmalarının sağlanması maksadıyla,
yurt dışında üstlenilen veya üstlenilecek projelerin teminat mektubu ile
desteklenmesi hedeflenmektedir. (“Yurt Dışı Müteahhitlere…”, 2002: 9)
Yurt Dışı
Müteahhitlik Hizmetleri, yurt içinde yapılan hizmetlere nazaran daha karmaşık
olup daha fazla çaba sarf edilmesini gerektirir. Bu çerçevede, normal faaliyet
icrasının zorlukları yanında esas sorunlar; sosyal, politik, ekonomik vb.
alanlarda meydana gelen belirsizliklerden kaynaklanmaktadır. YDMH; savaş,
ülkenin işgali, terör olayları, iç karışıklık, ambargo, ihtilal, işverenin
ilişkili olduğu hükûmetin iktidarını kaybetmesi, hükûmetin firmaya karşı tavrında
değişiklik olması, aleyhte kanunî düzenlemeler, grev, kamuoyu tepkileri vb.
gelişmelere son derece duyarlıdır. Bu tür gelişmelerin YDMH’yi etkileyici
nitelikte olması hâlinde birtakım risklerin mevcudiyeti söz konusu olmaktadır.
Bunların neticesi ise; projenin ya da sözleşmenin iptal edilmesi, resmî
muhatabın meşruiyetini kaybetmesi, hak ediş ödemelerinin durdurulması veya
aksatılması, projede radikal değişikliklere gidilmesi, çalışma emniyetinin
kalmaması, malzemenin ve işçi tedarikinin engellenmesi, ödemelerin tespit
edilen para birimi dışında yapılması ve kazancın yurt dışına transferinin
engellenmesi vb. şekillerde tezahür eder. Bu tür olumsuzlukların etkisini
giderme yönünde kurumsal bazda atılabilecek adımlar vardır. (DPT, 2001: 32) Bu
çerçevede, mesela, bir kurum oluşturulması yoluna gidilebilir. Kurulacak bir
kamu kuruluşu, özel niteliği haiz kamu kuruluşu veya direkt olarak yetkili bir
özel kuruluş, iş yapılabilecek potansiyel ülke/ülkeler tespitinde bulunabilir
ve oluşturulacak mekanizma sayesinde sürekli analiz yapma görevini yerine
getirerek riskleri en aza indirebilir. Şöyle ki, söz konusu kuruluş, YDMH
firmalarını, tespit ettiği potansiyel ülkelere yönlendirir ve bu ülkeleri
sürekli gözetim altında tutar. Ortaya çıkabilecek herhangi bir risk durumunda
gerekli tedbirlerin alınması yönünde gerek devlet ve gerekse yerli firmalar
bazında ikazlarda bulunur. Haliyle erken uyarı sistemi ile uygun tedbirlerin
alınması mümkün kılınabilecek ve risk minimize edilebilecektir
Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı’nca, YDMH’ye yönelik gerçekleştirilmesine devam eden önemli
bir çalışma mevcuttur. Bu çalışma; YDMH ile ilgili olarak, yurt dışında inşaat,
tesisat, montaj, mühendislik, proje, müşavirlik, işletme, bakım ve tamirat gibi
hizmetleri gerçekleştiren firmalara “Yurt Dışı Müteahhitlik Belgesi” veya bunun
yerine geçen “Geçici Belge” verilmesi ile ilgilidir. Söz konusu belgeler,
müteahhitlerimizin daha sağlıklı faaliyetlerde bulunmalarına yönelik ortamın
sağlanması açısından önem taşımaktadır. (“Bayındırlık ve İskan Bakanı…”, 2003: 7)
Günümüz
şartları; finansman kaynağı belli, projesi hazır olan uluslararası ihaleye
çıkarılan projelere teklif veren müteahhit firma yerine, müteşebbis, yatırımcı,
proje finansmanını yeni modellerle sağlama yeteneğine sahip işveren kişilerle
ve kuruluşlarla rahatça irtibat sağlayabilen müteahhit modelini
gerektirmektedir. (DPT, 2001: 21) Uluslararası alanda başarı elde edilebilmesi
ve ticarî payımızın artırılabilmesi için yerli firmalarımızın da bu değişime
ayak uydurması gerekmektedir. Uluslararası standartlara sahip olunması hâlinde,
sektörün ticarî payı da artacaktır.
Sonuç Yerine
Stratejik
nitelikli hizmet alt sektörlerinden bir olan inşaat, çalışma boyunca sıralanan
ve çözümlerine yönelik önerilerde bulunulan sorunlar dolayısıyla asıl
potansiyelini sergileyememektedir. Türkiye’nin uluslararası ticaretteki payını
artırmada önemli rol üstlenen sektörlerinden biri olarak inşaatın alt dalları
itibariyle, bu sorunlarının giderilmesi gerekmektedir. Bunun için ciddi
birtakım sistematik ve kurumsal yaklaşımlarda bulunulması gerektiği açıktır.
İnşaat
sektörüne yönelik sistematik ve kurumsal yaklaşımların sergilenmesi halinde
Türkiye’nin uluslararası ticarî payını daha yükseklere çıkarması mümkündür.
Çünkü inşaat, ileri-geri bağlantıları sebebiyle ekonominin büyük bir kısmını
ilgilendirmektedir. Dolayısıyla yüksek gelir potansiyeline sahip bir inşaat
sektörü, aslında ekonominin birçok dinamiğini harekete geçirerek toplu bir
gelişmeyi sağlayabilme özelliğine sahip bulunmaktadır.
* Dr. Mehmet Behzat
Ekinci.
** BYV, Boğaziçi
Bülteni, “Alt Dalları İtibariyle İnşaat Sektörü; Sorunlar – Teklifler”,
İstanbul, Ocak-Şubat-Mart 2006, s.20-25.
KAYNAKLAR
1)
DPT: İnşaat, Müteahhitlik, Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri, 8.BYKP, Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, DPT:2566-ÖİK:582, http://www.dpt.gov.tr, 2001.
2) Ekinci, Mehmet
Behzat: “Türkiye’de
Mimarlık-Mühendislik Hizmetleri”, İnşaat Dünyası, Ekim 2005, s.102-106.
3)
Koçoğlu,
M.Şükrü: “İnşaat Sektörünün
Ekonomimizdeki Yeri ve Önemi”, Endüstriyel
Yapı İnşaatı, Dünya Eki, 12 Mart 2002, s.16-17.
4)TCMB: Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
15.10.2004.
5) “Bayındırlık ve İskan
Bakanı Zeki Ergezen:İnşaat Sektörü Canlanacak”, Yapı 2003 İzmir Fuarı, Dünya
Eki, 23 Ekim 2003, s.7.
6) “Yurt Dışı Müteahhitlere Eximbank Desteği
Tamam”, Dünya, 31 Temmuz
2002, s.9.