ENFLASYONUN VE FAİZ
ORANLARININ 2002–2006 DÖNEMİNDE TÜRKİYE’DE GAYRİ MENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARINA
ETKİSİ
İÇİNDEKİLER:
ÖZET
GİRİŞ
1)Türkiye’de Gayri Menkul Yatırım Ortaklıklarının Gelişimi
ve Mevcut Durumu
2) Gayri Menkul Yatırım Ortaklıklarının
Ekonomiye Katkısı
3) Gayri Menkul Yatırım Ortaklıklarının Avantaj
ve Dezavantajları
SONUÇ VE ÖNERİLER
ÖZET
Özellikle
gelişmiş olan ülkelerin sermaye piyasalarında çok uzun bir geçmişe sahip olan
gayri menkul yatırım ortaklıkları (GYO) ülkemizde kısa bir geçmişe sahip
olmakla birlikte bir takım sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. GYO’ların en
önemli sorunlarından biri olan yüksek enflasyon ve faiz ortamı nedeniyle
kullanımı mümkün olmayan uzun vadeli kredilerde yaşanan sıkıntı göze
çarpmaktadır. Ekonomik büyümeye katkı sağlayan sektörlerin başında gelen GYO
sektörünün enflasyon ve faizlerin düşmesiyle birlikte portföy yapılarındaki
değişiklikler dikkat çekicidir.
Anahtar Kelimeler: GYO, enflasyon ve faiz etkisi,
portföy yapısı
GİRİŞ
Ülkemizde
24 Ocak 1980 karaları ile birlikte yaşanan yapısal değişim finansal kesime de
yansımıştır. Bu karalarla birlikte diğer piyasaların yanı sıra sermaye
piyasasının gelişimine ve dolayısıyla ekonomiye katkıda bulunabilmesi için
GYO‘lara önem verilmeye başlanmıştır.
Sermaye
Piyasası Kurulu’nun (SPK) GYO tebliğine göre; GYO’lar, gayri menkule dayalı
sermaye piyasası araçlarına, gayri menkule dayalı projelere, haklara ve sermaye
piyasası araçlarına yatırım yapabilen belirli projeleri gerçekleştirmek üzere
adi ortaklıklar kurabilen özel bir portföy yönetim şirketi tipidir.
Ülkelerin
Gayri Safi Milli Hâsıla (GSMH) büyüklüğü, kişi başına düşen milli gelir
miktarı, internet kullanım miktarı, elektrik, demir-çelik üretim miktarı,
eğitim ve sağlık düzeyi vb. her ne kadar kalkınmışlık düzeyini ifade etse de
planlı yapılaşma, yapı kalitesi, modern kentleşme ve metropolleşmede en az
bunlar kadar kalkınmışlık düzeyinin göstergeleridir. İşte bu kalkınmışlık
düzeyi göstergelerinin yakalanabilmesi/gerçekleştirilebilmesi için GYO’lar ön
plana çıkmaktadır. Kısaca; GYO’lar geleceği şekillendirecek profesyonel yatırım
şirketleridir.
Son yıllarda faizlerin ve
enflasyonun düşmesinin ve ekonomide esen olumlu rüzgârların hemen ardından yani
makroekonomik göstergelerin iyileşmesiyle birlikte, bankaların 20 yıla kadar
varan vadelerle konut kredileri vermesi kriz ortamında donan gayri menkul
talebini tetiklemiştir. Böylece gayri menkul yatırımları değere binmiştir.
Bu
çalışmada Türkiye’de oldukça yeni bir yatırım aracı olan GYO’ların gelişimi ve
mevcut durumu, ekonomiye katkısı, avantaj ve dezavantajları ve son olarak
2002–2006 dönemindeki değişen enflasyon ve faizler neticesinde toplam portföylerinde
meydana gelen değişiklikler incelenerek değerlendirilmeye çalışılmıştır.
1)Türkiye’de Gayri
Menkul Yatırım Ortaklıklarının Gelişimi ve Mevcut Durumu
GYO’lar
dünyada ilk olarak ABD literatürüne 1960 yılında girmiş ve 1990’larda hızlı bir
gelişme katetmiş olmasına rağmen ülkemiz literatürüne 1992 yılında girmiş,
SPK’nın 1995 yılında yayınlamış olduğu ‘’Gayri menkul Yatırım Ortaklıklarına
İlişkin Esaslar Tebliği’’ ile Türk sermaye piyasalarındaki yerini almıştır.
GYO, Türkiye için yeni bir finansman aracı olma işlevinin yanı sıra sosyal yönü
de bulunan bir yatırım aracıdır. GYO’ların yaptığı ve
yapacağı, yollar, binalar, sosyal tesisler, alt yapı, yeşil alanlar sonucu
kentlerimiz, metropollerimiz gelişmişlik düzeyimizin simgelerini oluşturacaktır.
İnsanlarımızı, yoksulluktan, imkânsızlıktan en önemlisi plansızlıktan
kurtaracaktır. Ayrıca insanlarımız organize şekilde, üretebilmenin, şekil
verebilmenin bilincine varacaktır.
ABD’de
192 adedi halka açık olmak suretiyle yaklaşık 300 civarı GYO faaliyet
göstermekte olup, ulaştıkları toplam portföy değeri yaklaşık 500 milyar dolar
civarındadır.[2] Bu GYO’ların % 90 kar
dağıtma zorunlulukları bulunmaktadır.[3]
Türkiye’de ise ilk GYO 1996 yılında kurulmuş, Aralık 1997’de halka açılmış ve 2
Ocak 1997 tarihinde İMKB’de işlem görmeye başlamıştır. 1998’de düzenlemelerde
bazı temel değişikliklerin yapılması ile GYO’ların gelişimi hızlanmıştır. Bugün
itibariyle halka açık toplam 11 GYO bulunmakta olup toplam portföy değerleri
2.583.286.808 YTL’dir.[4]
Ancak İMKB’de işlem görmekte olan GYO’ların dışında da kurulmuş olup uygun
halka arz zamanını bekleyen GYO’lar da bulunmaktadır. Bu şekildeki GYO’ların da
halka arzlarının tamamlanmasıyla önümüzdeki yıllarda GYO’ların sayısında ve
toplam portföy büyüklüklerinde önemli bir artış olması beklenmektedir.
Ülkemizde faaliyet gösteren onbir GYO’dan bir tanesi kamu kesimi tarafından
(Vakıf GYO), diğerleri ise özel sektör tarafından kurulmuştur. EGS GYO’nun
kontrolü ise TMSF’ye geçmiştir.
Türkiye’de
GYO’lar SPK’nın kontrolü altındadır ve İMKB’ye kote edilen şirketlerin
çıkarılmış sermayelerinin % 49’unun halka açılma zorunluluğu bulunmaktadır.
Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olup kar dağıtma zorunlulukları da yoktur.
Bu uygulamadaki amaç, GYO’ların kazandıkları fonları şirkette tutarak daha
hızlı büyüme potansiyeli sağlamalarıdır. Ülke ekonomisine göz ardı edilemeyecek
katkıları olan GYO’lara getirilen vergisel teşvikler sektörün gelişmesinde
önemli rol oynamaktadır. Fakat bu teşvikler GYO’ların etkinliği açısından
yeterli değildir.
GYO
sektörü 2 Ağustos 1999 tarihinde kurulan ‘’Gayri menkul Yatırım Ortaklıkları
Derneği’’ (GYODER) ile resmi bir temsilciye kavuşmuştur. Sektörün gelişimini,
tanıtım ve temsilini sağlamak, sektörde kalite, kontrol ve eğitim konularında
standartları oluşturmak ve korumak amacıyla kurulan dernek aktif olarak
faaliyetlerini sürdürmektedir.
2) Gayri
Menkul Yatırım Ortaklıklarının Ekonomiye Katkısı
Ülkemizde
GYO’ların ana amacı, finansman problemi yaşayan gayri menkul sektörüne kaynak
oluşturmaktır. Halka açılma suretiyle toplanan fonların gayri menkul sektörüne
yönlendirilmesinin yanı sıra kısıtlı birikimleriyle verimli bir gayri menkul
yatırımı yapamayan tasarruf sahiplerinin, oluşturulan değer artışından
faydalanmalarını sağlamaktadır.[5]
Yani bir yandan sektör finansman ihtiyacını karşılarken diğer bir yandan
yatırımcıların tek başlarına satın alamayacakları gayri menkullere bu yolla
ortak olabilmelerini sağlamaktadır.
GYO’lar
esas itibariyle likit olmayan gayri menkuller için gerçek anlamda bir pazar
meydana getirebilirler. Konut, alışveriş, eğlence veya iş merkezleri gibi bütün
gayri menkuller GYO’lar aracılığıyla kolaylıkla likit hale gelebilir ve bu
şirketlerin hisse senetleri olarak alınıp satılabilirler. Böylece hem sermaye piyasasının
hem de İMKB’nin gelişmesine katkıda bulunurlar.
Halka
açık SPK denetimine tabi olan GYO’lar gayri menkul alım satımlarında ve ipotek
kabullerinde SPK tarafından belirlenen ekspertiz şirketlerine değerleme yapmak
zorunda olup rayiç bedeller üzerinden işlem yaparak sektöre şeffaflık
getirmektedirler. Ayrıca finansal tablolar ile birlikte projelerin karlılık ve
maliyetleri hakkında yayınladıkları düzenli raporlar ile yatırımcılarına
sağlıklı bir bilgi akışı sağlamaktadırlar. GYO’ların bu şeffaflığı, gayri
menkul sektörünün kayıt ve denetim altına alınmasına olumlu katkıda
bulunmaktadır.[6] Böylece kayıt dışı
ekonominin azaltılmasında önemli rol oynayabilirler.
GYO’ların
gelişimi çarpan etkisiyle diğer sektörlerin (inşaat, sağlık, turizm) gelişimini
de sağlar. Böylece diğer sektörlerdeki canlanma, istihdam ve gelir etkisi
oluşturarak ekonominin de canlanmasına önemli katkı sağlayabilir.
GYO’lar
tarafından gerçekleştirilecek projeler sayesinde, atıl kalan arazilerin
değerlendirilmesi, alt yapı yatırımlarının hızlandırılması ve modern yaşam
merkezlerinin oluşturulması sayesinde yerleşim bölgelerindeki çarpık
kentleşmeyi azaltarak gelişmiş ülke görüntüsü ortaya çıkmaktadır.[7]
Bu sayede kontrolsüz olarak gelişmiş olan gayri menkul sektörüne disiplin ve kalite
getirme konusunda öncü rol oynamaktadırlar.
3) Gayri
Menkul Yatırım Ortaklıklarının Avantaj ve Dezavantajları
Avantajları:
GYO
portföyleri gayri menkullerden ve menkul kıymetlerden oluşan karma
portföylerdir. Bu nedenle portföyler gayri menkulün niteliği gereği enflasyona
karşı güçlü bir koruma sağlarken alternatif yatırım araçlarının getirileri ile
ters yönde hareket ederek yatırım riskinin düşük olmasını sağlarlar. GYO hisse
senetleri ayrıca yatırımcılara küçük tasarruflarla büyük portföylere ortak olma
olanağı verir ve hisse senedini satılabilirliği sayesinde gayri menkul
yatırımlarına likidite kazandırılmış olur.[8]
GYO'lar, sermaye ve gayri menkul
piyasası gibi her iki tarafta da bulundukları için hem endeks olarak hem de
reel ekonomideki gelişmelere paralel olarak en çok büyüyecek sektörlerin
başında geliyor. Ayrıca yatırımcılar GYO paylarını
borsada satabilmelerinin yanı sıra paylara ilişkin borsada oluşan fiyat
dalgalanmalarından da yararlanırlar. Üstelik şirket portföyü gayri menkul
alanında uzman kişiler tarafından yönetildiğinden, herhangi bir kişinin kendi
başına yatırım yapmasından daha etkin sonuçlar elde edilebilmektedir.
GYO’lar yatırımcılara
vergi avantajı da sağlamaktadır. GYO şirketlerinin gelirleri Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 8/4-d maddesi uyarınca kurumlar vergisinden istisnadır. Ayrıca GYO
şirketlerinin ortaklarına kar dağıtmaları durumunda herhangi bir gelir vergisi
tevkifatı yapılması da gerekmemekte dolayısıyla GYO bünyesinde elde edilen
kazançlar hem kurumlar hem de gelir vergisi tevkifatına tabi olmadığından
yatırımcılara hiç vergilendirilmemiş bir şekilde ulaşmaktadır.[9]
Dezavantajlar:
GYO
sektörü açısından en büyük dezavantajlardan biri olumsuz piyasa koşullarıdır.
Yüksek KDV, Damga Vergisi ve Tapu Harçları gibi sorunlardan dolayı sektördeki
kayıt dışılık dikkate alındığında sağlanan kurumlar vergisi avantajı ortadan
kalkmaktadır[10] Kayıt dışı işlemlerin
yoğun olduğu inşaat sektöründe gerçek değerler üzerinden yüksek oranlarda KDV
ödeyen GYO şirketleri haksız rekabetle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Faaliyetleri itibariyle tamamen şeffaf olan ve birçok açıdan denetime tabi olan
GYO’lar sektörde denetimsiz işlem yapan şirketlere göre dezavantajlı duruma
gelmektedir. Ayrıca
GYO'lar 8 Kasım 1998'de yayınlanan bir genelge ile Kurumlar ve Gelir
Vergisi'nden muaf oldukları için herhangi bir yere iştirakte
bulunamamaktadırlar ve Hazine ihalelerine girememektedirler.
İmarlı
arsa üretiminin kısıtlı olması da diğer dezavantajlardan biridir. Gayri menkul
sektörü bugüne kadar Bayındırlık Bakanlığı, Arsa Ofisi, Toplu Konut İdaresi
(TOKİ), Emlakbank, gibi kamu kuruluşları ile yerel yönetimler, kooperatifler,
mimar ve mühendislik kuruluşları, inşaat firmalarının kısıtlı olanakları
çerçevesinde gelişmiştir. Ülkemizde kırsaldan şehirlere göç hala yoğun bir
şekilde devam etmektedir. Bu kuruluşların özellikle büyük şehirlerde artan
imarlı arsa talebine ve konut ihtiyacına yeterli cevabı verememesi, düzensiz ve
plansız gelişimlere yani kaçak yapılaşmaya, ehliyetsiz kişi ve kuruluşların bu
sektörlere el atmasına yani korsan müteahhitçiliğe neden olmuştur. Bu da hazine
arazilerinin yasal olmayan yollardan işgaline, kayıt dışı ekonomiye dolayısıyla
haksız rekabete ve sonuç olarak mili gelirin kaybolmasına yol açmaktadır.
Ayrıca şehir merkezindeki arazilerin fiyatlarının da aşırı yüksek olması
sağlıklı bir imar planlamasının yapılmasına önemli bir engeldir.
Sektörün
en önemli diğer bir dezavantajı ise yüksek sermaye maliyetidir. Bankalar
yüksek/belirsiz enflasyon ve faiz ortamı sebebiyle, sektöre orta ve uzun vadeli
kredi vermemektedirler. Bu yüzden enflasyon ve faizler, kişileri devlet
destekli konut projelerine ve kooperatifçiliğe doğru yöneltmiştir. Dolayısıyla
GYO’lara olan ilgi yetersiz kalmıştır. Bundan dolayı sektör yeni projelere
atılım yapamamıştır.[11]
Fakat bu durum 2002-2006 yılları arasındaki enflasyonu düşürme ve sabitleme
programları çerçevesinde yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Faiz oranları ve
bono getirilerinin düşmeye devam ettiği bu süreçte, yatırımlar yeni yön
arayışına girmiş böylece bireysel yatırımcılar portföylerini yatırım fonlarına
ve borsaya yöneltmişlerdir. Bundan GYO’lar da faydalanabilmişlerdir. Ayrıca
TOKİ, ipotekli gayri menkul kredilerinin satın alınması ve menkul
kıymetleştirilmesi için yeni bir yönetmelik çıkartmış ve bu süreç içerisinde
bankalar uzun vadeli kredi yollarını açmıştır. Bu durum gayri menkul sektörü
için dolayısıyla GYO’lar için çok önemli gelişmelerdir. Bu olumlu gelişmelerin
sektöre olumlu yansıyıp yansımadığını 2002–2006 yılları toplam portföy
değerleri ve bu değerleri oluşturan varlıkları baz alarak inceleyeceğiz.
Aşağıdaki
tabloda, İMKB’de işlem gören GYO’ların 2002-2006 yılları gayri menkul portföy
dağılımlarının karşılaştırılması yer almaktadır. Tablolardaki oranlar GYO’ların
her bir varlık grubunun gayri menkul portföylerinin yüzde kaçını temsil
ettiğini göstermektedir. Analizimizde 2002–2006 döneminin alınmasının nedeni;
gayri menkul sektörünü etkileyen en önemli faktörlerin yüksek enflasyon ve faiz
oranlarının olmasından ve 2001 krizi sonrası bu göstergelerin düzelmeye
başlaması ve Kasım 2002 seçimleri ile yeni bir döneme girilmesidir. Yani gayri
menkulde 17 Ağustos 1999 depremi ile başlayıp 2001 krizi ile süren sektörel
durgunluk, ekonomideki son gelişmelerle farklı bir boyut olmuştur.
Tablo:1) İMKB’deki GYO’ların 2002/09–2006/09
Yılları Gayri Menkul Portföy Dağılımları
|
Bina, Arsa ve Araziler |
Projeler |
Para-Sermaye Piyasası Araçları |
Toplam Portföy Değeri |
Toplam Portföy Değeri |
|||||||||
|
YTL |
% |
YTL |
% |
YTL |
% |
YTL |
YTL |
||||||
|
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
2002 |
2006 |
Atakule
GYO |
75,567,000 |
115,175,000 |
94,60 |
92.20 |
0 |
0 |
0 |
0 |
4.315.725 |
9,747,857 |
5,40 |
7.80 |
79,882,725 |
124,922,857 |
Akmerkez GYO |
- |
664,200,000 |
- |
95.26 |
- |
0 |
- |
0 |
- |
33,027,610 |
- |
4.74 |
- |
697,227,610 |
Alarko
GYO |
18,958,030 |
104,853,160 |
92,98 |
51.2 |
1,431,655 |
10,674,623 |
7,02 |
5.20 |
0 |
89,192,768 |
0 |
43.60 |
20,389,685 |
204,720,551 |
Egs GYO |
71,215,000 |
475,000 |
33,92 |
0.99 |
138,716,592 |
47,699,657 |
66,08 |
98.95 |
0 |
25,500 |
0 |
0.05 |
209,931,592 |
48,204,632 |
Garanti
GYO |
46,835,000 |
17,260,000 |
76,68 |
13.00 |
0 |
111,143,829 |
0 |
84.00 |
14,245,621 |
0 |
23,32 |
0 |
61,080,621 |
132,387,187 |
İhlas
GYO |
10,450,000 |
8,380,000 |
78,17 |
25.00 |
2,872,795 |
25,476,746 |
21,49 |
75.00 |
45,065 |
115 |
0,34 |
0 |
13,367,860 |
33,856,861 |
Is GYO |
418,280,000 |
1,002,830,000 |
95,91 |
95.00 |
0 |
35,781,593 |
0 |
3.00 |
17,822,100 |
21,810,697 |
1.09 |
2.00 |
436,102,100 |
1,060,472,290 |
Nurol
GYO |
26,790,273 |
38,406,060 |
84,58 |
100.00 |
4,869,739 |
0 |
15,37 |
0 |
15,720 |
30,392 |
0,05 |
0 |
31,675,732 |
38,436,452 |
Pera GYO |
- |
0 |
- |
0 |
- |
0 |
- |
0 |
- |
9,537,660 |
- |
100.00 |
- |
9,537,660 |
Vakıf GYO |
28,435,000 |
43,450,000 |
96,17 |
71.95 |
0 |
0 |
0 |
0 |
1.131.886 |
16,942,744 |
3,83 |
28.05 |
29,566,886 |
60,392,744 |
Yapı
Kredi GYO |
52,070,000 |
55,220,000 |
78,50 |
32.00 |
13,631,976 |
111,519,919 |
20,55 |
64.00 |
629.549 |
3,434,175 |
0,95 |
2.00 |
66,331,525 |
173,127,964 |
Toplam |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
948,328,726 |
* 1,876,521,538 ** 2,583,286,808 |
Ortalama |
|
|
81,28 |
53,48 |
|
|
14,50 |
36,68 |
|
|
3,89 |
9,28 |
|
|
Kaynak: SPK, Aylık Bülten, 2002 Kasım ve Merkez Menkul Değerler A.Ş. Araştırma
Departmanı, Kasım Raporu’ndan alınan verilerden derlenmiştir.
*1.876.521.538 YTL 2006 toplam toplam portföy
değeri içerisine, 2002 de değerleri olmayan Akmerkez GYO ve Pera GYO dahil
edilmemiştir.
**2.583.286.808 YTL 2006 toplam toplam portföy
değeri içerisine, 2002 de değerleri olmayan Akmerkez GYO ve Pera GYO dahil
edilmiştir.
Toplam
portföy analizinde görüldüğü gibi bina, arsa ve araziler varlık grubu, toplam
portföy içerisinde ağırlıklı paya sahip olmasına rağmen oransal olarak % 81.28
den % 53.48’e düşmüştür. Projeler varlık grubu ise % 14.50’den % 36.68’e
yükselmiştir. Para ve sermaye piyasası araçları varlık grubu ise % 3.89’dan %
9.28’e yükselmiştir. Sektörün toplam toplam portföy değeri 2002 yılında
948.328.726 YTL iken 2006 yılında 1.876.521.538 YTL’ye (**2.583.286.808 YTL)
ulaşmıştır. Yani dört yıllık bir sürede yaklaşık % 100 artmıştır.
2002
yılında toplam portföy varlıklarının çoğunluğunu bina, arazi ve arsalar varlık
grubu oluşturmuştur. Çünkü bu varlık grubu enflasyon ve faiz oranlarına karşı
dirençlidir. 2002 ve daha önceki dönemlerdeki yüksek enflasyon ve faiz
oranlarını düşündüğümüzde şirketlerin bu hareketinin rasyonel bir davranış
olduğu kanısına varabiliriz.
2006
yılında ise varlıklarda çeşitlendirilmeye gidildiği üstelik para ve sermaye
piyasası araçlarına yatırım yaparak bu alana yönlenen fonları bir araya getirip
likit pozisyon alındığı da gözlemlenmektedir. Bu yolla yeni kaynaklar temin
edilirken para ve sermaye piyasasının da derinlik kazanmasına katkıda
bulunmaktadır.
Ayrıca
şirketlerin özellikle projelere ağırlık vermeye çalıştığı da gözden
kaçmamaktadır. Bunun nedeni ise sektörün en büyük sorunlarından biri olan uzun
vadeli kredi ihtiyacının istikrar ortamında sağlanmasıdır. Projeler genellikle
orta ve uzun vadeli kara dönüşebilir ve yüksek büyüme potansiyelini hedefleyen
şirketler için caziptir. Şirketlerin proje varlıklarına ayırmış olduğu
değerlere baktığımızda çoğunluğun genel itibariyle büyümeyi hedeflediği
anlaşılmaktadır. Tabiî ki bu da sektörde, orta ve uzun vadede enflasyon ve faiz
istikrarının devam edeceği düşüncesinin hâkim olduğunu ortaya koymaktadır.
SONUÇ VE
ÖNERİLER
Bu
çalışmada 2002–2006 yılları GYO’ların toplam portföy değerleri ve toplam
portföy değerlerini oluşturan varlık grupları incelenmiştir. 2002 ve 2006
yıllar arası toplam portföy değerlerini oluşturan varlık değerlerinin karşılaştırılması
yapıldığında varlık gruplarında önemli değişmeler olduğu gözlemlenmiştir. Düşük
faizler ve enflasyondan olumlu etkilenecek sektörlerden ilki gayri menkul
sektörüdür. 2002 sonrası uygulamaya konan enflasyonu düşürme ve sabitleme
programı sonucu azalan faiz oranlarının varlık gruplarında önemli değişimler
yaptığı ve bu ortamın GYO’ların toplam portföy değerlerini yaklaşık 2 katına
çıkarttığını görebiliyoruz. GYO’lar gerçekten Türkiye’de önem kazanmış ve hızla
büyümeye devam etmiştir.
Mevcut dezavantajlara rağmen, büyük yıkıma neden
olan 17 Ağustos 1999 depremi sonrası
yeniden yapılanmada daha kaliteli ve işin ehli tarafından yapılmış gayri
menkullerin talebinin artması kısacası gayri
menkullerin güvenirliğinin sorgulanmaya başlanması Türkiye ekonomisinin
lokomotiflerinden biri olan gayri menkul sektöründe GYO’lara büyük yatırım
fırsatları doğurmuştur. GYO'lar geleceğin gayri menkul sektörünü
şekillendirecek profesyonel yatırım şirketleridir.
Genç ve dinamik bir nüfus yapısına
sahip olan Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında gelecek vadeden bir
ülkedir. Son 26 yılda ekonomisini liberalleştirmiş ve dünya ekonomisiyle
entegrasyonda önemli mesafeler kat etmiştir. Hızla gerçekleşen ticari
gelişmeler ve köyden kente göç, kaliteli konut ve ticari binalara olan talebi
artırmıştır. Ayrıca jeopolitik ve jeostratejik konumuyla önemli bir askeri ve
ekonomik merkez konumunda olan ülkemiz, gelecek vaadeden önemli bir potansiyele
sahiptir.
Gayri menkul yatırımları bilindiği gibi uzun vadeli ve
mutlaka güven unsuru içeren yatırımlardır. Politik ve ekonomik güven ve
istikrar ortamının devam etmesi durumunda sektörün önünün son derece açık
olduğunu düşünmekte ve uzun zaman sonra yakalanan büyüme trendinin hızlanarak
devam edeceğini ve yeni projelerin artacağını beklenmekteyiz.
Bilal Özdemir, Fatma Türker,
Kafkas, İktisat, Yüksek Lisans Programı.
bozdemir1982@hotmail.com,
ekonomist042@hotmail.com
[1] Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı Tanıtım Rehberi, 2007, S.1
[2] BERGSMAN Steve, Investors
Seeking Higher Returns and Broader Diversification are Turning to a Global
Portfolio, Worldly Wealth,
September/October 2006, S.2
[3] WAGGONER Jhon,
REIT hot, right now – but for hoe long? www.usatoday.com, March
2005, S.1
[4] Bakınız Tablo 1
[5] GYODER, Kırk
Soruda Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları, Kasım 2004, Soru.9
[6] GYODER, Kırk
Soruda Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları, Kasım 2004, Soru.11
[7] GYODER, Gayri
Menkul Zirvesi I, Nisan 2000, S.1
[8] GYODER, Kırk
Soruda Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları, Kasım 2004, Soru.35
[9] Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı Tanıtım Rehberi, 2007, S.2
[10] GYODER, Gayri
Menkul Zirvesi II, Nisan 2001, S.2
[11] İhlas GYO, Genel
Bilgi, GYO Sektörü, Mevcut Yapısal Problemler, 2006, S.2.
KAYNAKLAR
1) Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı Tanıtım Rehberi, 2007
2) BERGSMAN Steve, ‘’Investors
Seeking Higher Returns and Broader Diversification Are Turning to a Global
Portfolio’’, Worldly Wealth, September/October 2006.
3) WAGGONER Jhon, REIT, “hot, right now — but for how long?”, March 2005.
4) SPK, Aylık Bülten,
Kasım 2002.
5) Merkez Menkul Değerler A.Ş., Araştırma Departmanı, Kasım 2002 Raporu.
6) GYODER, Kırk
Soruda Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları, Kasım 2004.
7) GYODER, Gayri
Menkul Zirvesi I, Nisan 2000
8) GYODER, Gayri
Menkul Zirvesi II, Nisan 2001
9) İhlas GYO, Genel Bilgi, GYO Sektörü, Mevcut Yapısal Problemler, 2006