ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ GELİŞMELER VE
TÜRKİYE’NİN POTANSİYEL HİZMET ENDÜSTRİLERİNE İLİŞKİN ANALİZLER
İÇİNDEKİLER:
ÖZET
ABSTRACT
GİRİŞ
1. HİZMETLERİN EKONOMİDEKİ YERİ
2. ÜLKELERİN HİZMET TİCARETİNDEKİ YERİ
3. TÜRKİYE’DE HİZMET SEKTÖRÜNÜN YAPISI VE GELİŞİMİ
4. TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ YERİNE VE
GELİŞİMİNE İLİŞKİN ANALİZLER
4.1. Türkiye’nin Mukayeseli Üstünlüğe Sahip Olduğu
Potansiyel Hizmet Endüstrileri
4.2. Türkiye’nin Potansiyel Hizmet Endüstrilerinin Ticarî
Paylarındaki Gelişmeler
5. TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ PAYININ
ARTIRILMASINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
NOTLAR
ÖZET
Uluslararası
ticarette salt olarak malların önemi hiç azalmayacaktır, ancak görünen odur ki
bu süreçte hizmetlerin önemi de giderek artacaktır. Fizikî olarak malların
ülkeler arası dolaşımına ilaveten hizmetler de yoğun bir şekilde dolaşımda
olup, mevcut eğilim bunun giderek artacağını işaret etmektedir.
Günümüzde
hizmet sektörünün ekonomideki önemi artmış ve bu alanda meydana gelen
değişmeler, ekonomideki sektörlere ilişkin değerlendirmeleri neredeyse farklı
bir çerçeveye oturtmuştur. Öyle ki uzun yıllar boyunca dikkate bile alınmayan
hizmetler, kimi ekonomilerde adeta en önemli sektör hâline gelmiştir. Nitekim
bu durum, hizmet sektörünün ülke ekonomilerindeki katma değer, istihdam vb.
makro büyüklüklerdeki payı dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeler
sonrasında da rahatlıkla anlaşılabilir.
Çalışmada,
hizmetlerin ekonomideki yerine ilişkin birtakım etütler yapılmakta ve ülkelerin
hizmet ticaretindeki yeri analiz edilmektedir. Daha sonra, Türkiye’nin
uluslararası hizmet ticaretindeki yeri ve gelişim süreci ele alınmaktadır. Bu
çerçevede, Türkiye’nin mukayeseli üstünlüğe sahip olduğu potansiyel hizmet
endüstrileri tespit edilmekte, bunların trend analizinde bulunulmakta ve
uluslararası hizmet ticaretindeki payını artırmaya ilişkin bâzı
değerlendirmeler yapılmaktadır.
Anahtar Kavramlar:
Uluslararası Hizmet Ticareti, Bilgiye Dayalı Hizmetler,
Geleneksel Hizmetler, İnşaat, Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler, Ulaştırma,
Turizm.
ABSTRACT
The
importance of the goods solely will never decrease in international trade, however,
it seems that the significance of the services will increase too. Intensive
circulation of the services, in addition to the physical circulation of the
goods among the countries, is available at present and current tendency marks
that it will increase gradually.
Today, the
importance of the sector has increased, and the developments has changed the
evaluations for the sectors too. Moreover, service sector has become the most
important one in some economies, though it has not been taken into account for
a long period of time. It can be understood easily if one looks at the macro
economic measures such as output, employment etc… by services sector.
In
this academic research; first of all, the place of service sector in the
economies and the share of the countries in international trade in services are
studied. Later, the share and development of Turkey individually in
international trade in services is examined. In this context, potential service
industries in which Turkey has comparative advantages are determined, and some
anlysises and evaluations related to them are made.
Key Concepts:
International Trade in Services, Information Based Services,
Traditional Services, Construction, Information-Process and Back Office
Services, Transportation, Tourism.
GİRİŞ
Ekonomideki
üç temel sektör olan tarım, sanayi ve hizmet içinde günümüz itibariyle en
dikkat çekici gelişmeyi sergileyen, hizmettir. Bu sektörün, gerek ulusal
gerekse uluslararası bazda önemi giderek artmaktadır. Ülkeler de bunun farkına
varmış olup, sektöre yönelik özel bâzı stratejiler geliştirme yönünde çaba sarf
etmektedirler.
Ticaretin
ulusal ve uluslararası bir boyut kazanmasında, XVIII.yüzyılın ortaları
itibariyle kaydedilen Sanayi Devrimi safhasının çok önemli bir payı olmuştur.
XVII.yüzyılın ortalarından, XX.yüzyılın ilk yarısına kadarki devrede, ticarî
hayatta yaşanan gelişmeler, liberal mantığa nispeten uygun bir çerçevede
gerçekleşmiştir. Söz konusu süreç, 1945 yılı itibariyle yerini farklı tarzda
bir liberalizasyon sürecine terk etmiştir. Kurumsal nitelikte olan ve GATT
(General Agreement on Tariffs on Trade: Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel
Anlaşması) ile başlayan bu süreç, halen WTO (World Trade Organization: DTÖ:
Dünya Ticaret Örgütü) bünyesinde devam etmektedir. Örgüt önderliğinde, çeşitli
zirvelerin düzenlenmesiyle çok taraflı müzakereler gerçekleştirilmekte ve
uluslararası ticaret ortamındaki engeller ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Hizmetlerin
hem ulusal hem de uluslararası alanda önem kazanması sonrasında, ticarete
ilişkin liberalizasyon müzakerelerine bu faaliyetlerin de dahil edildiği
görülmektedir.
Hizmet
sektörünün öneminin ülkelerce anlaşılması ve bâzı GOÜ(Gelişmekte Olan
Ülke)’lerin dünya ticaretine dahil olması sonrasında, hizmetler alanında
liberalizasyon büyük bir anlam kazanmıştır. Böylece ülkeler, liberalizasyonu
mecburen uyulmak durumunda olunan bir süreç yerine, gerekli olduğu için
gerçekleştirilen bir süreç olarak değerlendirmişler ve ilgili faaliyetlere
katkı sağlamaya çalışmışlardır.
Ülkeler,
uluslararası ticaretten pay elde edebilmek maksadıyla, kendi piyasa yapılarına
uygun endüstrilere ağırlık vermektedirler. Bu çerçevede ülkeler, stratejik
nitelik taşıyan endüstrilerine birtakım teşvikler ve destekler vermekte ve
uluslararası alanda gerçekleştirilen faaliyetlerle gelir artışı sağlamaya
çalışmaktadırlar.
Bu
çalışmada, hizmetlerin ekonomideki yeri ele alınmakta ve ülkelerin hizmet
ticaretindeki yeri analiz edilmektedir. Daha sonra, Türkiye’nin uluslararası
hizmet ticaretindeki yerine ve gelişim sürecine değinilmektedir. Bu çerçevede,
Türkiye’nin uluslararası hizmet ticaretindeki payını artırmasında stratejik
öneme sahip endüstrilerine ilişkin bâzı değerlendirmeler yapılmaktadır.
1. HİZMETLERİN
EKONOMİDEKİ YERİ
Uluslararası
ticaret denince akla ilk gelen, ülkeler arasında gerçekleştirilen mal alış
verişidir. Kısa sayılabilecek bir geçmiş hariç olmak üzere, ticaretin yapılmaya
başlandığı tarihlerden beri “uluslararası ticaret” kapsamında dikkate alınan
olgu, “mal ticareti”dir. Bu süreçte, “hizmet ticareti” ise göz ardı edilen bir
husus olagelmiştir.
İktisat
Teorisi’nde de durum farklı değildir. Benzer olumsuzluğu en başta kavram
bazında tespit etmek mümkündür. Tarihî süreç dahilinde İktisat Teorisi
incelendiğinde, uzun yıllar boyunca “mal”ın ve “hizmet”in ayrı kavramlar olarak
sınıflandırılıp tanımlanmasından ziyade, her ikisinin de tek isim altında ele
alındığı görülmektedir. Bu çerçevede kullanılan kavram “mal”dır ve bu kavram
kullanıldığında, hem fizikî ürünler (mal) hem de metafizik ürünler (hizmet)
kastedilmiştir. Ayrıca, ürün olarak “hizmetler”, pek önem atfedilmeyen
faaliyetler olarak değerlendirilmiş olup benzer anlayış, sektörel yaklaşımlarda
da söz konusu olmuştur.
Hizmetler,
İktisat Teorisi’nde ticarete konu olmayan mallar olarak da
değerlendirilmişlerdir. Nitekim söz konusu faaliyetler, iktisadî modellerde de
ancak 1950’li yılların sonları ve 1960’lı yılların başı itibariyle ele alınmaya
başlanmışlardır. Hizmetlerin ticarî mallardan ayırt edilmesinin kolay olmayışı
ve buna bağlı olarak tanımlanmalarındaki güçlük ve benzeri sebepler dolayısıyla
bu faaliyetlerin Uluslararası Ticaret Teorisi’ne konu olmaları gecikmeli
olmuştur. Bununla beraber, günümüzde teknolojide meydana gelen ilerlemeler
hizmetlerde de büyük değişimlere yol açmıştır. Buna bağlı olarak, hizmetler
artık, ticareti yapılamayan ve düşük verimliliğe sahip olan mallar olarak
değerlendirilmemektedir. Nitekim çoğu hizmetler, günümüzde uluslararası ticarete
de konu olmaktadır (Yıldırım Mızrak, 2002: 7).
Ülkeler
arasında ticaretin yapılmasının bâzı sebepleri vardır. Bu ticarî faaliyetler,
“mal” ve “hizmet” olmak üzere ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde, ortaya
çıkan sebeplerin temelde benzerlik taşıdığı görülmektedir. Mal ticareti; yerli
üretimin yetersizliğine, fiyatlar arasındaki farklılıklara ve mallarda
gerçekleştirilen farklılaştırma faaliyetlerine bağlanmaktadır (Seyidoğlu, 1993:
25-27). Hizmet ticaretine ilişkin sebepler ise şu şekilde sıralanabilir:
Hizmetlere konu olan kaynakların dağılımındaki farklılıklar; kültürel
geçmişlerin farklılığı; sahip olunan teknik bilgi birikimindeki farklılıklar;
kalifiye eleman yetersizliği; alt yapı yatırımlarındaki farklılıklar; fiyat
farklılıkları ve mallarda olduğu gibi hizmetlerdeki farklılaştırma
faaliyetleri.
Ülkeler
arasında ticaretin yapılmasına ilişkin birtakım teoriler oluşturulmuştur. Bu
teorik çerçeve, farklı bâzı yaklaşımları içermektedir. Her bir yaklaşım kendi
içinde tutarlılıklar arz eder. Çünkü dayandıkları düşünceler, sosyo-ekonomik
nitelikte olup, içinde bulunulan toplumların gerçekleriyle uygun özellikler
taşımaktadır. Bununla birlikte, söz konusu teoriler, temelde mal ticaretinin
açıklanmasına yöneliktirler. Bu sebeple, bunların hizmet ticaretine uygulanıp
uygulanamayacağı konusunda bir netlik olduğundan bahsedilemez. Ancak,
uygulanmasının mümkün olmadığına ilişkin ortak kesin bir tavır da mevcut
değildir.
Uluslararası
Ticaret Teorileri temel olarak; Muhafazakâr, Liberal ve Stratejik Ticaret Teorileri
olmak üzere üç ana başlık altında ele alınabilir. Bunlar arasında dış ticaretin
yapılmasına asıl taraftar olan teori, Liberal Ticaret Teorisi’dir. Bu kapsamda;
Mutlak Üstünlükler, Mukayeseli Üstünlükler ve Faktör Donatımı Teorileri önde
gelen yaklaşımlardır. Bununla beraber, yukarıda da değinildiği gibi, Liberal
Ticaret Teorisi dahil olmak üzere tüm teoriler, esasen mal ticaretini
açıklamaya yöneliktirler. Fakat Liberal Ticaret Teorilerinin belli yönleri
itibariyle hizmet ticaretini de açıklamakta kullanılabileceği belirtilebilir.
Nitekim hizmetler, uluslararası nitelik kazanmaları sonrasında teorik
çalışmalarda da dikkate alınmaya başlanmıştır.
Her sektör,
ekonomik anlamda oluşup gelişirken, beraberinde toplumsal yapısını da
oluşturmuştur. Nitekim, tarım sektörü oluşup gelişirken toplum da sektörle
uyumlu bir değişim içinde idi. Sanayi sektörünün oluşumunda ve gelişiminde de
benzer bir süreç yaşanmıştır. Bu çerçevede sanayi sektörü, bir sanayi toplumu
oluşturmuştur. Aynı durum, hizmet sektörü için de geçerlidir. 1970’ler
itibariyle sanayi toplumundan hizmet toplumuna doğru bir dönüşüm yaşanmaya
başlamıştır ve bu dönüşüm halen devam etmektedir. Sektör, ekonomik anlamda
gelişirken, sosyal alanda da kendisiyle uyumlu bir dünya görüşü ve hayat tarzı
oluşturmakta ve bunu her geçen gün geliştirmeye devam etmektedir.
Hizmet
sektöründe meydana gelen gelişmeler, beraberinde yeni hizmet alanlarını da
oluşturmaktadır. Ağırlıklı olarak sosyal kaynaklı gelişmelerin, yeni birtakım
hizmetlere ihtiyacı gündeme getirdiği ortaya çıkmaktadır. İlaveten, teknolojik
gelişmeler ve bunlara bağlı olarak meydana gelen değişimler de yeni hizmetlerin
oluşmasına imkân sağlamaktadır. Ayrıca, ülkelerde “sosyal devlet” anlayışına
uygun bir dönüşümün yaşanması da bu süreçte büyük bir önem taşımaktadır. Bu
kapsamda, ülke vatandaşları için daha yüksek bir hayat standardının
sağlanmasına yönelik çalışmalar, mevcut hizmetlerin kalitesinin artırılmasını
gerektirmekte ve bu da beraberinde yeni birtakım hizmet alanlarının oluşmasını
sağlamaktadır.
Teknolojik
gelişmeler, hizmetlerin dayandığı temel unsurların başında gelmektedir. Söz
konusu gelişmeler, mevcut hizmetleri ticarete konu olma açısından daha
fonksiyonel hâle getirmekle beraber, yukarıda da kısmen değinildiği gibi, yeni
birtakım hizmet alanlarının da ortaya çıkmasına imkân sağlamaktadır. Teknolojik
gelişmeler kapsamında, 20.yüzyılın son çeyreği itibariyle ortaya çıkan en
önemli gelişmelerden biri bilgisayar alanında olmuştur. Bilgisayar
teknolojisindeki hızlı gelişim, beraberinde yeni bâzı imkânlara da yol
açmıştır. İnternet de bunlardan biridir. Günümüzde ülkeler, internet alt
yapısını kullanarak birtakım hizmetlerini uluslararası alanda arz etmeye ve bu
şekilde ticarî paylarını artırmaya çalışmaktadırlar. Nitekim internet ortamında
gerçekleştirilen ticarî faaliyetler [e-ticaret (elektronik ticaret)]
yoğunluğunu giderek artırmaktadır. Bu kapsamda birçok hizmet ticarete konu
edilmektedir. Mesela; haberleşme, turizm, malî hizmetler, dağıtım hizmetleri
(özellikle perakende ticaret) buna ilişkin verilebilecek faaliyetlerin başında
gelmektedir. Ayrıca, eğitim, sağlık ve kamu hizmetleri de benzer şekilde
e-ticarete konu olmaktadır (Yıldırım Mızrak, 2004: 47).
Hizmet sektörü,
ekonomide önemli bir rol üstlenmektedir. Yapılan bâzı çalışmalar, hizmetlerin
tarım ve sanayi arasında kilit noktada bulunduğuna dikkat çekmektedir. Ayrıca
kimi çalışmalar da hizmet sektörünün bir ekonomideki diğer sektörler ve
tüketiciler arasında bir nevi aracılık rolü üstlendiğini ortaya koymaktadır. Bu
açıyla bakılması hâlinde, sektörün ekonomideki yeri ve dolayısıyla büyümeye
olan katkısı daha iyi anlaşılabilmektedir.
Hizmet
sektörünün ekonomik verimliliği artırmada önemli bir katkıya sahip olduğu da
belirtilebilir. Bu çerçevede, hizmet sektörü açısından “verimlilik” olgusu,
diğer sektörlerde olduğu gibi, özel bir öneme sahip bulunmaktadır. İlgili
faaliyetlerin uygun zeminlerde gerçekleştirildiği bir hizmet sektörü, ekonomik
büyümeyi de kolaylaştırıcı özelliğe sahip olmaktadır. Nitekim, eğitim seviyesi
yüksek olan ve araştırma-geliştirmeye önem veren bir toplumun daha verimli bir
toplum olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Aynı şekilde tıbben sağlıklı olan
bir toplumun, ekonomik açıdan da sağlıklı, yani üretken olacağı belirtilebilir.
Ayrıca, yine hizmet kapsamında değerlendirilen ulaştırma, haberleşme alt
yapısının da verimliliği artırmada ne derecede etkili olduğu açıktır.
2. ÜLKELERİN HİZMET
TİCARETİNDEKİ YERİ
Uluslararası
hizmet ticaretinin kısa bir sürede önemli bir ilgi odağı hâline gelmesi,
öncelikle dünya hizmet üretiminde ve ticaretinde meydana gelen gelişmelerin bir
sonucudur. 1980’li yıllarda, tüm ülkelerin GSMH’leri toplamı içinde hizmet
sektörünün payı, dar ve geniş boyutta değerlendirildiğinde %46,5 ile %64
arasında değişirken; bu oran GÜ’lerde %48,6 ile %67; GOÜ’lerde ise %37,4 ile
%51 arasında değişmektedir (Karauçak Oğuz, 1987: 40). Günümüzde hizmet sektörü,
çoğu ülkenin GSYİH’sinin %50’sinden fazla paya sahiptir. Bu oran, gelişmiş
ülkelerde %60’ın üzerindedir. Dahası hizmetler, birçok ülkede en fazla istihdam
sağlayan sektör konumundadır. Mesela ABD’de bu sektör, iş gücünün yaklaşık
%80’ini istihdam etmektedir. Hizmetler, genellikle ülke ekonomilerinin en hızlı
büyüyen sektörü olup, 2000 yılı öncesinde dünya hizmet ticaretinin yıllık
değeri bir buçuk trilyon dolar civarında idi ve bu hâliyle uluslararası
ticaretin %20’sinden fazlasını teşkil etmekteydi (Ongun, 1997: 350). Bu tutar
giderek artmıştır.
Tablo 1: Dünya Mal ve
Hizmet İhracatındaki Gelişmeler (2000-2004) (Milyar $, %)
ÜRÜN GRUBU |
Değer |
|
Yıllık Yüzde Değişme |
|||
|
2004 |
|
2000-04 |
2002 |
2003 |
2004 |
MAL |
8.907 |
|
9 |
5 |
17 |
21 |
Ziraî
Ürünler |
783 |
|
9 |
6 |
16 |
15 |
Yakıtlar ve
Madenler |
1.281 |
|
10 |
0 |
23 |
32 |
Sınaî
Ürünler |
6.570 |
|
9 |
5 |
16 |
20 |
|
|
|
|
|
|
|
HİZMET |
2.125 |
|
9 |
7 |
14 |
18 |
Ulaştırma |
500 |
|
10 |
4 |
14 |
23 |
Turizm |
625 |
|
7 |
4 |
10 |
18 |
Diğer
Ticarî Hizmetler |
1.000 |
|
11 |
10 |
16 |
16 |
Kaynak: WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Erişim: 30.03.2006.
Tablo 1’de görüldüğü
üzere, 2004 yılı toplam mal-hizmet ihracat tutarı 11 trilyon dolar
civarındadır. Bunun 8.907 milyar doları mal, 2.125 milyar doları hizmet
ihracatına aittir. Hizmet ihracatının toplam ihracata oranı %20; mal ihracatına
oranı %24 civarındadır. Alt sektörler itibariyle mallar içinde asıl pay
sanayiye ait iken; hizmetler içinde asıl pay turizme ait bulunmaktadır.
Özelde
hizmet ihracat tutarları incelendiğinde, 2000 yılı sonrasında, dikkat çekici
oranlarda artışların meydana geldiği görülmektedir. 2002 yılı hizmet ihracatı
artışı %7 iken; 2003 yılı artış oranı %14’e yükselmiştir. 2003 yılına göre 2004
yılı artış oranı ise %18’e çıkmıştır.
Tablo 2: Bazı Bölgelerin ve
Ülkelerin Mal ve Hizmet Ticaretindeki Payları (2004) (Milyar $, %) (*)
BÖLGELER - ÜLKELER |
İHRACAT |
|
İTHALÂT |
||||||
|
Değer |
|
Pay |
|
Değer |
|
Pay |
||
|
Toplam |
|
Mal |
Hizmet |
|
Toplam |
|
Mal |
Hizmet |
11.140 |
|
80,9 |
19,1 |
|
11.060 |
|
81,1 |
18,9 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KUZEY
AMERİKA |
1.709 |
|
77,8 |
22,2 |
|
2.284 |
|
85,3 |
14,7 |
Kanada |
378 |
|
87,6 |
12,4 |
|
335 |
|
83,3 |
16,7 |
Meksika |
202 |
|
93,1 |
6,9 |
|
216 |
|
91,1 |
8,9 |
ABD |
1.129 |
|
71,8 |
28,2 |
|
1..733 |
|
85,0 |
15,0 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
GÜNEY VE
ORTA AMERİKA |
347 |
|
83,9 |
16,1 |
|
293 |
|
80,3 |
19,7 |
Arjantin |
39 |
|
87,7 |
12,3 |
|
28 |
|
76,7 |
23,3 |
Venezuela
|
40 |
|
97,5 |
2,5 |
|
22 |
|
80,2 |
19,8 |
Brezilya |
108 |
|
89,4 |
10,6 |
|
79 |
|
79,6 |
20,4 |
Şili |
38 |
|
84,5 |
15,5 |
|
29 |
|
78,2 |
21,8 |
Kolombiya |
19 |
|
89,2 |
10,8 |
|
20 |
|
80,7 |
19,3 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AVRUPA |
5.032 |
|
77,6 |
22,4 |
|
4.864 |
|
78,9 |
21,1 |
AB (25 Ülke) |
4.580 |
|
77,8 |
22,2 |
|
4.443 |
|
78,5 |
21,5 |
Avusturya |
159 |
|
69,7 |
30,3 |
|
154 |
|
69,4 |
30,6 |
Belçika |
294 |
|
83,2 |
16,8 |
|
284 |
|
83,0 |
17,0 |
Çek
Cumhuriyeti |
77 |
|
87,4 |
12,6 |
|
77 |
|
88,1 |
11,9 |
Danimarka |
111 |
|
67,4 |
32,6 |
|
99 |
|
66,2 |
33,8 |
Finlandiya |
70 |
|
87,3 |
12,7 |
|
60 |
|
80,4 |
19,6 |
Fransa |
531 |
|
79,4 |
20,6 |
|
525 |
|
81,7 |
18,3 |
Almanya |
1.044 |
|
87,2 |
12,8 |
|
911 |
|
78,8 |
21,2 |
İrlanda |
146 |
|
67,8 |
32,2 |
|
118 |
|
50,3 |
49,7 |
İtalya |
428 |
|
80,8 |
19,2 |
|
417 |
|
80,7 |
19,3 |
Hollanda |
374 |
|
80,5 |
19,5 |
|
344 |
|
79,0 |
21,0 |
Norveç |
109 |
|
76,2 |
23,8 |
|
73 |
|
67,3 |
32,7 |
Polonya |
95 |
|
86,0 |
14,0 |
|
99 |
|
87,6 |
12,4 |
İspanya |
269 |
|
68,6 |
31,4 |
|
302 |
|
82,3 |
17,7 |
İsveç |
161 |
|
76,5 |
23,5 |
|
132 |
|
75,0 |
25,0 |
İsviçre |
175 |
|
79,0 |
21,0 |
|
144 |
|
85,3 |
14,7 |
TÜRKİYE |
91 |
|
73,8 |
26,2 |
|
101 |
|
89,8 |
10,2 |
İngiltere |
521 |
|
67,0 |
33,0 |
|
591 |
|
77,0 |
23,0 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BDT |
301 |
|
88,9 |
11,1 |
|
222 |
|
77,6 |
22,4 |
Beyaz
Rusya |
16 |
|
89,0 |
11,0 |
|
17 |
|
94,1 |
5,9 |
Kazakistan |
22 |
|
91,9 |
8,1 |
|
19 |
|
73,7 |
26,3 |
Rusya
Federasyonu |
204 |
|
90,1 |
9,9 |
|
129 |
|
74,6 |
25,4 |
Ukrayna |
39 |
|
84,7 |
15,3 |
|
34 |
|
86,3 |
13,7 |
Özbekistan |
5 |
|
88,2 |
11,8 |
|
4 |
|
88,9 |
11,1 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AFRİKA |
275 |
|
82,7 |
17,3 |
|
258 |
|
78,9 |
21,1 |
Mısır |
26 |
|
46,7 |
53,3 |
|
26 |
|
71,4 |
28,6 |
Fas |
16 |
|
60,3 |
39,7 |
|
19 |
|
85,3 |
14,7 |
Nijerya |
30 |
|
95,3 |
4,7 |
|
20 |
|
78,5 |
21,5 |
Güney
Afrika |
56 |
|
85,7 |
14,3 |
|
58 |
|
84,2 |
15,8 |
Tunus |
13 |
|
73,3 |
26,7 |
|
14 |
|
86,6 |
13,4 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ASYA |
3.060 |
|
85,3 |
14,7 |
|
2.852 |
|
82,1 |
17,9 |
Avustralya |
112 |
|
77,8 |
22,2 |
|
131 |
|
80,4 |
19,6 |
Çin |
655 |
|
90,5 |
9,5 |
|
606 |
|
88,2 |
11,8 |
Hong Kong
(Çin) (a) |
314 |
|
82,9 |
17,1 |
|
299 |
|
90,0 |
10,0 |
Hindistan |
117 |
|
66,3 |
33,7 |
|
138 |
|
70,3 |
29,7 |
Endonezya
(b) |
76 |
|
91,2 |
8,8 |
|
70 |
|
69,5 |
30,5 |
Japonya |
634 |
|
85,0 |
15,0 |
|
541 |
|
75,2 |
24,8 |
Kore |
298 |
|
86,6 |
13,4 |
|
269 |
|
81,6 |
18,4 |
Malezya |
143 |
|
88,4 |
11,6 |
|
118 |
|
84,1 |
15,9 |
Yeni
Zelanda |
28 |
|
72,3 |
27,7 |
|
29 |
|
76,3 |
23,7 |
Filipinler |
43 |
|
90,4 |
9,6 |
|
50 |
|
89,9 |
10,1 |
Singapur
(a) |
233 |
|
84,3 |
15,7 |
|
200 |
|
81,9 |
18,1 |
Tayvan,
Çin |
199 |
|
87,2 |
12,8 |
|
187 |
|
84,0 |
16,0 |
Tayland |
115 |
|
83,5 |
16,5 |
|
108 |
|
78,7 |
21,3 |
(*)
Ödemeler dengesi verileri.
(a) Mal
ticareti verileri, tekrar ihraç (re-export) tutarlarını da içermektedir.
(b)
Sekreterya tarafından tahmin edilmiştir.
Kaynak: WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Erişim: 30.03.2006.
Tablo 2’de
bazı bölgelerin ve ülkelerin mal-hizmet ticaretindeki payları yer almaktadır.
Dünya toplam mal-hizmet ihracat tutarı 11.140 milyar dolar; ithalât tutarı
11.060 milyar dolardır. Hacim itibariyle kıtalar arası ticarî pay sıralaması
şöyledir: Avrupa, Asya, Amerika, Afrika. Avrupa’da en fazla ihracat payı
Almanya’ya aittir. Sırasıyla diğer kıtalar ve ülkeler şöyledir: Asya-Çin,
Amerika-ABD, Afrika-Güney Afrika Cumhuriyeti. Açıktır ki toplam ticarî paylar
içerisinde ağırlık mallara aittir. Bununla beraber, gerek bölgeler bazında,
gerekse ülkeler bazında hizmet ticaret payları belirgin niteliklerde olup,
giderek artış eğilimi göstermektedir. Bu çerçevede, GOÜ’lerin payları da dikkat
çekmektedir.
Hizmetlerin
önemi anlaşıldıktan sonra, ülkelerin çoğunluğu bu sektörde yoğunlaşmaya
başlamışlardır. Bu çerçevede, özellikle GÜ’lerin hizmet sektörlerine yönelik
ciddî bâzı politikalar tespit ettikleri ortaya çıkmaktadır. GÜ’lerin sektöre
verdiği bu öneme karşılık, GOÜ’ler de kendi hizmet sektörlerine yönelik bâzı
stratejik yaklaşımlar sergilemeye başlamışlardır. Sektöre yönelik destekleyici
ve teşvik edici ekonomi politikaları, GOÜ’lerin de dünya piyasalarında rekabet
edebilir hizmetler üretebilmesine imkân sağlamıştır. Böylece giderek artan
sayıda GOÜ, uluslararası alanda faaliyette bulunmaya başlamıştır. Her ülke
uluslararası piyasalarda, kendi yapısına uygun hizmet endüstrilerine ağırlık
vermekte ve böylece ticarî payını artırmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda mesela
GÜ’ler, sigortacılık ve finansal hizmetlere ağırlık verirken; GOÜ’ler ise
taşımacılık ve mühendislik hizmetlerinde yoğunlaşmaktadırlar.
Uluslararası
hizmet ticaretinde 2000’li yıllara doğru, ülke grupları arasında önemli ölçüde
rekabet yaşanmıştır. Dünya hizmet ticaretindeki endüstriyel paylar açısından;
ağırlık diğer ticarî hizmetler başlığı altında yer alan telekomünikasyon,
inşaat, sigorta, bilgi-işlem ve diğer meslekî hizmetlere aittir (WTO, 2002: 7):
Toplam hizmet ticaretinin yarısına yakın kısmını oluşturan bu hizmetlerin
yanında, turizm endüstrisinin payı %31,8, ulaştırma endüstrisinin payı ise
%23,3’tür. Ülke grupları açısından; GÜ’lerin paylarında GOÜ’ler lehine
değişmeler meydana gelmiştir. GÜ’lerin en fazla paya sahip oldukları
endüstriler; %47,8 ile diğer ticarî hizmetler, %29,3 ile turizm ve %22,9 ile
ulaştırma hizmetleridir. GOÜ’lere gelince… 1990’lı yılların başlarına kadarki
negatif performanslarıyla kıyaslandığında, önemli ölçüde ilerleme
kaydetmişlerdir. Diğer ticarî hizmetlerdeki payları %39,2 olan GOÜ’lerin,
turizm ve ulaştırma endüstrilerindeki payları %37,8 ve %23’tür. GÜ’lerle
kıyaslandığında, diğer ticarî hizmetlerde daha düşük paya sahip olan GOÜ’ler,
turizm ve ulaştırma endüstrilerinde ise daha fazla paya sahiptirler.
2000’li
yılların başı itibariyle, uluslararası hizmet ticaretindeki ağırlıklı pay,
GÜ’lere ait olup bu, ihracata ve ithalâta ilişkin sıralamalarda da
geçerliliğini korumaktadır. Hizmet ihracatında yer alan ilk on ülke içinde
sadece bir GOÜ mevcut olup, bu da Hong Kong(Çin)’dur. Hizmet ithalâtında da
ağırlık GÜ’lere ait olup, ilk on ülke arasında yer alan GOÜ sayısı birdir ve bu
da yine Çin’dir. Hizmet ihracatında ilk üç ülke, tutarları itibariyle şöyledir:
ABD 293 milyar dolar, İngiltere 108 milyar dolar, Almanya 80 milyar dolar.
Hizmet ithalâtında da ABD yine ilk sırada yer almakta, bu ülkeyi Almanya ve
Japonya takip etmektedir. Bu ülkelerin ithalât tutarları şöyledir: ABD 188
milyar dolar, Almanya 128 milyar dolar, Japonya 107 milyar dolar. (WTO, 2002:
10)
Tablo 3: Bölgeler İtibariyle Hizmet
Ticareti Değerlerindeki Gelişmeler (2000-2004) (Milyar $, %)
İHRACAT |
|
İTHALÂT |
||||||||
Değer |
|
Yıllık Yüzde Değişme |
|
Değer |
|
Yıllık Yüzde Değişme |
||||
2004 |
|
2000-04 |
2003 |
2004 |
|
2004 |
|
2000-04 |
2003 |
2004 |
2125 |
|
9 |
14 |
18 |
2.095 |
|
9 |
14 |
17 |
|
379 |
|
3 |
5 |
11 |
Kuzey Amerika |
335 |
|
6 |
9 |
13 |
56 |
|
4 |
9 |
14 |
Güney ve Orta Amerika |
58 |
|
1 |
4 |
14 |
1126 |
|
12 |
19 |
17 |
AVRUPA |
1.025 |
|
11 |
19 |
15 |
1016 |
|
12 |
19 |
17 |
AB (25 Ülke) |
954 |
|
11 |
19 |
15 |
33 |
|
18 |
16 |
23 |
BDT |
50 |
|
20 |
17 |
25 |
48 |
|
12 |
24 |
20 |
AFRİKA |
55 |
|
10 |
16 |
16 |
36 |
|
5 |
13 |
16 |
ORTA DOĞU |
61 |
|
7 |
12 |
20 |
450 |
|
10 |
9 |
27 |
ASYA |
512 |
|
8 |
8 |
25 |
95 |
|
7 |
8 |
25 |
Japonya |
134 |
|
4 |
3 |
22 |
62 |
|
20 |
18 |
34 |
Çin |
72 |
|
19 |
19 |
31 |
Kaynak: WTO, Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Erişim: 30.03.2006.
Bölgeler
itibariyle hizmet ticaretine ilişkin bilgilerin yer aldığı Tablo 3’te, gelişmişlik
ile pay artışının paralellik arz ettiği görülmektedir. Ülkelerin gelişmişlik
seviyesi arttıkça hizmet ticaret paylarının arttığı ortaya çıkmaktadır.
Nitekim, Kuzey Amerika’nın 2004 itibariyle hizmet ihracat tutarı 379 milyar
dolar iken; Güney ve Orta Amerika’nınki sadece 56 milyar dolardır. Benzer
şekilde AB’nin hizmet ihracat tutarı 1.016 milyar dolar iken; BDT 33 milyar
dolar; Afrika 48 milyar dolar ve Orta Doğu 36 milyar dolar ihracat
gerçekleştirmiştir. Japonya ve Çin arasındaki fark da bu durumu teyit
etmektedir. Öte taraftan şunu belirtmekte fayda vardır: GÜ’lerin hizmet
ihraç-ithal tutarlarındaki artış oranı, genel olarak GOÜ’lerinkinden düşük
seviyede kalmaktadır. Böylece, GOÜ’lerin hizmet ticaretindeki paylarını giderek
artırdıkları ortaya çıkmaktadır.
GOÜ’ler
hizmet ticaretindeki paylarını artırma konusunda olumlu bir gelişim
sergilemekle beraber, karşılaşılan bâzı sorunlar, bu süreç açısından
engelleyici nitelikler taşımaktadır. Dolayısıyla kimi noktalarda hizmet
ticaretindeki liberalizasyon göz ardı edilebilmektedir. Ülkelerin yatırıma ve
ticarete ilişkin değer yargılarındaki farklılıklar, bunlar arasında tercihlerde
bulunma noktasında da ayrılıklara yol açmaktadır. Nitekim ülkeler, iktisat
politikalarını belirlerken bu bakış açılarını büyük ölçüde kullanmaktadırlar.
GOÜ’lerin
uluslararası hizmet ticaretinde faal hâle gelebilmeleri için sahip oldukları
mukayeseli üstünlüklerinin farkında olmaları ve bunlardan istifade etmeleri
lazımdır. Aksi yönde görüş bildirenler olmakla beraber genel kanaat, GOÜ’lerin
söz konusu üstünlüklerini dikkate almaları hâlinde ticarî paylarını
artırabilecekleri yönündedir. Bâzı GOÜ’ler, hizmetlerden önemli ölçüde gelir
elde etmektedirler. Nitekim, kaynakları itibariyle bunları mukayeseli üstünlüğe
sahip oldukları endüstrilerden elde ettikleri ortaya çıkmaktadır.
Sahip olunan
mukayeseli üstünlükler açısından GÜ’ler ve GOÜ’ler arasında birtakım
farklılıklar söz konusudur. Hizmet sektöründeki mukayeseli üstünlükler
konusunda farklı yaklaşımlar sergilenmektedir. Mukayeseli üstünlükleri
“faktörel” ve “kurumsal” olmak üzere iki kategoride ele alan bir
sınıflandırmada şunlara yer verilmektedir (Gibbs, Hayashi, 1990:8):
Faktörel
Üstünlükler
Know-how ve kabiliyet donanımı;
yüksek teknoloji de dahil olmak üzere sabit sermaye vb. fizikî alt yapı hacmi;
bilgi sermayesi, yani işlenmiş ve işlenmemiş bilgi stoku ile teknolojik
yenilikleri uygulayabilme kabiliyeti.
Kurumsal
Üstünlükler
Üretimde ölçek ekonomileri ve
know-how oluşturulabilmesi için geniş bir iç piyasanın varlığı; ölçek
ekonomilerine bağlı olarak ihtisas ekonomileri; özel know-how ve bilgi
birikimi; bu tür ölçek ekonomilerini önleme veya daha da geliştirmeye yönelik
kamu düzenlemeleri.
GOÜ’lerin, hizmet ticaretindeki
rekabet edebilirliklerinin bu faktörlerle ilgili gelişmelerini sağladıkları
dereceye kadar devam edeceği üzerinde durulmaktadır. Belirtilmelidir ki, aynı
durum GÜ’ler için de geçerlidir.
GOÜ’ler,
mukayeseli üstünlüklere sahip oldukları ve bunları kullanabildikleri ölçüde
uluslararası alanda ticarî başarı elde edebileceklerdir. Aynı durumun GÜ’ler
için de geçerli olduğu açıktır. Bununla beraber, sahip olunan üstünlükler
açısından ülke grupları arasında farklılıklar mevcuttur. Bu çerçevede, GÜ’lerin
ve GOÜ’lerin mukayeseli üstünlükleri arasında farklılıklar söz konusudur.
Ülkeler, bunları kendi lehlerine dönüştürebildikleri ölçüde uluslararası
ticaretteki paylarını artırabileceklerdir.
3.
TÜRKİYE’DE HİZMET SEKTÖRÜNÜN YAPISI VE GELİŞİMİ
Ekonomilerde
meydana gelen sektörel değişimler, gelişme modelleri dikkate alınarak
açıklanmaktadır. Söz konusu sektörel modeller, “genel” ve “alternatif” olmak
üzere iki başlık altında toplanmaktadır. Genel gelişme modeline göre, ekonomik
faaliyetlerdeki gelişmeye paralel olarak sektörlerdeki iş gücü hareketlenmesi “tarım-sanayi-hizmet”
şeklinde gerçekleşmektedir (Clark, 1957: 490-492). Bu, “Clark-Fisher Hipotezi”
olarak da adlandırılmaktadır. Alternatif gelişme modeli ise, temelde böylesi
bir hareketliliği kabul etmekle beraber, farklı gelişmelerin olabileceğini ileri
sürmektedir. Bu çerçevede, “tarım-sanayi-hizmet” sıralaması yerine iç içe ve
birlikte değişime dikkat çekilmektedir. Nitekim, kimi yazarlarca da ifade
edildiği gibi, mesela, “hizmet-sanayi bütünü” (servo-industrial) şeklinde
vasıflandırılabilecek toplu bir gelişim de söz konusu olabilmektedir (Karauçak
Oğuz, 1987: I). Günümüzde birçok ekonomide bu tür bir gelişim olduğu
belirtilebilir.
Genel
gelişme modeli dikkate alınarak yapılan bâzı gözlemler, istihdamın sektörel
dağılımı açısından Türkiye’nin bir hizmet ekonomisi sayılamayacağını ortaya
koymaktadır. Bunun için belirtilen en önemli sebep, Türkiye’de sanayileşme
sürecinin tam anlamıyla yaşanmamış olmasıdır. Türkiye; sanayileşme sürecinde
ilerlediği takdirde, aktif nüfusun önce tarım sektöründen sanayi sektörüne,
ardından da hizmet sektörüne kayması gerekmektedir (Dura, Atik, 2002: 236).
Genel
sektörel gelişme modeli dahilinde, iş gücü hareketliliğinde
“tarım-sanayi-hizmet” sıralaması takip edilemediğinden, Türkiye’nin bir hizmet
ekonomisi sayılamayacağı belirtilebilir. Ancak, alternatif gelişme modeline
uygun bir değişim olduğu görülmektedir. Nitekim, tarımdan hem sanayiye hem de
hizmetlere doğru bir hareketlilik olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla ülkemizde
“hizmet-sanayi bütünü” şeklinde bir gelişim söz konusudur.
Ülkemizde
hizmet sektörünün yerini tespit maksadıyla kullanılabilecek diğer bir kriter de
sağladığı katma değere ilişkindir. Bu çerçevede hizmet ticareti kapsamında hizmet
alt endüstrilerine ilişkin uluslararası birtakım karşılaştırmalar yapma yoluna
gidilebilir. Hizmet ticareti ile ilgili GÜ’lere ait UNCTAD-Dünya Bankası
kaynaklı bâzı oranların Türkiye oranları ile karşılaştırılması şu şekildedir:
·
GÜ’lerde
1988-89 döneminde ulaştırma-haberleşmenin toplam katma değere katkısı,
Türkiye’den küçük olup %7’dir. Aynı şekilde ticarî hizmetlerin (geniş
tanımıyla) katkısı da Türkiye’den küçüktür ve %15 seviyesindedir.
·
Finans,
sigorta, emlak gibi faaliyetler toplamının katkısı %17’ye ulaşmakta olup,
Türkiye’nin payından (%7,6) çok fazladır.
Ortaya çıkan sonuç, GÜ’lerdeki en dinamik yapıya sahip ve
sanayi sektörüyle güçlü bir etkileşim içinde olan hizmet endüstrilerinin
Türkiye’de yeterince gelişmemiş olduğudur. Ülkemiz, ileri seviyede katma değer
sağlayan bâzı hizmet endüstrileri bulunmakla beraber, genel olarak düşük katma
değer sağlayan endüstrilere sahiptir (DPT, 2000: 50).
Tablo 4: Türkiye
Ekonomisinde Sektörlerin GSMH Paylarının Gelişimi (%)
YILLAR |
Cari Fiyatlarla |
|
Sabit Fiyatlarla (1987) |
||||
Tarım |
Sanayi |
Hizmet |
|
Tarım |
Sanayi |
Hizmet |
|
1970 |
36,7 |
16,6 |
46,7 |
|
30,7 |
17,5 |
51,7 |
1975 |
32,7 |
16,7 |
50,6 |
|
24,5 |
20,6 |
55,0 |
1980 |
25,5 |
18,3 |
56,2 |
|
24,2 |
20,5 |
55,4 |
1985 |
19,7 |
21,9 |
58,4 |
|
19,4 |
23,6 |
57,0 |
1990 |
16,8 |
24,8 |
58,4 |
|
16,3 |
25,9 |
57,9 |
1995 |
14,8 |
25,5 |
59,7 |
|
14,4 |
27,7 |
57,9 |
2000 |
13,5 |
22,3 |
64,1 |
|
13,1 |
27,8 |
59,0 |
2001 |
11,6 |
24,4 |
64,0 |
|
13,6 |
28,5 |
57,9 |
2002 |
11,5 |
24,5 |
64,1 |
|
13,6 |
28,8 |
57,6 |
2003 |
11,7 |
24,0 |
64,3 |
|
12,5 |
29,3 |
58,2 |
2004 |
11,1 |
23,9 |
65,0 |
|
11,6 |
29,2 |
59,2 |
Kaynak: TÜİK, İstatistikler, http://www.tüik.gov.tr/Istatistikler,
01.04.2006.
Ülkemizde,
sektörlerin yıllar itibariyle GSMH’ye katkılarının yer aldığı tabloda, kısmen genel
sektörel gelişme modeline uygun bir değişim görülmekle beraber, esasında
alternatif sektörel gelişim modeli öngörüsünün gerçekleştiği ortaya
çıkmaktadır. Gerek cari fiyatlarla ve gerekse 1987 yılı sabit fiyatlarıyla,
ülkemizde yıllar itibariyle tarım sektörünün GSMH içindeki payında düşüşler
yaşanmakta, buna karşılık hem sanayi hem de hizmet sektörü paylarında artışlar
meydana gelmektedir. Her ne kadar oranlarda birtakım değişiklikler olmuşsa da
genel trend bu yöndedir.
Cari
fiyatlarla, sanayi sektörünün GSMH içindeki payı 1970 yılında %16,6 iken, bu
oran 1980 yılında %18,3, 1990 yılında %24,8, 2000 yılında %22,3, 2004 yılında
%23,9 olarak gerçekleşmiştir. Hizmet sektörünün payı ise 1970 yılında %46,7
iken, bu oran 1980 yılında %56,2, 1990 yılında %58,4, 2000 yılında %64,1, 2004
yılında %65 olarak gerçekleşmiştir.
1987 yılı
sabit fiyatlarıyla ise, sanayi sektörünün GSMH içindeki payı 1970 yılında %17,5
iken, bu oran 1980 yılında %20,5, 1990 yılında %25,9, 2000 yılında %27,8, 2004
yılında %29,2 olarak gerçekleşmiştir. Hizmet sektörünün payı ise 1970 yılında
%51,7 iken, bu oran 1980 yılında %55,4, 1990 yılında %57,9, 2000 yılında %59,
2004 yılında %59,2 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye
ekonomisinde son dönemlerde, hizmet sektörü kapsamında özellikle ticarî
bankacılık, ulaştırma ve haberleşme, inşaat ve turizm gibi alanlarda dikkat
çekici gelişmeler meydana gelmektedir. Özellikle AB ile gümrük birliği
seviyesindeki entegrasyon sonrasında dış ticaret alanında önemli açıklar
oluşmuştur. Turizm, ulaştırma, dış müteahhitlik hizmetleri başta olmak üzere
tüm hizmet sektöründeki faaliyetlerden elde edilen gelir, bu açıkların
giderilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir (İncekara, Kılkış, 1999: 82).
Ülkemizde
sektörel açıdan meydana gelen birtakım değişimlerle beraber, yapısal bâzı
sorunlar da varlığını sürdürmektedir. En başta gelen sorunlardan biri,
sektörler arasında sağlam bağlantıların olmayışıdır. Bu temel nitelikteki
sorunun giderilmesi sonrası, kurulacak sağlam bağlantılarla daha sağlıklı
zeminlerde faaliyette bulunan sektörlere ulaşılabilecektir. Bunun
gerçekleşmesinin ardından, hizmet sektörü kapsamında, alt faaliyet dalları
açısından atılacak önemli adımlar vardır. Bu çerçevede öncelikle mukayeseli
üstünlüğümüzün olduğu hizmet endüstrileri tespit edilmeli ve bunlara yönelik
stratejik birtakım yaklaşımlar izlenmelidir. Böylece uluslararası standartlarda
bir hizmet sektörüne sahip olmak ve gerçekleştirilecek faaliyetlerle ticarî
payımızı yüksek seviyelere çıkarabilmek mümkün hâle gelecektir.
4. TÜRKİYE’NİN
ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ YERİNE VE GELİŞİMİNE İLİŞKİN ANALİZLER
Bir ülkenin
hizmet ticaretindeki payını artırabilmesinin, liberalizasyona olan katkısıyla
paralellik gösterdiği ileri sürülebilir. Çünkü anlaşmaların karşılıklılık esası
dahilinde ve iş birliği hâlinde yapılıyor olması, bunu gerekli kılmaktadır. Her
ne kadar kimi ülkeler, liberalizasyonu sekteye uğratıcı birtakım tavırlar
sergilediği hâlde ticarî açıdan yüksek paylara sahip olsa da, bu durumun uzun
vadeli bir nitelik taşımayacağı belirtilebilir. Çünkü ülkelerin tavrı ağırlıklı
olarak liberalizasyon lehinde ise, o hâlde bu yönde hareket etme gereği ortaya
çıkar. Dolayısıyla ülkelerin bu yönde katkı sağlamaları gerekmektedir. Türkiye
olarak, hizmet ticareti liberalizasyonuna ilişkin lehte tavır takınan ve bu
yönde belli ölçüde de olsa çaba sarf eden bir ülkeyiz. Çünkü orta ve uzun
vadede, uluslararası hizmet ticaretindeki payımızı artırma amacındayız.
Dolayısıyla bunun sağlanabilmesi için gerekli olan hizmet ticaretindeki
liberalizasyon, ülkemiz açısından önemini her zaman muhafaza eden bir husustur.
Türkiye’nin
hizmet gelir ve gider tutarları, genel olarak olumlu bir gelişim
göstermektedir. Mal ticaretine paralel olarak hizmet ticaretimiz de
artmaktadır. Türkiye’nin hizmet ticaretine ilişkin inceleme yapıldığında, göze
çarpan bâzı önemli hizmet ticareti işlemleri şöyledir: İnşaat, Ulaştırma,
Turizm ve Diğer hizmetler. (1)
Tablo 5: Hizmet
İhracatındaki ve İthalâtındaki Gelişmeler (1984-2005) (Milyon $)
YILLAR |
HİZMET GELİRİ |
HİZMET GİDERİ |
1984 |
2.475 |
1.489 |
1985 |
3.160 |
1.560 |
1986 |
3.123 |
1.533 |
1987 |
3.945 |
1.783 |
1988 |
5.919 |
2.086 |
1989 |
6.569 |
2.541 |
1990 |
8.083 |
3.117 |
1991 |
8.446 |
3.282 |
1992 |
9.564 |
3.757 |
1993 |
10.919 |
4.179 |
1994 |
11.076 |
4.024 |
1995 |
14.939 |
5.319 |
1996 |
13.430 |
6.773 |
1997 |
19.910 |
8.998 |
1998 |
23.686 |
10.180 |
1999 |
16.800 |
9.313 |
2000 |
20.364 |
8.996 |
2001 |
16.030 |
6.900 |
2002 |
14.785 |
6.905 |
2003 |
19.025 |
8.520 |
2004 |
24.028 |
11.242 |
2005 |
25.858 |
11.868 |
Kaynak:
TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
03.04.2006.
Hizmet ihracat
gelirinde, 1984-1998 döneminde -1986 ve 1996 yılları hariç- giderek artan bir
seyir söz konusudur. Ancak 1999 yılında önemli ölçüde düşüş meydana gelmiştir.
1998’de 23,7 milyar dolar civarında olan ihracat geliri, 1999’da 16,8 milyar
dolara gerilemiştir. Bunda, 1997 yılında başlayıp Türkiye’de kendini 1999
yılında hissettiren global ekonomik krizin etkisinin olduğu ifade edilebilir.
Nitekim krizin yoğun bir şekilde devam ettiği 1999-2002 döneminde, değişen
tutarlarda hizmet ihracat geliri elde edilmiştir. 2002 yılı itibariyle ise
tekrar artış sürecine girildiği görülmektedir.
Hizmet
ithalât giderinde de 1984-1998 döneminde -1986 ve 1994 yılları hariç- giderek
artan tutarlar söz konusudur. Ancak, 1988 yılı itibariyle düşüş eğilimine
girilmiştir. İthalât giderindeki bu düşüşü, kriz dolayısıyla meydana gelen
gelir azalışı ile açıklamak mümkündür. Hizmet ihracatında olduğu gibi, 2002
itibariyle ise tekrar artış eğilimine girilmiştir. Belirtilmelidir ki 1984-2005
döneminde hizmet ihracat geliri, ithalât giderinin daima üstünde olmuştur. Yani
ödemeler dengesinde hizmet kalemi her zaman fazla vermiştir.
DTÖ
verilerine göre, dünyanın önde gelen ülkelerinin toplam ihracatının %19,3’ü
ticarî hizmetlerden oluşurken; Türkiye için bu oran %28,4’tür. Hizmet ithalâtı
açısından bu oranlar sırasıyla %19,6 ve %12,3’tür. Bu durum, Türkiye’nin dünya
ortalamasının üzerinde bir ihracatçı ve dünya ortalamasının altında bir
ithalâtçı olduğunu ortaya koymaktadır (Kırval, 2001: 156).
Türkiye’nin
mal ticaretinden elde ettiği gelir, hizmet ticaretindekine göre daha yüksektir.
1985 yılı itibariyle hizmet ticaretinden elde edilen gelirin mal ihracatından
elde edilen gelire oranı, %39,7’dir. Bu oran, 1990 yılında %68,9’a
yükselmiştir. 1997 yılında ise nispî bir düşüş yaşanmış olmakla beraber yine de
çok yüksek bir oran söz konusudur. Nitekim 1997 yılı itibariyle hizmet ihracatı
geliri/mal ihracatı geliri oranı %65,2’dir (Dura, Atik, 2002: 243).
1975
yılında hizmet ihracatında dünyada 36.sırada yer alan Türkiye, 1990’da 23.; 1998’de
ise 17.sırada yer almıştır. 1980’li yıllarda ve 1990’ların başında özellikle
turizm endüstrisinin gelişmesinden kaynaklanan bu olgu, Türkiye’yi dünyanın
başlıca hizmet ihracatçıları arasına sokmuştur. Türkiye’nin 1997 yılında dünya
hizmet ihracatındaki ve ithalâtındaki payı, sırasıyla %1,5 ve %0,6’dır. Türkiye
uzun süre hizmet ithalâtında ilk 40 ülke arasına girememiş, 1997 yılında ise
33.sırada yer almıştır. Türkiye, dünyanın hizmet ticareti bilançosu fazla veren
ülkelerindendir. Türkiye’nin hizmet ihracatı içinde ilk sırayı alan turizm
gelirinde 1980-95 döneminde yaklaşık dört kat, 1988-98 yılları arasında ise üç
katın üzerinde bir artış sağlanmıştır. Aynı dönemde turizm giderlerindeki artış
ise %490’a yakındır. Turizmi izleyen gelir kalemi inşaattır. Bu alanda Türkiye
firmaları uluslararası sözleşmelerin yaklaşık %9’una sahiptir. İnşaat
endüstrisinin ardından taşımacılık endüstrisi, üçüncü gelir kaynağıdır. Deniz
taşımacılığında Türkiye, sahip olduğu kapasite ile 17.sırayı almaktadır (DPT,
2000: 50-52).
4.1. Türkiye’nin
Mukayeseli Üstünlüğe Sahip Olduğu Potansiyel Hizmet Endüstrileri
Mukayeseli
Üstünlükler Teorisi’ne göre; bir ülke mal üretiminde, sahip olduğu nispî
maliyet avantajına bağlı olarak uzmanlaşmaya gittiği takdirde, uluslararası
ticaret yapabilecek ve söz konusu üstünlüklerine bağlı olarak, ticarî pay elde
edebilecektir. Mal üretimine yönelik bu Teori, hizmetlere de uyarlanabilir.
Buradan hareketle, bir ülkenin, sahip olduğu üstünlükler sayesinde hizmet
ticaretinde de pay elde edebileceği ve bunları kullanma derecesine bağlı olarak
ticarî payını artırabileceği belirtilebilir.
Ülkemiz,
hizmet ticareti açısından; beşerî sermaye, bilgi birikimi, teknolojik alt yapı,
kabiliyet donanımı vb. üstünlüklere sahip olup, bu çerçevede özellikle bâzı
endüstrilerde önemli bir potansiyel taşımaktadır. Burada ülke olarak
uluslararası hizmet ticaretindeki payımızı artırmamıza imkân sağlayacak
endüstriler üzerinde durulmaktadır. Bu çerçevede, belli bir sınıflama
dahilinde, mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuz endüstriler tespit
edilmektedir.
Ülkemizle
ilgili potansiyel endüstrilerin tespiti amacıyla burada kullanılan
sınıflandırmaya göre hizmetler; teknoloji içeriklerine göre iki grupta ele
alınmaktadır. Görüleceği üzere, ilk grupta daha yüksek seviyede beşerî
sermayeye ihtiyaç duyulurken, ikinci grupta ise daha basit metotların kullanımı
söz konusu olmaktadır (Seyidoğlu, 2003: 790-791).
Bu sınıflar ve bunlarda yer alan hizmet endüstrileri şu
şekildedir:
a) Bilgiye Dayalı Hizmet Endüstrileri:
Mimarlık-Mühendislik,
Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri, Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası
Hizmetler, Danışmanlık ve Meslekî Hizmetler, Finansal Hizmetler, Sigortacılık
Hizmetleri, Telekomünikasyon Hizmetleri
b)
Geleneksel Hizmet Endüstrileri:
Ulaştırma Hizmetleri,
Turizm Hizmetleri.
Bu
sınıflandırma baz alınarak; “Bilgiye dayalı hizmetler” kapsamında şu
endüstrilerde mukayeseli üstünlüklere sahip olduğumuz ifade edilebilir:
· Mimarlık-Mühendislik, Teknik
Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri,
· Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası
Hizmetler.
“Geleneksel
hizmetler” kapsamında ise şu endüstrilerde mukayeseli üstünlüklere sahip
olduğumuz ifade edilebilir:
· Ulaştırma Hizmetleri,
· Turizm Hizmetleri.
Takip eden
başlık altında, uluslararası alanda hizmet ticaretindeki payımızı artırmada
ülkemiz için potansiyel nitelik taşıyan endüstrilerin yıllar itibariyle
sergilemiş olduğu ticari paylarına ilişkin trend analizi yapılmaktadır.
4.2. Türkiye’nin
Potansiyel Hizmet Endüstrilerinin Ticarî Paylarındaki Gelişmeler
Ülke olarak
hizmet ticaretindeki payımızı artırmamızda önemli rol üstlenen endüstrilerden
biri inşaattır. İnşaat endüstrisi kapsamında, mimarlık-mühendislik, teknik
müşavirlik ve müteahhitlik hizmetleri bir bütün hâlinde dikkate alınmaktadır.
İnşaat endüstrisindeki faaliyetler, bugünkü anlamda, 1970’lerin başında
başlamıştır. 1973-74 petrol krizi ile petrol fiyatlarının hızlı yükselmesinin
OPEC üyesi ülkelerde yol açtığı finansal kaynakların özellikle yatırımlara
kanalize edilmesi ve ayrıca aynı dönemde gelişmekte olan kimi ülkelerde yatırım
amaçlı verilen dış krediler, inşaat endüstrisine yönelik talebin oluşmasına
imkân sağlamıştır. Bu iki gelişme dolayısıyla endüstrinin pazar alanları Kuzey
Afrika, Orta Doğu, Körfez Bölgesi, Latin Amerika ve Güney Doğu Asya ülkeleri
olmuştur. Nitekim, Türkiyeli müteahhit firmalarının uluslararası alandaki asıl
etkinliği, 1972 yılı itibariyle özellikle Libya’da üstlenilen projelerle
başlamıştır. Türkiye’nin klasik pazarları olarak nitelenebilecek olan Kuzey
Afrika ve Orta Doğu, uzun süre bu özelliğini korumuştur. 1980’li yılların
sonuna doğru ise eski Sovyet pazarlarına girilmiştir. 1990’lı yıllar itibariyle
bu pazarlara ilaveten yeni pazar arayışlarına da girilmiştir (DPT, 2001:
58-59).
İnşaat,
gelir açısından fazla veren en önemli hizmet endüstrilerindendir. Bu
hizmetlerdeki gider tutarı da düşük seviyededir. Bu durum, inşaat
hizmetlerindeki mukayeseli üstünlüğümüzü ifade eden önemli göstergelerdendir.
Ülke olarak, bu endüstri açısından avantaj olarak nitelenebilecek çok sayıda
faktörümüz mevcuttur. En başta sahip olduğumuz beşerî sermaye, know-how,
ilgili teknolojiyi oluşturma ve uygulayabilme kabiliyeti ve benzeri mukayeseli
üstünlüklerimiz, inşaat endüstrisindeki gelirimizin giderimizden fazla olmasına
imkân sağlamaktadır. Bu durum, stratejik nitelik arz eden diğer hizmet
endüstrilerimiz için de geçerlidir.
Tablo 6: İnşaat
Hizmeti İhracatındaki ve İthalâtındaki Gelişmeler (1984-2005) (Milyon $)
YILLAR |
GELİR |
GİDER |
1984 |
63 |
0 |
1985 |
246 |
0 |
1986 |
301 |
0 |
1987 |
293 |
0 |
1988 |
476 |
0 |
1989 |
582 |
0 |
1990 |
741 |
0 |
1991 |
713 |
0 |
1992 |
936 |
0 |
1993 |
1.142 |
0 |
1994 |
1.254 |
0 |
1995 |
1.857 |
0 |
1996 |
1.967 |
26 |
1997 |
2.455 |
150 |
1998 |
2.311 |
0 |
1999 |
1.095 |
0 |
2000 |
968 |
0 |
2001 |
654 |
0 |
2002 |
832 |
0 |
2003 |
682 |
0 |
2004 |
724 |
0 |
2005 |
904 |
0 |
Kaynak:
TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
03.04.2006.
1984-1997
döneminde, inşaat hizmeti ihracat gelirinde genel olarak artan bir gelişme
meydana gelmiştir. Ancak, global finansal krizin başladığı 1997 yılı itibariyle
bu hizmetlere olan talebin nispeten olumsuz etkilenmesi dolayısıyla gelirlerde
azalma yaşanmıştır.
İnşaat
hizmeti ithalâtı ise, 1984-2005 döneminde sadece iki yılda gerçekleşmiştir.
1996 yılında 26 milyon dolarlık, 1997’de ise 150 milyon dolarlık ithalât söz
konusudur. Bu yıllar dışında endüstri, her zaman net ihracatçı konumunda
bulunmaktadır.
Teknoloji
içeriğine göre bilgiye dayalı endüstriler arasında, sahip olduğumuz mukayeseli
üstünlükler açısından ülkemiz için potansiyel taşıyan endüstrilerden diğeri
“Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler”dir. Ancak, belirtilmelidir ki bu
hizmetler ülkemiz açısından henüz yenidir. Özellikle “Bilgi-İşlem ve Ofis
Arkası Hizmetler” başlığı altında değerlendirildiğinde, bu hizmetlerin
ülkemizde çok yaygın olmadığını belirtmek mümkündür. Bu durum, ilgili
istatistikî verilerin yeterli ölçüde mevcut olmayışı ile de
anlaşılabilmektedir. Ancak, bu olumsuzluk, ülkemizin “Bilgi-İşlem ve Ofis
Arkası Hizmetler”de uluslararası alanda rekabet edebilme potansiyeline sahip
olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Tablo 7: Türkiye’de
Bilgisayar ve İlgili Hizmetlerin İhracat ve İthalât Tutarı (2001) (YTL) (*)
FAALİYETLER |
GELİR |
GİDER |
Bilgisayar Donanım Danışmanlığı |
- |
- |
Bilgisayar Yazılım Danışmanlığı, Program Üretimi ve Temini |
11.217.671 |
23.983 |
Veri İşleme |
- |
- |
Veri Tabanı Faaliyetleri |
- |
- |
Büro, Muhasebe ve Bilgi İşleme Makinelerinin Bakımı ve Tamiratı |
8.802 |
- |
Bilgisayarla İlgili Diğer Faaliyetler |
- |
- |
TOPLAM |
11.618.231 |
23.983 |
(*) KDV Hariç (-)
Veri mevcut değil.
Kaynak: TÜİK, Hizmet
İstatistikleri 2001, ISIC Rev.3 (International Standard Industrial
Classification Revision 3: Uluslararası Standart Endüstri Sınıflaması Üçüncü
Revizyonu’na göre), Ankara, Ekim 2003, s.114-117.
Ülkemizde,
“Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler” kapsamında, “Bilgisayar ve İlgili
Faaliyetler” başlığı altında TÜİK tarafından yayımlanan istatistikler
mevcuttur. 2001 itibariyle toplamda yapılan ihracatla elde edilen gelir,
ithalât giderinin çok üstündedir. Bu belirgin fark, söz konusu hizmetlerdeki
rekabet potansiyelimizin varlığı açısından önemli bir ipucu olarak
değerlendirilebilir.
Ülke
olarak; gerekli beşerî sermaye, alt yapı, donanım vb. faktörlerden hareketle
mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuz endüstrilerden bir diğeri de ulaştırmadır.
Ulaştırma hizmetleri, taşıdığı potansiyel ile ülkemiz açısından stratejik önem
taşıyan endüstrilerdendir.
Tablo 8: Ulaştırma
Hizmeti İhracatındaki ve İthalâtındaki Gelişmeler (1984-2005) (Milyon $)
YILLAR |
GELİR |
GİDER |
1984 |
678 |
458 |
1985 |
670 |
494 |
1986 |
557 |
545 |
1987 |
716 |
618 |
1988 |
837 |
573 |
1989 |
967 |
668 |
1990 |
920 |
900 |
1991 |
1.098 |
863 |
1992 |
1.136 |
966 |
1993 |
1.241 |
1.194 |
1994 |
1.221 |
951 |
1995 |
1.712 |
1.410 |
1996 |
1.756 |
1.741 |
1997 |
2.193 |
1.870 |
1998 |
3.120 |
2.365 |
1999 |
2.900 |
2.101 |
2000 |
2.955 |
2.463 |
2001 |
2.854 |
2.021 |
2002 |
2.795 |
1.934 |
2003 |
2.184 |
2.707 |
2004 |
3.267 |
4.231 |
2005 |
4.016 |
5.313 |
Kaynak: TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
03.04.2006.
1984-2005
dönemi ulaştırma hizmeti ihracat gelirinde ve ithalât giderinde genel
itibariyle sürekli artışlar meydana gelmiştir. Bâzı yıllar hariç olmak üzere,
1984-2000 döneminde ulaştırma hizmeti ihracat geliri artan oranda
gerçekleşmiştir. 2000 yılı sonrasında ise değişen tutarlarda gelir elde
edilmiştir. İthalât giderinde de benzer bir süreç meydana gelmiştir.
1984-2002
döneminde elde edilen ihracat geliri, ithalât giderinden fazla olmuştur. 2003
yılı itibariyle, ulaştırma hizmeti ihracat geliri, ithalât giderinden düşük
seviyede gerçekleşmiştir. Bunun temel sebepleri arasında; ithalâttaki yükselişe
paralel olarak ulaştırma hizmetinin bir alt kalemi olan navlun giderlerinde
ortaya çıkan artışlar ve son dönemde coğrafyamızda meydana gelen konjonktürel
gelişmeler belirtilebilir. Ancak, bu durumun geçici olduğu ifade edilebilir.
Mukayeseli
üstünlüğe sahip olduğumuz bir diğer hizmet endüstrisi ise turizmdir. Özellikle
1980 sonrasında endüstriye verilen destekler, önemli ölçüde yatırımlarda
bulunulmasına imkân sağlamıştır. Bu yatırımların geri dönüşü ise kısa sürede
gerçekleşmiş ve endüstrinin ülke ekonomisine katkısı belirgin oranlarda
artmıştır. Turizm, sağladığı katkı dolayısıyla hizmet endüstrileri arasında ilk
sırada yer almaktadır.
Tablo 9: Türkiye’de
Turizm Hizmeti İhracatındaki ve İthalâtındaki Gelişmeler (1984-2005) (Milyon $)
YILLAR |
GELİR |
GİDER |
1984 |
548 |
277 |
1985 |
1.094 |
324 |
1986 |
950 |
313 |
1987 |
1.476 |
448 |
1988 |
2.355 |
358 |
1989 |
2.557 |
565 |
1990 |
3.225 |
520 |
1991 |
2.654 |
592 |
1992 |
3.639 |
776 |
1993 |
3.959 |
934 |
1994 |
4.321 |
866 |
1995 |
4.957 |
911 |
1996 |
5.650 |
1.265 |
1997 |
7.002 |
1.716 |
1998 |
7.177 |
1.754 |
1999 |
5.203 |
1.471 |
2000 |
7.636 |
1.713 |
2001 |
8.090 |
1.738 |
2002 |
8.481 |
1.881 |
2003 |
13.203 |
2.113 |
2004 |
15.888 |
2.524 |
2005 |
18.152 |
2.872 |
Kaynak: TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
03.04.2006.
Turizm
hizmeti ihracat geliri, giderek artan bir nitelik sergilemiştir. Özellikle 2000
yılı itibariyle belirgin artışlar söz konusu olmuştur. Hatta 2001 yılında
yaşanan “11 Eylül Saldırıları”nın olumsuz etkilerine rağmen gelir artışı
sürmüştür. Turizm hizmeti ithalât gideri de artmış olmakla beraber, ihracat
geliri yanında daima düşük seviyede kalmıştır.
5. TÜRKİYE’NİN
ULUSLARARASI HİZMET TİCARETİNDEKİ PAYININ ARTIRILMASINA İLİŞKİN
DEĞERLENDİRMELER
Türkiye,
hizmet ticaretindeki payını her geçen yıl biraz daha artırmaktadır. DTÖ
tarafından ortaya konan 2001 yılı verilerine göre ülkemizin ihracat değeri 14,8
milyar dolara (TCMB istatistiklerine göre bu tutar 16,03 milyar dolardır.)
yükselmiştir. Bu hâliyle dünya hizmet ihracatındaki payı da %1’e çıkmıştır.
Ancak uluslararası sıralamada, 25.ülke konumunda bulunmaktadır. Ülkemiz, ayrıca
“1990-2000 Döneminde Ticarî Hizmetlerde Faal Olan İhracatçı Ülkeler”
sınıflamasında da %9’luk payı ile “İhracat
Gelişimi %10’un Altında Olan, Fakat Global Ortalamanın Üstünde Olan Ülkeler”
kategorisinin üst sıralarında yer almaktadır (WTO, 2002: 10-12). 2004 yılına bakıldığında,
Türkiye’nin hizmet ihracat tutarının 23,8 milyar dolar olduğu (TCMB
istatistiklerine göre 24,03 milyar dolardır.) ve bu hâliyle dünya hizmet
ihracatındaki payımızın da %1,1,’e yükseldiği görülmektedir. Ancak, buna rağmen
sıralamada 26.ülke konumuna düşmüş bulunmaktayız. Hizmet ticaretindeki payımızı
daha üst seviyelere çıkarmamız gerektiği açıktır.
Türkiye’nin,
önceki konuda değinildiği üzere, “Bilgiye dayalı hizmetler” kapsamında
“Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetlerinde” ve “Bilgi-İşlem
ve Ofis Arkası Hizmetlerinde”; “Geleneksel hizmetler” kapsamında ise “Ulaştırma
Hizmetlerinde” ve “Turizm Hizmetlerinde” mukayeseli üstünlüklere sahip olduğu
ifade edilebilir. Dolayısıyla Türkiye’nin uluslararası hizmet ticaretindeki
payını artırmada stratejik nitelik taşıyan bu dört endüstrisine gerekli önem
verilmelidir. Bu çerçevede endüstrilerin gerek ulusal gerekse uluslararası
alanda faaliyetlerini kolaylaştıracak alt ve üst yapı yatırımları
gerçekleştirilmelidir. Sağlanacak uygun ortamla daha yüksek ticarî paylara
ulaşmak mümkün hâle gelecektir.
Türkiye
açısından stratejik nitelik taşıyan bu dört hizmet endüstrisinin önemini
istatistikî verilerle de ifade etmek mümkündür. Ülkemizin
“Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri”,
“Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetler”, “Ulaştırma Hizmetleri” ve “Turizm
Hizmetleri” ile ilgili avantajını rakamlar bazında da ortaya koymak için, bu
dört endüstrinin ihracat tutarlarının, toplam hizmet ihracat tutarındaki payı
incelendiğinde, sahip olunan avantajla ilgili önemli bir ipucu elde
edilmektedir. Bu amaçla, 2001 tutarlarına bakılabilir. Merkez Bankası ödemeler
dengesi ve TÜİK hizmet istatistiklerine göre, Türkiye’nin 2001 yılı toplam
hizmet ihracat tutarı 16.030 milyon dolardır. Söz konusu endüstrilerin ihracat
tutarları şöyledir: İnşaat 654 milyon dolar; bilgisayar ve ilgili hizmetler 9,4
milyon dolar; ulaştırma 2.854 milyon dolar; turizm 8.090 milyon dolar. (2)
Bunların toplam hizmet ihracat tutarındaki payı %72’ye tekabül etmektedir. Bu
tutarlar, yıllar itibariyle artış göstermiştir. Dolayısıyla, gerekli önemin
verilmesi hâlinde uluslararası hizmet ticaretindeki payımız açısından, bu
endüstrilerin katkısının giderek artacağını ifade etmek mümkündür.
Ülkemiz
için potansiyel nitelik taşıyan dört hizmet endüstrisine ilişkin oluşturulması
gerekli uygun ortamlara ilaveten, hizmetlere ilişkin liberalizasyon
faaliyetleri çerçevesinde atılması gereken birtakım adımlar da mevcuttur. Bu
çerçevede, Türkiye olarak, uluslararası hizmet ticaretindeki payımızın
artırılması maksadıyla birtakım yükümlülüklerin yerine getirilmesi
gerekmektedir. Bunlar, “Konuya ilişkin hukukî alt yapıyı oluşturan kurum ve
kuruluşlar” ve “Hizmet arzını gerçekleştiren gerçek ve tüzel kişiler” açısından
olmak üzere iki kısımda ele alınabilir (HM, 2004: 5-6):
a) Konuya ilişkin
hukukî alt yapıyı oluşturan kurum ve kuruluşlar açısından yapılması gerekenler:
·
Ülkemizin
taahhüt listesinde yer alan endüstriler itibariyle, taahhütte bulunulmuş hususlardan
prensip olarak geri dönülmemesi (standstill) gerekmektedir. (Tabii
belirtilmelidir ki GATS, ülke ekonomilerinde beklenmeyen birtakım olumsuz
gelişmelerin olması hâlinde, listelerde liberalizasyonu daraltmaya yönelik
gerekli bâzı düzenlemelerin yapılmasına müsaade etmektedir.)
·
Ülkemizin
taahhüt listesinde kapsanan endüstrilerde sağlanmış olan liberalizasyon
seviyesi en azından bu hâliyle korunmaya çalışılmalı ve daha kısıtlayıcı
unsurlar içerebilecek yeni mevzuat geliştirilmesi yoluna gidilmemelidir.
·
“Müsaadeye
En Fazla Mazhar Ülke” prensibi dahilinde, geniş alanlı bölgesel ticaret
anlaşmaları dışında, ikili veya çok taraflı anlaşmalar yapılırken, anlaşmanın
tarafı ülkeye tanınacak ayrıcalıklı bir muamelenin diğer ülkeler için de
geçerli olacağı göz önünde bulundurulmak durumundadır.
·
GATS’ın
III.maddesinin 3.paragrafı, her üye ülkenin, hizmetler ticareti alanında
verdiği özel taahhüt listelerinin içerdiği bütün endüstrilerdeki mevzuat
değişikliklerini veya o yıl içerisinde getirilen yeni mevzuatı bildirme
mecburiyeti getirmektedir. Taahhüt listemizdeki endüstrilerle ilgili kamu kurum
ve kuruluşlarının; bu hususlardaki bilgileri, hizmet ticareti ile ilgili
konularda koordinatör birim görevini üstlenmiş bulunan Hazine Müsteşarlığı’na,
Türkçe ve İngilizce metinler hâlinde bildirmeleri gerekmektedir.
b) Hizmet arzını
gerçekleştiren gerçek ve tüzel kişiler açısından yapılması gerekenler:
·
GATS,
sadece hükûmetler arasında yapılmış bir anlaşma olarak değil, öncelikli olarak
iş dünyası için; hizmet ihraç etmek, dışarıda yatırım yapmak ve faaliyet
göstermek isteyen özel şirketler menfaatine olan bir araç şeklinde
değerlendirilmelidir. Dolayısıyla iş dünyası, hizmetlerle ilgili ulusal veya
uluslararası müzakerelerde her zaman aktif bir tavır içinde olmalı ve her
safhada Hazine Müsteşarlığı’ndan bilgilendirilme taleplerini sürekli ve güncel
tutma çabası içinde olmalıdır.
·
Türkiyeli
hizmet sunucuları, hizmet ihraç ettikleri ülkelerde piyasaya girerken veya
piyasadaki faaliyetleri esnasında karşılaştıkları sorunları (mevzuat, muamele
vb.) Hazine Müsteşarlığı’na ayrıntılı bir şekilde bildirmelidir.
Ülkemiz
hizmet ticaretinin uluslararası payının artırılması amacıyla hem ticareti
bizzat gerçekleştiren kesimin (özel-tüzel kişiler, kurumlar), hem de hizmet
ticaretinin uygun şartlarda ve daha verimli yapılmasını sağlayan kesimin
(özel-tüzel-kamu kurumları) ortak hareketlerine ihtiyaç vardır. Karşılıklı
irtibatın uygun zeminlerde sağlanması ve koordineli hareket sonrasında
ülkemizin uluslararası ticaretteki payının artırılması kolaylaşmış olacaktır.
Ülkemizin
hizmet ticaretindeki payını artırmada önem taşıyan konulardan biri de sektör ve
işletmeler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Bu kapsamda KOBİ’lerin durumu özel
bir öneme sahip bulunmaktadır. Hizmet sektöründe faaliyette bulunan
işletmelerin çoğu, diğer sektörlerde de olduğu gibi, KOBİ statüsündedir.
Türkiye ekonomisi açısından dikkate alındığında, işletmelerin %100’üne yakınını
oluşturan KOBİ’ler, hayati derecede önemi haiz kuruluşlar niteliğindedir. Genel
olarak ülke ekonomisi açısından taşıdıkları önemin, aynen hizmet sektöründe de
mevcut olduğu ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, bu işletmelerin normal
şartlarda faaliyetleri önünde engel niteliğinde olan birtakım sorunları vardır.
Bunlar ana başlıklar hâlinde şöyle sıralanabilir: Tanımlanma, örgütlenme,
hukuk, bürokrasi, alt yapı, beşerî kaynak, teknoloji, ticaret ve finans
(Ekinci, 2003: 51). Bu sebeple, söz konusu KOBİ’lerle ilgili sorunların en az
seviyeye indirilmesi, sektörün daha sağlam bir zeminde faaliyette bulunmasına
imkân tanıyacaktır. Bu çerçevede; işletmelerin uygun bir şekilde tanımlanması,
örgütlenmelerine müsait bir zeminin oluşturulması, hukukî, bürokratik, alt
yapıya ilişkin, beşerî kaynakla ilgili, teknolojik ve ticarî nitelikli
sorunlarının giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu işletmelere uygun şartlarda
finansal destekler de sağlanmalıdır. Sorunlarını minimize etmiş işletmelerin
faaliyette bulunduğu bir hizmet sektörü, ülkemizin uluslararası hizmet
ticaretindeki payını artırmada önemli ölçüde rol üstlenecektir.
GENEL DEĞERLENDİRME
VE SONUÇ
Uluslararası
seviyede gerçekleştirilen kurumsal liberalizasyon sürecinin, gerek mal ve
gerekse hizmet ticaretinde meydana gelen artışta önemli ölçüde katkı sahibi
olduğu açıktır. Nitekim, ülkeler ticaret paylarını arttırdıkça ve
liberalizasyon derecelerini yükselttikçe, beklenen tahminî gelir seviyelerinin
de yükseldiği ifade edilmektedir.
Kurumsal
anlamda liberalizasyon süreci, II.Dünya Savaşı’ndan sonra GATT ile başlamıştır.
GATT turlarında katılımcı sayısı; 1947’de 23 olup, Kennedy Turu’na kadarki
müzakerelerde dalgalı bir seyir izlemekle beraber, bu Tur itibariyle istikrarlı
bir gelişim meydana gelmiştir. Nitekim, Tokyo Turu’nda katılımcı sayısı 102’ye,
sonuncu Tur olan Uruguay’da ise 125’e yükselmiştir. Gerçekleştirilen her bir
tur, dünya ticaretine ilişkin düzenlemelerle, uluslararası ticaret hacminin
artmasına imkân sağlamıştır.
Liberalizasyon
süreci, sadece Uruguay Turu hedefleriyle sınırlı kalmamış, sonraki turlarda da
devam ettirilmiştir. Nitekim, DTÖ yönetiminde 2001 yılında başlatılmasına karar
verilen yeni tur ile (Doha Kalkınma Gündemi: Doha Development Agenda) de
liberalizasyon faaliyetlerine devam edilmektedir. “Doha Kalkınma Gündemi”
müzakerelerinin Ocak 2005’te sona ermesi kararlaştırılmıştır. Önceki turlarda
olduğu gibi, yeni turda da her ne kadar ülke grupları (GOÜ ve GÜ) arasında
menfaat mücadeleleri yaşanmaktaysa da liberalizasyona ilişkin sahip olunan
olumlu niyet nedeniyle orta ve uzun vadede başarı elde edileceğini belirtmek
mümkündür. Nitekim, liberalizasyon süreci yeni turlarla devam edecektir.
2001
yılı itibariyle; uluslararası hizmet ihracatı hacmi 1.440 milyar dolar, ithalât
hacmi ise 1.430 milyar dolar civarındadır. Ülke grupları açısından; GÜ’lerin ticaret
hacmi, GOÜ’lerinkinden fazladır. Bununla beraber, GOÜ’lerin hizmet
ticaretindeki paylarını giderek artırdıkları ifade edilebilir.
2002 yılı hizmet ihracatı artışı %7
iken; 2003 yılı artış oranı %14’e yükselmiştir. 2003 yılına göre 2004 yılı
artış oranı ise %18’e çıkmıştır. 2004 yılı toplam hizmet ihracat tutarı 2.125
milyar dolardır. Hizmet ihracatının toplam ihracata (mal-hizmet) oranı %20; mal
ihracatına oranı %24 civarındadır. Alt sektörler itibariyle asıl pay turizme
ait bulunmaktadır.
Ülkelerin uluslararası hizmet ticaretinde faal hâle
gelebilmeleri için sahip oldukları mukayeseli üstünlüklerinin farkında olmaları
ve bunlardan istifade etmeleri lazımdır. Sahip olunan mukayeseli üstünlükler
açısından GÜ’ler ve GOÜ’ler arasında birtakım farklılıklar söz konusudur.
Önemli olan, bu farklılıkların birer avantaja dönüştürülerek hizmet
ticaretindeki payın artırılmasına çalışılmasıdır.
Hizmet
sektörüne ilişkin yapılan bir sınıflandırmaya göre hizmetler, “teknoloji
içeriklerine” göre alt başlıklara ayrılmaktadırlar. Buna göre hizmetler;
“bilgiye dayalı” ve “geleneksel” hizmet endüstrileri olmak üzere ikili bir
kategoride değerlendirilmektedirler. Bilgiye dayalı hizmet endüstrileri
arasında; Bankacılık, Sigortacılık, Bilgi Teknolojisi, Danışmanlık, Müteahhitlik
ve Teknik Hizmetler, Reklamcılık ve Dağıtım, Sağlık, Eğitim, Kamu Hizmetleri
vb. yer almaktadır. Geleneksel hizmet endüstrileri arasında yer alanlar ise
Ticaret, Turizm, Taşımacılık, Sosyal Hizmetler vb.’dir.
Ülkeler,
sahip oldukları mukayeseli üstünlüklerden hareketle, kendileri açısından
stratejik nitelikteki hizmet endüstrilerinde uzmanlaşmakta ve uluslararası
hizmet ticaretindeki paylarını artırmaya çalışmaktadırlar. Bu çerçevede,
özellikle GOÜ’lerin atması gereken çok sayıda adım mevcuttur.
Hizmet
sektörü, Türkiye açısından da önem taşımaktadır. Bunu sektörün GSMH ve istihdam
payına bakarak anlamak da mümkündür. Sektörün taşıdığı önem dolayısıyla
Türkiye, hizmet ticaretindeki liberalizasyon sürecinde hep lehte bir tavır
sergilemiştir. Nitekim Türkiye’nin, taahhüt listesi açısından GÜ’ler
seviyesinde bulunduğu belirtilebilir.
Türkiye’nin
hizmet gelir ve gider tutarları, genel olarak olumlu bir gelişim
göstermektedir. Mal ticaretine paralel olarak hizmet ticaretimiz de
artmaktadır. Türkiye’nin hizmet ticaretine ilişkin inceleme yapıldığında, göze
çarpan bâzı önemli hizmet ticareti işlemleri şöyledir: İnşaat, Ulaştırma,
Turizm ve Diğer hizmetler.
Hizmet
ticaretindeki payını her geçen yıl biraz daha artıran Türkiye’nin, DTÖ
tarafından ortaya konan 2004 yılı verilerine göre hizmet ihracat tutarı 23,8
milyar dolara (TCMB istatistiklerine göre bu tutar 24,03 milyar dolardır)
yükselmiştir. Bu hâliyle dünya hizmet ihracatındaki payı da %1,1’e çıkmıştır.
Ancak uluslararası sıralamada, 26.ülke konumunda bulunmaktadır. Hizmet
ticaretindeki payımızı daha üst seviyelere çıkarmamız gerektiği açıktır.
Ülkemizin,
uluslararası hizmet ticaretindeki payının daha üst seviyelere çıkarılabilmesi
için bâzı adımlar atılması gerekmektedir. Bu çerçevede, sahip olduğumuz
mukayeseli üstünlüklerden hareketle, ülkemizin uluslararası alanda ticarî
payını artırma potansiyeline sahip endüstriler tespit edilmeli ve faaliyetler
bunlarda yoğunlaştırılmalıdır.
GOÜ’ler
açısından mukayeseli üstünlüğe sahip olunan endüstrilerin tespitinde
faydalanılan sınıflandırma çerçevesinde ülkemizle ilgili endüstriyel
tespitlerde bulunmak da mümkündür. “Teknoloji” içeriklerine göre yapılan
sınıflandırma çerçevesinde ülkemizle ilgili şu tespitlerde bulunulabilir:
a) “Bilgiye
dayalı hizmetler” kapsamında şu endüstrilerde mukayeseli üstünlüklere sahip
olduğumuz belirtilebilir: “Mimarlık-Mühendislik, Teknik Müşavirlik ve
Müteahhitlik Hizmetleri”, “Bilgi-İşlem ve Ofis Arkası Hizmetleri.”
b)
“Geleneksel hizmetler” kapsamında ise şu endüstrilerde mukayeseli üstünlüklere
sahip olduğumuz belirtilebilir: “Ulaştırma Hizmetleri”, “Turizm Hizmetleri.”
Ülkemiz, hizmet ticaretindeki payını
artırmada önemli bâzı avantajlara sahiptir. Bu çerçevede; beşerî sermaye, bilgi
birikimi, teknolojik alt yapı, kabiliyet donanımı vb. faktörler, mukayeseli
üstünlük kaynakları arasında yer almaktadır. Önemli olan, bu üstünlükleri
kullanarak hizmet ticaretindeki payımızı artırabilmektir. Gerek özel kesimce,
gerekse kamu kesimince tespit edilecek uygun stratejilerle, potansiyel
nitelikteki endüstrilere yönelik uygun ortam hazırlanmalı ve ticarî payımızı
artırmasına imkân sağlanmalıdır.
NOTLAR
1)
Hizmet
Ticareti ile ilgili istatistikler için temel alınan kaynak, Merkez Bankası
Ödemeler Dengesi istatistikleridir. Belirtilmelidir ki bu kapsamda yer verilen
istatistikler sınırlı sayıda olup şu ana kalemlerden oluşmaktadır: İnşaat
Hizmetleri, Taşımacılık Hizmetleri, Turizm Hizmetleri, Finans Hizmetleri, Diğer
Ticarî Hizmetler, Resmî Hizmetler, Diğer Hizmetler.
2)
Bilgisayar
ve İlgili Hizmetler ihracat verilerinin 2001 yılıyla sınırlı olması dolayısıyla
hesaplamada 2001 yılı tercih edilmiştir. Bilgisayar ve İlgili Hizmetlerin 2001
yılı ihracat tutarı, TÜİK istatistiklerinden alınmış olup YTL bazındadır. Bu
hizmetlerin 2001 yılı ihracat tutarı, 11.618.231 YTL’dir. Bu ise 9,4 milyon
dolara tekabül etmektedir. Hesaplamada, 2001 yılı ortalama dolar kuru dikkate
alınmış olup, kur 1,239 YTL’dir.
*
Dr. Mehmet Behzat Ekinci
** Sosyal Siyaset Konferansları, İstanbul Üniversitesi,
İktisat Fakültesi Dergisi, İstanbul, Yayın No: 592, 52. Kitap (ISSN:
1304-0103), 2007, s.265-297.
KAYNAKLAR
Clark, Colin (1957), The
Conditions of Economic Progress, 3rd ed., London, Macmillan&Co.Ltd.
TÜİK (2006), İstatistikler, http://www.tüik.gov.tr/Istatistikler,
Erişim: 1 Nisan.
------ (2003), Hizmet
İstatistikleri 2001, Ankara, Ekim.
DPT (2000), Hizmet
Ticaretinin Serbestleştirilmesi, 8.BYKP, Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara, DPT:2543-ÖİK:559.
------
(2001), İnşaat, Müteahhitlik,
Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri, 8.BYKP, Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara, DPT:2566-ÖİK:582.
Dura,
Cihan., Atik, Hayriye (2002), Bilgi
Toplumu, Bilgi Ekonomisi ve Türkiye, İstanbul, Literatür Kitabevi.
Ekinci, Mehmet Behzat (2003), Türkiye’de
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) Kurumsal Gelişimi ve Finansal
Sorunları, İstanbul,
Askon.
Gibbs,
Murray, Hayashi, Michiko (1990), “Sectoral Issues and the Multilateral
Framework for Trade in Services:An Overwiew”, Trade in Services:Sectoral Issues, Geneva, UNCTAD/ITP/26.
HM
(2004), “Türkiye ve GATS”, Hazine Müsteşarlığı, http://www.hazine.gov.tr,
Erişim: 3 Ocak.
İncekara,
Ahmet., Kılkış, Yıldırım (1999), Karadeniz
Limanlarının Bölgesel Ticaretin Gelişimindeki Önemi ve İşlevi, İstanbul,
İTO Yayını, No:1999-50.
Karauçak Oğuz, Şebnem
(1987), Uluslararası Alanda Hizmet Sektörünün Gelişimi:Avrupa Topluluğu
Örneği, İstanbul, İKV Yayını.
Ongun,
M. Tuba (1997), “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması ve Olası Sonuçları” Türk-İş Yıllığı, 1990’ların
Bilançosu-Değerlendirme Yazıları, 2. cilt, TİSK-Türk-İş Araştırma Merkezi.
Seyidoğlu, Halil (1993), Uluslararası İktisat-Teori, Politika ve Uygulama, 9.baskı,
İstanbul, Güzem Yayınları.
--------------------
(2003), Uluslararası İktisat-Teori,
Politika ve Uygulama, 15.baskı, İstanbul, Güzem Yayınları.
TCMB
(2006), Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cbt.html,
Erişim: 3 Nisan.
WTO
(2002), “Doha Development Agenda: Services Negotiations”, Press Release, Press/300, http://www.wto.org,
Erişim: 28 June, (02-3693).
WTO
(2006), Statistics, http://www.wto.org/english/res_e/statis_e.htm,
Erişim: 30 Mart.
Yıldırım Mızrak, Nihal (2002), “Uluslararası Hizmet Ticaretinin
Kavramsal, Ampirik ve Analitik Boyutları: İktisat Politikası Sorunları ve
Türkiye Bulguları”, Basılmamış Doktora
Tezi, Ankara, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat ABD.
----------------------------
(2004), “Uluslararası Hizmet Ticaretinin Gelişmesinde İnternet ile Elektronik
Ticaretin Rolü ve Türkiye”, Dünya
Ekonomisinde Bütünleşme Hareketleri ve Türkiye, Editör: Nihal Yıldırım
Mızrak, Ankara, Siyasal Yayınevi.