AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

KÜRESELLEŞME, KÜRESEL TERÖRİZM VE ÖZEL GÜVENLİĞİN ARTAN ÖNEMİ

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

1. KÜRESELLİK

 

2. İKTİSADÎ HAYAT DIŞINDA KÜRESELLEŞME

 

3. KÜRESEL TERÖRİZM

 

4. KÜRESELLEŞME İLE KÜRESEL TERÖRİZMİN ÖZGÜNLÜKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

 

5. KÜRESEL TERÖRİZM VE ÖZEL GÜVENLİK

 

 

 

1. KÜRESELLİK

            Tarih boyunca insan, düzeni elinde tutmak istemiştir. Düzen, “kontrolün elinde olması” demektir. İlkel insan dar çerçevede doğayla mücadele etmiş, sonraki dönemlerde bu mücadelede kullanacağı araçları geliştirerek hayatının, çevresinin kontrolünü eline almaya çalışmıştır. Bu mücadelesinde başarıya ulaşabildiği oranda hayat standartlarını ve çevreye olan kontrolünün çapını genişletmiştir.

 

            İnsanlık artık uzayın kontrolünü eline almaya çalışmaktadır. Ve bunu bir ölçüde gerçekleştirdiğini görüyoruz. Uzayın kontrolünü ele geçirmeye çalışan güçler bunu yapmaktaki amaçlarının ise, tarih boyunca olduğu gibi hayat şartlarını kolaylaştırmak olduğunu söylemektedirler. Kontrol altında tuttuğu çevresini genişleterek bu boyuta taşıyan bir gücün ise diğerlerini de peşinden sürüklemesi kaçınılmazdır.

 

            Bahsedilen bu yarışın belki bir zorunluluğu, belki de bir sonucu olarak, sınırların geçerliliğini yitirdiğini, insanların, devletlerin, kapitalin, bilginin, gücün mekandan bağımsızlaştığını görüyoruz. Sınırlardan, mekandan arınan şartlarda kontrolü elde tutmak, düzeni sağlamakta kolay olmamaktadır. Bunu sağlamaya çalışan güçler ise çarkın dişlileri arasında ezilerek erimektedir. Adeta bir defa kurulmuş olan düzen kendi yolunda ilerlemekte, insanoğlu kontrolünü yitirdiği bu mücadeleye yetişmeye çalışmaktadır.

 

            Ve gelinen noktada Kenneth Jowitt yazdığı kitabın ismini, Yeni Dünya Düzensizliği koyarak kontrolün elimizden çıktığına dikkat çekmiştir.

 

            İnsanoğlunun huzurlu bir ortamda yaşamak için adı her ne olursa olsun farklı sistemler geliştirmiştir. Bu sistemlerin uygulamasını sağlamak için kurduğu, ait olduğu, sahiplendiği, devlet kavramını ortaya çıkarmıştır. Bütün kavramlarda olduğu gibi vazgeçilmez kavramlardan olan devlet kavramı da anlam değişikliğine uğrarken, devletlerin de ister istemez bu süreçte kendilerini şekillendirdiği görülmektedir.

 

            Bugüne kadar değişik sistemlerin etkisi altında birçok Devlet kurulmuştur. (Belki de insanoğlunun varolmasından bu yana az çok anlam farklılıkları ile kurum olarak, kavram olarak üzerinde hemfikir olduğu en önemli kavramlardan biridir devlet kavramı.) Hangi sistem altında olursa olsun, Devlet, bir yandan halkının ihtiyaçlarını karşılarken, yapılan düzenlemelerle bir yandan da kendini koruduğunu görüyoruz. Kendisine yönelecek saldırılara, eleştirilere en katı şekilde cevap vermesi de tabii olarak karşılanmıştır. Devletlerin yapılarının değiştirilmesine yönelik oluşumlar, terörizm faaliyetleri olarak adlandırılmıştır. Devletlerin sahip olduğu sistemlerin geçirdikleri evrimlere göre bu faaliyetlerde kendilerini yenilemektedir.

 

            Kamusal alandaki değişikliklerle, iletişim teknolojilerinin bir sonucu olarak kimlik kavramı önemli değişikliklere uğramaktadır. Artık kimlikler vücut olmadan sanal mekanlarda hayatlarını devam ettirmektedirler. Bu sanal kimliklerin sorumlulukları tartışılmakta, ulusal ve uluslar arası kanunların, düzenin, sistemin değişmesine zorlamaktadır. Ulus devletlerin ve uluslar ötesi sistemlerin değişmesi, internet gibi sürekli değişen ve katılımcılar tarafından şekillendirilebilen yapısına ayak uyduramamaktadır. İnternette oluşturulduğu gibi yeni kamusal mekanların yönetim biçimleri, şekilleri, çerçeveleri katılımcıların beklentilerine göre sürekli şekillenmektedir.

 

            İletişim teknolojilerinde meydana gelen baş döndürücü değişim çerçevesinde, terörizm kavramını ele aldığımızda, terör örgütlerinin, sistemini değiştirmek için çatıştığı bir devlet yoktur artık. Bir devletle değil sistemle mücadeleye giriştiklerini, bunun için gerekli olan ortamın ister istemez oluştuğunu görüyoruz. Çünkü küreselleşen dünyada sınırlar saydamlaşmaktadır. Mekan anlamını, kimlikler ise şeklini değiştirmektedir.

 

            Teknolojinin mekan kavramında meydana getirdiği bu inanılmaz derecedeki hızlı değişimler ise kurulu bulunan tüm düzenlerin yeniden sorgulanmasına neden olmaktadır. Bazı kavramlar anlamını yitirirken, yeni kavramlar hayatımıza girmektedir.

 

 

2. İKTİSADÎ HAYAT DIŞINDA KÜRESELLEŞME

            Günümüzde hayatımıza giren ve en çok konuşulan kavramlardan biri küreselleşmedir. Küreselleşme ile anlatılmaya çalışılan ve dünyanın birçok ülkesinde, zirvesinde büyük gösterilere yol açan, küreselleşmeden kast edilen, güçlü ekonomilerin sahip oldukları geniş imkanlarla, diğer ekonomilerin gelişmesini engellemeleri ve kendi sistemlerine karşı çıkanlara yaşama hakkı tanımamalarıydı.

 

            Öte yandan, küreselleşmeyi sadece ekonomik alandaki faaliyetleri etkileyen bir unsur olarak görmek de sınırlı bir bakış açısını yansıtmaktadır. Bu çerçevede, malların ve sermayenin serbestçe dolaşımının yanı sıra, insanların daha sık seyahat etmeleri, bilgi-iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve internet kullanımının giderek yaygınlaşması, küreselleşmenin önde gelen itici güçleri arasında bulunmaktadır. Saydamlık da, küreselleşmenin ön plana çıkardığı kavramlar arasında yer almaktadır. Gelir dağılımının daha hakça olması, yolsuzlukların azalması, hatta siyasi özgürlüklerin ve insan haklarına saygının artması, küreselleşmeyle doğru orantılı gelişen unsurlar arasında sayılmaktadır.

 

            Diğer taraftan, günümüzde küreselleşme içinde daha fazla yer alan ülkelerin hemen tamamı gelişmiş ülkelerdir. Bu unsur, esasen küreselleşmeye karşı yöneltilen eleştirilerin de odak noktasını oluşturmaktadır. Nitekim, küreselleşmeye karşı yöneltilen eleştirilerin başında, bu ilişkiler sisteminin, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul kıldığı gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin marjinalizasyonuna (dışlanmasına) yol açtığı, faydalarının hem ülkeler hem de bölgeler arasında eşit olarak dağılmadığı, eşitsizlikleri giderici değil artırıcı bir rol oynadığı, küreselleşmeye yöneltilen diğer belli başlı eleştirilerdir.

 

            Küreselleşmeyi savunanlar da, eleştirenler de kendi görüşlerinin haklılığını ortaya koyacak gelişmeleri ve istatistik bilgileri sıkça kullanmaktalar. Küreselleşmenin faydaları konusunda bir görüş birliği olduğunu söylemek mümkündür. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma, yükselen yaşam standartları, teknolojik ilerleme ve bilginin daha hızlı yayılması, küreselleşmenin en belirgin faydaları arasında sayılmaktadır.

 

            Küreselleşme karşıtları dahi gösterilerinden önce mevcut sistematiğin onlara sunduğu internet ve cep telefonlarıyla organize olurken, yani sisteme sistemin imkanları ile karşı çıkarken, o sisteme itirazları olduğu noktaları da sahiplenmektedir.

 

            Bir bakıma yeni sistem ve onun kurallar bütünü, kendi karşıtlarına başka boyutlarda, ama denk sayılabilecek bir şekilde, kendisine kafa tutacak kadar güce ulaşma imkanı vermiştir.

 

            Her ne olursa olsun, günümüzde küreselleşme, ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar çeşitli alanlarda dünyayı etkileyen, uluslararası toplumun dokusunu ve yapısını eskiye oranla tanınmayacak ölçüde değiştiren bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler 1945 yılında kurulduğunda, uluslararası ilişkileri belirleyen temel aktörlerin devletler olduğu konusunda herhangi bir kuşku yoktu. Sadece devletler, uluslararası ilişkileri etkileyebilecek kaynaklara sahipti. Oysa günümüzde, uluslararası ilişkileri ve dünya ekonomisini zaman zaman devletlerden çok daha fazla etkileyen yeni aktörler ortaya çıkmıştır. Çokuluslu şirketler, hükümet dışı örgütler, medya kartelleri, araştırma ve düşünce (think-tank) kuruluşları, hatta bazı devletlerin yıllık GSMH’sinden daha fazla şahsi serveti bulunan bireyler ve yatırımcı konsorsiyumlar son 10 yıl içerisinde oluşan uluslararası sistemin yeni aktörleri olarak ön plana çıkmışlardır.

 

 

3. KÜRESEL TERÖRİZM

            Şiddet sevilebilir. Çünkü şiddet, üzerinde uygulanan kişi, grup ve toplum üzerinde yıkıcı bir etkiye yol açarken, onu uygulayan üzerinde “kurucu” bir işlev görür. Şöyle de denebilir: Özne, şiddet aracılığıyla kendini kurar, inşa eder.

 

            Yeni dünya düzeni kavramının da büyük bölümünü oluşturan küreselleşmenin bugüne kadar bilinmeyen ve göz ardı edilen yeni bir aktörü de maalesef terörizmdir. Zenginlik, ekonomik ve siyasi güç küresel boyuta ulaşırken, buna karşı yeni bir mücadele tarzı gelişti. Daha önce banka soyan, köy basan, işadamı ve politikacı vuran, en fazlasından rehin alan veya uçak kaçıran terörizm, aynı şekilde küreselleşti.

 

            Küreselleşme beraberinde yeni kırılganlıklarda getirdi. Mahalli anlaşmazlıklar azalmayıp artmıştır. Terörist örgütler ile organize örgütler arasındaki işbirliği artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin bazılarında şehir hayatı patlamaları bağrında taşımakta, gecekondular ve anarşik bölgeler har an ateşlenmeye hazır bir durum arz etmektedirler. Küçük siyasi birimler kendi güvenlik kuvvetlerini oluşturmakta ve oluşturmaya devam edeceklerdir.

 

            Bu yazıda, bu mücadelenin geldiği noktayı incelemeye çalışacağız. Küreselleşme ve terörizmin birlerine olan etkilerini değerlendireceğiz. Küreselleşmenin olumlu-olumsuz, arkasında meydana getirdiği girdap (hava boşluğu) ve terörizmin insanlık için oluşturduğu tehdit boyutunu gözden geçireceğiz. Tüm kavramları ile değişen modern dünya, küreselleşme rüzgarı ile insanlığı peşinden sürüklemektedir. Çok hızlı bir şekilde ortaya çıkan değişiklikleri takip etmek, ortaya çıkan sonuçlara göre karar vermek ve hareket etmek de bir o kadar zorlaşmaktadır.

 

            Günlük konuşma dilinde "büyük korku, dehşet, tedhiş" anlamında kullanılan terör, Fransız İhtilâli'nden sonra siyasî bir kavram haline gelmiştir. "Terörizm" kelimesi, Fransız İhtilâli sırasında ve Jakobenler'in terör sultası döneminde doğmuştur. İhtilâl Meclisi'nde Jirondenler'in 31 Mayıs 1793 tarihinde iktidardan düşürülerek Jakobenler'in iktidar olmasıyla Halk Selamet Komiteleri kurulmuş, Şüpheliler Kanunu çıkartılmış, Robespierre ve arkadaşlarının bu iktidar döneminde yalnız Kralcılar değil, aralarında bazı ihtilâl önderlerinin de bulunduğu birçok insan, yeniden düzenlenen İhtilâl Mahkemeleri tarafından giyotine gönderilmişlerdir.

 

            27 Temmuz 1794 tarihinde Robespierre'in iktidardan düşürülerek 1400'e yakın kurbanının arkasından, aynı mahkemede yargılanıp giyotine gönderilmesiyle kapanan ihtilâlin bu dönemi Terör Dönemi (La Terreur) olarak anılmaktadır. Jakobenler on üç ay süren bir dönem boyunca, devamlı tedhiş ve korkuyu yaygınlaştırarak Fransa'yı kana boğmuş, toplumun bütününü, yaygınlaştırılan bir dehşet içine sokarak, sosyal organizmanın sinir merkezlerini felce uğratıp ihtilâli kendi buluşu olan bir zemine oturtmak istemişlerdir.

 

            Terör, Terörizm ve Terörist kelimeleri hakkında, tanımlama açısından kesin ve ortak bir ifade bulunmamaktadır. Ancak kişilerin, görüşlerin ve devletlerin kendi inandıkları doğrultuda yaptıkları değişik tanımlamalarda ortak değer genelde "mevcut sistemin silâhlı karşı güç/güçler tarafından yıkılmasına yönelik başkaldırı hareketi" noktasında birleşmektedir.

 

            Terör; Bir gücü, bir iktidarı zorla kabul ettirmek amacıyla sistemli bir biçimde şiddet kullanma, yıldırma, tedhiş.

 

            Terörist; İhtilâlci (terörist) sadece bir bilim bilir; yok etme bilimi. Konu aynıdır: Bütün bozuk düzeni en süratli ve en emin yoldan yok etmek onun için bir zevk, bir teselli, bir ödül, bir memnuniyettir. Terörün başarısı, gece ve gündüz bir düşünce, bir gayesi olmalıdır: Acımasız yok etme.

 

            Bugün geldiğimiz dönemde karşımıza Küresel terörizm denilen bir kavram çıkmaktadır.

 

            İletişim teknolojileri, her geçen gün daha vazgeçilmez olarak hayatımıza girmektedir. Günlük hayatımızın her anında kullanmaya alıştığımız, belki farkına bile varmadığımız bu şartların bir şekilde sabote edilmesi, insanların ne yapacağını bilemez bir duruma düşürecektir. Artık tamamiyle bilgisayarlar aracılığıyla kontrol edilen uluslararası bir havalimanının kontrol kulesindeki bilgisayarların devre dışı bırakılması (hack), Bir ülkenin telefon şebekelerinin kullanılamaz duruma getirilmesi, bir şehrin trafik sinyalizasyon sisteminin çökertilmesi, devletin tutmuş olduğu gizli kayıtların ele geçirilmesinin hayatımızı nasıl etkileyeceğini düşünmek zorundayız.

 

            Bu çerçeve de terörizmin yeniden tanımlamasına çalışıldığını görüyoruz. Klasik anlamda terör tanımlarının aşıldığı ve terör diye tanımladığımız eylemlerin yeni bir savaş biçimi, hatta yeni yüzyılın savaş yöntemi olduğunu düşünürsek, bundan sonra savaşların terör eylemi diye tanımlanan saldırılarla sürdürülme olasılığının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle düşünelim; bugün herhangi bir ülke düzenli ordularıyla ABD’nin askeri gücüne karşı koyacak durumda değildir. Bu durumda savaş stratejilerinin, darbe vurulacak ülkenin stratejik merkezlerini hedef alacak şekilde oluşturması olasıdır. Bir başka açıdan sorunu irdelersek uluslararası alanda zengin-yoksul kutuplaşması, hem toplumsal hem de ülke düzeyinde artmaktadır. Kuzey Atlantik kapsamı dışında yer alan ülkelerin kendi aleyhlerine olan mevcut sistemi değiştirme olanakları olmadığı gibi, aynı zamanda güç ve rekabet mücadelelerinin de hedefi konumundadır. Bu durum ister istemez uluslar arası düşmanlıkları körüklemektedir. Bu temelde ortaya çıkan siyasal hareketlerin ulusal sınırları aşacak şekilde faaliyet içinde bulunmaları söz konusu olabilmektedir. Bu eğilimi güçlendirecek şekilde iletişim ve ulaşım teknolojisindeki gelişmeleri de dikkate alırsak sorunun bir ülkeyi ya da bir örgütü, grubu cezalandırmasıyla çözümlenemeyeceğini söyleyebiliriz.

 

 

4. KÜRESELLEŞME İLE KÜRESEL TERÖRİZMİN ÖZGÜNLÜKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

            Küresel piyasaların fareye bir kez tıklayarak dünyanın bir ucundan diğer ucuna para aktaran milyonlarca yatırımcıdan oluştuğu; çok küçük maliyetlerle ticaretin hızlandığı ve kolaylaştığı günümüzde; terörizmin hedefinin de telekomünikasyon, bilgisayar ve kontrol ağları olduğunu görüyoruz. Bu yolla yapılacak tahribat, çok küçük belki de sıfır maliyetle; büyük ve çok pahalı zararlara neden olabilmektedir.

 

            Küreselleşmenin ekonomik kuralları; dışa açılma ve devlet yönetimini azaltmayı hedeflemektedir. Küreselleşen terörizmin ulusal sınırlarda kontrolü ve devlet güçleri ile denetimin zorlaşması, ulusal ve uluslararası sistemlerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmektedir.

 

            Küreselleşme çerçevesinde sermaye, her zaman istikrar ve güven ortamını ararken, küresel terörizmin karışıklık içine itme gücü çok yüksektir. Bu anlamda gerçek ve fiziksel korku oluşturarak sermaye üzerinde gerçek bir tehdit unsuru olmaktadır.

 

            Küreselleşme ile sermaye sahipleri risk almamakta, risksiz bölgeleri tercih etmektedir. Sermaye sahipleri için gerçek riskler ve tehlikelere sebep olan teröristler için ise fiziksel risk yok denecek kadar azdır.

 

            Küreselleşmeyle gerek piyasalar gerekse ulus-devletleri etkileme açısından bireyler tarihte hiç olmakları kadar güç kazanmışlardır. Terörizmde ise küçük bir grubun sahip olduğu bilgiler, ülkelerin siyasi, ekonomik ve askeri hedeflerini tehdit edebilecek güce ulaşmıştır.

 

            Küreselleşme insanların dolaşımını ve erişimini kısıtlayan duvarları yıkmış, aynı zamanda dünyayı iletişim ağları ile donatmıştır. Fakat küresel terörizm için de hayati önem taşıyan haberleşme ağlarından, teröristleri mahrum edememiştir.

 

            Küreselleşmenin ticarette, iletişimde, icatta tanımlayıcı ölçümü olan hız, küresel terörizmde de bilgisayar teknolojileri ve haberleşme kanalları ile sağlanmaktadır.

 

            Küreselleşmenin ekonomik kuralları; dışa açılma ve devlet denetimini azaltmayı hedeflemektedir. Küresel terörizmin ise ulusal sınırlarda kontrolü ve devlet güçleri ile denetiminin zorlaşması, ulusal ve uluslararası sistemlerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmektedir.

 

            Küreselleşmenin tanımlayıcı endişesi, göremediğiniz, dokunamadığınız ve hissedemediğiniz bir düşmandan gelebilecek hızlı değişim karşısındaki korkudur. Günümüz toplumu, görmek, izlemek ve hissetmenin çok zor olduğu küresel terörizm tarafından yapılabilecek saldırılara karşı açıktır.

 

            Küreselleşmenin ve terörizmin tanımlayıcı teknolojilerinin aynı olduğunu görüyoruz. Bilgisayar, dijitalleşme, uydu iletişimi, fiber-optik teknoloji, internet, biyolojik devrim (genetik). Yeni düzeni tehdit eden terörizmin silahları ile küreselleşen dünyanın kendisini geliştirmek ve korumak için kullanacağı teknolojiler paralellik göstermektedir.

 

            Statik, küreselleşmede soğuk savaşın aksine dinamiktir. Terörizmde ana kontrol noktasını bulmak çok zor olduğu gibi sürekli hareket halinde olabilmektedir.

 

            Burada küreselleşme sürecinde terörizmin aldığı yeni boyutu ve nasıl bir terörizmle karşı karşıya olduğumuzu, siber-terörizmin özgünlüklerini göstermeye çalıştık. Küreselleşen sistemlerin, gayri-nizami mücadelenin değişen kimliği konusunda dikkat etmeleri gereken noktaları belirttik. Bu özellikleri ile terörizm ele alındığında düzenin yeniden şekillendirilmesinde, terörizmin ya da diğer adlandırma ile nizami olmayan mücadelenin etkin bir rol oynayacağını söyleyebiliriz.

 

            11 Eylül saldırısında olduğu gibi, Dünya Ticaret Merkezi bir nevi kapitalizmin, Pentagon ise global ölçekteki askeri ve siyasal bir gücün merkezidir. Eylemin meydana getirdiği etki ise maddi zarardan çok zihinlerde oluşturulan bu kavramlara olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Başka bir deyişle bu kavramlar etrafında şekillenen yenilmezlik, dokunulmazlık, ulaşılmazlık bu saldırı ile yerle bir edilmeye çalışılmıştır.

 

            Ancak yoğunlaşan küresel krize daha zekice, daha az çatışmacı, ortak bir Doğu-Batı yaklaşımı şart görülmektedir.

 

 

5. KÜRESEL TERÖRİZM VE ÖZEL GÜVENLİK

            Küresel terörizm, belirli devlet ya da askeri hedefleri esas almamakta, hedef olarak herhangi bir insan ya da kurum veya yeri nişangah kabul edebilmektedir. Bu durumda tüm sivil kişi ve işletmeler/kuruluşlarda kendilerini hedef olarak kabul etmektedirler. Bu ise beraberinde devletin vermediği ve vermemesi gereken özel güvenlik hizmeti taleplerinde çığ gibi bir artışı da beraberinde getirmektedir. Bu gelişmenin yanı sıra sanayileşme ve şehirleşme ile artan suç oranı da özel güvenliğe ayrı bir önem kazandırmaktadır.

 

            Ülkemizde de hırsızlığa ve haneye izinsiz girişlere karşı elektronik tedbirler (alarm tedbirleri, kamera ile görüntüleme v.s), özel güvenlik elemanı çalıştırma, kişisel koruma istekleri artarak devam etmektedir.

 

            Özel Güvenlikte gittikçe elektronik ağırlıklı olmaktadır. Bazı binalar akıllı bina adıyla anılmakta bu binalarda çok sayıda güvenlik hizmeti elektronik olarak verilmektedir. Her kata kimlerin girebileceği elektronik kartlara işlenmekte ve bu kartlar o kat kapılarını açabilmektedir.Hassas birimlerde kamera kayıtları 24 saat için kullanılmaktadır.

 

            Bugüne kadar özel güvenlik hizmetlerine 2495 sayılı kanun ile cevap verilmeye çalışılmıştır. Bu kanun sadece işletmeler/ kurumlar için Özel Güvenlik hizmeti verilmesin izin vermiş, kişisel koruma ve geçici süreli olarak güvenlik hizmeti alınması esaslarını düzenlememiştir( konser ve toplantılardaki güvenlik gibi), yeni kanun ise özel güvenlik şirketi esasını oluşturmakta ve geçici hizmet verilmesi usullerini düzenlemektedir.

 

            TBMM İç İşleri Komisyonu’nca yeni bir özel güvenlik kanunu kabul edilmiş olup, meclise sevki beklenmektedir.Yeni kanun ile; Özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getiren kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin konuları kapsayan düzenlemeye göre, özel güvenlik komisyonunun kararı ve valiliğin izniyle kişiler silahlı personel tarafından korunabilecek, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulabilecek veya güvenlik hizmetleri şirketlere yaptırılabilecek. Toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde, para veya değerli eşya nakli gibi geçici ve acil hallerde komisyon kararı aranmaksızın, vali tarafından özel güvenlik izni verilebilecek.

 

            Kişi ve kuruluşların talebi üzerine, koruma ve güvenlik ihtiyacı dikkate alınarak, istihdam edilecek personel, kurulacak güvenlik birimi ya da bu iş için daha önceden kurulmuş şirketler tarafından güvenlik hizmeti görülebilecek.

 

            Özel Güvenlik Komisyonu, koruma ve güvenlik hizmetine ilişkin personel sayısı, silah ve diğer teçhizatın miktarı ve niteliği gibi konularda da karar verebilecek.

 

            Şirketler, İçişleri Bakanlığı'nın izniyle özel güvenlik alanında faaliyette bulunabilecek Özel güvenlik görevlileri, koruma ve güvenliği sağladıkları alanlara girmek isteyenleri, bu iş için geliştirilmiş araçlarla arama; toplantı, konser, spor karşılaşması, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma ve arama yetkisine sahip olacak. Ayrıca, görev alanında haklarında yakalama, tutuklama veya mahkumiyet kararı bulunan kişileri yakalayabilecek; suç ve tehlike teşkil edecek, delil niteliğindeki eşya ile bulunmuş ve terkedilmiş eşyayı emanete alabilecek; imdat istenmesi ya da afet hallerinde görev alanındaki ev ve işyerlerine girebilecek.

 

            Yeni kanun sanayileşmiş ülkelerde başlıca bir aşlan haline gelmiş olan ve akademisi bulunan Özel Güvenlik hizmetlerinin Türkiye’de de önünü açacaktır. Bu ise terör ile mücadele de polis kuvvetlerimize verilecek Özel Güvenlik desteğinin artması anlamına gelmektedir.

 

 

* Yrd. Doç. Dr. Faik Çelik

Kocaeli Üniversitesi, Hereke Ö. İ. Uzunyol MYO.

cfaik@hotmail.com

* Deniz Dağdeviren

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, Önleyici Hizmetler Şube Müdürü.

http://www.akademiktisat.net

 

 

 

KAYNAKLAR

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi

 

Kongar, Emre, Küreselleşme-Mikro Milliyetçilik- Çok Kültürlülük- Anayasal Vatandaşlık, http://www.kongar.org/makaleler/index.php

 

Kurtul, Altuğ, Terörün Anatomisi.

 

Mays, V. M., Rubin, J., Sabourin, M, and Walker, L., (1996). “Moving Toward a Global Psychology: Changing Theories and Practice to Meet the Needs of a Changing World”, American Psychologist, 51(5), 1996, pp.485-487, Özet Çeviri: Doç. Dr. Deniz Şahin – “Küresel Psikolojiye Doğru: Değişen Dünyanın Gereksinimlerini Karşılamak için Kuram ve Uygulamayı Değiştirme”.

 

Meriçli, Ahmet, Özel Güvenlik, Rengin Basımevi, 2004.

 

Morley, D. ve K. Robins, Kimlik Mekanları: Küresel Medya, Elektronik Ortamlar ve Kültürel Sınırlar, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1997.

 

Said, Edward, Oryantalizm: Sömürgeciliğin Keşif Kolu, Pınar Yayınları, 1982.

 

Turan, Sedat, Dünya'nın Üstündeki Hayalet: Küresel Terörizm, www.zafer.com

 

Zigmund, Bouman, Medya ve Küreselleşme.

 

 

 

Sayfa Başı