AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

DİJİTAL (ELEKTRONİK) SİSTEME GEÇİŞ; E-DÖNÜŞÜM

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

1. E-dönüşüm (E-Trade Bridge)

 

2. Portal Çözümünün Ne Gibi Faydaları Var?

 

3. Ölçülebilir Bir Tasarruf Oluyor mu?

 

4. E-Dönüsüm Projesi'nin Misyonu

 

5. E-Devlet

 

6. "E-Dönüşüm Türkiye" Genelgesi

 

7. DPT Bilişime Ait Herşeyi Üstleniyor

 

8. Öncelik Yürüyen Projelerde

 

9. Korkulan Madde !!!!

 

 

 

1. E-dönüşüm (E-Trade Bridge)

            E-dönüşümü (E-Trade Bridge), yeni bir kavram, çok basit olarak şöyle tanımlayabiliriz: Yerine getirilmesi gereken görevlerin bilgisayarlı (elektronik) ortamda gerçekleştirilmesi. Bilgi alışverişi dijital ortamda hızlı gerçekleşmektedir. Bu sayede daha verimli çalışılıyor ve giderler azalıyor daha da önemlisi kuyruklar kısalıp hedeflere daha hızlı ulaşılıyor.

 

            Geniş anlamda ise; Bir kurumun kültürünün, iş modelinin, organizasyon yapısının, iş süreçlerinin, ürünlerinin (mal-hizmet); çalışan, müşteri, iş ortakları ve diğer tüm sosyal paydaşlarının yararını gözeterek, bir bütünlük içinde değiştirilmesi sürecinde, bilişim ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımıdır.

 

            Gruplar (aile şirketleri) içinde bilgi paylaşımı hedef alınarak inşa edilen portallar tüm haberlere, duyurulara, raporlara ve tartışmalara ev sahipliği yapıyor. E-Dönüşüm projesi içinde E-Arşiv, E-Forum ve E-Taşeron gibi projelere de yer veriliyor, tüm yazışmalar ve bilgiler elektronik ortamda izleniyor.

 

 

2. Portal Çözümünün Ne Gibi Faydaları Var?

Bu soruya Koç Bilgi Grubu şöyle cevap veriyor:

“Daha önceden bilgilerin güncel tutulabilmesi için IT (Information Technology:Bilgi Teknolojisi) departmanıyla güncelleme departmanı arasında yoğun bir ilişki olması gerekiyordu.

 

            İnsan kaynaklarında çok dinamik bir yapı var insanlar gidiyor, adresler değişiyor ve bilgilerin yenilenmesi gerekiyor. Önceden bizim departmanlarımıza devamlı bir talep geliyordu. Share Point ile birlikte kullanıcıları sisteme tanımladıktan sonra artık kendi bilgilerini güncelleyebiliyorlar. Bilgiler anında paylaşılabiliyor.

 

            Örneğin biz burada bir basın toplantısı yaptığımızda Otosan'daki çalışanımız bunu yarın gazetelerden okuyordu. Şimdi her şey güncel olarak verilebiliyor. Kendi çalışanımız bizimle ilgili bir haberi gününde takip edebiliyor.”[1]

 

 

3. Ölçülebilir Bir Tasarruf Oluyor mu?

Buna da yine Koç Bilgi Gurubu’ndan cevap alalım:

“Koç Topluluğu olarak haber arşiv sistemini takip için yıllık 180 bin dolar civarında bir harcama yapıyorduk, oysa şimdi aylık yaklaşık 3 bin dolar bir rakamla tüm Koç Topluluğu bilgilerinin arşivlenmesi sağlanıyor ve boyutu çok daha fazla. Bu bilgileri bazı şirketlerimiz araştırırken şimdi 80-90 tane şirketimize açılmış büyük bir veri bankası var. Buradaki en önemli kriterlerden bir tanesi de bütün arşivlenmiş bilgiler, karakter okuyucu bir sistemle veri bankasına atıldığı için herhangi bir araştırmada bu veri bankasını kullanabilir hale getirdik. Aynı şey E-Dönüşüm için de geçerli. Mesela insan kaynakları hakkında bir proje oluşturulduğu zaman aynı projeyi Tofaş da isteyip kullanabiliyor. Tekrar bir şey oluşturması gerekmiyor. E-Dönüşüm projesi kapsamında E-Taşeron diye bir projemiz var. E-Taşeron bizim hizmet aldığımız şirketleri kapsıyor. Koç Topluluğu şirketlerinin bu hizmetleri nereden, hangi şartlarla hangi firmadan aldığını gösteren bir veri bankası oluşturduk. Bu bize takriben geçen sene 9 aylık dönemde 2 trilyon 200 milyar liralık bir tasarruf sağladı. Bu da ortak veri bankasında yine bilginin paylaşımıyla sağlandı.”[2]

 

            Cisco Başkan Yardımcısı Chris Dedicoat, Cisco'nun uyguladığı e-dönüşüm programı ile 3 yıl içerisinde 1 milyar 700 milyon dolar tasarruf sağladığını, Cisco'nun bütün süreçlerinin e-dönüşüm çatısı altında elektronik ortama taşındığını söylemektedir.

 

            Önümüzdeki dönemde şirketler arası rekabetin artacağını, verimliliğin daha çok ön plana çıkacağını belirten Didecoat, ‘‘Dünya çapında rekabet etmek isteyenler, teknolojiyi daha etkin kullanmak zorundadır. Dönüşümünü tamamlayamayan şirketler yarışın dışında kalır.’’ demektedir.

 

            Günümüzde son kullanıcının her ortamda, farklı cihaz ve yollarla kesintisiz iletişime sahip olmak istediğini vurgulayan Didecoat, şunu ilave etmektedir: ‘‘Dünyada rekabette öne çıkmak isteyen ülkeler, vatandaşlarına bu olanağı sağlamalıdır.’’

 

            Teknoloji kullanımı ile verimlilik, verimlilik ile kalkınma arasında doğrudan bağlantı olduğunu kaydeden Dedicoat söyle devam ediyor:

‘‘Dünyanın en başarılı şirketleri teknolojiyi en etkin şekilde kullanan şirketlerdir. Wal-Mart, General Electric teknolojiyi etkin tarzda kullanmanın başarılı örnekleridir. Özellikle Wal-Mart, perakendeci bir şirketin teknolojiyi kullanarak; tedarik, satış ve kontrol alanlarında verimliliğin hangi şekilde geliştirileceğinin canlı örneğidir.’’

 

            Chris Didecoat, ‘‘Türkiye, Avrupa Birliği'ne (AB) girmek isteyen bir ülke olarak teknoloji kullanım düzeyini yükseltmelidir’’demektedir.[3]

 

            İş süreçlerini hızlandıran, çalışanların verimliliğini artıran ve kârı maksimize ederek şirketlere yüzde 50’nın üzerinde verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayan Promena’nın geliştirdiği e-satın alma platformu ve e-ihale uygulamaları, şirketlerin ulusal ve uluslararası rekabet güçlerini artırmalarına yardımcı olmaktadır.

 

            Türkiye'de internet tabanlı e-satın alma çözümlerinin öncü şirketi Promena, kuruluşların tüm satın alma işlemlerini en uygun koşullarda gerçekleştirmeleri amacıyla, alıcı ve satıcıları aynı platformda buluşturmaktadır. İnternet bağlantısı, şifre ve kimlik numarası olan her şirket, elektronik satın alma sistemini kullanabilmektedir.[4]

 

 

4. E-Dönüsüm Projesi'nin Misyonu

            Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânları doğru kullanarak yeni ekonomik düzende Topluluğun (grubun) lider konumunu devam ettirmesini sağlamak...

 

            Değişik sektörlerde, şirketlerde ve alanlarda e-dönüşüm uygulamalarının hayata geçmesi ile gerek Toplulukların iş yapma kültüründe değişiklik, gerek kaynakların daha etkin kullanılması ve gerekse şirketlerin arasında daha etkin bilgi paylaşımı yapılması konularında önemli iyileşmeler kaydedilecektir.

 

            Proje'nin ileriki aşamalarında, e-dönüşüm uygulamalarının sadece kendi şirketlerin sınırları içinde kalmasının yeterli etkinliği sağlamayacağının bilinciyle, şirketlerin birlikte çalıştıkları yan sanayi şirketleri ve iş ortakları ile birlikte süreç bazlı uygulamalar gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.[5]

 

 

5. E-Devlet

            E-devlet dijital yaşamın en önemli parçalarından biri. Bu sayede vatandaş ve devlet ilişkisi çok daha hızlı ve kolay bir şekilde kuruluyor. Dünyada önemli örneklerine rastlanan e-devlet uygulamaları için Türkiye’de de adımlar atılmaktadır.

            Bu yapıda, devlet şeffaf olduğu kadar etkin bir işleyişe sahip. Kurumlar arasında bilgi alışverişi dijital ortamda hızla gerçekleşiyor. Devlet daireleri daha verimli çalışıyor, giderler azalıyor, kuyruklar kısalıyor ve hedeflere daha hızlı erişiliyor.

 

            Dünyada, İngiltere, Amerika, Malezya, Singapur, Güney Kore e-devlet’in başarıyla uygulandığı ülkelerden bazıları. İngiltere’de, 2003’te devlet hizmetlerinin %25’inin, 2005’te %50’sinin , 2008’de %100’ünün internet üzerinden yürütülmesi hedefleniyor.

 

            E-devlet projesi için 2000 yılında kullanılmak üzere 1 milyar pound yani 1,5 milyar dolar civarında kaynak ayrılmış durumda.

 

            Fransa’da kamu hizmetlerinin %50’si internet tabanlı hale getirildi. Finlandiya vatandaşları Aralık 1999’dan bu yana “smart card” olarak hazırlanmış kimlik kartını kullanıyorlar. Kartın üzerinde Finlandiya Nüfus İdaresi tarafından verilen e-kod bulunuyor. Kart, kişilere internet üzerinde dijital imza olanağı sağlıyor.[6]

 

            Ülkemizde ise e-devlet yeni yeni gelişiyor. Tabii buna nasıl bir gelişme deniyorsa... Günümüz koşullarında devlet ile olan birçok işlem için çok sayıda bürokratik engeli aşmak gerekiyor. Aslında bu bir devlet eksikliği daha doğrusu devlet bencilliği değil, çünkü aynı durum özel sektörde de geçerli. Buna günlük hayatta karşılaşılan olaylardan da örnek vermek mümkün. Mesela, bir özel bankadaki şahsî hesabından para çekmek isteyen bir mudîye, hesabının başka bir şehirde olması dolayısıyla, parayı direkt olarak o şubeden çekemeyeceği belirtilebilmektedir. Parayı çekebilmesi için ekstra bazı işlemlerin yapılması gerektiği ifade edilmektedir. (Hesabın bulunduğu şubeden imza belgesinin fakslanması gerekliliği, imzaların test edilmesi vs.) Bu göz kamaştıran teknoloji çağında böyle bir durum aslında her şeyi özetliyor. Oysa e-devlet uygulamalarında uzun zaman alan bu işlemlerin hızla, elektronik ortamda yapılmasını sağlanıyor.

 

            Bir diğer e-devlet uygulamasında emekli sandığına bağlı vatandaşlar, müdürlüğün internet sitesinden emeklilik yaşlarını hesaplayabiliyor, aylıklarından yapılacak kesintileri görebiliyor, evraklarını takip edebiliyor.

 

            Bu teknolojinin zirveye ulaştığı bilgisayar çağında, teknolojik gelişmelerin ışığı altında devleti ve devlet işlerini yeniden tanımlamak gerekir. Bu teknoloji çağında özellikle üniversiteler devletten daha verimli ve saydam çalışmalar beklemektedir. Üniversitelere gerekli kaynak ve destek sağlanmalıdır ki devlet yeterince bilişim teknolojilerinden yararlanabilsin.

 

            E-devlet, kurumlar arasındaki işlemlerin ve vatandaşlara verilen hizmetlerin elektronik ortamlarda gerçekleştirildiği bir devlet işleyiş yapısı anlamına geliyor. E-devlet; belge, kağıt, imza kalabalığı ve zaman israfını önlüyor. Böylece maliyetlerin düşmesini, verimliliğin artmasını sağlıyor.[7]

 

            Türkiye’de şu anda uygulanan ya da proje halinde olan birçok e-devlet çalışması var. Fakat bütün bu çalışmalar özerk niteliğe sahip yani birbirleriyle bağlantılı değil. Güzel örnekler var. Bunlar arasında Mernis’i, gümrük projesini, Maliye Bakanlığı’nın vergi ve dope projesini saymak mümkündür. Ayrıca Emniyet’in birtakım ciddi uygulamaları var, belediyelerin uygulamaları var. Bütün bunlar esasında küçük küçük e-devlet modelleri olarak gösterilebilir ama buradaki önemli sorunlardan bir tanesi, devletin kurumları arasında bir entegrasyonun olmayışıdır. Bu entegrasyon sağlanmadığı takdirde esas hedeflenen verimliliği de sağlamak mümkün olmamaktadır.

 

            E-devlet her şeyden önce devlette tasarrufu sağlıyor. Bu tasarruftan en çok faydalananlar ise yine vatandaşlar oluyor. E-Devlet yoluyla vatandaşın münasebeti, alışverişi, muamelesi sanal ortama taşındığı zaman mesela; iş gücünden tasarruf edilmekte, elektrik tasarrufu sağlanmaktadır. Dolayısıyla bu tasarruf yine vatandaşa yansımaktadır. Vergiler başka alanlarda ve daha etkin bir şekilde kullanılabilmektedir.

 

            Belediyeler arasında ilk olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1997 yılında www.ibb.gov.tr adresiyle sanal ortamda hizmet vermeye başladı. Bu portalda istenen her bilgiye ulaşmak mümkün. Site, İstanbul’un önemli noktalarını 24 saat boyunca sanal ortama taşıyor. 360 derece İstanbul, ve trafik kameraları bölümleri özellikle trafiğe çıkacak olanlara trafik yoğunluğu hakkında fikir veriyor.[8]

 

            Türkiye’de gelişmiş e-belediye hizmetleri veren belediyelerin başında Yalova, Kadıköy, Avcılar Belediyeleri geliyor. Geri kalan belediyelerin çoğu ise şu an sadece internet siteleri ile şehirlerini tanıtıyor.

 

            E-devlet projelerinin hayata geçmesi vatandaşların yaşam kalitesini artırıyor. Milyonlarca vatandaşımızın bağlı olduğu Emekli Sandığı, e-devlet projeleri arasında önde gelenlerden birini yürütüyor. Bu sayede emeklilerin işlemleri daha kısa zamanda yapılıyor, sağlık hizmetlerinin kalitesi artıyor.

 

 

6. "E-Dönüşüm Türkiye" Genelgesi

            Başbakanlık E-Türkiye projesini, "E-Dönüşüm Türkiye" başlıklı bir genelgeyle harekete geçirdi. Projeyi DPT bünyesinde kurulan Bilgi Toplumu Dairesi'nin yürütmesine karar verildi. Hükûmet böylelikle göreve geldiğinden bu yana Türkiye’nin bilgi toplumu olmasına yönelik verdiği taahhütleri DPT’de bir birimin içine sıkıştırarak bu projeye ne kadar sahip çıktığını ve bilgi toplumunun önemini ne kadar kavradığını göstermiş oldu. Geçtiğimiz dönemde 13 ayrı çalışma grubuyla temsil edilen E-Türkiye projesine göre Türkiye’nin bilgi toplumu hedeflerinin Başbakanlık ya da bakanlık düzeyinde bir kurumsallaşma ile sahiplenilmesi bekleniyordu. Bilgi toplumunu başlı başına bir devlet politikası olarak benimsemesi beklenen hükûmet, projeye bu şekilde sahip çıkmak yerine Devlet Planlama Teşkilatı içindeki bir dairenin içine sıkıştırmayı uygun gördü. 27 Şubat 2003 tarihli ve 3416 sayılı, DPT koordinasyonunda yayınlanan ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarına yollanan Başbakanlık genelgesinde, E-Dönüşüm Türkiye projesinin koordinasyonunun DPT’de olduğu belirtildi ve bütün kurumların genelgenin gereklerine uyması istendi. Genelgeye göre E-Dönüşüm Türkiye projesi ile ilgili mevcut durum analizi ve danışmanlık hizmeti alımı sonrası eylem planının uygulanmasına geçilecek. Projenin başında bulunan DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça, bu yıl önceliğin e-devlet projelerinin entegrasyonuna ve yürüyen projelerin tamamlanmasına verileceğini ve bu alanda yatırımların durmayacağını açıkladı.

 

            Projenin koordinasyonunu sağlamak amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı bünyesinde Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça’ya bağlı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı kuruldu. Dairenin başkanlığına Recep Çakal getirildi. Ayrıca, projenin üst seviyede yönlendirilmesi ve izlenmesi amacıyla DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça'nın başkanlığında ilgili müsteşar yardımcıları ve sivil toplum kuruluşlarının başkanlarından oluşan bir "Danışma Kurulu" oluşturuldu.

 

            Genelgede, bugüne kadar yürütülen "e-Türkiye" girişiminin, belirtilen hedefler ışığında yeniden gözden geçirilerek, "e-Dönüşüm Türkiye" projesi bünyesinde bütüncül bir anlayışla sürdürüleceği ve "e-Dönüşüm Türkiye" projesinin genel olarak demokratikleşme, özel olarak ise kamu yönetimi reformu çerçevesinde yürütüleceği, bu bağlamda değişik reform projeleri ile karşılıklı etkileri dikkate alınarak hayata geçirileceği belirtildi.

 

            Projenin detayıyla ilgili olarak E-Dönüşüm Türkiye projesinin Danışma Kurulu Başkanı ve DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça’yla görüştük. Akça, DPT’nin proje kapsamında üstlendiği koordinasyon rolünün DPT içinde bulunan birimlerle gerçekleştirilemeyeceği ve bu konunun birçok sektörü ilgilendirdiği gerekçesiyle Bilgi Toplumu Dairesi’ni kurduklarını belirtti. Projeyle ilgili ana politikaların bu dairede görüşüleceğini ve belirlenen politikaların DPT’den sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Abdüllatif Şener’e doğrudan iletileceğini kaydeden Akça, “Sayın Şener, Türkiye’nin e-Bakanı diyebiliriz” şeklinde konuştu.

 

 

7. DPT Bilişime Ait Herşeyi Üstleniyor

            Akça, 57. Hükûmet döneminde yürütülen E-Türkiye çalışmalarının ve diğer çeşitli projelerin Acil Eylem Planı'na uygun bir şekilde bir araya getirilerek yeni daire tarafından yürütüleceğini belirtti. DPT, diğer taraftan E-Avrupa, E-içerik gibi çeşitli AB projelerinin koordinasyonunu da üstlendi. DPT’nin işin yürütülmesi noktasında bütün projelerin içinde olmasının mümkün olmadığını belirten Akça, projeler kapsamında değişik görevlendirmeler olabileceğini, teknik yönü ağır olan projelerin TÜBİTAK tarafından üstlenilebileceğini vurguladı.

 

 

8. Öncelik Yürüyen Projelerde

            DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça, önceliği pek çok kurum tarafından yürütülen bilişim projelerinin arasında entegrasyon sağlanması, belli protokollerin oluşturulması, teknik alt yapı uyuşmazlıklarının çözülmesi, birbirinin tekrarı gibi olan projelerin koordinasyonuna vereceklerini belirtti. Kurumlar arasındaki projeleri bütünleştirip tek numara sistemine bir an önce geçmeyi hedeflediklerini kaydeden 2003 boyunca yürüyen projelerin tamamlanması ve bütünleştirilmesi için çalışacaklarını söyleyen Akça, 2004 yılında ilk olarak sosyal güvenlik kurumlarının otomasyonunu ele alacaklarını kaydetti. Sosyal güvenlik alanında otomasyon ve akıllı kart sistemi için birkaç yüz milyon dolarlık yatırım yapılacağını vurgulayan Akça, 2003 yılında konsolide bütçede 8 katrilyon, KİT’lerle birlikte ise 12,5 katrilyonluk yatırımın söz konusu olduğunu, yatırımlarda önceliğin yürüyen projelerin tamamlanmasına verileceğini kaydetti.

 

 

9. Korkulan Madde !!!!

Başbakanlık’tan bütün kurumlara dağıtılan E-Dönüşüm Türkiye genelgesi bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılmasından projelerin bütünleştirilmesine kadar bir dizi hedef içeriyor. Hedefler arasındaki önemli bir madde ise "Bilgi ve iletişim teknolojisi alanında kaynak israfını azaltmak amacıyla, kamunun mükerrerlik arz eden veya örtüşen ilgili yatırım projelerinin bütünleştirilmesi, izlenmesi, değerlendirilmesi ve yatırımcı kamu kuruluşları arasında gerekli koordinasyonun sağlanması.” Bilişimcilerin korkusu ise "kaynak israfı" ifadesinin yanlış yorumlanarak, bilişim sektörü alımlarının yine tasarruf kalemi olarak görülmesi.

 

 

Kenan Yavuz, Tufan Tunca,

Erciyes, İktisat, Lisans Programı.

k_yavuz@hotmail.com, tufantunca@hotmail.com

http://www.akademiktisat.net

 

 

 

DİPNOT - REFERANS

[1], [2], [4] Koç Bilgi Grubu, www.koçbilgi.com

[3] www.hürriyetim.com, Cüneyt Uzunoğulları.

[5], [6], [7] ntv, www.ntvmsnbc.com, e-dönüşüm ve e-devlet, 19.01.04.

[8] www.turkpoint.com, e-yaşam köşesi.

* www.turk.internet.com

 

 

 

Sayfa Başı