KATILIM BANKACILIĞINDA
BİR KRİZ TECRÜBESİ
İÇİNDEKİLER:
Giriş
1. İhlas Finans Kurumu’nun Profili
2. Kasım
2000 – Şubat 2001
3. Katılım
Bankacılığı’nda Aktif Pasif Yönetimi
4. Malî
Tablolar Işığında İhlas Finans
4.1. 1996 –
2001 Yılları Arası İhlas Finans Kurumu “Varlıkları ve Yükümlülükleri”
4.2. 1996 –
2001 Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu’nca Gerçekleştirilen “Fon Toplama ve
Kullandırma”
4.3. 1999 –
2000 Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu ve Diğer Finans Kurumları
4.4. 1996 –
2001 Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu’nun “Kısa ve Uzun Vadeli Fonları”
4.5. 1996 –
2001 Yılları Arası İhlas Finans Kurumu “Kâr Payı Gelirleri ve Giderleri”
5. Risk
Yönetimi ve Tecrübeler Işığında Katılım Bankacılığı
Sonuç
Bibliyografya
Giriş
23 Haziran
1999 tarihinde kabul edilen 4389 sayılı Bankacılık Kanunu’nun yürürlüğe
girmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmemesine rağmen, 1 Kasım 2005 tarihinde
5411 sayılı yeni Bankacılık Kanunu da Resmi Gazete’de yayımlanmış oldu. 4389
sayılı Kanun, “bankacılık sektörünü derinden sarsan” 2001 yılı krizi
sonrasında, faizsiz modelle çalışan kurumlara birçok yenilik getirmişti.
Faizsiz bankacılık yapan kurumlar için finans piyasalarında yeni bir sayfanın
açıldığı 2001 yılında neler olmuştu? Yeni isimleri ile Katılım Bankaları olan
bu kurumların kriz zamanı müşterilerinin yoğun fon talebi baskısı ile
karşılaşmasının temel sebebi ne idi? Bu ciddi krizi kimisi sermayesi kimisi ise
ortaklarının desteği ile atlattı. Sektördeki ikinci on yıllarında bu krizi
yaşamaları, hesapladıkları hedeften şaşmalarına sebep oldu. Birçok çalışan,
geçici bir süre de olsa işinden ayrıldı; dönenler ise kariyer planlarının
gerisine düştü. Faizsiz Finans Kurumları’nın aldıkları yaranın en büyük
sorumlusu ise İhlas Finans idi. Krizin üzerinden “piyasa koşullarına göre” yeteri kadar süre
geçmesine rağmen, faizsiz model ile çalışan kurumlar sık sık şu soru ile
karşılaşıyor: Peki İhlas Finans nasıl battı? Soru oldukça basit olsa da,
sorunun basitliği cevabı daha da zor kılmaktadır. Bu konunun üzerine yazılmış
basit makaleleri, köşe yazılarını saymazsak net bir kaynağa ulaşamıyoruz.
Günümüzde de devam eden bu soruya/soruna karşın toplayabildiğimiz verileri
kullanarak bu makaleyi hazırladık. Makalede kişiler ve kurumlar hakkında şahsi
görüş verilmeyecek sadece istatistiksel sayılar üzerinden fikir beyan
edilecektir.
[1] Makaleyi okuyan kişilerin Özel
Finans Kurumları (Katılım Bankacığı) hakkında bilgi sahibi oldukları
varsayılacaktır.[2]
Makale
boyunca sırası ile İhlas Finans Kurumu’nun tasfiyesi sürecine kadar geçen
sürede yaşanan Kasım 2000 krizinin üzerinde kısa da olsa durulacaktır.
Ardından, topladıkları döviz cinsinden mevduatları yine döviz cinsinden faizsiz
bir modelle şirketlere kullandırarak kur / faiz riskine girmeden sanayi
kesiminin ihtiyaç duyduğu ucuz ve uzun vadeli finansmanı sağlayan Katılım
Bankaları’nın aktif pasif yönetimi ilkeleri incelenecektir.[3]
Makalenin ana konusunu teşkil eden kısım ise, tasfiye sürecine kadar, üç ayda
bir İMKB’nin sitesinde yayınlanan İhlas Finans Kurumu bilançolarının önemli
kalemlerinin tarihsel analizi ve sektörün diğer kurumları ile
karşılaştırmasından ibarettir. Sektör lideri İhlas Finans Kurumu’nun
tasfiyesiyle birlikte paniğe kapılan fon sahipleri diğer finans kurumlarının
şubelerine hücum etmiştir. Bu tahaccüm neticesinde sektörden Şubat-Mayıs 2001
döneminde 700 milyon dolar civarında fon kaçmıştır.[4] Ancak
diğer Finans Kurumları bu ciddi sınavı zor da olsa vermişler ve büyük bir risk
yönetim tecrübesi edinmişlerdir. Bundan hareketle makalenin son kısmında ise
İhlas Finans tecrübesinden büyük dersler alan “yeni isimleri ile” katılım
bankalarının yükseliş trendi izlenmiştir.
1. İhlas Finans Kurumu’nun Profili
13 Şubat
1995 tarihinde 1 trilyon Türk Lirası ödenmiş sermaye ile kurulan İhlas Finans
Kurumu A.Ş. bankacılık faaliyetini 10 Şubat 2001 tarihine kadar
sürdürebilmiştir. Bu tarihte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, likidite
sorununu çözemeyerek yükümlülüklerini yerine getiremediği, alacaklılarının
hukuki takibatları ve hakkında haciz yoluyla takibe ilişkin yargı kararları
bulunduğu, faaliyetine devamı cari ve katılma hesabı sahiplerinin hakları
bakımından tehlike arz edeceği ve şirket kaynaklarını, yönetim ile denetimini
elinde bulunduran ortaklarına “şirketin emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye
düşürecek biçimde” kullandırdığı gerekçeleriyle İhlas Finans Kurumu A.Ş.’yi,
4389 sayılı Bankalar Kanununun 14üncü maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkralarındaki
şartların oluştuğunu öne sürerek tasfiye etmiştir.[5] “Yasa gereği, kanunda belirtilen koşulların
oluşması dolayısıyla Özel Finans Kurumları’nın faaliyet izinleri
kaldırıldığında, bu kurumlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmemekte
ve genel hükümlere göre tasfiyeye tabi tutulmaktadır. Bu nedenle, İhlas Finans
Kurumu A.Ş. ile kâr ve zarara katılma hesabı yada özel cari hesap şeklinde
ilişkiye girmiş olanlar ile diğer alacaklıların alacaklarını genel hükümler
çerçevesinde takip etmeleri gerekmektedir. İhlas Finans Kurumu A.Ş. bu tarihten
itibaren her ne adla olursa olsun tasarruf sahiplerinden fon toplayamayacak,
gerçek ve tüzel kişilere yeni fon kullandırmayacak, borç ve alacaklarını da
genel hükümlere göre tasfiye edecektir.” [6] denilerek
uzun bir süreç başlatılmış oldu.
Hisselerinin
%90’ı İhlas Holding A.Ş.’ye ait olan ve 100 ortağın iştirakiyle kurulan İhlas
Finans Kurumu AŞ. bankacılık faaliyetine tam anlamıyla 28 Nisan 1995 yılında
başlamıştı. Kurum, 1995 yılı içinde Ege Mosan Motorlu Araçlar A.Ş., Bisiklet
Jant Sanayi ve Ticaret A.Ş., Bisanlar Bisiklet San. ve Ticaret A.Ş., Bisiklet
Sanayi A.Ş., İhlas Motor A.Ş. ve Özel Finans Kurumları Vakfı olmak üzere 6 adet
kuruluşa da iştirak etmişti. 26 Ekim 1995 tarihinde ise İhlas Holding’in yüzde
8 oranında hissesini Türkiye Diyanet Vakfı’na devretmesi ile de yeni bir ortak
daha kazandı. Bununla birlikte, İhlas Holding’in hisselerinden yüzde 10 payını
12 Mart 1996 tarihinde İslam Kalkınma Bankası’na devretmesiyle, bu banka ile de
ortak oldu. Aynı yılın 1-5 Temmuz tarihleri arasında yine İhlas Holding,
kurumdaki yüzde 15 hissesini halka arz etti. İhlas Finans, böylece hisseleri
İMKB’de işlem gören ilk özel finans kurumu oldu. Kurum, 1997 yılında
Almanya’nın Frankfurt kentinde temsilcilik açarken, yurtiçindeki şube sayısını
da 35’e çıkardı. 31 Aralık 1995 tarihinde 257 personele ve 11 şubeye sahipken,
31 Aralık 1999 tarihinde 799 personel ve 35 şube ile sektöründe lider bir
konuma ulaşmıştı.
1.1. Şekil
Kaynak: http://www.ntv.com.tr/news/63106.asp
Sonuçta
sektöre çok hızlı bir şekilde giren İhlas Finans Kurumu A.Ş. bu büyümesini
Kasım 2000 krizine kadar sürdürebilmiştir. Krizden sonra bunalım başlamış ve ilk
paragrafta açıklanan uyarı geldiğinde ise İhlas Finans Kurumu’nun, 10 Şubat
2001’den itibaren fon toplaması ile gerçek - tüzel kişilere yeni fon
kullandırması yasaklanmış ve Türk Ticaret Kanunu’nun 434-2 maddesi uygulanmış
böylece İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin tasfiyesi zorunlu olmuştur. Neticede Türk
Ticaret Kanunu’nun 441. maddesi gereğince bir Tasfiye Kurulu oluşturulmuş,
tasfiye ile ilgili kararlar ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş[7],
Tasfiye Kurulu tarafından kurumun topladığı fonlar, borçlar ve envanter acilen
çıkarılmıştır. BDDK ise kurumun bütün şubelerinin kapatılmasına, tasfiye için
zorunlu elemanların dışındaki bütün personelin iş akdinin sona erdirilmesine
aracılık etmiştir.
2. Kasım 2000 – Şubat
2001
Tarihler
Kasım 2000’i gösterdiğinde piyasalarda “döviz alımı yönünde” büyük bir hareket
başladı. Bunu engellemek için ciddi miktarda döviz rezervi eritildi, faizler
yukarı fırladı ve Uluslararası Para Fonu’ndan 7,5 milyar US$ kredi alındı. Kriz
atlatılmış gibi gözükse de, yaşanacak ikinci bir dalga için merkez bankasının
elinde ne kaldığı belirsizleşti. Tarihler 19 Şubat 2001’i gösterdiğinde
siyaseten başlayan kriz ikinci dalganın sebebini teşkil edecekti. İki gün sonra
interbank para piyasasında gecelik faizin %6.200’e kadar çıkması ve ortalama
%4.018 seviyelerinde seyretmesi daha önce adı geçen belirsizliği somut bir hale
sokacaktı. Bu ikinci dalgada, Merkez Bankası’nın döviz rezervi bir hafta içinde
5,5 milyar US$ eridi. Kasım 2000 krizinde dövize karşı yaşanan hareket
yabancılarla sınırlı iken Şubat 2001 krizinde bilhassa Türk bankalarının “bir
önceki krizde, el konulan bankalardan alınan kur riski dersi ile” bu harekete
katıldığı görüldü. İkinci dalga etkili olmuş, Merkez Bankası bu yükü
kaldıramayacağını 21 Şubat tarihinde deklare edince de bir hafta içinde kur %40
yukarıya fırlamıştır.[8]
Her iki
krize de bankacılık penceresinden bakacak olursak tarihi Eylül 2000’den
başlatabiliriz. Bu tarihte Bayındırbank’ın Romanya’daki bankası BTR (Banco
Romana Turco) batma sürecine girmişti. Banka tahaccümüne uğrayan BTR’ye destek
çok manidar bir şekilde Bayındırbank yerine bir devlet bankası olan
Vakıfbank’tan gelmişti.[9] Ekim
2000’de ise o tarihlerde yeni özelleştirilen Etibank TMSF bünyesine alındı.[10]
Yaşanan en olumsuz gelişme ise Aralık 2000 tarihinde Demirbank’a el konulması
oldu. 2000 yılı içinde ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetleri’nin yaklaşık
%15’ini alan Demirbank’ın portföyünde toplam senet miktarı ise büyük yer teşkil
etmekteydi. Vadeleri değişken olan bu senetleri almak için kısa vadeli
yerli/yabancı kaynaklı borçlanmalar gerçekleştiren banka yüksek oranda kur
riskine de girmekteydi. Neticede TMSF bünyesine geçmeden önce Demirbank’a 1
milyar US$ üzerinde teklif veren HSBC, bankayı 350 milyon US$ (530 milyon YTL)
gibi bir meblağa satın aldı.
3. Katılım
Bankacılığı’nda Aktif Pasif Yönetimi
Yaşanan bu
iki kriz dalgasının ortasında kalan İhlas Finans Kurumu, ilk dalgayı atlatmış
gibi gözükse de ikinci dalgayı görecek kadar varlığını sürdürememiştir. İki
krizde de piyasada çok büyük olumsuzluklar yaşanmış ve “yukarıda adı geçenler
gibi” birçok bankaya el konulmuştur. Ancak bankalara el konulma sebeplerine
bakıldığında temelde iki nokta göze çarpmaktadır. Vade uyumsuzluğu ve kur
riski. İhlas Finans Kurumu ile el konulan bankaların “bilanço riskleri
bağlamında” bir takım farklılıklar gösterdiği ortadadır. Özellikle Kasım 2000
krizine kadar Devlet İç Borçlanma Senetleri, bankaların portföy sepetlerinde
büyük yer teşkil etmekteydi. Bankalar için bu “garanti” devlet kağıtlarının
riski düşük, getirisi ise yüksekti. Birçok banka için hazine güdümlü bankacılık
ön plandaydı. Bankaların hazine birimleri gözde birimlerdi. Çoğu banka, kredi
pazarlamasından ziyade menkul kıymetler cüzdanını zenginleştirmekteydi. Sermayesi
“çok” güçlü olmayan bankacılık sektörü, yaşanabilecek “özellikle Merkez
Bankası’nın elini kolunu bağlayabilecek” krizlere karşı kırılgandı. Bu arada
krizde ve kriz ertesinde el konulan bankaların kredilendirme süreçlerinde
birtakım ahlaki problemlerin olduğu (dolaylı, teminatı eksik/olmayan krediler
vs.) öne sürülmekle birlikte, makalede bu konu üzerinde durulmayacaktır.
Neticede el konulan bankaların portföy sepetlerini çeşitlendirmedikleri ve
varlıklarını, menkul değerler lehine bozdukları görülmektedir. 31 Temmuz 2001 tarihi itibariyle TMSF
bünyesindeki bankaların konsolide bilançosuna bakılacak olursa, menkul değerler
cüzdanının diğer varlık kalemlerine göre nerede olduğu ortadadır:
Tablo 3.1. TMSF
Bankalarının Konsolide Bilançosu (Milyon YTL)
|
30.04.2001 (1)(4) |
31.07.2001 (2)(4) (a) |
Devralınan son beş banka (3) (b) |
31.07.2001 Genel Toplam (a+b) |
Toplam Aktifler |
12.800 |
21.577 |
2.625 |
24.202 |
-Menkul Değerler Cüzdanı |
3.234 |
8.054 |
280 |
8.334 |
-Krediler |
2.244 |
1.705 |
764 |
2.469 |
-Takipteki Alacaklar (net) |
432 |
304 |
130 |
434 |
-Teminatsız Alacaklar |
667 |
1.618 |
58 |
1.676 |
-Teminatlı Alacaklar |
1.676 |
1.208 |
137 |
1.345 |
-Karşılıklar |
1.911 |
2.522 |
64 |
2.586 |
-Bağlı
Menkul Değerler (net) |
4.336 |
7.097 |
134 |
7.231 |
-Faiz
ve Gelir Tahak.& Rees. |
856 |
2.840 |
518 |
3.358 |
-Diğer
Aktifler |
1.698 |
1.577 |
799 |
2.376 |
Toplam Yükümlülükler |
17.909 |
18.198 |
2.773 |
20.971 |
-Mevduat |
13.020 |
13.594 |
2.466 |
16.060 |
-Bankalararası Para Piyasası |
1.568 |
2.340 |
79 |
2.419 |
-Alınan Krediler |
1.198 |
797 |
71 |
868 |
-Diğer Yükümlülükler |
2.123 |
1.467 |
157 |
1.624 |
Öz kaynaklar |
-5.109 |
3.379 |
-148 |
3.231 |
-Ödenmiş
Sermaye |
723 |
723 |
232 |
955 |
-Yedek Akçeler |
5.919 |
14.599 |
122 |
14.721 |
-Zarar |
-12.029 |
-12.172 |
-569 |
-12.741 |
-Diğer |
278 |
229 |
67 |
296 |
·
(1)
30 Haziran 2001 tarihinde satılan Bank Ekspres karşılaştırmaya imkan vermek
açısından dahil edilmemiştir. (2) 9 Temmuz 2001 tarihinde Fona devredilen son
beş banka karşılaştırmaya imkan vermek amacıyla dahil edilmemiştir. (3) 9
Temmuz 2001 tarihinde Fona devredilen beş bankayı kapsamakta olup, geçici
rakamlardır. (4) Tasfiye sürecinde olan T. Ticaret Bankası dahildir.
·
Kaynak:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kapsamındaki Bankalar: Performans ve Gelişme
Raporu (24/08/2001)
31 Temmuz
2001 tarihi itibarı ile yukarıdaki bilançonun (Genel Toplam kısmı) menkul
değerler cüzdanı ile krediler kısmını, toplam aktifler içindeki yeri ile
karşılaştırdığımızda aşağıdaki sonuca ulaşıyoruz:
Şekil 3.1. Menkul Değerler / Krediler
Kaynak: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kapsamındaki Bankalar: Performans ve
Gelişme Raporu (24/08/2001)
Yukarıdaki
tablodan da görüleceği üzere, o tarihlerde el konulan bankaların portföylerinde
ciddi anlamda Devlet İç Borçlanma Senedi bulunmaktaydı. Oysaki İhlas Finans
Kurumu yukarıdaki tablodan tamamen uzaktı. İhlas Finans Kurumu’nun
varlıklarının zorunlu karşılıklar dışında kalan kısmının ne kadarının kredi
olarak kullandırıldığını görmek için İMKB’de yayınlanan son bilançosuna bakmak
yeterlidir:
Tablo 3.2. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin Kapanış Bilançosu (10 Şubat
2001, Milyon YTL)
TOPLAM AKTİFLER |
809 |
TOPLAM PASİFLER |
809 |
Kullandırılan Fonlar |
759 |
Mevduat (Cari ve Katılma Hesapları) |
678 |
Kısa Vadeli |
742 |
Tasarruf Mevduatı |
678 |
Orta ve Uzun Vadeli |
17 |
Diğer |
-91,5 |
Takipteki Alacaklar (Net) |
0 |
Öz
kaynaklar |
39,5 |
Tahsil
İmkanı Sınırlı Krediler ve Diğer Alacaklar [Net] |
0 |
Ödenmiş Sermaye |
10 |
- Brüt Alacak Bakiyesi |
1,5 |
Kanuni Yedek Akçeler |
1,2 |
- Ayrılan Özel Karşılık ( - ) |
1,5 |
İhtiyari Yedek Akçeler |
13,3 |
Tahsili
Şüpheli Krediler ve Diğer Alacaklar [ Net ] |
0 |
Yeniden Değerleme Fonları |
20 |
- Brüt Alacak Bakiyesi |
4 |
Zarar |
5 |
- Ayrılan Özel Karşılık ( - ) |
4 |
- Dönem Zararı |
5 |
Zarar
Niteliğindeki Krediler ve Diğer Alacaklar [ Net ] |
0 |
|
|
- Brüt Alacak Bakiyesi |
1,5 |
|
|
- Ayrılan Karşılık ( - ) |
1,5 |
|
|
Diğer |
50 |
|
|
Kaynak: İMKB
Yukarıdaki
tablo, kurumun yükümlülüklerinin ve öz kaynaklarının büyük bir kısmı ile fon
kullandırımı yaptığını ortaya koymaktadır. Döviz havuzlarından döviz, TL
havuzlarından ise TL kullandıran bu sebeple kur riskine girmeyen Katılım
Bankaları, daha önce adı geçtiği üzere devlet kağıdı alımı da yapmamaktadır.[11]
Kuruldukları ilk günden bugüne fon kullanan müşterilerine sabit ödeme tablosu
sunan Katılım Bankaları, yükümlülüklerinin önemli bir kısmını teşkil eden fon
kaynağı müşterilerine de belirli bir faiz kazancı vaat etmemektedir. Katılım
Bankaları aktiflerinde büyük yer teşkil eden “kullandırdıkları” kredilerden
dolayı iki önemli riski üzerlerinde taşımaktadırlar. Bunlar kredi riski ve
sermaye yeterlilik riski olarak sınıflandırılabilir. Geleneksel bankacılık
yukarıdaki iki riskin dışında bunlara ek olarak faiz riski ve kur riskini de
üzerinde taşımaktadır. Yukarıda adı geçen krizlerde birçok bankanın kur riskini
ve faiz riskini iyi yönetemediği görülmüştür. Kriz sonrasında ise bankaların
kredi pazarlamasına daha çok eğildiği ve bunu yaparken de “kredi riskini
azaltmak için” müşterilerini çeşitli gruplara ayrıştırdıkları bir döneme
girilmiştir.[12]
Katılım Bankaları’nın üzerlerinde yer alan kredi riski ise direkt piyasa riski
ile ilişkilidir. Sözgelimi piyasalarda “kriz dönemlerindeki gibi” faiz/kur
riskinden kaynaklanan bir kriz yaşandığında piyasalar altüst olmakta ve
piyasada ciddi anlamda bir likidite krizi baş göstermektedir. İhlas Finans
krizinde de bu yaşanmış ve Türk Lirası’nın değeri düştükçe, insanlar ellerinde
ne varsa “spekülasyon saiki ile hareket eden piyasaların yönlendirmesi ile”
dövize alım yönünde bir saldırı başlatmışlardır. Hiçbir banka, mevduat
müşterileri paralarını talep ettiği zaman bunun hepsini karşılayabilecek
durumda değildir.[13]
Görüldüğü üzere faiz ve kur riskine hiçbir şekilde bulaşmayan Katılım
Bankaları, bu iki riskin piyasayı karıştırması neticesinde kredi riskine ve
likidite riskine maruz kalmaktadır. Bunun sebebi ise risklerin bulaşıcı
özelliğidir. Kredilerinin büyük kısmını kısa vadeli fonlarla karşılayan
bankalar ve o tarihteki finans kurumları büyük bir likidite riski içine
girmiştir. El konulmayan bankalar bunu “mevduatlar üzerindeki devlet güvencesi
ile” kısa sürede atlatmış. Ancak o sırada topladıkları fonlar üzerinde devlet güvencesine sahip olmayan
finans kurumları büyük bir tahaccüme uğramıştır.[14] Konu
ile ilgili konjonktürel spekülasyonların yapılması bu tahaccümü körüklemiş ve
bu kriz İhlas Finans’ın tasfiye edilmesine kadar devam etmiştir.
Sonuç
olarak banka bilançoları ile asimetrik özellikler gösteren katılım bankaları
bilançoları için riskleri, sermaye yeterliliği riski ve kredi riski olarak iki
temel başlıkta toplayabiliriz.[15]
İlerleyen sayfalarda İhlas Finans’ın malî tabloları o tarihlerde faaliyet
gösteren diğer Finans Kurumları’nın konsolide malî tabloları ile karşılaştırılacak ve İhlas Finans Kurumu’nun
risklerini son iki yılda çok ciddi bir biçimde arttırdığı görülecektir.
4. Malî Tablolar
Işığında İhlas Finans
Faaliyette
bulunduğu kısa süre içerisinde çok hızlı bir gelişim göstererek sektöründe
lider olan İhlas Finans Kurumu’nun malî tablolarına tarihsel ve sektörel olarak
bakılması gerekmektedir. Bu bölümde 1996 ve 2001 yılları arasında İhlas Finans
Kurumu’nun bilanço kalemlerinin gelişimini inceleyeceğiz. Kurumun,
yükselişinden kırılmayı yaşadığı sürece kadar sektöründe nerelerde olduğunu
göreceğiz.
4.1. 1996 – 2001 Yılları
Arası İhlas Finans Kurumu “Varlıkları ve Yükümlülükleri”
Şekil 4.1. İhlas Finans Kurumu A.Ş. Bilanço Serisi
Kaynak: İMKB
Tablodan görüleceği gibi kurumun, özellikle 1998 yılında
büyük bir take off aşamasına geçtiği görülmektedir. Bu trend 2000 yılına kadar
sürmüş ve bu tarihten sonra da kırılma başlamıştır. 1998 yılı ile 2000 yılı
arasındaki hızlı büyümeyi aşağıdaki tablo yardımı ile de görecek olursak:
Tablo 4.1. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin Aktif Artış Hızı
Bin YTL |
1998 (A) |
1999 (B) |
2000 (C) |
(B-A) / A |
(C-B) / B |
(C-A) / A |
Aktif Büyüklüğü |
258.560 |
642.435 |
836.906 |
%148 |
%30 |
%224 |
Kaynak: İMKB
1998
yılında 258 milyon YTL olan aktiflerini %148 arttırarak 642 milyon YTL
seviyesine getiren İhlas Finans Kurumu, 1999 ile 2000 yılı arasında ise sadece
%30 büyüyebilmiştir. Kurumun 2000 yılında ise 1998 yılına göre %224 gibi bir
oranda büyüdüğü görülmektedir. Bu büyümenin “ileride de görüleceği üzere”
varlıklar kısmında kullandırılan krediler, yükümlülükler kısmında ise toplanan
fonlar üzerinde gerçekleşmesi ise risklerin tek bir sepette toplanması anlamına
geliyordu. Hızlı büyümenin birçok riske davetiye çıkarmasıyla sadece sektörde
büyük bir paya sahip olan İhlas Finans Kurumu’nun değil tüm sektörün
kırılganlığı artmaktaydı.
Kurum 1998
yılında büyük bir atağa geçmiş ve bu hızlı büyümeyi 2000 yılına kadar
sürdürebilmişti. 2000 yılında İMKB’de yayınlanan 4 çeyrek dönemin bilançolarına
bakıldığında, kurumun aktif yükselişinin Eylül 2000 tarihinde durmuş olduğu ve
bu tarihten sonra da grafiğin aşağıya doğru seyrettiği görülecektir. Aşağıda
4.2. numaralı şekilde görüleceği üzere Eylül 2000 tarihinde kurumun varlıkları
900 milyon YTL ile en yüksek seviyesine çıkmış; ancak Aralık 2000 tarihine gelindiğinde
varlıkları 837 milyon YTL seviyesine düşmüştür. Varlıklarının içinde önemli bir
kalemi teşkil eden kullandırdığı fonlar ise yükseliş trendini sürdürmüş ve
Aralık 2000 tarihinde 780 milyon YTL seviyesine gelmiştir. Oysaki aynı tarihte
toplanan fonlar %7,5 küçülerek 694 milyon YTL’ye gerilemiştir. Sonuçta İhlas
Finans Kurumu için “malî tablolar bağlamında” sıkıntının başladığı tarihi Eylül
2000 olarak alabiliriz.
Şekil 4.2. İhlas Finans Kurumu A.Ş. 2000 Yılı Devre Bilançoları[16]
Kaynak: İMKB
4.2. 1996 – 2001
Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu’nca Gerçekleştirilen “Fon Toplama ve Kullandırma”
Katılım
bankaları için varlıklarının en önemli kalemini kullandırdıkları fonlar teşkil
eder. Daha önce de anlatıldığı üzere fon kullandırdıkları müşterilerine sabit
bir ödeme planı sunmaları, kullandırılan bu fonların geri dönüşlerinde çok
önemli riskleri beraberinde getirmektedir. Bu riskler geç ödeme riski, erken
ödeme riski veya fonun tahsilatının yapılamaması yani basit anlatımı ile
batması olarak isimlendirilebilir. Kredi riski süreçlerinde bankalar için de
aynı riskler mevcut olmakla birlikte, bankaların aktiflerini sözgelimi menkul
kıymetler gibi sepetlere bölebilmesi “genel anlamda” risklerini dağıtmalarını
sağlamaktadır. Sonuçta katılım bankaları için “aktiflerinin büyük kısmında
kredileri barındırdıkları için” kredi riski en önemli risk çeşididir. Bununla
birlikte özel oran verdikleri fonların büyük kısmını öz kaynaklarından
sağlamaları ise güçlü bir sermaye yapısına sahip olmalarını zorunlu kılmaktadır.
Katılım
Bankaları’nın taşıdığı “yukarıda anlatılan” risklerin hepsine İhlas Finans’ta
sahipti. Aşağıda tablo 4.2.’de kurumun 1996 yılından itibaren tüm kaynaklarını
dolu dolu kullandırdığı görülmektedir. Kullandırım oranı 1999 yılında %94 seviyesinde
iken ilerleyen yılda bu oranın %106 seviyesine çıktığı görülmüştür.[17]
Tablo 4.2. İhlas Finans Kurumu A.Ş. Tarafından Kullandırılan / Toplanan
Fonlar
Milyon YTL |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
2001/2* |
Kullandırılan Fonlar |
36 |
103 |
219 |
533 |
780 |
759 |
Toplanan Fonlar |
35 |
104 |
211 |
537 |
694 |
678 |
Öz kaynaklar |
1 |
3 |
16 |
29 |
45 |
39 |
Kullandırılan Fonlar / (Toplanan Fonlar+Öz kaynaklar) |
100% |
96% |
96% |
94% |
106% |
106% |
Kaynak: İMKB
(İhlas Finans'ın 10/02/2001 tarihinde çıkan son
bilançosudur. Okuyucuya fikir vermek için koyulmuştur.)
Özellikle
kırılmanın yaşandığı 2000 yılında ciddi anlamda bir fon kullandırımı olmuş ve
kullandırılan fonlar en yüksek seviyeye çıkmıştır. Bunu daha rahat görebilmek
için şekil 3.3.’e bakmak yeterlidir. Şekilden de görüleceği üzere 2000 yılında
hem toplanan fonlar (+öz kaynaklar) hem
de kullandırılan fonlar ciddi anlamda bir artış göstermiştir.
Şekil 4.3. İhlas Finans Kurumu A.Ş. Tarafından Kullandırılan /
Toplanan Fonlar
Kaynak: İMKB
(İhlas Finans'ın 10/02/2001 tarihinde çıkan son
bilançosudur. Okuyucuya fikir vermek için konulmuştur.)
4.3. 1999 – 2000
Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu ve Diğer Finans Kurumları
Bir önceki
bölümde İhlas Finans Kurumu’nun yıllar itibarı ile topladığı ve kullandırdığı
fonlar arasında bir karşılaştırma yapılsa da sektörde nerede olduğuna bakılması
gerekmektedir. Kurumun pazarda ciddi bir paya ulaştığı 1999 yılı ile kırılmanın
başladığı 2000 yıllarını baz alarak sektörün diğer finans kurumlarının
konsolide bilançoları ile bir karşılaştırmaya gidecek olursak aşağıdaki tablo
karşımıza çıkar.
Tablo 4.3. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin ve Diğer Finans Kurumlarının
Karşılaştırılması
|
İhlas Finans |
Diğer* |
||||
Milyon YTL |
1999 (A) |
2000 (B) |
(B-A)/A |
1999 (A) |
2000 (B) |
(B-A)/A |
Kullandırılan Fonlar |
533 |
780 |
46% |
727 |
946 |
30% |
Toplanan Fonlar |
537 |
694 |
29% |
883 |
1.169 |
32% |
Öz kaynaklar |
29 |
45 |
55% |
73 |
116 |
59% |
Kullandırılan Fonlar / (Toplanan Fonlar + Öz kaynaklar) |
94% |
106% |
12% |
76% |
74% |
-3% |
Kaynak: İMKB
(*Albaraka Türk, Asya Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu,
Kuveyt Türk , Faysal Finans konsolide bilançosu)
Yukarıdaki
tablodan da görüleceği üzere 1999 yılı ile 2000 yılı arasında bir karşılaştırma
yapıldığında: İhlas Finans Kurumu kullandırdığı fonları %46 oranında
arttırırken topladığı fonları %29 arttırabilmiştir. Oysaki aynı tarihlerde
diğer finans kurumlarının konsolide bilançosuna baktığımızda kullandırılan
fonların %30 kadar arttığını, toplanan fonların ise %32 oranında yükseldiğini
görmekteyiz. Sonuçta İhlas Finans Kurumu’nun kullandırdığı fonların topladığı
fonlar ile öz kaynaklarının toplamına oranı, 2000 yılında bir önceki yıla göre
%12 oranında artış göstermiştir. Aynı süreçte diğer finans kurumları konsolide
bilançosunda bu oranın %3 oranında düştüğü görülmektedir. Aşağıdaki şekilden
ulaşacağımız sonuç ile 2000 yılında aynı sektörün içinde yer almalarına rağmen
İhlas Finans Kurumu ile diğer finans kurumlarının farklı kredi politikaları ve
özellikle farklı risk yönetimi teknikleri uyguladıklarını söyleyebiliriz.
Şekil 4.4. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin ve Diğer Finans Kurumlarının
Karşılaştırılması
Kaynak: İMKB
(*Albaraka Türk, Asya Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu,
Kuveyt Türk , Faisal Finans konsolide bilançosu)
Yukarıdaki
şekilden ulaşacağımız bir diğer sonuç, İhlas Finans Kurumu’nun yükümlüklerinin
en önemli kalemini teşkil eden toplanan fonlar (vadesi kısa / maliyeti yüksek
olanların ağırlıkta olduğu) ve öz kaynaklar toplamının, 2000 yılında
kullandırdığı fonların altında kalmasıdır. Aynı koşullar altında diğer finans
kurumlarına baktığımızda ise kullandırdıkları ile topladıkları fonlar (+öz
kaynaklar) arasındaki marjı açtıkları görülmektedir.[18] Bu
kurumların risklerini kriz şartlarına göre ayarladıkları ve kredilendirme
süreçlerinde daha dikkatli davrandıkları ortadadır. Bu durum ise finansal
analiz bakımından çeşitli soru işaretleri doğurmaktadır. Soru işaretlerini,
kurumun kullandırdığı fonların içerisindeki donuk kredilerinin çoğaldığı ya da
dağıtılacak kâr paylarından dahi kullandırım yaptığı şeklinde sıralayabiliriz.
Bir diğer sorun ise kullandırılan fonların “azımsanmayacak” bir kısmının grup
şirketlerine kullandırılması ihtimalidir. İşler yolunda gittiğinde bir sorun
teşkil etmeyen bu grup şirketi kredileri, Kasım 2000 krizinde piyasaların
altüst olması ile bumerang etkisi yaratmış ve çok yazık ki kurumun da dahil
olduğu bütün holdingi bir kısırdöngü içine sokmuştur.
4.4. 1996 – 2001
Yılları Arasında İhlas Finans Kurumu’nun “Kısa ve Uzun Vadeli Fonları”
Katılım
Bankaları eski adı ile Özel Finans Kurumları için fon kaynağı oldukça önemli
bir yer teşkil etmektedir. Kullandırım yaptıkları kredilerin öz kaynaklar
dışındaki tek kaynağı toplanan fonlardan ibarettir. Ticari ve yatırım
bankalarının, yurtdışı lider banka önderliğinde libor + spread ile sendikasyon
kredisi sağlamaları uzun vadeli (özellikle son zamanlarda on yıllarla ifade
edilen krediler verebilmeleri) kredi verebilmelerini sağlamaktadır. Sendikasyon
kredilerinin faiz odaklı olması sebebi ile katılım bankacılığının ruhuna aykırı
olması bu kurumların hareket alanını “uzun vadeli krediler bağlamında”
sınırlandırmaktadır. Katılım bankalarının mudilerini oluşturan kâr/zarar hesabı
müşterilerinin “tıpkı bankalardaki istatistiklerde olduğu gibi”, ortalama üç
aylık sürelerle tasarruflarını değerlendirmeleri ise katılım bankalarının kısa
vadeli fon kullandırmalarını teşvik etmektedir.
Şekil 4.5. İhlas Finans Kurumu A.Ş. Tarafından Kullandırılan “Kısa
Vadeli” Fonlar
Kaynak: İMKB
(* İhlas Finans'ın 10/02/2001 tarihinde çıkan son
bilançosudur.)
Toplanan
fonların vadesi kısa, kullandırılan fonların ise vadelerinin uzun olması
“bankacılığın genel bir kuralı olarak” bir banka için risklerin en büyüğünü
teşkil eder. 1970’li yıllardan sonra Aktif Pasif yönetiminin kuralları
içerisinde bir çok analiz yöntemi geliştirilmiştir. İlk geliştirilen yöntem GAP
(boşluk) analizleridir. Daha sonra ise durasyon analizleri ön plana çıkmıştır.[19] Bu
analiz yöntemlerine bakıldığında temelde aktif ve pasif arasındaki vade
uyumsuzluğunu tahlil ettikleri görülür. Eski adı ile finans kurumlarında aktif
pasif arasındaki vade uyumsuzluğunun ölçümü bankalara nispetle daha anlaşılır
olmaktadır. Bankaların vadesi uzun Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne yönelik
alımlarını, kısa vadeli iç/dış borçlar veya kısa vadeli mevduatlarla yapmaları
neticesinde “Demirbank örneğinde olduğu gibi” çok ciddi sıkıntılara girdikleri
görülmüştür. Özet olarak, topladıkları fonlardan kanuni karşılıklar
çıkarıldığında, kalan kısım ile fon kullandıran Katılım Bankaları için, vade
uyumsuzluğu riski, uzun vadeli fon kullandırımlarını kısa vadeli kaynaklarla
sağlama durumunda ortaya çıkar. Yukarıdaki tabloda görüleceği gibi İhlas Finans
Kurumu’nun kısa vadeli kredilerinde trend yukarıya doğrudur. Kurumun kısa
vadeli kredilere ağırlık vermesi kredi riski bağlamında olumlu bir örnektir.
Ayrıca, İhlas Finans Kurumu’nun kısa vadeli fonlarının, uzun vadeli fonlarından
da oldukça fazla olduğu görülmektedir. Bu durumu daha yakından görmek için
aşağıdaki tabloya bakmak yeterlidir;
Şekil 4.6. İhlas Finans Kurumu A.Ş. Tarafından Kullandırılan Kısa ve
Orta/Uzun Vadeli Fonlar ile Toplam Kullandırılan Fonların Karşılaştırılması
Kaynak: İMKB
(* İhlas Finans'ın 10/02/2001 tarihinde çıkan son
bilançosudur.)
İhlas
Finans Kurumu’nun fon kullandırım sürecinde belirli kriterlere göre
davrandığını söylemek yanlış olmayacaktır.[20]
Topladığı “çoğunluğu kısa vadelerden oluşan” fonun çok büyük çoğunluğunu kısa
vadeli olarak kullandırması risk yönetimi açısından olumlu olsa da, sonuç
kitaplarda yazdığı gibi olmamış ve bu kredilerin çok büyük bir kısmı bir yıl
içerisinde geri dönmemiştir.
4.5. 1996 – 2001
Yılları Arası İhlas Finans Kurumu “Kâr Payı Gelirleri ve Giderleri”
Katılım
Bankaları temelde kâra ve zarara katılma prensibi üzerine inşa edilmiştir.
Kuruldukları ilk günden bu yana müşterilerine belirli bir getiri vaat etmemişlerdir.
5411 sayılı yeni bankacılık kanunun da katılım hesabı olarak isimlendirdiği
kâr/zarar hesabı içinde bir risk primini barındırdığı için faiz olarak kabul
edilmemektedir. Kâr ve zarara katılma hesapları eski adıyla özel finans
kurumlarının bilançolarında pasif tarafta bulunmaktadır. Bankanın
yükümlülüklerinden oluşan bu kısımda yer alan katılım hesapları Katılım
Bankaları için en önemli kalemdir.[21]
Basit bir anlatımla, bilançolarının varlıklar kısmındaki “teminatı kuvvetli ve
istihbaratı sağlam” kredilerin taksitleri ödendikçe, anaparanın dışındaki kâr
payının en az %80’i “bilançonun yükümlülükler kısmında yer alan” dağıtılacak
kâr payları kısmına atılır. Neticede
katılım bankalarının gelir tablosunda (kâr/zarar tablosu) özellikle iki kalem
göze çarpmaktadır. Bunlar kâr payı gelirleri ve kâr payı giderleridir. Bu ikisi
Katılım Bankaları’nın “ilk kuruldukları günden beri” gelir tablolarının ilk iki
kalemini oluşturmaktadır. Makalenin ana konusunu teşkil eden İhlas Finans
Kurumu’nun yıllar itibarı ile kâr payı geliri ve kâr payı gideri ise aşağıdaki
şekilde verilmiştir.
Şekil 4.7. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin Kâr Payı Geliri ve Kâr Payı
Giderlerinin Kârşılaştırılması
Kaynak: İMKB
Kurumun
özellikle 1999 yılında kâr payı gelirlerini arttırdığı görülmektedir. Bu durum
ise kâr payı giderlerinin de artması ile eş anlamlıdır. Şekil 4.7.’den de
görüleceği üzere kırılma 1999 yılında başlamıştır. 1998 yılından 1999 yılına
gelindiğinde kâr payı gelirleri %170 artmış, kâr payı giderleri ise %227 oranında
artmıştır. Artış 2000 yılında bir önceki yıla göre eski şiddetinde olmamış (kâr
payı gelirleri %28; kâr payı giderleri %34) ancak 1998 yılı ile kıyaslandığında
(kâr payı gelirleri %245; kâr payı giderleri %338) geri dönüşü olmayan bir
büyüklüğe ulaşmıştır.
İhlas
Finans Kurumu’nun kâr payı gelirleri ve kâr payı giderlerini tek başına
incelemek yeterli olmayacaktır. Bunun için kırılmanın başladığı 1999 yılı ile
tasfiyeye doğru gidişin başladığı 2000 yılında diğer finans kurumlarının nerede
olduğu oldukça önemlidir.
Tablo 4.4. İhlas Finans Kurumu A.Ş. ve Diğer Finans Kurumlarının
Oransal Olarak Karşılaştırılması
|
İhlas Finans |
Diğer* |
||||
Milyon YTL |
1999 (A) |
2000 (B) |
(B-A)/A |
1999 (A) |
2000 (B) |
(B-A)/A |
Kâr Payı Gelirleri |
119 |
152 |
28% |
140 |
216 |
54% |
Kar Payı Giderleri |
85 |
114 |
34% |
84 |
105 |
25% |
Net Kâr Payı Geliri |
34 |
38 |
12% |
56 |
111 |
98% |
Kaynak: İMKB
(*Albaraka Türk, Asya Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu,
Kuveyt Türk , Faysal Finans konsolide bilançosu)
Yukarıdaki
tablodan ve aşağıdaki şekilden görüleceği üzere “tıpkı daha önceki bölümlerde
kanıtlandığı üzere” İhlas Finans Kurumu risklerini büyütmekte, diğer finans
kurumları ise daha emin adımlarla ilerlemektedir.
Şekil 4.8. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin ve Diğer Finans Kurumlarının
Kâr Payı Gelir/Gider Karşılaştırılması
Kaynak: İMKB
(*Albaraka Türk, Asya Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu,
Kuveyt Türk , Faysal Finans konsolide bilançosu)
Söz gelimi 1999
yılı 2000 yılı arası İhlas Finans Kurumu net kâr payı gelirini %12 arttırırken
diğer finans kurumlarının “konsolide olarak” %98 oranında arttırdığı
görülmektedir.
Şekil 4.9. İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin ve Diğer Finans Kurumlarının
Net Kâr Payı Geliri Karşılaştırması
Kaynak: İMKB
(*Albaraka Türk, Asya Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu,
Kuveyt Türk , Faysal Finans konsolide bilançosu)
Daha önceki
bölümlerde geçtiği üzere İhlas Finans Kurumu’nun topladığı fonları bu dönemde
ciddi anlamda arttırdığı görülmektedir.
Bu artışın gerçek sebebi net kâr payı gelirleri ve kâr payı geliri/gideri
oranlarına bakıldığında daha net anlaşılmaktadır. Neticede “yüksek kâr
paylarına dair” yoğun reklam kampanyalarının yayınlanması, tasarruf sahipleri
üzerinde etkili olmuş ve kâr / zarara katılma hesaplarının ruhundan
uzaklaşılmıştır. İhlas Finans Kurumu kısa vadede yükseliş trendini sürdürüyor
gözükse de, bu ilerleme sağlam temeller üzerine oturmamıştır.
5. Risk Yönetimi ve
Tecrübeler Işığında Katılım Bankacılığı
Makalenin
ana konusunu teşkil eden İhlas Finans Kurumu, altı yıla yakın bir süre
bankacılık sektöründe yer aldı. Kendisinden 10 yıl önce piyasaya giren ve
faizsiz bankacılık modelini kamuoyuna her yönüyle anlatmaya çalışan diğer
finans kurumları, bu süre içerisinde belirli bir risk yönetimi kültürü
“özellikle fon toplama ve fon kullandırma ayaklarında” edinmişlerdi. Oysa
oldukça kısa sayılabilecek bir süre sektörde kalan ve istatistiklerini daha önce verdiğimiz gibi,
sektöründe lider bir konuma yükselen İhlas Finans Kurumu’nun herhangi bir risk
yönetimi kültürüne sahip olmadığı yaşadığı olumsuz tecrübe ile ortaya çıktı.
Kriz anı geldiğinde, oluşan kelebek etkisi zaten dar olan finans kurumları
sektörü için oldukça sarsıcı oldu. İhlas Finans Kurumu ise bankacılığın sadece
fon toplamaktan ve bu fonları kullandırmaktan ibaret olmadığını gördüğünde
yapabileceği bir şey kalmamıştı.
Kriz
dönemini çok büyük fon kayıpları ile atlatan Özel Finans Kurumları 4389 sayılı
bankalar kanununa eklenen Güvence Fonu ve Özel Finans Kurumları Birliği Dönemi
ile yeni bir döneme girmiş oldu. Bankalara verilen devlet güvencesinin bir
benzerinin özel finans kurumlarına da verildiği bu yeni dönem ile “özellikle
pazarlama faaliyetlerinde” İhlas Finans Krizi ile ilgili olumsuz havanın
dağılması, ikinci bir yükseliş dalgasını da beraberinde getirdi.
Tablo 5.1. Katılım Bankalarınca Kullandırılan Fonlar / Toplanan Fonlar
+ Öz kaynaklar
Milyon YTL |
1995 |
1999 |
2000 |
2001 |
2002 |
2003 |
2004 |
2005 |
Kullandırılan Fonlar |
63 |
727 |
946 |
1.073 |
2.101 |
3.001 |
4.894 |
7.407 |
Toplanan Fonlar |
67 |
883 |
1.163 |
1.917 |
3.206 |
4.004 |
5.992 |
8.369 |
Öz kaynaklar |
4 |
73 |
112 |
203 |
400 |
670 |
892 |
951 |
Kullandırılan Fonlar / (Top. F. + Öz kaynaklar) |
89% |
76% |
74% |
51% |
58% |
64% |
71% |
79% |
Kaynak: TKBB ve BDDK
(İhlas Finans'ın hesap kalemleri 1999 ve 2000 yılı
bilançolarından arındırılmıştır.)
Yukarıdaki
tablo ve aşağıdaki şekilden görüleceği üzere, Katılım Bankaları 2001 yılında
yaşadıkları büyük çaplı likidite krizinden güçlenerek çıkmışlardır.
Kullandırdıkları fonlar ile topladıkları
fonların yükseliş trendini sürdürmesi krizin iyi yönetilmesinin ve risk yönetiminin
sürdürülebilirliğinin bir sonucudur. Tablo 5.1.’de görüleceği üzere, yıllar
itibarı ile sermaye artırımı yapan katılım bankalarının öz kaynakları ile
topladıkları fonlar toplamı, kullandırdıkları
fonlarından oldukça yüksektir. Ulaşılabilecek en basit sonuç ise bu
kurumların, “yaşadıkları kriz tecrübesi ile” kredi pazarlamasından ziyade risk
yönetimine ağırlık verdiklerini göstermektedir.
Şekil 5.1. Katılım Bankalarınca Kullandırılan
Fonlar / (Toplanan Fonlar + Öz kaynaklar)
Kaynak: TKBB ve BDDK
(İhlas Finans'ın hesap kalemleri 1999 ve 2000 yılı
bilançolarından arındırılmıştır.)
Katılım
Bankaları’nın en önemli gelir kaynakları olan kâr payı gelirlerinde de oldukça
temkinli oldukları görülmektedir. Aşağıdaki şekilde bu kurumların konsolide
bilançolarındaki kâr payı artışları görülmektedir:
Şekil 5.2. Katılım Bankalarının Kâr Payı Gelirleri / Giderleri
Kaynak: TKBB ve BDDK
(İhlas Finans'ın hesap kalemleri 1999 ve 2000 yılı
bilançolarından arındırılmıştır.)
Katılım
Bankaları yıllar itibari ile net kâr payı gelirlerini arttırsalar da,
birbirleri veya ticari bankalar ile oluşan rekabet koşullarında,
kullandırdıkları fonların oranlarını düşürmek zorunda kalmışlardır. Kredi
maliyetlerinin arttığı bu yeni trendde ise net kâr payı gelirlerinin
yükselişten durağana geçtiği görülmektedir:
Şekil 5.3. Katılım Bankalarının Net Kâr Payı Gelirleri
Kaynak: TKBB ve BDDK
(İhlas Finans'ın hesap kalemleri 1999 ve 2000 yılı
bilançolarından arındırılmıştır.)
Yukarıda
adı geçen bu yeni trend ise özellikle bankacılık hizmet gelirlerinden
oluşmaktadır. Kriz dönemlerinde ve kriz ertesi durgun dönemlerde müşteri
kaybetmemek adına “günümüz bankacılık konseptine aykırı bir biçimde” hesabının
bulunduğu şubeye hiçbir fayda sağlamadığı gibi zararı da olabilen hastalıklı
müşteri grupları ile de çalışan Katılım Bankaları’nın bu tip müşterilerden
kurtularak bankacılık hizmet gelirlerini arttırabileceği ve pazar payını
genişletebileceği müşteri gruplarına yöneldiği görülmektedir. Bireysel
bankacılık ve alternatif dağıtım kanalları alanlarında yeni yatırımlar yapan ve
birçok ticari banka ile eşit altyapısal hizmetleri sunabilen Katılım Bankaları,
sektörde sadece üretim desteği alanında değil bankacılık hizmetlerinde de yer
aldığını göstermiştir. Sonuçta Katılım Bankaları, kredi risklerini kurumsal
kredilere ek olarak bireysel kredilerle çeşitlendirerek dağıtmakta, bankacılık
hizmet gelirlerini ise uyguladıkları yeni pazarlama politikaları ile
çeşitlendirmektedirler. Şekil 5.4.’de görüleceği üzere Katılım Bankaları’nın
“kriz sonrası” net kârlarını hızla arttırdıkları görülmektedir.
Şekil 5.4. Katılım Bankalarının Net Kârı
Kaynak: TKBB ve BDDK
(İhlas Finans'ın hesap kalemleri 1999 ve 2000 yılı
bilançolarından arındırılmıştır.)
Sonuç
Makale
boyunca İhlas Finans Kurumu’nun bilançoları oldukça basit analizler ve
karşılaştırmalarla açıklanmaya çalışılmıştır. Sadece malî tablolara bağlı
kalınmış bilanço dışı yorumlar yapılmamaya çalışılmıştır. Son bölümde ise İhlas
Finans krizi sonrası kriz / risk tecrübeleri ile büyük ilerlemeler kaydeden
Katılım Bankalarının bankacılık duruşu hakkında kısa açıklamalar yapılmıştır.
Finansal krizlerin en önemli
özelliği bulaşıcı olmalarıdır. İhlas Finans krizinde de bu faktör kendisini
göstermiş ve kur riskinden piyasa riskine oradan da kredi riskine doğru çok
uzun bir riskler zincirinin krizler zincirine dönüştüğü görülmüştür. Krizden
kısa bir süre önce “her şey için çok geç olmadan” yüksek kâr payı dağıtımlarına
karşı sektör içi uyarılar yapılmış ancak çok acıdır ki dikkate alınmamıştır.
Neticede Katılım Bankaları için kriz sınavından geçtikleri bu 2001 yılı, bundan
sonra atacakları adımları da belirleyen en önemli risk / kriz yönetim tecrübesi
olmuştur.
* Mehmet Fehmi Eken,
Marmara, Bankacılık Yüksek Lisans
Programı.
[1] İhlas Finans Kurumu’nun tasfiye halinde olması, cari
/ katılma hesabı geri ödemelerinin devam ediyor olması ve finansal analizden
mahrum “konjonktürel analize yatkın” kişilerin açıklamaları konuyu hassas
kılmaktadır.
[2] Bilgi sahibi olmak isteyen okuyucularımız ise
Risknews’in Şubat sayısında yayınlanan “Katılım Bankacılığı” isimli makaleyi
okuyabilirler. (http://www.riskcenter.com.tr/risknews/subat/MFE.pdf
)
[3] Katılım Bankaları acil durumlarda açık pozisyona
girseler de, girdikleri bu pozisyonlar ticari bankaların süreçlerinden oldukça
kısadır.
[4] Aksiyon,Ufuk Şanlı,sayı:531(07.02.2005)Faizsiz
Finansın Yeni Rotası Borsa (http://www.aksiyon.com.tr/yazdir.php?id=19497)
[5] Madde 14. 2. a) Kurum, bir bankanın
varlıklarının vade itibariyle taahhütlerini karşılayamadığını veya bu durumun
gerçekleşmek üzere olduğunu veya likiditeye ilişkin düzenlemelere uymadığını
tespit ettiği takdirde; bankadan, onaylayacağı bir plan dahilinde bu durumun
düzeltilmesini isteyebileceği gibi uygun bir süre vererek;
aa) Uzun vadeli veya duran değerlere yatırım yapılmaması,
ab) İştirakler ve gayri menkuller gibi duran değerlerin
elden çıkarılması,
da dahil olmak üzere, likiditenin güçlendirilmesi amacıyla,
uygun göreceği her türlü tedbirin alınmasını isteyebilir.
b) Kurum, bir bankanın öz kaynaklarının sermaye
yeterliliğine ilişkin düzenlemelere göre yetersiz kaldığını yada bu durumun
gerçekleşmek üzere olduğunu tespit ettiği takdirde; bankadan, onaylayacağı bir
plan dahilinde, sermaye artırımı veya sermaye benzeri kaynak temin edilmesi
suretiyle bu durumun düzeltilmesini isteyebileceği gibi,
ba) Kâr dağıtılmaması, yönetim kurulu üyeleri ile genel
müdür ve yardımcılarına huzur hakkı, ikramiye, prim, ayni ve nakdi sosyal
yardım ya da her ne ad altında olursa olsun verilen ek ödemelerin durdurulması,
bb) Zarar doğurduğu tespit edilen faaliyetlerinin
sınırlandırılması veya durdurulması,
bc) Verimi düşük veya verimsiz varlıklarının elden
çıkarılması,
da dahil olmak üzere, öz kaynakların güçlendirilmesi
amacıyla, uygun göreceği her türlü tedbirin alınmasını isteyebilir.
Madde 14. 3.
Kurum, bir bankanın;
a) Bu maddenin (2) numaralı fıkrası kapsamında alınması
istenen tedbirleri kısmen yada tamamen almadığını, bu tedbirlerin kısmen veya
tamamen alınmış olmasına rağmen malî bünyesinin güçlendirilmesine imkan
bulunmadığını yada malî bünyesinin bu tedbirler alınsa dahi güçlendirilemeyecek
derecede zayıflamış olduğunu,
b) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğini,
c) Bu madde hükümlerinin uygulanmasında Kurulca belirlenecek
değerleme esasları çerçevesinde yükümlülüklerinin toplam değerinin
varlıklarının toplam değerini aştığını,
d) Faaliyetine devamının mevduat sahiplerinin hakları ve
malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğini,
Tespit ettiği takdirde, Kurul, en az beş üyesinin aynı
yöndeki oyuyla alınan kararla temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın
yönetim ve denetimini Fona devretmeye veya bankacılık işlemleri yapma ve/veya
mevduat kabul etme iznini kaldırmaya yetkilidir. (4389 sayılı eski bankalar
kanunu)
[6] İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin
faaliyet izni 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 20nci maddesinin 6 numaralı
fıkrası hükmüne istinaden, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 10.02.2001
gün ve “yukarıda özeti verilen” 171
sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
[8] Kriz, 14 ay süren sıkı para
politikasında önemli revizyona neden oldu. Neticede hükümet, dövizin fiyatının
piyasalarda belirlendiği dalgalı kur politikasına geçme kararı aldı.
[9] Aktarılan meblağ 70 milyon US$ civarındadır. (http://www.milliyet.com.tr/2001/12/23/yazar/tamer.html)
[10] Bankacılık lisansı
28.12.2001 itibarıyla kaldırılmış ve tasfiye süreci başlatılmıştır. Daha sonra
04.04.2002 tarihinde TMSF genel kurulda alınan karar ile tasfiye kaldırılarak
Bayındırbank ile birleştirilmiştir.
[11] Katılım Bankaları dövize endeksli kredi kullandırımı
da yapmaktadır. Bu tür kredilerde müşteri, kullandığı kredinin limiti hangi
para biriminde çıktı ise o para biriminde ödemesini yapmaktadır. (Sözgelimi
limiti YTL olarak çıkan bir müşteri, limitinden USD olarak fon kullanacak
olursa, taksit tarihlerinde ödemelerini USD karşılığı YTL üzerinden yapar) Bu
durum ise ciddi anlamda bir kur riski doğurmamaktadır. (5411 sayılı kanun ile
isimleri değişen Özel Finans Kurumları bundan sonra Katılım Bankası olarak da
isimlendirilecektir.)
[12] 2008 yılından itibaren Basel II kriterlerinin Türk
Bankacılık sektöründe uygulanacak olması KOBi’ler için büyük önem arz
etmektedir. Basel II kriterlerine göre bugün büyük ölçekli olarak gözüken bir
çok işletme derece yönünden sınıflandırılacak ve kredilendirme süreçlerinde
farklı teminat taleplerine maruz kalacaklardır. Ancak 2008 yılı gelmeden birçok
bankanın Basel II kriterlerini baz alarak kendi kredilendirme süreçlerini
revizyona tabi tuttukları görülmektedir.
[13] Tarih boyunca bununla ilgi çeşitli teoriler ortaya
atılmıştır. “Bankalara karşı yaşanabilecek bir tahaccüm sonrasında Merkez
Bankası son durak borç mercii (lender of last resort) olmalı mı, mevduatlar
üzerinde uygulanacak belirli bir sigorta olmalı mı, olmalıysa ölçüsü nedir?”
gibi. Neticede Türkiye ölçeğinde de bu konuda sık sık değişiklikler yapılmış ve
mevduat sahipleri çeşitli derecelerde güvence altına alınmıştır. Ancak bu durum
banka sahiplerine geniş bir hareket alanı sağlamıştır.
[14] İngilizce’deki karşılığı “Run” olan Tahaccüm
kelimesi, bankaya hücum anlamında kullanılmıştır.
[15] Sadece sabit ödemeli fon kullandıran, fon kaynağı
ise kâr / zarara katılma hesapları olan Katılım Bankaları’nın bilanço yapısı
değişken/sabit krediler veren ve direkt faiz odaklı mevduat sisteminden
farklıdır. (Sözgelimi parasını katılım bankasına yatıracak olan müşteri için en
belirgin getiri bilgisi o hafta dağıtılan kâr payı oranıdır. Bu oran 4 hafta
sonra düşebileceği gibi artabilirde. )
[16] Bu karşılaştırmada ve ileri sayfalardaki
karşılaştırmalarda toplanan fonların içerisinden munzam karşılıklar
ayrılmamıştır. Buna rağmen kullandırılan fonların toplanan fonlarla başa baş
seyretmesi hatta bazı durumlarda toplanan fonları geçmesi, dağıtılacak kâr
paylarından dahi kullandırım yapıldığı izlenimini vermektedir.
[17] Dipnot 16’da ayrıntısı açıklanmıştır.
[18] Hem İhlas Finans Kurumu’nun hem de diğer finans
kurumlarının konsolide tablolarında yer alan toplanan fonların içerisinden
munzam karşılıklar ayrılmamıştır.
[19] Risk Yönetimi, Evren Bolgün, Barış Akçay, Scala
Yayıncılık, 2. Baskı sayfa: 266
[20] İhlas Finans Kurumunun kısa vadeli fonlarını toplam
kullandırdığı fonlara yıllar itibarı ile oranlarsak; 1996: %29,82; 1997:
%99,59; 1998: %99,59; 1999: %97,49; 2000: %96,88; 2001:
%97,69, sonucuna ulaşırız.
[21] Daha önce yukarıdaki bölümlerde geçtiği üzere, Katılım
Bankaları’nın uzun vadeli faizli krediler almamaları ve öz kaynaklarından
kullandırdıkları uzun vadeli kredilerin sınırlı olması, çoğunluğu kısa
vadelerden oluşan bu katılım hesapları ile kısa vadeli fonlar kullandırmalarını
zorunlu kılmaktadır. Bu durum rekabet piyasasında olumsuz gibi addedilse de
özellikle kredilendirmede vade uyumsuzluğu riskinin yönetilmesi adına olumlu
bir durumdur.
BİBLİYOGRAFYA
a)
Makale – Kitap
1.
Dr.
K. Evren BOLGÜN – M. Barış AKÇAY, MA; Risk Yönetimi, Scala
Yayıncılık, İstanbul, 2005, 698 sayfa.
2.
Sabahattin
ZAİM; “Faizsiz Bankacılık Notları”, Çalışma
Notları, Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB), 2006.
3.
Prof.
Dr . M. Ahmet ez-ZERKA - Prof. Dr. A. Muhammed Abdülaziz en-NECCAR; İslam Düşüncesinde Ekonomi, Banka ve
Sigorta, İz Yayıncılık, İstanbul, 2003, 260 sayfa.
4.
Dr.
Gökhan KARABULUT, Gelişmekte Olan Ülkelerde Finansal Krizlerin Nedenleri,
Der Yayınları, İstanbul, 2002, 171 sayfa.
5.
Prof.
M.A. MANNAN; İslam Ekonomisi, Fikir Yayınları, İstanbul, 1980, 515
sayfa.
b)
Internet
1.
Tasfiye
Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş., http://www.ifk.com.tr/,
Erişim Tarihi: 15.05.2006.
2.
Sabah
Gazetesi, http://www.sabah.com.tr/2005/07/03/eko106.html,
Erişim Tarihi: 10.03.2006.
3.
BDDK,
http://www.bddk.org.tr/turkce/duyurular/basinaciklamasi/30072001_bddk.htm,
Erişim Tarihi: 09.02.2006.
4.
Dünya
Gazetesi, http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=234197,
Erişim Tarihi: 10.03.2006.
5.
Aksiyon
Haftalık Haber Dergisi, http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=21653,
Erişim Tarihi: 09.02.2006.
6.
İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası, http://www.imkb.gov.tr/,
Erişim Tarihi: 09.02.2006–15.05.2006. (İhlas Finans Kurumu’nun
bilançoları bütünüyle İMKB’nin Internet sitesinden alınmıştır.)
7.
Türkiye
Katılım Bankaları Birliği, http://www.tkbb.org.tr/,
Erişim Tarihi: 09.02.2006–15.05.2006. Çalışmanın birçok yerinde
dipnotlarda da belirtildiği üzere, eski adıyla Özel Finans Kurumları’nın geçmiş
tarihli konsolide bilançolarından, İhlas Finans Kurumu’nun bilanço kalemleri
arındırılmıştır.)