AVRUPA PARASAL BİRLİĞİ
TÜRKİYE AÇISINDAN BİR OPTİMUM PARA SAHASI MIDIR?
İÇİNDEKİLER:
Giriş
1. Geleneksel Optimum Para Sahası Teorisinin Gelişimi ve
Koşulları
1.1. Sık ve Büyük Ölçekli Asimetrik Şoklarla
Karşılaşılmaması
1.2. Üye Ülkeler Arasında Faktör Hareketliliğinin Tam Olarak
Sağlanması
1.3. İhracatta Çeşitlendirmenin Bulunması
1.4. Üye Ülke Ekonomilerinin Dışa Açıklık Seviyesi
2. Optimum Para Sahası Teorisindeki Son Gelişmeler ve
Ampirik Çalışmalar
3. Optimum Para Sahası Teorisi Çerçevesinde Türkiye
Çalışmaları ve Sonuçları
Sonuç
GİRİŞ
AB, 1999
yılında parasal birliğe geçmiştir. Birlik’in nihai amacı olan ekonomik
ortaklık, parasal birliğe geçişle daha ileri bir boyuta taşınmıştır. AB,
parasal birliğe geçişte özellikle Almanya’nın baskın tutumuna karşın, başta
İngiltere olmak üzere bazı ülkelerin bu birlikte yer almaması, konunun avantaj
ve dezavantaj boyutlarıyla incelenmesini gerekli kılmaktadır. Ülkeler birçok
iktisadi konuda farklılık göstermektedirler ki bu farklılıklar beraberinde
sorunları da getirmektedir. Bu sorunları en aza indirmek için kurulan parasal
birlikler ile ülkeler; paralarını sabitledikleri ortak bir parayı kabul eder ve
birlik dışındaki ülkelerle esnek döviz kuruna geçerler. Bugün özellikle
Türkiye, ihracatının önemli bir kısmını Euro bölgesine yapmaktadır. Parasal
birlik bu yönüyle de Türkiye açısından önemli olmaktadır.
Çalışmanın
amacı; AB’ye girme eşiğinde olan Türkiye’nin parasal birliğe katılmasının
yükleyeceği maliyetleri ve getireceği avantajları optimum para sahası teorisi
çerçevesinde analiz etmektir.
Çalışmanın
birinci bölümünde geleneksel optimum para sahası teorisinin gelişimi ele
alınmış ve kuramın koşulları sistematik olarak incelenmiştir.
Çalışmanın
ikinci bölümünde optimum para sahası teorisi literatüründeki son gelişmeler ve
ampirik çalışmalar ışığında değişimler, günümüz parasal birliğini daha iyi
anlayabilmek amacıyla incelenmiştir.
Çalışmanın
üçüncü ve son bölümünde ise Türkiye’nin parasal birliğe katılmasının avantaj ve
dezavantajları, Türkiye ile ilgili optimum para sahası teorisi çerçevesinde
yapılmış çalışmalar ve sonuçları bağlamında değerlendirilmiştir.
1. GELENEKSEL OPTİMUM PARA SAHASI TEORİSİNİN GELİŞİMİ
Optimum
Para Sahası , ilk kez; 1999 Nobel ekonomi ödülü sahibi Robert Mundell
tarafından yayınlanan makalede ele alınmıştır. Mundell makalesinde iki ülkeli
bir dünya modeli kullanmıştır. Modelinde bu ülkelerin Kanada ile ABD olduğunu
ve aralarında esnek döviz kurunun mevcut olduğunu belirtmiştir. Mundell iki
ülkeyi kendi içinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırmış; iki ülkenin de
doğusunun imalat sanayi mallarında, batısının ise doğal kaynak ürünlerinde
uzmanlaştığını ve doğal kaynak ürünlerinde bir talep fazlası olduğunu
varsaymıştır. Talepteki kaymanın ilk etki olarak her iki ülkenin batı yakasında
enflasyonist bir baskı ve doğu yakasında ise işsizliğe sebep olacağını
vurgulamıştır. Bu durumda ABD para otoritelerinin para arzını artırarak
işsizliği düşürebileceğini fakat bu politikanın ülkenin batısında enflasyonu
artıracağını veya daraltıcı bir para politikası izleyerek batıda enflasyonu
düşürürken doğuda işsizliği artıracağını ve bu problemin Kanada için de geçerli
olacağını söylemiştir. Bu bağlamda esnek döviz kurları geçerliyken iki ülke
arasında yumuşak bir uyum mekanizmasının mevcut olduğunu fakat bunun bölgeler
arasında mümkün olamayacağını vurgulamıştır. Bu duruma çözüm olarak; eğer
ABD’nin batısı ile Kanada’nın batısı ve ABD’nin doğusu ile Kanada’nın doğusu
kendi aralarında sabit döviz kuru ve her iki ülkenin doğusu ile batısı da kendi
aralarında esnek döviz kuru uygularsa o zaman her iki ülkenin para otoriteleri
batı kesiminde daraltıcı, doğu kesiminde ise genişletici para politikaları
uygulayarak aynı anda enflasyon ve işsizlik sorununun üstesinden gelebilirler
demiştir1.
Bu bağlamda
esnek döviz kurları geçerliyken Mundell’ e göre optimum para sahasının
ülkelerin resmi sınırları dahilindeki fiili para alanı olması gerekmemektedir.
Mundell makalesinde kur alanını döviz kurlarının sabitlendiği yer olarak
tanımlamakta ve bir alanın optimum para sahası olabilmesi için bu alan
içerisinde düzeltici rol üstlenebilecek yeterli iç bölge iş hareketliliğinin
olması ile ancak esnek döviz kurlarının ayarlanabileceğini belirtmektedir.
Mundell’e göre optimum para sahasının oluşturulması için diğer önemli kriterler
şunlardır:2
a) Açıklık- ekonominin büyüklüğü
b) Ürün çeşitliliği
c) Enflasyon oranlarının benzerliği
d) Ekonomik entegrasyon
Optimallik
ise bir başka açıdan şu şekilde tanımlanmaktadır; Eğer ortak bir para sahası
içerisinde para ve maliye politikalarında istikrara ek olarak, birlik dışındaki
ülkelere uygulanacak esnek döviz kuru sistemi ile ülkelerde tam istihdam ve
ödemeler dengesi ile iç fiyatlarda istikrar sağlanıyor ise, bu amaçların en
düşük maliyetle gerçekleştirildiği alan optimum para sahası olacaktır.3
Teoriye,
yakın dönemlerde önemli bir katkıda Kenen’den4 gelmiştir.Kenen makalesinde dışsal
şokların ekonomi üzerindeki etkisini incelemiş bu amaçla tam rekabetçi, tek bir
girdi kullanan ve standartlaştırılmış iş gücüne sahip dört ekonomi seçmiştir.
Bu ekonomilerden birinci ve ikinci ekonomilerde çıktı çeşitlendirilmiştir. Her
iki ülke bir ihraç bir de ithal-rekabetçi mal üretmektedir. Üçüncü ve dördüncü
ekonomiler sadece ihraç malı üretiminde uzmanlaşmıştır. Ayrıca; birinci ve
üçüncü ekonomilerin küçük buna karşılık ikinci ve dördüncü ekonomilerin büyük
ekonomiler olduğu varsayımı yapılmıştır. Sonuçta, iki küçük ekonomiden mal
çeşitlendirmesi olan küçük ekonomide eğer ihraç malı endüstrisinin işgücü
talebinin ücret esnekliği çok daha yüksekse o zaman o küçük ekonominin işsizlik
oranında küçük bir azalma yaşanacağı; büyük ekonomiler için de küçük ekonomiler
için geçerli olan sonucun geçerli olacağını dile getirmiştir. Kenen’e göre;
optimum para alanı içinde yer alacak ülkelerin yüksek bir üretim
çeşitlendirmesine gitmesi gerekmekte ve eğer ülkeler yada bölgeler üretimde
uzmanlaşırlarsa dışsal şokların bu ekonomiler üzerinde asimetrik etkilerinin
olacağı sonucu üzerinde durulmaktadır5.
Geleneksel
optimum para sahası teorisi, esnek döviz kuru veya sabit döviz kuru
tartışmalarından kaynaklanmakla beraber, temelde ortak para biriminin
uygulanacağı bölgenin özelliklerinin ne olması gerektiği üzerinde durmuştur.
Teoriye göre belirli bir bölgedeki ülkeler arasında parasal birliğin
sağlanabilmesi için bazı koşullar gerekmektedir. Bunlar;
a) Parasal birlik içerisinde yer alacak ülkelerin ekonomik
yapılarının benzer olması,
b) Üye ülkelerin asimetrik şoklarla karşılaşmaması,
c) Ekonomik şoklar karşısında üretim faktörleri
hareketliliği, reel ücretlerin ve fiyatların esnekliği ve mali federalizm
aracılığı ile ülke ekonomilerinin birbirlerine uyum gösterebilmesi,
d) Parasal birliğe üye ülkelerin birbirleriyle önemli
oranlarda ticaret partneri olmaları,
e) Ülkelerin milli gelirleri içerisinde dış ticaretin
yerinin büyük olması,
f) Para ve maliye politikalarının üye ülkelerce eş güdümün
sağlanmasına yönelik adımların atılmasıdır.6
Geleneksel
optimum para sahası teorisi yaklaşımına göre bu koşullar, birlik içerisinde tam
istihdamın, fiyat istikrarının ve ödemeler dengesinin sağlanmasının yanı sıra
birliğe üye ülkelerin sık ve büyük ölçekli asimetrik şoklarla karşılaşmaması,
üretim faktörleri hareketliliğinin sağlanması ve ekonominin dışa açıklık
derecelerini de içermektedir (*)
1.1. Sık ve Büyük
Ölçekli Asimetrik Şoklarla Karşılaşılmaması
Toplam
talep eğrisinde kaymalarla kendini gösteren talep şokları; ekonominin işleyiş
sürecinde, bireylerin davranışlarında ve beklentilerinde meydana gelen
değişmelerle, kamu otoritelerinin ekonomi politikaları dışında gerçekleştirdiği
uygulamalar olarak tanımlanır. Parasal birliğe katılmış ülkelerin benzer üretim
yapılarına ve simetrik dalgalanmaya sahip olmaları gerekir. Bu koşulun
gerçekleşmesi ani şoklarda uygulanması muhtemel ortak ekonomi politikalarının
etkinliğinin artmasını sağlayacaktır. Ancak uygulanacak ortak para politikası
parasal birlik dahilindeki bazı ülkelerin şoku atlatmasını sağlarken bazılarına
bu imkanı sağlayamayacaktır.Ancak benzer konjonktürel yapı; üye ülkelerdeki
makroekonomik değişkenlerin (faiz, işsizlik oranları gibi) benzer seviyelere
ulaşmasının yanında uygulanmakta olan ekonomi politikasının her ülkede benzer
olmasını sağlayacaktır.
Asimetrik
şoklar durumunda, birlik üyesi ülkeler arasında döviz kurlarının ortadan
kaldırılması nedeniyle müdahale döviz kuru araçları ile yapılamayacak,
dolayısıyla da parasal birliğin farklı bölgeleri şoktan asimetrik olarak
etkileneceklerdir.7
Konu
bağlamında AB örneğine bakıldığında, yapılan bazı çalışmalar arz ve talep
şoklarına duyarlılık açısından AB ülkelerini iki ana gruba ayırmanın mümkün
olduğunu göstermektedir.8Birinci grup genelde çekirdek ülkeler olarak
adlandırılmaktadır. Bunlar birbirleriyle daha çok entegre olmuş, birbirlerine
paralel arz ve talep şoklarına maruz kalan ülkelerdir. Diğer ülkeler ise çevre
ülkeleri olarak adlandırılmış ve bu ülkelerin çekirdek ülke ekonomileri ile
daha az paralellik gösterdikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle uygulanacak olan
para politikasının çevre ülkelerden çok çekirdek ülkelerin ihtiyaçlarına cevap
vermeye dönük olacağı sonucuna varılmaktadir. Diğer taraftan hiçbir ülkenin
ekonomisinde önemli oranlarda sektörel yoğunlaşma gözlenmediği bir durumda,
sektörel bazda hissedilen şokların oluşturacağı etkinin bütün ülkelerde benzer
olması beklenebilir.9
1.2. Üye Ülkeler
Arasında Faktör Hareketliliğinin Tam Olarak Sağlanması
İstikrarlı
bir parasal birlik ve tam anlamıyla bir optimum para sahasının
gerçekleştirilebilmesi için üye ülkeler arasında üretim faktörlerinin
hareketliliğinin tam olması gerekmektedir. Üretim faktörlerinden özellikle
işgücü hareketliliğinin etkisi, ülke dış şoklarla karşılaştığı zaman yapılacak
nominal döviz kuru ayarlamalarına benzer etkiyi gösterebilmektedir. Ancak
Mundell’in optimum para sahası teorisinde, üretim faktörleri hareketliliğinin
ülkenin iç ve dış dengeyi sağlayabilmesinde gerekli koşularının ne olduğuna bir
açıklık getirilmemiştir.
Üretim faktörlerinde homojenlik, teknolojide meydana gelen
değişimlerden etkilenebilecek faktör yoğunlukları, üretim faktörlerinin
doğrusal derecesi gibi unsurlar faktör hareketliliğinden beklenen sonuçları doğrudan
etkilememektedir. Teoride (Mundell), işgücü hareketliliği olarak dile getirilen
faktör hareketliliğinin aksine sermaye hareketliliğine de değinilmemiştir.
Bütün bu eksikliklere ek olarak, işgücü hareketliliğinin maliyeti ve yapısal
nedenlerden kaynaklanan işgücü göçü gibi faktörler de ülkenin iç ve dış dengeyi
sağlamasını olumsuz etkileyebilmektedir.10
1.3. İhracatta
Çeşitlendirmenin Bulunması
Optimum
para sahasına katkılarıyla tanınan Kenen tarafından savunulan görüşe göre;
üretimde çeşitlilik sağlamış bir ülkenin ihracatının da çeşitlenmiş olacağı
varsayılarak, böyle bir ülkenin ticaret hadlerinin dış talepteki değişmelerden
kaynaklanan ödemeler dengesi probleminden fazla etkilenmeyeceği ileri
sürülmektedir. Bu durumun gerçekleşebilmesi için; talebi azalan bir malın ülke
ihracatı içerisinde önemli bir payının olmaması gerekmektedir. Böylelikle
talebi azalan mal, toplam üretimin ve istihdamın küçük bir kısmını oluşturacağı
için, dış şokun neden olacağı işsizlik diğer sektörler tarafından emilecek ve
sabit kur sistemi içerisinde ülke dengeye gelecektir. Ancak Kenen’e göre üretim
yapısı çeşitliliğine sahip olmayan az gelişmiş ülkeler, gelişmiş politika
araçlarına sahip olmamaları nedeniyle nominal döviz kuru araçlarına daha sık
başvurma ihtiyacı duyacak, hatta bu ülkelerin tam esnek kur uygulamaları daha
uygun olacaktır.11
1.4. Üye Ülke
Ekonomilerinin Dışa Açıklık Seviyesi
Dışa açık
ve büyük ekonomiler, genellikle sabit döviz kuru sistemini tercih
etmektedirler. Çünkü bu ekonomiler için döviz kuru ayarlamaları, bazı özel
durumlar dışında sıkça başvurulan bir politika aracı değildir. Ülkenin esnek
fiyat ve faiz yapısına sahip olması ve sermayenin hareketliliği ile
verimliliğinin yüksek olması iç ve dış dengeyi sağlamasına yardımcı olmaktadır.
Ancak nispeten küçük ve ihracat gelirine dayalı ekonomiler döviz kuru
ayarlamalarına daha sık başvurmaktadırlar. Bu nedenle de elde edilecek kazanç,
parasal birliğe katılacak ülkelerin ekonomik yapılarının benzer olmasıyla
yakından ilgilidir.
Ülkelerin
parasal birlik ile elde edecekleri refah kazancı, dışa açıklık dereceleri ile
yakından ilişkilidir. Örneğin; işlem maliyetlerinin ortadan kalkması ile küçük
ama dış ticaret hacmi geniş bir ülkenin refah kazancı, büyük ama dışa kapalı
bir ülkenin refah kaybından büyük olacaktır. Geleneksel optimum para sahası
teorilerinde bir kriter olarak kabul edilen dışa açıklık derecesi, toplam
üretim içerisinde dış ticarete konu olan malların oranı ile tanımlanmaktadır.12
Dışa açık
ekonomilerde para aldanmasının daha az olacağı savunulmaktadır. İthalatın,
tüketim içerisindeki payının yüksek olduğu küçük bir ülkede döviz kuru
değişmelerinin reel gelir üzerine etkisi çok yüksek olabilir. Bir ekonomi ne
kadar dışa açıksa döviz kuru değişmelerinden iç fiyatlara yansıma da o kadar fazla
olacaktır. Döviz kurundaki değişmeler, iç fiyatlarda aynı oranda bir değişme
meydana getirecekse; örneğin ücretler, ithal mallarını içeren bir endekse
bağlanırsa (bu endeks içerisinde dış ticarete konu olan malların yer alması
gerekir), esnek kur uygulamasının etkinliği ortadan kalkacaktır.13
Birbirleriyle
yoğun ticari ilişki içerisinde bulunan ülkelerin parasal birliğe yönelmesinin
bir diğer avantajı da, sabit kur sisteminin ödemeler dengesi istikrarına
yardımcı olmasıdır. Açık ekonomilerde yüksek marjinal ithalat eğilimi sebebiyle
toplam talebe yönelik kısıtlayıcı veya teşvik edici politikalarla dış
dengesizliğin giderilmesi mümkün olacaktır. Ayrıca ödemeler dengesine gelir
yaklaşımı açısından bakıldığında, marjinal ithalat eğiliminin yüksekliği ölçüsünde
gelir çarpanının düşük olması nedeniyle sabit kur sistemi, istikrarlı bir gelir
düzeyinin sağlanması amacına uygun olacaktır.14
2. OPTİMUM PARA SAHASI TEORİSİNDEKİ SON GELİŞMELER VE
AMPİRİK ÇALIŞMALAR
1980 ve
1990’larda Avrupa Para Birliği konusundaki gelişmeler ve makro ekonomik
yaklaşımlarda yenilikler kendisini optimum para sahası teorisinde de
göstermiştir.Bu dönemde optimum para sahası teorisi kapsamında içsellik
kavramının gelişmesi, teoriyi etkileyen ve ilgili birçok kriterin önemini yitirmesine
neden olan bir gelişmedir.
Frankel ve
Rose15 ilk kez iş evrelerinin ekonomilerin içsel özelliği olduğunu ve böylece
para birliğinden sonra bu evrelerin değişime maruz kaldığını savunmuşlardır.
Ayrıca, geleneksel optimum para sahası literatürüne ait çeşitli kriterlerin
para birliği tarafından etkilenen değişmez içsel değişkenler olarak ele
alındığını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte Frankel ve Rose; optimum para
sahası kriterlerinin birleşik olarak içsel olduklarını düşündükleri için
geleneksel teoride yer alan dört temel kriterin dolar ile karşılaştırılmasını
eleştirmişlerdir.
Optimum
para sahası kriterlerinin para birliği tarafından etkilenebilecek içsel
özelliklerinin olduğunun tespit edilmesi, para birliğine girişin teorik
maliyetlerini büyük ölçüde düşürmüştür. Her ne kadar Avrupa Birliği
Parlamentosu, Birlik’in bir optimum para sahası olmadığını deklare ettiyse de
içsellik teorisindeki gelişmelerden sonra Avrupa bölgesindeki parasal ve mali
entegrasyon bir optimum para sahası durumuna getirilebilir hale gelmiştir.
İçsellik
teorisi, optimum para sahası teorisinin gelişimi üzerinde önemli etkiler
meydana getirmiştir. Bunların en önemlisi, ülkelerin parasal birlik öncesinde
birçok kriteri karşılamak zorunda olmasıdır. Entegrasyon sürecinin kendisi,
ülkeleri birer optimal kur alanlarına dönüştürecektir. Bunun anlamı şudur;
parasal birliğe girmenin maliyeti zamanla azalacaktır.
Son
yıllarda bir başka yaklaşım da yapısal VAR (structural vector-auto regression
model) analizleri bağlamında Avrupa Parasal Birliğini optimum para sahası
yönünden test etmek üzerine kurulmuştur. Bu yaklaşım çerçevesinde; Chadha ve
Hudson Avrupa Birliği ülkelerinin optimal para alanı oluşturup
oluşturamayacağını test etmek amacıyla on dört Avrupa Birliği üyesi ülkeyi ve
buna ilave olarak Norveç, Japonya ve ABD’yi; çıktı reel döviz kuru ve fiyatlar
seviyesi verilerini kullanarak yapısal VAR modelleriyle tahmin etmişler ve bu
model yardımıyla talep ve arz şoklarını ayırt etmişlerdir. Bu modelleri talep
veya arz şoklarının reel çıktı ve fiyat dalgalanmalarında etkin olup olmadığı,
arz şoklarının Avrupa Birliği ülkeleri için ne oranda korelasyon içerdiği ve
talep-arz şoklarına reel çıktının ve fiyatların hangi oranda benzer tepkiler
verdiği sorularına yanıtlar bulmak amacıyla kullanılmışlardır.16
Boyumi ve
Eichengreen toplam arz ve talep şoklarının on bir Avrupa Topluluğu üyesi ülke
ile sekiz ABD bölgesi üzerindeki etkilerini çıktı ve fiyat verilerini
kullanarak analiz etmişlerdir. Blanchard ve Quah’ın toplam arz ve toplam talep
şoklarını tanımlayan yaklaşımını yapısal VAR modelleri çerçevesinde işlemiş ve.
her ülke için farklı yapısal VAR modeli kullanmışlardır. Çalışmada
kullandıkları yapısal VAR modeli hem şokların ayırt edilmesinde hem de
ekonomilerin şoklar karşısındaki uyum hızının tespit edilmesinde
kullanılmıştır.17
Yine
yapılan ampirik çalışmalar çerçevesinde Hong Kong Enstitüsü18 tarafından Gayr
Safi Yurtiçi Hasıla verileriyle yapılan eş bütünleşme testinde Çin’in kendi
içinde bir optimum para sahası oluşturamayacağı ancak Doğu Çin ile Hong Kong’un
bir optimum para sahası oluşturabileceği saptanmıştır. Sabit sermaye
yatırımları ile yapılan eş bütünleşme testinde ise Çin ve Hong Kong’un
kesinlikle bir optimum para sahası oluşturamayacağı ortaya çıkmıştır. Parasal
verilerle ilgili yapılan çalışmalar da Doğu Çin ile Hong Kong’un dış şoklarda
benzerlik gösterdiğini ve optimum para sahası oluşturabileceklerini
saptamıştır. Tüketici Fiyat Endeksi ile ilgili uygulamada Çin’in kendi içinde
tutarlı ilişkide olduğu ama Hong Kong’un kesinlikle bunun bir parçası olmadığı
belirtilmiştir. Çalışmanın sonucunda eldeki veriler ışığında Hong Kong ve
Çin’in şüphe götürmez bir şekilde optimum para sahası oluşturamayacakları
gözler önüne serilmiştir.
Konuya
farklı bir açıdan yaklaşan Bayoumi ve Eichengreen19, optimal para alanı
teorisinin döviz kurunu istikrarlı hale getirecek ve parasal birliği
arzulatacak özelliklere odaklandığını söylemişlerdir. Teoriye göre bu
karakteristiklerden üç tanesi olan; çıktının asimetrik şokunun, ticaret
bağlantısının ve ülkenin ekonomik büyüklüğünün analizine yönelmişlerdir. Çıktı
şokunu ise iki ülkedeki logaritmik nispî çıktının değişmesindeki standart sapma
olarak ölçmüşler ve iki ülke ihracat malları kompozisyonu arasındaki farklılığı
çıktı şokları için ikinci gösterge olarak ilave etmişlerdir. İkili ticaret
verilerini kullanarak ticaret bağlantısının önemini hesaplamak istemişler, bunu
da ülkelerin karşılıklı olarak yaptıkları ihracatın gayri safi milli hasılaya
oranlarının ortalaması olarak hesaplamışlardır. Üçüncü olarak, iki ülkenin
ekonomik büyüklüklerinin ölçüsü olarak ABD doları bazında reel gayri safi
yurtiçi hasılalarının logaritmasının ortalamasını kullanmışlardır.
Çalışmanın
devamında döviz kuru değişkenliğini tahmin ederek Almanya’yı üç farklı yıl için
referans olarak seçmişlerdir. Döviz kuru değişkenliğinin öngörü sonuçlarına
‘OCA Index’ adını vermişlerdir. Bu endekse göre sonuçlar Avrupa’nın üç gruba
ayrılabileceğini ortaya koymuştur. İlk grup Avrupa Para Birliği’ni oluşturacak
ana gruptur. Bunlar Avusturya, Belçika, Hollanda, İrlanda, İsviçre ve
Almanya’dan oluşmaktadır. İngiltere, Danimarka, Finlandiya Norveç ve Fransa’dan
oluşan ikinci grup Avrupa Para Birliği’ne dahil olmak arzusunda olan grubu;
İsveç, İtalya, Yunanistan, İspanya ve Portekiz ise Avrupa Para Birliği’ne dahil
olmaktan uzak olanların içinde bulunduğu grubu oluşturmuştur.20
3. OPTİMUM PARA SAHASI TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE
ÇALIŞMALARI VE SONUÇLARI
Bu konuda
Türkiye’de yapılmış belki de en kapsamlı çalışma ilk olarak Özgür Tonus
tarafından 2000 yılında İktisadi Kalkınma Vakfı için yapılan çalışmadır21.
Tonus çalışmasında; Avrupa Parasal Entegrasyonu ve Türkiye’ye etkilerini
incelemiştir. Tonus optimum para sahalarının oluşturulmasının koşularından (**)
hareketle satın alma gücü paritesi teorisi çerçevesinde Türkiye’nin Avrupa
Parasal Birliği’ne olası üyeliğinin uzun dönemli koşullarını araştırmıştır.
Ayrıcı bunu yaparken, ek olarak, mevcut sistemdeki üye ülkelerin Birlik’teki kalıcılıkları
ve bunun çıkarsamaları da vurgulanmıştır. Çalışmanın yöntemini oluşturan satın
alma gücü paritesi teorisi; özellikle sabit döviz kuru sistemlerinde denge
döviz kurunun ülkelerin iç fiyat seviyelerine, diğer bir deyişle yurtiçi satın
alma gücüne bağlı olduğunu ileri sürmektedir. Teori en genel biçimiyle; iki
ülkenin fiyatlar genel seviyesi oranı ile nominal döviz kuru arasında bir
ilişkinin varlığı biçiminde ifade edilir.
Çalışmada
dikkatle incelenen bir diğer konu da Avrupa Parasal Birliği’ne Türkiye’nin
nasıl ve ne ölçüde entegre olabileceği konusudur. Bu amaçla Türkiye ve Avrupa
Parasal Birliği üyesi ülkeler arasında ikili reel döviz kurlarının uzun dönemli
eğilimlerinin, özellikle nasıl değiştiği ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Dolayısıyla çalışmanın yöntemi açısından ikili reel döviz kurlarının durağanlık
koşulları ve diğer ikili reel döviz kurları ile uzun dönemde nasıl değiştiği
araştırılmıştır.
Satın alma
gücü paritesine göre ülkeler arasında optimum para sahası oluşturulabilmesi
için iki koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlardan ilkine göre, reel döviz
kurlarının her ülkede durağan olması, diğer bir deyişle birim köke sahip
olmaması gereklidir. İkincisine göre ise, söz konusu ülkelerin reel döviz
kurları durağan olmasa bile ikili reel döviz kurlarının eş bütünleşmiş olması
gerekmektedir. Yani uzun dönemde birlikte değişmelidirler. Bu amaçla Tonus
çalışmasında, önce satın alma gücü paritesi teorisini kullanarak oluşturduğu
ikili reel döviz kurlarının durağan olup olmadığını çeşitli birim kök testleri
ile sınamıştır. Daha sonra ise, durağan olmayan ikili reel döviz kurlarının
uzun dönemde birlikte değişip değişmediklerini Johansen eş bütünleşme testi
yardımıyla analiz etmiştir.
Tonus’un
yaptığı eş bütünleşme testi çalışmasında Avrupa Para Birliği üyesi ülkelerin
bazılarında reel döviz kurları, satın alma gücü paritesinin öngördüğü gibi
durağan çıkmamış ve ikili reel döviz kurları da diğer üye ülke paraları ile
uzun dönemde birlikte değişmemiştir.
Konunun
Türkiye boyutunda ise, çalışmada kullanılan Avrupa Parasal Birliği üyesi ülke
ulusal paraları ile ikili reel döviz kurlarında uzun dönemde birlikte değişme
eğilimi görülmemiştir. Bu sonuçla anlaşılmaktadır ki Türkiye’nin muhtemel bir
Avrupa Birliği üyeliği yakın gözükse bile Avrupa Parasal Birliği’ne girişi çok
uzak görünmektedir.
Türkiye
açısından yapılan ikinci önemli çalışma ise Evrim Turgutlu22 tarafından
gerçekleştirilmiştir. Turgutlu çalışmasında optimum para alanı ölçütlerinden
ilki olarak, Türkiye’nin Avrupa Parasal Birliği ile ticari bütünleşme
derecesini ele almış ve bu bağlamda fayda maliyet analizlerini
gerçekleştirmiştir. 1993-2001 dönemini kapsayan her bir yıl için SITC – 2
basamak düzeyindeki 70 ürün bazında, AB – içi ihracat ile Türkiye’nin Avrupa
Birliği’ne yapmış olduğu ihracat rakamları arasındaki korelasyon katsayısını
hesaplamıştır. Aynı katsayıları, Türkiye ile karşılaştırma yapılabilmesi
açısından her bir AB ülkesi için de hesaplamıştır. Çalışmanın sonucunda
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ticaret yapısının benzerliğini temsil eden
korelasyon katsayısının sürekli yükseldiğini gözlemlemiştir. Aynı korelasyon
katsayılarından ve her bir ülkenin Avrupa Birliği ile yıllar itibariyle yapmış
olduğu ithalat ve ihracat rakamlarından yararlanarak, her bir ülke ve her bir
yıl için fayda ve maliyet göstergelerini hesaplamıştır.
Fayda
göstergesi olarak, her bir ülkenin Avrupa Birliği ile yaptığı ticaretin
yoğunluğunu dikkate almıştır. Parasal birliğin üye ülkelere sağlayacağı en büyük
kazançlardan biri, ortak para birimi kullanılması ile işlem maliyetlerinin
ortadan kalkması olacağından, parasal birliğe katılacak bir ülkenin birlik ile
ticari ilişkileri ne kadar yoğun olursa o ülkenin elde edeceği kazanç da o
kadar yoğun olacaktır. Maliyet göstergesi olarak da, aday ülkenin ticaret
yapısı ile birliğin ticaret yapısı arasındaki farlılığın yol açacağı maliyet
dikkate alınmıştır. Aday ülkenin ihracat yapısı ile birliğin ihracat yapısı
arasındaki ilişki ne kadar yüksekse, bu ülkenin ekonomik yapısı ve birliğin
ekonomik yapısı arasında o kadar büyük benzerlik olacaktır ve bu da
maliyetlerin o kadar düşük olmasını sağlayacaktır.
Çalışmanın
sonuçlarının yorumlanması açısından, fayda / maliyet oranlarının 1’den büyük
çıkması, ilgili ülkenin parasal birliğe katılmakla elde edeceği faydanın
katlanacağı maliyetten daha büyük olacağını; bu oranın 1’den küçük çıkması ise
o ülkenin elde edeceği faydanın maliyetleri karşılamayacağını göstermektedir.
Turgutlu’nun
çalışmasında; yıllar itibariyle oranlara bakıldığında, her yıl 1’den küçük
olarak bulunmuştur. Bu durumda, test edilen hipotez23 açısından Türkiye’nin
Birlik geneli ile ticari bütünleşme derecesinin yeterli olmaması sebebiyle,
Birlik ile optimum bir para alanı oluşturamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Türkiye
açısından yapılan üçüncü ve son çalışma (***) ise Ahmet Samsar24 tarafından
2003 yılında yapılan çalışmadır.
Samsar
ampirik çalışmasının birinci bölümünde; Bayoumi ve Eichengreen’in25
çalışmasından yola çıkarak optimal para alanı teorisi çerçevesinde, döviz
kurlarındaki değişkenliklere dayanarak bir endeks türetmiştir. Endeks, döviz
kurlarındaki değişkenliğin az veya çok oluşuna göre hangi ülkelerin
oluşturacakları para birliğinin optimal para alanına daha yakın olabileceğini
ortaya koymaktadır. Endeks; ikili döviz kurlarındaki değişkenliklerin;
ülkelerin ikili ticaret büyüklüğü, ülkeler arası ticaretin mal kompozisyonu,
ekonomik açıklığı, ekonomik büyüklüğü ve çıktı şokları gibi bağımsız
değişkenler ile açıklandığı bir model oluşturularak, bu modelin döviz
kurlarındaki muhtemel değişkenlik öngörüsü yapılarak elde edilmiştir. İkili
döviz kurlarındaki en az değişkenlik en az maliyetli bir para alanı olarak
tanımlanmıştır. Döviz kurlarındaki muhtemel değişkenliğin öngörüsü ile
oluşturulan endeks kullanılarak örnek içinde yer alan yirmi iki ülkeden
hangilerinin optimal para alanı oluşturmaya en yakın olduğu; bir başka deyişle
bu ülkelerin bir optimal para alanı oluşturmaları halinde hangi ülkeler için bu
alanın daha az maliyetli, hangi ülkeler içinse daha yüksek maliyetli olduğunun
analizi yapılmıştır. Avrupa Birliği’ne ve daha sonra Avrupa Para Birliği’ne
dahil olmayı hedefleyen Türkiye’nin yerini özellikle incelemiştir.
İncelemesinin sonucunda, Türkiye’nin Parasal Birlik içerisinde yer almaya hazır
olmadığı, yer aldığı durumda ise Birlik içerisindeki ülkelerden daha yüksek bir
maliyete katlanması gerektiği sonucuna varmıştır.
Çalışmasının
ikinci bölümünde ise; optimal para alanı teorisindeki farklı bir karakteristik
olan şokların, ülkeler veya bölgeler üzerindeki etkisini inceleyerek o bölgenin
optimal para alanı olup olmadığını test etmiştir. Teori, ülkeler yada bölgeler
arasında şok asimetrisi varsa ülkelerin yada bölgelerin optimal para alanına
daha yakın olduğunu söylemektedir. Şoklar ülkeler açısından benzer nitelikteyse
o zaman aynı tip politikalar ekonomik kayıpları en aza indirebilirken,
asimetrik şoklara maruz kalan ülkeler ortak bir para politikası ile kayıplarını
en aza indirememektedirler. Buna ek olarak, ülke ekonomilerinin uyum hızı
birbirinden farklı ise benzer ekonomik politikalar kayıpları en aza indirmeye
yardımcı olamamaktadır.
Samsar ilk
olarak döviz kuru değişkenliğine dayalı bir model tahmin etmiştir. Ardından
modelin öngörü sonuçlarını kullanarak oluşturduğu endeksleri yorumlamıştır.
İkinci olarak asimetrik şokların analizini yaptığı bir model incelemiştir. Bu
uygulamaları çerçevesinde Avrupa Para Birliği’nin optimal para alanı olup
olmadığını, birlik içerisinde çekirdek bir gruptan söz edilip edilemeyeceğini
ve Türkiye ile İngiltere’nin bu oluşumlar içerisindeki yerinin ne olması
gerektiğini analiz etmiştir.
Çalışmadan çıkan sonuçlar;
a) Avrupa Para Birliği’nin bir optimal para alanı olmadığı,
b) Avrupa Para Birliği içerisinde Almanya, Belçika ve
Hollanda’nın yer aldığı bir çekirdek grubun mevcut olduğu,
c) Türkiye ve İngiltere’nin Avrupa Para Birliği’ne girmeleri
halinde bağımsız para politikalarından vazgeçmelerinin maliyetinin yüksek
olacağıdır.
SONUÇ
Yapılan
sınırlı sayıdaki ampirik çalışmalar göstermektedir ki, Avrupa Parasal
Birliği’nin optimal para sahası olmadığı bir durumda, Türkiye’nin bu birliğe
girmesinden ötürü katlanacağı maliyet, getireceği faydadan yüksek olacaktır.
Ancak bu analizlerin tamamının geçmiş veriler göz önüne alınarak yapıldığı
gerçeğinden hareketle, pek çok çalışmada ülkelerin parasal birliğe katıldıktan
sonra ekonomik bütünleşmelerinin çok daha hızlı olduğu, dolayısıyla ekonomik
yapı ve ticaret benzerliği açısından kısa zamanda uyum sağlamaya başladıkları
gözardı edilmemelidir.
Avrupa Birliği’ne
girme yolunda olan bir Türkiye için Avrupa Parasal Birliği de hazırlanılması
gereken bir sınav niteliğindedir. Bu hazırlık çerçevesinde, Birlik’ten en
yüksek faydayı sağlamak için;
a) Avrupa Parasal Birliği’ndeki para politikaları sıkı
sıkıya takip edilmeli ve Türkiye özelinde tartışılmalı,
b) Avrupa Birliği ile mevcut ticaret yapısının artması ve
ticari yoğunlaşma derecesi daha da yükseltilmeli,
c) Maastricht Kriterleri çerçevesinde Türkiye’nin uyum
sorunu tartışılmalı,
d) Parasal Birlik’in bir sonucu olan ortak para
politikalarının Türkiye’ye sağlayacağı faydaların ve getireceği maliyetlerin
analizi dönem içerisinde incelenmelidir.
* Ümit Barış Urhan
Dokuz Eylül, İktisat,
Yüksek Lisans Programı.
DİPNOT - REFERANS
1 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003, s.5.
2 Robert A. Mundel, ‘Optimum Currency Areas’ American
Economic Review , No:51 ,1961 , ss. 657-665.
3 Robert I. McKinnon, ‘Optimum Currency Areas’ American
Economic Review No:53, 1963, ss. 717-725.
4 Peter B. Kenen, ‘The Theory of Optimum Currency Areas; An
Eclectic View’ In; Mundel .R.A. ve A.K. Swoboda (Ed.), Problems of the
International Economy, Chicago and London: The University of Chicago
Press,1969, ss.41-60.
5 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003, s.6.
6 Özgür Tonus, ‘Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal
Birlik ve Türkiye’, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ekim 2000, s.5.
(*) Birinci bölümün alt başlıklarında konu Özgür Tonus’un
sınıflandırması çerçevesinde işlenmiştir.
7 Özgür Tonus, ‘Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal
Birlik ve Türkiye’, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ekim 2000, s. 5.
8 B. Eichengreen, ‘Is Europe an Optimum Currency Area?’,
NBER Working Paper, No:3579, National Breau of Economic Research, 1991
,ss.2-10.
9 T. Bayoumi and B. Eichengreen, ‘Is There a Conflict
Between EC Enlargement and European Monetary Unification’, Greek Economic
Review 15, 1991, ss.131-154.
10 Okan Aktan, ‘Para Birlikeri Kuramı ve Avrupa Para
Sistemi’, Hacettepe Üniversitesi İİBF Yayınları, No:4, Ankara, 1983, s.87.
11 Özgür Tonus, ‘Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal
Birlik ve Türkiye’, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ekim 2000, s. 6.
12 Robert I. McKinnon, ‘Optimum Currency Areas’ American
Economic Review No:53, 1963, ss. 717-725
13 Okan Aktan, ‘Para Birlikeri Kuramı ve Avrupa Para
Sistemi’, Hacettepe Üniversitesi İİBF Yayınları, No:4, Ankara, 1983, s.76.
14 Özgür Tonus, ‘Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal
Birlik ve Türkiye’, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ekim 2000, s.7.
15 A.K. Rose and J.A.Frankel, ‘The Endogeneity of the
Optimum Currency Criteria’, NBER Working Paper, No:5700, National Breau of
Economic Research, 1997, ss. 3-14.
16 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003, s.26.
17 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003, s.8.
18 Shu-ki Tsang‘Optimum Curency Area for Mainland China and
Hong Kong’, The Economy Department of Hong Kong Baptist University, http://www.hkbu.edu.hk/~sksang/OCA20403.pdf,
(20 Mart 2005)
19 T. Bayoumi and B. Eichengreen, ‘Ever Closer to Heaven? An
Optimum Currency Area Index for European Countries’, European Economic Review,
1997, ss.761-770.
20 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003, s.10.
21 Özgür Tonus, ‘Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal
Birlik ve Türkiye’, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ekim 2000, ss. 8 1-93.
(**) Bu koşullar çalışmamızın 6.sayfasındaki koşullarla
birebir aynı olduğundan tekrar edilmemiştir.
22 Evrim Turgutlu, ‘Parasal Birliğe Katılmanın Fayda ve
Maliyetlerinin Türkiye ve Avrupa Parasal Birliği Bağlamında Analizi’,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi, Temmuz 2003, ss. 125-153.
23 Hipotez; Parasal birlik üyeleri ile benzer ticari
yapılara sahip olan ülkeler ekonomik ve parasal bütünleşme için en ideal
adaylardır.
(***) Yapılan literatür taramasında bu denli kapsamlı bu 3
çalışmadan başka çalışmalara rastlanmamıştır.
24 Ahmet Samsar, ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası,
İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003.
25 T. Bayoumi and B. Eichengreen, ‘Ever Closer to Heaven? An
Optimum Currency Area Index for European Countries’, European Economic Review,
1997, ss.761-770.
KAYNAKLAR
Aktan, Okan Para
Birlikeri Kuramı ve Avrupa Para Sistemi, Hacettepe Üniversitesi İİBF
Yayınları, No:4, Ankara, 1983.
Bayoumi, Tamim and Eichengreen, Barry ‘Is There a Conflict
Between EC Enlargement and European Monetary Unification’, Greek Economic Review,15, 1991.
Bayoumi, Tamim and Eichengreen, Barry, ‘Ever Closer to
Heaven? An Optimum Currency Area Index for European Countries’, European Economic Review, 1997,
ss.761-770.
Eichengreen, Barry ‘Is Europe an Optimum Currency Area?’, NBER Working Paper, No:3579, National
Breau of Economic Research, 1991.
Kenen, Peter B. ‘The Theory of Optimum Currency Areas; An
Eclectic View’ In; Mundel .R.A. ve A.K. Swoboda (Ed.), Problems of the International Economy, Chicago and London: The
University of Chicago Press, 1969.
Mundell, R.A. ‘Optimum Currency Areas’, American Economic Review, No:51, 1961, ss. 657-665.
McKinnon, R.I. ‘Optimum Currency Areas’, American Economic Review, No:53, 1963,
ss. 717-725.
Rose A.K and Frankel J.A, ‘The Endogeneity of the Optimum
Currency Criteria’, NBER Working Paper,
No:5700, National Breau of Economic Research, 1997.
Samsar, Ahmet ‘Optimal Para Alanı Çerçevesinde Türkiye
Analizi’, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, İstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2003.
Tonus, Özgür, Avrupa
Birliği’nde Ekonomik ve Parasal Birlik ve Türkiye, İktisadi Kalkınma Vakfı,
Ekim 2000.
Turgutlu, Evrim ‘Parasal Birliğe Katılmanın Fayda ve
Maliyetlerinin Türkiye ve Avrupa Parasal Birliği Bağlamında Analizi’, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz
Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Temmuz 2003.
Tsang, Shu-ki, Optimum
Curency Area for Mainland China and Hong Kong, The Economy Department of
Hong Kong Baptist University, http://www.hkbu.edu.hk/~sksang/OCA20403.pdf,
(20 Mart 2005)