AB SÜRECİNDE GİRİŞİMCİ
KOBİ’LER VE ORGANİZASYONLARIN ROLLERİ
İÇİNDEKİLER:
1.
Girişimciliğin Önemi ve AB
2.
Girişimci Niteliğinin ve Niceliğinin Artırılması
3. Organizasyonların
Girişimcilik Üzerine Etkisi
4.
Türkiye’de Organizasyonel Yapılar ve Bunların Etkinliğinin Artırılması İçin
Teklifler
5.
Türkiye’de Organizasyonların Girişimci KOBİ’lere Yönelik Faaliyetleri
Bir
ülkenin gelişmesi ve kalkınması, bir açıdan değerlendirildiğinde, sahip olduğu
girişimci sayısıyla doğru orantılıdır. Girişimci sayısı arttıkça gelişme ve
kalkınma seviyesi de artar veya tersi şekilde… Bu çerçevede bakıldığında,
ekonomik faaliyetlerin temel unsurunun girişimci olduğu ortaya çıkmaktadır.
Çünkü ekonomik faktörler olan “emek, sermaye, tabii faktörler”, ancak girişimci
olduğunda bir anlam kazanır. Girişimci, bu faktörleri işleyecek ve ortaya bir
şeyler çıkaracaktır. Peki girişimci nedir? Ne yapmayı hedeflemektedir? Ve bu
sıfatı elde ettiğinde ne gibi fonksiyonları üstlenmiş olmaktadır?
Girişimci,
mal ve hizmet üretmek ya da pazarlamak için üretim faktörlerini (emek, sermaye,
tabii faktörler) bir araya getiren, kâr amacı güden ve zararı da dikkate alan
kişidir. (Sabuncuoğlu, Tokol, 2001: 5) Girişimci, öncelikle üretmek istediği
mala veya hizmete karar vermekte, bunu yaparken de arz-talep dengesini dikkate
almaktadır. Daha sonra gerekli üretim faktörlerini bir araya getirerek üretim
faaliyetini gerçekleştirmekte ve uygun pazarlama kanallarını kullanarak yurt
içi ve yurt dışı satışını gerçekleştirmektedir. Girişimcinin fonksiyonları
genel olarak şöyle sıralanabilir: (Seyidoğlu, 1992: 308)
·
Gerekli girdileri bir araya getirerek uygun teknoloji ile üretim
faaliyetinde bulunmak,
·
Talep analizlerine dayalı olarak üretim hacmini tespit etmek,
·
Firmaya fon kaynakları sağlamak,
·
Teşebbüsle ilgili tüm riskleri üstlenmek.
Girişimciler,
başarı sağladıkları ölçüde ülke ekonomilerine olumlu katkı sağlayabilmektedir.
Başarı ise karşı karşıya bulunulan iç-dış sorunlarla direkt ilgilidir. Sorunlar
azaldıkça başarı imkânı da artar. Durum böyle olunca, girişimcilerin başarılı
olmalarını sağlayacak ortamlar, bu süreçte büyük önem kazanmaktadır. Yatırıma
ve üretime yönelik uygun ortamlar hazırlandıkça girişimci sayısı artmakta ve
netice olarak büyümenin ve kalkınmanın seviyesi yükselmektedir.
Girişimcilik
denince akla öncelikle gelen, KOBİ’lerdir. Sahip oldukları esnek yapı
dolayısıyla değişimlere kolaylıkla uyum sağlayabilen küçük ve orta ölçekli
işletmeler, girişimcilerin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Bununla beraber,
en sorunlu ve yönlendirilmeye en fazla ihtiyaç duyan kesimi de yine KOBİ’ler
oluşturmaktadır.
Hemen
tüm ekonomilerde işletmelerin ağırlıklı kısmını KOBİ’ler oluşturmaktadır. Bu kimi
ülkelerde %85 iken; kimilerinde ise %95 seviyelerindedir. Ülkelerin gelişmişlik
seviyesi düştükçe KOBİ/Toplam İşletme Oranı da artmaktadır. Nitekim gelişen bir
ülke olarak Türkiye’de bu oran %100’e yakındır. Yani, Türkiye bariz şekilde bir
“KOBİ Ekonomisi”dir.
Türkiye
ekonomisinde KOBİ’lere ilişkin 2000 yılı istatistikleri, OECD 2004 yılı KOBİ
raporuna göre Tablo 1’de yer almaktadır.
Tablo 1:
KOBİ’lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri (2000)
Toplam İşletmelere Oranı |
%99,8 |
İstihdamdaki Payı |
%76,7 |
Sermaye Yatırımındaki Payı |
%38,0 |
Katma Değerdeki Payı |
%26,5 |
İhracat Payı |
%10,0 |
Banka Kredilerindeki Payı |
%5,0 |
Kaynak: OECD, Small and Medium Sized
Enterprises in Turkey; Issues and Policies, Paris, 2004, http://www.oecd.org/dataoecd/5/11/31932173.pdf,
Erişim: 03.01.2005.
Genel
olarak ülke ekonomilerinde toplam işletmelerin önemli kısmını oluşturan KOBİ’ler,
iç içe bulundukları sorunlar dolayısıyla birtakım desteklere de ihtiyaç
duymaktadır. Bu destek sadece maddî değil, aynı zamanda manevî niteliktedir.
İşletmeden işletmeye göre değişmekle beraber; sahip oldukları sorunlu yapı,
kurumsallık konusundaki eksiklikleri, bilgiye ulaşmadaki ve bunu
değerlendirmedeki olumsuzlukları, kendilerine sunulan imkânlardan dahi
faydalanmadaki zaafiyetleri, bu işletmelere destek sağlanmasını
gerektirmektedir. Ülkeler, “girişimci” niteliklerine rağmen yönlendirilmeye muhtaç
olan KOBİ’lere yönelik çeşitli planlar ve programlar yapmakta ve bunları hayata
geçirerek bu işletmeleri daha fazla harekete sevk etmeye çalışmaktadır. Çünkü
toplu hâlde büyüme ve kalkınma için böyle itici bir güce ihtiyaç bulunmaktadır.
1. Girişimciliğin Önemi ve AB
Girişimciliğe
verilen değer, ülkeden ülkeye değişmektedir. Nitekim, kimi ülkelerde konuya
ilişkin bazı idarî birimlerin oluşturulmasına kadar gidilmektedir. Çünkü
girişimcilik, bizzat şahısların katkısıyla gerçekleştirilmesi gereken bir
hareket olmakla beraber, bazı idarî yaklaşımlarla desteklenmeyi de
gerektirmektedir. Bu kapsamda AB’de bu hususa büyük bir önem verildiğini
görmekteyiz. Girişimciliğin önemini güzel bir şekilde ifade eden özlü bir söz
şu şekildedir: “Özel girişim, refaha sebep olur ve teknolojinin kullanımını
devamlı olarak destekleyebilecek zengin toplumlar ortaya çıkarır.” (Avrupa
Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Bülteni, No: 20, Ağustos 2000)
AB’de,
Girişimci Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu idarenin amacı; Girişimcilik ruhunu
ekonomik büyümenin yeni iş alanları ortaya çıkardığı yöne çekmek, Avrupa’yı
girişimciliğin merkezi ve yeni fikirlerin ve uygulamaların deneme alanı yapacak
fikirler üretmek, Küçük-Orta-Büyük tüm girişimcilerin rekabet edebilecek
seviyeye gelmelerini sağlamaktır. Neticede, Avrupa’nın ekonomik, sosyal ve
kültürel açıdan yeniden canlandırılması hedeflenmektedir. Özellikle 2000 yılı
itibariyle girişimciliğin teşvik edilmesine ve buna ilişkin kurumsal
yaklaşımlar sergilenmesine çalışılmaktadır. Bu çerçevede bazı periyodik
hedefler tespit edilmektedir. Nitekim AB’de, özel girişim ve girişimciler için
teklif edilen çok yıllık programlar şu hedeflerde yoğunlaşmaktadır:
·
Girişimciliği değerli ve üretici bir hayat kabiliyeti olarak
yüceltmek,
·
Araştırmanın, yeniliğin ve girişimciliğin gelişebileceği bir
ortamı oluşturmak,
·
Özel kuruluşlara; hizmetlerin ve destekleyici iş alanlarının
sağlandığını ve koordine edildiğini garantilemek,
·
KOBİ’lerin maddî imkânlarını geliştirmek
·
Bilgiye dayalı ekonomilerde KOBİ’lerin rekabet gücünü arttırmak.
Mart
2000’de gerçekleştirilen Lizbon Avrupa Zirvesi’nde girişimcilik konusuna özel
bir önem verilmiştir. Nitekim, Zirve’nin temel mesajı; “AB’nin 2000-2010 dönemini
hedef alarak kendisine belirlediği strateji kapsamında dünyanın rekabet gücü en
yüksek ve dinamik, bilgiye dayalı ekonomisini, daha iyi iş imkânları ve sosyal
kaynaşma ve sürdürülebilir ekonomik büyüme kapasitesine sahip olarak oturtmayı
planlaması” şeklindedir. Bu hedefe ulaşmak üzere; girişimci (enterpreneur) ve
yenilikçi (innovative) işletmeler oluşturulmasının gerekliliğine dikkat
çekilmektedir. Bu kapsamda sistematik bir yaklaşım sergilenmekte ve şunların
gerçekleştirilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır: (AB Komisyonu Bildirgesi,
10.02.2005)
a) İşletmelerde girişimcilik ruhunun ve risk
almanın teşvik edilmesi,
b) Etkin, yenilikçi bir araştırma politikası
sayesinde, risk sermayesi ile desteklenmiş dinamik bir girişimcinin ortaya
çıkması için gerekli ortamın sağlanması,
c) Girişimcilerin yurt içi ve yurt dışı
pazarlara erişerek ürünlerini satma imkânlarının oluşturulması.
AB’de,
2000 yılında KOBİ’ler için hazırlanan çok yıllık programlar; Avrupa Girişimci
Politikası’nın uygulanması sırasında mücadele edilmesi gereken konuları altı
temel başlık altında sıralamaktadır: (Avrupa Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği
Bülteni, No: 21, Kasım 2000)
1.
Müteşebbisliğin Teşvik
Edilmesi:
Girişim politikasının;
KOBİ’lerin finansal imkânlara erişimini ve ayrıca yenilikçi yaklaşımların
geliştirilmesini teşvik etmesi öngörülmektedir.
2.
Yenilikçi İş Ortamının Teşvik Edilmesi:
Bu kapsamda eğitimde
reform ve meslek içi eğitim ile girişimciliğin bu yönde geliştirilmesinin
mümkün olduğuna değinilmektedir.
3.
E-Ekonomide Yeni İş
Modellerini Canlandırma:
Avrupa’daki e-ticaretin
%85’inin firma-firma (B2B: Business to Business) arasında olduğu
belirtilmektedir. Bu ticaret usülü, işletmelerde; temin, tedarik zinciri, yan
sanayi tespiti, satın alma, ürün geliştirme, pazarlama, lojistik gibi konuları
kapsayarak bütünüyle yeni iş modellerinin geliştirilmesini gerektirmektedir.
4.
İç Pazardan Gerekli
Derslerin Alınması:
Enflasyonun, iç pazarda;
gaz, elektrik, taşıma, posta servisi gibi alanlarda gelişme kaydedilmesini
gerektirdiğine dikkat çekilmektedir. Bu sektörlerde e-devlet hizmetlerine geçiş
ile gereksiz masrafların giderilebileceği ve böylece fiyatların da düşebileceği
belirtilmektedir.
5.
Bürokrasinin
Azaltılması:
Tüm AB müktesebatının
operasyonel seviyede uygulamadaki tecrübeler çerçevesinde basitleştirilmek
üzere yeniden gözden geçirilmesi öngörülmektedir.
6.
Koordinasyon İçin Yeni
Yöntemler [Benchmarking (mukayese) ve Concerted (üst seviyede mutabakat
sağlanmış ve iş birliği için koordinasyon oluşturulmuş) Eylemler]:
“Benchmarking” ve
“Concerted Eylemler”; rekabet gücünü yükseltmek üzere ciddi gelişim sağlayacak
iki ilgili yöntem olup, bunların girişimci politikalarını belirlemede önemli
rol oynayacağı üzerinde durulmaktadır.
Türkiye’de Girişimciliğe Bakış
Türkiye’de
de girişimciliğe önem verilmekte ve bu yönde çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Gerek kamu kurumlarınca gerekse özel kurumlarca belli bazı yaklaşımlar
sergilendiği görülmektedir.
KOBİ
kavramı, ülkemize ağırlıklı olarak 1980 yılı sonrası girmiştir. 80 sonrası
izlenen “dışa açık büyüme” stratejisi gereğince, yerli işletmelerin kurulması
ve bunların üretimde ve ihracatta bulunması teşvik edilmiştir. Bu çerçevede,
“girişimcilik” olgusu yoğun bir şekilde gündeme gelmiş ve her türlü olumsuz
şarta rağmen girişimci sayısının artışına yönelik ortamlar oluşturulmaya
çalışılmıştır. Bu devrede girişimci KOBİ’lerin sayısı giderek artmıştır.
Girişimci
KOBİ’lere, özellikle 1996 yılı itibariyle daha fazla önem verilmeye
başlanmıştır. 96’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği uygulaması, dış ticaret
hacmimizin yarısı civarındaki kısmının gerçekleştirildiği AB’ye karşı
rekabetçilik meselesinin ön plana çıkmasına yol açmıştır. Dolayısıyla girişimci
KOBİ’ler, rekabetçiliği elde etmedeki hayatî rolleri sebebiyle daha fazla önem kazanmıştır.
Günümüzde
ülkemizde girişimciliğin ortaya çıkması, girişimci sayısının artırılması ve
mevcutların niteliğinin artırılması için farklı platformlarda çeşitli
faaliyetlerde bulunulmaktadır. KOBİ’lerin organize olduğu kamu-özel nitelikli
kurumlar, bu kapsamda önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Mesela bir kamu
kuruluşu olarak KOSGEB’in bu anlamda önemli faaliyetler icra ettiği ifade
edilebilir. Nitekim buna ilişkin bir alt birim oluşumuna da gidilmiştir.
“KOSGEB Girişimciliği Geliştirme Enstitüsü”nün bu amaçla kurulduğu ve çeşitli
programlarla nitelikli girişimcinin oluşumuna katkı sağlanmaya çalışıldığı
ifade edilmektedir. Yine diğer kamu-özel nitelikli kurumlarda da benzer
oluşumlara gidilmektedir.
2. Girişimci Niteliğinin ve Niceliğinin Artırılması
Girişimci
doğulur mu yoksa girişimcilik öğrenilir mi? Bu soruya net olarak cevap vermek
kolay değil ama şu bir gerçek ki her ikisi de mümkündür. Kimi insanlar,
tabiatları gereği girişimci bir yapıya sahiptir. Bunlar, ortamlarını kendileri
oluştururlar. Deyimi yerindeyse, “ekmeklerini taştan çıkarırlar.” Dolayısıyla,
şartların kendileri için hazırlanmasını beklemeden, faaliyette bulunmalarına
imkân sağlayacak şartları bizzat oluştururlar. Ancak kimileri uygun ortam
hazırlanmadan harekete geçme konusunda isteksiz davranabilmektedir. Söz konusu
kişiler; bilgileri, kabiliyetleri ve belli ölçüde imkânları olmasına rağmen,
çevre şartlarının uygun olmayışı dolayısıyla girişimlerde bulunmaktan
çekinmektedirler.
Doğuştan
girişimci kesim, yüksek seviyede riski göze alabilirken; girişimciliği sonradan
öğrenen kesimde bu risk derecesi nispeten düşük olabilmektedir. Yapılması
gereken, taşıdıkları özellikler dikkate alınarak, her iki kesimin de girişimde
bulunmalarına yönelik maddî-manevî desteklerin sağlanmasıdır. Söz konusu
destekler, doğuştan girişimcilerin daha yoğun ve başarılı faaliyetler icra
etmesini mümkün hâle getirirken, yani niteliklerini artırırken; diğer
potansiyel girişimci kesimin de niceliğini artırıcı özelliğe sahip olacaktır.
Girişimci
niteliğinin ve niceliğinin artırılması konusunda çabalarda bulunulması ve
ilgili desteklerin sağlanması sadece kamu kesiminden beklenmemelidir. Zaten
bunun tam anlamıyla gerçekleştirilmesi çok zordur. Çünkü bu, kamunun tek başına
başarı sağlayamayacağı kadar çetrefilli olan ve ancak kamu-özel kesim iş
birliği sayesinde başarı sergilenebilecek bir meseledir. Söz konusu iş birliği
derecesi ile başarı arasında doğru orantılı bir ilişkinin varlığından bahsetmek
mümkündür. Bu konuda kamu kesimi yanında, sivil toplum kuruluşları başta olmak
üzere ilgili diğer KOBİ organizasyonlarına çok iş düşmektedir.
3. Organizasyonların Girişimcilik Üzerine Etkisi
Örgütlenme,
sorunlara daha kolay ve sağlıklı çözümler üretilmesi için gerekli bir
faaliyettir. Bu yönü itibariyle “örgütlenme” ve “girişimcilik”, aynen bir döngü
içinde olduğu gibi, birbirini olumlu yönde etkileyici niteliktedir. Yani
girişimler örgütlenmeyi getirir, örgütlenme de daha fazla girişimde
bulunulmasına yol açar.
“Bir
elin nesi var, iki elin sesi var”, örgütlenmenin fayda derecesini açıklamada
ifade edilebilecek en isabetli sözlerdendir. Girişimci bir işletme elbette kimi
sorunlarının üstesinden tek başına gelebilir. Ancak, kimi sorunlar da vardır ki
bir işletmenin kendi imkânlarıyla gideremeyeceği niteliktedir. Dolayısıyla
işletmelerin, güçlerinin ötesinde bir yapı ile ortadan kaldırılabilecek
sorunlar için de örgütlenmeye gitmeleri gerekmektedir.
Örgütlenmenin
önemli diğer bir yönünü de “Üzüm üzüme baka baka kararır” sözüyle dile getirmek
mümkündür. Daha evvel de üzerinde durulduğu gibi, doğuştan girişimci olanlarla
girişimciliği sonradan öğrenenlerin bir araya gelerek oluşturacağı
organizasyonlar, birbirlerinin niteliğini ve niceliğini artırmayı mümkün hâle
getirecektir. Doğuştan girişimciler, girişimciliği sonradan öğrenenleri daha
hızlı harekete sevkederken, ikinci kesim de birinci kesimin bilgisini ve
becerisini artırmasına katkı sağlayabilecektir.
4. Türkiye’de Organizasyonel Yapılar ve Bunların
Etkinliğinin Artırılması İçin Teklifler
Organizasyonel
yapıları sınıflandırmak gerekirse bunların; ekonomik, hukukî ve siyasî olmak
üzere çeşitli başlıklarından bahsedilebilir. Girişimci KOBİ’ler açısından
değerlendirildiğinde, her üç başlık altında da birtakım örgütlenmelere
gidilmesi gerektiği ifade edilebilir. Ancak, hukukî ve siyasî organizasyonların
günümüzde mevcut olmadığı ve bunların oluşturulmasının da zorluğu
belirtilmelidir. Bununla beraber, ağırlıklı olarak ekonomik bazı örgütlenmelere
gidilmektedir.
Türkiye’de
girişimci KOBİ’lerle ilgili örgütlenmelere bakıldığında bunlar yine alt
başlıklar altında sınıflandırılabilir. Bu örgütlenme biçimleri ve bazı
örnekleri şu şekildedir:
·
Birlikler (TOBB, …)
·
Konfederasyonlar (TESK, …)
·
Vakıflar (TOSYÖV, MEKSA, …)
·
Dernekler (SİAD, GİAD, …)
Türkiye’de
bu ve benzeri birtakım oluşumlara gidilmiş olmakla beraber, sağlıklı bir
örgütlenme yapısından bahsetmek kolay değildir. Arzu edilen seviyede
organizasyonel yapılara sahip olamadığımız bir gerçektir. Çünkü Türkiye’de
KOBİ’lerin örgütlenmede karşılaştığı önemli engeller vardır. Bu, tüm sorunlarda
olduğu gibi, hem kendi içlerinden hem de dışlarından kaynaklanmaktadır. Etkin
bir şekilde örgütlenmiş KOBİ’ler, daha girişimci bir niteliğe sahip
olabilecektir. Neticede karşılıklı etkileşimle, girişimci KOBİ’lerin niceliğinde
de artış meydana gelecektir. Türkiye’de KOBİ’lerin daha etkin örgütlenmelere
gidebilmesi için şu tekliflerde bulunulabilir: (Ekinci, 2003: 44-46)
1.
KOBİ’lerin, örgütlenmenin gerekliliği konusunda bilinçlenmesi
gereklidir.
2.
Bu işletmelerin örgütlenmesini kolaylaştıracak çerçeveli ve
yeknesak tanımları olmalıdır.
3.
Kendilerini hukuken temsil edecek, bu tür sorunlarını giderecek
birimler oluşturulmalıdır.
4.
Siyasî arenada doğrudan olmasa bile dolaylı temsil kabiliyetine
sahip olmalıdırlar.
5.
Etkin bir örgütlenme için “üniversite-sanayi” iş birliğinin
sağlanması gereklidir.
6.
Boyutları itibariyle işletmeler arasında fırsat eşitliği
sağlanmalıdır.
Bu
arada, KOBİ’lerin tanımına ilişkin meydana gelen son gelişmelerden bahsetmekte
fayda vardır. Gerçekleştirilen çalışmalar, tek bir tanıma doğru önemli ölçüde
yol alındığını ortaya koymaktadır. Nitekim AB’de, KOBİ’ler için tek tanım
oluşturma amacına yönelik olmak üzere bazı çalışmalarda bulunulmuştur. Neticede
tüm KOBİ’leri ifade eden yeknesak bir tanım ortaya konmuştur. Hedef,
işletmelere standart bir kimlik kazandırmak ve kendilerine sağlanacak
imkânlardan uygun bir biçimde faydalanmalarını sağlamaktır. AB’nin 1 Ocak 2005
itibariyle yürürlüğe girmek üzere KOBİ’ler için tanımlamada esas aldığı
ölçüler, Tablo 2’de yer almaktadır.
Tablo 2:
AB’nin KOBİ Tanımları (1 Ocak 2005)
ÖLÇEK |
ÇALIŞAN SAYISI |
CİRO |
BİLANÇO DEĞERİ (AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ) |
ORTA |
50-249 |
50 milyon €’dan az |
43 milyon €’dan az |
KÜÇÜK |
10-49 |
10 milyon €’dan az |
10 milyon €’dan az |
MİKRO |
1-9 |
2 milyon €’dan az |
2 milyon €’dan az |
* Başka bir işletmenin, söz konusu KOBİ’nin
%25’inden fazla hissesine sahip olmaması gerekmektedir.
Kaynak: Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, “Komisyon
Türkiye’de 90 Milyon Euro’yu Aşkın Bir Bütçeyle KOBİ’lerle İlgili Projelere
Katkı Sağlıyor”, Güncel Haber, Kasım
2004, No:3, s.27, http://www.avrupa.info.tr
Tablo
2’den de görüldüğü üzere AB, maksimum 50 milyon €’luk ciroya, 47 milyon €’luk
aktif büyüklüğe ve 250 kişilik istihdama sahip işletmeleri KOBİ statüsünde
(ayrı ayrı mikro, küçük, orta kategorilerinde olmak üzere) kabul etmektedir.
Fakat burada Türkiye açısından ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu tanım
esas alındığı takdirde, bizdeki işletmelerin tamamına yakını KOBİ statüsüne
girmektedir. Halbuki mesela İSO(İstanbul Sanayi Odası)’nun ilan ettiği I. ve
II. 500 sanayi kuruluşları sıralamasında yer alan işletmeler, büyük işletme
olarak kabul edilmektedir. AB tanımı dikkate alındığında, II.500 sanayi
kuruluşlarının tamamı, I.500 sanayi kuruluşlarının ise son 60’ı KOBİ statüsüne
girecektir. Dolayısıyla toplam büyük sınaî işletme sayımız 440’a düşecektir. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, kimi kuruluşlarca dile getirilen bu olumsuz durum
sebebiyle harekete geçmiş ve KOBİ’lere uygulanacak 50 milyon €’luk limiti 10
milyon €’ya çekmek üzere yeni bir tasarı hazırlamıştır. AB ile mutabakata
varılması hâlinde, sektör ayırımı yapılmaksızın çalışan sayısı yine maksimum
250 olmak üzere, Türkiye KOBİ’leri için ciroda ve aktif büyüklükte dikkate
alınacak üst limitin 10 milyon € olarak sabitleneceği ifade edilmektedir. Tabii
belirtilmelidir ki bu hâlde de II.500 sınaî kuruluşlarının son 400’ü KOBİ
statüsünde olacaktır. (MESİAD, 2005: 71) Buradan da anlaşıldığı üzere, Türkiye
ekonomisi net olarak bir KOBİ ekonomisidir.
Tabii
bu arada belirtilmelidir ki yeni KOBİ tanımıyla zaten büyük işletme veya KOBİ
organizasyonları diye bir yapı kalmayacaktır. Çünkü işletmelerin tamamına
yakını KOBİ statüsünde olacağından, büyük işletmelerin organize olduğu
örgütlerin yapısı da değişmiş olacaktır. Daha evvel büyük boyutlu olan
işletmelerin bir kısmı KOBİ niteliğine bürüneceğinden, tüm örgütler karma bir
yapıya sahip olacaktır. O hâlde büyük işletmeler ve KOBİ’ler, bu değişikliğe
rağmen meydana gelebilecek fırsat eşitsizliğini giderme yönünde çaba sarf
etmelidir.
5. Türkiye’de Organizasyonların Girişimci
KOBİ’lere Yönelik Faaliyetleri
Türkiye’de
KOBİ’lerin örgütlenmede temel sorunlarının olduğu bir gerçektir. Bununla
beraber, belirtildiği üzere, işletmeler özellikle ekonomik alanda birtakım
çatılar altında bir araya gelmeye çalışmaktadır. Söz konusu çatılar altında
güçlerini bir araya getirerek sorunlarına çözüm bulmaya çalışmaktadırlar. Bu
başlık altında, ekonomik örgütlenme biçimlerinden olan “dernekler” üzerinde
durulmakta ve bunların üyelerinin girişimciliğe ilişkin niteliğini ve
niceliğini artırma amaçlı faaliyetlerine yer verilmektedir.
Türkiye’de
girişimci KOBİ’ler, örgütlenmede tercihini ağırlıklı olarak dernekleşme
biçiminde kullanmaktadır. Başta –SİAD ve –GİAD uzantılı olmak üzere benzer
nitelikte çok sayıda dernek kurulmuştur, kurulmaktadır. Nitekim, bundan daha 15
yıl evvel bir elin parmakları ile sayılabilecek kadar az sayıda dernek varken
ve bunlar da sadece büyük şehirlerde örgütlenirken, özellikle 1995 yılı
sonrasında bu sayılarda artış meydana geldiği görülmektedir. Günümüzde illerin
büyük bir çoğunluğunda şubeleşme faaliyeti yanında, bu derneklerin ilçelere
kadar ulaştığı gözlenmektedir. Buradan ortaya çıkan sonuç, girişimci KOBİ’lerin
örgütlenmenin faydasını fark etmekte olduğu ve bunu giderek özümsemeye ve
hayata geçirmeye çalıştığı yönündedir.
Peki
söz konusu dernekler, girişimci KOBİ’lere ne fayda sağlamaktadır? Bunlar neyi
hedeflemektedir? Temelde, örgütlenmenin bu işletmelere sağlayacağı tüm
faaliyetleri icra etmekte oldukları ifade edilebilir. Tabii ki bu, derneğin üye
işletmelerinin niteliği ve niceliği ile de doğrudan ilişkilidir. Yani bu
dernekler üyelerinin girişimciliklerini olumlu yönde etkilemekte, üyeler de
elde ettikleri başarılarla derneklerinin etkinlik seviyesini yükseltmektedir.
Böylece karşılıklı etkileşim içinde toplu menfaat söz konusu olmaktadır.
Ülkemizde
derneklerin üyeleri olan girişimci KOBİ’lere yönelik icra ettikleri faaliyetler
bazı başlıklar altında sıralanabilir:
1)Bilgilendirici
Programlar:
a)Sosyo-ekonomik, siyasî, hukukî olmak üzere
gündemdeki Türkiye-Dünya gelişmeleri hakkında bilgilendirici toplantılar
düzenlenmekte ve üyelerin aktüaliteyi sağlıklı bir şekilde takip etmeleri
sağlanmaktadır.
b)Uzmanlık gerektiren konularda programlar
hazırlanmaktadır. Finans, dış ticaret, pazarlama-satış, kişisel gelişim,
kurumsal yapılanma vb. konularda üyelerin niteliğini artırma amaçlı seminerler
bunlar arasında belirtilebilir.
2)Fuar-Sergi
vb. Organizasyonlar:
a)Üyelerin ürettikleri malların ve hizmetlerin
ulusal ve uluslararası bazda pazarlanmasına ve satışına imkân sağlayan fuar,
sergi vb. organizasyonlar bizzat derneklerce gerçekleştirilmektedir. Bu tür
organizasyonların sağladığı olumlu katkı, göz ardı edilemeyecek kadar önemli
boyuttadır.
b)Üyelerin yine aynı amaçla başka kurumlarca
gerçekleştirilen fuarlara, sergilere ve benzeri organizasyonlara katılımı
sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede; düzenleyici kurumlarla irtibat
sağlanmakta, uygun ortam oluşturulmaya çalışılmakta, üye işletmeler
bilgilendirilmekte-yönlendirilmekte ve başarılı bir süreç yaşanması için
gerekli zamanlarda devreye girilebilmektedir.
3)Yurt
Dışı Ticarî Programlar:
a)Dernekler, üye işletmelerinin bilgisinin,
görgüsünün ve yurt dışı tecrübesinin artması için yurt dışı ticarî programlara
katılımını teşvik etmektedir. Düzenlenen resmî programlara katılmaları için
ilgili makamlarla irtibata geçilmekte ve üyelerinin yurt dışına çıkışına
ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmesine aracılık etmektedir.
b)Dernekler resmî ticarî programlar dışında
sadece kendi üyelerine yönelik yurt dışı programları da düzenlemektedir.
Böylece, gidilen ülkelerde ekonomik etütler yapılmakta ve üyelerin ticaret ve
yatırım amaçlı bilgiler edinmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır.
4)Yayın
Faaliyetleri:
a)Bültenler-Periyodik Yayınlar
Dernekler, kendilerini daha iyi tanıtabilmek ve
faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve böylece üyelerin motivasyonunu sağlamak
amacıyla birtakım bültenler yayımlamaktadır. Ayrıca belli konular merkezinde
olmak üzere çeşitli alanlarda çalışmalar içeren süreli yayınlarda bulunurlar.
Burada da amaç, üyelerin bilgi seviyesini artırmaktır.
b)Sektörel Araştırma Raporları
Dernek içinde örgütlenen sektörlerle ilgili
gelişmeler hakkında bilgi vermek, böylece sektörlerin faaliyetlerindeki
verimlilik seviyesini artırmak, ayrıca iç içe bulunulan sorunları dile
getirerek ilgili mercileri harekete geçirmek amacıyla bu tür raporlar
hazırlanmaktadır.
c)Periyodik Ekonomik Raporlar
Ekonomi ile ilgili geçmiş dönem
değerlendirilmeleri yapılarak mevcut ve gelecekteki dönemlere ışık tutmak
amacıyla periyodik raporlar hazırlanmaktadır. Burada, sorunlar tespit
edilmekte, değerlendirmeler yapılmakta ve birtakım tekliflerde bulunulmaktadır.
d)Diğer Raporlar-Eserler
Üyelerin dikkatini farklı konulara çekerek
vizyonlarını geliştirmek maksadıyla çeşitli raporlar ve benzeri eserler
hazırlanmaktadır. Bunlarla ayrıca, kamuyu bilgilendirme amacı da güdülmektedir.
5)Sosyo-Kültürel
Faaliyetler:
Dernekler, üyeleri arasında kaynaşmanın
sağlanması ve onların motive olması amacıyla birtakım sosyo-kültürel faaliyetler
de düzenlemektedir. Bu faaliyetlerde bir araya gelen üyeler, fikir alış
verişinde bulunabilmekte, tecrübelerini birbirine aktarabilmekte ve sorunlara
karşı birbirlerini ikaz edebilmektedir. Dahası, üyeler arası ekonomik iş
birlikleri bu tür ortamlarda daha kolay bir şekilde sağlanabilmektedir. Böylece
bu tür programlar, derneklerin güçlerini daha da artırmasına imkân
sağlamaktadır.
KOBİ
derneklerinin, üyelerine yönelik bu ve benzeri faaliyetleri, maddî-manevî
yapılarıyla direkt ilgilidir. Güçlü bir yapıya sahip olmaları hâlinde,
sıralanan tüm faaliyetler ve daha fazlası icra edilebilmektedir. Söz konusu
yapı zayıfladıkça faaliyetlerin niteliğinde ve niceliğinde de düşüşler meydana
gelmektedir. Dolayısıyla bu faaliyetler, tamamını icra eden dernekler açısından
sadece bilgilendirici bir mahiyet arz ederken; icra edemeyenler için de fikir
verici bir nitelik taşımaktadır.
Girişimci
KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinin temel unsurlarındandır. Mevcut işletmelerin
tamamına yakınını oluşturan bu birimler, Türkiye ekonomisine aynı zamanda “KOBİ
Ekonomisi” denmesini de mümkün hâle getirmektedir. O hâlde bunların
girişimcilik seviyesini artırmak ve yeni girişimci işletmelerin ortaya
çıkmasını sağlamak, ekonomimizin öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır. Bu noktada
kamu-özel nitelikli tüm organizasyonlara düşen önemli roller vardır. Toplu
gelişme ve kalkınma hedefine ulaşmada girişimci KOBİ’ler, merkezî bir konumda
bulunmaktadır. Dolayısıyla bu birimlerin potansiyelini ortaya çıkarmak ve
harekete geçirmek önem taşımaktadır.
* Dr.
Mehmet Behzat Ekinci.
** Müsiad, Çerçeve, “AB Sürecinde
Girişimci KOBİ’ler ve Organizasyonların Rolleri”, Mart 2005, ss.55-60.
KAYNAKLAR
* Avrupa Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Bülteni,
No: 20, Ağustos 2000, http://www.kobinet.org.tr/kosgebabm/hizmetler/dokumantasyon/AB20.html, Erişim: 14.02.2005.
* Avrupa Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Bülteni,
No: 21, Kasım 2000, http://www.kobinet.org.tr/kosgebabm/hizmetler/dokumantasyon/AB21.html, Erişim: 14.02.2005.
* AB Komisyonu Bildirgesi, Müteşebbis ve
Müteşebbislik (2001-2005) Üzerine Çok Yıllık Program Hakkında Konsey Kararı
Önerisi (Özet), Hazırlayan: Meral Sayın, http://www.kobinet.org.tr/kosgebabm/AB/003.html, Erişim: 10.02.2005.
* Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği,
“Komisyon Türkiye’de 90 Milyon Euro’yu Aşkın Bir Bütçeyle KOBİ’lerle İlgili
Projelere Katkı Sağlıyor”, Güncel Haber,
Kasım 2004, No:3, s.27, http://www.avrupa.info.tr
* Ekinci, Mehmet Behzat, Türkiye’de KOBİ’lerin Kurumsal Gelişimi ve Finansal Sorunları,
İstanbul, ASKON, 2003.
* MESİAD, “KOBİ Tanımı Değişiyor”, Mesiad-Merter, Ocak-Şubat 2005, s.71, http://www.mesiad.org.tr
* OECD, Small
and Medium Sized Enterprises in Turkey; Issues and Policies, Paris, 2004, http://www.oecd.org/dataoecd/5/11/31932173.pdf,
Erişim: 03.01.2005.
* Sabuncuoğlu, Zeyyat, Tuncer Tokol, İşletme, Bursa, Ezgi Yayınları, 2001.
* Seyidoğlu, Halil, Ekonomik
Terimler-Ansiklopedik Sözlük, İstanbul, Güzem Yayınları, 1992.